23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 1996 PERŞEMBE HABERLER Manisa 'Bu ülkede işkence yapılıyor' NECATİAYGl> GÜLCAN GÖRDLS MANİSA-Manısdı öğrencılere işkence davasında A.M.B..gözaltında kaldığı süre ıçındekendisine sanık polıs memurarının "cinsel tacizde'" bulunduklannı açıLhdı. A. VI B. "Kodadlamla birbirterine hitap eden polisler. beni işkence odasında çınlçıpiak sovarak cinsel urganıma \e şöğsüme elektrik \erdiler" dedı. Duruşmavı başınd^n ben izIevenCHP Izmir Milİetvekılı Sabri Ergül. Avrupa'nın gözünüı bu davanın üzerinde o'duğunu belirterek "Türkiye'de işkence \ardır. Türkive'de işkence olavlanna karşı iç hukuk kurallan muttaka işletilmelidir. 'Soksa Türkive insan haklan ihlalleri konusunda sınıfta kalır" dedi. Ergül. Manisa Mılletvekıli Erdoğan Netenç. CHPGençlık Koiları Genel Başkanı Erhan Ba>dar. CHP Izmır II Başkanı Osman Ozgüven. Manisa il Başkanı Mustafa Temiz ıle çok savıda CHP'li, ÖDP'lı veyurttaşın izlediği Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dünkü duruşmaja. sanık polıs memurlarından Halil Emir katıldı. Duruşmava katılan olayın mağdurlanndan A.M.B.. gözaltında kaldığı süre içınde kendisıne maddı ve mane\ ı ışkencenın vanı sıra fizikı işkence de yapıldığını vurgulavarak şunları"sövledı "26.12.1995 günü okuldan gözaltına alındım. Hücreve gelen polislerin sorularına istckJeri doğrultusunda yanıt vermeyince, önce tokat atmavla başladılar. Sonra çınlçıpiak sov dular. Taz\ ikli su ile ıslaltıktan sonra cinsel organıma ve göğsüme elektrik vermeye başladılar. Bütün bu işkenceler karşında daha fazla direneme\erek onlann istediği doğrultuda hazırlananifadevi imzalamak zorunda kaldım. Buiunduğum hücreden diğer arkadaşlanma işkence >apıldığını hücrenin kapısında bulunan delikten gördüm. Onlar da çınlçıpiak sovulup ıslatıliNüriardı. İşkence sırasında bağınnalann dmulmaması için mehter marşı dinletiyoıiardı." A.M.B.. birı emnıvette toplam üç kez doktor kontrolünden geçinldığini belirterek "Doktora gittiğimizde polis yanımı/davdı. doktor bana vücudunda kınk falan \ar mı diye sorduğunda. ben de nıecburen \ok dnordum" dedi. Duruşmava katılan davanın en küçük sanığı M.G. ise daha önce işkence olayıyla ilgili ifade verdiğini belirterek şunları söyledı: -Gözaltına alınır alınmaz bana otomobilde işkence yapılmaya başlandı. Polisler sürekli birişverinin bombalanmasından söz ediyorlardı ve bu işyerine benim ne zaman bomba arhğımı soruvorlardı. Olavla ilgim olmadığını sövledikçe işkencenin dozunu arttınvorlardı. Otomobilde başla>an işkence gözaltında kaJdığım 11 gün bovıınca sürdü." Duruşmav ı izlemek için Manisa'ya gelen Ergül. işkencenin Türkive'de sistemlı bır şekılde sürdüğünü v urgulavarak şunlan sövledi ".Manisa"daki işkence davasıvla biriikte Metin Göktepe davası Avrupa'nın gündeminde. İçişleri Bakanhğı işkence yok divor, Adalet Bakanhğı işkence emarelerinden söz eidiyor. İşte idare bu çelişkiyi mutlaka gidermelidir. Türkive şimdi bir hukuk sınavı veriyor. İç hukuk kurallan işietilerek işkencecilerin cezalandınlmaları gereknor. İşkenceciler muttaka cezalandınlmalıdır. Bugün bir başka işkence iddiasını öğrenmiş bulunuyorum. İzmir Emniyet Müdürlüğü'nce düzenlenen operasyonlarda çoğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturduğu çok sayıda kişinin gözaltına alındığını \e bunlara işkence >apıldığını öğrendim. Bu ola> ın aydınlatılması için \etkililer!e görüşeceğim." Manisa Emniyet Müdürlüğü'nce lıse öğrencilerinin "fişlendiğine" değinen Ergül. "Bu uygulama utanç \ericidir~ diye konuştu Partilerarası komisyonda kabul edilen değişiklik tasansma RP direniyor Dokunıılmazbkta ısrarANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - TBMM'de anayasa değışik- likleri üzennde çalışmalar yap- mak üzere oluşturulan partilerara- sı komisyonda milletvekili doku- nulmazlığının sınırlandınlmasına ilişkin öneri kabul edilirken; RP "dokunulmaziık zırhı"nda ısrarlı oldu. RP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, "Milletvekilleriııi birta- kım çevrelerin yemi haline getir- memek lazım. Böyle hassas bir ko- nunun estirilen rüzgârla değişti- rilmesine karşıyız" dedi. Kapu- suz. yasanın parlamentodan çık- ması konusunda umutlu görün- mezken. "Hiçbir millervekilinin atanmış kişi tarafından dokunul- ma/lığının kaldınlmasına razı ola- cağını sanmıyorum" diye konuş- tu. TBMM'de önceki gün toplanan partilerarası komisyon. milletve- kili dokunulmazlığının yüz kızar- tıcı suçlar ve ağır cezalık davalar- da geçerli olmamasına ilişkin • RP Grup Başkanvekili Kapusuz, milletvekillerinin birtakım çevrelerin yemi haline getirilmemesi gerektiğini söyledi. Kapusuz. "Böyle hassas bir konunun estirilen rüzgârla değiştirilmesine karşıyız. Hiçbir milletvekilinin atanmış kişi tarafından dokunulmazlığının kaldınlmasına razı olacağını sanmıyorum" dedi. öneriyi kabul etmiş. ancak RP bu- na karşı çıkmıştı. RP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz dün parlamentoda dü- zenlediği basın toplantısında. bu konudaki soruları yanıtlarken, "Dokunulmaziık demokrasinin temel taşlanndandır. Parlamento her türiii karann alındığı yerdir. Birtakım çevrelerin işine gelir >a dagelmez"dedi. 'Sisteme zarar verir' Dokunulmaziık konusunda za- afiyet olursa. başka sıkıntılar çı- kacağını savunan Kapusuz, >özle- rinı şöv le sürdürdü: "Suçlu kimse cezasuıı çeksin. A- ma milletvekilini birtakım çevre- lerin yemi haline getirmemek la- zun. Dokunulmaziıkzırhsa, doku- nulmazlığı sona erenlerin kaçı mahkûm edilmiş. buna bakmak lazım. Estirilen rü/gârlarla karar vermek sısteme zarar verir. Şimdi bu teklif imzaya açılacak. parla- mentodan geçecek nıi hep bera- ber göreceğiz. Hiçbir milletvekili- nin atanmış kişi tarafından doku- nulmazlığının kaldınlmasına ra/ı olacağını sanmıyorum. Zaruret varsa. tavrı parlamento koymah. Atanmış bir kişinin isteğivle do- kunulmaziık kalkmaz. Yargısız in- fazlaryapılıyor. Diyelim ki, millet- vekilinin dokunulmazlığı kalktı. sonuççıkmazsa bu insanın itibarı- nı nasıl koruyacaksınız? Siyasetçi- ler demokratik sistem içinde en çok denetime açık kişiler. Siyaset- çiler kadar ne bürokratlar. ne as- ker denetlenivor." Kapusuz. bir soru üzerine. ~Do- kunulmazlığın kaldırılması için bilgi ve belge varsa, bunu parla- mento yapsın. Sonra kişiler aklan- sa bile, kanıuov u nezdinde o insa- nı aklayamıyorsunuz. Böy le hassas bir konu estirilen riizgârlarla de- ğiştirilemez" dedi. "Mecliste dokunumıazhğı kal- dırılması gereken milletvekili yok mu?" soru^ına Kapusuz. "Fezle- keler hazııianabilir. kaldınlabilir. Milletvekilleri vicdanına göre ka- rar \erir. Ama kaldırıla.bilecek in- sanlar vardır diye herkesi mah- kûm edemezsiniz" karşilığını ver- di. Kapusuz. "Soruşturmakomis- yonları kurulurken politikacıları suçladınız, sonra akladınız~anım- satnıası yapılarak yöneltilen bir soru üzenne de. "dokunulmaziık • TURBAN yolsuzluğu ile ilgili Meclis araştırmasmı tamamlayan komisyonun ANAR DSP ve CHP1i üyeleri, Çiller hakkında Meclis soruşturma önergesi verecek. ANK.AR.A (Cumhuriyet Bürosu) - TB- MM TURBAN Yolsuzluğu ve Said Halim Paşa Yalısı Yangınını Araştırma Komisyo- nu'nun muhalefetteki üyeleri. kurumu "kişisel çıkarlan için kullandığı ve yolsuz- luklara göz yumduğu"gerekçesiyle DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturma- sı önergesi vermeye hazırlanıyor. Komis- yonun ANAP'lı başkanı Halit Dumanka- ya, bütün iddialannı belgelere dayandır- dıklarını belirterek "TURBAN'da Özer Çiller bab kovanıyla görürdü"dedi. DYP Isparta Milletvekili Ömer Bil- gin'in genel müdürlüğü döneminde. TUR- BAN'da bugünkü rakamlarla 3.5 trilyon lirayı bulan yolsuzluklarla ilgili çalışma- lannı tamamlayan ve raporu TBMM Ge- nel Kurulu'nda görüşülen araştırma ko- misyonunun muhalefet partilerıne men- sup üyeleri dosyayı kapatmıyor. TUR- BAN'ın Başbakan Yardımcısı Tansu Çil- ler ailesi tarafından "çiftlik" gibi kullanıl- dığını savunan komisyonun ANAP. CHP v e~DSP"li üyeleri. DYP Isparta Milletvek- ili Ömer Bilgin hakkında suç duyusunda bulunulmasına karşın Başbakanlık Teftiş Kurulu'nu ancak milletvekili seçildikten sonra harekete geçirdiği gerekçesiyle Çil- ler hakkında Meclis soruşturması önerge- si verecek. Komisyon Başkanı Dumankaya. bu işin peşini bırakmayacaklarını vurgulayarak en geç 15 gün içinde önergeyi hazırlaya- rak, siyasi parti gruplarının imzasına aça- caklarını bildirdi. TL'RBAN'daki bozulmanın. Çiller'in başbakanlığı dönemine rastladığınadikkat çeken Halit Dumankaya. "TlfRBAN'da. altdüzey bürokrata birparmak bal. birta- bak bal verilmiş. Asıl balı kovanıyla götü- ren Özer Çillerdir. TL RBAN. adeta aile- nin çiftliği gibi kullanılmış, bunun da bel- TLRBAN Genel Müdürlüğü ile ilgili volsuzluk iddialannı araştırmak için kurulan araştırma komisyonu raporu nun göriişiilmesine başlandı. Komisvon Başkanı Halit Dunıankava çalışmalanyla ilgili genel kurula bilgi verdi. (Fotoğraf: AA) geleri ortada" dıve konuştu. Özer Çil- ler'in. "TL RBANTbana borçlu~açıklama- sını da eleştıren Dumankava. "Ozer Çil- ler. borcu yoktu da neden bu ödemeyi yap- tı? Şimdi herhangi birisi çıkıp. borcun var dese Özer Çiller hiçbir araştırma yapma- dan ödeyecek mi? Bu mantıken mümkiin mü?" görüşünü dıle getırdı. Sevket Kazan kazayla ilgili hukukçuları bir araya getiriyor Adalet Bakanlığı^nda Susurluk toplanbsı ANKAR\ (Cumhuriyet Büro- su)-Adalet Bakanı Şevket Kazan. Susurluk skandalıyla ilgili topla- nan belge ve bulguların derlenip toparlanması için çalışmaların sürdüğünü belirterek Başbakanlı- ğın talimatıyla soruşturmalan sür- düren savcılann-bir araya gelecek- lerini bildirdi. Kazan. "Bu toplan- tıda belgeleri ve bulgulan derleye- ceğiz" dedi. Kazan. dün adliyede icra müdür veyardımcılannıngörev yapacak- lan yerleşim birimlennin belirlen- diği kura çekme törenine katıldı. Törenin ardından gazetecilerin so- rulannı yanıtlavan Kazan. "Söyle- mez kardeşler" olayına da adı ka- rışan eskı Istanbul Asaviş Şube Müdürü Scdat Demir hakkında "Haluk Kırcı'nın gözaltında bu- lunduğu eınniv ettenfiraretmesiy - le" ilgili davanın önceki gün açıi- dığını anımsattı. Kırcı'nın firarıv- la ilgili olarak biri komiser 3 poli- sinyargılandığı veberaatettiğı da- vanın savcının temviz etmemesi üzerine kesinleştiğini kaydeden Kazan. dosyay ı inceleyen İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı FerzanÇi- tiei'nin hazırladığı fezlekenin ba- kanlığa ulaştığını kavdetti. Kazan. dosvanındün '»'argıtav agönderil- dığinı de söyledı. Kazan. gazete- cilerin Susurluk soruşturmasının geldığı aşamavla ilgili sorularına NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Türkîye, Avrupa Konse- yi'nde ve Avrupa Birliği'nde işlediği insan hakları suçları nedeniyle defalarca mahkûm edildi. Bu gidişle daha çok mahkûmiyetlerin gündeme geleceği anlaşılıyor. Bu mah- kûmiyetlere karşı son dönem- de çeteye uygulanan hoşgö- rüyü, bir Avrupa'ya karşı, bir insan hakları örneği olarak kullanabiliriz. Evet Türkiye'de Türk polisi- nin bazı yurttaşlarına uygula- dığı yöntemler, Avrupa polisi- nin akıl edemeyeceği kadar demokratik. Ömer Lütfü To- pal'ı öldürdüğü saptanan üç Özel Tim görevlisi, alışılanın tersine en küçük bir baskı görmeden İstanbul Emniye- ti'ndesorgulanıyor. Bu sorgu- lama sırasında, Özel Tim'ci Ayhan Çarkın; faili meçhul cinayetler zincirinin önemli halkaları olan Behçet Can- türk, Savaş Buldan ve Me- det Serhat'ın öldürülmesin- de görev aldığını itiraf ediyor. Bu itiraflar banda kaydedili- yor. Sonra Özel Tim'cilerin şe- fi ibrahim Şahin gelip kendi- sini sakinleştiriyor ve Anka- ra'ya götürüyor. Çarkın, sanı- rım hakkında kesinleşmiş bir mahkeme hükmü olmadığı için bir milletvekiline koruma olarak veriliyor. Çok sayıda insanı öldürdü- Demokratik Türk Polisi ğünü itiraf eden bir polisi mahkemeye sevk edip tutuk- lamamak acaba nasıl açıkla- nabilir? Devlet, elde yeterli delil oimadığını söyleyebilir. Onlara göre; polisler hakkın- da tutuklama yok, kesinleş- miş mahkûmiyet kararı da yok. O zaman bırak, gitsin gö- revine devam etsin. Savcılık ve mahkemeler de bir delil bulurlarsa onları yar- gılarlar, diyebilirsiniz. Avru- pa'dan sorarlarsa savcılık ve mahkemelerin tutumunun da insan haklarına son derece uygun olduğunu bile iddia edebilirsiniz. Biz. hakkında kesinleşmemiş kimseyi suç- lamayız diyerek ne kadar de- mokratik bir tavır gösterdiği- nizi bu olaylardaki kanıtlarıyla biriikte Avrupahlara sunabilir- siniz. Avrupalılar da diyebilirler ki "Kardeşim, siz böyle diyorsu- nuz da suçlulan yakalamak gibi bir niyetiniz bile yok. Da- ha dün Dilek Örnek'/ size uyuşturucu kuryesi olarak bil- dirdik, siz bu soruşturmayı asıl suçlulan yakalayanlara yöneltmemek için herşeyi or- talığa döküverdiniz. Özel Tim 'ci Ayhan Akça 'yı sorgu- lamaya bile gerek duymadan salıverdiniz. Bu isim bütün kanunsuz faaliyetlerde kilit isim olarak ortaya çıkıyor. Siz onu ciddi şekilde sorgulamak zahmetine bile katlanmıyor- sunuz." Avrupalıların bu iddiasına vereceğiniz cevap eminim ki şimdiden hazır. "Kesinleşmiş mahkeme hükmü yok. Dilek Örnek de onu birkaç kez uzaktan görmüş. Devletin go- revyapan polisini böyle bir id- dia ile gözaltında tutmanın ne âlemi var. Biz insan haklarına saygılıyız." Üniversiteli gençlerin sopa- lanmasına. kafalarının gözle- rinin kırılmasınagelince, bun- lar münferit olaylar diye sa- vunma yapabilirsiniz. Faili meçhullerin. işkencelerin, yargısız infazların hepsinin münferit olduğunu bile iddia edebilirsiniz. Bunların sıkça yapıldığını söylerlerse de al- dırmayın. Şanar Yurdata- pan'ın bir sorgu için apar to- par gözaltına alınıp sorgulan- ması ve Ankara'ya götürül- mesini mi soruyorsunuz? Onu, bağımsız savcılar istedi, biz de derdest edip götürdük. Münferit, hepsı münferit, di- yerek ışin içinden çıkabilirsiniz Geçenlerde Almanya'da ıdim. Almanların ve Türkiye'nin üst düzey temsilcileriyle Türki- ye'nin Avrupa Birliği'ne girip giremeyeceğini tartıştık. Av- rupalılar insan hakları konu- sunu yine gündeme getirdiler. Son dönemde, "masaya yumruk atıyoruz" türünden kabadayıca konuşmalara da değindiler. Bu tür konuşma- ların düzeyı düşürdüğünü ve tepkilere neden olduğunu an- lattılar. Bu haliyle Türkiye'nin Avrupa Birlıği'nin gündemin- de olmadığını da açıkça vur- guladılar. Ben. Avrupalıların bu tür konuşmalarını dinler- ken birden. Türk polisinin ve adliyesinin çeteye karşı tutu- munu anımsadım. Böylesine can alıcı ve kritik konularda, devletimizin ne kadar hoşgö- rülü olduğunu anlatmak iste- dım. Sedat Bucak gibi artık devlet belgeleriyle her türlü kanunsuzluğun faili olan bir kimsenın bile, "vatansever ve kahraman" sayılarak devlet büyüklerimizin desteğini aldı- ğını düşündüm. Hangi Avrupa ülkesinde bu kadar belgeye rağmen bir kımse sokakta do- laşabilir? Bu örnek Türki- ye'nin demokratik bir ülke ol- duğunun kanıtı sayılamaz mı? işte Mehmet Ağar. Her tür- lü kanunsuzluğun ve karanlık ilişkinin ardından onun adı gündeme geliyor. Kendisini, "Bu millet seninle gurur du- yuyor" diye ağırlamıyor mu- yuz? Çünkü hakkında kesin- leşmiş bir mahkûmiyet yok. O zamana kadar masum sayılır, diyor ve alkışlamaya devam ediyoruz. iki slogan attığı için hakla- rında tutuklama kararı verilen. işkencelere yatırılan gençlere gelince. Evet onlann hakkın- da da kesinleşmiş mahkûmi- yet kararı yok, ama bunlar münferit olaylar. Münferit olaylara bakarak devletimiz hakkında haksız kararlara va- rıp, bizi suçlamayın, demeyi sürdürebilirsiniz. Avrupa'ya bir çete dosyası sunmayı öne- riyorum. Bu konuda ne kadar hoşgörülü, kılı kırk yaran ve onlann baştan masum oldu- ğunu varsayan bir çizgi izliyo- ruz görsünler de bizden insan hakları dersi alsınlar. Bonn'daki toplantıda bunu akıl edememiştim. Yoksa ora- da ter döken diplomatlarımı- za bu ipucunu verirdim. He- nüz zaman geçmiş değil. Dıp- lomatlar, bu dosyaları gözden geçirıp Avrupa'ya götürseler rahat ederler. PERŞEMBE konusu ile soruşturmalar konusu- nun farklı olduğunu" söv ledi. DYP grubunun basına kapalı bölümünde dokunulmazlıkla ilgi- li vapılacak düzenleme konusun- da milletvekillerinin görü^ bıldir- diklen öğrenildı. DYP grubunun basına kapalı bölümünde Grup Başkanvekili Saffet Arıkan Be- dük. dokunulmaziık konusunda yapılan çalışmalara iiişkin bilgi verdi. Bedük. evrakta sahtecilik. irti- kap. zimmet. rüşvet ve kaçakçılık- la ilgili suçlara milletvekillerinin karışmaları durumunda dokunul- mazlığın kaldınlmasına destek vereceklerini söyledi. Bedük. D^•p•nin başından ben bu çalış- malara öncülük etüğini savuna- rak. "Türk milleti zaten temi/dir. Bunun için ayrıca kampanya ya- pılmasını doğru bulmuyorum" dedı. Beduk. vaptıkları çalı^mada işlenen suçların Yargıtay tarafın- dan yürütülmesini esas aldıklan- nı kavdetti. Komisyon Başkanı Dumankaya: Özer Çiller TURBAN'da balı kovanıyla götürdü Muhalefet TURBAN'ı kapatmıyorTBMM TURBAN Araştırma Komisyo- nu'nda Özer ve Tansu Çiller'e yönelik suçlamalar özetle şöyle: Çiller'in Yeniköy'deki valısının boyan- ması: Ilk kez Cumhurivet'in kamuoyuna duyurduğu olayla ilgili raporda. Çiller'e ait yalının boya masrafı olan 210 milyon liranın kurum tarafından karşılandığı be- lirlendı. Okan İ nalmışlar: Kuruma bağlı hiçbir işletmede çalışmadığı halde v e Başbakan- lığın açıktan atama yapılamayacağına iliş- kin kararına karşın Ünalmışlar. Çiller'in oğluna tenis dersı vermek için Kuşadası Marına Müdürlüğü'nde işe başlatıldı. Ünalmışlar. kuruma sadece maaş almak için geldı. Pelister çiftliğine faks alınması: Kuruma ait telefaks cihazının. Çiller'in daha son- ra kendilerine ait olduğunu itiraf etmek zorunda kaldığı Kuşadasf ndaki Suna Pe- lister çiftliğine götürüldüğü ve kullanıldı- ğı. çiftlik harcamaiarının da TURBAN ta- rafından karşılandığı belirlendi. Kurum. çiftlikte korumalara verilen yemek ve muhtelif içkı bedellerini tahsil edemediği ıçın bır tutanağa bağlayıp. ışletmenin tem- sflj ^deri olarak gösfterdi. * **"*"t» \at borcu: Özer Çiller'e ait Denge ve.. President adlı vatların 114 bin marklık borcu ödenmediği halde. Ömer Bilgın'in talimatıyla eski Kuşadası Marina Müdü- rü Haydar \lengi tarafından sahte fatura düzenlendi. Özer Çiller. bu borcunun bir bölümünü icra kanalıy la ödemek zorunda kaldı. Jet-ski olayı: TURBAN'a ait Suzuki markajet-skı (motorlu su kayağı | Çiller'in oğlu Berk Çiller tarafından kullanıldı. An- cak aile taınırcıden alınma ve üzerinde "Hunda" yazılı derme çatma bir aracı ku- ruma lade etti. Özer Çiller, motorun para- sını geçen ay ödediğini açıkladı. ise "Giizel gelişnıeler var" yanıtı- nı verdi. Susurluk kazasının ardın- dan ortava atılan bağlantıların so- ruşturulmasıntn İstanbul DGM. Sarıyer ve Ankara cumhurivet savcılıkian tarafından yürütüldü- ğünü anımsatan Kazan. Başba- kanlığın da iddialarla ılgılı ıncele- meler vaptırdığını belırtti. ORHAN BURSALI Sigana Pet şişelerın. plastıklerin vb. yarattığı görsel ve çevresel kirliliğin yoğun tartışıldığı bir dönemdL ilgili bakanlık, bu kirlilıği azaltabilmek için şişeler rin belirli oranlarda geri dönüşümünü sağlamaya yönelik depozito uygulamasını gündeme getir- mişti. Şiddetli bir tepki geldi üreticilerden: Eferi- dım. pazar ekonomisını uygulayacaksak, bırakınız tüketici karar versin. Liberalizm deyıp yasakçı devlet zihnıyeti sürdürülüyor hâlâ. Yasaklarla ma- saklarla bu iş çözülmez... Liberal ekonomi veya düşünce, "Herkesin /sfe- diğı gibi davranma özgürlüğü" biçiminde, hiçbir yerde uygulama bulamamış en ilkel giysileriyle karşımıza çıkartılıyordu. Bu ilkel düşünceye göre koruyucu hiçbir önle- me gerek yoktu. Dünyada ise tersine bir akım söz konusu: Dün- yanın ve bütün canlı o'rtamın kırılgan yapısı anlar şılmış. temız teknolojilere yönelinmişti ve dünya çevre toplantıları düzenleniyordu. Ozon gazının atmosferı deldıği ve cılt kanseri olaylarını arttırdıi ğı anlaşıldıktan sonra "Bırakınız efendim halk ka-; rar versin. ozon gazlı ürünleri ısterse alsın ister mezse almasın" denebılır mı? Böyle bir bakışın; ekonomiyle bile bir ilişkisini kurmak mümkün deı ğildir. Evet. Bu noktada gerekirse "yasakçı ekono- mı"yı devreye sokmak zorunluluğu doğmaktadır isterse, ozon üreten yüzlerce şirket, ozon gazi kullanılan mılyonlarca ürün olsun. Zaten devletler mevletler gibi örgütlerin de pa^ zarı-mazan temel düzenleyici özellikleri ve gö* revlerı burada ortaya çıkmaktadır: Dünyanınj bütün canlıların, bütün insanların mutiuluk ve sağlıklarını korumak ve geliştirmek. ' • • • ' Konumuz cigaranın dumanı tabii. \ Gazetemızde ıki yazar arkadaşımızın yeni sigaf ra yasasını eleştıren görüşleri neden oldu, bu koj nuyu gündeme getirmeye. ! Yazılarda bılimsel ve yasaya ilişkin yanlışlar var, bunların doğrulannı vurgulamak gerek. ; 1. Sigara içımı yasaklanmadı. Herkes sigara satın alabilır ve içebilır. Yasaklanan: a) Sigaranın reklamı Çünkü sağlığa zararlı ol- duğu kesin olarak gösterildi. Devlet, düzenleyici rolü gereğı toplumun genel sağlığını korumak zo-r rundadır. Sigara kullanımını bugünkü koşullardâ yasaklamanın bir anlamı olmadığı açıktır. Amaj toplumu kullanmamaya özendirmek durumunda' dır. b) Toplu yerlerde içimi. Sağlığa zaran saptan- dığına göre.sigara içmeyenlerin sigara içiminden etkılenmesini önlemek zorunludur. Bu da yine bır toplumsal düzenlemeyı zorunlu kılmıştır. Toplu. kamusal ve kapalı mekânlarda sigara içiminin yasaklanmasıyla ilk kez içmeyenlerin etkilenme- me ve zarar görmeme hakkı teslim edilmektedir. Şimdi sigarakolikler. içmeyenlerin bu doğal ve şimdi de yasal hakkına saygı göstermek duru- 2L- Siga'füı ktıllanımını düzenleyen yeni yasayı, başta gögÜ5~hasta1ıkları uzmanı doktorlarımız ol- mak üzere, bilım adamları Meclis gündemıne ge- tirmişlerdir. Yıllardır yılmadan tasarının yasalaş- ması için mücadele ettiler. Sigara tekellerinin lo- bisi 5 yıldır bu yasanın çıkmasını engellemeyi ba- şardı. Ama artık buraya kadar! 3. Sigara içen herkesin kansere vb. yakalan- madığı doğrudur. Çünkü her insanın bünyesı, et- kilenmesi ayrıdır. Bılimin böyle bir iddiası yoktur. Bilimsel saptamalar şöyledir: a) Sigara içenlerde. içmeyenlere göre akciğer kanseri rıski 15: yemek borusu kanseri 7.5: pankreas 2.2 ve meme kanseri riski 2.3 kat artı- yor. Sigara ıçenlerin yarısı, sigaraya bağlı bir ne-; denden ölüyor. ' b) Sigaranın yararı konusundaki araştırmalar: Sigara ıçındekı beş bın maddeden bazılan uyarıcı etki yapmaktadır. Damarları genişletici ve böyle- ce kan dolaşımını hızlandırıcı etkisinden de söz edilmektedir. Ancak. sigaranın bizzat kendisi da- mar tıkayıcıdır da. Kalp ve damar hastalıklarına yol açtığı saptanmıştır. Tıkadığı damarları açma- ya çalıştığını belirtmek ve bunu saptamak komık- tir. Bu araştırmalar daha çok sigara tekellerinin yaptırdığı lokal araştırmalardır ve olayı bütünü içinde ele almazlar. ' 4. Sigara ıçimini düzenleyen ve genel olarak içilmemesı konusundakı kampanyalarda ideolojik boyut, polis devletı kokusu ve gizli komplolar aramanın mantığını. okurumuz Melih Oğuz gibi] ben de anlayabilmiş değilim. Belki de neden ŞUT dur: Türkiye'de toplumsal anlamda o kadar kötü şeyler yaşamaya koşullandık kı. kamu yararıng şeyler yapılabileceğine bile inanamaz olmuş du-; rumdayız. Bu duygu veya inanç. bilimsel veriler| bile görmezden gelip her şeyin ardında komplo; lar aramaya sevkedıyor bizi. • Türkıye'de kırk yılda bir de olsa iyi şeyler ola; biliyor. • Olay bu kadar basit. ; CHP'den kara paraya aı*aştuina önergesi ANK.\R.\ (Cumhuriyet Bürosu) - CHP. Gazian- tep'e bağlı gümrüklerde. sahte döv ız bev an tutanak- lannadavanılarak karar pa- ra aklandığı sav ını öne sü- rerek Meclis araştırması açılmasını ıstedı. CHPTunceh Milletveki- li Orhan \eli Yıldınra tara- fından hazırlanan araştırma önergesınde. Haziııe kont- rolörlennın 1W2-1W5\II- lan arasında vaptıkları tef- tişler sonunda hazırladıkla- n raporlarda. 131 mılvon dolar kara paranın aklandı- ğı belirtildi. Önergede. tstanbul'da birfirmanm. hayali lıizmet karşılığı işlem tarihi verı- lerine göre 21 8 milyar lıra haksız KD\' ıadesi aldığını saptadı. Gaziantep Gümrükler Başnıüdürlüğü'ııce Güm- rükler Genel Müdürlü- ğü'ne göndenlen 2U Ocak 1995 tarihi i >azıda. u Gazi- antep Gümrükler Başnıü- dürlüğü Bağlantılı KapılaH ile diğer kapılann da dene- tinı elemanlarınca incelen- mesi istendiği" belirtılerî önergede. Teftiş Kurulu Başkanı kemal .\kşar'ın denetimin kapsamını daral-1 tarak. soruşturma isteminij 5 ay işleme kov madığı kay-j dedildi. Önergede. soruş-' turmanın başlatılmasının ardından sahte düzenleneıf döviz beyan tııtanaklanna dav anılarak devletin zararj uğratıldığının saptandığj belirtildi. Hayali ihracata; karıştığı savlanan Tuncet Örücü adlı kişinin Gazian-i tep Gümrük Müdürvekilli-> ğine atandığı bildirilerı önergede. Örücü'nün gö- rev yaptığı süre içinde dü* zenlenen 210 sahte döviz bey an tutanağıyla 150 mil-. yon dolar kara paranın ak-i landığı savunuldu. ı Önergede. iddialarıry araştırılması için Meclis araştırması açılması iste- nıınde bulunuldu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear