23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 1996 PAZARTES 12 DIZIYAZI Bulunan bor madenleri, bir sözcük oyunu ile devletin elinden alınmaya çalışıldı '15 milyon tonlukrezervbulduk' 1956 Teııınıuz ayında. Gazi Mahalle- sinın inşaatını vapan DP Ankara Millet- \ekili Necmettin Inanç. sık sık bana ge- Iırdı Bır keresinde. "*!VÎTAGenel Miidü- rü Prof. Hamit Nafiz Pamır'in izin süre- si bitivor. Sanavi Bakanı Samet Ağaoğlu, genel nıüdür arama gö'revini bana \erdi. Kimi tavsive edersin?" dı\e sordu Bazı i.sımler\erdım. Aradan zaman geçti. fab- rıka çalışmava başladı. Çımento kâğıdı fazım. Bıınun ıçın Bayındırlık Bakanlı- ğında bıri «örevlendınlmış. Onu gör- me>e gittım. Ağzı kalabalık bir adam. Başbakan'dan "Adnan" dıve söz ediyor Bir ara. "Ben. Samet ile görüşürken adı- nız geçti. Siz. MTA Genel Direktörii olu- >orsunuz. Benim damadim Sıvas Çimen- to Fabrikası Müdürü, onu da Ankara'ya tavsive ediverin" dedi. Az sonra telefon v'aldı Saıu\ı Bakanı Samet Agaoğ- Iu'nun benı çağırdığı ^öylendi. Gittim. Vccmettin fnanç ıle birlikte oturuvor -İhsan Be>~ dedi. "MTA Genel Direk- törü adavları arasındasınız. Ne dersi- niz?" MTA Enstıtüsu'nü se\diğımi. hizmet etmek istedıgımi. ama koşullanm oldu- ğunu söyledim Ağaoğlu. "Şartmartol- maz. Ben sö.vlerim, sen yaparsın" dedi. Göre\ i reddedergibı te>ekküredıpaynl- dım. İkı tıafta sonra. Aöaoğiu > ıne çağır- dı. "Genel müdür olursun.şart filanace- leetme"dedı. Sonuçta, 1 Ekun 1956'da MTA Genel Direktörü oldugumda. ens- titiiniin bazı ek.siklikleri \ardı Bor madeni bulunuyor MTA Genel Mudürü olduğum zaman. bır hafta önce bır Alman jeolog Emet'te bor madeni bulmuştu. Bor madenleri. 1880'lerde yabancılann eline geçmıştı. İngılızlerin Bora\ConsolıdatedLımıted şırketı. hıçbırzaman doğru dürü.st üretım \apmamış. Amerıka'dakı sahalarayöne- İincc Türkıve'deki üretimı daraîtmış. 1950de de "Maden bitti. tükendi" sa- vıyla alanları tümüvle kapatmış Oysa. 1950 başlarında Hüsamettin Yakal adlı kimyagerınıız Bıgadiç'te venı bor ma- denı bulmıiş. 1956 programı vaptlırken. MTA va venıdeıı boraranması konu.sun- da vukümlülük verılını:?. İştc ben genel mıkiûr olduğum donemde de Alman je- ologalanı buldu\e ilkzorluklakarşılaş- tık. Döncmın MTA Genel Müdür Muavi- nı ÖmerEskici. arama ruhsatı ıçın Sana- \ı Bakanlığı Maden Dairesı'ne başvu- rurken. "Bor" dıye yazıyor. Oysa. Ma- den Yasası'nda "bor tuzlan" dive geçi- yor. MTA'nın maden aramalannı ızleyen özel maden ^ırketlerı MTA'nın bulduğu av m saha>a "bortuzu" dive başv uruyor. MT.Vnın maden aramaya çıkmasi üze- rine bıı işı izleyenler. maden bulunursa. derhal sahayı kapatmak isterler Sanayi Bakanı Sıtki \ ırcalı'nın kardeşı de. ma- deııcılık vapıvordu. Biz. sahavı kaptır- mamak ıçın kollan sıvadık. Borun. ma- den olarak doğada serbest bulunması mümkün değıldı. Aralarında GalipSan- oğlu'nıın da buhınduğu birgrup İTÜ öğ- retım üvelerınden. "bor madenlerinin doğada serbest ulmadığını. >ani bunlara bor demenin, bor tu/u demek olduğu- nu" anlatacak rapor \ermelenni rica et- tık. Bövle bir rapor \erdiler. Bakan Sıt- kı Yrrcalı'ya durumu aktardık \e ikna ettik. Yırcalı da. bır nevı kardeşine kar- ^ı bır tefsır kanunu çıkardı Meclıs'ten. DP'nin hataları bulunur. tartışmamama. böv le bir karar \erecek kadar da dürüst olaıı bakanlar vardı. DP Giresun Millet- \ekıli Tahsin İnanç'ın. bu konuda bızim vanımızda verdiği lıızmetierı de >adet- nıek îsterım Bor madenlerıııı almıştık. ama nasıl ışlerecektik ' Atatürk'ün politıkası gere- gi. madenleri MTA bulur. Etibank işle- tirdı Etibank. hem madencilık hem de elektnk ışjetmecilığı >apıvordu. MTA Enstitüsü'nün ruhsataîması bile. DP'nin yeni çıkardtğı >asa\la zorlaştınlmıştı. MTA. bulduğu madeni. Sanayi Bakanlı- ğı Maden Daıresfne bıldirecek. bu da- ire ıhaleye çıkaracak, kım daha iyi öne- ri \enrse. ırjletme hakkı ona tanınacaktı. Topaloğlu, MTA Laboratuvar Müdürlüğü görevindeyken makam odasında çalışıyor. Bu durumda Etibank borları alamazsa, madenlerözel kesimin, hattayabancıla- rınelınegeçecekti. Biraçıkkapı bulduk: Ruhsatı devTetmek. MTA Genel Müdü- rii olarak. ruhsarı Etibank'a de\rettim. Emet'tekı kolomanit madeni Etibank'ın elıne bu bıçımde geçmiş oldu. O dönemde Atom Enerjisi Komisyo- nu kurulmu^tu. Uranyum aramalanna önem verdik. Havadan arama için 900 bın dolarlık Amenkan yardımından isti- fade edılecekti. Çalışmalar hızlandınl- dı. Ama. ölçme araçlan için de 40 bin do- lar gerekıvordu. O dönemde. Amerikan Büyükelçilığı'nde maden mühendisleri, hatta bır ara Maden Ataşeliğı vardı. Amenka, Türkıye'nin madenleri ile ya- kından ilgıleniyordu. MTA'da çalışmalan hızlandırmıştık. Demır madeni ıle ilgili olarak Alman Krupp şırketı ıle bir Türk şirketi ortak- lık kurmu>. Ba^ında da Sebahattin Şan- başoğlu var. Bızden sondaj vapmamızı ıstediler. yapışoruz. Ama. adı gereklı de- ğıl. genç bır muhendıs hakkında. kendı- sıne \erilen paralarla ilgılı suiistimal de- dıkodulan çıktı. Teftış kuruluna \erdık, suiistimal olduğunu belirledi. Mühendi- sı çağırıp. yasaya göre kendisıni savcılı- ğa \ermem gerektığini. ancak genç bir ınsan oldugu ıçın böyle bir uygulama \ apmak ıstemedığimi, istifa etmesi ge- rektıgıni söyledim. Böyle karışık insan- ları MTA'dan avırmı^tım Ama. o dıren- di. Birkaç gün sonra Sanayi Bakanı Sa- met Aöaoölu. telefon etti. "Beni arka- muş. jeolog filan değil. tavşanlardan se- rum yapan bır biyolog. Aynca bıri şap- kacı, diğeri de terzi olan ikı kişı almış ya- nına. Sondaj vapmışlar. çok düşük bır mıktarda uranyum bulunmuş. Bu müdür. Başbakan'a telgraf çekmiş: "L'ranyum bulundu. memleket kurtuldu." Bö> le bır tıp. Bunu degiştırdım. bıyologlann da işıne son \erdim. Samet Ağaoğlu. tele- fon ettı, "Bu şube müdürünün arkasın- daadamlar\ar. Baskı>apı>orlar. V'anın- da çalışanların da anlaşma süresi bir yıl- enderes, "Git Etibank'ın başına otur" deyince. "Düşüneyim" karşılığını verdim. Meğer Menderes'e "Düşüneyim" değil, "Emredersiniz" denirmiş. Pot kırmışım. lık. Çalışma süresi altı a\ı geçmi^se, dö- nüş parası \erilecek. Paravı da ver gitsin- ler"dedi. Adamlann süresi altı ayı geç- memı*.. "Dönüşparalannı\ernıeiîi~ dı- ye yanıtladım. Ağaoğlu. "Bendehergün bir kaç defa yapmam diyorum, ama >a* pıvorum. Sen de bir defa >ap" karşılıgı- nı verdı Sonunda ^ube müdürü görevinden almdı. adamlarda ülkelerine döndüler. Sı\as Divrigi vardı az çok. Diğerleri tah- mini rakamlardı. Derhal. demir arama- ları çalışmasına başladık. Ilk olarak He- kımhan'daaramalaragirdikve 15 milyon tonluk bir rezerv saptadık. Amerikan Coppers firması. rezervi göriince. kredi sağladı. Demir-çelik fabrikasının Ereğ- li'ye kurulması konusunda bir tutanak yapıldı. onda benım de imzam vardır. Bazılan. tesisin Divriği'de kurulmasını önermişlerdi. Divriği'yekömür, Hekim- han'dan da demir cevheri nakledilmesi zordu. Oysa. en çok demir-çelik kullanı- lan bölgeler Batı'daydı. Kömürde Ereğ- li'ye yakındı. Aynca. denız yoluyla ula- şım daha kolaydı. Tesisin Karadeniz Ereglisi'ne kurulması kararlaştınldı. Etibanfc a vekâlet I958yılının I4mayısgünüydü. MTA Genel Müdür Sekreteri heyecanla odama girdi \e "Sizi Başvekil emredivor" dedi. MTA. polıtıkanın oldukça dışındaydı. politıka gırerse. önlüyorduk. Başvekil benden ne ısteyecek? Bırçok olasılıgı dü- •jündüm. Gittim. bıraz bekledim. Başba- kan Adnan Menderes \ e bakanlar Hasan Polatkan, MuamnıerÇa\uşoğlu, Abdul- lah Aker, Emin Kalafat bır aradalar. Içe- rı gırınce. Menderes, "Çimento fabrika- sından çabuk kaçtınız. MTA'daki çalış- malannızdan çok memnunuz. Gidia, Eti- bank Genel Müdürlüğii'ne oturun" de- di. Etıbank'takı arkada^larım Tahsin Ya- labık ve Hikmet Atamer genel müdür Topaloğlu, Etibank Genel Müdürlüğü'ne vekâlet ettiği dönemde Sanayi Bakanı Sıtkı Yırcalı ile birlikte. daşlarımla ka\ga eflireceksin. Atırmak istediğin kişi, Adalet \e Savunma Baka- nı Şemı Ergın'in \akınıolurn dedi. Ağa- oğlu "na durumu aktardım. olayı Ergin'e anlatmamı ıstedi. Gittim. Ergin'e. Biraz suratı asıktı. "Bizimki ne yaptı?" diye sordu OIa>lan anlattım. "Hayatına olumsuz etld edecek bir duruma girme- nıesi için aynlsın. iş bulsun. Bir daha da böyle bir iş yapmasın" dedım. Adamın yüzüparladı. "Iyietmişsiniz"dedi, "Haf- ta ben de yardım edeyim." Bır başka olay. uranyum aramasında çıktı. Uranyum şubesi müdürü. Ka- man'dakı aramalar için bir Fransız bul- Atonı Enerjı Komıs>onu"na danış- manlık da yapıyordum. Komisyonun ba^kanlığını genellikle Ba^bakanlık Müsteşarı ,\hmet Salih Korur yapardı I958'dı sanırım. komıs\onun ba^kanlı- ğını Dışı^len Bakanı Fatin Riiştü Zorlu üstlenmıştı K.omısyon toplantısı çıkışın- dabana. "DemirürünJeriithaline70mil- >on dolar veri>oruz. Tiirkive'de demir sanayi kurulabilir mi?" dıye sordu. İn- celeyeceğımı söyledim. MTA'yadönüş- te, sonradan ODTÜ'de profesörolan. şu- be müdürü Melik Tokay ve birkaç arka- daşIaTürkiye'dekı demir cevherialanla- nnı çıkardık. Karabük'e demirgetırilen muaviniydiler. Etibank, sorunlu biryer- di. Kredı meseleleri. büyük i^letmeoldu- ğuiçinpolitikbaskılarvardı. "Efendim" dedim. "MTA'da başarı sağladıysam, müessesenin içinden gelmemdendir. Eti- bank'ın faalhetleri hakkında fikrim yok." Menderes. "Vaparsınız, yaparsı- nız" dive karşılık verırken. Hasan Polat- kan "Biz de ö> le geldik. pekâlâ vaptık" desteğıni \erdi. Ben. "Müsaade ederse- niz,düşüneyim'*deyip. ayrıldım. Meger. Menderes'e "Düşüneyim'" denmez. "Emredersiniz" yanıtı verilirmiy Pot kırmışım. Menderes. karanmı özel ka- lem müdürüne söylememi ilettı. Aynl- dım. Tanıdıklara sordum, "Aman red- detme, Menderes sana takar, idare et, ve- kâiete çeviririz seni" diye görüş belirtti- ler. Tahsin Yalabık ve Hikmet Atamer ile çiftlığe gidip, yemek yedik. Konuyu açtım. "Amangelme"dedilerönce. Son- ra, ben selırsem, rahat çalışacağız inan- cı ıle "hiolur" diye destek verdiler. Bakır üretimi artıyor Murgul Bakır Işletmesi, 8 bin ton ba- kır üretmek üzere kurulmuştu. Ancak üretim, 4 bin tona düşmüştü. O zaman- ki parayla Etibank 32 milyon lira zarar ediyordu. Oradaki müdür politıkaya gir- miş. DP'ye yaklaşmış ve anlaşılan kifa- yetsiz kaldıgı için de üretim düşmüş. Bu- nu düzeltmek için ta Karabük'ten tanı- dığım, Karayollan'ndaasfaltlama işleri- ni başlatan kımya mühendisı Suat Ya- sa'ya öneri götürdüm. Tam bir ışletme- ciydi. Karabük'te 60 metrelik bacaya çı- kıp ısıyı ölçen, fızik olarak çalışabilen iyi jetişmiş bir mühendis arkadaştı. Erde- mir'deki müdür kadar para verilirse ge- lebileceğini ilettı, kabul ettım. Kurumun başına geçti, bır sene içinde üretimi 8 bin tona çıkardı. 1958 sonbahanna doğru hava değiş- meye başladı. Suyumun ısındığı belliy- di. 19 Ocak 1959 günü Genel Müdür Muavinı Hüseyin Süt, genel müdürlük- ten aynlacagım yönünde duyumlardan söz etti. Üzüldüm, Bakan Sebati Ata- man'a gittim. "Zaten Etibank'a zoraki gelmiştim. Aynlacağımı sizden duvmak isterdim" dedim. Sonuç olarak, Eti- bank "taki vekâletim bitti, MTA'ya dön- düm. TPAO Cenel Müdürlüğü MTA, 500 binlik jeolojik harita yap- mak için çalışıyordu. Harita bitmişti, bastıracağız. Ama, boya yok. 1959'da döviz kıtlığı var, 1500 dolar gerekli. M- TA'nın arşivinden yararlanan yabancı şirketler var. Onlan çağırdım, "Bu hari- talardan siz de yararlanacaksınız. Onun için 1500 dolarlık yardım verin" dedim. Alman petrol şirketi Deutche Ertöl'ün temsilcisı olan zat, "MTA'nın vaptığı jeylervanlıştır. Hiçvararlandığımızyok" diye parayı vermekten kaçındı. Birsürü yabancı şırket vardı. Her bırıne 100- 200'er dolar duşerdi. Vermedıler. Üzül- düm. "Bir daha Deutche Ertöl'ün fem- silcilerini enstitüve sokmavın" diye tali- mat verdim. MTA ve Etibank'a gelişımin. Adnan Menderes'ın benim üzenmde, hep An- kara Çimento fabrikasında toz-toprak -. içinde çalışan geneî müdür görüntüsü nedeniyleedindiği intibadan kaynaklan- dığını söylemıştim. Dışişleri Bakanı Fa- tin Rüştü Zorlu, döviz işlen'ni Maliye Bakanlıgı'ndan almış gibiydi. MTA'nın döv iz gereksinimı olduğu zaman hep Dı- şişleri Bakanlığı'nagıderdik. Bakanhk- taki OğuzGökrnen. Hasan Esat Işık, Se- mih Günver, Mehmet Baydur lıse arka- daşlarımdı ve bana yardım ederlerdi. Mart 1960'ta, Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Oğuz Gökmen'e git- tim. O sırada Türkiye Petrolleri Anonım Ortaklıgı (TPAO) Genel Müdürü göre- vinden alınmıştı. Zorlu'nun kendisini görevlendirdiğini, TPAO'ya genel mü- dür aradığını. kimi tavsiye edebilecegi- mi sordu. Ben de, birkaç isim saydım. Tam kapıdan çıkarken, "Sen istemez mi- sin?" dedi. "Olabilir.amadüşünmedim'" diye yanıtladım. 9 Mayıs 1960'ta benim TPAO Genel Müdürlügü'ne atanma ka- ranm çıktı. 27 Mayıs ve yüzük olayı TPAO Genel Müdürlüğü'ne atandığım günlerçok hareketliydı. Derken. 27 Ma- yıs yapıldı. Birçok genel müdür. müste- şar tutuklanarak Balmumcu hapishane- sine konuldu. Bunların arasında bir istis- na bendim. Burada şunu anlatmak isti- yorum: Demokrat Parti. V'atan Cephesi açarken. bu hareket, genel müdürü oldu- ğum MTA'da dayapılmak istenmiş. Ra- şlt adında, yaşfı sondör önayak olmuş. Sempatim olduğunu sav ladıklan Ekrem- adlı mühendise "V'atan Cephesi kura- lım" demişler. Bana doğrudan doğruya söylemediler. Genel sekreter, DPeğilim- liydi. Tepkimı anlamak istedi. Ben, "Teknik, bilimsel bir kuruma poütika- nın girmesi doğru değildir. İsteyen gitsin, herhangi biryerde \atan Cephesi'negir- sin" demış, MTA'da Vatan Cephesi açtır- mamıştım. Belki bunun da etkisiyle. ben Balmumcii'ya gidenler arasında olma- dım. YARIN Ulusal petrol davası başlıyor ÇALIŞANLARIIV SORLLARI / SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Iiıııited Şirket Ortağıyun ve Sigortahyuıı Som: I) Limited şirket ortağn ım ve sigortaln ım. Limited şirket ortak- larının Bağ-Kur ü>esi olınaları zorunlu mudur? Bir kişi limit- ed şirket ortağı olmadan SSK'li ise ve SSK'liği devam ederken şirket kursa \ej a ortak olsa. SSK'liği devam eder mi, voksa Bağ- Kur"lıı mu olur? 2) Dev let mernurian yönerici olmadan, limited şirket ortağı olabilirler mi? 3) İki kişinin ortak olduğu bu limit- ed şirkerin kuruluşu tamamlandıktan sonra. bir ortak diğer or- tağın hissesinin tamamını alıp şirketin tek sahibi olabilir mi? (H.Ç.) YANIT: 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası'nın 24. maddesinde, kimlenn Bağ- Kur kapsamına alınacakları belirtilmiştir. "Kanunla ve kanunların verdiği vetkrve davanılarak kurulu sosval gii- venlik kııruluşları kapsamı dışında kalan \e herhangi bir işverene hiz- met akdi ile hağh olmaksı/ın kendi adına ve hesabına bayınısı/ çalışan- lardaıı: a) Esnaf ve Sanatkârlar. tüccar, sanayici veborsa ajan ve acenteleri, mi- mar ve mühendisler. sigorta prodüktöıieri ve eksperleri. eczacılar, tabip- ler. veterinerier, gümriik komisvonculan gibi ticari kazanç veva serbest meslek kazancı dolav ısıvla gerçek veva götürü usulde gelirvergisi mükel- lefi olanlar. Esnaf ve Sanatkârlar siciline kavıtlı bulunanlar veva kanun- la kurulu meslek kuruluşlanna usulüne uvgun olarak kavıtlı olanlar. b) Kclloktifşirki'tlerin ortaklan. c) Adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortaklan d) Limited şirketlerin ortaklan. e) Sermayesi pay lara bölünmüş komanditşirketlerin komanditeortak- lan 0 Donarma iştirakleri ortaklan, g) Anonim şirketlerin kurucu ortaklan ilevöneh'm kurulu iivesi olan ortaklan, Bu kanuna göre sigortalı sav ılııiar." Yasa, sosyal güvenlık kuruluşları dışında kalanları Bağ-Kur kapsamı- na almıştır. Yasayla kurulu TC Emeklı Sandığı. Sosyal Sıgortalar Kuru- mu ve Sosyal Sigortalar Yasası'nın geçıcı 20. maddesinegörekurulmus, özel emeklı sandıklarınaprım \ a da kesenek ödemekte olanlar. Bağ-Kur kapsamına gırmelerını gerektıren bır ışte çalı^nıava ba^lasalar da Bağ- Kur'lu olmazlar Bağlı oldukları sosyal güvenlık kurulu^larıııdakı sta- tülerı geçerlıdır. Aynı maddede: u c) Kanunla veva kanunun verdiği vetkive davanılarak kurulu sosval güvenlik kuruluşlanna prim veva kesenek ödevenlerle bu tiir kuruluşlar- dan malullük veva vaşlılık a\ lığı iledaimi tam işgöremezlik geliri alamak- ta olanlar. aylık »«a gelir bağlanması için talepte bulunmuş olanlar (dul veyerim av lığı veva Sosval Sigortalar Kurumundan geçici veva sürekli k«s- mi işgöremezlik geliri alanlar hariç).' denılerek. durunı daîıa da pekıştı- rilmiştir. Kısaca. bır kişi limited şirket ortağı olmadan Sosyal Sigortalar Kuru- mu sigortalısı ıse ve sigortalığı sürerken limited şirket ortağı olursa. Bağ- Kur kapsamına alınmaz. Sosyal Sigortalar Kurumu sıgortalılığı sürer. 2) 657 sayılı Dev let Memurları Yasası'nın 28. maddesi uyarınca: " Memurlar Türk Tkaret Kanunu'na göre (tacir)veva (esnaf) sayılma- larını gerektirecek bir faalivette bulunamaz, rkaret ve sanayi müessese- lerinde görev alamaz. tkari mümessil veva ticari vekil veva kolektif şir- ketlerde ortak veva komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Gö- rev li olduklan kurumlann iştirakierinden de kurumlannı temsilen ala- caklan görevler hariç.)" Yasanın anlatımından. limited şirket ortaklannın yasak kapsamı dı- şında olduğu anlaşılmaktadır. 3) Bu sorunuzun vanıtını Türk Tıcaret Yasasfnın limited şirketlerde "Ortaklann savisı" ıle 504. maddesi verecektır "Madde 504 - ortakiann savısı ikiden az ve ettıden çok olamaz. Ortak- lann savısı sonradan bire iner ve şirkerin zaruri organlanndan biri mev- cut olmazsa münasip bir müddet içinde bu eksiklikler tamamlanmadığı takdirdeortaklardan birinin veya şirket alacaklısının tak'bi iizerine mah- keme şirketin feshine karar verir. Mahkeme, taraflardan birinin talebi üzerine gerekli ihtiyati tedbirieri alabilir." POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Özgürlüğün Tanımı... Gelir gelmez ayaklannın tozuyla rakıya zarn yapa- caklarını bekliyordum; beklediğim oldu: Tekel mad- deleri deyip rakıya, önce bir yüzlük, sonra iki yüzlük bindirdiler. Bağnaz siyasal iktidarlar, rakıya düşman- dırlar. Sade rakıya mı, bütün Tekel maddelerine ha- sımdırlar. Bizim tiryakiler de içki deyince ilk akla gelen "ra- kı" olur. Şarap içenimiz de vardır, ama seyrektir. Rakı üzerine "Rakı Sohbetleri" diye bir kitap ya- zan emekli büyükelçilerden Ergun Sav, işe taa kö- keninden başlar. En yaygın anlamıyla rakı "Arak"tan geliyor. Arak da ter damlası demek. Rakıyı keşfeden Araplar. Adı niye Arapça olsun? Orası da bir başka bilmece... Bi- raz züppeleştikten sonra "alkol" demişiz. "Biraz alkol alalım mı?" "A/alım." 'Arak'ın Türkler tarafından, Orta Asya'da yapılmış olduğu ileri sürülür. En güzel rakı, kuru üzümden çekilir. Damıtılır. Ha- s( Tekirdağ'dır. Rakı sofrası için senfonidir denir. Bestesi Betho- oven'indir, sözleri Shakespeare'ındir. Artık Türk ma- lı diye içeriz. Rakı dediğin meyhanede içilir. "Evde değil, meyhanede bul beni..." Bu arada Ergun Sav'ın bırmeyhane öyküsünü an- latalım: "Birakşam Kürdün meyhanesine gittik. 1950'ler- de Posta Caddesi'nde üç içkili lokanta var. Ulus 'tan Anafartalar'a çıkarken hepsi sol kaldırımda: Şükran,. Yeni Hayat, en yukanda Kürdün Meyhanesi... Şükran'la Yeni Hayat ikinci sınıf; örtüleri var. Gar- \ sonlar grigömlek giyiyorlar. Fiyatlaryüksek. Kürdün; Meyhanesi ise daha büyük, daha çokmasa var. Ka- ranlık bir yer, birkaç ampul yanıyor. Meze seçmek derdiyok. Eskideyimle üç otuzpara... Peynir, sala- • ta, turşu... Üstüne de üç köfte veriyor. Kazık rakıdan • yenmez, fiyatı belli. Kazık mezeden atılır. Dört arkadaş gittik oturduk Kürdün meyhanesine, demleniyoruz. O yıllarda hürriyet meraklısıyız. Entel\ bardan entel biryorum geldi. Bilimsel laflar ediyo- • ruz. Hürriyetin tanımında anlaşamıyoruz. , Bir ara fena sıkıştım. Tuvalete gittim. Bozukmuş., Bir de kokuya dayanamazsın, öyle kokuyor, etme- den çıktım. Dışarıda kaldırımda tartışıyoruz. Posta Cadde- si'nde koca bir duvar var, oraya şıgındalttım da bir nara attım. Bir nara attım: 'Hürnyet, Çokbank duvarına işe- mektir.' On saniye geçmedı, sesler geldi. Gene bir ses: 'Hürriyet, Çokbank duvarına işemektir.' 'Güzel tanımladın.' j Üniformalı birpolis çıktı. 'Ne yapıyorsunuz be? Ulus Meydanı burası. Umu- mi helamı?..' 'Valla memur bey... Yani... Meyhane tuvaleti bo- zuktu da... Bıraz fazla kaçırdık da.. Hürriyeti tarif et- meyeçalışıyoruz...' Polis arabaya döndü: ! 'Amirim, nezarete alalım mı?' Arabadan, dûnyanın en tatlı ses// emniyet amiri gülerek göründü: \ 'Bırakın onlan!.. BırakınL Yabancı değiller.' ' Merakla baktık, sınıfarkadaşımız Nevzat değil mi? 'Ne yapıyorsunuz lan?..' 'Hürriyeti tarif ediyoruz.' ' 'Edebıldinizmi?..' ! 'Ettik, ettik...' 'Hadi, doğru evlerinize... Sonra esaretin tarifi baş- lar!'..." B U L M A C A SEDAT YAŞAYAS 1 2SOLDtVN SAĞA: 1/ Yunus Nadi'nın 2 Eylül 1918'de yayımlamaya baş- ladığı gazetenın adı. 2/Türk müzi- 3 ğınde bır makam... Bır nota. 3/ Doğu ve Güneydoğu 5 Anadolu'da konar- göçerlerın kıl ça- dırlanndan oluşan yaylayerleşmesı... Köşe. kenar. uç. 4/ 8 Sahıp... Gözün ağ g tabakası. 5/ Henri Charriere'ın. fılme de ak- tanlan ünlü romanı. 6/Ka- rakter... Rütbesız asker. II Akdenız Bölgesi'ne özgü bıtkı topluluğu... Yunan 3 mıtolojısındetannlann ha- bercısı olan kız. 8/ Bır tür pamuklu kumaş. 9/ Denız teknelerınde arka taraf... " Dınleyıcıler önünde. bır konuşmacı grubunun sos- g yal ya da siyasal bır konu- g yu tartışmak amacıyla dü- zenledıklen toplantı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bılgısayar teknolojısınde. bir bilgisavarın komutlan ye- rıne getırmesı ve verıleri ışlemesı ıçın gerekli olan bütün programlar. V Yunan mıtolojısınde aşk tannsı... Bır içkı. 31 Şöhret... Tuzlanıp kurutulmuş yıyecek. 4/Bıranlatımı oluş- turan sözcük ya da tümceierirt topu... Israıl'ın plaka ışareti. 5/ Galyum elementinin simgesı... Bir göz rengı... Kalın büküimüş sicım. 6/Bınm... Yapma. etme. 7/Bebeklere süt ya da su içırmede kullanılan emzıklı şişe. 8/ İskambtldeki karo rengıne venlen bır başka ad. 9/ Pıs kokan... llkel bır su taşıtı. İLAN T.C ANKARA 14. AŞLİYE HÜKUK HAKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1995/969 Davacı: Alı Küçük Vekili: Av. Ali Özdemir-Karpuzlu Sok. No: 70'3 Si- teler'Ankara Davalı: Mustafa Yılmaz- Uzayan Sokak. No: 40 Ay- dınlıkevler Ankara Vekili: Dava: Tapu iptali ve tescil Davalı(lann) yukandaki adresıne çıkanlan daveti- ye bila tebliğ iade edilmiş, emniyetçe yaptırılan tah- kikat neticesinde sarih adresi tespit edilemediğınden dava düekçesinin ilanen tebliğine karar verilmış olup. duruşması 19/9'1996 günü saat 11.30'a bırakılmıştır. Mezkûr gün \e saatte duruşmaya gelmeniz. gelmedi- ğiniz veya kendinizi bir vekille temsil ettırmeniz hu- susu dava dilekçesının tebliği yenne kaım olmak üzere ılantarihinden 15 gün sonra tebliğ yapılmış sayılacağı hususu ilan olunur. 26/6/1996 Basm:103423
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear