23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 ARALIK 1996 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 Sautet'nin son filmi eski usul, naftalinli 'baba sineması'ndan etkileyici bir örnek 'Nelly ve MösyöArnaucPNelly et Monsieur Arnaud Yönetmen: Claude Sautet/ Senaryo: C. Sautet, Jacques Fieschi, Yves Ulmann / Kamera: Jean-François Robin / Müzik: Philippe Sarde / Oyuncular: Michel Serrault, Emmanue/le Beart, Jean Hugues Anglade, Charfes Berling, Claire Nadeau, Michael Lonsdale, Françoise Brion, Michele Laroque / 1995 Fransa (Umut Sanat) Beyoğlu Alkazar Sınemas/'nda. Bütün gün ekran karşısında geviş ge- tirerek ense yapan, işsiz güçsüz kocasın- dan (Charles Berling) yana dertli. fınn- cıda ekmek satarak ev in masraflanna y e- tişmeye çalışan, sürekli ödenecek fatu- ralann sıkıntısını çeken, hayatı huzurlu bir tekdüzeliğe oturmuş ama bezgin, te- dirgin ve kendisiy le pek banşık olmayan. Parisli, genç ve güzel bir kadın Nelly (Emmanuelle Beart). Güniin birinde kız arkadaşı(Claire Na- deau) aracılığıyla bir kafede, yaşlılığa kesinkes teslim olmamaya kararlı, seve- cen. olgun. centilmen, kibar tavırlı, yıl- lardır başkasıyla evlenmiş dırdırcı kan- sına (tatlı bir haminneye dönüşmüş. gençiiğimizin ilahelerinden Françoise Brion) ilgiyi de esirgemeyen, eski bir yargıç ve başanlı iş adamı Mösyö Arna- ud"yla( Michel Serrault) tanışıyor. Platonik ilişki Hali vakti yerinde yaşlı adam, yeni ta- nıştığı sorunlu genç kadına, karşılık bek- lemeksizin maddi sıkıntısını giderecek bir yardım öneriyor. Boş gezenin boş kalfası kocasıyla süregelen güdük bera- berliğini sonlandınp yüklü çek karşılı- ğındada, Mösyö Arnaud'nun gençliğin- de, Fransız sömürgelerinde devlet gö- revlisi olarak geçirdiği yıllannı yazdıgı kjtabını bilgisayara çekrneyi üstleniyor Nelly. Düzenli birlikte çalışmaya koyu- lan. genç kadının güzelliğinden etkilenip sürekli iltifatlaryagdıranyaşlı, çocuksu. yalnız adamla, duygulan ve mantığı ara- sında bocalayan, tatlı, çekici katibe Nel- ly'nin platonik ilişkisi, aradaki ya$ far- Fransız sinemasının usta aktörii Michel Serrault'vla 'vükselen yıldız' Emmanuelle Beart etkileyici performanslar sergiliyoriar. kını ortadan kaldıracak birbiçimde filiz- leniyor giderek. Mösyö Arnaud'nun dükkânı çoktan kapatmış gönlünün ka- pılannı açtıran genç kadın, kitabı yayım- layacak olan editörün (Jean-Hugues Anglade) arzu dolu ilgisini degeri çevir- meyecektir bu arada... Bugün v izyona giren 'Nelly ve Mösyö Arnaud 1 . ten beraberliğinden çok. ruh ve kafa uyumu, huzur, anlayış ve karşı- lıklı hoşlanmanın söz konusu olduğu. se- vecen bir baba-kız sevgisini de çağnştı- ran, bir genç kadın-yaşlı erkek ilişkisi çeşitlemesı. Fransız sinemasının, öteden beri sıradan kahramanlann yalın, içten- likli öykülerini anlatmayı seven, incelik- li. duyarlıklı. aynntı tutkunu. az ama öz çalışan (35 yılda 13 film), kalburüstüyö- netmenlerinden Claude Sautet'nin son filmi •Neüy ve Ylösyö Arnaud'. bu al- çakgönüllü, bilge ustanın. ^arapgibi yaij- landıkça olgunlaşıp kemale eren. yalın. yetkın ve etkin sinemasının yenı bir uzantısı olarak seyircisinı kucaklayıp kavnyor baştan sona. Aşk ve ara^ış |960"lı yıllardan günümüze. 'Hayat Bağlan'. 'ŞerefYolu'. 'Sen veBen". 'Sen, Ben ve Diğerleri', 'Mado'. 'Ayazda Bir Yürek* vb. gibi, kadın-erkek ilişkilerin- den başan, mutluluk arayışlanna. ileti- şimsizlik sorunlanna kadar burjuva ya- şamlanndan etkileyici kesitler ve cap- canlı kahramanlarsunan filmleriyleme- raklısının gönlünde taht kurmuş. 'günde- lik hayatın şiirini yakalamış' Sautet'nin 'insan portreleri gaJerisfne v âkı folan lar •ıçin, kesinlikle ilgisiz kalınamayacak türden, sade, sıradan ama alabildiğine etkilcvıci bir Fransı/ yapımıyla karşı karşıyayız! •Cesar et Rosalie-Sen ve Ben'den ya da 2 yıl önce seyrcttiğimiz. Danie)Aute- uil'in soğumuş yüreğini yeniden ısıtan. gü7el kemancı Emmantıelle Beart'ın haylı göz doldurduğu "l'n Coeur en Hi- ver-Aya/da Bir Yiirek'ten sonra. Truffa- utklasiği 'JulesetJim'ebelli belirsizse- lamlar sarkıtan tarzda. yine üç kişilik. dokunaklı bir aşk \e arayış öyküsii ola- rak danıtelendirilebilecek ¥ Nellyve Mös- yö Arnaud'da. yüreği yangın yerine çe- viren kimı tılrcşimleri, elektriklenmele- ri. hevecanlan yansıtarak bakışlann, su- suşlann. yalnı?lıkların, sessizliğin de hakkım \ermesinı biliyor Sautet. Iyi anlatılmış. aynntıları dayatan bir özenle çekilmiş ve ustaca oynanmış film. geneldeoyunculanndanherzaman SUNGU ÇAPAN iyi verim almasını bilen, az buçuk yaşlı, yalnız kahramanı Mösyö Arnaud'ylaöz- deşleştiği de belirgin senarist-yönetmen Sautet'nin yavaş yavaş gelişerek kıva- mını bulan agır, yalın, sıcak, ölçülü bi- çili ve olgun sinemasını örnekliyor bir kez daha. Gözlem gücü. aynntı zengin- liği. derinlikli karakterleri ve hüznün tonlanndan çalan, duyguJara açık, lirik, etkileyici anlatımıyla beylik, sıradan bir öyküyü ete-cana büründürerek meraklı- sını keyifli seyirlere gark eden 'Nelly ve Mösyö Arnaud'da, Fransız sinemasının 45 yıllık, eski, deneyimli aktörlerinden Michei Serrault, 'yaşlı,yorgun, bitik kal- bi sevda ateşiyle yeniden canlanıp pır pır eden', harika bir Mösyö Arnaud portre- si çiziyor. Özerüi, sade, usta işi film Yaşlı adamın, beceriksizce kollannı doladığında, genç kadının umarsız ba- kışlannın Parisgöğüneasılı kaldığı, o ilk ve son kucaklaşmalan gibisinden doku- naklı sahnelerde içeren filmin sonunda, duygu yüklü fînali seyirciye bırakmayı yeğlemiş Sautet, yoruma açık bir biçim- de. Sık sık mahaile değiştiren, yüriime- yi ve insanlara bakmayı seven, zamanı- na sahip olmasmın tadını da doyasıya çı- karan, kitabının sonunu tek başına temi- ze çekecek olan Nelly'yle süregelen iliş- kisini imkânsız bir düş gibi addettiğin- den. eski kansıylayıllarönce kararlaştı- nlmışamauygulanamamışbirdünyage- zisine çıkmaya kalkışan Mösyö Ama- ud'umuz, hava alanında 'dönüşü olma- yan bir noktada' donup kalakalıyor fi- naldeki son karede, iki arada birderede... Son dönemin 'yükselen' Fransız yıldı- zı Emmanuelle Beart'la Jean-Hugues Anglade'nin de Michel Serrault'ya ayak uydurduğu, tutkuyla, sevgiyle, insancıl- lıkla, dostlukla örülü, usta işi. bu son Claude Sautet eseri, kuşkusuz merak- lısına hararetle tavsiye edilecek cinsten, seyre ve ilgiye değer bir Fransız filmi özetle. Yılm sinema kitabı: 100 Ytlın 100 Filmi 'Hayatımın filmleri' |^WWrfe, sinema., kültürünün yayılıp gelişmesine. yıllardır usanmaksızın emek verenlerden Atilla Dorsay'ın, geçen yıl sinemanın 100. yılı nedeniyle, sinemaseverlere verdiği söz gereği yazmaya giriştiği üçlemenin '100 Yılm 100 Yönetmeni'nden sonra ikinci kitabı olan '100 Yüın 100 Filmi'. okkalı ve hacimli içeriğı, birinci hamur kâğıdı, özenli baskısı ve Taksi Şoförü-Robert De Niro'lu kapağıyla, sonunu getirdiğimiz şu 1996 yılının sinema yayımcılığımız bakımından yüz akı niteliğindeki en önemli kaynak eserlerinden biri kuşkusuz. Sürekli el altında tutulup • Ülkemizde sinema kültürünün yayılıp gelişmesine usanmaksızın emek verenlerden Atilla Dorsay'ın "100 Yılın _ 100 Yönetmenı"nden sonra yazdığı "100 Yılın 100 Filmi" yılın en önemli kaynak eserlerinden. kanştınlmadan edilemeyecek '100 Yılın 100 Filmi', yıllann sinema vazarının engin binkiminden damıtılıp, öznel ve kişisel tercihlerinin imbiğinden süzülerek, belli dengeleri de gözeterek olujturulmuş. fotoğraflarla bezelı 392 sayfa boyunca. 7. samta gönül düşürmüş okuyucuyu şu dalyayı d«\irmış sinema tarihinin enginlerine doğru. beylik d«>işle pupa yelken uçurup gezdirerek keyifli, b>ilplendinci. püfür püfur bir yolculuga çıkaran. önemli bir b*aşjcu kitabı. ÇTe^rekyüzyılı aşkın, hayli ıx2imca bir süre, hiç ara v«erneksizin aynı yayın osrgınında (Cumhuriyet) sânfma üstüne yazmak gibi. Güuııness rekorlar kitabına gjîrecek cinsten bir rekora da s^h p Dorsay'ın, 'romantik' , ve panoramik bakjşından yansıyan 100'ü aşkın film, başlangıcından günümüze sinema tarihine paralel giden kronolojik bir sıra izliyor yıl yıl, dönem dönem. Dorsay'ın gözde yönetmenlerini pek gözetip kollamadan seçtigi 100'ü aşkın filmi. başka eleştirmenlerin değerlendirmelerine de yer veren, deneme tadındaki geniş ve kapsamlı metinlerle okuyucuya sunan kitapta ele alınan fılmlerin, 7. sanatın en seçkin yapıtlan olduğu konusunda yazarla hemfikir olunabilir de, olunmayabilir deelbette '100 Yüın 100 Filmi'. yazannın öznel ve kişisel bakış açısından bize ulaşan bir Atilla Dorsay seçkisi sonuçta. Ama Potemkin Zırhlısf ndan Altına Hücum'a, Yurttaş Kane'den Bisiklet Hırsızlan'na, Yaban Cilekleri'nden Vertigo'ya, Hiroşima Sevgilim'den Serseri Âşıklar'a, Macera'dan Düşman Kardeşler'e. 2001'den Easy Rider'a, Fellini-Roma'dan İCıyamet'e. Barton Fink'ten Kieslovvski'nın Üç Renk üçlemesine kadar uzanan kitapta kuşkusuz meraklısının da değerini teslim edip Dorsay 'a katılacağı filmlerin çokluğu da kesin. Yazıya dökülünce kuşkusuz daha bir katmerleşen sinema büyüsünün tadını bir kez almış olan tüm sinefil'lerin kesinkes edinmesi. okuması gereken. nesnel bir bütünlüğe de sahıp kılınmış. bütün •önemli akımlann. dönüşümlerin. yönetmenlerin yer aldjğı', sinema tarihini Dorsay'ın gözünden etraflıca ve doyurucu biçimde tarayan bu kaynak kitap, gerçekten keyifle okunan bir 'topiam' özetle. Yazann 'herşeye karşın, dünyada hâlâ var olan sinema kültürünün ülkemizde de yaygınlaşmasına yönelik bu küçük çabası'nın. bizce önemi ve anlamı büyük meraklısı için. Sırada. Atilla Dorsay'ın üçlemesini tamamlayacak olan '100 Yüın lOOOyuncusu' var şimdi. Hem birbirinı bütünleyen hem de ayn ayn okunabilecek nitelikteki bu üçleme, kuşkusuz övgüye değer, yüz ağartıcı ve saygın bir çalışma olarak sinema kitaplığımızdaki . yerini şimdiden aldı, alacak. Kısacası. Atilla Dorsay'ın. hayatının filmlerini kapsayan '100 Yılın 100 Filmi', bizce yılın sinema kitabı! (Atilla Dorsay, 100 Yılın 100 Filmi, Remzi Kitabevi) 21. yüçyılın spagetti-westerni • 50 milyon dolara mal A olmuş bu film; Heavy Metal tarzı, uçuk, karanlık ve hayli yüzeysel bir çizgi roman yaklaşımının ürünü, futüristik ve komik bir spagetti-vvestern seyirliği izlenimi verdi bize. 20 yıl kadar önce 'Halloween- Yabancf filmiyle bağrımıza bastığımız, çoğu filmi sinemala- nmızdagösterilmiş. sürekli fan- tastikle kanşık korku-gerilim tü- rü üstüne iş tutan. zaman zaman 'The ThingYStarmanYThey Live", 'Memoirs of an InvisiMe Man'gibi ilginç eserlervermiş. günümüz Amerikan sineması- nın kendine özgü yönetmenle- rinden John Carpenter'ın son filmi 'Los Angeles'tan Kaçtş',bu yönetmenin eski. ünlü filminin devamı ve tekgözlü. soğukkan- lı. inançsız. fırlama anti-kahra- manı Yılan'ın da dönüşü. 15 yıl önce, VValt Disney ya- pımlarınm çocuk yıldızlığından yetişen Kurt Russell'ı muhalle- bi bebesi jön'lükten kurtanp üne kavuşturan, komando eskisi ma- ceraperest Snake Plissken'in. Amerika'nın bütün ipten kazık- tan kurtulmuşlannın. gözükara suçlulannın, otoriteye karşı çık- mışyasadışılannın sürülüp tıkıl- dığı. yüksek duvarlarla. gözetle- me kuleleriyle çevrili, bütünüy- le dış dünyadan tecrit edilmiş Manhattan'a uçağı düşen ABD başkanını asilerin elinden kur- tarma serüveninı aktaran. ünlü John Carpenter klasiği "Escape From Ne>* York - New Vbrk'tan Kaçış". giderek türün kült- film'lerinden birine dönüşmüş- tü zamanla. "New York'tan Kaçış"tan 15 >ıl sonra Sağlam kurulmuş. sürükleyi- ci. sinik ve ironik bir vizyonun eseri. parlak bir stile sahip. 'mu- haliT filmlerine, ABD'nin bu- gününe vegeleceğine ilişkin ka- ranlık düşlerini, ürkünç varsa- yımlarını. fantezi boyutları için- de boca edip yerleştıren Carpen- ter. 15 yıl, ısrarla kaçındığı "New York'tan Kaçış"ın devam filmine sonunda evet demeye mecbur kalmış anlaşılan, maddı beklentilerle. Ashndadevam fil- minden çok, resmen bir tekrar filmi "Los Angeles'tan Kaçış". Manhattan'ın yerini bu kez. çok şiddetli bir depremle tuzla buz olup Kuzey Amerika anaka- rasından koparak kocaman bir açıkhava cezaevi haline bürün- müş, 2013'ün kaotik Melekler Kenti (Los Angeles) almış. Her cins renk, dil ve ırktan 'düzgün sayılmayan'ların, fena halde CheGuevara'yı andıran, Perulu Los Angeles'tan Kaçış - Escape From LOS Angeles / Yönetmen: John Carpenter / Senaryo: J.Carpenter, Debra Hill, Kurt Russell / Kamera: Gary B. Kibbe / Müzik: Shirley VValker, J.Carpenter / Oyuncular. Kurt Russell, Cliff Robertson,. Stacy Keach, Steve Buscemi, George Corraface, Valeria Golino, A.J.Langer, Bruce Campbell, Pam Grier, Peter Fonda, Michelle Forbes / 1996 ABD (UIP) Beyoğlu Fitaş, Etiler Akmerkez, Ortaköy Princess, Aksaray Yıldız, Altunizade Capitol, Kadıköy Moda, Bakırköy İncirli ve Bakırköy Avşar sinemalarında teröristCuervoJones'un(Geor- kasını onaylamayıp asi Cuer- yumlardaki gladyatörmuhabbe- -tnfiş>cnce, mfaz -re öKim oyun- lanyla Neron gibi eğlenen, "ABD'yi sıkı sıkı hayalanndan vakalamış", başkanın belalısı Cuervo'nun elindeki, bütün enerji kaynaklanna hükmederek dünyayı karanlıga gömecek bir kumanda aygıtı ele geçirip Uto- pia'yı da safdışı etmektir, saate karsı yanşan Yılan Plisskenimi- zin görevi. Devamdan çok bir tekrar filmi Denizaltıyla geldiği Los An- geles'ta, kanalizasyonlardan ka- çan, sörf yapan, deli dâhi plas- tik cerrahtan (Bruce Campbell) paçayı zor kurtaran, arenaya çı- kıp ölüm basketbolu oynayan, sokak çeteleriyle çarpışan, ya- rasa gibi uçan, eskisi kadar hız- lı, güçlü olmasa da her badireyi atlatan, yenilmez kahramanımı- zın abuk sabuk serüvenlerini gö- rüntüleyen, 50 milyon dolara mal olmuş bu film, Heavy Me- tal tarzı, uçuk, karanlık ve hayli yüzeysel bir çizgi roman yakia- şımının ürünü, futüristik ve ko- mik bir spagetti-vvestern seyirli- ği izlenimi verdi bize. Sinema başkentinin bildik simgesi. bir yamaca çakılıp di- kilmiş ünlü Hollyvvood logosu- nun yandığı gibisinden sahne- lerde enikonu dalgasını geçtıği belli John Carpenter'ın artık söyleyecek sözünü tükettiğini ve yerinde saydığını örnekleyen bu zıpıreğlencelik-serüven, yönet- menin filmografısine yeni bir şey katmıyor kesinlikle. Carpenter dalgasını ge Corraface) önderliğınde. ABD'den bağımsızlık istedikle- n birözgürlük mücadelesinegi- rişmişler, yıkıntıdan döküntü- den geçilmeyen. çöplük gibi bir cehennemi.cezaadasına dönüş- müş Los Angeles"ta. tüm üçün- cü dünyayı da arkalanna alarak. Kuşkusuz farklı etnik köken- lerden gelen. punk'vari takılan tüm bu "kötü'ler güruhundan daha beter, feci ahlak saplantılı. bütün ülkede tütünü. alkolü, kır- mızı eti, evlilık dışı aşkı meşki filan yasaklamış olan. kızı Uto- pia'nın (A. J. Lan^r) bıle, ba- basının basiretsiz, zalim politi- vo'nun saflanna katılarak karşı çıktığı, a^ın püriten ABDbaşka- nıyla (Cliff Robertson), başka- nın yanlışlannı olabildiğinceen- geliemeye çalışan komutanın (Stacy Keach), ölümcül virüs şantajıy la razı ettikleri. mahkûm kahramammız Snake Plissken'i (Kurt Russell) hapisten çıkarı- yor ve eğer başanrsa bütün suç- larının bağışlanacağı, çok zor bir görev le Cuervo'nun yöneti- mindeki Los Angeles'a postalı- yorlar denizaltından. Roma çağındaki, kan, vahşet, dehşet gösterilerinin düzenlen- diği arenalann yerini almış stad- Yelpazesi, parodiden bilim- kurgusal serüven çeşitlemesine kadar açılan, karanlık, kasvetli, karabasansı biratmosfere sahip, kolayca tüketiliveren, gösterişli ama hayli zırva ve kof nitelikte- ki bu beylik fantastik action de- nemesi, ancak sıkı Carpenter hayranlannı 'kesebilir'. Her zamanki gibi yazan, yö- neten, müzikleyen (bu kez ne- dense montaja el atmamış üstat) Carpenter'ın göndermelere ba§- vuran, tempolu, esprili, ironik ve işlek üslubuyla, yan rollerde- ki Steve Buscemi, Peter Fonda, Valeria Golino ve şansını Holly- vvood'da deneyen, yakışıklı 'Türko' George (Yorgo) Corra- facegibi oyunculanyla bir çırpı- da seyredilip çabucak belleğin çöplüğüne atılan. malum klişe- leri yineleyen bu "Los Ange- les'tan Kaçış", 15 yıl önceki "New York'tan Kaçış"ın ner- deyse aynen tekran sonuçta. Keşkeakıntıya karşı kürek çeke- rek gişeye yönelik tezgâhlanmış bu devam (tekrar) filmi sarma- lına dolanmasaymış Carpenter... KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR Fısıldayan Oraıanlar "Koca ormanlar kalkıp üstüne gelmedikçe, kim- se Macbeth'in hakkından gelemez." Cadıların bu sözüne inanmıştı Macbeth, ama bir gun orman kal- kıp üstüne geliverdi. Güçlüler, ya da güçlü olduk- lannı sananlar bu gücü hiç yitirmeyeceklerıne ina- nırlar. Ta ki, orman kalMP üstlerine gelene dek. * • • "Kuç atisini tonumas" diyor bir Uygur atasözü. Yani, güç babasını tanımaz. Her şey mubahtır, güç- lü olduğunu sananlar için. Ama, bir şeyi göz ardı ederler: "Kuçhemminıeger, ekilkuçnimuyener." Yani güç her şeyi eğer; akıl gücü de yener. * • • Macbeth'in üstüne yürüyen orman, ya da Mal- colm'un askerlerinin zaferi aklın, doğrunun kaçınıl- maz egemenliğini simgeler. Yürumesi olanaksız gi- bi görünen ormanlar bir gün yürüyüverir. Cadılann kehanetine kanıp, güçlenrıin sonsuz olduğunu dü- şünenler, günün birinde bu kehanetin tutsağı ve kurbanı oluverirler. • • • Peki, hiç mi Shakespeare okumaz zorbalar? Ik- tidartutkusunun insanı nehaledüşürdüğünü, ken- di yarattığı canavara nasıl tutsak ettiğini görmez- ler mi? Göremezler, çünkü "Açköznin özi toysa, közi toy- mas" (Açgözlünün kendisi doysa, gözü doymaz). Ve de "Hayasiyokyiğit tünlügiyok öyge ohşaş" (Utanması olmayan insan, bacası olmayan eve benzer). Bilmezler mi ki, "bir çikmaknin bir çuşmigi var"... Herçıkışın birinişi var. Bilebilselerdi, dünyamız bu- günkü gibi olur muydu? • • • Durup dururken Shakespeare nereden aklına düştü bu kedinin diye meraklandıysanız, bu mera- kınızı gidereyim. Paris'te Pompidou Kültür Merke- zi'nin önünde bir orman peydahlanmış. Koca alan, sık bir çam ormanına dönüşüvermiş bir gecede. Orman yürüyüvermiş Paris'in göbeğıne. Ormanları yürütmek koca Shakespeare'e özgü bir marifet sanırdım. Fransızların kültür bürokrası- si ondan geri kalmadığını gösteriyor bir kez daha (geçen yıllardan birinde de, koca Champs Ely- s6e'y' baştan sona bir buğday tarlasma dönüştür- memişler miydi, tarım bayramı bahanesıne). Pompidou Kültür Merkezi'nin önündeki çam or- manının yanından geçerseniz, "Iyi Noeller" diye fı- sıldadığını duyacaksınız. Çeşitli dillerde... Kültürün evrenselliğini vurgulamak istercesine. Sanki, ülke- nin birinde, bir pariamentoda, "Evrensel kültür di- ye bir şey yoktur. Gazino solculannın uydurması- üır" dendiğini duymuşlar. Işte böyle. Fısıldayan ormanlar, Macbeth'in yü- rüyen ormanını getirdi kedinin aklına. iktıdarlar iki- yeaynlırdiyemırıldandı. Ormanların yürüyebılece- ğine inananlarla, inanmayanlar. Inananlar, ınsanla- rı mutlu etmek, dudaklarında küçük bir tebessüm yaratabilmek için yürütürier ormanları. inanmayan- larsa, bir gün ormanlar yürüdüğünde şaşıp kalırlar... • • • Evet, inanıyoruz: "Künnın köziüe muz turmay- . duJ Yani, güneşinaltında buz tutmaz. Ve de: "Ha- kikat herkaçan yenidu." Yani, Hakikat her zaman kazanır. (yi güzel de, sizin buna hiç katkınız olmayacak mı? Oturup bekleyecek misiniz? Yürüyen işçilerin, memurların yüzüne nasıl baka- caksınız? Örgütlerinizin suskunluğunu nasıl açık- layacaksınız, ey sanatçı kardeşlerim? Ormanları yürüten insan aklından, yaratıcılığın- dan ve cesaretinden hiç mi nasibinizi almadınız? Bilmiyor musunuz ki, "Müşkümnin y'okide çaş- kan oynadur" (Kedinin yokluğunda sıçan oynar). Bilmiyor musunuz ki, "Birleşken ozar, birleşmi- gen tozar" (Birleşen geçer, birleşmeyen toz olur). Nerelerdesiniz ey kediler, hiç sesiniz çıkmıyor. (Uygur Atasözleri ve Deyimleri/Kurtuluş Öztop- çu, Doğu Türkistan Vakfı Yayınları.) YENİ BAŞLAYANLAR Doktor Moreau'nun Adası g gerilim filmi olan "Doktor Moreau'nun Adasf'nda bir rastlantı sonucu ıssız bir adaya düşen bir yabancının. bu adada çılgın bir doktor tarafından yaratılan kontrolden çıkmış hayvansı yaratıklara karşı verdiği mücadele anlatılıyor. Bilimkurguromanlannın babası kabul edilen H.G. VVells'in aynı adlı romanından uyarlanan filmde klasik öykü kurgusu korunurken genetik mühendisliğinde ulaşılan gelişmelerden yararlanılmış. Buyöntemlederornanın yayımlanışmın 100. yılı olmasına karşın VVells'in romanındaki olaylann günümüzde de hâlâ insanoğlu ıçin bir uyan niteliği taşıdığı gerçeği vurgulanıyor. Başrollerinde Val Kilmer. Marlon Brando, David Thevvhis. Fairuza Balk'ın yer aldığı filmin yönetmeni John Frankenheimer. RİSk Alain Moreau (Jean Claude Van Damme) bir ikiz kardeşi olduğunu onu Avrupa'daki doğdugu kentin caddesinde ölü olarak görünce öğrenir. Alain kardeşinin kim olduğunu öğrenebilmek ıçin onun ayakkabılannı giyer. Ancak kardeşinin yaşamına ait bütün izler hızla yok olmaktadır. Kardeşiyle benzetilerek bir Rus ajanı tarafından takip edilen Alain bir anda büyük bir kargaşanın ortasında bulur kendisini. Kardeşiyle hiç tanışmadan Mıkail'in öldürülmesıne karşın benzer olaylara tepkilerinın aynı olduğunu. kardeşine benzediğini fark eden Alain, kendi yaşamındaki eksikleri bulmak ıçin bir yolculuğa çıkar. Alain'i ve kardeşi Mıkail'i Jean Claudette Van" Damme'ın canlandırdığı filmde Natasha Henstridge. Jean-Hugues Anglade ve Zach Grenier rol alıyor. Filmin yönetmeni ise Ringo Lam. Fanatİk Robert De Niro. VVesley Snipes ve Ellen Barkin'in başrolleri paylaştığı Fanatik'in yönetmeni Tony Scott. Filmde Gil Renard (Robert De Niro) yaşayabilmek için kapı kapı dolaşıp artık hiç satılmayan ürünler pazarlayan sıradan bir satıcıdır. Tuttuğu Los Angles Giants'ın. Baseball'un en büyük yıldızlanndan olan Robby Raybum (VVestley Spines) ile anlaşma imzaladığını öğrenir. Zamanla Gil'in hayatındaki başansızlıklar, onun Bobby'e karşı duyduğu yumuşak ilgiyi, ayakta kalmasını sağlayan ruhsal bir desteğe dönüştürür. Gil uzun süre Bobby'i takip eder. Bobby artık onda birtakıntı halini alır. Gıl'ın Bobby'i yönetmeye kadar götürdüğü oyun, zamanla tehlikelı boyulfeft ulaşır. VllROVar L'luslararası festivallerde topiam J1 ödüle sahip olan bir Yugoslav filmi de giriyor bu hafta göstenme. Senaristliği veyönetmenlığinı yan Sırp. yan Hırvat Boro Draskovic'in üstlendiği filmde 1995 Canııes Film Festivali'nde en iyi film ödülünü alan Underground filminin güzel yıldızı Minana Jokovıc ve Boris İsakovic rol alıyor. Birdoğa harikası olan Vulkovar şehrinın bir harabeye dönmesi, Yugoslavya'nm sonunu simgeliyor sanki. Bütün hayatlannı birlikte geçirmiş ailelerin bir anda birbirierine düşman kesıldikleri görülüyor fiimde.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear