Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 27EKİM1996PAZAR
HABERLERIN DEVAM
Kocaeh Y 13 Gıresun Y 14
Izmr PB 16 Ankara PB 11
Marısa PB 16 Konya PB
Aydr PB 20 Eskişehır PB 10
Den zli PB 14 Sıvas Y
Zongalcak Y 12 Antalya 20 Kars
Adana
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Sıirt
Hakkârı
Van
A
A
PB
PB
PB
PB
Y
Y
•Aü
20
16
14
18
19
16
14
Y 12
PB 18 Milano
PB 18 Oslo Y
Yurdun kuzey ve do- ' '•"---' --------= -~--~«-.~
ğu kesımlerı çok bu- - ^
lutlu. Marmara'nın " ~ "* " -' "
doğusu, Karadenız. Iç Londra Y 17 Atına
Anadolu'nun Kuzey-
doğusu ile Doğu Ana-
dolu'nun kuzey ve do-
ğusu yağışlıdığeryer- _
ler parçalı bulutlu ge- Amsterdam P 13 Stockholm Y
çecek. Hava sıcaklığı Ma drid
yurdun kuzey ve doğu
kesımlerınde azala-
cak. Dığer yerlerde
değışmeyecek.
PB 15
Parıs
Roma
Berlın
Sofya
Brüksel
PB 16 Helsinki PB 10
PB 26 Belgrad PB 11
PB 10 Vıyana PB 12
Y 16 Bonn Y
Budapeşte A 14 Münıh PB 12
Moskova
Aşkabat
Almatı
Taşkent
Bakü
Bişkek
Tiflis
Kahıre
Şam
PB
PB
PB
PB
Y
PB
Y
PB
Y
3
31
21
28
16
24
11
24
20
> Gok gurultuluParçalı bulutlu Stslı çr
~~\ Bulutlu > Çok bulutlu Yagmuriu
G U N C E L CÜ>EYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
diyor.
Bugün pazar. Yazıya otururken hava karanlık,
yağmurlu.
Belki bugün de yağmur evlere kapayacak insan-
ları.
Şöyle hafif konular. Spor? Anlamam. Fenerbah-
çe tara^tarlığından da istifa ettim. Borsa. döviz?
Bizdeyok! Magazinsel konularlaokuyucuyu rahat-
latmak. Ne çevresindeyiz ne içinde. Olmuyor.
Eeee, pekı? Esk;
günlerden, bugünlerden hafif te-
bessüm ettirecek olaylar. konular ve insanları ele
alabılir mıyiz acaba?
Siyaset kokan. ama "hafif".
Örneğin. Tansu'nun Türkçesini ele alsak. O kırık
dökük sözcükler. cümleler.
Ya da Tansu'dan taze örneklerden birini: Tespih!
Hoca nm gözune gırmek, uç beş oy daha kapa-
bilmek ya da ABD'den kaynaklanan "ılımlı Islam"
siyasetini yavaş yavaş sindirmek amacıyla bir elde
tespih, başta ipek örtü vs.
Ve sonra bu görüntüyle ilintili haber: "Tansu Çil-
ler'in elinde görûlen tespihe diniyorum getirildi. Di-
yanet, Çıller'ın TBMM Genel Kurulu'nda görüş-
melen izlerken tespih çekmesini 'elinin eğlencesi1
olarak yorumladı. Tespihin kutsal olmadığını söy-
leyen Din Işleri Yüksek Kurulu 'ndan bir üye. namaz
dışında çekilen tespihin ne mahzuru ne de fayda-
sı olduğunu söyledi,"
Vah zavallı şaibe-rehine hanım. vah!
Bir umut böylece suya düştü.
Fakat Tansu'nun, Hoca ıle RP'nin şeriatçı takı-
mının gözüne girmesini sağlayacak kimi örnek öne-
riler bulunabilır. Bulunmalıdır. Nıhayet adı geçen ne
denli yalancı veya şaibe altında olursa olsun, ülke-
mizin Dışışleri Bakanı.
Örneğin; Birinci Millet Meclisi'ndeki kimi gırişim-
len tazeleyerek içende ve dışarıda adını şanını ye-
niden doruklara çıkarabilir.
Değişmek
Evlenmekisteyençiftlerin, daha önce doktormu-
ayenesinden geçmesını sağlayacak bir yasa öne-
risi gelmiş Birinci Meclis'e. Kadın doktorun akla bi-
le gelmediği günler. Bir kızı, erkek doktorun muaye-
ne etmesı, şeriatça yasak!
Üyelerden bir müftü çözüm yolunu açıklamış:
"Efendiler" demiş, "Fatih medrezesinde okurken
bir tanıdığımın eşi hastalandı. Tabn erkek doktora
göstermek istemıyordu adam. Ne yapsın ? Bir ebe
kadın buldu. Muayene ettirdi. Ebe, hastalığı dok-
tora anlattı. Doktorreçete verdi, kadın iyileşti. Böy-
le yapalım."
Oneriyi savunan Dr. Emin, "hastayı görmeden
reçete yazan doktorun Allah belasını versin" diye
bağırınca, Hoca'lar üzerine. Bir güzel dayak.
Düşlerden bile korktuğumuz "o günlere" döner
miyiz, bilemiyoruz.
fakıyyeler ne getirir, ne götürür, bilinmez. Öykü-
deki oiayı yaşayacak mıyız ya da böylesı -örneğin
Tansu'dan- öneriler, sözler gelecek mi önümüze?
Bir başka bilinen öykü. ama anlamh. Islahat Fer-
manı'nı okuyan Reşit Paşa'yı Ingiliz elçisı ziyaret
eder. Paşa. elçiye "Işte Müslüman olanları olma-
yanları her bakımdan eşit yaptık. Artık bir diyece-
ğiniz yok ya" der.
Ingiliz yanıtlar: "Demek bundan böyle nasıl ki bir
Müslüman erkek, bir Hıristiyan kadınla evleniyor-
sa... artık bir Hıristiyan erkek de bir Müslüman ka-
dınla evlenebilecek."
Reşit Paşa ayağa fırlar: "Yooo. Işte, bu olmaz"
diye haykırarak.
Köktencilerin son günlerde özellıkle dışişleri gö-
revlilerini hedef aldıklarını anımsayınca, Reşit Paşa
ile ingiliz elçisi arasında geçenler biraz daha değer
kazanmıyor mu?
"Canım efendım" diyor geçmişten ünlü biryazar:
"10-15 yıl sonra yolda karşılaştığınız eski bir dos-
tunuza 'hiç değişmemişsiniz' demekten kendinizi
alamazsınız. Batı dünyası da halimize baka baka
'Aaaa, hiç değişmemişler' demekten özel birzevk
mi alıyor?"
Hoca ülkeyi Doğu'ya; aydını, yazan, çizeri. kimi
siyasetçiyi Batı'ya zorlarken yeşeren islamı değer-
lere, dini siyasete alet eden koalisyon ortağına ba-
karak yıllar sonra yine "Aaaa, hiç değişmemişler"
söylemini işitecek miyiz?
Büyüksün Atatürk, büyük!
Türkîye Avrupa'dan
uzaklaşıyor
Dış Haberler Senisi - Ingi-
liz "The Economisf dergisi.
Türkiye'nin Avrupa'dan gi-
derek uzaklaştığım. Türkle-
rin kendılerin! tam üyelığe
kabul etmeyen A\rupa Birlı-
ği'ne öfkelendiğini. A\ru-
pa'nın ise insan haklan sici-
linibirtürlüdüzeltmeyen An-
kara'yı giderek daha sert bı-
çimdeeleştirdiğini belirtivor.
The Economıst'te çıkan
yazıda özetle şöyle denıyor:
"Türkne ile A>Tupa Birliği
(AB) arasında Gümrük Bir-
liği Anlaşması'nın imzalan-
masından sonra Türkiye
1996"ya büyük umuttarla gir-
di. O zaman başbakan olan
Tansu Çıller. Türkhe'nin 3
yıl içinde AB'ye tam üye ola-
cağını öne siirdü. Ancak gü-
nümüzde bu tablo rümüvle
değişti. AB'nin tam üyeliğe
kabul etmeyi düşündüğü ye-
ni ülkeler arasında Türki-
ye'nin adı geçmiyor. Çeşitli
Avrupa başkentlerindeki
Türk elçileri tarafından An-
kara'va gönderilen bir nota-
da, Türkiye'nin Avrupa'dan
kopma tehlikesi ile karşı kar-
şıya olduğu bildirildi. Türk el-
çilere göre. Necmcttin Erba-
kan'ın başbakanlığa gelme-
sinden sonra gözlerini İslam
dümasına çevirmesi. Nuna-
nistan'a Türkive alevhindeki
faaliyetlerini arrtıınıası için
firsat verdi.Yüce Divan'a gjt-
mekten kurtulmak için umıı-
dunu Erbakan'a bağlayan
Çiller ise A\ rupa ile birleşme
koııusunda artık eskisi kadar
hevesli değil. Nitekim Çiller,
geçen hafta verdiği demeçte
"Eğer A\ rupa. Türkıye'yı dı-
şarıda bırakırsa A\ rupa Birli-
ği bir Hırıstıyan kulubü olur"
dedi. Çiller geçen hafta, bir
demokrarikleşme paketi ha-
zırladıklannı da açıkladı. An-
cak bu paketin u\ gulanıp uy-
«ulanmav acağı konusu tartış-
malı. Nitekinı Çiller. paketin
21 ekimdeaçıklanacağınıbil-
dirmesine karşın paket ka-
nıuya henüz açıklanmadı.
Belki kendi partisindeki sert-
lik >anlıları \e Refah Partili-
ler, paketi engellediler. Her
durumda dcnıokratikleşme
programı mgulanmadığı
takdirde Türki) e Avrupa'dan
daha da uzaklasmış olacak-
tır."
CUMOK'un Ankara zirvesiANKAR-V (Cumhuriyet Bürosu)
- Cumhumet Okurlan'nın (CU-
MOK) ikiııci zirvesi Ankara'da ya-
pıldı.Türkı\e'nindeğişikillerinden
gelenC"UMOKtemsilcilcnninkatı-
lımıvla gerçekleştirilen zir\ede, ör-
gütlenıne ınodeli tartışıldı. Gazete-
miz Yayın Kurulu Başkanı ve yaza-
rımız İlhanSelçuk. CLMOK'unba-
ğıııiMZ bir hareket olduğunu \ urgu-
ladı. CLMOK tarafından düzenle-
nen panele katılan Anayasa Mahke-
nıesi Başkanı VektaGüngörÖzden.
de\letin \e si\asetın ne olduğunu
bilmeyenlenn~Siyasetdininhizme-
tindedir'"söylemlerininyanlış oldu-
ğunu belirtti.
CLJMOK temsilcilerinin Anıtka-
bir'i ziyaretle başlayan Ankara
programı, Sanat Kurumu'nda Kitap
Fuarı \e CUMOK sergısinin açılı-
şıyla sürdü. CUMOK'un Çankaya
Belediyesı Mezat Salonu'nda yapı-
lan ikinci zirvesınde. örgütlenme
modeli ele alındı. CUMOK. temsil-
cilerinin şapılan faaliyctlerhakkın-
da bılgı \erıp geleceğe yönelik dü-
şüncelerini açıkladıkları oturumda.
CUMOK Marmara grubu adına ör-
gütlenme çalışmalarını da içeren bir
raporsunuldu. Gazetemiz Yayın Ku-
rulu Başkanı Ilhan Selçuk. zinede
yaptığı konuşmada. CUMOK olu-
ijumunun bağımsız bir hareket ol-
duöunu \ uruulayarak şunlan söy le-
d i r
"Burada sizlerin dile getirdiği.
topluma yönelik ve Cumhuriyef e
yönelik çalışmalar yar. Bunlann iki-
si farklı şeylerdir. İkisini bir sentez
içinde buluşturnıak nıümkün. Cum-
huriyet okuıiarı kinılik sahibi insan-
lardır. Toplumda bir hareketin ön-
derleri vardır. Burada da önderter
var."
"Türkiye Cumhuriyeti Demokra-
tik, Laik, Sos\al Bir Hukuk Devleti-
dir" konulu panel de dün Türk Hu-
kuk Kurumu salonunda gerçekleşti-
rildi. Panelin açış konuşmasını ya-
pan Anayasa Mahkemesı Başkanı
Özden. şu görüşleri dıle getirdi:
"Son zamanlarda bazıları dinin
si\asetin hizmetinde olduğunu söy-
lüyor. De>letin \e siyasetin ne oldu-
ğunu bilmeyenlerin bö'yle söv lemler-
de bulunması yanlıştır. Bazıları ise
Türkne'de cemaatin >e ünımetçili-
ğin olmadığını lıâlâ bilmiyorlar."
CUMOK'un düzenlediği prog-
ParisHede
CumartesiAnneleri
NADİRE MATER
P\RİS- Uluslararası Af Örgütü Paris Şubesi, Cumartesi Anneleri'nin
75 hal\adır süren oturma eylemine düzenlediği dayanışma
toplantısıyla destek verdi. Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray"daki
eylemi ile aynı saatlerde Theatre du Palais des Glaces salonunda
gerçeklejjtirilen topiantiya 300'e yakın kişi katıldı. Toplantı
öncesinde Beraard Dubond'un hazırladığı 28 dakikahk.
'İstanbul'un Kayıpları" başlıklı esas olarak Türkiye'deki kayıplan
genel olarak da ülkedeki insan haklan ihlallerini anlatan belgesel
izlendi. Bu sırada salona şiirlereşliğinde. ellerinde kayıplann
resimlerini taşıyan kadınlar ve erkekler girdi. Sahneye çıkan bu
kişiler Galatarasay'daki eylemlerde olduğu gibi yere oturdular.
Topiantiya Türkiye"den Hasan Ocak'ın kizkardeşi Aysel Ocak.
Abdullah Seyhan'ın kızı LcylaSeyhan. Mayıs Anneleri Dayanışma
Örgütü'nden Ada D'alessandrorkatıldı. Toplantıya gelmesı beklenen
EmineOcaJk pasaport alamadıği için katılamazken kızı Aysel Ocak,
yaptığı konuşmada "Annem gelemedi ama mücadelesİDe İstanbuCda
devam edhor. Şu anda Galatasaray'da" dedi. Ada D'alessandror da '
gözaltında kayıplann duyurulmasının önemine değinerek
"Türkiye'dekilerin durumu çok zor. Ama biz Avrupa'da yaşavanlar,
her zaman oniarla dayanışma içinde olmalıyız. Arjantin'deki kadınlar
20 yıldır mücadelelerine de\am ediyorlar. Cumartesi insanlanna
dayanışma mesajlanmı/ı gönderiyoruz" diye konuştu. Toplantının
sonunda katılımcılara her birinin üzerinde kayıplann tsimlerinin
olduğu güllerdağıtıldı. Bu güllen Türkiye Büyükelçiliği önüne
btrakmak isteyen Uluslararası Af Örgütü Fransa temsilcileri polis
engeliyle karşılaştı. Sonunda engeli aşarak elçiliğe ulaşan heyetin
getirdiği güller Türk elçiliği tarafından kabul edilmedi.
CumartesiAnneleri'ne
uluslararası destek
Istanbul Haber Servisi - Kayıp yakınlannın 75. buluşmasına.
Uluslararası Af Örgütü'ne üye çeşitli üJkelerden gelen kayıp yakınlan
destek verdiler. Bosna-Hersekli, Lübnanh, Kolombiyalı, Arjantinli
kayıp yakınları. dün Galatasaray Lisesi önünde Cumartesi
Anneleri'yle biraraya gelerek "kayıpiann uluslararası birsorun
olduğunu'" vurguladılar. Plaza del Mayo Anneleri'nden Mirta Acuna
de Baravaües. 20 yıl önce kızının Buenos Aires'te kaybedildiğini
belırtcrck "Kayıplar tüm dünyanın bir numarah sorunudur" dedi.
Bosna-Hersek'in Tuzla kentindeki insani destek kuruluşu olan
BOSFAM'ın Proje Yürütücüsü ve Srebrenicalı Kadınlar'ın yönetim
kurulu üyesi matematik ögretmeni Miinire Beba Hadzic de, savaş
sırasında akrabalannı. arkadaşlannı \e ögrencilcrini kaybettiğine
değindi. Eşini 14 yıl önce kaybeden Lübnan'daki Kayıp ve Tutuklu
Aileleri Komitesi Başkanı VVedad Hahvani ise insanlann. dil. din, ırk
ve kültür farklıhklan gözetilmeden kaybedildiğini söyledi.
Oturma eylemine Hollanda Milletvekili Saskia N'oorman - Den Uv1 da
katılırken Uluslararası Af Örgütü, Cumartesi Anneleri'ne İsyiçre
Parlamentosu'nun destek mektubunu verdi. Uluslararası Af Örgütü
adına yapılan açıklamada. şöyle denildi:
"BM'nin 1995 verilerine göre 43 bin insanın kaybedildiği anlaşıldı.
1980-1988 yılları arasında 40 ülkede 15 bin insan kayboldu. Kayıplar
daha çok asker ve polis devletlerinde meydana geliyor. V önetimler,
şiddet yoluna giderek kanunsuz davranış \e tutumlarda bulunuyortar"
Galatasaray Lisesi önündeki eyleme katılım, sağanak yağmura karşın
çok fazlaydı. Aralannda üniversite öğrencileri. demokratik kitle
örgütleri temsilcilerinin de bulunduğu eylemde aynca,
Galatasaray Lisesi'nin duvanna Okmeydanı Halkı imzalı "Oya
Gökbayrak Serbest Bırakdsın" yazılı pankart asıldı. Grup, daha sonra
olaysız bir şekilde dağıldı.
4
Zeynep Özal rüşvete bulaşü'
I Baftarafı 1. Sayfada
anımsatıyor? Güngör açıklamasın-
da. eski Istanbul İl Sağlık Müdürü
Temel Dağoğlu'nun Zeynep
Özal'ın baskısıyla röntgen cihazı
alımmda yolsuzluk yaptığını ve bu
davadan lıâlâ yargılandığını ifade
etti. Zeynep Özal'ın bunahma düş-
mesinde en büy ük etkenin Civanga-
te olayı olduğunu. Özal'ın halen bu
olayın psıkolojık ezikliği altında
bulunduğunu öne süren Adnan
Güngör. şöyle devam etti:
"Gece gündüz demeden evine gi-
dip gelip tahrik ettiği ve sonunda
ölümüne sebep olduğu Uğur Çakı-
cı'nın vebalini taşımaktadır. Çünkü
bu işler planlandığı gibi sonuçlan-
mış olsavdı Zeynep'in \e etrafında-
kilerin akıl almayacak kadar büy ük
menfaatleri olacaktı. Planı hazırla-
yanlardan birisi de Zeynep'ti. Nite-
kim işlerin yolunda gittiğini düşüne-
rek Ehgin Civan'ın vurulmasından
iki gün önce Boğaz'da Köşem Bist-
ro Restaurant'ta yakınlarıyla bir-
likte ailece sabaha kadar eğlendiler.
Bense bu işlerde pislik kokusu aldı-
ğımdan evde bakmanı için bıraktı-
ğı iki çocuğuna onun yokluğunu his-
settirmemeye çabştım."
Güngör açıklamasında. "eğlence
oldukları kendisine bildirilmesine
rağmen, oraya gitme tenezzülünde
bulunmadığınr da savunarak Zey-
nep Özal'ın sabaha karşı e\e geldi-
ğinde kendisine "annesinde oldu-
ğunu ve eğlenceye gitmedikleri ya-
lanım"" gözlerının ıçine baka baka
söNİediğini kaydettı.
Güngör. "Şu an adalet önünde
namusu ve şerefı üzerine y emin ede-
rek yalan söyleven \e adaleti yanıl-
tan bir kadının kocasına bu kadar-
cık bir yalanı söylemesi normal di-
ye düşünüyorum" dedi.
Güngör açıklamasında. toplu-
nıun gerçekieri öğrenmesine yar-
dımcı olacağını belirterek şunları
söyledi: "Şimdi gene soruyorum.
Gerek benimle ayrı yaşamaya baş-
ladıktan \egerekseaynldiktan son-
ra gazete ve mecmualara \erdiği
pozlar, resimler \e şimdiki özel ya-
şantısu eski bir Cumhurbaşkanı'nın
kızına yakışıyor mu? Hiç kimsenin
hatırı yoksa mezarında yatan ada-
mın da mı hatırı yoktur? Onun ke-
miklerini sızlatmaya ne hakkı var-
dır? Bundan sonra hiç gereği \ok-
ken geçmişimizi \e aile mahremiye-
timizi dahi hiçe sayarak yalan \e if-
tiralarla dolu açıklamalarını sür-
dürdüğü sürece ben de onunla ilgili
bildiğim gerçekleri kamuovunun
öğrenmesi için sırası geldikçe anla-
tacağım. Toplumun gerçekleri öğ-
renmesine yardımcı olacağım."
Leyla Kaplan'ın Adana'da şehitlere tören
ailesi şaşkuı
Kimligımı kaybettim. Hiikümsüzdür.
ERDlSÇ Bİ\GÖl.
SABİT ÖZKESER
ADA.NA- Adana"da kendı-
sinin de araarında bulundu-
ğu 5 kişinin ölümü\ le sonuç-
lanan intihar saldmsım ger-
çekle^tiren Leyla Kaplan'ın
aılesı üzüntülüveşaşkın. \'a-
kınlannın söyledıkleri. Ley-
la Kaplan'ın ailesi ıle büvük
sorunlannın olduğunu orta-
>a ko\u\or.
Çok değıl. dört > ıl öncesi-
ne kadar •Kürtlerin ınahalle-
si" diye bılinir. akşam saatle-
rinde el ayak çekilirdi sokak-
lardan. ^'ok^ulluk derme çat-
ma evlerde. kanalizasyonu
açıktan akan sokak araların-
da. süınüğü ağzında. sineği
gözünde dolaşan çocuklann
gözlerindeydi. 738. So-
kak'taki 16 numarah evi bul-
mak zorolmadı. İki odalı ev.
boydan boya yoksulluk ko-
kuyordu. Romşular doluş-
mu^tu, ama acı pek dışa \u-
rulamıyor. fazla şey söylene-
mivordu. 30 >ıl önce Mar-
dııı'in Kızıltepe ilçesinden
gclmişlerdi Leyla Kaplan.
ıkızi Emine\lebirlikte 1 yıl
önce Adana"da dünyaya gel-
mıştı. \'e ancak ma'ha'lledeki
Bahçelıe\ ler tlkokulu'nu bi-
tirecek kadar okunıuştu.
Yaptıkları son konuşma. da-
ha çok tartışmaydı. Dört ço-
cuklu anre Fadile Kaplan
(50) "İki ay üncesiydi" dıve
başladı: "Llbisealmakistedi.
6 milvon lirava ihtivacı var-
nııs. Vok, dedim. Sinirtendi.
Elinde bardak \ ardu atlu git-
ti. Bir daha da dönmedi."
Bir de hasta olduğunu an-
latıyormuş. Verem hastasn-
mış Leyla. Annesine de çe\-
resindekilere de sürekli "Ben
öleceğim" divormuş.
~İkla Emine de acılıy dı do-
ğal olarak. Ama kızgındı da.
Kardeşinin yaptiklanna an-
lam \eremediği anlaşılıvordu.
Aslında çok sakindi. Sevecen
biriy di. Bir de sevdiği vardı.
Bana anlattı. 'Bu çocuktan
hoşlanıyorum' diyordu. Ben
de "Getir. tanıştır' dedim.
"Yok. babam izin \ermez' de-
di, öy le kaldı. Ama arada ev-
lenmekten söz ediyordu."
Ne örgütten ne de eylem-
den bahsetmışti. Hiçbir ima-
da da buiunmamıştı. Ikiz kız-
kardeşi Emıne. "PKK'vegir-
diyse, isteğiyle gittiyse belası-
nı buldu. Yaak oldu. Ama po-
lislere daha çok acıdım. On-
lann çocuklanna. eşlerine de
yazık" diyordu.
Baba Yusuf Kaplan, Istan-
bul'da balık ekmek iatarak
geçimlerini sağlamaya çalı-
şıyordu. Koca Adana yetıne-
nıiş. Istanbul'a gitmek zo-
runda kaimıştı. Haben almış.
>ola çıkmıştı o da.
Acılarıyla baş başa bırak-
mak üzere ayrılırken Ley-
la'nın ikizi Emine, 10 vaşın-
dakı Münevver'in omzuna
yaslanmıştı. Acısını gizleve-
rek bir mesaj \ermek istedi.
bu haldc bıle öy le anlamlıy-
dı ki: "Bizkardeşçeyaşamak
istiyoruz. Öldüren kim olur-
sa olsun kötü, ölüm gibi..."
• Baştarafı 1. Sayfada
niyet müdürlüğünde tören düzenlendi. tçiş-
leri Bakanı Mehmet Ağar'ın da katıldığı tö-
rende şehit aileleri. "Yeter artık. dindirin
acımızr diyerek yetkililere seslendiler. Ül-
küOcaklan Derneğiüyeleri ise sürekli tek-
bir getirip PKK aleyhinde slogan attılar.
Ce\ik Ku\\et Şube Müdürlüğü'nde ön-
ceki akşam meydana gelen olayda şehit olan
polis memurlan Merin Süer (26). İhsan
Över(24). Ramazan Keserci(26) \e yurttaş
^asarÇetin(48) için dün 12.00'de düzenle-
nen törene Içişleri Bakanı Mehmet Ağar.
Dev let Bakanı Ahmet Cemil Tunç, Çc\ re
Bakanı ZivaettinTokarEmniyet Genel Mü-
dürü Alaaddin Yüksel. Adana Yalisi Oğuz
Kağan Köksal, Anakent Beledıve Başkanı
Aytaç Durak. 6. Kolordu Komutanı Korge-
neral Aytaç Yalman. Jandarma Bölge Ko-
mutanı tuğgeneral TevfikÖzdemir. RP Ge-
nel Başkan Yardımcısı Temel Karamollaoğ-
lu ile Adana milletvekilleri ve çok sayıda
yurttaş katıldı.
Törende şehit olan polis Metin Süer'in
babası Fahri Süer. 6. Kolordu Komutanı
Korgeneral Aytaç Yalman'a yaklaşarak.
"Bu dev let bize sahip çıkmıyor. Roltuk kav-
gasındalar. Dindirin artık bu acımızı" diye
yakındı. Komutan ise bu sözler karşısında
sesşiz kaldı.
Ömer Yöntüç adlı şehit yakını da Orman
Bakanı HalitDağlı'ya. "Sayın Bakanımacı-
mızı görüyorsunuz değil mi?" demesi üze-
rine Dağlı. "Acı müietimizin. Hepsinin Al-
lah belalarını versin. Allah sizlere de sabır
versin. Ellerinde bomba ile geliyorlar. Ken-
dilerini de öldürüyoıiar, ne vapabilirsiniz
bunlara" diye karşılık \erdi.
Savgı duruşunun ardından törende konu-
şan İçişlen Bakanı Mehmet Ağar. bu ülke-
nin birliği \e bütünlüğü için polisin şehit ol-
mayı da uöze aldıüını belirterek şunları söy-
ledi.
"Bir avuç katil şebekesi ideolojik kılıf u>-
durarak amaçlarına ulaşamayacaklardır.
Katil yaratıklann yaptıkları bu hesap van-
lıştır. Bu yanlış hesaplannı başlarına geçir-
mek bizim görev imizdir. Acıy ı, sıkıntıları içi-
mize gömeceğiz. Türk polisi azimlidir. karar-
lıdır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olnıasın.
Adanahlar törene katılarak bize güç vermiş-
tir. Türkde\ leti milletiy le bütünleşmiştir. Hiç
kimse volumuza engel olamayacaktır. Şehit-
lerin aileleri bizim ailemizdir. Çocukları bi-
zim çocuklanmızdır."
Törenin ardından polis meınunj Metin
Süer'in cenazesi Hatay'a. İhsan Över'in
Mersin'e, Ramazan Keserci'ninki Van'a
gönderilirken ^aşar Çetin'in cenazesi ise
Adana Asri Mezarhğı'nda toprağa \erildi.
Bu arada. önceki gün gerçekleşen intihar
saldınsıyla ilgili bilgi almak amacıyla Çe-
\ik Ku\\etŞube Müdürlüğü'ne giden. an-
cak polislerce tartaklanarak hastanelik edi-
len Milliyetgazetesi muhabiri MuratDoğu-
kanlTnındurumunun iyiyegittigi bildirildi.
Tören sırasında emni\et >etkilileri gazete-
cilerin sorulannı yanıtlarken. "Eylemi ger-
çekleştiren Leyla Kaplan'ın annesi ve kız
kardeşivle göriiştük. Bize yaptıkları açıkla-
mada, Leyla Kaplan'ın bir ay sonra evlene-
ceğini ve örgütle ilişkisini kestiğini söv lediler.
Büyük olasılıkla ev lemin örgüt tarafından
zorlanmış olabileceğini düşünüyoruz" dedi-
ler
Baykal bilgi aldı
Bu arada Mersin'de partisince düzenle-
nen mitinge katılmak için Adana'ya gelen
CHP Genel Başkanı DenizBaykal ıle Genel
Başkan Yardımcisi ErolÇevikçe. Grup Baş-
kamekili Oya Araslı ile milletvekilleri Fik-
riSağlar\e MehmetSevigendeÇesık Ku\-
\etŞubeMüdürlüğü'nüzı\aretederek. İçış-
leri Bakanı Mehmet Ağar. Vali Oğuz Kağan
Köksal ve Emni\et Müdürü Mehmet Gün-
doğdu'dan, olayla ilgili bilgi aldılar. başsağ-
lığı dilediler.
Deniz Ba\kal ve beraberindekiler. daha
sonra Dev let Hastanesf ndekı >aralı poli>-
ierı ziyaret ederek. geçmiş olsun dileğinde
bulundular.
ram çerçevesinde. akşam Bel-Pa
Restaurant tesislerinde "Cumhuri-
vet Balosu" yapıldı.
Cumhuriyet Balosu'nda konuşan
Ilhan Selçuk. "patronsuz birgazete"
olarak niteiendırdıği Cumhunyet'in
artık bir vakıf gazctesi haline dö-
nüştüğünü belirterek "Cumhuriyet
gazetesi hepimizindir. Cumhurivet.
ortak bir kamu ıııalı olarak görül-
nıelidir. Cumhuriyefi bugün. tekel-
leşen vahşi kapitali/ın dünvasında
devam ettirmekgerekivor" diye ko-
nuştu.
CUMOK'un programına görc bu-
gün de saat 12.00'de zırve toplantı-
sına Sanat Kurumu'nda devam edi-
lccek \e saat 13.00'te ilk Meclis ile
Ankara Kalesi'ne gezi düzen-
lenecek.
> SJIU Kar
G U N D E M MISTAFA BALBAY
• Baştarufı 1. Sayfada
Son dönemde ise Kürt sorununun giderek ulus-
lararası hale geldıği dikkat çekıyor. Bu ayın başın-
da Güney Afrika'yı dolaşırken bir gazeteci sordu:
- Kürtlerin yurttaşlık hakkı var mı?
"Nasıl yani" dedim, devam etti:
- Pasaport alabiliyorlar mı, parlamentoya girme
haklan var mı?
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş süreci ve de-
mokratikleşme sancılannın uzunluğu açısından sö-
ze gırip olayı anlatmaya çalıştım. Sanırım. söyle-
diğım pek çok şeyi ilk defa duyuyordu.
Dünya tarihinı biraz bilen kişiler ise. "Türkiye" de-
yince, söze Mustafa Kemal'le giriyor. Şıli'den Ko-
re'ye kadar. pek çok kez buna tanık oldum.
itiraf etmeliyim ki dünyayı dolaştıkça ben deTür-
kiye'yidahaiyıtanıyorum. Buyüzyılın başındager-
çekleştirilen Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın ve sonra-
sındaki devrimlerin, sadece bizim coğrafyamız de-
ğil; dünya için de sıradan olmadığını hissediyo-
rum.
Okullarda Ulusal Kurtuluş Savaşı genellikle Ana-
dolu ve çevresi dikkate alınarak öğretiliyor. Oysa,
biz bu savaşımı verirken dünyanın öteki ülkelerin-
de durum neydi diye bakıldığında, fark daha be-
lırgin ortaya çıkıyor.
Son Afrika gezimde görerek öğrendim ki bu ül-
kelepn çoğu hâlâ, Birinci Dünya Savaşı'nda ya da
sonrasında verdikleri bağımsızlık savaşını başara-
mamanın sancısını çekiyorlar. Bu ülkelerin çoğu
19601ı yıllarda bağımsızlıklarına kavuştular.
Öteki ülkeleri gördükçe bir şey daha fotoğraf gi-
bi gözümün önünde netleşiyor: Devlet olmakla her
şey bitmıyor,
Daha önemli sorun, ülke kurmak...
Aynı devletın sınırları içinde yaşayan insanlar,
yerel dillerini geliştirip yazıya dökemeyince, ortak
anlaşma dilı olarak Ingilızceyi seçmişler. Salt dili
geliştirememek bile, alınamayan yolun gösterge-
si...
Bütün bunlar, yaklaşan 29 Ekim'ın bende çağ-
rıştırdıkları.
Bir deyim vardır. kötü örnek örnek değıldır. Doğ-
ru, ama kötü örneği de gözardı etmemek gerekir.
Çağımıza bir bütün olarak baktığımızda, Türki-
ye çağdaş bir devlet olarak yerini aldı. Yüzyılın ikin-
ci yarısında ise kazanımlar bir bir yara almaya baş-
ladı. Buyaraalmalarabakıp, "Bıttik, tükendik" de-
menın ne gereği var ne de faydası.
Türkiye, Batı'ya karşı bağımsızlık savaşı verdik-
ten sonra niçin yönünü Batı'ya döndü?
Çünkü uygarlık, gelişım oradaydı
Time dergisinin kapağı...
Time dergisi 24 Mart 1923 tarihlı sayısında Ata-
türk'ü kapak yaptı. Bu. sık sık işlenir. Ama dergi- '•
nin içinde ne yazdığı pek konu edılmez. Dergi, >
Mustafa Kemal'i kapak yaptığı sayının sekizinci
sayfasında şöyle diyor:
"Mustafa Kemal Paşa, 'Bir Türk nerede kendi
kendisının efendısidır' sorusu ile başlayan özde-
yişin yanıtı olan, 'Cehennemde' sözünü, Türki-
ye'de' olarak değiştiren kışidir... Bu yanıt Musta-
fa Kemal'in politikasının temel felsefesini özetli-
yor...
Mustafa Kemal Paşa, çelışkili suçlamalann po-
tasından lekesiz bir ünle çıkmayı başarmıştır. Bu
vahşi suçlamalann birbölümünde onun vatan ha-
ini, bazılarında ise Türkolmadığı öne sürülmüştür...
Mustafa Kemal, başındaki zafer taçlannı kendi
ilkelerine bağlı kalarak kazanmış örnek bir asker-
dir. Prof. Arnold Toynbee hayranlıkla ele aldığı ki-
tabı, 'Yunanistan ve Türkiye'de Batılılaşma Soru-
nu 'nda Mustafa Kemal'den şöyle söz ediyor:
'Mustafa Kemal kendi kişiliğinde bir Türkün Ana-
dolu'da daha lyı bir dünyayı beklemeden, kendi
kendinin efendisi olabileceğini kanıtlamıştır ve
O'nun verdiği esinle Ulusal Kurtuluş Hareketi ger-
çekleşmiştir.'
Hiç kuşkusuz Mustafa Kemal Paşa yakın tarihin
en büyük insanlarından biridir. Bu büyük insan
şimdi, Türkiye'nin elinden, kazandıklarını almaya
azmetmiş Batı uygarlığının görünmez güçlehne
karşı duruyor."
Son tümce her şeyi özetliyor.
Bu kısa yorumdan, heykel Atatürkçülerinden
kongre Atatürkçülerine, gösterış Atatürkçülerin-
den bütün kişiliğini Atatürk'ü eleştirmekte bulan-
lara, yükselen değerlere eyer olanlardan dünyayı
sadece kendi yaşadığı dönemle tartanlara kadar
herkesin alacağı ders var...
Vehbi Koç'un
naaşı aramyor
İstanbul Haber Servisi -
Ünlü ışadamı Vehbi Koç'un
Zıncırlıkuvu'daki kabrının
açılarak naaşinın çalınması
olayı ile ilgili ba^latılan
soruşturma. çok yönlü
olarak sürdiirülüyor. Polis.
Koç'un nıezan başında 24
saat nöbet tutmaya de\afn
edı\or.
Istanbul Emnıvet Müdüriı
Kemal ^azıcıoğlu. "Koç'un
naaşının çalınmasıyla ilgili
soruşturmada şu anda
herhangi bir gelişme
olmadığım" belirttı.
Yazıeıoğlu dün. Asayişten
Sorumlu Emnıvet Müdür
"iı'ardımcısı Bilgi Lnal'ı
Gayrettepe'deki
makamında ziyaret ederek
olayla ilgili bilgi aldı.
Emniyet binasından çıkışta
gazetecilerın sorulannı
vanıtlavan Yazıeıoğlu.
Koç'un naaşinın
çalınmasıvla ilgili
soruşturmanın devam
ettiğini. ancak herhangi bir
gelişme kavdedılcmcdığıni
söyledi. Asayi* Şube
Müdürlüğü Hırsızlık Büro
Amirliğı görcvlılerı de
olavla ilgili birçok kişinin
ihbarda bulunduüunu.
ancak bunların asılsız
çıktığını söylediler. Şu ana
kadar fidve için de
kimsenin aılevi
aramadığmı bildıren
>etkililer. ellerinde sanık
bulunmadığını. bazı kişileri
bilgılerine başvurmak
üzere şubeve getirip
sorguladıktan sonra
gönderdıklerinı kaj'dettıler.
Yehbi Koç'un
Zincirlikuvu'daki kabrinde
dün polisler tarafından yine
arama vapıldı.
Mezardan çıkan toprağın
içinde yapılan
incelemelerde kemiğe
rastlanmazken. bulunan bir
na\ lon torba ise
incelenmek üzere
götürüldü. Asavişten
Sorumlu İstanbul Emniyet
Müdür Yardımcısı Bilgi
Ünal. dün akşam
saatlerınde Koç'un mezarı
başıııa gelerek
incelemelerde bulundu.
Ünal. gazatecılerin soruları
üzerine. "Arkadaşlanmız
bu sahah gelerek parmak
izi için incelemeleryaptılar.
Soruşturma çok yönlü
sürdürülüyor" diye
konuştu.