23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CumhuriyeC tmtiyaz Sabibi: Berin Nadi Genc! Yayın Yonetmcni Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordınatoru Hikmet Çetinkaya # Yazıışlen Muduricrı fbrahim Yıldız, Dinç Tayanç (Sorumlu) • Haber Merkezı Müdüru Hakan Kara # Gorsel Yönetmen. Fikret Eser 5 HatK-rıer ErgunBalcıVlştıhbarat Cenei/ Yıldırım 9 Lkonomı Bülent Kızanhk # Kültur Handan Şenköken • Spor Abdüikadir Yücelman • Makaieler Sami Karaören 9 Düzeltme Abdullah Yazıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge Edibe Buğra 9 V urt Haberlen Mehmet Faraç Yayın Kuruiu. İlh» SHçuk(Bajkan). Orhan Erinç, OkUv Kurtböke. HikmetÇctinkava,Şüknuı Soaer, Ergun Balo, Dinç Tnvanç, İbrahnı Yıldu. Orhan Bursalı, MusUfa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbav 9 Haber Müdürû Doğan Akın Aüıturk Bulvan No 125. Kat.4, Bakanlıklar- Ankara Te! 4195020 (7 hat). Faks 4195027 9 îzmır TemsılciM. S«rdar Kıak, H. Zıya Blv 1352 S 2/3 Tel 441 !220,Faks-44191179AdanaTemsılcısı Çetin Yiğenoglu. tnönüCd I19S.No 1 Kat:l. Tel. 3522550. Faks. 3522570 Müessese Mûdürii EroiErkut9 MEDYA C: • Yönetım MEDYA G : • Koonlınaıor Ahmct Koruban • Kuruiu Ba^kanı-Genel Yonclim Kurulu Muhascbe Bülent \ ener # idare Mudur Gölbin Erduran Başkanı - Genel HüseyinGürer91;!etme Önder • Koordınator Reha Müdür üfrtn Çeiik 9 Bılgı-tşlem Naillnal9 Ifitman 9 Genel Mudur \kmen 9Murahhas BılgısayarSıstem.MürıivetÇaer Yarfımcıa MineAkdağ uye BoraCönraç Yıvııala>jij> ve B u ı ı : Yero Oun Haber Ajanii, Basjn ve > ajıncılıl \ $ TüHtocağıLad - 1 » 41 Lagaloglu 34334 lst PK Md l.lanbul Td |(UI2l M2O5 05 <20hal> 1-aks (O2I2I5I3 85 95 23MART1996 Imsak: 4.30 Güneş: 5 56 Öğlc 12.18 İkindı 15 43 Akşam 18.26 Yatsı. 19.46 M E D V A C T d 51407 53 • 513 95 80 - 513 »460-6!. faks 5118466 Uünyadaki her renk eşittir' • Haber Merkezi- "Raflanmızdaki tüm renkler gibi dünyadaki her renk eşittir' sloganıyla 21 Mart Dünya IrkçılıkJa Savaşım Günü'nü kutlayan Benetton, konuyla ilgili bir de kampanya başlatıyor. Uluslararası Irkçılıkla Savaşım Derneği (SOS Racism) işbırliğı ile ilköğretim çağmdaki öğrencilere yönelik olarak hazırlanan bu kampanya 'Banşın Renklen' adını taşıyor. Kampanya çerçevesmde çocukian ırk aynmı konusunda oynarken eğitmeyı amaçlayan eğitim paketimn ilk aşamada Avrupa'da toplam yüz bin çocuk ile 18 bin öğretmene ulaşması bekleniyor. Sanofi çocukian derneği • tstanbul Haber Servisi - Doğu Uaç-Sanofi ortaklığı, kurduklan bir demekle çalışanlannm çocuklanna sağlıktan eğitime kadar çok yönlü yardım sağlamaya başladı. ilk olarak 1994 yılında Sanofi'de kurulan "Sanofi Üünyasının Çocuklan Derneği" Vietnam'da 215 çocuğun Hepatit B'ye karşı aştlanmasını sağladı. Türkiye'de de kurulan dernek, ilk olarak 1996 yılının başında 239 çocuğun toplu göz muayenesini sağladı ve göz kusuru bulunanlara gözlük yardımında bulundu. Doktorlardan reklama tepki • SAMSUN (Cumhuriyet) - Samsun Tabip Odası Başkanı Dr. M. Emin Dinçağ, kenttekı yerel TV kanallannda reklam nıtelığınde programlar yapan doktorlan uyardı. Bir basın toplantısı düzenleyen Dr. Dinçağ, "Sağlık hizmetlerinın rekJamı olmaz. llimizde hekim olmayan bazı kişilerin de hasta tedavi ettiği gözlenmiştir. Halkımızın bu kişılere itibar etmemesıni istiyoruz" dedi. Atlantis yeniden uzayda •• ' • CAPE CANAVERAL (AA) - Amerikan uzay mekiği Atlantis, dün ABD'nin Florida eyaletindeki Cape Canaveral uzay üssünden fırUnıldı. Dokuz günlük bir görev için gönderilen ve dört erkek ve iki kadın mürettebatı bulunan Atlantis'in bugün Rusya Uzay Istasyonu Mir ile kenetlenmesı bekleniyor Doğa macerası • Haber Merkezi - Ruffles'ın Çhalange '96 Doğa Macerası etkinliği için başvurular başlıyor. Başvuru formlannın önümüzdekı günlerde üniversitelerde açılacak standlardan sağlanabileceği belırtilerek yanşmaya 3'er kışılık ekıplerle katılınabileceği bildirildi. Başvurular sonunda 10 temmuzda lstanbul'da yapılacak ön elemeye katılmaya hak kazananlar arasından seçilecek 10 ekip, 1 ağustosta Durusu'da gerçekleştırilecek yanşmaya katılacak. Birinci olacak ekip ise 20 ağustos- 20 eylül tanhleri arasında tüm masraflan Ruffles tarafindan karşılanmak üzere Avrupa'da trenle gezme olanağı kazanacak. 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü: Türkiye'de her yıl yaklaşık 40 bin kişi tüberküloza yakalanıyor Verem, yine diinyanın başıııa bela• Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bugün dünya nüfusunun üçte biri, yaklaşık 1 milyar 900 milyon kişi tüberküloz mikrobu taşıyor. Her yıl hastalığa yakalanan 8 milyon kişiden 3 milyonu yaşamını yitiriyor. GCNDÜZ IMŞIR 24 Mart "Dünya Tüberküloz Gü- nü". lnsanlık tarihi kadar eski bir has- talık olarak kabul edilen tüberküloz, gü- nümüzde gitgide büyüyüp her yıl da- ha tehlikeli birgelişme gösterirİcen in- sanlık için ciddi bir tehlike oluşturma- ya başladı. Gençlerde ve erişkinlerde en fazla ölüme neden olan bu bulaşı- cı hasta!ık nedeniyle dünya genelinde günde ortalama 8000 kişı yaşamını yi- tiriyor Ülkemizde ise her yıl 40 bin ki- şi tüberküloza yakalanıyor Dünya Sağlık Örgütü verilerine gö- re bugün dünya nüfusunun üçte bin yak- laşık 1 mılyar900 milyon kişi tüberkü- loz mikrobu taşıyor. Her yıl 100-200 milyon kişi bu mikrop ile tanışırken has- talığa yakalanan 8 milyon kişiden 3 milyonu yaşamını kaybedtyor. Mikro- bun dağılımı ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Örneğin gelişmiş ülkelerde mikrop- la enfekte olan kişilerin yüzde 80"i 50 ya§ ve üzerinde iken, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 75'i 50yaşın altında- kı kişilerden oluşuyor. Ülkemizde ise her yıl 40 bin kadaryeni tüberküloz has- tası ortaya çıkıyor. Uzmanlar, hasta sayısındaki artışta dengesiz ve bilinç- siz beslenme, yaşam koşullarının getirdiği stres, fazla alkol, sıgara ve uyuşturucu ilaç kullanılması, aşın be- densel ve ruhsal yorgunluklar ile dü- zensiz ve eksik tedavinin rol oynadı- ğını belirtiyor. AIPS faktörü Yakın zamana kadar tüberkülozun ıyice azaldığı ABD ve Kanada gibı ül- kelerde ise son yıllar ıçinde belırgin bir artış gözleniyor. Bunun nedenı olarak da AIDS'Ii hastalann sayısındaki ar- tış gösteriliyor. Çünkü AIDS gibi vü- cudun bağışıklık sisteminin iflas etti- ği bir hastalık, tüberküloz mikroplan- nın çoğalıp yayılmasında ideal bir or- tam yaratıyor. Tüberkülozun hasta kişinin öksür- mesi, aksırması hatta konuşması sıra- sında havaya sactığı mikroskobik dam- lacıklann içındekı mikroplann solun- masıyla bulaştığını belırten Cerrahpa- şa Tıp Fakültesı Göğüs Hastanklan Anabilim Dalı öğretim üyelennden Doç. Dr. Rasim Küçükusta, tüberkü- loz mikrobu ile ilgili olarak şu bılgi- len venyor "Hasta kişi tarafindan dam- lacık çekirdekleri içinde ha\ a> a saçılan mikroplar, havada uzun süre kalabüir- ler. Isı ve netnin sabit kaldıgı koşullar- da, mikroplann yüzde 70'i 3 saat son- ra, yüzde 50'si 6 saat sonra,yüzde 30'u da 9 saat sonra hâlâ canü olarak kala- büirier. Mikroplann böviekapah ortam- da vok edilmelerinde, havalandırma ve ultrav i>ole ışınlannın büvük önemi vardır. Tüberkülozun düşük geliıii ta- bakada daha fazla görülmesinin bir nedeni de bu insanlaruı daha küçük ve kalabalık mekanlarda yaşajnalandır." Risk ve tedavi Doç.Dr Rasim Küçükusta, tüber- küloz için risk faktörlerini de şöyle sı- ralıyor: "AIDS, şeker hastahğı, kanla ilgili kanseıier, kanser kemoterapisi, böbrek yetersizliği, kortizon tedavisi, mklenin çıkanlmış oiduğu ameliyat- lar, beslenme bozukluklan, alkoüzm, uyuşturucu \e ilaç bagunhhğı, kötü sos- yo-ekonomik koşullar, sigara tir\-akiB- ği,vücutyapBi (înce, uzun baş\ kan gru- bu (ABX cinsryet (kadınlar), yaşanılan yer (hastane, huzurevi, akıl hastanele- rO." Uzmanlar tüberküloz tedavisinde dikkat edilmesi gereken unsurlan şöy- le anlatıyorlar: u Uygun ilaç şeçimi önemüdir. Tüberküloz tedavisine en az üç ilaçla başlanmaİKÜr. Tedavi süresi en az 9 ay olmalıdır. Birçok hastanın ya- kınmalan I-2 ayfak teda\ iden sonra ta- mamen kaybolduğundan, tedavi >a- nm bırakılmakta, bu da mikroplann bir süre sonra veniden üremeve başla- masına neden olmaktadır. Hastalar ilaç yan etküerine karşı uvanlmaİKÜr. Her hastaya daha tedaviye başlamadan ön- cedirençtesti \ apılmalıdır. Tüberküloz ilaçlan ücretsiz verilmeJklir.'' Bey' arbk pasta yîyor Bir bankanm reklam filminde yarattığı "Müdür Bey" ya da "Bay Teessüf" tiplemesiyle şöhrete ulaşan 22 yıllık tiyatrocu Önder Açıkahn, "Reklam filmi çevirirken oyuncu olduğumuzu anladık" diyor SERPJLGÜNDÜZ Teessüf edenz Müdür Bey! Önceleri menajeriniz aracılığıyla bızım- le konuşmayı kabul etriğınız için sıze bıraz kızmıştık. Sen 22 yıllık tiyatrocu ol. Üç da- kikalık reklam fılmi çek. Bütün Türkıye seni tanısm. Meşhurol yani. Sonra da me- najer aracılığıyla görüşmeyi kabul et. "Olur mu Müdür Bey?" Ama menaje- rinizi ve sizı ta- nıyınca kızmak- tan vazgeçtık. Sadece bunca yıllık tiyatroça- lışmasından sonra bir reklam filmiyle ünlü ol- manın hüzün ve- rici oldufunu düşünmüştük "Ne yapalun, düzen böyleydL'' "Bunu çok normaJ karşıİıvorum" dıye yanıtladı bizı Önder Açıkaiın. Vani "Bay Te- essüf". "Bunu bütün thatrocular kabul eder. Bir oyuncunun tanınabilmesi için birkaç şe>' bir arada gereklidir. Oynadığı o> un, o oyu- nu sergilediği tiyarro >a da film. Bir de bu oyunun stvirrileri. Bu üç öğe bir ara>a get- melidir. Reklam filminde bu üç oia> çok ba- şanlı şekilde bir arava geldi. Tivatro sak>n- lan kapanıp işhanı oluvor bizînı ülkemizde. Oyuncular açıkta kabyor. Reklam önerile- ri de çok cazip. lyi bir senaryo, iyi bir teknik ekip, iyi bir yönetmen. Bunlaren önemli şeyler." Yapı Kredı rekJamlan- nı gerçekleştiren Ali Tara Creatıve NVorkshop ekibıne ve ajansın prodüktörü Ali Ta- ra'ya cevirdim. Böyle bir ekip görmedim. Oyun- cuya deger veren bir ekip. Doktor başımız- da bekledL Onun öneriieri dogruitusunda diyet jiyeceklerle beslendik. Yeşilçam oyun- cuya değer vermediği için batü. Benim en büyük şansıın bu. İyi bir senaryo, iyi bir yö- netmen sizi istediği >erc götürür." "Pi'ki reklamcılar gelip si/i nasıl buldu?" "Film People Casting ile anlaşmam var- dL 2 yıkür bu ajansa bağlmm. Bu arada hem ajansın hem tvninı maddi ka> bım çok ol- du. Prodüksiyon şirketi Ali Tara araştırmış. Bu rol için beni layık gormüş. 1. bölüm çe- kildL Sonra ' 1 yıllık kontrat yapar mısı- nız?' diye teklif geldL" En son Abdullah Şahin'in "Nokta" Tiyat- rosu'nda oyunculuk yapıyormuş Açıkaiın. Lise yıllannda tiyatroya gönül veren Açı- kaiın. 1968 yılından itibaren Devlet Ope- rası ve Devlet Tiyarrosu'nda korist olarak çalışır. Birçok özel tiyatroda da oynayan Açıkaiın birara Kapadokya'da turizmcilik yapmış. Son 10 yıl içinde de birkaç TV dı- zisinde karakter rolleri oynamış. 4 aydan bu yana da reklam filminde oynuyor. Reklam sektörüneginnceçalıştığı tiyatrodan I yıl- lık ızin almış. - Sokaktaki insanlaruı tepkisi ne olu- , yor sizi tanıyınca? - Bir kısmı "Müdür Bey w diyor. Bir kısmı, "Bay Teessüf geçiyor" dıye ilgi gös- teriyor. lmza ıstıyorlar. Bunlar çok güzel şey- ler. Ben biraz halk tıpiyim. Osmanlı terbi- yesi görmüş bir aile çocuğuyum. Çok gör- dük sanatçı arkadaşlann bozulduklannı. Yükünü taşıyamıyorlar - Yapı Kredi'de hesabuuz var mı? - Hayır yok. - Pcki çekimler sırasında iş kazası geçir- dinizmi? - Bcn profesyonel oyuncuyum. Senaryo neyse onu oynanm. Hamam sahnesi çelci- lirken . Üç gün suyun içinde göbek taşın- da kaldım. Yönetmen çok tıtiz. Türkiye'nin bir numaralı teknik ekibi. Tarihi Cağaloğ- lu Hamamı film için üç gün kapatıldı. Şem- siye kuruldu, sular akrnasın diye. Sis ma- kinesinden çıkan duman gözlerime geldi- ği için gözlerim hastalandı. Çok uğraştılar - Tellaklar tiyatro sanatçısı mı? - Evet. İlk tel- lak Pekcan Kosar'ın oğlu It- ri Ko- şar. Di- ğe- ri de Isa. Hep filmlerde oynar. Biz yatıyo- ruz göbek taşında, deneme yapılıyor önce. Gerçek tellaklar gösteriyor, sonra bizimki- ler öğreniyor. Bu yüzden iki defa deri de- ğiştirdim. Teknik ekip de doktor kontro- lündeydı. Yönetmen bile baygınlık geçirdi hamamda. Türkiye'de hamamda çekilen ilk reklam filmi oldu. - Peki hastanede ayağınızın kavdıgı sah- neler— - Kayma sahnesınde dublör kullanılıyor. Ben oynamak ıstedim. Yönetmen kabul et- medı. Dublörmıllı tekvandocu. Parendeat- masmı ıyı biliyor. Düşerken sağ ayağının üze- nne düşüyor. Yatay düştüğü için sağ ayak altta kalıyor. Film, Validebağ Öğretmen Hastanesı'nde çekildi. Burada da alçı tek- nısyeni hastaneye getirildı. Alçı kınlmasın diye. Tiyarro sanatçılan Nilüferve Peker Açıkalm'la akrabalığı olmadığını söy- lüyor Önder Açıkaiın. Oynadığı rek- lam filminın bunca ilgi görmesine çok seviniyor: "İzleyiciler bizim reklamda zappingi unutuyormuş" diyor. Evli olmadığını şöyle anla- tıyor: "Allahıma çok şükür, du- lum." Para koleksiyonu yapıyor. Hoşgörü Derneği'ne üye. "Ca- sus romanlan" yazan Osman Ay- su'nun da en iyi okuru. Acık oturum adeta tapıyor Açıkaiın. Onlann adının geçmedı- ğı bırcümlesi bile yok. Çünkü bunca yıllık tiyatrogeçmişinde en fazla onlar değer ver- mış Açıkahn'a. "Reklam filmi çevirirken oyuncu olduğumuzu anladık" diyor. Aldı- ğı parayı söylemıyor, ama kullandığı cüm- le tiyatro yapan sanatçılann da durumunu ortaya koyuyar biraz. "Esldden ekmek yi- yorduk şimdi pasta yiyoruz." Devamedıyor Açıkaiın: "Hayattaen bü- yük şansun Ali Tara gibi biriyle çahşmak. Teknik ekip çok profesyonel. Dizi filmler 'Ormanlar peşkeş çeküiyor' Oynadığı reklam filminin bunca ilgi görmesine çok sevinen Önder Açıkahn, evütikle ilgih' sonımuzu, "AUahıma çok şükür dulum" şeklinde vanıtbyor. Açıkahn, para koiek- siyonu yapıyor. Hoşgörü Derneği'ne üye. Önder Açıkahn "casus romanlan" yazan Osman Aysu'nun da en iyi okuru. (Fotoğraf: UĞUR GÜN YÜZ) İstanbul Haber Servisi - Türkiye'nin ormansızlaşma sorununu çözmede gençle- re çok büyük görev düştügü- nü belırten uzmanlar, "Siz gençter bu topraklann bir parçası oMuğunuzu söyieye- ceksiniz ve bunu yaşayacak- snuzki,ormanbrı kurtarma- da doğru adımlar aülsın" dedıler. Istanbul Üniversitesi (1Ü) Orman Fakültesi'nin Or- mancılık Haftası kapsamın- da düzenledigı "Türkiye'de Ormansızlaşma ve Sonuçla- n" konulu açık oturum, dün Mecıdiyeköy Kültür Mer- kezi'nde yapıldı. Açık otu- rumda özellikle ormanlann bazı kişi ve kuruluşlara peş- keş çekilmesinden yakınan tstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. ErtugrulAeun, "Orman- lar, çeşnü kılıflar uydurula- rak vfllalara yer açmak için yok edüiyor. 'ormanlan ko- rumak' adı alonda küni Id- şilere peşkeş çekflıyor. Or- man köylüsüne tanm ara- zisi açmak gerekçesi göster- mettk" diye konuştu. Orman alanlannın ve or- man işlerinin taahhüt yoluy- la kişi veya kuruluşiara ve- rilmesini özelleştirmeye ben- zeten 1Ü Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Me- tin Özdenmezde ormansız- laşmanın, büyük kentlerin çevresindeki orman alanla- nnın kaçak yapılaşmayla yok edilmesi ya da özelleş- tirme adı altındaki yasal yol- lardan meydana geldiğini belirtti. Türkiye'de planlı fıziksel ve ekonomik yerleşmenin yapılamadığını dile getiren Türkiye'de Doğayı Koruma Vakfı Başkanı Zekai Bayer ise "Yanlış arazi kuuanınu, mtralan, devamında da or- manlan azalüYor"dedı. Ba- yer, Türkiye'deki orman sa- hasının ana ihtiyaca yetip yetmediğinin tespit edilme- si gerektiğini söyledi veön- celikli olarak milli bir yer- leşim planı yapılmasım is- tedi. Çevre ve Kültür Değer- lerini Koruma ve Tanıtma yakfi Başkanı Prof. Dr. Me- tin Sözen, oımanlann kurta- nlmasında gençlere çok bü- yük görev düştüğünü söy- ledi. Özellikle Orman Ba- kanlığı'ndaçalışan insanla- nn araziye indinlmesı ge- rektiğini belirten Prof. Sö- zen, mevcut orman fakülte- lerinın de bütçelerinin kısıl- ması yerine imkânlannın art- tmlmasını istedi. Kırsal Çev- re ve Ormancılık Sorunlan Araştırma Derneği Başkanı Doç. Dr. Yücel Çaglar, or- manlann alınacak yasal ön- lemlerle kurtanlabileceğint belirtti. Dahaormanın ne ol- duğunu bilmeden "kurta- rthm" demenin yanlışhğı- na değinen TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin Karaca ise şunlan söyledi: "Eğer ormanlan koru- mak istiyorsak yoksullukla, fıkiriflde mücadeleetroeiyK. Kövlüyü fakirb'kten kurtar- mazsanız ormanı kurtarma- nız da düşünülemez. Ancak sadece bu da yeterli olmaz. Türkiye'nin ihtiyaa olanyak- laşık 65 bin ton odunu kar- şılamak için odun tanmına da gecümeJi" ilindiğı gibi, hayvanlann bir bölümü etle beslenir ki bunla- ra'etobur'denir; bir bölümü de otla beslenir, onlara da 'otobur' de- nir. Insan türü ise hem etle hem de ot- la beslendiği için ona sadece 'obur' denmesi gerekir. Insanoğlunun top- lumsal evriminde arnk etle otun da yet- mediği görülmüş, insanlarbaşka nes- nelerin de oburu olmuşlardır. Ne var ki bu gerçekler yüzyıllar boyunca göz ardı edilmiş, ınsanlarda gördlen bu ye- ni oburluk türleri iıiçbir kitaba alın- mamıştu-. Kitaplaraaİınmak bir yana, bu oburluk türleri insanlar için bir rütbe, bir madalya yerine kullanıl- mıştır. Ama ışte bız 'Mesela Dedik' ekibi olarak bu önemli gerçeği açık- lıyor ve 'özel haber' yapıyoruz. Malobur'lar... T"nsan türünün büyük bir bölümü / hâlâ et ve ot bulamayıp besin pe- JL şinde koşarken, etini otunu faz- lasıyla bulan azınlık bölümü de yeni oburluklar edinmıştır. Bunlann en yaygın olanı 'maJobnr'luktur. Bu ye- ni insan türü kendini 'mal' düşkün- lüğüne kaptırmıştır. Onu da alayım, bunu da alayım diye oraya buraya sal- dıran bu insan türlerini mala doyur- mak için büyük pazarlar, büyük dük- kânlar açıhnış; bunlar da yetmemiş, ya^adıklan yerlerin büyükçe bölüm- lerini 'mal alun-satım yerleri'ne çe- virmişlerdır. Bir alan bir daha almak için çalışıp çabaladığından bu tür in- sanlara, 'Sen önce malı al,sonra öder- sin' kampanyalan açılmış, buna da MESELA DEDİK ERDAL ATABEK Yem insan türleri.. kredili sistem denmişrir. Bu tür in- sanlann yaşadıkian yerlere koyduk- lan mallann çok aztnı kullandıkJan, geri kalanlan da gelenlere göstermek için oralara koyduklan anlaşılmıştır. 'Maloburluk' pek bir meziyet sayıl- dığı için tle yakın zamanlarda bu tü- rün daha da artacağı, diğer türlerin ise azalacağı tahmin edilmektedir. Ne di- yelim, Allah gözlerini doyursun... Ba$obur'lar... unlar, oburlann başı sayılma- malıdır, insan başı yemeye me- raklı yeni bir türdür. Bulun- duklan yerde birinin başı ortaya faz- laca çıkıp görünmeye başlayınca bu 'başobur' türünden birkaçı bir araya gelip fiskosa başlarlar. Bir süre son- ra o yeni sivrilmeye başlayan baş. bir- den ortadan kaybolur. 'Başobur'lar gene binnin başını yemişlerdir. Bu baş yenme olayına insanlann bir ara- ya gelip çalıştıklan yerlerde çok rast- lanır. Zaten böyle yerlerde birisi bi- raz kendini göstermeye başlayınca, bu işi önceden bilenler, 'Yakındır, onun da başını yerler' diyerek ola- caklan dile getirir. Onun için de bu gibi yerlerde dolaşanlann çoğu, ba- şını gizleyerek dolaşır. 'Ortada ne kadar çok kafasız adam var' diye şa- şanlar bu baş yeme konusundan ha- bersiz olanlardır Ortada dolaşan ka- fasızlann çoğu, başlannı gizleyerek dolaşanlardır, azı da başlan yendiği halde farkında olmayanlardır. Kanobur'lar... u yeni insan türünün yarasala- nn vampir soyuyla bir ilişkile- ri olduğuna ilişkin kuşkular vardır. Bu insanlar da bilinmedik bir nedenle başkalannın kanının dökül- mesinden pek hoşlanırlar. tllede kan dökülünce bir süre yatışırlar, ama 'ka- nobur' olduklan için ortalık sakinle- şince gene huzursuzlaşırlar. Nerede kan döküleceğine ilişkin sezgileri var- du". Oralarda dolaşmaya başlarlar, hiç- bir kıpırtı yoksa ortaJığı kanştinp kan dökme yollan ararlar. Kan dökme- nın durması onlan perişan eder, bir tür- lü duramazlar. Kendi kanlan da bu ara- da dökülür, ama buna aldırmazlar. 'Kanobur'lar, ellerini oğuşturup in- sanlar arasında kavga çıkmasını bek- lerler;_bu da hıçbir zaman eksik ol- maz. Öteki türler de bunlardan hiç rahatsız olmaz, kendi işlenne gelen yerlerde öne sürüp kendi güçlerini kabul ettırmeye çahşırlar. Seksoburiar... u türün pek yeni olmayıp es- kiden beri var oiduğu bilin- mekle birlikte, son zamanlar- da sayılannın iyice arttığı görülmek- tedir. Bu tür insanlann, akıllan fikir- len oralannda olup başka bir hedef- leri yoktur. Seksoburiar da 'nerede olursa olsun". 'kûninie olursa olsun', 'nasıl olursa olsun' prensibıne sadık olarak yaşarlar Bu nedenle de hiçbir kurallan yoktur. tnsanlann akıllanna da her yolla bu meşrebi soktuklan için, gün geç- tikçe peşierine takılanlann sayıian artmaktadır. Son yıllann "aksiyon fihnleri'nde şıddetle sekain aynlmaz iki kardeş gibi hep birlikte görünmesi de bu ye- ni insan türlerinin nasıl her yere gir- diklerine açık kanıtlardır. Öteki insanlann bu yeni türleri ya- dırgadıldan sanılmamalıdır. Tam tersine, bu yeni türler pek be- ğenilmekte, onlannpek başanlı olduk- lan kabul edilmektedir. 'Malobur'la- ra 'iyitüketki', 'başobur'lara taktis- ven\ 'kanobur'lara terminatör', 'sek- sobur'lara 'çapkın' denerek çeşitli dallarda ödüller verilmektedir. Bu gıdişle başka yeni türlerin de çıkması beklenmektedir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear