23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24KASIM1996PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER 'Geleceğin Miman Oğretmenler' MUSTAFA GAZALCI Eğiı- 1 2 Eylül cunta yönetımı. bir- çok öğretmenı mesleğınden ertı: o günun en büyük öğret- men örgütü TÖB-DER yö- neticılerını haksız >ere içer- de tuttu. örgütün malvarlığı- na el koydu. Demokratık yapısına son \enlen likokul Oğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı (İLK.SAN) Mılli Eğitim Bakanlığı \esayetine sokuldu. Bunun sonucu mahkeme kararıyla da saptanan İLKSAVda çeşitlı yolsuzluk- lar yaşandı. Ay nı yönetim kendını bağışlatmak ıs- tercesıne 24 Kasım'ı 'Öğretmenler Gü- nü* kabul ettı Bugününyaranöğretme- nin, eğıtimın borunlarının tartışılması. kısa süre de olsa kamuoyunun ilgisinin bu sorunlara çekılmesıdir. Aslında bütün dünya. 5 Ekim'i Diin- ya Öğretmenler Giinü olarak kutluyor. Bizde ö> le yapmalıy ız. 1966'da Pans'te öğretmenlerle ilgılı hükümetlerarası özel konferans toplandı. Bu toplantıda öğretmen statüsüne ılışkın İLO ve UNESCO'nun hazırladığı ortaktavsiye karan Türkiye"nin de ımzasıyla kabul edildi. Uluslararası Eeıtım Konferansr UNESCO. 30 Eylüf- 5 Ekim 1996 ara- sında Genevre'de Uluslararası Eğitim Konferansı'nı45 keztopladı. 134ülke- den 750 delegenın katıldığı toplantının konusu, "Değişen DünyadaÖğretmenin RoliinünGüçlendirilmesi~ydı Toplantı- da "eğitim sisteminin yenilenmesindeöğ- retmenin katkısı \ e toplunıdaki sa> gınlı- DerGen. Bşk., CHP PM üyesı ğı" üzerinde duruldu. Eğıt-Der adına gözlemcı olarak kon- feransı ızleyen Dr. Hüseyln Pekin'ın bıl- diğıne göre toplantılar sonunda kabul edılen 'Tavsiyeîer belgesinde', "Bundan böy le öğretmenlik mesleğine girmek is- teyenlerin yetenekli kişilerden seçilmesi" »örüşüneyer verildı. " UNESCO Genel Sekreteri Federico Mayor. konferansta yaptığı konuşmada ijunları söylemıştır. "Okullann iyi bir biçimde donatılması kuşkusuz önemli- dir. ama öğrencUer için bundan daha önemlisi ivi öğretmenlerinin olmasıdır. Öğrefmenler, geleceğin bilgi toplumunun en önde gelen mimarlandır. Eğitim işleriy le uğraşmış politikacılar, bugüne değin oğretmenleri dinlemiş ol- salardı, önerüerini anlayışla karşılayıp bir köşeye atmasalardı. kuşkusuz, giinü- müzdeki eğitimin dtize\ i çok daha yiik- sek olurdu." Ulkemizdeki durum Ülkemizde ilk ögretmen okulu (Da- rülmuallimin) 16 Mart 1848'de acıldı. Aradan 148 yıl geçmiş. Az bir süre de- ğil. Cumhuriyetdönemınde açılan ögret- men okulları, Köy Enstıtüleri, yükse- köğretmen okullan, eğitim enstitüleri gı- bi başanlı kurumlar aracılığıyla bınler- ce ögretmen yetiştirildi. Ancak bu başa- nlı eğitim kurumları yanlış siyasetlerle yok edildi. Bugün ıse geçmişin deney lenne da> a- nan köklü bir ögretmen yetiştırme polı- tıkamızolmadığıgibı. 12 EylüPdenson- ra YÖK'e bağlanan üniversitelenn eği- tim fakültelen arasında da bir eşgüdüm yoktur. Arazı \e yapılanyia bugün de büyük çapta ayakta duran eskı ögretmen okul- lan (Köv Enstıtülenl süresı uzatılarak ögretmen yetıştınlen kurumlar durumu- na getınlebılır Oğretmen açığı her \ıl artrvor. Okul- lar açılalı a> far geçmesine karşın açıklar sürihor. Milli Eğitim Bakanlığı önceden hazırlık vapacağına geçici çözümlere başvuru>or. Ögretmen formasyonu ol- ınavan her üniversite bitirenin başt tıru- sunu kabul etti. Hele dinsel ağırlıkh bir eğitimden gecmiş Mısır"daki El-Ezher İ niversitesi'ni bitirenlerin sınıf öğret- menliğine başturulannın alınması bile büyük biryanılgı olmuştur. Böyle uygu- lamalar eğitimin birliğini ve niteliğini da- ha da bozmaktadır. Orgütlenme ve sorunlar Ülkemızdekı ılk ögretmen örgütlen- mesı "Öğretmen Meclisi* (Encümen-ı Muallımin) adıyla 1908'de olmuştur. Aradan 88 yıl geçmesıne karşın öğret- menler çağdaş anlamda bir örgütlenme- ye bugün de sahip değüdır Varolansen- dıkaların yasası Meclis'ten anayasa de- ğişıklığıne karşın çıkmamıştır Toplu- sözleşmeh. eğitim politıkasında söz hak- kı olan bırörgütlenmeortamı öğretmen- lerimize sağlanamamıştır. Iktidarlar işlerine gelmedığı ıçın kamu sendikacılıgında büyük bırgüç olan öğ- retmenlerın örgutlenmesını süreklı en- gellemişlerdir. Özellıkle sağ hükümet- ler, hak ısteyen oğretmenleri sürmüşler. işınden uzaklaştırmışlar, onlara çeşitli baskılaruygulamışlardır. Öğretmen so- runlannı şöyle sıralavabilıriz: • Eğitimin her kademesinde çalışan 500binı aşkın öğretmenm sorunlan yıl- lardır eksilınemış. tersıne artmıştır. • Doğu'da. Güneydoğu'da görev ya- pan öğretmenm can güvenlıği yoktur Türki>e İnsan Hakları Vakfı'nın hazır- ladıöı rapora aöre 1984-91 arası 25. 1992'de 30. 1993"te 50. 1994- te 33. 1995"te 7, 1996"da da Kahramanma- raş'ta 3. Diyarbakır'da 4 olmak üzere toplaın 152 öğretmen PKK ve faili meç- hulcınavetlerlevaşamlarını yıtirmişler- dır. • Ay rıca bın 815 okul terör. 9 bin 564 okul da göç ve köy boşaltma nedenıvle kapalıdır. Zorunlu eğitim yaşında olup da vıllardır okul ve öğretmen yüzü gör- meyen çocuklarımız vardır. Daha çok zaman yıtırilmeden bu çocuklara bıryo- lunu bulup hıç olmazsa temel eğitim v e- rilmeli. öörenım özgürlüğü sağlanmalı- dır. I Çok kez söz verilmesıne karşın öğ- retmenlerın gelırdüzeyı yükseltılmedı. Öğretmenin özlük haklarını iyileştirici yasalar çıkanlmadı. • İvı vetişmış bırçok öğretmen ya dershanelere, ozel okullara gittı ya da genç yaşta emeklı olarak başka bir işe girdı. Devlet. öğretmenlere uyguladığı maddi manevi baskılarla devlet okulla- nnın içini boşalrtı. Özelleştirmeye. pa- ralı eğitıme ortam hazırladı. I Atama ve verdeğntırmSlerde sen- dika temsılcilenne söz hakkı verilmedı. nitelıği olmavan kavırılmış kişıler vö- netici yapıldı. • Oğretmen kendi vöneticisinin se- çiminde söz sahibı olamadı. • Öğretmen yetiştırme planlanama- dı, köklü ılkelere dayandınlamadı. Ça- lışan öğretmenlere yeterince hizmet içi eğitim sağlanmadı. I İikokul Oğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı, (İLKSAN) Mıl- lı Eğitim Bakanlığfna bağımlılıktan kurtanlıp öğrermenlerin yönetimine so- kulmadı. H Askeri mahkemenın cezalandırdı- ğı. sivıl mahkemenın akladığı TÖB- DER'ınmallanHazıne'denalınarak öğ- retmenlere gen verilmedi. • Öğretmenlerin konut, sağlık ve dın- lenme sorunlan çözülmedı. • Bütün çağdaş ülkelerde olduğu gı- bi öğretmenlere siyaset yapma hakkı ve siyasi partilere üye olma. >önetımlerıne seçilme hakkı tanınmadı. Sonuç Eğitimin. öğretmenin sorunlan kalıcı çözüme ula^tınlmak ısteniyorsa öğret- mene, örgütlerine söz hakkı verilmelıdır Bütçeden eğitıme daha çok pay aynl- malı. velıden. öğrenciden para toplama işine öğretmen kanştırmamalıdır. Yerel yönetımlerkendısmırlanıçındeki okul- lann eğitim ışjerine yardımcı olmalıdır. V'eliler örgütlenmeli. eğitim. öğret- men sorunlannın çözümüne katkıda bu- lunmalıdır. Öğretmen açığı kapanıncaya değın emeklı öğretmenlenn emeklılik haklan- na dokunulmadan sözleşmelı olarak ça- lıştınlmalıdır. PENCERE Bu Yanlış Durdurulmalıdır EROLÇEVİKÇE T urkıve enflasvonu venmedıkçe hiç- bır sorununuçözemez. Dünvadaenf- las>onla 10yıl sürekJı >aşavan \eonu alişkanlık edinen bir tek ülke yoktur. Yıllık vüzdeSOO'lerdeenflasyongö- ren ülkelerbıle vardır.ama I5>ılbo- >unca ortalama v ılda v üzde ''O fıvat artışı > aşayan hıçbır ülke yoktur. Ülkemız belkı Kurtuluş Savaşı dışında ciddi hiç- bır konuda tansık (mucıze) varatmamıştır. eğer 15 yıl bovunca her yıl vüzde 7 Oenflasyonu bir tansık sa>mazsak >'erlı. vabancı bütün ıktısatçılar Tür- kıve'nin bunu hâlâ nasıl kaldırabıldığıni anlama- ya çalışıyorlar. Çünkü beklenırdı kı. ülke ekonomisi şimdıye kadar tanı anlamıvla ıflas etmış olsun. Ben sanı- vorum kı aklı eren herkes. Türkıyemızdeki şanslı bir önemli ka> nağı gözden hıçbır zaman kaçırma- nııştır Toprağımız. tarımımız (hayvancıhk dahil) yedığı bütün darbelere. haksızlığa ve ıhmale kar- şın mutfağımız ve sanayımız başta olmak üzere tüm ekonomının entlasvon karşısında en azından soluk almasını sağlıyor: ancak korkarım. onlarda gitgıde o özvenyı ve dayanıklılıgı artık göstereme- vecektır. Son birkaç yıldır uvgulanan vanhş poli- tıkalar yüzünden tarımın kendı soluğu tükenmek üzeredir. Gerçekten de son > ıllarda oransal fîyatlar açısın- dan tarım en çok kaybeden kesim olmuştur. Gerek taban fivat politıkasının sureklı tarımın aleyhine kullanılması. gerek tarımın finansman kurum ve kavnaklarının ıçıne düşürüldüğu durum, üretıcivı daha az üretmeye. daha düşük verim almaya mah- kûm emıştır. Bütün ülkeler. özellıkle kalkınmayı sanayileş- meyle özdeş sayan gelışmekte olan ülkeler. elbet- te ki vıllarca tarımdan sana>ıve ka>nak aktarmış- lardır Bu. >anlış da değildır. Tiirkiyede 1960'lar- dan sonra, bunu yapmıştır Ancak son 10 yıldır ulkemizdeki durum tarım- dan kaynak aktarmak durumundan çıkmış. tarım sanki soyularak. kendını yaşatma olanakları elın- den alınır olmuştur. Hayvantılıkta. buğdayda. şe- kerpancarında. ayçıçeğinde. pamukta, narenciye başta olmak üzere bazı önemli mevvelerde karşı karşıya kalınan durum budur. Gıttıkçe lıbarelleşen. bir anlamda firma düzeyin- de bırevselleşen ekonomik karar mekanizmaları göz önüne alındığında zaman ıçinde tarımın lehı- ne. kendıliğinden bir gelışme beklenmemelıdır. Haklı olarak her ekonomik ke.sim bırbaşkasından alarak. çalarak kârını arttırmak istemektedir. Ama şimdılerde herkes en kolay alacak. çalacak sektör olarak. sahıpsiz. örgütsüz ve onlara göre ılkel olan tarımı. hemdesadece tarımı bellemiştır. Bu durum o kesımlerin uzun dönemlı bir hes;ıbının bılınçlı bir programının sonucu değildır. Çünkü bındıkleri dal yavaş yavaş kopma noktasına doğru gıdıvor. gör- müyor da değiller; herkes kendı kısa v a da orta dö- nem bireysel ömür hesabı ıle kendını kurtaımayı düşünüyor. Genel ekonominin gidişatı ve gerekli önlemle- rin alınması elbette ki hükümetlenn ışidir. Şöyle bir bakıldığında özellıkle tarım ve destekleme po- lıtikaları açısından mutlak ders alınacak ülkeler öyle devletçi ekonomiler ve veya sadece sos>al politikalara ağırlık veren ekonomiler filan değil. Avrupa'nın en libarel ekonomılen. Fransa. Ingıl- tere. Alman>a. Hollanda, İtalya ve hatta ABD'dir. Türkıye tanmını ölüme gıden yoldan kurtarmak zorundadır. Bunu enflasvonu durdurmak. bütün sektörlere >enıden sağlıklı kavnak varatmak için >apmak zorundadır. Ama tarım gerçekten köklü çözümler ıste>en bir yeni boyutta Türkiye'nın önündedurmaktadır. Köklü (radikal) çözümler ge- rekir dıvorum. çünkü. son dönemde ekonomiyi v önetenler tam tersı gerekçeler v e öngörülerle her >ıl ters >önde kararlar üretmiş ve uvgulamışlar. uygulamava da ınatla devam etmektedirler. Tabandan. köylümüzün, çıftçimızın kendi ey- lem v e uygulaması ıle bir çözüme ulaşmak olanak- lı değildir. Tanm hergelecek >ı] için bıryıl önce- sinden alınacak genel. bütünlük ıçinde uvgulanan birprogram dızısı ıle kurtanlabilir. Bu program >ö- re, ürün. araç-gereç. finansman ve uyguiama bü- tünselliğı ve süreklilığini sağlarsa ancak başanlı sonuç verebilır. Verebılir dıvorum çünkü eğer gecikmediysek... iu TARTIŞMA Dikkat Çekelim Derken... eçen haftalar ıçinde \vrupa Insan Hakları Komis>onu"nun Turkıve alevhıne vapılan bırevsel başvurulurda "iç hukuk yollannı tüketme" şartını aramadığı. özellıkle ülkemızın Günevdoğu bölgesınde yaşanmakta olan olav larda mağdur olanların "doğrudan konıisvona başMirabileceleri" imajının varatılmasina çalışıldığı görülmüştür. Bu açıklamalar ya da "dokundurmalar™ konuvu ıyı bılmemekten, "Akdivarve diğerleri" adlı mahkeme karannı tam olarak okumadan. kulaktan dolma bilgılerle fetva verme alışkanlığımızdan kaynaklanıyor olabilir. Özellikle. televizyon kanallarında >er alan proaramlarda "insan haklan \e temel özgürliikier konusunda" vatandaşlanmıza sonuç alamavacaklan yanlış yollar ışaret edilmektedir. Özetle. söylenen şudur. Artık Av rupa İnsan Haklan Mahkemesi. özellikle Akdivar ve diğerleri adlı dava ile Türk vatandaşları için norınal prosedür dışında gelişen veni bir sün-ç başlatarak iç hukuk vollarının tüketilmesi şartını aramamaktadır. Bu tamamen yanlış va da kasıtlı bir vorumdur. Söz konusu kararın sonuç bölümünde 77'nci paragraf açıktır Bu paragrafta mahkeme. söz konusu karan sadece bu dava ıle sınırlı tuttuğunu. Türkıye'nın bu bölgesinde iç hukuk yollanna başvurmanın sonuç getirmeyeceği şeklınde bir genelleştırme yapılamavacağını ve başvuru sahiplerinın. sözleşmenın 26'ncı maddesinde öngörülen öncelıkle ıç hukuk yollannın tüketilmesi zorunluluğundan muaf tutulmavacakları hususunun "altını çizmek geregini duymaktadır" denılmektedir. Böylece. Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi Türkiye'den yapılacak başv urularda farklı bir uyguiama başlatmadığını önemle belırtmek istemıştır. Dolayısıyla çok dikkatli olmak gerekir... Yanlış yorumlar vapmak. bazen yol gösterme anlamına da geleceğınden. özellıkle avukatlar ve onların meslek teşekküllerı olan barolann doğru bilgi edinmeleri ve açık beyanlarda bulunmaları ve hatta eğıtimeı çalı^malar yapmalan gerekir. Aksi takdırde. venı bir uvgulama başlatıldığını zannedecek olan mağdur vatandaşlar iç hukuk vollannı tüketmeden Avrupa İnsan Haklan Komisyonu'na başvuruda bulunacak ve bu başvurulan usule uvgun olmadığı ıçın reddedilecektır Komisyonun bu ret beyanı ıse kesindir. Avrupa Konseyi'nde Türkıye'nın itibarını yitirdiğıni vurgulamak ısteyenler. aman dikkat!.. Vatandaşlan etkileyelim derken. onlann mağduriyetlenne yenilennin eklenmesine neden olmayahm. Av. Belkıs Bavsal Öğretmen Giinü?.. Bugün öğretmenler günü... Öğretmene çiçek verilecek. eli öpülecek, yüzey- sel nutuklar atılacak: - Sevgili öğretmenim!.. Yetermi?.. Hayır, düşünme. hesaplaşma, ırdelemegünüdür bugün; yarım mılyon öğretmenm yaşadığı Türki- ye'de öğretmen nereden nereye geldı; ne durum- dadır?.. * 1923 Devrimi gerçekleşirken Türkiye geri bir ta- • rım ülkesiydi; ıstatistik verileri yok gıbiydi. DİE (Dev1 let istatıstik Enstıtüsü) ancak -Merkez Bankası'yla birlikte- 1930'da kurulabilmiştir. Bu bakımdap 1920'li yıllarda okuma-yazma oranını doğru dürüst saptamak olanağı yoktur; ama en iyimser yakla: şımla 12 milyon kışinin yaşadığı Anadolu'da nüfu- sun yüzde 9O'ı aşkın bölümü alfabesizdi; eski ya- zıyla basılı kıtap sayısı da 25 bındı. Nasıl aşıhrdı bu karanlık?.. ' Öğretmenle... Ne var ki ış bununla da bitmiyordu, öğretmen ne öğrete,cektı?.. Batı'da Aydmlanma Devrımı'nden sonra öğretim temelden değişmişti. inanç yerine akıl ve bılime dayalı eğitimle donanıyordu uygar: hk!.. Ne yapmamız gerekiyordu?.. 1924'te çıkarılan Tevhid-ı Tedrisat Kanunu (Öğ- retım Bırliği Yasası) medreseyi kökünden yıkıyor* du; öğretmen 'laik Cumhunyet Aydınlanması'nn öğretmeni olacak, yüzde 9O'ı okuma-yazma bılme^ yen toplumun genç kuşakları okulda çağdaşlığın eğitiminden geçecektı; Ortaçağ'\n defteri kapanı- yor. Yeniçağ'a açılım gerçekleşiyordu. Laik Cumhunyet ilan edilmişti; ama geniş halk kit- lelen 'Aydınlanma'dan yoksundu; 'ümmet' eğiti- minden ulusal ve laik öğretıme geçen Türkiye'nin tarihinde öğretmenin yeri bunun için özeldir. • Peki, sonra ne oldu?.. Öğretim seferberlığı ıçın ne yeterli sayıda öğret-- men vardı, ne okul, ne de sermaye!.. Bu engelleri aşmak için 'Köy Enstıtüleri' deneyimi sınandı; ama gericı güçler/n dırenmesı karşısında başarısız ka- lındı; üstelik çok partılı rejimle birlikte "Aydınlan- ma 'nın Oğretmenleri "ne karşı olağanüstü bir sa- vaşım açıldı. Öğretmen horlandı. itildi, kakıldı, dö-, vüldü, öldürüldü, aç bırakıldı; öğretmenlerin sen-^ 1 dika kurması engellendi. öğretmen baskı altına alın- dı. Sonuç?.. , Türkiye'nin bugünkü kargaşası, kirlenmesi, ko-ı kuşması meydanda değil mı!.. * i iki tür öğretmen var. Iki tür öğretmen. ıkı tür öğretimin birbirine zıt ni- teliğinde belirginleşir. inanç öğretmeni için değiş- mez 'hakikatler' vardır, bu tür öğretmen öğrencisi- ne herşeyin nedenıni araştırmasını öğütlemez; '£>/'- limsel kuşkuculuğu' aşılamaz; 'dogmacılığın' bel- letenidır. Çağdaş uygarlığın öğretmeni ise öğren- cısine aklını kullanmasını ve bilimsel yöntemleri be- nimsemesini öğretir." Bu ikı öğretmen arasındaki ayrım, Türkiye'deson yanm'yüzyılın siyasal savaşımını oluşturdu. Med- rese öğretimini canlandıran siyasal iktıdarlar, Ata- türk'ün laik öğretmenlerini düşman bildiler. • Türkiye temel eğıtımde nasıl bir öğretmen iste- diğıne karar vermelü... Yoksa sürüm sürüm sürün- dürdüğümüz, onurunu kırdığımız, sendikalaşması- nı engellediğımiz, yarı aç yarı tok yaşattığımız öğ- retmenlerin yılda bir gün elinı öpmek hıçbır değer taşımayacaktır. Toplumda egemen felsefeyi 'köşeyi dönmek' üç- kâğıdına bağlayıp, öğretimi de parasal düzene en- deksledikten sonra, oğretmenleri yoksulluğa mahkûm ederek hıçbır yere vanlamayacağını öğ- renmenin zamanı gelmedı mı?..
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear