Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 KASIM 1966PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
UYCARLIKLARIN IZINDE OKTAY EKİINCİ
Yunus Nadi'nin Yenigün gazetesi de Kurtuluş Savaşı'nda bir süre Kayseri'den yayımlanmıştı...
KayserFde tarih ve kent kültürüGeçen 10 Kasım günu Atatürk'ü anma
rtoplantısma -istemeyerek**katıldığını söy-
lleyen Ka>serı Büyüks,ehır Beledıye Başka-
ımı RP'h ŞükrüKaratepe. kamuoyunda ge-
•ıış tepkı \e tartismalara yol açan cumhu-
•n>et karşitı "fıkrini" ?ö\ le özetKordu:
"Şükrü Karatepe süsiii giyer. laikgörü-
Miiir. Hay ırö> ledegil. Tek başınıa da kalsam
fcu zulüm rejimi değişmelidir. (...) Müslü-
mıanlar. sakın ha içinlzde bu hırsL bu kini.
lau nef'reti. bu imanı eksik efmeyin..." (II-
12 Ka»ım 19%-gazeteler \e t\"ler)
Karatepe'nın "süslü gi\si~ dedığı. üze-
nindekı eeket. panıolon \e kra\at. Yanı.
—•uygardünyanırTçağdaNgıv.si^ekli. "Zu-
IMim rejimi" dedıği de ömeğın öğrencilerı
clöven polısler falaıı değıl. >ine bu giysiy-
l e simgelediği "laiklik". Yani. yine uygar
dünyanın çağdaş yaşam ^e yönetım anla-
V'IŞI...
Kayseri'nin ışte bu fıkri savunan bele-
d">eb'aşkanı. bıryandandüşünceşiylegıy-
sâlerımn "farkJı" olduğunıı ilan ederken
öibür yandan ıse belkı de "tek başına" kal-
iTaanuk ıçın ~Müslümanlan"dj kendisiy-
Ic: bırlıkıe Atarürk'e ve laıkliğc karşı "hır-
s a . kine \e nefrete" çağınyor. Ne \ar ki yı-
n £ aynı zamanda bır "yerel >önefici" ola-
rak en azından resmı kcnumu\ la temsil et-
Ttşiı "kenrin" ve -kent halkının~ayın Ata-
tiirk \e laıklıkle olan "tarihsel bağlannı"
d a >a bılııııyor ya da bıimez görünuyor...
Ivıurtuluş Şa\aşı'nda Kayseri
Türkıve Cumhunyetı'nin "laik. bağım-
sız ve sosyal bir hukuk de\ leti" olma ılke-
>ının temel dınamığını oJuşturarı Llusal
K»ırtuluşSa\aşımız. > ine bu ılkelenn "kar-
şıtı**o!an "emperyalistişgale"veaynı işgal
• Atatürk'ü anma toplantısının ardından 10 Kasım'da yaptığı "üslubu sert" konuşmasından ötürü
kamuoyundan özür dileyen Şükrü Karatepe"nin öncelikle belediye başkanı olduğu Kayseri'den
özür dilemesi gerekiyor. Çünkü bu tarihsel kentimiz. geçmişten bu yana hep uygarlığın merkezi
oldu. Kurtuluş Savaşı yıllarında da TBMM hükümetine "2. başkentlik" yaparak laik cumhuriyete
giden yolun güvencesini sağladı.
güçleriy le sarmaş dolaş olan laiklik düşma-
nı "Osmanlıgericüiğine"karşı kazanılmış-
tı.
Böylesı bir mücadelede ise şimdi Şükrü
Karatepe'nin belediye başkanı olduğu
Kayseri kentı. Ankaradaki TBMM hükü-
metı içtn "koruyucu kent** görev ini üstien-
miş. yine Karatepe'nın nefret ettiğı cum-
hunyet yönetinıini hazırlay an ılk resmi ku-
runılarımızada -
"güvenlikiçin"e\ sahiplı-
ği yapmıştı.
Kurtuluş Savaşı tarihinıizi nıerak edıp
de okuyanlar. Yunan kuvvetlerinin Hay-
mana'va kadar sokulmalan üzerine 1921
yılının Temmuz ayında TBMM hüküme-
tinın "KayserTyetaşınma" karannı da bi-
lirler.
Sadeee stratejik konumuyla değıl. tstan-
bul'dakı gerici saltanata karşı Ankara'daki
TBMM yönetimini "desfeklediği" için de
bu tanhsel onuru yaşayan Kayseri"de. bir
Cumhuriyet'in kente armağanlan
Cumhuriyete ve ilkelerine karşı
hırsını "fikirözgürlüğü" içerisinde
dile getirdiğini belirten Kayseri
Belediye Başkanı Şükrü Karatepe. bu
tür düşüncelerinde "tarihten ilham
aldığını" da sıkça vurgulayan bir >erel
yönetici. Nitekım. eğer "zonınluluk"
olmasaydı. şu "süsiii" dediği çağda>
\e sade gıysiler venne. belki de
Osmanlı dönemindekı "*ka\uklu.
kaftanlı ve çarıklı" şehremini
giy.sileriyle bezenerek Kay sen "de
dolaşacaktı... Ne \ar ki yine
Karatepe'nin en az Kurtuluş
Savaşı'ndaki Kayserı kadar bilmediği
ya da bilmez göründüğü bır başka
gerçek var kı o da şımdiki görevı
açısindan aynı düzeyde önemli.
Tarihi binlerce >ıl geçmişe uzanan \e
sırasiy la Asur, Hitit, Frig, Roma.
Bizans. Selçuklu. Be>likler \e
Osmanlı uvgarlıklanna be^iklik eden
bu önemli kent. Anadolulia
cumhuri\et dönenıi başladığında ~il
merkezi" bile değildı.O.snıanlı'nın
son \illannda nüfusu ancak 40 bin
olan Ka\serf\e ula^ım olanağını bile
eumhuri\et getırdı \e 1927'de
Ankara'\a "denıir>olu>la" bağlandı.
I929'da'kurulan Bün\an
HidroelektrikSantraİı'\la kent ılk
kez elektrığe kj\u$tu. 1930"dd Sıvas-
Samsiın karayolıı bağlantisı. 1^33'te
de L lukı>la"\a >ıne demiryolu
bağlantisı sağlandı 1935"te
Sümerbankbez fabrıkavina da
ka\ui}an Kayseri, vıne cumhurivetin
ılk > ıllanndaki "ulusal kalkınma
coşkusuna" daha 1926 yılında açılan
uçak kontağı tabrikası> la da ortak
olmu^tu... Sözün kisası eumhuriyet
de\rimı uerçekleşme^e^dI. Kavscri
belki deİ9IS'lcrdeki gıbı dı» "
dün\a%la hiçbir iliijkiM olma) an.
_\alnız \e kapalı bir küeük kasaba
olarak kalucakn. Nitekim. kentin ilk
kiz çağda^ anlamda gelı^mesini
hedeflcNoıı "inıarplanı'\"alışmaM da
ancak 1945 \ihnda Prof. Kemal
Ahmet Aru taraf'ından vapılmı^tı..
Bugün Ka>serı'\ı "bü\ükşehir"
yapaıı ne kadar köklü yatırım \arsa.
bü\ük coğunluğu Atatürk dönemınin
nıırasidır. .
çok resmi daireyle birlikte "ÎVfaarif Vekâ-
leti" gıbi önemli bakaniıklar da görevleri-
ni güvenlik içindeyapmışlardı. Cumhuri-
yet gazetesinin kurucusu olan Yunus \a-
di'nın Kurtuluş Şa\aşı \ıllanndaçıkardığı
\enigün gazetesi de a\nı süreçte Ka\se-
ri"de yaşımlanarak Kuvavi Millhe ile da-
j anışmasmı buradan sürdürmüştü. Sakar-
ya Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasından
sonra isea>nı kurumlaryeniden Ankara'ya
dönerek laik cumhurivetin kurumsal ör-
gütlenmesini tamamlamışlardı...
Yine hem Kurtuluş Şavaşfnı hem de
Kavseri'nin bu büyük mücadele > ıllannda-
ki konumunu bilenler, örneğin Fransız i§-
gal ku\\etlerinden destek alan "aynlıkçı
güçlere" karşı da kahramanca sürdürülen
dırenışi hâlâ duygulanarak anarlar.
Özellikle De\eli kazasının güçlü bir
"Kuvayi Milliye iissii1
" olma görev inı üst-
lenmesi. bağımsızlık yolunda çok önemli
ve çok anlamlıydı. Çünkü. Kayseri'deki
ünlü Erciyes Dağı'nın hemen güneyinde
bulunan Develi, a\nı anda Günevdoğu'dan
>aklaşan "Fransızişgal bölgesinin" de tam
sınınndavdı.
Kasabanın tarihe geçen Belediye Başka-
nı KamberiiOsmanBey. 1919\ılı Aralık
ayında Mustafa Kemal'den aldığı bırmek-
tup üzerine Müslüman halkı bu bü\ ük dı-
reniş ıçin örgütlenmeye başlarken Türki-
ve'nin "aydınlıkveçağdaşgeleceğine" kim
bılirnedenli\ürektenınanı\ordu. Ama ^7
s 11 sonra \ ıne Kayseri"dekı bir meslektaşın-
dan. üstelık a\nı Müslüman halkın torun-
lannı Atatürk'e karşı kine ve nefrete çağı-
ran sözlerçıkabileceğini ise Kamberii Os-
man Bey rüyasında bile 2Örse ınanamaz-
dı...
Kültiirzenginliğigeleceğin degüvencesi
• Ne bu "dindar" başkan o ziyaret ettiği
kümbetlerde yatanların dünya görüşlerine yakışıyor
ne de böylesi bir siyasal anlayış Kayseri"nin hem
Kurtuluş Savaşı tarihiyle hem eumhuriyet tarihiyle
hem de yüzleree yıllık Selçuklu ve Osmanlı
tarihiyle bağdaşıyor...
Ka\seri Büy ükşehir Beledıye
Başkanı Şükrü Karatepe. i^te
böv le>i bır "\akuı geçmişin"ger-
çek te gururkay nağı olmasi gere-
kcn sosval değerlerıne \e bu de-
ûerlen yaratanlura îimdı "fikren"
kar^ı çıkarken dslında o kan?ı t'ı-
kirlerıne da\anak tuttuğıı "uzak
öeçnıişin'* Kav seıi'deki c^\z kül-
ıırr değerlcrine de htmen fiie sa-
hıp çıkmıyor.
Ömeğın. özgün ta^ ustalıkları.
plan tıpleri. okı.şturdukları sokak
dokuları \ezengın dekoratiföğe-
leriyle Anadolu halk >apı sana-
tında çok özel bir \en bulunan ta-
nlıi "Ka>seriE\leri",bugunlerde
2.5 vılını gerıde bırakan "tarihe
meraklı" (!) bir \erel şöııetimın
hâlâ giindemıne gelebilniiş değıl.
Gerçi. son haftalarda gazetele-
re yansnan bazı haberlere göre
kavien'dekı tarihi eserlerin re>-
tora^>onu için bırçalı^ına başla-
tılması beklenıyor: ama. bu çalı^-
mada da eie alınacak \apılar \ i-
ne hep Selçuklu ve Osmanlı dö-
nemlerine ait "tiirbe ve kiimbet-
ler." Aynı dönemlerde kente ka-
zandırılan \e "son 500 >ılın" her
\önü\le "vaşama kültürünü"
belge\en sisıl mımarlık ise vıne
proje kap>amı dı^ında...
Orneğın. eğer v ıne Karate-
pe'nin net'ret ettiği eumhurhet
\önetımı. bir "kamugörevi" ola-
nk Kültiir Bakanlığıeli>le tarihi
Güpgüpoğulları Konağı'nı resto-
r; edıp kurtarmasaydı. in>anlık
buızün Kavsende -T419-1497\ıl-
lannda" inşa edilmiş essiz bir ko-
nutun varlığını izlevemevecekti.
Farih'in Istanbul'ualdığı vıllarda
"inşa halindebulunan bu 500 yıl-
lık^ıvıl mımarlık örneğivapı. bu-
gün su "süslü** denılen çağdaş
giysilı İl Kültür Müdürlüğü ele-
manlannea "laik devletin kültür
bizmeti" olara Ka\seri"\e gelen
her yabancıya gururla gezdirili-
vor.
Buna karsin. daha geçen ya.
Kayseri've gittiğimizde gördük
ki her bin en az Güpgüpoğulları
Konağı kadar değerli ve yine
"çok eski** olan diğer ünlü Ka\-
serı ev lerı tam bir harabe halinde
veonurkırıcı bırpıslık. mezbele-
lık ıçındeler.
O kadar ki Erciyes L ımersitesi
tarafından yıllardır restore edil-
meyi bekleyen ünlü Atpazarı
semtı ve Tavukçu mahallesinde-
ki birbirinden zarif 7 ev bile artık
aeınaeak haldeler. Bu tarihi semt-
lere. Kayseri Belediyesf nin ılgi-
si biryana. "çöpçüsü**bı!egırmı-
yor...
Eğer. hemen el atılmazsa geri-
yı kalan **kalıntıları"dayokolma
tehlikesini yaşayan bütün bu ev-
Ier. Prof. Dr. Vacitİmamoğlu'nun
anlamlı bir şekilde Mimar Si-
nan'a atfettiğı "Geleneksel Kay-
seri ENİeri" adlı kitabında tüm
sosyal, kültürel \e mimari avrın-
tılarıylaanlatıyor. Merakedenler
için anımsatayım: benzer içerik-
de bir çalışma da 1951 yılında
İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde mi-
Kayserı e\ lerının en giı/ellennden bırı
olan Mollaoğlu Konağı 1784 > ılından
bu yana zamana mevdan okuvor. Ne
\ar ki artık birçok \eri çöknıüş \e
kültiire du\arsız yönetimlerin elinde
"metruk" bırakılmış olarak...
mar Necibe Çakıroğlu tarafın-
dan "doçentliktezi" olarak yapıl-
mis. "Kayseri E»leri" adlı bu te-
zın 1952 basımlı kitabı da yüzler-
ee yıllık geçmişi yaıiMtan kültür
mirasımızın 50 yıl önceki belge-
seü olarak eşsız değer taştyor.
Bu evlerden. örneğin 1593 yı-
lında yapılmış Zennecioğulları
Konağı'nin son durumunu yine
bu yaz gördüğümüzde. kitaplar-
daki bilgiler ve yakın geçmişteki
durumları ile şimdiki görünüşle-
ri arasında gözlenen dram. yüre-
ğimizi burkmuştu. Hangi ülkede
ve hangi kentte 400 y ıllık bir "e\ "
böyiesine "zamana karşı direne-
rek" ayakta kalmış ve sonunda
"duyarsızlık yü/ünden" bırden-
bıre çökmüştü".
1
..
Benzer sekilde 1774'ten bu-
günlere mira^ kalan bır Ga\re-
moğlu E\i ıçin ne demc
1
Lste-
lik. bulunduğu mahalle'.e deadı-
nı verrniş ve Tavlusuıı Çıknıazı
denen sokakta. simdı "yıkıntı"
halinde.
O "Tavlusun" ki Kayserinin
hemen yanı ba^ında. >adeee tarı-
hı ev leri ve özgün dokusu ile de-
ğil. "aydınlık düşüneeli insanla-
rı\la*"da nam salmis bıryerleşme
olarak Gavremoğlu Evi'ne yol
veren >okağa ılham kaynağı ol-
muş. Zaten. o güzel insanlan yü-
zünden de simdı Tav lu^un'a "A\-
dınlar"deniyor. Kavseri'nin "ilk
kadın memurlan" Tav lusun hal-
kının kızlarıymiş. Ilk nüfu^ mü-
dürii. ılk belediye başkanı. ilk
">erli** vali.. Mne hep Tavlu-
sun'dan; yani. Aydmlar'dan
yetişmiş...
Doğa Hatıın'dan
bugünlere...
Kayseri için "tarih \e kent kül-
türü" konusunda son olarak
antmsatmak îstediğim bir başka
"u\garlık değerimiz** ise yine
Şükrü Karatepe'nin belki de hiç
hoşlanmayacağı türden.
Kentteki ünlü KöşkMedrese ve
imarethanenin içindeki tarihi
"Kümbef\aynı anda Anadolu"da
Fratna BeyliğTni kııran Alaaddin
Eratna ile oğlu Giyaneddin Meh-
met'in ve kariM Sülüpaşa Ha-
tun'un mezarlannı banndırıyor.
Halk arasında "Doğa Hatun"
olarak anılan Sülüpaşa Hatun ise
sıradan bir bey kansı değil.
Bilmem. Karatepe ne der ama
Doğa Hatun. Anadolu'nun ilk
"Türk kadın valisi" ve üstelik
Kayseri'yi yönetmiştı.
('330-13-40 arasında 10 yıl
Kayseri'de bir "İslam De\letini**
temsil eden bu kadın vali. Kayse-
ri Yakıflar Bölge Müdürü olan
MehmetÇayırdağ'ın 1991 yılın-
da belgelediğine göre şu görev le-
ri deyapardı: "Resmiyazışmalar-
da bulunmak. yabancı elçileri ka-
bul ctmt'L Kayseri ve çe\resinde
güvenliği sağlanıak ve kenti yö-
netmek™**
Eski Kayseri Valisi Sülüpaşa
Hatun 1340"ta öldüğü için bu gö-
rev ini belki de istemeden bırak-
mış oldu. Şimdi. tam "656 >ıl**
sonra aynı kenti "kadınlan poli-
tikacı \apmayan" bir siyasal gö-
rüşe bağlı olarak hizmet veren
RP'Ii bir Belediye Başkanı yöne-
tiyor.
Ne bu "dindar" başkan o ziya-
ret ettiği kümbetlerde yatanlann
dünya görüşlerine yakışıyor ne
de böylesi bir siyasal anlayış Kay -
seri'nin hem Kurtuluş Savaşı ta-
rihiyle. hem eumhuriyet tarihiy-
le hem de yüzleree yıllık Selçuk-
lu ve Osmanlı tarihiyle bağdaşı-
yor...
Kım ne derse desin. belediye
başkanı nasıl konuşursa konuş-
sun. ben Kayseri'yi çok seviyo-
rum. Çünkü. böyiesi bir kentin
"uygarlıklann izinden aynlması**
çok zor ve harta olanaksız...
Casıısluğa soyunan kabare
sarkıcısı
Rolling Stones'un 'Rock and Roll Circus'u İngiltere'de gösterimde
Jagger'ın yasakladığı film
işnes Bernelle bugün 73 yaşında.
Kültür Senisi - Ekim
ayında Frankflırt'ta
düzenlenen Uluslararası
Kitap Fuan'nda
yayıncılar özellikle bir
kitabın yayın haklan
üzerine neredey se
birbirlerins ginyorlardı.
Yaşlı bir hanımefendinin
ilk kitabıydı bu. Berlinli
Yahudi bir kızın
yaşamöyküsünü ve
karşıiaştığı inanılmaz
olaylan konu alıyordu
'FUD Palace* adındaki
kitap. Nazilerden kaçan
genç kiz, Amerikan
ordusuna giriyor.
ardından bir Ingiliz
bürokrat ile evleniyor ve
yaşamının son yıllannı
Irlanda'nın kırsal
yörelerinde şarkıcılık
yaparak geçiriyordu.
Şaşırtıcı olan. öykünün
gerçek hayattan bire bir
alınmış oluşuydu.
Sözü edilen kitabın
yazan Agnes Bernelle idi.
İrlanda'nın sevilen halk
şarkıcılanndan biri olan
Bernelle. kendi
yaşamöyküsünü
kitaplaştırmıştı. Bugün
73 yaşında olan Bernelle,
Avrupa'yı baştan aşağı
dolaşmış. Kurt VVeill v e
Brecht'in şarkılannı her
gittiği yerde söy lemişti.
Time Out gazetesi. onur>
Ute Lemper'den daha
başarılı olduğunu yazdı
geçen günlerde.
Î923yı"lındaBerlin'de
doğan Bernelle'm babası
bir Macar Yahudisiydi.
Berlin'debeş tiyatro
işletiyor ve genç
oyunculan sahne ile
tanıştınyordu. Bunlardan
biri de sonraki yıllann
'ma\i meleği' Marlene
Dierrichidi. 1936 yılında
tüm aile Nazilerden
kaçmak için Ingiltere'ye
yerleşti. Bernelle.
ingiltere'de Nazi aleyhtarı
bir radyoda çalışmaya
başladı. Ardından bir eaz
programma çıkarak şarkı
söyledi. 40 yaşına
geldiğindearrık bir
kabare şarkıcısıydı.
Salome. sahnede
canlandırdığı ve en
başanlı olduğu
karakterlerden bıriydi.
Bernelle'nin
otobiyografik romanı,
aynı zamanda savaş
zamanı tngilteresi'nde
gündelik yaşamı
anlatıyor. Kitap. 1969
yılında Bernelle'in kocası
tarafından terk edilişiyle
sona erivor.
1968'de çekilen fllmin önemli bir bölünıü Jagger tarafından kesilmiş.
Kültür Senisi -1968 y ılında Rol-
ling Stones, koca bir sirkte bir film
çektı. Grubun beyni. solistı ve her
şeyiolan Mick Jagger ile birlikte di-
ğer üy eler de "Rock and Roll Cireus*
adını tasivan filmde yeraldılar An-
cak nedendır bılınmez (bir dediko-
duyagöre Rolling Stone'Iar fifmde-
ki performansianndan hiç hosiıut
kalmamışlardı) film bir türlü göste-
rime gıremedi. Bu kararın verılme-
sinde \1ıck Jagger'ın etkili olduğu
söylenıyor. 196S tanhli filmin ya-
pımeısı Nick Haigue de bu yargıyı
doğruluyor.
Geçen ay Ingiltere'de gösterime
gıren v e v ideosu da piy asay a sürülen
filmin önemli bırbölümü Mick hn-
ger tarafından kesılmış ve ilk kez
Î969'da y aklaşık 30 dakikası çıkanl-
mış olarak sınemalarda gösterilmiş-
ti.
Filmde kimleryok kı'.' Beatles'dan
John Lennon. esi Vbko Ono. The
Who'dan Pete.To»nshend ve Roger
Daltrey. Eric Clapton, Marianne Fa-
ithfull Pekı nereden çıkmıştı böy-
le bir film yapmak?
60'ların sonlanydı. Her şey Jag-
ger'ın başının aîtından çıkmıştı.
Grupüvelerinedahiyane bır fıkir gı-
bi görünüyordu film yapmak. Deva-
sa büyüklükte birsirk çadırının ıçın-
de. ateş yıyicıler. bıçakları havaya
fırlatıp tutan ve türlü türlü gariplık-
ler sergileyen sirk cambazları ara-
sında Rolling Stones üyeleri de ken-
di kendilerine takılacaklar. akıllann-
danneriirçılgınlıkgeçiyorsaçekin-
meden marifetlerini ortaya dökecek-
lerdi. Sergeant Pepper kostümleri
içindeki Rolling Stones'lar kendile-
ri gibi çılgın bir izleyicınin karşısın-
daydı.
Jagger'ın kaprisleri
Jagger parlak bir fikir daha attı or-
taya. 'Bir de aslan bulaum!' Filmin
y apımcıları v e sigorta şırketı bu öne-
riye sıcak bakmadı. Ne de olsa rock
starlarının ne zaman ne yapacaklan
bellı olmazdı. Sonunda film tamam-
landı. Ancak Mick Jagger'ın kapris-
leri üzerine gösterime giremedi.
Haigue. 'Rock Roll Circus'den
sonra rock gruplarıyla iki projede
dahayeraldı. JimiHendrix"in Albert
Hall'de verdiği konserlenn kayıtları
\e 1969'daki 'Supersho»' adlı prog-
ram. Daha sonra ABD'ye giderek
'Hawaii Fhe O* ve 'Mission Impos-
sible' (Tehlikeli Görev)adlı filmleri
yöneten Haigue.'Rockand RollCir-
cus'un daha önee gösterime gırme-
mesi yüzünden hayıflanıyorveşöy-
lediyor: "Circus'unotarihlerdegös-
terilmemesi büyük biryanlıştı. San-
ki ortaya çıknerdiğigibi kaybolu\er-
di aniden. 70'lerin sonunda Beatles'ı
yeniden bir araya getirmeye çalışmış
ve Libya'da biranrik tiyatroda onlar
için bir konserorganizeetmeye kalk-
mışnm. Ama Ringo yemekieri be-
ğenmediği için o konsere çıkmadı.
•Rock and Roll Cireus'un başınage-
lcnlcr de aynı buna benziyor iştc".
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Siyasal Kimlik Nasıl
Kazanılın?insanın önce kendi kendisine tanımadığı herhan-
gi bir kimliği bütünüyle dışardan kazanabılmesi ola-
naksızdır.
Belli bir kimliği kazanma isteği ne denli güçlü olur-
sa olsun, yalnızca 'bu kimlik bana verilsin' diye bek-
lemek. ancak başkalarının takdirine ve beğenisine
göre biçımlenecek bir kimliği daha baştan benim-
semış olmakla eşanlamlıdır.
insanoğlunun değışık kimliklerı edinebilme yo-
lunda verdiği savaşımlar ya da bu bağlamda sergi-
ledığı umursamazlıkların hazin sonuçları. hep sana-
tın da konusu olagelmiştır. Bu arada yüzyılımızda
bazı tiyatro tarihçilerince savunulan bır görüşe gö-
re özellikle tiyatronun tarihi, siyasal kimlik edınme
ya da edinememe bağlamında insanoğlunun geç-
mişten bugüne uzanan serüveninin de aynasıdır.
Tiyatronun insanın insana yine -sahnede bedeni ve
ruhuyla var olan- insan aracılığıyfa sergilendiği tek
sanat dalı olduğu düşünülürse, yukarıda sözü edi-
len arayışın tiyatroda neden daha dolaysız yansıtı-
labildiği ve tiyatronun eskiden beri bu konuyu ne-
den önemsediği daha kolay anlaşılır.
Bireyin yaşadığı toplum ya da devlet örgütü içer-
sindeki siyasal kimliği antikçağ Yunan tragedya ya-
zan Aiskhilos'tan başlayarak tiyatro sanatının en
çok odaklandığı kımlikler arasındadır. Tragedyada
siyasal kimlik, hep insanoğlu açısından 'olmazsa ol-
maz' bir kimlik niteliğiyle ele alınmış, böyle bır kim-
liğin kazanılabilmesi hem de site toplumunun 'er-
demli toplum' yapısıyla ayakta kalabılmesi bakı-
mından temel bir koşul sayılmıştır.
Siyasal kimlik. bireyin yaşadığı toplumsal düzen-
de geçerli yöneten-yönetilen ilişkileri ve genelde
bütünüyle 'iktidar olgusu' karşısındaki tavnnı bi-
linçlı biçimde belırlemesiyle oluşur. Bu anlayış açı-
sından bakıldığında sözü edilen tavır ya da 'duruş
biçimı', örneğin yalnızca belirli zamanlarda oy kul-
lanmayla, o zamanların dışında ise 'kendi ışıyle ve
gücüyle ılgilenme'yte sınırlı tutulabılecek bır konum
değildir. Siyasal kimlik, bireyin ıçınde yaşadığı ikti-
dar ilişkilerinin sağlıklılığı ve erdemlilığı üzerinde ya-
şamının her anında düşünmesiyle ya da kendini -
toplumdaki yeri ve işi ne olursa olsun- yine yaşa-
mının her anjnda o ilişkilerin içinde saymasıyla
eşanlamlıdır. Öteyandan iktidar ilışkilen çerçevesın-
de olup bitenler karşısında ömeğın, "Büyuklarimiz
bilir" söylemiyle kendini günlük yaşamın sıradanh-
ğına bırakmak da siyasal kimlikle bağdaşamayacak
birtutumdur. İnsan. sürübaşının peşinden bılinçsiz-
ce giden hayvan sürülerinden aynlır bır yanı oldu-
ğuna inanıyorsa eğer, devletin yönetim noktalarına
büyüklükleri çoğunlukla 'kendılennden menkul' kı-
şilenn geçmesi ıçin değil, fakat o noktaları bırergö-
rev yeri sayabilecek kışilerin gelmesi için çaba har-
camak zorundadır. Seçilen kışilere yöneiık beklen-
tilerin gerçekleşmemesi durumunda ise bu bağ-
lamda eleştiride bulunma görevının yalnızca bu ko-
nuda 'resmi' makam sayılan muhalefet partilerinin
yetkı alanında kalmadığını, ama tek tek her bıreye
düştüğünü bır temel ilke olarak benimsemek, yine
siyasal kimliğin doğal gereğidır.
Demokrasıyi bir kılıf olarak kullanıp, daha çck bu-
yurgan yönetimlerden yana olan iktidar sahıplerinın
bireylerin siyasal kimlik edinmelerı karşısındaki tu-
tumlarına şöyle bir bakmak bile, bu kımlığm ne den-
li önemli olduğunu göstermeye yeterlıdir. Kişısel bu
buyurgan yönetimlerden yana olanların bütün söz-
leri ve eylemleri, gerçekte bireylerin yukarıdan be-
ri nitelikleri belirtilmeye çalışılan siyasal kimliği edin-
melerini engelleme hedefine yöneliktır. "Bu ışleri
bize bırakın", "Yetkililer ilg/leniyorlar", "Bakanlığa
havale edildi" ya da "Siz, kendi işinize bakın" gibi-
sinden söylemler, bıreylerın siyasal kimlik kazanma-
sını engellemeye yönelik çabaların belirleyicı tonla-
malarıdır.
Oysa siyasal kimlik, yukarıdakı son söylemin tam
tersıne, toplumun yönetilme biçımıni yönetilen her
bireyin kendi işi saymasıyla oluşur ve kök salar. A-
ma böyle bir kimliğin kazanılabilmesi. her şeyden
önce bireyin bu kimliği kendisine toplumsal yaşa-
mın doğal bir gereği olarak tanıması koşuluna bağ-
lıdır. Başka deyişle toplum içerisinde b\r yönetilen
kımliğiyle yaşayan birey, bu yönetilme bıçımi üze-
rinde sürekli eleştirel düşünmeyi, 'yönetilme' konu-
munun doğal bir sonucu ve kendi toplumsal varo-
luşunun temeli sayabılmelidir. Bu nedenledir ki ta-
rihin akışı boyunca bireyin siyasal kimliği. çok az sa-
yıda liderin dışında, 'yukarıdan' verılmemiş, fakat
toplumların 'sivilleşmeleriyle'orantılı olarak taban-
dan tavana doğru yükselen çizgiyi izlemiştır.
Egemenlığin "kayıtsız şartsız mıllete ait" olması,
ancak böyle bir siyasal kimliği kazanabilenlerin git-
tikçe çoğaldığı toplumlarda anlam taşıyabılır; bu
kimliğin umursanmadığı toplumlar ise. mıllete ait ol-
duğu yalnızca varsayılan bir egemenlığin gerçekte
birilerince ve daha çok o birilerinin yararına kulla-
nılmasıgibı bir yazgıya daha en başta yargılıdırlar...
Nâzım Hikmet Vakfı
1997 Kültür Ajandası
Kültür Sen isi - Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat
Vakfı tarafından yayımlanan 97 Kültür Ajandası bu
yıl yine kültür ve sanat rehberi niteliğinde
hazırlandı. Türkçe ve İngilizce olarak iki dilde
yayımlanan ajandada kültür. sanat ve bılım
yaşamımızda izbırakmış sanatçılarımız.
edebiyatçılarımız ya da bilimcilerimizden biri ıçin
her ay özel anı sayfası yer alıyor. 97 yılı sanatçıları
Bedia Muvahhit. Cemal NadirGüler. Va-ia Nurettin.
Burhan Uygur. Nurullah Ataç. Hazım Tepeyran.
Fikret Mulla. Sabri Berkel, tlhami Soysal. Behice
Boran. Ismail Dümbüllü ve Ahmet Emin Yalman.
Kültür Ajandası'nı edinmek isteyenler vakfın
General Yazgan sok. Mehti Bey Apt. 10 10 Tünel
adresine başvurabilirler.
Yayın dünyası CD Rom'da
ANKARA (ANK.A) - Türkiye'de yayımlanan her
türlü periyodik dergiyi değişik kategorilerde
derleyerek yayımlayan Index dergisi bundan böyle
CD Rom olarak okuyucuya sunuluyor. CD Rom'da
oluşturulan multimedya bölümüyie kullanıcılara
toplumsal gündemi belirleven belgesel niteiikli
video filmîer ile bazı önemli kişilerin resimlı
biyografilerı sunuluyor.
Öğpetmenler Günü'nde
'Ûğretmen' sahnelenecek
Kültür Ser\isi - Tuncer Cücenoğlu'nun "Öğretmen'
adlı oyunu Bakırköy Beledıyesi'nin Öğretmenler
Günü Kutlamaları çerçevesınde Yunus Emre Kültür
Merkezi'nde sahnelenecek. Mask-Kara
Tiyatrosu'nun sahneleyeceği oyunun yönetmeni
Nazif Uslu. Bır öğretmen ailesınin ekonomik
zorluklarla dolu yaşamından bir kesitin anlatıldığı
oyunda Ihsan Çepni, Şengül Sarı, Ercan Demir.
Baki Yiğitoğlu. Yüksel Llukurt. Murat Arslan
başlıca rollerde. "Öğretmen". 24 Kasım Öğretmenler
Günü'nde. saat 20.00'de sahnelenecek.