23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 NİSAN 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Engin Cezzar'ın 40. sanat yılı bu akşam düzenlenen bir geceyle kutlanıyor 'Tiyatro., fevkalade özveıi ister' DİKMEN GÜRÜN UÇARER Gökhan Akçura'nın belgelerden yola çıkılarak hazıriadığı \e Yap\ Kredi Ya- yınlan tarafından basılan "Engin Cez- zar" kıtabı sanatçının çocukluk ve genç- lik > ıllanndan başlayarak Tıyatroda fCırk Yıla Tanıklık Eden Mektuplar"la nokta- lanıyor ve Son Söz Gülriz Sururi'den... Bu noktalanış elbette ki kâğıt üzerinde. Engin Cezzar, tıyatro tutkusuyla kıpır kıpir aktanvor dünü. bugünü ve gelece- ge dönük tasanlannı. Sohbetimız sırasında ben onu ilk kez "Hamlerte izlediğimi anlatıyorum. o da çok hoş anekdotlarla Amenka"dakı ılk profesyonelhk anılarını aktarıyor. Ro- bert Kolej'de Mark Anthony ve Othello rolleriyle sağladığı başannın aılesinin o güne dek kapalı tuttugu tıyatro eğitımı ve Amerika kapılannı açtığını söylüyor. Ar- dmdan Yale Üniversitesi Tiyatro Bölü- mü'nde ıkı yıl \e dünyaca ünlu Actors Stüdıo>ıllan. ENGtN CEZZAR- Amenka'da dört yılım geçtı. Tatil içın Türkıye'ye dön- meden önce de Elia Kazan'ın bir yapı- tında oynamak üzere anlaşma bile imza- lamıştım. Buraya geldım, kuzenım Le>- la Gencer de o sırada bızde kalıyor... Muhsin Ertuğrul, Istanbul Operası'nın açılışı içın u Tosca"vı oynamak üzere Leyla Gencerı çağırmış Bir sabah Dram Tıyatrosu'na giderken benı de gö- türdü. Tanıştırmak içın... Hatta hiç unut- mam, Tunç Yalmanda odadaydı... Muh- sin Hoca -Hamlefi sahneye koyacağı- nı söyledı ve ardından da "Buoyundaoy- nar nnsın?"diye sordu. Çok heyecanlan- mıştım. "Hangi rolü istersinn sorusuna yanıtım "Hamlet" oldu. "Yann sabah 8J0'daprovayagerdedi. Birandayaşa- mım değışmışti. - Evet, ama ŞehirTivatrolarTnda uzun süreli kalmadınız. 1960'lann yerleri ko- lay doldurulamayacak özel tivatrolann- dan biri dc GülrizSururi ile birükte kur- duğunuz tiyatro oldu. E.C.- 1%2'de kendi tiyatromuzu kur- duk. Küçük Sahne"de "Tütün Yolu" ile başladık Bu oyun, tıy atromuzun amacı- nıbelirledıdıyebılınm. Ogünbugündür hepyapılmamışişlenyaptık Oynanma- mış, kimsenın cesaret edemedığı pro- düksiyonlara yöneldık. Mesela Shakes- peare'in 400. dogum gününde "Othel- lo^yu oynadık. Bir yandan böyle iddialı yapımlara gıdıyorduk bir yandan da tı- yatromuzu yaşatmak için hafif komedı- İer oynuyorduk, ama yavaş yavaş o tür- den koptuk \e kelleyi koltuğa alarak ıd- dialı ışlere >öneldik. - Tiirk yazarların oyunlarına da ağıriık verdiniz. Pek çok "ilk"iniz var bu alanda. E.C. - Tiirk yazarlannda 61 Anayasa- sı'nın getirdiği özgürlük ortamında müt- hiş bir canlanma oldu Güngör Dil- men'in hiç oynanmamış oyunlannı Tür- kıye'de ilk defa biz ovnadık. Haldun Ta- ner "Keşanlı Ali Destanı"nı bıze getırdi. Olacak şey değıl! On kişilık kadromuz •Otuz beş yıldır kimsen... ^.....et edemediği Nâzım Hikmet'i biz oynanz dedik. Yaşar Kemal'i kazandırdık Tiirk tiyatrosuna Teneke ile. Güngör Dilmen'in hiç oynanmamış oyunlannı Türkiye'de ilk defa biz oynadık. Haldun Taner "Keşanlı Ali Destanf nı bizp getirdi. Bugüne dek on beş Türk oyununun dünya prömiyerini yapmışız. •Seyirci yetişmiyor, çünkü seyirci yetiştirecek bir eğitim sistemimiz yok. Tiyatro seyircisi gökten zembille inmez. Bu Milli Eğitim seferbcrliğiyle yapılacak iştir. Bizimle beraber yctişen seyirci bitiyor artık. Gençleri yetiştirmek, olabildiğınce hızlı yetiştirmek hoca-çırak ilışkisidir. Bunca yıllık birikimimi olabildiğince çabuk aktarmaya çalışıyorum. var. Haldun Bey. "Siz yaparsanız harika olur" dedi ve gerçekten de hartka oldu. İki yıl ovnadık. Almanya'ya turneye git- tikooyunla. Ardından RefikErduran'ın "Direklerarasında"sını yaptık. Özetle. kitabı yazarkeıı ortaya çıktı bu. bi'giine kadar on beş Türk oy ununun dünya pro- miyennı yapmışız Bu çok önenilı bir şey - Nâzun Hikmet'i dc ilk defa siz n\ na- dınız. E.C. - Otuz beş > ıldır kimsenın cesa- ret edemediği Nâzım Hikmefi biz "oy- nanz" dedık. Yaşar Kemal'i kazandırdık Türk tiyatrosuna •'Teneke" ile. Ben Türk yazarlanyla çalışmalanma çok önenı verdim. Provalar süresıncc onların bı- zimle olmasına dikkat ettım kı bu dısıp- lını bize Haldun Taner \ ermiştır. Sanınm bu bakımdan hirlıkte çalıştığım yazarla- ra bir katkım olmuştur, onlann bana ol- duğu kadar. Birlıkte çalışmak. birlıkte kotarmak çok keyfli bir iş. - Aynı döncmde yazarıyla, oyuncu- suyla, eleştirmeniyle Türk tiyatrosu dinamik bir yapı içindeydi. E.C.-Tiirk tıyatrosu 60-70 yıllan ara- sında altın dev rinı y aşadı. Özellıkle özel tiyatrolar adına konuşuyorum. Ödenek- li tiyatrolar o dönemde çok kısırdı. kor- kaktı. Bızlerde müthiş birdinamıznı var- dı. 70"lerden sonra bu bozuldu. Terör olayları. televizyonun izleyıcinin ayağı- nı kesmesi. ha>at pahalılığı. Sosyal yaşam bir mağara devnne dö- nüştü. Herkes e\inin kapısını çekıp. te- levızyonunu açıp gettolaşmış bıryaşam tarzıı/leroldu. Bırdepolıtıközgürlüği'm getirdiği rahatlıkla bir sürü binkim tı- \ atroyu platfonn olarak kullanmay a baş- ladı. Aslında doğaldırbu Dünyanın her ülkesınde böyle dönemler yaşanmıştır. Bızde de yaşandı. Bıraz uzun sürdü. bı- raz kabak tadı vcrdı. - Bir de, thatroiar y avrulanıaya haşla- dı ve bu. sanatsal düzeyi etkiler oldu. E.C. - hkipler dagıldı. Sağlam tıyatro ekıpleri \ardı. Buralarda sı\nlen oyun- eularkendı ekiplennı kurdular. Korkunç bir bölünme Tabın caizse kendi kendi- mızi öldürdük. intıharettik. Ekiplcr za- yıtlad'kça se\ ıye dü^tü. Aşagıdan yeti^- mesi gerekenler yetişmedi. - Bu dedikleriniz biraz da eğitim soru- nunu getiriyor gündeme. E.C. - Ecitımsızlik önemli bir sorun Genç bir san;itçı>ı eğıtmek içın en az dört yıl gereki\or. Onları yeti^tırmeye fırsat kalmadan bölünmeler yaşandı. O vüzden ben şımdi sürekli eğıtmenlık ya- pıyorum. 5-6 yıldır Eskişehir Cnıversi- teM'nde çalışıyorum. Gençleri yetiştir- mek. olabildiğınce hızlı yetiştirmek ho- cp-çırak ilışkİMdır Bunca yıihk bırıkimımı olabıldığınco çabuk akta r ma\a çalışıyorum. Müjdat Gezen'ın okuhında da ders \cn\orum. Bir süre Sıncma-Tele\ ız\on Enstitü- sii'nde çalıştım öörencılerle. Bogaziçi Unıversıtesi Oyunculan ılesıkı ilışki ıçe- rısındeyım Başkaçaredii>ünemi\orum. çünkü tıyatro oyuncuMi yetiştirmek ar- tık bü\ ük birsonın oldu. fele\ izyon, spi- kerlik. mankcnlik derken gencecik ço- cuklartiyatrodünvasmdan ııçupgidıyor- Jar. Fe\kalade özveri ısteşeıvuzun süre para kazandırmayan bir uğraştırtiyatro - Söz eğirimden açılmışken kısaca se- \irci eğitimine de değinebilir mhi/? E.C.-Sey irci yetişmiyor. çünkü seyir- ci yetiştirecek bir eğitim sistemimiz yok. Tiyatro sey ırcısı gökten zembille inmez. Ben Çekoslovaky a'da çalışırken 0 ay kal- dım Inanılmaz bir tı\atro ses ırcısı \ar. Salonda 1000 tane çocuk çıt çıkarma- dan ızlıyor\e ızledıklerı de VVagnerope- rası .. Ilkokuldan başlayarak öğrencilen operaya. tiyatroya. baleye götürüyorlar. Böyle yetışen çocuklar ileride tıyatro- dan kopamazlar. tiyatroya saygı duyar- lar. Bızde boy le bir eğitim sistemı yok kı. Bu Millı Eğitim seferberlığıyle yapıla- cak bir ı>tır. Kendılığinden yetışmez se- yircı. Bızımle beraberyetı>en seyirci bı- tıyor artık. Önemli bırsorun bu. - \\ne sizin tiyatronu/a dönüyorum. Çok başarılı bir dönemden sonra bir çö- küş dönemi yaşadınız \e kapandınız. E.C. - Dayanamadık. Ekonomik ko- şullar bızı çok yıprattı. Ekıp zayıflama- yabaşladı. I97 4"te İstânbul Festi\alı içın •*Keşanü'*yı yeniden sahneye koydum. İlk yaptığımız ışle mukayese kabul et- mezdi. Ama o hatamı şöyle tamir ettım: 1989'da televizyona çektim \e onjınal ekibin yüzde 95'ı rol aldı. Olağanüstü güzelbirçalışmaydı.Obirumuttubenım için ve sürdürmek istiyordum. Tiyatro kitlelerden kopmuştu. Nasıl kitleîere indirebilıriz düşüncesiyle ger- çekleştırilnıışbırçalışmaydı. Hiçolmaz- >a tele\ ızyon yoluy la "Bakınızinsanlar; bu, tiyatrodur" diyorduk Aynı şekılde "Kaldırım Serçesi"ni yaptıni. \ma, on- dan sonrakı proıelerimın hepsi diiştü - Neden? E.C. - Bu tür işlere bir kışinin gönül \ermesı yetmez. Bir felsefedir bu. Bu felsefeye inanan yaratıcisindan tele\ ız- yon genel müdürüne kadar böy le bir mıs- yon yüklenilmezse bir yerde tıkanıp ka- lıyorsun. çelme takıyorlar. Bizım yaptı- ğımız islerçokdüzgündii \e TRT'den al- dığımız paranın her kuruşu ekranda gö- züktüğü içın bir sürü sıradan ış yapan insan önümüzü kestıler. - Son seneterde AntaKa De\let Tiyat- rosu'nda rejiyaptınız. | E.C.-Şu yıllarda en mutlu dönemım ı Antalya'da geçtı. Çok güzel. genç bir ekip \ardı. Sadece \e sadecc tıyatro ya- şayıp tiy atro duşünen \ e tiyatro y apan bir ekip. Mustafa Avkıran'ın yönetiminde \e disıplınınde ınanılmaz bir gruptu 24 saaı îiyatro yapıyorlardı. En son sahne- ledığim yerli oyun da Antalya'da oldu. - Bundan sonrası için düşünceleriniz? E.C.-Yerlı oyunlannüzerınegıtmeye devam edeceğım. Mecbur kalmadıkça yabancı yazarlarla çalışmak ıstemiyo- rum. Neden bugiin tiyatromu/ ııluslararasi düzey de değil' 1 Neden bızden bir Brecht. bir Racinc. bir Shakespeare çıkmıyor' Neden onlar dünyanın malıolabiliyorda Türktıyatrosiıdünyadaki yerinı bulamı- yor 1 ' Güçlü oyunlara ıhtiyacımız var. Yaz.aTiJTiız yok mu? \'ar. ama dil soru- nubirengel. Murathan Mungan'a hay- ranım. Oıula c\rensel bir ölçü görüvo- rum. Siırıyle. fantezisıyle .. Aynı şey Güngör Dilmen'de \ar Böyle yazarları iyi ekıplerle oynatacaksın \e yurtdışına çıkartacaksın Oyunlannın çevrilmesını sağlayıp yurtdı^ında sahnelenmelennı saüla\acaksın.. 1 5 . U L U S L A R A R A S I İ S T Â N B U L F İ L M I E S T İ V A L İ PORTRE BERTRAND TAVERNİER 1941 Lyon doğumlu ünlü Fransız yönetmen BertrandTa- vernier, ıkı yıl hııkuk eğitımı gördükten sonra sinema tutku- su ağır basınca hukukçu olmaktan vazgeçtı ve gençlık yılla- rından baslavarak Positif ve Cahıers du Cinema gıbi Fransız sinema dergilerinde f ilm eleştirilen yazdı, ünlü yönetmenler- le söyleşileryaptı. Nickel-Odeon sinema kulubünün kurucu üyeleri arasında yer alan Bertrand Tavernıer. Yeni Dalga filmlennin pek ço- ğunu gerçekleştıren yapımcı Georgesde Beauregard'nın ya- nında halkla ilişkiler uzmanı olarak çalıştı. Bu dönemde çe- şitlı senaryolar yazan ve kısa filmler yapan Ta\ errıier. 1974'te çektiği ilk filmi u Saatçi"yle Fransız sinema dünyasının say- gınödüllerınden Pnx LouısDelluc'ukazandı. "KırdaBirPa- zar", "Geceyansına Doğru", "BeatriceTutkusu", Aslolan Ha- yattır w ,"L.627","D'Artagnan'ın Kızı" gibi fılmlere imzası- nı atan Tavernier. Fransa'nın önde gelen yönetmenleri arasın- dadır. Yönetmenin 1995 yapımı filmi "Yem". festnalde gü- nün filmlen arasında. BUGUN YARIN BEYOGLl E>\EK: Ycm (12.00. 18.30). Okyanusta Bir Damla (15.00. 21.30) BEYOĞLL FİTAŞ-l:Uzun Sessızlik (12.00. 18.30). Derisiz (15.00.21.30) BE^OCLL FİTAŞ-2: Demır Yumruk (12.00.18.30). Altın Araba (15.00.21.30) BEYOGLl FİTAŞ-3: Bedr&Ezeılı YürekRuhıSul 12.00. 18.30), Adana-Parıs( 15.00. 21.30) BEYOĞLU ALKAZAR: Scrsen Aşıklar( 12.00. 18.30). Çılek ve Çıkolata_(15.00.21.30) KADIKÖY REKS: Utanç (12.00). Cennetten De Garıp (15.00). Güneşın Soğuduğu Gün (18.30). Büyük Aldanış (21.30) BE\OCl.L E^^EK: Kral Georce'un DelıhŞıl 12.00. 18.30). Oyuncular (15.00). Küçük Kızkarde-, '21.30) BE>OGLL FİTAŞ-1:1 ıdy M'nın Günlüâü (12.00. 18.30). Sinema Dehlerı(15O0.2l.30) BEYOĞLU FtTAŞ-2: Koınel Estının Muhtcşenı Yolculuöu (12.00). ikı Arada Bir Derede i 15 00. 21.30). Okyanusta Bir Danıla (18.30) BEYOĞLL FİTAŞ-3: Özlem. Dün'e... Bugün'e... Yarın'a...( 12.00). Jean Renıor"( 15.00. 21.30). Aşk Ölümden Sosuktıır( 18.30) BE\OĞLl ALKAZAR: Stella (12.00. 18.30), Sıhır Avcısı (15.00. KAD1KÖY REKS: Sessız Kız (12.00). Içerdekıler (15.00). Uç Nokta(18.30).lsyan(21.30) Ordu ile mafyanın savaşı CL'MHLR CANBAZOĞLU 70"lı yıllarda tero- nzmden çok çeken ltal- ya. 80"lerde başta Mara- donaolmak üzere futbol yıldızlannın yeşıl saha ve dışında yarattıklan bir bahar havası yaşadı. Halk. futbolla yatıp kal- kıyor. kuzey çalışıyor. güneyden yönetılen mafya da bu zengmlık- ten payını alıyordu. Sıs- tem bu şekılde tıkır tıkır işliyor. dünyada beşıncı ekonomik güç hahne ge- len ltalya'ya yeni Cali- fornıa denıyordu. Ama 90"larda bazı namuslu savcılar. devletın her bınmıne sızan. özel sektörün kanını emen mafyanın üzerıne gitmeye başladı. Tabıı mafya, söz dınleme- yen savcılara hemen "haddini bildirdi." Giwanni Fal- cone ve Paolo Borsellino adlı ıki savcı vahşı metod- larla katledildi. Bugün çizmede başbakanlan adalet önüne çıkartan Temiz Eller operasyonunun fıtılı ateş- leyen de bu olaylardı... Dönem fılmı çekmeyı seven Alman yönetmen Margarethe V'on Trotta. sav cılann öldürüldüğü. Ital- yan ordusunun Sıcılya'ya asker çıkartıp mafyaya göz- dağı verdı*ı günleri anlatıyor "Uzun Sessizlik"te. Dünyanın îtalya'yı. konuştuğu günlerde habenn içı- ne gırıp. özünü alıyor ve dışarıda bir çeşıt magazim- nı yapıyor Von Trotta. "Uzun Sessizlik". Italya'nın başkentı Roma'da ge- çen aşk ve korkıı dolu bir öykü: geçmişte yaşanmış. bugün yaşanan. gelecekte de y aşanacak yasadışı çe\ - relerle polıtık mekanıznıanın bir güç savaşı bu fılm. Kahramanları. jinekolog Carla Aldrovantı ile "ön cephedesav-aşan" savcı kocası Marco Canova. Üçün- cü dünya ülkelenne gıden sılahlann kaynağını araş- KAÇIRMAYIN Bu >ılkı testıval progra- nıı. Nincnıasal biyografılerc kapsanılı bir bıçımUe yer ve- rıyor. Programda bugün Türktye'nmtkıünlüsanatçı- »ıııııı ya^amlarına ışık tutan bu türde ıkı belgesel film var. Ö/can Arca'nın yönet- tığı "EzgiliN ürek.RuhiSu". Türkıye'nın yetıştırdığı en oııemiı sanatçılardan Ituhi Su'nun yaşamını \e sanatı- nı ııdelıyoı Fılm. artık kla- sikieşen Ruhı Sutürkülerıylebezelı. şıırsel bırçalı^ma MehmetEr- \ılnıa/'ın yönettığı "Bcdr-Sinemada Bir Dolunav" ıse. sanat ya^a- mının büy ük bir bölümünü "gönüllü sürgün" olarak y urtdışında ge- çıren bir sanatçının. Tuncel Kurtiz'ın yaşamını konu alıyor. Belge- sel ızlenıek ıstemeyenlençin ıse. önceki gün bu sayfalarda tanıttı- ğımız Küba fılmı "Çilek ve Çikolata"y ı önerıriz! Sevinıli gangsterin serüveni SL'NGL ÇAPAN tıran savcı \e eşı sürekli ölüm tehdidıyle yaşamakta- lar. Sonunda korkulan oluyor ve mafya savcıyı kolay- lıkla ortadan kaldınyor. Carla Aldrov antı bir süre son- ra olayın şokunu atlatıp. kendısıyle aynı kaderı pay- laşan savcı eşlenyle birlıkte uzun sessızliğı yırtıyor ve karanlık güçlere tepki göstermeye başhyor. Von Trotta, yasadışı dünyaya karşı gelen ınsanlar- la yakınlannın. akrabalarının. dostlarının neler yaşa- dıklarını. verdıklen mücadeleyı kadınlar cephesın- den anlatmayı deniyor. Sonucun çok başarılı olduğu- nu söyleyemeyız. Böyle konulan. serüven boyutuna taşıyıp akıcılığı sağLımak ıstegı çoğu zaman bir tu- zak oluyor yönetmenlere Von Trotta da temeldekı gerçekleri es geçıp. vasat bir anlatım sergılıyor En- nk) Morricone'nın müzığı de her zamankı gıbı değıl Konunun duygusal yönüne eğıldıgınde. bırkaç iyi bölüm yakalıyor yönetmen. Örneğın. bomboş plajda romantık yürüyüşe çıkan sav cı \ e eşının üzerinden ay- rılan kameranın çevrede göre\ yapan korumalar or- dusunu yakaladığı sahneler gıbı kareler çok etkıleyi- cı Von Trotta. filmın bütününde Rosa Luxemburg gibı yapıtlanndan hayli uzakta. Bir araba çalıpaptalca bir trafık ışığı yüzündenpe- şıne düşen polısi \uran. Humphrey Bogart özentıle- rj ıçmdekı genç bir Fransız ganusterının öyküsü. Po- lis ağının gittıkçe çe\ resinde daraldığı. se\ Jığı Amc- nkalı genç kızı arabayLıbır UaKayolculuğuyapmak üzere kandırmaya çalışan, Parıslı bu se\ ımlı 'gangs- ter' kahramanının trajik bir fınale bağlanan kaçı^ se- rüveni. bir 'kara fîlni* çeşıtlemesi olduğu kadar. bir aşk v e ara\ ış fılmıdıv ay nı zamanda. Godaı-d'ın v e ^'e- nı Dalga'nın başyapıtlanndan 'ABoutdeSouffle'genç aktör Jean-Paul Belmondo'nun da çıkışı olmuştu. N ıllar sonra yönetmen Jim McBride'ın Amenkan versıyoıuınu Rİchard Gere-\'a)erie Kaprisky'yie çe- vıreceğı CBreathless") bu ünlü Godard klasiğı. mo- dernliğın. uygdrlığın sürekli değışinılerıyle buyüyen çağda> karmaşanın açmazındakı. ba^ka çıkar yol kal- madığından onlan çevreleyen saçnidhğa. görtnürde umursamazhkla. aslında hüzünlü bir ıçedönüklükle başeğen ıkı sevgılınınöyküsünü. umutsuzvekaram- sar tonlardan anlatır. Bel- mondo. y aptıklarınm. kışi- lığının tutsağı. Amerıkalı Patııcıa'ya (JeanSebergde unutulmazlaşmıştır bu ro- lüyle) fena halde tutkıın. sorumsuz. bağlantısız ya- şamını tekdüze sürdür- mekten sıkk'.n. sınırlannı aşmak gerektığınde de ölü- mü kabullenen eylemın. Eiogarthayranı kahrdiııanı- nı kusıırsuz bıçımde ovtıar- ken fınaldekı ölüınii man- tığın. düzenın ve ahlakın kaçinılmaz sonucudur. Boşverışın doruğundakı sevımlı tıkıyle ölüıne ko- şar Michel Poiccard-Bek mondo, erkeksı saçlarıyla alabıldığıne di^ı sevgılisi Patncıa-Jean Seberg'ın ıhbar edı^ıy le, bu unutulmaz fınalde. Röportajımsı.akıcı \esarsicı sinema dılıyle. gerçekçılıkle şıırsel şıddet öğesınin belırgınleştığı. anar>ıstçe öyküsüy le "derin bir mutsuzluğu' y ankıla- yan 'A BoutdeSouffle'.'Senı Dalga'nın namını ve ka- nını y üriiten bırkaç basy apıttan bırı. belkı de en tanın- mış fılnııdır. Godard"ın "Bolmondo, Sebcrg >e Paris üstüne bel- gesel birfılm'olarak özetledığı bu fılmı. Truffaut'nun benzetmesiy le. Mgp'nun 'L'Atalante'ının mirasçisi- dır adeta. 'Serseri Aşıklar'dan bu yana. yaklaşık 40 yıldır sürekli yenılığı. arayışı. çelışkiyı. kışkırtıcılığı \e farklı yönelışleri temsıl eden. kendıne özgü bir 'jaratıcı-vönetmen' konumuna erışen Jean-Luc Am- ca'nın. Amenkan kara filmlennin etkılennı taşıyan. ı^lek tempolu serbest anlatımı. kamerasını omuzlamış Raoul Contard'ın ba^arılı görüntülen. Martial So- laPın cazımsı müzıği. hızlı montan \e doğaçlama bir oyun tarzının öne çıktığı bu basyapıtının üstünden çok geçtı gerçı. Ancak "Serseri Aşıklar'. hâlâ yılların tahrıbıne karsı dırenen bir Godard klasiğı. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Tepkisiz Birey Tepkisiz Sanat... Sait Faik, çırkefin üstümüze bu kadar sıçramadı- ğı günlerde bile toplumun görünmeyen yüzundekı pislığı sezıp ikı sözcüğe yüklemışti tepkısinı. 'ZehirYeşili..' Demokratikleşme sürecine musallat olan kırlenme belirtilerine karşı, bu Saıt Faık'çe tepkıyı yarım yüz yıl sonra daha iyi anlayabıüyoruz. Kirlenme artık toplumun görünen yüzune vurmuş gidıyor çünkü. Gizinde haramıler. korsanlar alayı. Görür gibı oluyoruz. Algılarımız yetersız kalıyor. Algılarımız yetersiz kalıyor, çünkü. bıreyin gucünü sıfıra indirmek hesabı ve yöntemleriyle oluşturulmuş yönlendirici kurumlann örümcek ağı tam tepemızde. Ya, tepkilerimizi istediği/istenen doğrultulara götü- recek. Ya da sessiz sedasızlaştıracak bizi. Biliyoruz kı, çağdaş kölelığin başka bir adı bu. Amacı şu tümceyle de somutlanabilir- Yalnızlaştırarak insanın istencine el koymak Oskar Lange Ekonomi Politik'inde şöyle yazıyor- du: "..Mevkileri üretim ilişkilerinin değışmesı halınde ayakta duramayacak bir üst-yapıya bağlı sosyal ta- bakalar gerçeğı aldatmacaya donuşturme yolunu tutarlar.."(Çev: Muvaffak Şeref. I. bas. sf. 129.1968) • Tepkisının döl yatakları yosun tutmamış sanatçıya duşen nedir bu durumda? Gerçeğin aldatmacaya çevrilmesme. koleleşmeye seyirci kalmak mı? Albert Camus'den sorarsanız: "Köşesınde oturan sanatçılar çağı geçtı. Kırılmak, dünyaya küsmek de yok." Bir yanıtı daha var Camus'nün. Sanatçının "yapmaya geldiği iş, baskı karşısında zindanları açmak "tır. Eskiden zindan, parmakhkların arkası. ya da dere- bey şatolarının yüz bın merdivenı sonrasıydı. Şimdı dünyamız açık hava hapishanelerme çevril- mek isteniyor. Çaktırmadan. Görme yeteneğimizi, algılama ve yaratma gücü- müzü törpüleyerek. Ama bellr. Tepkisiz birey, tepkisiz sanat. Nâzım Hikmet, 'Saman Sarısı şiırınde Abidin Di- no'ya "Mutluluğun resmıni yapabılır mısın Abıdin- Hürriyetsözcüğünün resmıni, ama yalansızının.." dı- ye soruyordu. Ben de tanıdığım, tanımadığım renk ustalanna ses- lenmek istıyorum: 'Zehir Yeşıli'nin resmıni yapabılır mısınız.. "Işın kolayına kaçmadan ama." Otyam^ Kenan Evren'den telif hakkı istiyor Kültür Servisi - Sanatçı FikretOt>am,7 Cumhur- başkanı Kenan E\ren'in yaptığı bir resmin. kendı- sının yıllar önce Şanlıur- fa'da çektıgı bir fotoğraf- tan esinlenerek yapıldığını ileri siirerek Evren"den te- lıf hakkı isteyeceğıni söy- ledı. Otyam. Kenan Evren'ın •Sigara Ke>fi' adlı tablosu- na konu olan Urfalı vatan- daşm fotoğrafını Şanlıuı- fa'da Anzelhan önünde. 1964 ya da 1965 yılında çektiğını belirterek "Elim- de 6x6 çeken iki fotoğraf makinesi ile Süper-8 renk- li film kamerası vardı. Ev- ren'in resmine konu olan bu adamı gördüm. Renkli ve si>ah-be\a/ fotografla- nnın >anı sıra Süper-8 ka- mera ile fılmini çektim. Si- >ah-be\az fotoğraf, Anka- ra'da fotoğrafçı-grafiker tbrahim Demirel tarafın- dan hazırlaran'Fikret Ot- yam Fotoğraf Albümü" başhklı ve tamamen siy ah- FikretOrvam bey az olan ofset baskı kita- bımdavavınılandı" dedı. Otyam.Sezen Vksu'nun Necati Cumalı'ııın bir şi- ıriııı besteledığı içın telif hak^kı ödedığını anıınsata- rak: "Para önemli değil: as- lında bu. emeğe ve yaratı- cılığa savgıdır. Bu saygıvı Kenan Evren'in gösterip göstermeveceğini merak edivorum. Fotoğrafın bana ait olduğunu elimdeki si- >ah-be>az film \e 1977 yı- İında basılan albümle ispa- ta hazınm" dedi Başkentte "Aziz Nesin Günleri" • ANKARA (ANKA) - Edebıyatçılar Denıeğı. geçen yıl temmuz ayında yaşamını yitiren ünlü yazar Aziz Nesın'in tüm yönlenyle değerlendirileceği iki günlük bir etkinlik düzenleyecek. Edebiyatçılar Derneğı Genel Başkaııı Mustafa Şenf Onaran yaptığı açıklamada. önümüzdeki haziran ayının son ıkı gününde Ankara'da düzenlemeyı planladıklan ""Aziz Nesin Günleri"ııin beş açık oturum halınde gerçekleştirileceğini bıldırdı. Bu etkınlikte Aziz Nesin'in tüm yönlerıyfe ayr.ntılı bir biçımde tartışılıp değerlendirıleceğını ıfade eden Onaran. ızleyıcilenn de katılımıyla etkinliğin daha zengin kılınacağını söyledı. Edebıyatçılar Derneği. geçen yıllarda "Yaşar Kemal Günfen". 'Nâzım Hikmet Günleri"" ve '"Melih Cevdet Anday Günleri" düzenlemış. etkinlikler büy ük ilgi görmüştü. 'Güzel Masal Anlatma Yarışması' • Kültür Servisi-İstânbul il Halk Kütüphanesı Müdürlüğünce. Ulusal Egemenlık ve Çocuk Bayramı nedeni ile her yıl düzenlenen ve geleneksel hale gelen 'Güzel Masal Anlatma Yanşması'nın bu yıi 14'üııcıı\ü yapılıyor. 25 nisan perşembe günü yapılacak yarişmaya ilkokulların 3., 4. ve 5. sınıf öğrencilen katılıyor. Yarışmacılar. Kültür Bakanlığının Istanbul'da bulunan çocuk kütüphanelerinin ve halk kütüphanelerı içinde yer alan çocuk bölümlerinin okurlan arastndan seçiliyor. Yanşmacı adaylann bu kütüphanelere yıl içinde en az on kez okur olarak gitıniş olmaları gerekıyor. Üç yıldan bu yana seçıci kurul tarafından belirlenen bir masal yazannın ya da masal derlemecısınin masalları ile katılman yarışnıanın bu yılkı yazan Pertev Naılı Boratav Yıne bu yıl ılk kez bırıncılıği ve ikincilığı alan öğrenciler. önümüzdeki yıl Kıbrıs'ta "Kıbrıs Halk Sanatçılan Dernegrnın konııkları olarak Lefkoşa'da bu dernck tarafından düzenlenen ve her yıl 12-15 nisaıı tarıhlerı arasında yapılan "Çocuk Şöleni'ne konuk masalcı olarak katılabılecekler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear