Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 4 KASIM 1996 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kıskaç Altındaki Eğitim
Prof. Dr. TAHSİN TOKMANOĞLL
C
umhunyet gazetesınde 29
Eylü! I996 günlii yayım-
lanan. Prof. Türkân Sa>-
lan \e Prof. Necla Arat'la
\apılan. "Üniversiteleri-
miz Şeriat Kıskacında"
başlıklı röportajda. üni\ers!telerimızin
\ e eğitim kurumlarımızın temel dertlen-
ne değinilmektedir. Kendilerınin de be-
lirttikleri gibi. eie alınan konular bır ga-
zete sayfasına sığmayacak kadar çoktur
ve derindir. Geleceğimizi çok vakından
ilgilendiren bu konuların çok tartışılma-
sı ve televizyon ekranlarında saatlerce
halka. kamuoyuna sunulması gereklidir.
Bız burada sayın profesörlerin değindi-
ği konulardan ıki üçünün üzerınde dur-
mak istivoruz.
Sayın Saylan konuşmasının başında
şunları sövlüyor: "...Evetşeriatçıakımlar
güçleniyor. Tarikatlar gençleri elde etme-
nin çok önemli olduğunun bilincinde ça-
lışnorlar. Biz ise üniversiteler ve öğretim
iheleri olarak. kesinlikle öğrencileri dış-
lıyoruz. Bizim görevimiz sadece ders ver-
mekmiş,sına\ >apmakmış,di\edüşünü-
yoruz. Oysa öğrenci bizim çocuğumu/ gi-
bi, geidiği zaman biitiin sorumluluğunu
üstümfize almanıız gerek. Ba/ı öğretim
üyeleribana "Bunlan nasil odana alıyor-
sun? Yarın öbürgün başına bir iş açarlar.
onlardan korkmuyor musun' diyesorar-
lar. Biz sadece mangalda kiil bırakmayıp
ele^tiriyoruz. Ne devlet ne de işin içinde
olan bi/ler. öğrerim görevlileri ilgiteniyo-
ruz. Ama olay olup bittikten sonra '\ah
\ah" diyeyakıımoruz. Ya da suçlu anyo-
ruz \e burada kendimizin de suçlu oldu-
ğunu hiçbir şekilde kabul etmiyoruz."
Sayın Saylan bu sözlerinde yerden gö-
ğe kadar haklıdır. Kırk > ıl ıçerisinde. ya-
şadığım ünıversitemizdeki hocalanmı-
zın büyiik çoğunluğunun, burada açıkla-
nan tutum içerisınde bulunduğunu ya-
kından gördüm. Bu satırlan yazarken de
birçok olay gözümde canlanmaktadtr.
Oğrencilerimizin sağcı \e solcu ola-
rak ıki büyük gruba ayrılmalan doğaldır
ve normaldir. Bu gruplann birbırlenni
çağdaşinsanlargibi dinlemeleri veanla-
maya çalışmalan gereklidir. Biz hocala-
nn da. oğrencilerimizin bu diizeve gel-
ınelerinı sağlamaya çalışmamız ve bu-
nun için de. onlara örnek olacak davra-
nışlar içerısıne girmemiz zorunludur.
Yalnızca sağcıları ya da solcuları dınle-
>en ve öbiir gruba düşman gözüvle ba-
kan bır hoca. öğrencilerine çok kötü ör-
nek oluyor demektir. Bu türde davranan
hocalara. öğrencılenn. sağcı ya da solcu
damgası vurması veiyibirgözlebakma-
ması haklıdır.
Birçok hocamız. sağcı >a da solcu
damgası yerım ve kredim düşer korku-
suyla öğrencilerden uzak durmakta ve
yalnız derslerıyle ve sınav larıv la ilgilen-
mektedirler. Ne yazık kı, böyle davra-
nanlara 'tarafsızhoca'gözüylebakılmak-
taveitibaredilmektedir. Bututumundo-
ğal sonucu olarak. hocalanmızın büyük
çoğunlu|u bu gruba gırmektedirler ve
öğrencilerin sorumluluğunu yüklenmek-
ten kaçınmaktadırlar. Bu tutum yanlıştır.
üniversite hocasına yakışmaz.
Gazetelere yazı yazmak- Hocalığım
süresince hem bütün öğrencilerle iyı ilis-
kiler kurmaya hem de günliik gazetelere
yazılar yazmaya çalıştım. Günlük gaze-
teler genellikle düşün (fikır) yazılannı
basmı>orlar. gerekçe olarak da "Okuyu-
culann fikiryazüannı okumadıklannı ve
bu nedenle de satışlannın diiştüğünii"
bıldiriyorlardı. Yalnız Cumhuriyetgaze-
tesi yazılanmı bastı. Bir süre sonra da
Cumhuriyet'e yazı yazdığım için, 'ko-
miinist' damgası vurulmaya başlandı.
hem öğrencilerimin, hem hoca arkadaş-
larımın bana karşı tutumları değişmeye
başladı...
Bazı hoca arkadaşlanm. "Bu komii-
nist gazetesine niye yazı yazıvorsun" dıye
sordular. "Cıımhurijet, Atatürkçü çizgi-
den asla ayrılmayan gazetedir, yazımın
neresinde komünistlik var?~dıye sordu-
ğumda. yazılanmı okumamış olduklan-
nı, birçoklannın da komünistlıSın ne ol-
duğunu hiç bilmediklen kanısına vardım.
Kendilerine şu sorııyu sordum: "Oğ-
rencilerimizin. mesleğimizin ve iilkemi-
zin dertleriyle ilgiienmemek ve sadeee
haftada 3-4 saat olan dersimizi anlatmak
\e bununlavetinmekdoğru mudur?" Ço-
ğunluk bu soruma hıç yanıt vermedı ve
tutumlarını da değiştirmediler.
Sajın Saylan'ın f>u sözleri. herbakım-
dan haklıdır ve gerçeği yansıtmaktadır:
"Benim denıokratik haklarımı elimden
alacak bir kirlo >etişi\orsa ben buna kar-
şıçıkmakzorunda>ım. Burada "sözde a>-
dın" arkadaşlarımızla anlaşamıvoruz.
"Sözde aydırf di>orum,çünkü ben ülke-
sinin gerçeklerini bilmeyen insanian ay-
dın olarak niteleyemem. Bu sosval konu-
ya karşı hiçbir şekilde görev lerimizi yap-
mış değiliz."
Evet ben de görev lerimizi yapmadığı-
mız kanısındayım.
Ezbere alışkın olmak
Sayın Saylan, konuşmasının sonlann-
da şunları söylemektedir
"Bu çocuklar (imam-harip liselerinden
çıkanlar) dediğiniz gibi, dinsel kurallara
göre yetiştirilmişlerdir. Bunlar ezbere de
çok alışık oldukları için, üniversite giriş sı-
na\ larında çok başanlı da oluyorfar, fa-
kültelerde de başan gösteriyorlar. Ama
tabii ki üımersitede çok ciddi çelişkiler
yaşıjorlar."
Burada önemle üzerinde durmamız
gereken bir nokta var:
"Ezbere çok alışkın olanların, üniver-
site giriş sınavlannda ve fakültelerde ba-
şanlı olınası normal nıidir ve yaraıiı nıı-
dır? İleri ülkelerin ü'ımersitelerinde de
ezbere alışık olanlar başanlı oluyoriar
mı?"
Bu sorular. üzerinde çok önemle dur-
mamız gereken konulan ıçermektedir.
Yaşadığım bir olay ı anlatarak konuya bi-
raz daha açıklık getirmek istıyorum.
Amerika'dakı öğrencılık yıllarımda.
bir ara Anzona'ya gitmıştım. ABD'nin
Türkiye"ye en uzak olan bu yöresinde. bir
gün 5 lise öğrencisiyle karşıluştıtn ve bir
süre sohbet ettik. Bır ara öğrencilerden
birı nerelı olduğumu sordu "Sizsöylevin
bakalım acaba nereliyim" dedım. Hep
birlıkte, "İspanyordedıler. "İspanyolde-
ğilinı. fspanya'dan doğuya gidin" dedım.
"Övleyse Portekiz"dediler. "İspanyamı
doğudadır, yoksa Portekiz mi?" dedinı.
Şaşırdılar birbırlerinın yüzlenne baktı-
lar, gülüştüler \e benim anlavamadığım
argo sözler sövledıler.
Sonunda biri. "Sorudan anlaşıldığına
göre, Portekiz batıda, İspanya doğuda"
dedı Ben de "Doğuya gidin bakalım"
dedım. Uzun ^üre düşündükten sonra bi-
ri. "Buldum İspanya'nındoğusunda İtal-
>a var" dedı Ben de "Söylediğin doğru
değil, ama doğru kabul edelim, daha do-
ğuya gideceksiniz~ dedinı. Italya'nın do-
ğusunda nerenın olabileceğıni uzun süre
aralarındatartıştılarve sonunda birı "Yu-
nanistan v ar" dedı Ben de *öy le olsun bi-
razdaha gideceksiniz"dedım. "Yunanis-
tan dünyanın sonudur, daha ötesi yok-
tur"gıbilerindenyanıtlarverdiler. Uzun
bir süre sonunda. "Yunanistan'ın doğu-
sunda Hindistan var" dedıler'
ABD'li lise öğrencilerinın bu kadar
bılgisiz olmalarına ben çok şaşırdım ve
"Siz derslerinizde bu sorduklarımı oku-
maz mısınız? N'unanistan'ın dogusunda
Hindistan olur mu? Arada kaç tane üike
\ar~" dedim.
Benim bu şaşkınlığıma Amerikalı öğ-
rencıler de çok şaşırdılar ve "Bizbunla-
n okumayız. Yunanistan'ın doğusunda
hangi ülkenin bulunduğunu öğrenmek is-
tersek açar atlası bakarız. Sizler, >oksa
okullarınızda ders dive bunlan mı ezber-
liyorsunuz?.."dediler. Ben iv ice ^asırdım
ve coğrafya derslennde neler okudukla-
nnı sordum. Coğrafya kıtaplarını getir-
diler ve açarak gösterdiler.
Anzona arazisi bır çöl, dev let bu çölü
verimli duruma getirmek için çalışmalar
yapıyor. Çölü. verimli otlağa (meraya)
çev ırmeye ve bazı yerlerınde de orman-
lar yetiştırmeye çalışıyor. Yapılmakta
olan bu ışlerın teknik yönleri. ömeğin
erozyonun durdurulnıası için yapılan ça-
lışmalar coğrafya kitaplannda incelenı-
yor. Özetle. lısede okunan derslerin bü-
yük çoğunluğu. içinde bulunduklan yö-
renın sorunlanna ait. \ örenin sorunlan
hem gazetelerde hem de okullardakı
derslerdetartışıhyorveçözüm>oilaniyi-
ce kafalara yerleştınlıyor.
Benim orada okuduğum üniversıtede
de dersler, genellikle tartışmalı olarak
geçiyordu. Fotogrametri (havadan çeki-
len fotoğraflarla arazi ölçme ve incele-
me) dersi alı>ordum. 45 dakika olan bir
ders süresinın ilk yarısında. hoca anlata-
cağını anlatıp bitiriyor, sonra ortaya bır
sorun atıyordu ve "Şöylebirsorunlakar-
şılaşırsanızneyaparsııuz?'"dıyordu. \e-
rılen yanıtlar sonunda öğrenciler iki üç
gruba ayrılıyorduve tartışmayabaşlıyor-
duk. Bu arada zıl çalıyor. hoca çıkıp gi-
diyor, fakat bız tartışmaya devam ediyor,
bu tartıjjmalar sonunda bız. konuyu ada-
makıllı öğrenmış oluvorduk.
Sonuç
Uzun bir süre. içinde yaşadığım ve çok
beğendiğim tartışmalı eğitim yöntemıni.
Türkiye'deki hocalığımda uygulamaya
çalıştım. fakat başanlı olamadım. Öğ-
rencilerimin ancak yüzde 10'u tartışma-
ya katılıyor. öbürlerı seyircı olmakla ye-
tınıyorlar. Dersliklenn kalabalık olması
da. bütün öğrencilerin tartışmalara katıl-
malannı engelliyor.
Üniversite giriş sınav larında. ezbere
dayanan bılgileri sormanın doğru olma-
dıgı kanısındayım. Bu sınav larda kafa ış-
letmeye dayanan sorulara öncelik veril-
meli ve bu tip sorular. çoğunlukta olma-
hdır.
Hocalanmızı da geliştirmeliviz ve tar-
tışmalı eğitim yapabılecek bır düzeve ge-
rirmeliyiz. Bunun içınsemınerlerdüzen-
lenebilir. Bunlara ek olarak da. üniversi-
telerimizden çıkan gençler. çıkışlanndan
5-6 yıl sonra, yanı yaşam koşullannı bı-
raz tanıdıktan sonra. kendilenni okutan
hocalara birer not vermelıdırler ve hoca-
lar da bu notlara göre değerlendırılmelı-
dirler. Örneğin. on yıl süreyle okuttuğu
öğrencilerinın tamamından düşük not
alan bir hoca. artık hocalık yapmama-
lıdır.
TARTIŞMA
Laikim, Müslümanım, Kemalistim...
ugün ben
kelime-ı
şahâdet
getırebıliyor-
sam.
Müslümanım
diyebilıyorsam Mustafa
Kemal Atatiirk'ün kurniuş
olduğu Cumhuriyefın
bizlere mirası olan laikliğın
temınatı altındayım ve
laikim demektir.Türkıye
son zamanlarda çok
tartışmalara sahne
olmaktadır. Bınlerı hâlâ 73
yıllık Cumhuriyet'i ıçlerine
sindirememişler.
Demokrasiye. laikliğe bir
tiirlü alışamamışlardır.
Türkiye Cumhuriyeti bir
başkalannın ne aslı ne de
kop>asıdır. Türkiye
Cumhuriyeti 73 yıl önce
kurulduğundaki heyecanı,
dinamızmi bugün de
koruyor; bu aydın
demokrat, çağdaş insanlar
olduğu sürece nice 73
yıllar vaşamaya devam
edecektır. Hiç kimsenin
kuşkusu olmasın.
Bu ülkenin
aşıyla. suyuyla beslenenler
Atatürk"ün gerirmiş olduğu
laik düzenı benimseyip
Cumhuriyet'i bağrına
basmalıdır. Başka
alternatıfi yoktur.
Kısır çekişmeleri
bir tarafa birakahm.
Türkiye'yi ileriye nasıl
taşırız? Gelişmiş ülkeler
sevi)esine nasıl
yükseltirız? Bunlan
tartışmak görüşmek varken
bizler hâlâ toplumu
gerilere çekmeye
çalışıyoruz. Örneğin
1960'larda daha dün
Anadolu'da ayın tazeye
geçtiğini parmağımızla
gösterdığimizde
büyüklerimiz parmağından
doîama çıkâr diye
elimize vururlardı. •
Koyun, kuzu
kestiklerınde beynini biz
çocuklara vernıezlerdi.
Beyinsız olursunuz
derlerdi. Ama bugün
halk uyandı, güneşi
balçıkla sıvayamazsınız.
Toplumlan yükseltmek.
yüceltmek bilınçli, avdın.
laik, demokrat
politikacılarla yürütülen
polıtikalarla olur. Ben bırey
otarak politika'cılârımızdan
ve medyamızdan halkın
dini ıle imanı ıle
mezhebiyle. inancıyla
uğraşmalannı ıstemiyorum.
Yaratanla yaratılan
arasında tercümanlık
yapmasınlar. Kımı kalkıyor
halkın vüzde 99"u
Müslüman dıyor. Kimilen
2cumhunyetçıvız diyor,
kımı bedbahtlar da laik
düzeni yıkmaya. A^p'ın
şeriatını getirmeye" fl
çalışıyorlar. Bırileri*
"Devlet laik, ben
Müslümanını" diyor.
Bazılan da bayrak. ezan,
Kuran dıyerek Avrupa'nın
ıçlerine kadar gireceğiz
dıye meydanlarda nutuk
atıyorlar. Gelın bunlan bır
tarafa bırakalım, bundan
böyle 65 mılyonluk
Türkiye ınsanını nasıl
doyuracağız, eşıt adaleti
nasrisağlayacağız, ileriye
nas^taşıyacağız, bunlan
fcartışalım.
İsmail Karataş
Bilgisayar. Yüzyılın en büyük buluşlarından biri. Insanoğlunun vazgeçemediği yardımcısı, dostu.
Ama bilgisayar konusunda dikkatli olmak gerek. Kalıcı bir dostluk için ZET'le tanışın.
3 yıl garanti, uygun fiyat, uzman servis, güçlü kurumsal destekle îanışın.
Zeytinoğlu Holding kuruluşu Estron'la tanışın.
En iyi dostunuz hakkında bir düşünün. ZET'i düşünün. Beynini kullan. Bilgisayar kullan. ZET kullan
ArBdığın» her törlO destek, köklü bfr kuruluşun garantisi:
Estron A.Ş. bir Zeytinoğlu Holding kuruluşudur.
3 YIL
GARANTİ
CUMHURİYETTEN
OKURLARA
ORHANERİNÇ
Basına Özgürlük
Derken...
Bir hafta öncekı cumartesi günü Devlet Bakanı
Namık Kemal Zeybek'le, hazırlattığı Basın Yasa-
sı taslağı üzerine üç saate yakın konuştuk.
Zeybek'ın. taslağın hazırlanmasında göz önün-.
de bulundurulmasını istedığı ılkeler hakkındakı gö-
rüşlerı, demokratıkleşme konusundakı iyı niyetini
yansıtıyordu. Ancak görünen o ki bizim anladığımı-
zı, taslağı hazırlamakla gorevlendirdığı uzmanlar
anlamamış ve ortaya kımı maddelerı yürürlüktekın-
den beter bır yasa taslağı çıkarmışlardı.
Taslak, ılk bakışta. hukuk adına bıraz üstunkörü
davranıldığını gösterıyordu. Öyle olmasaydı 20'nci
maddede, 'Sorumlu mûdürler (süreli yayın dışın-
dakılerde yayınlatanlar) için emnıyet gözetimı altın-
da bulundurma cezası verılemez' ıbaresi yer al-
mazdı. Çünkü, 'Emnıyetı Umumıye Idaresinın Ne-
zaretı Altında Bulundurulma Ceza ve Tedbırlennın
Yürürlükten Kaldınlması Hakkında 3352 Sayılı Ya-
sa', 15 Nısan 1987'de TBMM'de kabul edilmış ve
24 Nısan 1987 günü Resmı Gazete'de yayımlana-
rak yürürlüğe girmıştı. Taslağı hazırlayanlar. bunu
gözardı etmışlerdi.
(Türk Hukuk Sistemi'nden çıkanlmış bir uygula-"
madan sorumlu mudurlerı korumaya çalışmak 'ya
ilerıde yenıden konursa' düşuncesınden kaynak-
lanıyorsa eleştinmın yok sayılmasını ıster, özür di-
lerım.)
Taslak yenı bır yapılanma ile düzenlenmişti. Bu
arada 'Yayın likelen' bölümünün 25'incı maddesi-
nin (a) bendıne de şöyle bır yasak getırilmışti:
"Sanat değerı taşımayan ve halkın ar veya haya
duygularını ınciten, pornografik veya cinsel istek-
len tahrik ve istismar eden mtelikte genel ahlaka
aykırı yayınların yapılması."
38'inci madde ıse bu yasağa uymamanın ceza-'
sını "10 mılyar hradan 30 mılyar lıraya kadar ağır
para cezası" olarak belırlemıştı. Oysa bu suç 'Kü-
çüklerı Muzır Neşnyattan Koruma Yasası' ile Türk
Ceza Yasası'nın 426, 427 ve 428'ıncı maddelerin- -
de yer alan bır suçtu ve "Bır kez de bız cezalandı- <
ralım" mantığına kurban gıderek taslakta yer al- '<
mıştı.
Taslak. Basın Yasasındakı hapıs cezalarının kal-
dırıldığı ve yerıne para cezası öngörüldüğü ıddıası-
nı da taşıyordu.
Önce kaldırılacak hapıs cezalarından başlaya-
lım.
Yürurlüktekı yasa, öngörülen hapıs cezalarının
alt sınırını 1 ay. ust smırını da 1 yıl olarak hükme bağ-
lamıştı. infaz Yasası'na göre 1 yıla kadar olan ha-
pıs cezaları. para cezasına çevrıldığınden uygula-
ma buna göre surdürüluyordu. Hatia kimi zaman
savcılar, sanığa. "Şu sure içinde adlıye veznesine
10 mılyon lıra yatırırsan dava açmam" dıye tebli-
gat yapıyorlardı. Basın mensuplarını dığer sanıklar
gibi yararlandıkları bu genel uygulamanın dışında
bırakıp hapısten kurtarmış olmakla övunülürken
getirılen para cezalarının 100 mılyon lıra ile 100 mil-
yar lıra arasında belırlenmesının, basını nasıl koru-
duğunu ancak taslak hazırlayıcılan anlatabilırdı.
Taslağın bır başka yanlışı da 'basın' deniiınce, is-
tanbul'daki tekellerın ga-
zetelerını varsayarak para
cezalarını bunların gelirle-
rine göre belirleme gele-
neğını sürdürmesı olmuş-
tu. Basın ilan Kurumu'nun
1996 yılı raporuna göre Is-
tanbul. Ankara, Izmır,
Adana, Bursa ve Kon-
ya'da 55. diğer ıllerde de
674 olmak üzere 729 ga-
zete bulunmaktaydı. Kimi
ılçelerden de az nüfuslu ıl-
lerin bulunduğunu yok sa-
yarsak. bu toplamın 400'ü
ilçelerde ve beldelerde ya-
yımlanan gazetelerdı. Bu
nedenle çok sınırlı satış
şansına sahıptiler. Teknik
olanaksızlıklar sonucu
oluşuverecek bır şekil su-
çu ıçın, hiçbir ayrım yapıl-
madan uygulanacak 100
milyar liraya kadar para
cezası onlann sonu ola-
cak, güçlenmesini ıstedi-
ğimiz yerel basın boğulup
giderken sahıplerıni de
beraberınde sürükleye-
cektır. Yasa karşısında
eşitlik ilkesi, uygulamada
büyük bır haksızlığa dö-
nüşecektir.
"Taslağın iyı yönlen yok
mu?" dersenız, elberte
var. En önemlisi de so-
rumlu mûdürler ıle muha-
birleri meslekten men
eden hükümlere taslakta
yer verilmemiş olması. Di-
ğerlerini önumüzdekı haf-
ta ele almak üzere...
•
Kuzey Irak'takı rakip
Kürt grupları arasında va-
rılan ateşkesin kalıcılığının
sağlanması ve siyasi gö-
rüşmelerin başlatılmasına
yonelık olarak Ankara'da
düzenlenen 6'lı zirveyi,
Lale Sarıibrahimoğlu ve
Serkan Demirtaş aktar-
dı.
ZET GALERİLER
ESKIŞEHIR Ze! Gâlen ı3-222ı 230 00 09
ISTANBUL Erenkoy Zet Galerı ,0-216)
467 00 04 KOCAELI Zeî Galerı (0-262)
3313966
ZET YETKİLİ SATICILARI
AFVON 0 2*2 Bılge2'515 5S ANKARA
10-3121 Akercoın 419 48 19 Ed-Ar
230 50 03 Mıcrosftowy 427 75 22 Ülsa
438 42 96 ANTALYA ıC242. Adabım
242 81 85 BURSA 0-224| Adabım
223 54 40 Mınerva 256 72 00 OEHELI
ıû-258ı Bılgıne(241 95 97 OIYARBAKİR
ıC-4121 Hasel 224 67 96 ESKIŞEHIR
10-222) Kutlu Kırtasıye 221 35 65 Matns
230 0009 Yonga230 5510 ISTANBUL
(Avnıpa Yalast) ıO-21
2ı 3ekda:a2341800
Bentaş 231 35 00 Bslgi Center 293 01 31
Ges 613 42 55 Hesnak 296 33 04
Interactıve 212 33 12 ıkon 222 19 10
Komtek 266 27 15 Smar 249 61 51
Softart 259 98 20 TekTOtorrr 245 36 75
ISTANBUL (Anadolu Yakası) ıC-2""6|
Connect 348 39 42 Marmara 349 56 99
Onon3682909 IZMIRı0-232ıBdgMatet
463 33 33 Bılset 463 28 33 Ege Bımtes
489 0060 Lebım463 50 0
7
SetOonanm
422 11 51 KAYSERI (0-352 Olımak
232 20 63 KOCAELI 10 262ı Kobım
331 39 66 MALATYA ıC-422, Mıkro
325 12 56 IÇEL (0-324İ RP' 238 01 63
MUĞLA 3-252! Geiışın 2'4 32 27
SAMSUN 0-3621 Korrpart 233 94 72
ŞANLIURFA 10-414) Okuyan 312 35 59
TOKAT C-356I Ş.mpa 214 24 79
TRABZON ıO-462ı Akgun 326 74 75
UŞAK 0-2^6) Pervane 215 21 70
ZET SATIŞ NOKTALAPI
ADANA 0 322 3ılpa 353 30 03 ıntenet
45' JOK (Seytıan)Se'aş4572" 39 AFYOW
0-2"2 Sfbırr 214 13 32 BıJben 2'5 '7 49
ÖZ-0eAülm2l5 5617 »NKARAıO-312 A^jm
468 47 Bi Oğutoğullan 229 81 59 Tetra
•568 ü 61 ANTALYA 0 2i2ı (Alanya) Tut»;
5-305 38 BARTlNıO-37Bıict>22"t535 BOLU
C 3'4ı Guneş 2'5 56 59 BURDUR 0 248
Kayacan 232 2S C4 BURSA D 224ı B.rei
221D6 15 Ceysan 223 31 " =ûfmat 256 • • 99
Kopser222"9i Ozöamce2504830 Parnn
2S3 3410 PTDCOW2-I3555 Secfet25-2'43
|OefTA)Enai513686<] ÇORUM10-381) GokgK
213 72 57 EOIRNE '0-2S4. E,ubcgkj 2Ji 01 ^?
IKeşan) Voikan
T
M 56 90 ELAZK3 ıO-424
Elavızyor ZT 56 29 ESKIŞEHIR 10-222ı EKim2
2301173 Eaenpc234C'168 0Wma 2306298
(BozûyM) S mser 315 54 30 IÇEL 0 324ı
(Sılifke) Denıı 7 ü '3 — (Tarsııs) G-lışım
6Î2 3M1 fıamı624 36'5 ISTANBUL (»mıpa
Yalusı)'0 212) (Bak«*6y] Alıematf 570 64 55
Bılrrer 5'0 34 90 3MG 583 45 2' Koşal
572 16 07 (Befiktas) Kutlu Bılısm 22" '6 05
Z Bılgısa,ar 11' 21 " ' (Esenlept) Soft
212 "9 20 (Fsflty Ascom 534 25 M Öz'.u,ır
53180 44 Para9»l53130 56 (Le«ent) Mematf
26132 5J ttersirvtî (Heodiyeköyltea
272 28 ^7 Fon; 268 00 66 Ma'con- 266 50 54
(Okmeytfanı) Arsla' 22' 35 G" Stanek
22238-B (Panga*)
t
iarDaa24S35 39 (Sivn)
E'eT "2" 56 '5 ıŞmnevler) ATS 656 "5 23
(Anadolu Yakası) : 2'6 lErenkâyı ,ekto-
«1-15 30 (Kadıköy) Beta 4'4 6i 89 Ema
3456232 (Kartal) =rann306 1032 (Kıattopralc)
Oiak 336 31 12 (Koiyslagı) Atl-ss J'O 3" 25
(Maltepe) Omır 44- 3" 65 (Pendik) Prestıj
330 66 25 (Suadıye) GPW 463 12 00 IZMIR
0-232 Bulu''84 4 4 « 3*9>'464 29 89 (Ataga)
Makcn 616 42 :C KIRKLARELI ı3 288
(Lûlebufgaî) R3B 4-2 u 06 TTS-I utuk.a'
417 26"* KOCAELI : 262 A-adftt 223 681&
A.nalog 646 "3 33 Errre 322 4i S4 IKS
322 25 33 Körfez 324 ı"2- Smîay 325 92 • 6
MUGU ıO-252 Beia2-4 6125 (Bodnım)HNO
3-S 55 21 NIGDE 0 388 a.lken' 232 63 V
OBDU .'0-452 (Ûnye) UISTI 323 37 8"
SAKARYA '0-264 Anaoûlu 2^4 "8 03 Deta
278 13 "0 SAMSUN lC 362ı Genç 233 58 86
TEKIRDAG IO 282 CoTOiıer C.nıc 26' 5i 51
P[)*«rs Elefctroiık 262 36 4' (Çortu) Atjakus
652 5" 04 Tekkom 651 "1 8' UŞAK : 2"6
TeteKon- Tıc 212 32 01 ZONGULDAK C 3"2
Asian 251 33 47 Pan 253 "2 CO (Kdz Erejlı)
Ay-B»n 323 54 22
Dün yapılan yerel se-
çımleröncesınde. partife-
rin seçim merkezlerindeki
durumuna ilışkın analizle-
rı parlamento büromuz,
Bülent Sarıoğlu ve Yusuf
Özkan haberleştirdiler. ;
• ]
Kültür ve Tabıat Varlıkla-
rını Küruma Kurulu'nun,
Danıştay'ın korumacı ni-
telikteki kararını üçüncü
kez yok saymasını ve bu
nedenle Çeşme Yarıma-
dası'nın talana açılmasını
Asuman Abacıoğlu yaz-
dı
Devamı 6, sayfada