23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 27EKİM1996PAZAR HABERLERIN DEVAM Kocaeh Y 13 Gıresun Y 14 Izmr PB 16 Ankara PB 11 Marısa PB 16 Konya PB Aydr PB 20 Eskişehır PB 10 Den zli PB 14 Sıvas Y Zongalcak Y 12 Antalya 20 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Sıirt Hakkârı Van A A PB PB PB PB Y Y •Aü 20 16 14 18 19 16 14 Y 12 PB 18 Milano PB 18 Oslo Y Yurdun kuzey ve do- ' '•"---' --------= -~--~«-.~ ğu kesımlerı çok bu- - ^ lutlu. Marmara'nın " ~ "* " -' " doğusu, Karadenız. Iç Londra Y 17 Atına Anadolu'nun Kuzey- doğusu ile Doğu Ana- dolu'nun kuzey ve do- ğusu yağışlıdığeryer- _ ler parçalı bulutlu ge- Amsterdam P 13 Stockholm Y çecek. Hava sıcaklığı Ma drid yurdun kuzey ve doğu kesımlerınde azala- cak. Dığer yerlerde değışmeyecek. PB 15 Parıs Roma Berlın Sofya Brüksel PB 16 Helsinki PB 10 PB 26 Belgrad PB 11 PB 10 Vıyana PB 12 Y 16 Bonn Y Budapeşte A 14 Münıh PB 12 Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahıre Şam PB PB PB PB Y PB Y PB Y 3 31 21 28 16 24 11 24 20 > Gok gurultuluParçalı bulutlu Stslı çr ~~\ Bulutlu > Çok bulutlu Yagmuriu G U N C E L CÜ>EYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada diyor. Bugün pazar. Yazıya otururken hava karanlık, yağmurlu. Belki bugün de yağmur evlere kapayacak insan- ları. Şöyle hafif konular. Spor? Anlamam. Fenerbah- çe tara^tarlığından da istifa ettim. Borsa. döviz? Bizdeyok! Magazinsel konularlaokuyucuyu rahat- latmak. Ne çevresindeyiz ne içinde. Olmuyor. Eeee, pekı? Esk; günlerden, bugünlerden hafif te- bessüm ettirecek olaylar. konular ve insanları ele alabılir mıyiz acaba? Siyaset kokan. ama "hafif". Örneğin. Tansu'nun Türkçesini ele alsak. O kırık dökük sözcükler. cümleler. Ya da Tansu'dan taze örneklerden birini: Tespih! Hoca nm gözune gırmek, uç beş oy daha kapa- bilmek ya da ABD'den kaynaklanan "ılımlı Islam" siyasetini yavaş yavaş sindirmek amacıyla bir elde tespih, başta ipek örtü vs. Ve sonra bu görüntüyle ilintili haber: "Tansu Çil- ler'in elinde görûlen tespihe diniyorum getirildi. Di- yanet, Çıller'ın TBMM Genel Kurulu'nda görüş- melen izlerken tespih çekmesini 'elinin eğlencesi1 olarak yorumladı. Tespihin kutsal olmadığını söy- leyen Din Işleri Yüksek Kurulu 'ndan bir üye. namaz dışında çekilen tespihin ne mahzuru ne de fayda- sı olduğunu söyledi," Vah zavallı şaibe-rehine hanım. vah! Bir umut böylece suya düştü. Fakat Tansu'nun, Hoca ıle RP'nin şeriatçı takı- mının gözüne girmesini sağlayacak kimi örnek öne- riler bulunabilır. Bulunmalıdır. Nıhayet adı geçen ne denli yalancı veya şaibe altında olursa olsun, ülke- mizin Dışışleri Bakanı. Örneğin; Birinci Millet Meclisi'ndeki kimi gırişim- len tazeleyerek içende ve dışarıda adını şanını ye- niden doruklara çıkarabilir. Değişmek Evlenmekisteyençiftlerin, daha önce doktormu- ayenesinden geçmesını sağlayacak bir yasa öne- risi gelmiş Birinci Meclis'e. Kadın doktorun akla bi- le gelmediği günler. Bir kızı, erkek doktorun muaye- ne etmesı, şeriatça yasak! Üyelerden bir müftü çözüm yolunu açıklamış: "Efendiler" demiş, "Fatih medrezesinde okurken bir tanıdığımın eşi hastalandı. Tabn erkek doktora göstermek istemıyordu adam. Ne yapsın ? Bir ebe kadın buldu. Muayene ettirdi. Ebe, hastalığı dok- tora anlattı. Doktorreçete verdi, kadın iyileşti. Böy- le yapalım." Oneriyi savunan Dr. Emin, "hastayı görmeden reçete yazan doktorun Allah belasını versin" diye bağırınca, Hoca'lar üzerine. Bir güzel dayak. Düşlerden bile korktuğumuz "o günlere" döner miyiz, bilemiyoruz. fakıyyeler ne getirir, ne götürür, bilinmez. Öykü- deki oiayı yaşayacak mıyız ya da böylesı -örneğin Tansu'dan- öneriler, sözler gelecek mi önümüze? Bir başka bilinen öykü. ama anlamh. Islahat Fer- manı'nı okuyan Reşit Paşa'yı Ingiliz elçisı ziyaret eder. Paşa. elçiye "Işte Müslüman olanları olma- yanları her bakımdan eşit yaptık. Artık bir diyece- ğiniz yok ya" der. Ingiliz yanıtlar: "Demek bundan böyle nasıl ki bir Müslüman erkek, bir Hıristiyan kadınla evleniyor- sa... artık bir Hıristiyan erkek de bir Müslüman ka- dınla evlenebilecek." Reşit Paşa ayağa fırlar: "Yooo. Işte, bu olmaz" diye haykırarak. Köktencilerin son günlerde özellıkle dışişleri gö- revlilerini hedef aldıklarını anımsayınca, Reşit Paşa ile ingiliz elçisi arasında geçenler biraz daha değer kazanmıyor mu? "Canım efendım" diyor geçmişten ünlü biryazar: "10-15 yıl sonra yolda karşılaştığınız eski bir dos- tunuza 'hiç değişmemişsiniz' demekten kendinizi alamazsınız. Batı dünyası da halimize baka baka 'Aaaa, hiç değişmemişler' demekten özel birzevk mi alıyor?" Hoca ülkeyi Doğu'ya; aydını, yazan, çizeri. kimi siyasetçiyi Batı'ya zorlarken yeşeren islamı değer- lere, dini siyasete alet eden koalisyon ortağına ba- karak yıllar sonra yine "Aaaa, hiç değişmemişler" söylemini işitecek miyiz? Büyüksün Atatürk, büyük! Türkîye Avrupa'dan uzaklaşıyor Dış Haberler Senisi - Ingi- liz "The Economisf dergisi. Türkiye'nin Avrupa'dan gi- derek uzaklaştığım. Türkle- rin kendılerin! tam üyelığe kabul etmeyen A\rupa Birlı- ği'ne öfkelendiğini. A\ru- pa'nın ise insan haklan sici- linibirtürlüdüzeltmeyen An- kara'yı giderek daha sert bı- çimdeeleştirdiğini belirtivor. The Economıst'te çıkan yazıda özetle şöyle denıyor: "Türkne ile A>Tupa Birliği (AB) arasında Gümrük Bir- liği Anlaşması'nın imzalan- masından sonra Türkiye 1996"ya büyük umuttarla gir- di. O zaman başbakan olan Tansu Çıller. Türkhe'nin 3 yıl içinde AB'ye tam üye ola- cağını öne siirdü. Ancak gü- nümüzde bu tablo rümüvle değişti. AB'nin tam üyeliğe kabul etmeyi düşündüğü ye- ni ülkeler arasında Türki- ye'nin adı geçmiyor. Çeşitli Avrupa başkentlerindeki Türk elçileri tarafından An- kara'va gönderilen bir nota- da, Türkiye'nin Avrupa'dan kopma tehlikesi ile karşı kar- şıya olduğu bildirildi. Türk el- çilere göre. Necmcttin Erba- kan'ın başbakanlığa gelme- sinden sonra gözlerini İslam dümasına çevirmesi. Nuna- nistan'a Türkive alevhindeki faaliyetlerini arrtıınıası için firsat verdi.Yüce Divan'a gjt- mekten kurtulmak için umıı- dunu Erbakan'a bağlayan Çiller ise A\ rupa ile birleşme koııusunda artık eskisi kadar hevesli değil. Nitekim Çiller, geçen hafta verdiği demeçte "Eğer A\ rupa. Türkıye'yı dı- şarıda bırakırsa A\ rupa Birli- ği bir Hırıstıyan kulubü olur" dedi. Çiller geçen hafta, bir demokrarikleşme paketi ha- zırladıklannı da açıkladı. An- cak bu paketin u\ gulanıp uy- «ulanmav acağı konusu tartış- malı. Nitekinı Çiller. paketin 21 ekimdeaçıklanacağınıbil- dirmesine karşın paket ka- nıuya henüz açıklanmadı. Belki kendi partisindeki sert- lik >anlıları \e Refah Partili- ler, paketi engellediler. Her durumda dcnıokratikleşme programı mgulanmadığı takdirde Türki) e Avrupa'dan daha da uzaklasmış olacak- tır." CUMOK'un Ankara zirvesiANKAR-V (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhumet Okurlan'nın (CU- MOK) ikiııci zirvesi Ankara'da ya- pıldı.Türkı\e'nindeğişikillerinden gelenC"UMOKtemsilcilcnninkatı- lımıvla gerçekleştirilen zir\ede, ör- gütlenıne ınodeli tartışıldı. Gazete- miz Yayın Kurulu Başkanı ve yaza- rımız İlhanSelçuk. CLMOK'unba- ğıııiMZ bir hareket olduğunu \ urgu- ladı. CLMOK tarafından düzenle- nen panele katılan Anayasa Mahke- nıesi Başkanı VektaGüngörÖzden. de\letin \e si\asetın ne olduğunu bilmeyenlenn~Siyasetdininhizme- tindedir'"söylemlerininyanlış oldu- ğunu belirtti. CLJMOK temsilcilerinin Anıtka- bir'i ziyaretle başlayan Ankara programı, Sanat Kurumu'nda Kitap Fuarı \e CUMOK sergısinin açılı- şıyla sürdü. CUMOK'un Çankaya Belediyesı Mezat Salonu'nda yapı- lan ikinci zirvesınde. örgütlenme modeli ele alındı. CUMOK. temsil- cilerinin şapılan faaliyctlerhakkın- da bılgı \erıp geleceğe yönelik dü- şüncelerini açıkladıkları oturumda. CUMOK Marmara grubu adına ör- gütlenme çalışmalarını da içeren bir raporsunuldu. Gazetemiz Yayın Ku- rulu Başkanı Ilhan Selçuk. zinede yaptığı konuşmada. CUMOK olu- ijumunun bağımsız bir hareket ol- duöunu \ uruulayarak şunlan söy le- d i r "Burada sizlerin dile getirdiği. topluma yönelik ve Cumhuriyef e yönelik çalışmalar yar. Bunlann iki- si farklı şeylerdir. İkisini bir sentez içinde buluşturnıak nıümkün. Cum- huriyet okuıiarı kinılik sahibi insan- lardır. Toplumda bir hareketin ön- derleri vardır. Burada da önderter var." "Türkiye Cumhuriyeti Demokra- tik, Laik, Sos\al Bir Hukuk Devleti- dir" konulu panel de dün Türk Hu- kuk Kurumu salonunda gerçekleşti- rildi. Panelin açış konuşmasını ya- pan Anayasa Mahkemesı Başkanı Özden. şu görüşleri dıle getirdi: "Son zamanlarda bazıları dinin si\asetin hizmetinde olduğunu söy- lüyor. De>letin \e siyasetin ne oldu- ğunu bilmeyenlerin bö'yle söv lemler- de bulunması yanlıştır. Bazıları ise Türkne'de cemaatin >e ünımetçili- ğin olmadığını lıâlâ bilmiyorlar." CUMOK'un düzenlediği prog- ParisHede CumartesiAnneleri NADİRE MATER P\RİS- Uluslararası Af Örgütü Paris Şubesi, Cumartesi Anneleri'nin 75 hal\adır süren oturma eylemine düzenlediği dayanışma toplantısıyla destek verdi. Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray"daki eylemi ile aynı saatlerde Theatre du Palais des Glaces salonunda gerçeklejjtirilen topiantiya 300'e yakın kişi katıldı. Toplantı öncesinde Beraard Dubond'un hazırladığı 28 dakikahk. 'İstanbul'un Kayıpları" başlıklı esas olarak Türkiye'deki kayıplan genel olarak da ülkedeki insan haklan ihlallerini anlatan belgesel izlendi. Bu sırada salona şiirlereşliğinde. ellerinde kayıplann resimlerini taşıyan kadınlar ve erkekler girdi. Sahneye çıkan bu kişiler Galatarasay'daki eylemlerde olduğu gibi yere oturdular. Topiantiya Türkiye"den Hasan Ocak'ın kizkardeşi Aysel Ocak. Abdullah Seyhan'ın kızı LcylaSeyhan. Mayıs Anneleri Dayanışma Örgütü'nden Ada D'alessandrorkatıldı. Toplantıya gelmesı beklenen EmineOcaJk pasaport alamadıği için katılamazken kızı Aysel Ocak, yaptığı konuşmada "Annem gelemedi ama mücadelesİDe İstanbuCda devam edhor. Şu anda Galatasaray'da" dedi. Ada D'alessandror da ' gözaltında kayıplann duyurulmasının önemine değinerek "Türkiye'dekilerin durumu çok zor. Ama biz Avrupa'da yaşavanlar, her zaman oniarla dayanışma içinde olmalıyız. Arjantin'deki kadınlar 20 yıldır mücadelelerine de\am ediyorlar. Cumartesi insanlanna dayanışma mesajlanmı/ı gönderiyoruz" diye konuştu. Toplantının sonunda katılımcılara her birinin üzerinde kayıplann tsimlerinin olduğu güllerdağıtıldı. Bu güllen Türkiye Büyükelçiliği önüne btrakmak isteyen Uluslararası Af Örgütü Fransa temsilcileri polis engeliyle karşılaştı. Sonunda engeli aşarak elçiliğe ulaşan heyetin getirdiği güller Türk elçiliği tarafından kabul edilmedi. CumartesiAnneleri'ne uluslararası destek Istanbul Haber Servisi - Kayıp yakınlannın 75. buluşmasına. Uluslararası Af Örgütü'ne üye çeşitli üJkelerden gelen kayıp yakınlan destek verdiler. Bosna-Hersekli, Lübnanh, Kolombiyalı, Arjantinli kayıp yakınları. dün Galatasaray Lisesi önünde Cumartesi Anneleri'yle biraraya gelerek "kayıpiann uluslararası birsorun olduğunu'" vurguladılar. Plaza del Mayo Anneleri'nden Mirta Acuna de Baravaües. 20 yıl önce kızının Buenos Aires'te kaybedildiğini belırtcrck "Kayıplar tüm dünyanın bir numarah sorunudur" dedi. Bosna-Hersek'in Tuzla kentindeki insani destek kuruluşu olan BOSFAM'ın Proje Yürütücüsü ve Srebrenicalı Kadınlar'ın yönetim kurulu üyesi matematik ögretmeni Miinire Beba Hadzic de, savaş sırasında akrabalannı. arkadaşlannı \e ögrencilcrini kaybettiğine değindi. Eşini 14 yıl önce kaybeden Lübnan'daki Kayıp ve Tutuklu Aileleri Komitesi Başkanı VVedad Hahvani ise insanlann. dil. din, ırk ve kültür farklıhklan gözetilmeden kaybedildiğini söyledi. Oturma eylemine Hollanda Milletvekili Saskia N'oorman - Den Uv1 da katılırken Uluslararası Af Örgütü, Cumartesi Anneleri'ne İsyiçre Parlamentosu'nun destek mektubunu verdi. Uluslararası Af Örgütü adına yapılan açıklamada. şöyle denildi: "BM'nin 1995 verilerine göre 43 bin insanın kaybedildiği anlaşıldı. 1980-1988 yılları arasında 40 ülkede 15 bin insan kayboldu. Kayıplar daha çok asker ve polis devletlerinde meydana geliyor. V önetimler, şiddet yoluna giderek kanunsuz davranış \e tutumlarda bulunuyortar" Galatasaray Lisesi önündeki eyleme katılım, sağanak yağmura karşın çok fazlaydı. Aralannda üniversite öğrencileri. demokratik kitle örgütleri temsilcilerinin de bulunduğu eylemde aynca, Galatasaray Lisesi'nin duvanna Okmeydanı Halkı imzalı "Oya Gökbayrak Serbest Bırakdsın" yazılı pankart asıldı. Grup, daha sonra olaysız bir şekilde dağıldı. 4 Zeynep Özal rüşvete bulaşü' I Baftarafı 1. Sayfada anımsatıyor? Güngör açıklamasın- da. eski Istanbul İl Sağlık Müdürü Temel Dağoğlu'nun Zeynep Özal'ın baskısıyla röntgen cihazı alımmda yolsuzluk yaptığını ve bu davadan lıâlâ yargılandığını ifade etti. Zeynep Özal'ın bunahma düş- mesinde en büy ük etkenin Civanga- te olayı olduğunu. Özal'ın halen bu olayın psıkolojık ezikliği altında bulunduğunu öne süren Adnan Güngör. şöyle devam etti: "Gece gündüz demeden evine gi- dip gelip tahrik ettiği ve sonunda ölümüne sebep olduğu Uğur Çakı- cı'nın vebalini taşımaktadır. Çünkü bu işler planlandığı gibi sonuçlan- mış olsavdı Zeynep'in \e etrafında- kilerin akıl almayacak kadar büy ük menfaatleri olacaktı. Planı hazırla- yanlardan birisi de Zeynep'ti. Nite- kim işlerin yolunda gittiğini düşüne- rek Ehgin Civan'ın vurulmasından iki gün önce Boğaz'da Köşem Bist- ro Restaurant'ta yakınlarıyla bir- likte ailece sabaha kadar eğlendiler. Bense bu işlerde pislik kokusu aldı- ğımdan evde bakmanı için bıraktı- ğı iki çocuğuna onun yokluğunu his- settirmemeye çabştım." Güngör açıklamasında. "eğlence oldukları kendisine bildirilmesine rağmen, oraya gitme tenezzülünde bulunmadığınr da savunarak Zey- nep Özal'ın sabaha karşı e\e geldi- ğinde kendisine "annesinde oldu- ğunu ve eğlenceye gitmedikleri ya- lanım"" gözlerının ıçine baka baka söNİediğini kaydettı. Güngör. "Şu an adalet önünde namusu ve şerefı üzerine y emin ede- rek yalan söyleven \e adaleti yanıl- tan bir kadının kocasına bu kadar- cık bir yalanı söylemesi normal di- ye düşünüyorum" dedi. Güngör açıklamasında. toplu- nıun gerçekieri öğrenmesine yar- dımcı olacağını belirterek şunları söyledi: "Şimdi gene soruyorum. Gerek benimle ayrı yaşamaya baş- ladıktan \egerekseaynldiktan son- ra gazete ve mecmualara \erdiği pozlar, resimler \e şimdiki özel ya- şantısu eski bir Cumhurbaşkanı'nın kızına yakışıyor mu? Hiç kimsenin hatırı yoksa mezarında yatan ada- mın da mı hatırı yoktur? Onun ke- miklerini sızlatmaya ne hakkı var- dır? Bundan sonra hiç gereği \ok- ken geçmişimizi \e aile mahremiye- timizi dahi hiçe sayarak yalan \e if- tiralarla dolu açıklamalarını sür- dürdüğü sürece ben de onunla ilgili bildiğim gerçekleri kamuovunun öğrenmesi için sırası geldikçe anla- tacağım. Toplumun gerçekleri öğ- renmesine yardımcı olacağım." Leyla Kaplan'ın Adana'da şehitlere tören ailesi şaşkuı Kimligımı kaybettim. Hiikümsüzdür. ERDlSÇ Bİ\GÖl. SABİT ÖZKESER ADA.NA- Adana"da kendı- sinin de araarında bulundu- ğu 5 kişinin ölümü\ le sonuç- lanan intihar saldmsım ger- çekle^tiren Leyla Kaplan'ın aılesı üzüntülüveşaşkın. \'a- kınlannın söyledıkleri. Ley- la Kaplan'ın ailesi ıle büvük sorunlannın olduğunu orta- >a ko\u\or. Çok değıl. dört > ıl öncesi- ne kadar •Kürtlerin ınahalle- si" diye bılinir. akşam saatle- rinde el ayak çekilirdi sokak- lardan. ^'ok^ulluk derme çat- ma evlerde. kanalizasyonu açıktan akan sokak araların- da. süınüğü ağzında. sineği gözünde dolaşan çocuklann gözlerindeydi. 738. So- kak'taki 16 numarah evi bul- mak zorolmadı. İki odalı ev. boydan boya yoksulluk ko- kuyordu. Romşular doluş- mu^tu, ama acı pek dışa \u- rulamıyor. fazla şey söylene- mivordu. 30 >ıl önce Mar- dııı'in Kızıltepe ilçesinden gclmişlerdi Leyla Kaplan. ıkızi Emine\lebirlikte 1 yıl önce Adana"da dünyaya gel- mıştı. \'e ancak ma'ha'lledeki Bahçelıe\ ler tlkokulu'nu bi- tirecek kadar okunıuştu. Yaptıkları son konuşma. da- ha çok tartışmaydı. Dört ço- cuklu anre Fadile Kaplan (50) "İki ay üncesiydi" dıve başladı: "Llbisealmakistedi. 6 milvon lirava ihtivacı var- nııs. Vok, dedim. Sinirtendi. Elinde bardak \ ardu atlu git- ti. Bir daha da dönmedi." Bir de hasta olduğunu an- latıyormuş. Verem hastasn- mış Leyla. Annesine de çe\- resindekilere de sürekli "Ben öleceğim" divormuş. ~İkla Emine de acılıy dı do- ğal olarak. Ama kızgındı da. Kardeşinin yaptiklanna an- lam \eremediği anlaşılıvordu. Aslında çok sakindi. Sevecen biriy di. Bir de sevdiği vardı. Bana anlattı. 'Bu çocuktan hoşlanıyorum' diyordu. Ben de "Getir. tanıştır' dedim. "Yok. babam izin \ermez' de- di, öy le kaldı. Ama arada ev- lenmekten söz ediyordu." Ne örgütten ne de eylem- den bahsetmışti. Hiçbir ima- da da buiunmamıştı. Ikiz kız- kardeşi Emıne. "PKK'vegir- diyse, isteğiyle gittiyse belası- nı buldu. Yaak oldu. Ama po- lislere daha çok acıdım. On- lann çocuklanna. eşlerine de yazık" diyordu. Baba Yusuf Kaplan, Istan- bul'da balık ekmek iatarak geçimlerini sağlamaya çalı- şıyordu. Koca Adana yetıne- nıiş. Istanbul'a gitmek zo- runda kaimıştı. Haben almış. >ola çıkmıştı o da. Acılarıyla baş başa bırak- mak üzere ayrılırken Ley- la'nın ikizi Emine, 10 vaşın- dakı Münevver'in omzuna yaslanmıştı. Acısını gizleve- rek bir mesaj \ermek istedi. bu haldc bıle öy le anlamlıy- dı ki: "Bizkardeşçeyaşamak istiyoruz. Öldüren kim olur- sa olsun kötü, ölüm gibi..." • Baştarafı 1. Sayfada niyet müdürlüğünde tören düzenlendi. tçiş- leri Bakanı Mehmet Ağar'ın da katıldığı tö- rende şehit aileleri. "Yeter artık. dindirin acımızr diyerek yetkililere seslendiler. Ül- küOcaklan Derneğiüyeleri ise sürekli tek- bir getirip PKK aleyhinde slogan attılar. Ce\ik Ku\\et Şube Müdürlüğü'nde ön- ceki akşam meydana gelen olayda şehit olan polis memurlan Merin Süer (26). İhsan Över(24). Ramazan Keserci(26) \e yurttaş ^asarÇetin(48) için dün 12.00'de düzenle- nen törene Içişleri Bakanı Mehmet Ağar. Dev let Bakanı Ahmet Cemil Tunç, Çc\ re Bakanı ZivaettinTokarEmniyet Genel Mü- dürü Alaaddin Yüksel. Adana Yalisi Oğuz Kağan Köksal, Anakent Beledıve Başkanı Aytaç Durak. 6. Kolordu Komutanı Korge- neral Aytaç Yalman. Jandarma Bölge Ko- mutanı tuğgeneral TevfikÖzdemir. RP Ge- nel Başkan Yardımcısı Temel Karamollaoğ- lu ile Adana milletvekilleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Törende şehit olan polis Metin Süer'in babası Fahri Süer. 6. Kolordu Komutanı Korgeneral Aytaç Yalman'a yaklaşarak. "Bu dev let bize sahip çıkmıyor. Roltuk kav- gasındalar. Dindirin artık bu acımızı" diye yakındı. Komutan ise bu sözler karşısında sesşiz kaldı. Ömer Yöntüç adlı şehit yakını da Orman Bakanı HalitDağlı'ya. "Sayın Bakanımacı- mızı görüyorsunuz değil mi?" demesi üze- rine Dağlı. "Acı müietimizin. Hepsinin Al- lah belalarını versin. Allah sizlere de sabır versin. Ellerinde bomba ile geliyorlar. Ken- dilerini de öldürüyoıiar, ne vapabilirsiniz bunlara" diye karşılık \erdi. Savgı duruşunun ardından törende konu- şan İçişlen Bakanı Mehmet Ağar. bu ülke- nin birliği \e bütünlüğü için polisin şehit ol- mayı da uöze aldıüını belirterek şunları söy- ledi. "Bir avuç katil şebekesi ideolojik kılıf u>- durarak amaçlarına ulaşamayacaklardır. Katil yaratıklann yaptıkları bu hesap van- lıştır. Bu yanlış hesaplannı başlarına geçir- mek bizim görev imizdir. Acıy ı, sıkıntıları içi- mize gömeceğiz. Türk polisi azimlidir. karar- lıdır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olnıasın. Adanahlar törene katılarak bize güç vermiş- tir. Türkde\ leti milletiy le bütünleşmiştir. Hiç kimse volumuza engel olamayacaktır. Şehit- lerin aileleri bizim ailemizdir. Çocukları bi- zim çocuklanmızdır." Törenin ardından polis meınunj Metin Süer'in cenazesi Hatay'a. İhsan Över'in Mersin'e, Ramazan Keserci'ninki Van'a gönderilirken ^aşar Çetin'in cenazesi ise Adana Asri Mezarhğı'nda toprağa \erildi. Bu arada. önceki gün gerçekleşen intihar saldınsıyla ilgili bilgi almak amacıyla Çe- \ik Ku\\etŞube Müdürlüğü'ne giden. an- cak polislerce tartaklanarak hastanelik edi- len Milliyetgazetesi muhabiri MuratDoğu- kanlTnındurumunun iyiyegittigi bildirildi. Tören sırasında emni\et >etkilileri gazete- cilerin sorulannı yanıtlarken. "Eylemi ger- çekleştiren Leyla Kaplan'ın annesi ve kız kardeşivle göriiştük. Bize yaptıkları açıkla- mada, Leyla Kaplan'ın bir ay sonra evlene- ceğini ve örgütle ilişkisini kestiğini söv lediler. Büyük olasılıkla ev lemin örgüt tarafından zorlanmış olabileceğini düşünüyoruz" dedi- ler Baykal bilgi aldı Bu arada Mersin'de partisince düzenle- nen mitinge katılmak için Adana'ya gelen CHP Genel Başkanı DenizBaykal ıle Genel Başkan Yardımcisi ErolÇevikçe. Grup Baş- kamekili Oya Araslı ile milletvekilleri Fik- riSağlar\e MehmetSevigendeÇesık Ku\- \etŞubeMüdürlüğü'nüzı\aretederek. İçış- leri Bakanı Mehmet Ağar. Vali Oğuz Kağan Köksal ve Emni\et Müdürü Mehmet Gün- doğdu'dan, olayla ilgili bilgi aldılar. başsağ- lığı dilediler. Deniz Ba\kal ve beraberindekiler. daha sonra Dev let Hastanesf ndekı >aralı poli>- ierı ziyaret ederek. geçmiş olsun dileğinde bulundular. ram çerçevesinde. akşam Bel-Pa Restaurant tesislerinde "Cumhuri- vet Balosu" yapıldı. Cumhuriyet Balosu'nda konuşan Ilhan Selçuk. "patronsuz birgazete" olarak niteiendırdıği Cumhunyet'in artık bir vakıf gazctesi haline dö- nüştüğünü belirterek "Cumhuriyet gazetesi hepimizindir. Cumhurivet. ortak bir kamu ıııalı olarak görül- nıelidir. Cumhuriyefi bugün. tekel- leşen vahşi kapitali/ın dünvasında devam ettirmekgerekivor" diye ko- nuştu. CUMOK'un programına görc bu- gün de saat 12.00'de zırve toplantı- sına Sanat Kurumu'nda devam edi- lccek \e saat 13.00'te ilk Meclis ile Ankara Kalesi'ne gezi düzen- lenecek. > SJIU Kar G U N D E M MISTAFA BALBAY • Baştarufı 1. Sayfada Son dönemde ise Kürt sorununun giderek ulus- lararası hale geldıği dikkat çekıyor. Bu ayın başın- da Güney Afrika'yı dolaşırken bir gazeteci sordu: - Kürtlerin yurttaşlık hakkı var mı? "Nasıl yani" dedim, devam etti: - Pasaport alabiliyorlar mı, parlamentoya girme haklan var mı? Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş süreci ve de- mokratikleşme sancılannın uzunluğu açısından sö- ze gırip olayı anlatmaya çalıştım. Sanırım. söyle- diğım pek çok şeyi ilk defa duyuyordu. Dünya tarihinı biraz bilen kişiler ise. "Türkiye" de- yince, söze Mustafa Kemal'le giriyor. Şıli'den Ko- re'ye kadar. pek çok kez buna tanık oldum. itiraf etmeliyim ki dünyayı dolaştıkça ben deTür- kiye'yidahaiyıtanıyorum. Buyüzyılın başındager- çekleştirilen Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın ve sonra- sındaki devrimlerin, sadece bizim coğrafyamız de- ğil; dünya için de sıradan olmadığını hissediyo- rum. Okullarda Ulusal Kurtuluş Savaşı genellikle Ana- dolu ve çevresi dikkate alınarak öğretiliyor. Oysa, biz bu savaşımı verirken dünyanın öteki ülkelerin- de durum neydi diye bakıldığında, fark daha be- lırgin ortaya çıkıyor. Son Afrika gezimde görerek öğrendim ki bu ül- kelepn çoğu hâlâ, Birinci Dünya Savaşı'nda ya da sonrasında verdikleri bağımsızlık savaşını başara- mamanın sancısını çekiyorlar. Bu ülkelerin çoğu 19601ı yıllarda bağımsızlıklarına kavuştular. Öteki ülkeleri gördükçe bir şey daha fotoğraf gi- bi gözümün önünde netleşiyor: Devlet olmakla her şey bitmıyor, Daha önemli sorun, ülke kurmak... Aynı devletın sınırları içinde yaşayan insanlar, yerel dillerini geliştirip yazıya dökemeyince, ortak anlaşma dilı olarak Ingilızceyi seçmişler. Salt dili geliştirememek bile, alınamayan yolun gösterge- si... Bütün bunlar, yaklaşan 29 Ekim'ın bende çağ- rıştırdıkları. Bir deyim vardır. kötü örnek örnek değıldır. Doğ- ru, ama kötü örneği de gözardı etmemek gerekir. Çağımıza bir bütün olarak baktığımızda, Türki- ye çağdaş bir devlet olarak yerini aldı. Yüzyılın ikin- ci yarısında ise kazanımlar bir bir yara almaya baş- ladı. Buyaraalmalarabakıp, "Bıttik, tükendik" de- menın ne gereği var ne de faydası. Türkiye, Batı'ya karşı bağımsızlık savaşı verdik- ten sonra niçin yönünü Batı'ya döndü? Çünkü uygarlık, gelişım oradaydı Time dergisinin kapağı... Time dergisi 24 Mart 1923 tarihlı sayısında Ata- türk'ü kapak yaptı. Bu. sık sık işlenir. Ama dergi- '• nin içinde ne yazdığı pek konu edılmez. Dergi, > Mustafa Kemal'i kapak yaptığı sayının sekizinci sayfasında şöyle diyor: "Mustafa Kemal Paşa, 'Bir Türk nerede kendi kendisının efendısidır' sorusu ile başlayan özde- yişin yanıtı olan, 'Cehennemde' sözünü, Türki- ye'de' olarak değiştiren kışidir... Bu yanıt Musta- fa Kemal'in politikasının temel felsefesini özetli- yor... Mustafa Kemal Paşa, çelışkili suçlamalann po- tasından lekesiz bir ünle çıkmayı başarmıştır. Bu vahşi suçlamalann birbölümünde onun vatan ha- ini, bazılarında ise Türkolmadığı öne sürülmüştür... Mustafa Kemal, başındaki zafer taçlannı kendi ilkelerine bağlı kalarak kazanmış örnek bir asker- dir. Prof. Arnold Toynbee hayranlıkla ele aldığı ki- tabı, 'Yunanistan ve Türkiye'de Batılılaşma Soru- nu 'nda Mustafa Kemal'den şöyle söz ediyor: 'Mustafa Kemal kendi kişiliğinde bir Türkün Ana- dolu'da daha lyı bir dünyayı beklemeden, kendi kendinin efendisi olabileceğini kanıtlamıştır ve O'nun verdiği esinle Ulusal Kurtuluş Hareketi ger- çekleşmiştir.' Hiç kuşkusuz Mustafa Kemal Paşa yakın tarihin en büyük insanlarından biridir. Bu büyük insan şimdi, Türkiye'nin elinden, kazandıklarını almaya azmetmiş Batı uygarlığının görünmez güçlehne karşı duruyor." Son tümce her şeyi özetliyor. Bu kısa yorumdan, heykel Atatürkçülerinden kongre Atatürkçülerine, gösterış Atatürkçülerin- den bütün kişiliğini Atatürk'ü eleştirmekte bulan- lara, yükselen değerlere eyer olanlardan dünyayı sadece kendi yaşadığı dönemle tartanlara kadar herkesin alacağı ders var... Vehbi Koç'un naaşı aramyor İstanbul Haber Servisi - Ünlü ışadamı Vehbi Koç'un Zıncırlıkuvu'daki kabrının açılarak naaşinın çalınması olayı ile ilgili ba^latılan soruşturma. çok yönlü olarak sürdiirülüyor. Polis. Koç'un nıezan başında 24 saat nöbet tutmaya de\afn edı\or. Istanbul Emnıvet Müdüriı Kemal ^azıcıoğlu. "Koç'un naaşının çalınmasıyla ilgili soruşturmada şu anda herhangi bir gelişme olmadığım" belirttı. Yazıeıoğlu dün. Asayişten Sorumlu Emnıvet Müdür "iı'ardımcısı Bilgi Lnal'ı Gayrettepe'deki makamında ziyaret ederek olayla ilgili bilgi aldı. Emniyet binasından çıkışta gazetecilerın sorulannı vanıtlavan Yazıeıoğlu. Koç'un naaşinın çalınmasıvla ilgili soruşturmanın devam ettiğini. ancak herhangi bir gelişme kavdedılcmcdığıni söyledi. Asayi* Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliğı görcvlılerı de olavla ilgili birçok kişinin ihbarda bulunduüunu. ancak bunların asılsız çıktığını söylediler. Şu ana kadar fidve için de kimsenin aılevi aramadığmı bildıren >etkililer. ellerinde sanık bulunmadığını. bazı kişileri bilgılerine başvurmak üzere şubeve getirip sorguladıktan sonra gönderdıklerinı kaj'dettıler. Yehbi Koç'un Zincirlikuvu'daki kabrinde dün polisler tarafından yine arama vapıldı. Mezardan çıkan toprağın içinde yapılan incelemelerde kemiğe rastlanmazken. bulunan bir na\ lon torba ise incelenmek üzere götürüldü. Asavişten Sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Bilgi Ünal. dün akşam saatlerınde Koç'un mezarı başıııa gelerek incelemelerde bulundu. Ünal. gazatecılerin soruları üzerine. "Arkadaşlanmız bu sahah gelerek parmak izi için incelemeleryaptılar. Soruşturma çok yönlü sürdürülüyor" diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear