Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3K-ASIM1996CJM; CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Politik sinema ustası Ken Loach'dan çağdaş bir aşk hikâyesi: Carla's Song
îskoçya nire, Nikaragua ııire?
SUNGU ÇAPAN
2 .ay önceki sın Veneuk MmFestivali'ndejüri-
nin **si\il gelişmeyi ı~«d?anmmayı vurguladığı" ge-
rekçesiyle özel ıdile (ina:? .Aİtın Madalvası) la-
vık ibulduğu. Ken Load'ın-on filmi "CarTsSong
- Carla'nuı Şartısı* budn i-tanbul sinemalannda
göstenme giriy>r. SineTiascverlerin. "Famih Li-
fe". -Fatherlan<f~. -Hideıı Vgenda" ya da "Riff-
Raff, "Rainin* Stone*. "Ladybird, Ladybird"
gibi coğu sinerm eûnlendeistanbul Film Festiva-
li'nde gösterilmş filmidyetanıyip benımsediğı,
geçen mevsımirseyircı.e hşansıyja geniş yığın-
lara ulaşmış "LMMJ andFretdom - Ülke ve Özgür-
lük*~üyle de bağnn£ bastjı. '•) y ıldırtoplumcu dün-
vagorüşünden. ıkelenniencdıün \ermeksizinken-
di kozasını ören.Inj;iliz ınenasının yüzakı yönet-
rnenlerinden. 60" 11k harhdeıkanlı Ken Loach. bi-
zim de baş tacı ettiiimı:. g:'ıgışsız yaratıcılardan
biri. 'Fatherland - \ta1urdu*~ndan (1986) beri.
Meslege 196^'tetelevzy;n.a docu-dramalar çe-
kerek başlayan ilk kcıult Filmi "Poor Cow"'u
1968"de yapan. 9 J 6 doiurm Loach, ilkin Manc-
hesterli yazar Jiın Allen'e i^İTİıği ettiği. Liverpo-
ol'lu rıhtım işçlerini alaun "The Big Flama"
(1969) \e Ingilı: i>çi sıufrjrihinin büvük döne-
meçlerinden olin 192t geıel grevi hakkındaki
~Da> of Hope" -1 *?75) abi 7V dizileriyle dikkati
çekti. Işçi sınıfırın sözcisü Marak etiketlendikten
sonra ağırlığını ;inemau ka-dınp "Hidden Agen-
da-Gizli Dos>a*dan (Iss9) tiibaren de. çağdaş İn-
giltere'nin toplunsal soiınlinna kamera yönelten
-RifT-Raffa - A>ak Takuu" 1 ^ 1). "Rauiing Sto-
nes-YağanTaşlar'* i 199? ve"Ladybird,Ladybird"
(1964) gibı Thatcherdmercningeride bıraktıkla-
nna el atan üçlenesiyle^ell-b.aşlı festivallerin bü-
yük ödüllerine at>one oluı Loach. kuşkusuz günü-
müziin önemli \e saygıı Ingiliz sinemacılan ara-
sında başı çekiyor nicedr.
1995'teCannes festivdinde Uluslararası Eleştır-
menler FederasvonıTnu: (FI3RESCI) ve yılın en
iyi A\rupa filmire \enlei Fe.ıx ödüllerini toplavan.
umulmadıkbiçimde dür.adin sesgetıren 1936 ls-
panya Iç Savaşı'nı konı ednen "l'lke ve Özgür-
liik"üyle ününü pervinleen'angajesinetnacr Lo-
ach. alçak perdeden komşan. yalın. insancıl. içten-
likli. tarzıyla. ketıdine örgü.epik. lırik ve belgese-
lımtırak övküler anlatrrayı >iirdürüyor. ilkelerin-
den yaklaşımından gen -dırr. atmaksızın.
60 v ıl kadar öncesindeişçı.kö\ lü. aydınlar \e çe-
şıtlı ülkelerden gelen gcnüllû devrimcilerden olu-
şan ve ne yazık ki. Viostova nın güdümünde. ölü-
müne savaştıklan Franc»'y a karşı kaybeden Cum-
hunyetçilercephesine bı<tıf., "sayaşındevTİmina-
sıl yuttuğunu" anlattığı "Ülke ve Ozgürlük"ün ar-
dından. Ingiltere'yle A\rupadışınataşıpdünvaso-
lununtarihindenkesitlenermeyeyönelen Ken Lo-
ach, simdilik son filmi "Caria'nın Şajkısı"rıda, bu
kez yakın dönemin hepv"alkintılı Latin Amerika-
sı'na ıızanarak 1987~nin\ikaraguası'nagötürüyor
bizi. (Meraklısı anımsavacaktır. eski Ispanyol sö-
mürgesi Nikaragua. 19.}üz\ıldaköleticaretiyapı-
lagelen bu ülkede büyüL kanlı dümenler çeviren,
Amerikali uyanık gazeteci \\ illiam V\'alker'ın yol
açtığı sarsıntılı dönemi\le. 2onemli filmekonuol-
muştur zaten) Gillo Ponbcorvo'nun Marlon Bran-
do'lu "Quiemada - Kani İşan" (1970) başyapıtı
\e.AkxCox'un. Ed Harrs'li
:
Walker"( 1988)Glas-
go\vlu iyi yüreklı bir bcledıye otobüsü şotorüyle
(Robert Carijle) tutulduğu. sokaklarda dans edip
şarkı söyleverek yolunı bulmaya bakan. polisin
Carta'nın Şarkısı / Carla's Song / Yönet-
men: Ken Loach / Senaryo: Paul Laverty /
Kamera: Marry Ackroyd / Müzık: George
Fenton / Oyuncuiar: Robert Criyle, Oyan-
ka Cabezas, Scott Glenn, Subash Sing
Pall, Stevvart Preston, Louise Goodall,
Salvador Espinoza, Richard Loza, Gary
Levvis, Pamela Turner /1996 Ingilte-e (Bel-
ge Film) / Beyoğlu Alkazar, Kadıköy As, Ba-
kırköy incirli.
belgeleri olmadığı için dairesinden çıkardığı. para-
sız pulsuz. Nikaragualı mülteci genç kız (Oyanka
Cabezas) arasındaki. Glasgo\v"dan başlayıp Nika-
ragua'ya uzanan bir aşk hikâyesi "Caria'nın Şar-
kısı".
Zor durumdaki Carla. önce George"un ilgısıni
karşılıksız bırakıyor. ama kızın esrarlı giizellıği \e
geçmişiyle büyülenmiş Iskoc gencinin ısrarı. ülke-
sinde bıraktığı nişanlısının anısıyla üzgün \e süz-
gün Caria'nın direncini kınyor ve Nikaragua'ya
dönen Carla'ya se\ dalanan George da kıza eşlik et-
meve karar venvor. 9-6 mesaisıni bırakıp. Thatc-
herdönemi ırkçıîıkuşgulamalarınıngözlendiğiuy-
garGlasgou "dan kurşunların \ ızıldadığı. bombala-
rın patladığı bir iç savaşla kaynayan Nikaragua'nın
keçi yollanna uzanan buvolculukla. ABD'nındes-
teklediği Kontraların Sandinist hükümct güçlerine
karşı saldınlaryaptığı bugarıban Latin (Orta)Ame-
rika ülkesinın derınlerine savruluyor seyirci.
198^'nin Nikaraguası'nda vaşanan kaosa. her za-
mankı engel. sınır tanımaz işbitiriciliğiyle. kendi-
ne özgü tarzıvla "bakan". sa\gın politik sinema
ustasının. gittikçe melodramatik tonlara bürünerek
bol tarafından duvgusal. insancıl. folklorik \e eg-
zotik sahnelerle donatılmış bu son filmine ilgisiz
kalmak ne mümkün? Ken Loach sinemasına özgü
anlatım özelliklerinin yinelendığı "Carla'nın Şar-
kısı" bir kez daha yoğun toplumsal ve siyasal dö-
nüşümlerle kuşatılmış. kaderleri çizilmiş kahra-
manların özel yaşam serüvenlerini aktaran, politik
fonda geçen. çağdaş bir aşk öyküsü. Yönetmenin
deyışiyle"beraberolma\a karar verençiftlerin du-
rumlan ve imkânları iistüne bir film".
Sandinist rejimin kövlüye kamulaştırılmış top-
rak. kentliye e\ verdiğt. eğitim ve sağlık seferber-
liğine giriştiği. ABD'nin Mİahlandırdığı sağcı Kont-
raların terönst evlemleriyle altı oyulan Nikara-
gua"nın yakın tanhınden kesitler veren filmın se-
narvosu, bu ülkede bulunmuş. insan haklan örgü-
tünde çalışmış İskoçyalı Paul Lavertv'nin anı, göz-
lem \e saptamalarına dayanıyor.
Zaten filmde Scott Glenn'in oynadıgı insan hak-
lan örgütütemsilcisı.\ardımseverAmerikalı Brad-
ley karakteri de bü\ük ölçüde senarist La\ert> "den
ka\ naklanıvor. Tipik Loach ortamına girdığimız ilk
bölümden (Glasgovv) sonra gelen Nikaragua faslın-
da. açık. özgür düşüncelı. âşık kahramanımız Ge-
orge. olaylann \e ilişkilerin izleyicisi konumuna
geçivor giderek.
Loach'un "Clke veÖzgüriiik"ün başarı reçetesi-
ni yinelediği "Caria'nın Şarkısı",>önetmenin çok
başanlı filmlerinden değil bizce. Senarvo zaaflan.
zay ıf o\ unculuk. politik diskurlar, birtakım klışem-
sı durumlar göze batıyor. Ama her zamanki kılı kırk
varan özeni, amatör şevki ve yürütme azmiyle yi-
ne sazı (kamerasını) eline alıp ince nağmeler çek-
me>e sıvanan Loach'un romantik coşkusuna ve di-
daktık gerçekçiliğine kapılmamak da olası değil.
"İskoçya nire, Nikaragua nire?" diyecekleri bile
etkısı altına alan dokunaklı. beylik deyişle "sıcak
\e şiirser "Caria'nın Şarkısı"nda. güç durumdaki
göçmen yabancılara yardımcı olup "İngiliz patate-
sû&an kafa" sevgilisini (Louise Goodall)> üzüstü bı-
rakarak körkütük vurulduğu devnmcı kızla bırlik-
te. CIA'nın kışkırttığı Kontralann neden olduğu
kargaşayı yaşayan Nikaragua jollanna vuran şofbr
George'u. "Trainspotting"deki psikopat yorumuy-
la dikkati çeken Robert Carlyle oynuyor. Carla'da-
ki amatör oyuncu. güzel Nikaragualı Oyanka Ca-
bezas'ın vaziyeti idare etmeye çalıştığı filmin lo-
komotif starı Scott Glenn'se biraz iğreti kaçmış. fe-
leğin çemberinden geçmış. insan haklan sav unucu-
su bilge Amerikalı rolünde.
Lzun meslek vaşamında çizgisinden sapmamış,
1994 Venedik festivalinde bütün kariyerı için layık
görülen özel bir Altın Aslan ödülüyîe taçlandınl-
mış Ken Loach'un. günümüz dünyasının bir köşe-
sinde (Nikaragua) vaşanagelen onca acıya, felake-
te, karmaşaya değinerek romantik bir aşk hikâve-
siyle sanp sarmanlanmış bu son filmi. hedeflediği
geniş seyirci kitlesine ulaşacak yakınlıkta kotanl-
mış bir yoğun duygular seli özetle. Bize Ken Lo-
ach'un geçen mevsim gösterildijinde umulmadık
seyirci patlaması yakalayan "Ülke ve Özgür-
lük"ünün gişe başarısını yineleyeceği izlenimini
\erdi "Caria'nın Şarkısı", üstadın en iyi işlennden
olmasa da.
Nürnberg Sinema
Günleri Kısa Film
Yanşması sonuçlandı
kültür Ser\isi - Almai- Ev' (35mm). yöneten Sez-
yaNümberg'debuyıl 5'n- ginTürk- Istanbul ve 'Bir
cisi gerçekleştirilen *Tür- Kent Durumu' (35mm),
kiye Sinema Günleri', 27 yöneten Ahmet Sönmez -
ekim tarihinde gerçekleş:i- I stanbul.
rilen bir ödül töreniyle son Kurmaca Mdeo dalında
buldu. On gün süren festı- birincilık (1000 DM):
val boyunca, programda. 'Mavi Çocuk'. yöneten
•Türkive'den ,\ktüel Film- Duran Dolu - Münih. ikin-
ler" , 'Ortak ^apımlar", cilık(500DMrGülümse-
•Belgeseller'.'KısafılmTa- me". >öneten Banş Bar-
rihimizden" gibi bölümler dakçı - tstanbul. mansi-
yer aldı. Mustafa AJtıok- yonlar: 'Kayıp'. yöneten
lar,Haül Ergün.Zuhal01- Alper Vümaz- lstanbul ve
cav.HalukBilginer.Kutluğ 'BeU\'. yöneten Özgür
Ataman, Hilmi Etikan, Uyanık - Londra.
Menderes Samancılar. Belgesel dalında birinci-
MahmutTaliÖngören,Ni- lik (1000 DM): 'Babam
da Karabol, ^ — - • Misafır İşçi*
Ethem Öz- • Türkiye. (16 mm). yö-
güven, Kadir Almanya. Ingiîtere
n e t e n
^
ü
^
Sözen, Üstün ve ls\içre"den Yavuz-Ham-
Karabol'un
konuk ve ko-
nuşmacı ola-
rak katıldık-
ları festival
bu yıl. geçen
yıla oranla
daha bü>ük
ilgi gördü:
toplam 9" filmin
katıldığı 'Kısa Film
Yanşması'nda
Kurmaca. Belgesel.
Canlandırma ve
Deneysel dallannda
ödüller verildi.
burg.
Kurul Ozel
Ödüllerı(500
DM): 'Gazi
Mahallesi"
(Video), >ö-
neten Aydın
Bulut - Ham-
burg.'Uvku'
festivali bıletli olarak top- (\r
ideo), yöneten İliana
lam 4 bin kişi izledi. Al- Navaro- İstanbul.
manca alt>azıyla sunulan, Canlandırma dalında
uzunmetrajlıfilmlere. Al- birincilik (1000 DM):
man seyircilerden de 'KuyuveSarkaç'( Video).
önemli ölçüde katılım ol- yönetmen Eyiem Koç_\iğit
du. - Ankara. Seçici Özel Ku-
Kurmaca. Belgesel, rulÖdülü(500DM):'Aut'
Canlandırma ve Deneysel (Video) , yöneten Murat
dallannda. Türkiye. Al- Başol - Eskişehir, Mansi-
manya, Ingıltere ve İsviç- yon: 'Dal* (Video) \'öne-
re'den toplam 97 filmin ten İremŞentürk-Eskişe-
katıldığı 'Kısa Film Yanş- hir
ması'nda ödül dağılımı Deneysel dalda birinci-
şöyleoldu; lik (50Ö DM): "Curricu-
Kurnıaca Film dalında lum Mtae' (\'ıdeo). yöne-
birincilik (1500 DM): 'Be- ten Fatih Gezen - Ankara
rivan' (16mm). vöneten \e
>
HerStor\'(\'ıdeo), yö-
MırazBezar-Berlin, ikın- neten Hülya Öztürk -
cilik (1000 DM): 'Sensin' Londra. Seçici Kurul Özel
(35mm). yöneten Fatih Ödülü (500 DM):'Mitoz'
Akın - Hamburg, üçüncü- (Video). yöneten Ali Pek-
lük (500 DM): 'Kiralık şan.
Müslüman mahallesinde mınn satmak...
Mum Kokulu Kadınlar / Yönetmen,
Senaryo: İrfan Tözüm / Kamera:
Aytekin Çakmakçı / Müzik: Cem
Hakgüder / Oyuncuiar: Halil Ergün,
Selma Güneri, Sevtap Parman, Hande
Ataizi, Yasemin Alkaya, Ceren
Erginsoy /1996 Muhteşem Film / WB,
Beyoğlu Fitaş, Osmanbey Gazi.
Bakırköy Gazi. Bakırköy Avşar,
Çemberlitaş Şafak, Altunizade Capitol,
Kadıköy Bahariye sinemalannda.
I946'nın tstanbulu'nda. Beşiktaş'taki bir ko-
nakta doâan bir bebeğe kısa süre önce ölen ba-
basının adı verilir: thsan. Konağa ev latlık alınan
Fatma'yla kardeş gibi birlikte büyür İhsan.
1960'ların başlarında Robert Kolej'den mezun
olan okul arkadaşı. konsolos kızı Natalie'vi bü-
yük bir aşkla seven thsan. ailesinin ülkesine dön-
me kararı üstüne bunalıma girip İhsan'dan a>rıl-
maktansa ıntihar etmeyi seçen Natalie'nin ölü-
müvle yıkılır.
Her tarafına munı diktıği odasına kapanır. dış
âleme kapılannı kapatır sevgili acısıv la. tüm dün-
vavla bağlantısını sadece dürbünü aracılığıvla
kurmayı yeğler. Bu arada annesinin ölümüv le aı-
lenin çöküşü de hızlanır. Fatma. kadın çaına.şırı
satan. kendi kızına sarkacak kadar gözü dönmüş.
lümpen \c maço Ahmet'le evlenir. Belkıs'ı do-
ğurur. Konağa komşu oturan. kocasından dertli.
2 avlık hamile avukat Gül Hanım'la. evde kal-
mışbankamemuresiGülizardadünvavaküsmüş
Ihsan'ın dürbün tarassutundan kurtulamazlar.
Vs. vs...
Nahoş "Kızkulesi ,\şıkları" faciasından sonra
yeniden kolları snavan. sinemamızın üretken yö-
netmenlerinden İrfan Tözüm'ün. son dönemde
sevrettiğımiz Kieslo\\ski'nın "Kırmızı"sı (tele-
fon sapığı. emekli yargıç Jean-Louis Trintignant)
ya da Almodovar'ın "Sinir Krizinin Eşiğindeki
Kadınlar"ı gıbı filmlerdenetkilenerek\azıp\ö-
nettiğı. son Antalya Altın Portakal \e Adana Al-
tın Koza fesmallerinden yığınla ödül toplavan
"Mum Kokulu Kadınlar"ı. bildik klişe ve mo-
tiflerle harmanlanmış. biraz özenti amaeli \üzü
düzgün kotanlmış. iyi oynanmış. "yamalı boh-
ça"birçalışma.
Ö>künün anlatıcılığını üstlenen \e bütün er-
kek rollerini oynavan. geçen \ ıl Antalya'yla Ada-
na'da. bu yıl da \ine Adana'da (bu filnıle) en ivi
aktör seçilerek son dönemde en iyi erkek ovun-
cu ödüllerıne neredeyse ambargo koyan. yılların
Halil Ergün'ünün yanı sıra filmin kadınlar cep-
hesi de hayli ağır çekiyor.
"Hepsi de görünüşte normal ama aslında sap-
kın tipler" olan erkeklen canlandıran Halil Er-
gün ' ün en çok, Gilbert Becaud'dan kay naklanan
Natalie'sinin acısını yüreğine gömerek dünya-
dan elini eteğini çekmiş, mecnun. yaşamadan
yaşlanmış, röntgenci rantiye tiplemesi göz dol-
dururken. bunalımlarını kadınca bir davanışma
içinde aşmaya çabalayan hatunlan oynavan Sel-
ma Güneri, Sevtap Parman. Yasemin Alkaya v e
Hande Ataizi de filmi omuzluyorlar.
Özellikle baba tacıziyle psikolojik krizin eşi-
ğine gelmiş. erkeklerle sağlıklı bir iletışim kura-
mayan, sonunda da babasının kafasına rakı şişe-
sini geçiren Belkıs rolündeki Hande Ataizi, si-
nemamız için kazanç sayılacak. yeni bir yete-
nek. taze bir yüz.
E\ latlık Fatma'nın konağın satılmasıv la mira-
sa konduğu. avukat Gül Hanım'ın kendini alda-
tan kocasını boşayıp doğurduğu, Gülizar'ın ko-
ca bulup evlendiği ve evlat edindiği, sapık baba
Ahmet'in de kadınlar elivle cezasının verildiği.
biçare. bahtsız İhsan bevzadenin mezarı başm-
da. mutlu sona bağlanan "Mum Kokulu Kadın-
lar", sonuçta "kadınlara ve erkeklere dair", "Ca-
zibe Hanım'ın Gündüz Düşleri"ne eşdeğer. eğ-
lenceli, rahatlıkla izlenen. yeni bir İrfan Tözüm
"kolajı" sayılabilir.
KEDİ GOZIJ
VECDI SAYAR
Kirlenme
Geçenlerde Bordeaux kentine düştü yolum. Ha-
ni, şu şaraplanyla ünlü Fransız kentine. Damakta
iz bırakan tadını. kendine özgü kokusunu tanıma-
yanlar bile koyu bordo (kentin adı da böyle okunu-
yor zaten) renginden ayırtedebilirbu şarabı. Şarap
dediysem, yüzlerce "Bordeaux" var. Akitanya böi-
gesindeki irili ufaklı şatolarda farklı Bordeaux'lar
üretiliyor. Her biri üretildiği yerin adını taşıyor bu şa-
rapların. Her birinin ayrı bir tadı, kokusu var. Ama
bunların arasındaki farkı anlayabilmek öyle her ba-
bayiğit Fransızın harcı deği. Başlı başına bir uzman-
lık alanı bu. Bir kültür. Bir gelenek.
Kültürel değerlerine sıkı sıkıya bağlı Bordeaux-
lular. Yalnızca şaraplarıyla sınırlı değil bu bağlılık.
Mimari değerlerin korunması açısından dünyanın
önde gelen kentlerinden biri Bordeaux. Şu sıralar
kentin görkemli katedrali temizleniyor. Tazyikli su
püskürten makinelerle. Anlaşılan belirli aralıklarlayi-
neleniyor bu işlem. Şu makineler bizım ülkemizde
ne çok işe yarardı!
Tipik bir 18. yüzyıl kenti Bordeaux. Sömürgeci-
lik döneminin en zengin limanlarından bin. Köle ti-
caretinin yanı sıra Amerıka'dan gelen egzotik ürün-
lerin dünyaya dağıtıldığı merkez olma niteliğini uzun
süre korumuş. Bu ilişkilerin geliştirdiği bir burjuva
sınıfı ve bu sınıfın yarattığı zengin bir kültür var. Ta-
bii, gösteriş meraklısı zenginlerin ilkyaptıkları. ken-
dilerine birer saray yavrusu inşa etmek olmuş. Bu
arada, görkemli kamu yapılan, borsa binası, kilise-
ler ve tiyatro salonları da ihmal edilmemiş. Kentin
iki büyük tarihi tiyatrosunu gururla gezdiriyor Bor-
deauxlular konuklarına. Ama, korunan mimari de-
ğerler yalnızca bunlar değil. Kentin tamamı korun-
muş. Arada tek tük yeni yapı görebiliyorsunuz, on-
lann da geleneksel dokuya uyum sağlaması için
özen gösterilmiş. Tıpkı Parıs'in Marais'sı. St. Louis
Adası ya da Roma'nın Trastevere'si gibi.
Bunları görünce aklına kendi güzel kenti gelmez
mi kedinin. Elbette gelir. Talan edilen. çirkinleştiri-
len istanbul, böyle korunabilseydı bugün dünyanın
en güzel kenti olmaz mıydı? Gene de öyle diyecek-
siniz, biliyorum. Ama benim içim yanıyor.
Beyoğlu'nu düşünüyorum. O güzeiim yapıların
nasıl karardığını, nasıl çırkinleştiğini. o "pleksıglas"
kebabçı tabelaları geliyor gözümün önüne. Dünya-
nın her kentinde tabelalar asılır bınalara. Ama, bu
kadar çırkinliği yan yana getirmekle kimse eline su
dökemez bizimkılehn. Nasıl tanımlamalı bu süre-
ci? Yozlaşma mı? Çürüme mi? Kokuşma mı? Ga-
liba, biri az geliyor, hepsini birden kullanmak gerek
bu tanımların. Beyoğlu'nu sevenlerin çabalarını bi-
liyorum. Fakat yeterli mi bu çaba? Sokakları ışık-
landırmakla neyi kurtarıyoruz? Çözüm. beyinlerı
aydınlatmak. insanlardaki kırlenmeyı engellemek-
le sağlanacak elbet. Ama, Beyoğlu'nun emektar
kedilerinin feryatlarını kim dinliyor ki...
Bürokrasi-mafya-politikacı el ele vermiş, çürü-
menin son perdesi oynanırken, Beyoğlu'nun kirlen-
mesinın lafı mı olur demeyın, bunlar birbirınden o
kadar farklı şeyler değil. Beyoğlu'ndaki kirlenme.
toplumdaki kirlenmenin küçücük bir parçası yalnız-
ca. SİT alanlarına karşı çıkan, koruma kurullarının
kaldırılmasını isteyen bir belediyeyi yalnızca zevk-
sizlikle, tarihsel dokuya saygısızlıkla suçlayabilir
misiniz? Bütün çirkınüklerin ardında yatan. "pa-
ra"nın kayıtsız şartsız egemenliği değil mi?
Içine düştüğümüz "kirlenme"ri\n sorumlularını,
politikacıyı, polisi, mafyayı, aşiret ağasını, tarikat li-
derini birbirine bağlayan "mukaddes zincir" para
değil mi?
Oyle bir noktaya gelmişiz ki, Tanrı kedileri koru-
sun, toplumun en saygın kurumları bile yara al-
maktan kurtulamıyor. Örneğin, üniversıte. Madem.
tarihsel değerlerden, arkeolojiden başladık, ora-
dan devam edelim. Kömür şirketlerinden aldıkları
para karşılığında. arkeolojik alanlarm grayderlerle
talan edilmesine göz yuman, "Bu bölgenin kazıla-
rı tamamlanmıştır. Arkeolojık açıdan değerlı değil-
dir" fetvası ile tarihimizı. kültürümüzü kömür tüc-
carlarının eline teslim eden profesörlere, olup bi-
tenlere sessiz kalan bürokratlara ne demeli? Yıllar-
dır yaptıkları kazılara ilişkin tek bir kitap yayımla-
mayan, bu konudaki yasal zorunluluğu görmezden
gelen. "rahat bir yaşam" adına mesleki onurunu
ayaklar altına alan hocalara ne demeli? Kuşkusuz.
onurlu bir yaşamı, rahat bir yaşama yeğleyen ho-
calarımız da var ve -inanmak istiyorum ki- onlar ço-
ğunlukta. Ama, ya ötekilerin sayısı her gün artıyor-
sa? En kötüse de, kendım yapmıyorum ya, başka-
sı ne yaparsa yapsıncıların sayısı artıyorsa...
Işte. en korkuncu bu: alışmak. Beyoğlu'nun çir-
kinliğine, şirketlerle al takke ver külah profesöre,
paraya ve şiddete teslim olmuş, karanlık güçlerin
cirit attığı bu toplumda yaşamaya alışmak. Acıma-
sızca coplanan çocuklara, acılı ana babalara alış-
mak.
Tepkisizliğe alışmak.
Daha büyük bir kirlenme düşünebiliyor
musunuz?
KİTAP FUARPNDA BUGÜN
A SALOM
12.00 - 14.00 Can Yücel ıle söyleşi. "Maaile ve Şiirde
Kara Mizah". Düzenleyen: Edebıyatçılar Derneaı.
14.00- 16.00 Panel:"HikayeL'stâmızSaiftFaik90
Yaşında". konuşmacılar: Leval Erbil. Perihan Ergun.
Şükran Güngör, Talat Sait Halman. V üdız Kenter.
Ayla Kutlu ve Muzaffer Lyguner. Düzenleyen: Bilgi
Yayınevi
lö'OO - 18.00 Şiir - Türkü Dinletisi: "Se>inek İnsanın
En Büyük Acısıdır." Şiirler. Şükrü Erbaş. türküler.
Ufuk Karakoç. Düzenleven: Ümıt Yayıncılık.
18.00 - 20.00 Söyleşi: Haldun Tanefin yaşam
öyküsünün anlatıldığı "Canlar Ölesi Değü". Selçuk
Erez'in yöneteceği söyleşiye Selim İleri. Şara Savın.
Ferhan Şensoy. Demet Taner katılıvorlar. Düzenleyen
Sel Yayıncılık.
B SALONU
12.00 - 14.00 Panel: "Kitabın Dağıtım Sorunu".
Tuğrul Paşaoğlu'nun yöneteceğı panele Nlehmet.AJi
Uçar. Mustafa Aksoy ve Haluk Anğ katılıvorlar.
Düzenleyen: Pia Daâıtım.
14.00- 16.00 "Almanya'daTürkEdebivatTüzenne
Yüksel Pazarkaya'nınkatılacağı sövleşiyi TÜ>
r
AP
düzenlivor.
16.00- 18.00 Edebiyatçılar Derneği'nin düzenlediği
"Kn-kmcı Ölüm Yılında Reşat Nuri Güntekin"
başlıklı panele Ela Güntekin. Fethı Naci. Necati
Cumalı ve Mustafa Şerif Onaran katılıvorlar. 18.00 -
20.00 KKTC MEKGS Bakanlığı tarafından
düzenlenen "Kıbns Türk Edebiyatı'nda Kimlik >e
Toplumsal Konular" üzerine Ali Nesin.
"Kıbrıs Türk Yazın Kültürüne Evrimsel Bir Bakış"
üzerine Harld Fedaı. "KıbnsTürkVazınıve
Sorunları" üzerine Ismail Bozkurt birer konferans
venyorlar.
Cumhurıyet Kitap Kulübü'nde (Stand no: A 85 86)
saat 14.00'te Necati Cumalı kitaplarını imzalıyor.