14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26KASIM1996SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Ahrnet Uğurlu yıllardır tabutta rövaşata yaparak bugünlere geldiğini belirtiyor 'Sanatçının kapı kadar değeri yok' • Türk sinemasında özgün işler yapılmalı. Hollywood'la aşık atmanın anlamı yok. Bize ait kokulann olması önemli. "Tabutta Rövaşata' her şeyiyle bizden foir film oldu. T>l'VGf DIRGIN "Tabutta Rö>asata~nınhafifmeczup. araba se\ dalısı. yaşamın kıyısına itilmiş olmasına karşın yüreğı hiç umulmadık anlarda se\da kıpırtılanyla çalkalanan JVfahsun'ij. filnu izleyen hemen herkesin yüreğinin bir köşesineyerleşiverdi. Yönetrnen DervişZaim'ın ilk sinema filmıne konu olan .Mahsun'un yaşayan, kanlıcanlı bir insan olduğunuhissettiren. tîvatro kö<kenli o>uncu Ahmet L'ğuriu. çizdiği başanlı kompozisyonla fılmın lo- komotifiyıii. Uğurlu. 2} yıllık tiyatro bi- rikimiyle sırtladığı Mahsun tiplemesiy- le Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nün de sahibi oldu. - Biraz geri>e, 'Tabutta Rö\aşata'da yer alış öykünüze dönelim. Nasıl dahil ol- dunuz fiİme? L'ĞLRLL - Başı sonu belii olan çok ciddi hazırl-anmışbirsenaryoyla karşılaş- rnıştım. Hikaye özgündü. Bir aktör ola- rak yalnız benim değil bütün aktörlerin oynamak isteyecekleri birtipti. Senaryo üzerine iki vıla vakın bir hazırlık döne- mi geçirmiştı DervişZaim. Mahsun dı- şında bütün karakterleri hangi oyuncu- larla oluşturacağına karar vermiş. Ben de o sırada 'Çöplük' oyununda (Tiyatro Stüdyosu) rol alıyordum. Birgün oyunu izlemış. Elinde senaryoyla birliktegeldi \e benden filmderol almanıı istedi. Ka- rar vermek zordu. Yeşilçam ile organik bir baâı olmayan benim gibi biri için. Bu ilk ciddi sinema denemem olacaktı. Se- naryoyu defalarca okudum. Ve eşit şart- larda birlikte rizıkoya girdik. Ama bu tşin başanlı olacaöını başından beri his- setmiştim. Cünkü ortada y ürekle yapılan Özgün bir i* \ardı. - Tabutta Rövaşata'nın Mahsun'unda gerçek ile adeta örtiişen bir tip çizdiniz. Oykünün gerçek hayattaki kahranıanı Dursun'u tanı\ormuydunuz? LĞL"RLl 1 - Dursun'u hiç tanımıyor- dum. Üstelik Hisardünyası benim dün- yamın tamamen dışındaydı. Çekimler sı- rasında tanıdım Hisarı. Zaim ile yaptı- ğımız ön çalışma sırasında, Mahsun'un davranış biçiminden giydiği elbiselere. yaşadıgı mekânlara kadar her şeyi dii- şündük... O sırada bana Dursun diye bir adamın \ar olduğundan söz etti. Sonra Cumhuriyet gazetesinden Berat Günçı- kan. iki yıl kadar önce Dursun ileyaptı- ğı röponajı getirdi. Öyle tanıdım Dur- sun'u. Hisar'da yaşayan çok başka ın- sanlar var. Hisar. metropol içine sıkışmış apayn bir dünya. Orada çok kültürlü. meslck sahibi ama sonradan bohem ha- yatı sürdürmeye başlamış pek çok insan- ia tanıştım: dost oldum. Dursun ile bir i- ki kez karşılaştım. hepsı o kadar. Sonra hapse girdiğini duydum, sanınm hâlâ ha- pisteymiş - Derviş Zaim. bir tür gerilla sa\aşı ola- rak nitelendirdi t'ılnü. L nderground film, sokağın ö> küsü gibi tanınılamalara sizin yakiaşımınız ne yönde? UĞURLl'-Sokağaçıkmameselesin- den çok hedefledığinız nokta önemli. Türk sinemasında özgün işler yapılma- lı. Hollyvvood ile aşık atmanın hiç bir an- lamı yok. Sanat bir varış değildir. Bıze ait kokulann olması önemli.'Tabutta Rö- • vaşata'özgün, her şeyiyle bizden bir film oldu. - Özgün olmak. sahici olmak sık sık vurgulanan bir hedef. Peki yeterince ör- nekle karştlaşabiliyor mu\ u/ sizce? LĞL'RLL'-Bazı ş.eylen söylemek ko- lay. gerçekleştirmek çok zor. Yalnız sa- nat anlamında değil. topyekün düşün- mekle ilgili birşey bu. Örııeğinkadınlar Mahsun rolmle AntaKa'da En İ>i Erkek Oyuncu Altın Portakal"ını aian Ahmet Lğuriu. sanat dümastnda devletçi bir zihnivetin olduğunu \ urguluvor: "Bu zihnivet bugüne dek beni istemedi. Ben bu ülkede bu işe kafa yormuş adamlardan birisiyim. Önüme senaryolar geldi de ben nü reddettim? Şimdi bana sormorlar neredeydiniz di>e. Ben burada>dım diyorum. Bir bakıma. yıllardır tabutta rövaşata yaparak geldik bugünlere. Hiç kola> olmadı." (Fotoğraf: K A D E R " T L Ğ L A ) kurtulsun denilivor. Kadınlartek başına mı kurtulacak?... Çağdaş aktör nasıl ol- malı diye soruluyor. Bir enstrüman çal- malı. ses eğitimi görmeli. iyi dans ede- bilmeli.. Peki nasıl gerçekleştireceksiniz bunları7 Bütün bu alryapı gereklerini ye- rine getirmeden yaratıcı özgürlüğü iste- nemez. Şimdi bizi alsalar. kulaklanmız- dan tutup HolKuood'a atsalar ne yapa- cağız orada'.' Sinemamız hangi noktada. bızim hedef'imiz neresidir? Bunu çok iyi bılmek lazım. - Oyuncuların yarattikları tiplemeler ile ilişkilcri hakkında ne düşünüyorsu- nuz: oyuncu belli birçizginin takipçisi ol- malı mı? L ! ĞLRLU-Bu sanata bakış açısıvla ]1- gili. Bakış açısı da zamanla oluşacak bir şey. Benim konsen atuvarda aldığım eği- tim. aslında şu anda yaptıklanmın dışın- da. Biz dünya klasiklerinden örnek ve- ren bir eğitimden geldik. Böyle olunca size verilen her göresi yerine getirmek zorundasınız. Zamangeçtikçeşunun far- kına vardım: Sanatçınm yatkın olduğu belli bir riir vardır. Ancak hâlâ benim il- gi alanım şudur diyemiyorum. Örneğin vodvil, dram. trajedi oynayabilirim. Tek birtüre odaklanmadım. Ama on yıl son- ra ne olur bilemem. Çeşitli türler dener- >iniz. Arayollaragiripçıkarsınız. Bazen ınecra değişir ama çıkmaz sokak olma- malı. - Tabutta Rövaşata ile ilgi odaği olun- ca "Ben zaten buradaydım" demiştiniz... Bu bir yakınma mı? LĞL'RLU- Yalnız sinemada değil. sa- nat dünyasında devletçi zihnivetin yer- leştigini görüyorum. Bu zihniyet bugü- ne kadar beni istemedi. Ben bu üJkede bu ışe kafa yormuş adamlardan bir tanesı- vım. Önüme senaryolar geldi de ben mi reddettim? Şimdi bana soru>orlar nere- devdinizdiye. Ben buradaydım diyorum. Bir bakıma. yıllardır tabutta rövaşata ya- parak geldik bugünlere. Hiçkola\ olma- dı. Bir devlet memurunun çocuguyum. Ama devletle benim hıçbir organik ba- gım olmadı. \ergi vermekten başka. 12 yıldan fazla De\ let Tiyatrolan'nda çalı- şarak bu borcu yeterince ödediğimi dü- şünüyorum. - Mahsun ile yakaladığınız başarı için ne söS lemek istersüıiz? UĞL'RLL' - Begenilme duygusu her ınsanın içinde olan bir duygu. Ama sa- nat dün>asında başanlı olmak çok daha geniş bir yelpaze içinde düşünülmeli. Antalya gibi çok önemsenen bir festi\al var. Buradabaşankazanmış bir film var Yöneticilerden, Kültür Bakanlığfndan bir teşekkür bile almadık. Çok merak ediyorum. bu neyin Kültür Bakanlığı. ki- min Kültür Bakanlığı? Osmanlı'nın ka- pılan çalınmasın diye bekçi dikiyorlar, külliyeleri yeniden diriltıvorlar. Bireyın. sanatçınm kapı kadar değeri yok. Bu şartlar içerisinde biz film yapıyoruz. Bu film Kültür Bakanlığı'ndan hiç vardım almadığı gibi bakanlığa Hisar'dakı çe- kimler için para bile ödedik. Ben bu ül- kede vergi \eren bir insansam bunları söylemek hakkım. Şen sanatçını koru- mazsan geleceğin ne olacak? \anlış an- laşılmasın, sanatı birülkenin kurtarıcısı olarak görmüyorum. Ama sanat kalıcı- lığı olduğu için önemlidir. Tuvalı topluluk Huun-Huur-Tu ve Bulgar Angelite topluluğu bu akşam CRR Konser Salonu'nda 6 Işık DemederT 6 Melekler'le bııluşuyor• Huun-Huur-Tu. İstanbul'da 24 Bulgar türkücü ile buluşuyor. Huun-Huur-Tu'nun binlerce yıllık tarihi olan multifonik Küğme türkülerinin. Angelite'nin hipnotik vokal teknikleri ve Sergey Starostin'in geleneksel Rus sesi ile fuzyonu festivalde kaçırılmamalı. TANSl'Ğ 1. Uluslararası Mıstik Mü- zık Festıvalfnekatılacakolan Huun-Huur-Tu adlı Tuvalı topluluk. bu ak^am Cemal Re- şit Re> Konser Salonu'nda konser verecek. Tuvalılar. sa- yılan 150.000 kadar olan bir Güney Sibırya Türkı halktır. Geleneksel bölgelen Rusva ıie Moğolıstan arasındakı bugün- kü sınırın kuze> ve batısında. Altay Dağlan'ndan Sayan havzasındakı Yenısev Irma- aı'na kadar uzanır. 1921 yılın- da So\ yetler Birlıği'nin deste- ğı ile fanna Tu\a adıyla cum- îiurivet kurulur. 1944'te So\- vetler Birüği'ne katıian Tuva. bugün Rus%a sınırlan içinde bırözerk cumhunvettır. Huun-Huur-Tu (Işık De- metleri) eski müzık seslendi- ren yeni bir toplulukrur. Ale- xander "Şaşa" Bapa. kardeşi Sa>an ve öteki iki müzısyen. Kavgalul Kovalıg\e Albert Kuvezin. eski \e unutulmıış türküleri seslendırmek üzere Huun- Huur-Tu'vu 1992 de kurdular. Saşa. Sayan ve Kav- galul. Sovyet dönemınde res- mı kültüreİ yaşamın bırparça- sı haline gelmiş olan devletın yönetımındekıbüvüktürküve dans topluluklarının birisin- den gelmiş sığınmacılardı Folk müzikleri vededüzmece folk müziklerivle bu büvük topluluklar. uzun on yıllarbo- yunca hayatını verlı müzık ya- parak kazanmak iste\en genç müzisyenler için hemen he- men tek çıkış noktası olmuş- lardı. Ancak eski Sovvetler Birliği'nin heryerinde müzik işı giderek özelleştikçe. bırçok müzısven. devlet kuruîuşlan- nı terk edip kendı toplulukla- nnı oluşturdu. Huun-Huur-Tu bu tür gruplardan birisidir. Huun-Huur-Tu, Birleşik Devletler'de ilk dinletilerıni 1993'teverdiler. Ba^anvabir- denbire ulaştılar denilebılır. Tuva halkı tarafından geliştin- len benzersiz doğuşkan ya da gırtlaktan söyleme teknıği en ilginç vokal tekniklerden biri- dir. Huun- Huur-Tu Birleşik Devletler'de Kronos Dörtlüsü, Huun-Huur-Tu \e Angelite'nin konseri bu akşam 19J0'da başlayacak. Frank Zappa. Chieftains v e L. Shankar ile beraber sahnede yeraldı. Ayrıca. HolK-vvood'da Geronimo adlı film müzigini devaptılar. 1994'te Anatoli Kuular ve Alexey Sanglar, Albert Kuve- zin ve Sasha Papa'nın yerini aldılar. Albert Kuvezin Yat- Kha adıyla kendı topluluğunu kurdu. Bu topluluk. ekim ayın- da6. Uluslararası AkbankCaz Festıvalı'ne katıldı. Nat-Kha gıbı Huun- Huur-Tu da Istan- bullu dinley ıcılerle ilk kez bu- luşacak. Huun-Huur-Tu"nun seslen- dirmelen. geleneksel kadar yeniliğin de değerlenni yansı- tır. Çoğu Tuva müziği gele- neksel olarak bir solo türkücü veçalgıcı tarafından seslendi- rilir ve müzisyenler belirli bir türveva müzikal biçem içinde uzmanlaşma eğilimindedirler. Ovsa. Huun-Huıır-Tu'nun es- ki türkü veezgilen seçmecı bir biçimde konserlerde sunuşla- rı Tuva müzık yaşamındakı değişiklikleri yansıtır. Dışarılıklı bir kimse için Tuva'daki en çarpıcı müzik Tuvalılann Küğme di>e ad- landırdıklandır. Küğnıe.Mo- ğolca'da "gırtlak" anlamına gelen bir sözcükten kaynakla- nır. Küğme, genellikle "bo- ğazdan şarkı söyleme" diye çevrılır. Prensip. tüm durum- larda avnıdır: Tek bir vokalıst aynı birzamanda ıkı ve ara sı- ra da üç birbirınden ayn tonu varatır. Dudaklann. dtlin, çe- nenin. vetumun ve larinksin özel hareketleriyle türkücüler, v okal olarak yaratılmış doguş- kanları seçici bir biçimde şid- detlendirebılırler. Tuva'da gırtlaktan şarkı söyleme hemen hemen yalnız- ca erkeklere aıt bir alandır. Oysa fizvolojik olarakkadm- lar da doğuşkanları. daha yük- sek perde düzeyinde de olsa meydana getirebılirler. Bu tür şarkı söylemenin kısırlığa yol açabileceği inancınadayanıla- rak kadın gırtlak şarkıcılanna karşı oluşturulmuş tabu yavaş vavaş terk edilmekte ve artık bazı kızlar da Küğme öğren- mektedirler. Tuva gırtlak türkücüleri. vo- kal üretiminin farklı tiplenni simgeleven çok sayıda birbi- rinden ayn müzikal biçemler seslendirirler. Yaygın olarak bılınen beş tane biçem vardır: Kargıra. sıgıt, borbannadır. ezegiler ve gırtlaktan şarkı söyleme ıçın genel bir terim oluşunun yanı sıra. belirli bir biçemın de adı olan kuğme. Eski zamanlarda rürkücüler tek bir biçemde ya da birbiriy- 2. Avrupa Filmleri Festivali, 22 aralığa dek sürecek maratonuna bugün Ankara'da başlıyor Avrupa sineması Türkiye'yi geziyor Polom aJı yönetmenJacek Kasprz> cki'nin canlandırma fUmi 'Piet Mondrian* gösterime sunulacak filmler arasında yer alıvor. Kültür Senisi - Avrupa sinema- sından seçkin örneklerin Türk ızle- vıcisiylebuluşacağı 'A\mpa Filmle- ri Cezici Festivali" bugün Ankara'da başlıvor. Bu vıl konaklayacağı kent- leri Ankara. îzmir. Bursa. Eskişehır olarak belırleyen gezici festival 26 kasım -1 aralık tarihlen arasında An- kara'da. 3-8 aralıkta tzmir'de. 10-15 aralıkta Bursa'da. 17-22 aralık tarih- lerinde de Eskişehirde olacak. Festivalin en ilgi çekıci bölümle- rınden biri. ünlü yönetmenîerin 1995-96 >apımı fılmlerindenoluşan *A>rupa Avrupa'. Bu bölümde İngı- liz yönetmen Gillies Mackinnon'un v önettiği 'Küçük \'üzler/ Small Fa- ces' dikkat çekivor. Film 1996 Edin- burgh Festıvali'ndebüvük ödül aldı. 'Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadın- lar" v e 'Yüksek Topuklar'dan anım- savacağımız Jspanvol sinemacı Ped- ro Aldomovar, son filmı 'Sırnmın Çiçeği'. Aureilo Grimaldi •ı\erolio". geçen yıl "Dönek'fılmıyletanınıafır- satı bulduğumuz Kazimierz Kutz. 'Kolonel Kvviatkovski'. Yugoslav v ö- netmen Goran Markoviç, geçen \ıl Montreal Film Festivali'nde büvük ödüî alan filmi 'Trajikomik'. Bulgar vönetmen Ilha Kosto\'un 'Traka Trak" adlı filmlen festival progra- mında gösterilecek filmlerden bazı- lan. Festivalde avrıca iki episod filmi de yer alıvor. llki Litvanyalı 3 yazar- dan uvarlanan ve üç farklı kişiliğin vaşamlannadeğinen .AJgimantas Pu- ipa'nm "Yıldınm Çarpması*. 'A>ın Onsekizi'. Danimarkalı Andres Ron- no« KJarlundun ilk fılmı. 'Birbiri- mizi Se\elim" ıse Macaristan üç us- ta\ı. Pal Sandor. KarroK Makk ve \liklosJancso'yubiraravagetirıvor. Festivalin 'TopluGösteriler'bölü- münde bir v önetınen. bir ekol ve bir türü yakından tanıyacak sınemase- verler. Bu bölümün konuğu Macar sınemasının önemli vönetmenlerin- den Zoltan Fabri. 5 "filmi ıle konuk olacak usta. 'Profesör'. Tlannibal'. "Beşinci Mühür', "Macarlar" . "Bit- memiş Cümle" v e 'Ağıf. Dığer toplu gösterı Fransa'dan. "Sa>aş ve Direniş' başlığı altında su- nulacak filmler arasında 'BüvükYa- nılsama" (Jean Renoir). 'Yasak Oyunlar' (Rene Clement), "Denizin Sessizliği' (Jean Pierre Mehille) ve 'Hoşçakalın Çocuklar' (Lx>uis Maüe) yer alacak. 'Kısa İyidir' ıse festivalin bir baş- ka başlığı. "Kısanın Komedisi Daha İyidir', "Bir OkuJ Bir Ekol', 'A\ rupa Panoraması'. 'Caniandırmada Res- nûn Büyüsü: Rein Raamat' gibi baş- lıkların \anı sıra National Film and Telev ision School öğrencılerinin ço- ğu ödüllü canlandırma filmleri ve kı- sa fılmlerindenol uşan toplu gösteri- si de 'Fransız Panoraması' adı altın- da sunulacak. Bu bölümde ayncade- ğişik ülkelerden komedi fümlennv- er aldığı 'Komedi Filmleri' toplu gös- terısi. lngıliz yönetmen L. Ander- sonın 'Düsjertlkesi've 'NoelDışın- da Hergün'adlı kısa filmleri gösteri- lecek. Gezici Festival, Izmir'de Gü- zel Sanatlar Eğitim ve Kültür Vakfı. Bursada Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Kültür ve Sanat Turizm Vak- fı, Eskişehirde ise Anadolu Üniver- sitesi'nin katkılanyla gerçekleş- tirilecek. !e ılintili iki biçemde uzman- laşırlardı. Oysa çağdaş türkü- cüler. özellikle de genç olan- ları. yaygın olarak bırkaç bi- çemde türkü söylerler. Çoğun- lukla. kısa ezgisel segmentle- ri çokbıçemlı potpunler oluş- turacak biçimde söylerler. Gırtlaktan şarkı sö\ lemenın Tuvalılar için geleneksel ola- rak coşku belirtımı olarak ış- lev göstermiş olduğu. doğal güzelliklere duyulan havran- lık. aşk veya yainızlık tarafın- dan yaratılan vüksek duygu- sal durumlara bir tepki olarak kullanılmış olduğu düşünülür. Otlaklarda tek başlarına va>a ya da atlı olarak dolaşırken ço- banlar birbirlerı için değil. kendilen için dağlar, bozkır ve atlar için türkü söylerlerdi. Av - nı zamanda da türkü yoluyla kendilerini halklarının 'et- hos'u ile özdeşleştınrlerdı. Eskiden moderne , Gırtlak türküsü aynı zaman- da. öteki müzikal biçımler ve türlenn ses örgüleri ile de ya- kın bağlar içerir. Küğmenin karakteristik tmısının Tuva'da- ki en yaygın çalgı olan komıı- zunkıne bu denl'benzeroluşu bir rastlantı değildir. Bir usta- nın ellerinde komuz bir insan sesine dönüşür. gırtlak türkü- sünde ise insan sesi komuzun sesine dönüşür. Bızanki \e igil-Kaygalul Kovalıg tarafından büvük us- talıklaçalman "atbaşrkemen- çegibi Tuva telli çalgılan gırt- lak türküsü gibi doğuşkanlar bakımından zengindir. Cste- lik. tıpkı gırtlak türküsünün aşk \e yainızlık veva doğal dünyanın güzelliği ve canlılı- ğı üzenne \orum getirmesı gi- bi igıl ıle seslendirılen ezgiler de atlarla ilgili öyküler anlatı- yor olarak algılanırlar. lgil, atın bir müzikal kişıleştırilme- si diye nitelenebilir, çoğu par- çası atlardan yararlanılarakya- pılır ve bovnuna eklenen sım- aesel bir atbaşı ile taçlandın- fır. Tuva müziğinde böylesıne canlı bir biçimde belırtılen. doğal olanla ve doğa üstü olanla yapılan söyleşi. şimdi çoğunlukla >ok olmuş olan es- ki bir "müziğin anıacı" düşün- cesinde somutlanır. Bu düşüncede müzık. yal- nızca bir eğlence biçımi olarak değil, doğa ile insan arasında- ki ilişkinin bir belirtimi olarak ver alır. Huun-Huur-Tu'nun başansı. bu eski sanatı modern bir dinleti dekoruna uyarlar- ken onu esinlendiren gelenek- sel toplumsal dünyanın ruhu- nu ve canlılığını da koruma- sındadır. İlyada'dan Urart mücevheplerine • Kültür Senisi - L'rart. M.Ö. 850'lerde vaşadığı sanılan ünlü Yunan destanı İlyada'nın ozanı Homeros'tan esinlenerek hazırladığı mücevher koleksiyonunu Fly ada Koleksiyonu adıyla sanatseverlere sunuvor. Serginın açıliş gününde tlyada'dan alınan metın ışığında tivatro sanatçıları teatral bir gösteri sundıı Besteci Edison Oenisov öldü • PARİS(.\.A)- Müzik dünvdsında 2U. _vüz\ılm son çevreğinın en ilginç bestecisı olarak kabul edilen Edison Denisov Paris'te öldü. \akın çevresı 67 yaşındaki Rııs bestecinın geçirdiği trafik kazasmdan sonra durumunun giderek ağırlaştığını bıldirdi. Denisov "un 'LEcume des Jours' adlı operası başta Fransa olmak üzere pekçok ülkede başan kazanmıştı. Deniso\ 1993 yılında Parıs Kenti Büvük Müzik Ödülü'nü almıştı Ömer Seyfettin öykü Yarışması • Kültür Servisi-Türk edebıyatına çok savıda vapıt kazandıran ünlü övkücü Ömer Seyfettin anısına Gönen Belediyesi tarafından düzenlenen öykü yarışmasının sekizınciî.ı gerçekle^tinlecek. Baş\urular31 aralık tarihine dek Gönen Kaplıcalan İşletmesi AŞ'je vapılacak. Ödüller. 6-8 Mart 1997 tanhlerı arasında kutlanacak 'S. Gönen Ömer Sev fettin Kültür Sanat Haftası'nda sahıplerine verilecek. Aksanat'ta 'Romeo ve Julief • Kültür Senisi-Aksanat'ta bugün saat 12.30 "da laserdisc'ten Prokofiev 'in 'Romeo & Juliet Suite' adlı bale^i gösterilecek. Toronto Dans Tıvatrosu'nun sergilediğı yapıtta .Montreal Senfoni Orkestrası'nı şef C. Dutoıt yönetivor. Romeo ve Juliet balesinin göstenmi saat 18.30da tekrarlanacak. 'Korangle' ustası Bilkent Senfoni Orkestrası'nda • £ • Kültür Senisi- L Bilkent Senfoni p Orkestrası bu akşam dünyaca ünlü 'korangle" sanatçısı Miriaın Hannecart- Jakes ıle şef Jean Fournet'yi ağırlıyor. 'Korangledeki ustalıgı ıle birçok besteciye ilham vermiş Jakes. Bassoeşlığinde VVoIf-Ferran'nin 'Korangle Konçertosu'nu Türkive'de ilk kez seslendirecek. »Fransız müzığinın günümüzdeki en önemli temsilcilerinden Jean Fourııet'nin katılımıyla gerçekle.şecek konser Bilkent Konser Salonu'nda. 'Bağımsızlık Günü' rekop kındı • NEVV YORK (\.\V 1996'nın en çok gelir getiren filmi uzavlıların ABD'ye saldırarak. Beyaz Saray'ı havava uçurmalannı konu alan. 302 milyon dolar hasilat geliriyle 'Bağımsızlık Günü" oldu. Ikincı sırada ıse görülmemış şiddettekı bir hortumun ortaya çıkardığı felaketi anlatan 'Tvvister' adlı film gelivor. "Mission (mpossible". 'The Rock". "The Nuttv Professor' ve 'Birdcage' de gelir getiren filmler listesinde yeraldı. Geçen yılın en fazla gelir getiren filmi. 184 milyon dolar hasılatla "Batman Fore\er" olmuştu. Antonio De Los Reyes'ten flamenko • Kültür Senisi-İstanbul Conrad Oteli. 4 ve 5 aralık tarıhlerinde tlamenko dansının büyüleyici ritimlerinin sergileneceSi birgösteriye ev sahipliği yapacak. Flamenkonun çarpıcı dünyasını bu dansın ustalanndan Antonio De Los Reye.s _>ergileyecek. Saat 20.00'de başlayacak gösteriyi izlenıek isteyenlerin 0(212) 227 30 00 numaralı telefondan rezervasyon yaptırması gerekıyor Bizim Tiyatro, Türkiye turnesinde • Kültür Senisi -Bızım Tiyatro, Franz Kat'ka'nm yapırından Zafer Diper'ın oyunlaştınp yönettığı "Dava' adlı oyun ile Türkiye turnesıne çıktı. Oyun. Diyarbakır, Gaziantep. Kahramanmaraş. Elazığ. Alanya. Manavgat. Gazipaşa ve Antalya da sahnelenecek. Bizim Tiyatro'nun bu sezondaki yeni oyunu 'Ölümsüz Şarkf ise turneden sonra seyirciyle buluşacak. 'Ölümsüz Şarkı'. 1973 Şili darbesinde işkence ile öldürülen ünlü folk şarkıcısı \'ictor Jara'nın yaşamını konu alıvor. Tuncer'in fotoğraf sergisi ABD'de • Kültür Senisi-Turizm fotoğrafçısı Halil Tuncer. 25- 26 ekim tarihleri arasında ABD'nin VVashington kentinde Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu tarafından düzenlenen fotoğraf sergısinde 'Fotoğraflarla Türkiye Turizmi'ni tanıttı. Fotoğraf sergisine TBMM Başkan Vekili KamerGenç. Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Nüzhet Kandemir. DYP İstanbul milletvekıli Jefi Kamhi katıldı. Tuncer bugüne dek yurtdışında pek çok sergiye katıldı \e ödüller aldı. CRR'de Dede Efendi Günleri' • Kültür Senisi- Türk musiki tarihinde klasik dönernin son büyük bestecilerinden Hammamizade İsmail Dede Efendi'nin 150. ölüm yıldönümü nedeniyle İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda 20-30 kasım tarihlerinde Dede Efendi Günleri düzenlenecek. 29 kasım günü saat 19.30'da başlayacak etkinlıklerde ünlü bestecinin yaşamı ve vaşadığı dönem "Kuğunun Son " Şarkisf adlı teatral göstenyle anlatılacak. Gösteri 1 aralık cuma günü aynı saatte yinelenecek. 30 kasım cuma günü ıse Dede Efendi'nin anısına düzenlenmiş olan beste yanşmasının ödül töreni vapılacak. Törenin ardından Alaadın \'avaşça \e Selma Sağbaş bestecinin çeşitli yapıtlarını seslendirecek. 'Kamelyalı Kadın' balede Kültür Senisi-Alexandre Dumas'ın ölümsüz yapırı '"Kamelyah Kadın". Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından sahneye aktanldı. Beyaz perdede Greta Garbo tarafından oynanan yapıt. ünlü besteci Verdi tarafından baleye uyarlandı ve Türkiye'de Çek kareograf Robert Balogh tarafından sahneye konuluyor. İki perdelik eserin dekorlan Nihat Kahraman'a. kostümleri Mine Erbek'e ait. "Kamelyah Kadın" balesi için özel olarak seçilen dansçılar arasında. Armand rolünde Volkan Ersoy ve Bahri Gürcan, Marguerite rolünde ise Ayşe Fidanlık'ın ı perfbrmanslanyla ilgi çektiği gözfeııdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear