14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25EKİM1996CUMA 12 DIZIYAZI raştırmanın raştırılması nTunç Tayanç • Den Haag Batı Avrupa'dan gelen delegeler açısından Istanbul'un önünde; îstanbul'un Batı Avrupa'dan kaybını ise Avrupa dışından gelenler karşılıyorlar. Kongrenin "iş ilişkileri ve içerik", "sosyal programlar" ve "organizasyon" yönünden değerlendirilmesinde, dört etkinlik dışında Istanbul açık farkla önde. 1995'te, den Haag "ticaret fuan", "açılış ve get-together Party", "büyük salon" ve "geleneksel gece"deki başarımı ile İstanbul'un önünde. "Açılış, bir bakıma'"lstanbul'un havasının kurbanı oluyor. Ancak "hava" özrü olmasaydı da den Haag*daki eski kilisenin gorkemini, içeride sunulan yiyeceklerin çeşitliliğini ve nefasetini Istanbul'da aşmanın çok zor olacağını düşünüyorum. Insanlann mutluluk nedenleriongrenın artık son saatleri. Saionlann dışında. fuayede. donanımlanni, yazılımlannı sergileyen bılgısavar şirketleri. pazar araştırma şırketleri. üç gün boyunca yerleştikleri mekanları bosaltmakla uğra^ıvorlar. Üç gün önce. 37 "sergi mekânı"nı işgal eden -ki. bazıları ıki mekâna el koymu^lardı- kişıler tarafından açılan kutular. paketler yeniden yapılıyor. Kongre salonunda ise Başkan Jung'un "en i\i sunuş ödülü verildi" uyansına karsın. nefis bır "sunuş" ızleniyor. Üç gün boyunca. genç -\e güzel- insanların çağnlanna uyarak fuayedekı birtakım mavılarda. küçük "notebook"ların başında anket yanıtlayan delegeterin değerlendırmeleri açıklanıyor. Her kongre sonrasında >apılan bir uygulama ve değerlendirme. ama bizlcrı daha çok ılgilendiriyor bu kez: kongrenin İstanbul'da yapılmasına karşı çıkanlar. çeşitlı gerekçeler ıleri sürenler mi haklı çıkacak. kongreyi lstanbul'da düzenleyebilmek için emek verenler mi? Sonuç. Istanbul'u önerenler. seçmenler \e gelenler ıçın "yüzakı" Bir >ıl önceki kongrenin düzenlendığı den Haag ıle İstanbul kanjilaştırılıyor Katılanlann profilleri aşağı yukan aynı: genelde iki kent arasında önemlı bır tarklılık görülmüyor. Ancak delegelerin geldikleri ülkeler önemli ölçüde farklılaşıvor Den Haag. Batı Avrupa'dakı merkezı konumundan ötürü olsa gerek. Boğaziçi ayaklar altmda Batı Avrupa'dan gelen delegeler açısından İstanbul'un önünde. İstanbul'un Batı Avrupa'dan kaybını ise A\rupa dışından gelenler karşılıyorlar. Kongrenin "iş ilişkileri \e içerik". "sosyal programlar" ve "organizasjon" yönünden değerlendirilmesinde, dört etkinlik dışında Istanbul açık farkla önde. 1995'te. den Haag "ticaret fuan". "açılış ve get-together Parrv ", "bü> iik salon" ve "gelenekselgece"deki başarımı ıle İstanbul'un önünde. "Açılış, bir bakıma"tstanbul'un havasının kurbanı oluyor. Ancak "hava" özrü olmasaydı da den Haag'dakı eskı kilisenin gorkemini, içeride sunulan y iyeceklerin çeşitliliğini ve nefasetını lstanbul'da aşmanın çok zor olacağını düşünü>orum. Şaşırtıcı gelen. den Haag yakınlarındaki Wittenburg Şatosu ıle Çırağan Sarayı'nda verilen "geleneksel gece" karşılaştıtmalarının, bir puan farkla da olsa, Çırağan aleyhıne sonuçlanması. Üstelık bu kez "hava" özrü de söz konusu değıl. Boğaziçi ayaklar altında... Ama Wittenburg"da da çok eğlenıldiğini katılanlar söylüyorlar. Den Haagıiaki kongre. doğrudan doğruya bu tür toplantıları amaçlayarak yapılan bir kongre merkezınde. Nederlands Congress Centrum'da >apılmıştı: Istanbul'da ise The Bosphorus Hotel'in Fujı Balo Salonu kullanıldı Bu nedenle bir puanhk farkı önemsemıyorum. Doğrusu bu ya. "ticaret fuan"ndakı beş puanhk farkı da açıklamaya çalışmıyorunı. Neden kafa yorayım kı diğer bütün değişkenlerde Istanbul "bunın farkı"ya da "göğüs farkı" ıle değil. açık farkla önde... Hek fstanbul'un den Haag ile karşılaştırılması ekrana yansıyınca. "İstanbul" savunucuları koltuklarında ıyıce yayılma hakkını kazanıyorlar. Nasıl yaytlmasınlar ki° Den Haag'a "çokiyi" diyenler yüzde I8'de kalırken İ^anbul yüzde 60"a merdıven dayamış, den Haag'a verilen 5 ve 4 puanlan birlikte alsanız bile. İstanbul'a "çokiyi" diyenlerin gerisinde kalıyor. A>nı durum, ıki kentin "diğer" >erlerle karşılaştırılmasında da açıkça gözıiküyor. İstanbul'un sorunlarını yaşamadılar Kuşkusuz. istanbul'da sürekli yaşama durumunda olanlar gibi trafik sorunu yaşamadılar; otelin önünden otobüslere bindilergidecekleri yerlere üittıler ve avnı şekılde döndüler. Gene lstanbul'da sürekli >aşanıa durumunda oianlargibı susuzluk çekmediler, elektriklerı kesilmedi. kalkınca sokakta çöplerle karşılaşmadılar. PTT. İSKt vb gibı kuruluşlarca açılan -ve nedense hiç kapatılmayan- çukurlara düşmemek için akrobasi yapmadılar. Ama sonuçta katıldıkları bir "kongre' idi, Istanbul'u denetlemeye gelmemışlerdı ve istanbul'da bır "kongre sınavı"nı daha başarıyla kapatmıştı. Kongreye katılan bizlerde üç gün İş ilişkileri ve içerik der Haag Istanout Tanışma. Genef hava Nışkı kurma Sosyal program Tıcareî fuan bıldınlerin kalıtesı İlk kez katılanlarm tanışması "Banaıigi" Suıvşann Izfeyıcıve nıtetığ* tartışmalar I den Haag I Istanbui Açjlış ve VVittenburg/Çırağan Refakat edenlere "Get-together Pataoe . stmutsnpfogram party- •- , Organizasyon Genet organizasyon / ev sahtpfığı Bûyük salon Gorsel-.şi'.sel sistem Eşaniı çe» \<\ OtufuiTiıaıın yapıidığı salonlar Kahve aralan Yemekler boyunca başka birdünya ile ilgilenmiştik. "Hacı- bacı"garabeti. Güneydoğu. yolsuzluk. Türkiye'nin sadece komşulan tarafından değil, giderek bütün ülkeler tarafından yalnızlığa ıtilmesi vb. kongre salonlannın dışında kalmıştı. Ancak böyle bir deneyim. "mutlu insanların mutluluk nedenleri"ni de Mıller'ın bildırısinden daha çarpıcı bıçımde göstermeye yetmıştı. Ancak "mutluJuğu" paylaşması gerektıği halde paylaş(a)ma>anlar olduğunu da düşünüyorum ve onlarla ilgili büyükçe bir ayraç açıyorum: Türkiye'den TRT. Devlet lstatistik Enstitüsü, PTT. TC Merkez Bankası, Turızm Bakanlığı ve diğer kamu kuruluşlannın, hıç eksilmeyen -ve sadece istenıldiğınde uyulan- "tasarrufgenelgesi"nı katılmamalarına "gerekçe" göstermelerını. başka harcamalanna bakarak kabul edilir görmek mümkün değıl kuşkusuz. Ozel kesimden de Koç Holding. Arçelık. Lever. Colgate Palmolive, Türkcell, Brisa. Unilever. Eczacıbaşı Beiersdorf Kozmetik ürünleri. Pıvale Dr. Oetker. Pınar, Rpche ve Henkel- Turvağ'dan başka "ügüi" olmadığını ya da zaten kendilerinin araştırma yapmadıklarını. gerektığinde araştırma şirketlerine yaptırdıklannı düşünmek söz konusu değil: en azından "araştırma kültürii~nü edinmeleri, önlerıne "araştırma r> olarak getınlenlen irdeleyebilmeleri vb gerekçelerle ayaklanna kadar gelen bır ~kısmet"i tepmelerıni "müdebbir tüccar"davranışı olarak görmek ne kadar doğru? Ya "realitv show"lardan geçilmeyen. haberprogramlarını bile "magazin"e dönüştürme başarısını gösteren. aynı fılmleri döndüre döndüre oynatan, "the da> after" deyiminin -Türkçe'de "öbürgün" diye biranlatını olduğu halde- "yanndan sonraki gün' diye çevrilmesınden hıç de gocunmayan sözla'sazlı kitle iletişim araçlan neden kongreye ılgisiz kaldılar? Aman yanlış anlaşılmasın. "program kargaşasriçınde ver 'vermemeleri değıls-aorgtdamaya - çalıştığım: Kendı bilgi görgü dağarcıklannı arttırabilmek için önlerine gelen bir "eğitim olanağı"nı kaçırmış olmalan Kuşkusuz, yazılı basın da bu sorgulamanın dışında değıl. "Bu \azu birazdaonlar için yazıldı" dıyerek avracı kapatıyorum Üç gün boyunca da olsa, bızleri "mutlu" ettikleri ıçın Nezih Neyzi ve Akın Ahanak başta olmak üzere. kongrenin istanbul'da yapılması için emek harcavan herkese teşekkür borçlu olduğumu(zu) biliyorum. Ve bır ç(alıntı) yapmaya hak kazandıgımı düşünüyorum: "Teşekkür etmek de emek harcamayı gerektirir, bence... Sanınm» Teşekkür edebilirim artık..." (Bkz. Hasan Ersel, "Zaman İçinde Müzik". Cumhuriyet Kitap, sayı 343). BİTTİ ÇjÖR ÜŞ / ERDOĞAN AYDIN Refah Partisi'nin yeni dönemeciRP 5 Olağan Kongresı. ciddı sorunlarla. giderek artan gerılım faktörlenyle yürüven bir iktıdar partı- sinin ilk kongresi olmasıyîa ayn bır önem taşıvor- du tktıdarı elınde tutmavı her türlü ılkesınden daha önemlı bulan. ancak bununla birlikte rejimı şenatyö- nünde olabıldığınce rev ıze etmeve çalışan bır partı- nın kongresı bu. Totahterbırzihnivetin partısıoldu- ğundan. RP"nm kongresi. organ seçımlerının sonuç- Fanv la değıl "komutan"ın hangı mesajlan verdığı te- melinde anlam kazanan bır kongreydi. "Komutan"a gelince. kongredeki konuşmasında o. bir v andan ıktidar sürecınde düşkırıklıkları > aşa- yan tabanının duygularını okşamava özen gösterır- ken. diğer > andan rejimın egemen dengelerine uyum sağlamakta kat ettığı nıesafeyi sergıliyordu. Konuş- ması bovunca Erbakan. rejımi değıştirmek >önün- den m o m e edılmış tabanına muktedır, çızgisinden ta\ ız vermez bırgörünrü sunmayaçalışırken, gerçek- te. rejimın egemen dengelerine güven vermeye ça- lışan bır savunma hattmda yürüyordu İktidar>ürüyüşünde kitlesel desteğıni arttırmaya vönelık açılımların yapıldığı 4. kongreden av ınmla 5. kongre. rejimin egemen güçlerıyle olan çatışma- • Iktfdar yürüyüşünde kitlesel desteğini arttırmaya yönelik açılımların yapıldığı 4. kongreden ayırımla 5. kongre, rejimin egemen güçleriyle olan çatışmasını ortadan kaldırmaya yönelik bir savunma, düzen içi rüşt ispatlama çizgisinde biçimleniyordu. sını ortadan kaldırmav a yönelik bir sav unma. düzen ıçı rüşt ispatlama çizgisinde biçimleniyordu. Muhalefetteyken rejimın krızını dennleştıren. bu krızden favdalanarak desteğıni arttırmaya çalışan RP. şımdı hükümetın büyük ortağı olarak krizi aş- maya. egemen güç odaklarına ne kadar uvgun birse- çenek olduğunu ispatlamaya çalışıyordu "Gerçeklaikbiziiiz!"dıye haykın>ordu Erbakan. "Atatürkçülükte" kımsenın kendılenvle varışama- yacağını. "Kahramanordumuzla" kımsenın kendı- lerı kadar uvumlu olmadığını kanıtlamava çalışan gerekçelendırmeler konuşmanın ana çızgisinı belır- livordu. Iğdiş edılmış bir laiklık veAtatürkçülük ta- nımını takiben. "Siz kim laikliği ağzına almak kim (...) gelin bakalım \tatürk'ün ilkeleri ncvmiş tartışa- üm, erkeksenu gelin (...: Siz kim Atarürkçülük kim?" gıbı ıfadelerle hem mıhına vuruvordu. Her şey gibi Atatürk'ü de politik bir araca indirgeyen RP. onu "akılcı \e dogmatizme karşı" diye tanımlarken. ken- disineyönelen yargıları göğüslüyor. "bağımsızlıkçı- lığma" \ urgu > apaken emperv alist dav atmalara kar- şı kendıne mısyon yüklemeye çalışıvordu. Kuşkusuz bu vönelimivle Erbakan. Makvav.elist siv aset tarzında ne kadar ölçü tanımaz olduğunu ser- gılemış oluyordu bir kez daha. Ancak RP iktıdan- nın vaşadığı gerilimler dikkate alınacak olursa. bu yönelimın bırmakvajdanöte. kendini düzenin bıçım- ^el normlarıyla meşrulaştıtma. düzenle uyumlulaş- tırma anlamı da taşıdığı görülecektır "^'asakçı değil. aksine demokrasinin gmencesi" olduklannı. "Ozal-Menderesçizgisiningerçeksahip- lerinin kendileri olduğunu" ı>rarla belirtırken. İs- lamcılaştırılan temelde merkez sağa verleşmeve ça- lişiyorduErbakan "\enidenBüvükfürki>e"mesa- jını etmel sloganı vaparken de. avnı bağlanıda Tür- kıve'nin kalkınması için tasıdıklan potansıy elin "bü- yüklüğünü"kanıtlamaçabas! sergilivordu En büyük tepkilerden bırını. "hazırlıksız gejdiler" eleştırisine karşı sergılerken de düzenin krızinı aşmada ne ka- dar u>gun bır araç olduklarını kanıtlama. merkeze oturma telaşı sergilivordu Erbakan. Aynı bağlamda, "ABD, RP ile çalışınz demedi mi" diye sorarak, Ba- tı ıle çatişma içinde olmadığını göstermeye, sistemın güvenıni kazanmaya çalışıyordu. Tansu Çiller'e yönelik sergilenen jestlerin çoklu- ğu da aynı şekılde, ortağını korumanın ötesinde. ik- tidarda kalma v e merkez sağa oturmak doğrultusun- da yedeklerini güçlendirme kararlılığının ifadesi olu- yordu. Son olarak yaptırdığı yeminde ise. RP'nın değil. dev letin klasik ideolojik söy lemiyle karşılaşıyorduk: Vatan millet, bırlik. bütünlük, kaikınma!.. Sergilenen değışim eğrısıyle RP. gercekte ideolo- jık ve totaliterkarakterinden vazgeçmış olmuyordu. Ancak 5. Kongre"de daha da belirgın görülen şey, temsil ettiği güçlerin güncel çıkarlarını düzenin çı- karlany la uyumlulaştırarak gerçekle^tirmeye, düze- ni kendıne doğru değişıme uğratırken. aynı zaman- da kendısı de düzenin gereklerı doğrultusunda deği- şımi içselleştıren bır RP tablosudur. ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL 4 Kiıııya Yüksek Mühendisiyiın*' lı avlıklanna. eeler Ocak I W5ten geçerli olarak uygulanan ek göster- Sorii: Kim\a \ üksek Mühendisivim. Bir kamu kurumunda ge- çen 25 \ıl 7 ay hizmetten sonra, 1982 vılında Başkimya- ger kadrosu ile. I.derece4. kademedenemeklioldum. Şu andaki ek gösterge \e maaş tutarınıı bilmek istnorum. ^.K. VANIT: 657 sayılı Devlet Memurlan Vasası'na göre. devlet me- murları on hizmet sınıfına ayrılır. Bu sınıflardan bırı de. teknik hiz- metler sınıfıdır. Teknik hızmetler sınıfı da. kendı içinde 4 gruba ay- rılır. 1 Grup: Bu grupta "en az4>ıl süreli vükseköğrenim veren fakiil- te \ e> a > üksekokullardan mezun olarak > ürürlükteki hükümlere go- re \ üksek mühendis, mühendis. > üksek mimar ve mimar unvanını al- mış olanlar" y er alır. 2. Grup: Bu grup. "en az4 >ıl süreli >ükseköğrenim \eren fakülte veya yüksekokullardan mezun olarak y ürürlükteki hükümlere göre, şehir plancısı, bölge plancısı. jeolog. hidrojeolog, hidrolog. jeomorfo- logjeofizikçi, fizikçi. matematikçi, istatikçi. şöney lemci(hareketaraş- tırmacısı), matematiksel iktisatçı, ekononıici \e kiımager umanını al- mış olanlarla. teknik > üksek ögretmen okulu mezunlarrndan ol uşiır. 3. grup: Bu grubu, 2. grup dışındakı ">ükseköğrenim mezunları ile \ üksek tekniker \e tekniker umanuıı almış olanlar" oluşturur. 4. grup. İlk 3 grup "dışında kalanlar" 4. grupta yer alır. 5 2 7 say ılı y asa hükmünde kararname ile yeniden dıizenlenen 1 sa- yılı: "Hizmet sınıfları itibarıy la unvan veya ay lık alınan derecelere göre ek göstergeler" cetveline göre. Teknik hızmetlersınıfındayeralanbu dört grubun.göıev veemek- 1. 1 2 3 4 1.1995 .Grup . Grup . Grup . Grup 1. derece 3.600 3.000 2.200 1.500 2. derece 3.000 2.200 1.600 1.100 3. derece 2.200 1.600 1.500 800 4. derece 1.600 1.500 1.100 650 Bu ek gösterge cetveline göre, kadrolan Teknik Hızmetler Sınıfı'- nadahil olan ve "umanı"yüksek mühendis olanlardan I. derecenın kademelerınden gerek görev, gerekse emekli aylığı alanlara uygulan- masi gereken ek gösterge. 3.600 ciür (üç bın altı yüz) V'apıığımızlıesaplamayagöre. Teknik HızmetlerSınıfi'ndan l.de- rece4. kademeden 25yıl 7ay hizmetten sonra. "umanı"Kimya Yük- sek Mühendısı olan bır devlet memurunun. 3.600 ek göstergeye gö- re alnıaM gereken emekli aylığı. 36 mılyon 392 bın 430 liradır. ANKARA NOTLART MUSTAFA EKMEKÇİ Yakın Tarihimize Yeni Işıklar Baştan sona ızleyemedim, üzgünüm. Ankara Antlaşması'nın 75. yıldönümü nedeniyle düzenle- nen kolokyum, ilk gününde çok etkiledi beni. 1. DünyaSavaşı'ndangünümüzeTürk-Fransızilişki- lerini içeren konuşmalar belli gerçekleri ışığa çıka- nyor, kimı olaylar da yeni boyutlar kazanıyor. Her gün, her an yeni şeyler öğrenıyor, bılmedığim ne çok şey var diye şaşınyor ınsan. İlk gün ızlediğim kimi konuşmacılar şaşırtıcı açıklamalar yaptı ger- çekten. Örneğin Fransa ve hılafet. Fransa ve Sevr Antlaşması'nın hazırlanmasında yaşanan olaylar, 1921 Mart ayında imzalanan ilk Fransız antlaşma- sı ya da 1921 'de Kemalistlere karşı belırlenen si- yasal değişımin tanığı ve savunucusu Le Temps gazetesinde yayımlanan yazılar ve Fransız Haber Ajansı'ylaAnadolu Ajansı ilişkileri... Birayrıntı, bü- tünü etkiliyor kımı zaman. Kurtuluş Savaşımız da daha çok parlıyor bilimin ışığında. Savaş güçlenin- ce Anadolu'ya başka bir açıdan bakıyor Fransız dostlanmız. Le Temps gazetesinde ılginç yazılar yayımlanıyor, Kemalistler başka bir konuma ulaşı- yor Fransız kamuoyunda. Le Temps ıle ilgili bildirıyi Orhan Koloğlu açık- ladı. Gazetecı kökenli bir araştırmacı, vaktiyle ay- nı gazetede çalıştık, mesleği doğrultusunda bir belgeyle olumlu bir katkısı var kolokyuma. Daha- sı, kamuoyu oluşturmanın önemini belirtıyor. Din- lerken çağrışımlar oluyor. Kurtuluş Savaşımızı dü- şünüyorum, halkımızı onurlandıran yiğıt savaşçı- ları, tüm cephelerde kazanılan yengilerı, sarışın bir kurda benzeyen Mustafa Kemal'ı. ezilmışliğe son verip onurla dikilenlerı, Sevr'i yırtıp Lozan'ı gerçek- leştirenlerı... Konuşmacılardan biri de Büyükelçi Hamit Ba- tu. Her zaman yazarım, kültür bırıkimine, gözlem ve deneyimlerine saygı duyduğum bir diplomat. Dostluğuyla övünür, her konuda çok şey öğreni- rim ondan. Az yararlandığımız bir aydın diye üzü- lürüm. Türkiye ve Fransa arasındaki siyasal ve kül- türel ilişkilerden söz etti bu kez. Şımdiki ilışkiler ne durumda, nasıl gelişmelerolabilir, sorularını yanıt- ladı. Bu konuşmalann basılıp yayımlanmasını dilı- yorum. Belli olanakları yakalamak kolay değil her zaman. Genç kuşaklar, eskı ve nerdeyse orta ku- şakları tanımıyor yeterı kadar. Hamit Batu, 1960'larda Kültürel ilişkıler Genel Müdürü olarak çağdaş sanatçılanmızın Batı'ya açılmasına büyük çaba gösteren bir diplomatımız. Üzülerek belirti- yorum, kültürel ilişkiler bugünkünden daha yoğun- du o dönemde. Sonra Afganıstan'da, Finlandi- ya'da büyükelçıliği var. Ardından merkezde Siya- sal ilişkiler Genel Müdürü, sonra Paris ve Roma büyükelçimiz. Lıse yıllanndan berı tanıyor Fran- sa'yı, ilişkilerimizde doğrudan gözlemlerı, yaşadı- ğı olaylar var. Bu kez de çok gerçekçi biçimde or- taya koydu Türk-Fransız ilişkilerini. Güç şeyleri ko- lay söyleyen, köşelerı zarıf çizgilerie belırten, geç- mişten söz ederek geleceğe dek ışık tutan, uya- ran özlü bir seslaniş. ÛzelUkle Mustafa KemaJ ve De Gaulle arasındaki benzerliği belirten sözleri çok etkiledi benı. Yaşam koşullan, kişılıkleri çok benzemiyor, ama ortak yanları da var. Ikisi de güç günlerin adamı. Halklarına umut veren, soluk ve- ren, onur veren devlet adamları. Aynı dönemde ya- şamıyorlar, aynı koşullarda görev yapmıyorlar, a- ma ikısi de umutla, ınançla bakıyor halkına. Ikisi de kesin karar veriyor, karanlığı aşıp aydınlığa ulaşa- cağına ınanıyor. Onlar kararlarını gerçekleştirdi, ama geridekıler hayli yaya kaldı değil mi? Cumhurıyetimizin 73. yıldönümünde neler yaşanıyor bakın! Fransa Cum- hurbaşkanı Chirac da Ortadoğu'da geziye çıkıyor, ama barış yolunda olumlu bir adım atabılecek mi? De Gaulle'ün öngördüğü büyük Fransa ızlemi hay- lı değişmedi mi? Sevr'i yırtıp Lozan'ı imzalayanla- rın ülkesinde de neler yaşanıyor bugün? Başta la- iklık, Cumhuriyetimizın ilkeleri nasıl zedelenıyor! Atatürk'ün "Ülkede banş, dünyada banş" ilkesi- ne dayanan dış politıkasında ne ters rüzgârlar esi- yor, ne çok kan. gözyaşı dökülüyor, nice canlar yi- tiyor dağlarda, alanlarda. • • • Şimdi Jülide Gülizar telefon etti, Onuncu Yıl Marşı'nı söyleyenlerden bıri olarak TV'de birprog- rama çağırdı beni. "Çıkîık açık alınla, on yılda her savaştan" dizelerini ciğerlerim yırtılırcasına yeni- den söylemek özlemiyle çarptı kalbım. Cumhuri- yet kuşakları yaşlanmıyorgaliba ya da Siyasal Bıl- giler Fakültesi'ndekı kolokyumun etkisiyle yeni- den soluklandım ben. Geçmişe bakıp geleceğe umutla gülümsüyorum yeniden. Karanlığı delmek için karar vermek gerekıyor her şeyden önce. Cumhuriyetimizin ilkeleri doğrultusunda yürümek. Aydınlık bızim sonra! B U L M A C A SEDAT YAŞ.AYA\ 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Rahat adımlarla koşmaya dayaiı s- 1 por. 2/ Denızcılık- 2 te "Açıktan geç. yaklaşma" anla- mında kullanılan sözcük... Sodyu- mun simgesı. 3/ Alçak. aşağılık... Kayısı. erık. ba- dem gıbı ağaçlar- dan sızan zamk. 4/ Tropıkal Afrıka'da 8 yetışen bır ağaç. 5/ q Yön göstermek ıçın belli yerlere konulan ışaret... "Kıssadan al -, ısen hısseyı" (Yunus Em- re).6/Kısa'bılgı...ilham.7/ 2 Bırçe^it Italyan peynırı. 8/ 3 Bırbırınden çok farklı şey- 4 lerin bırarayageldığı. bır- bırıne karıştığı yer... Böcek ısırmasıyla oluşan yumru. 9/ "Bır çapkın elınde - - - 7 oldum Hazana ermeyen Q baharım soldu" (Sarkı) Q YUK.\RID\.\ AŞAĞIYA: M 1/Belli bırmesleğe. bır bilımdalınaözgüdıl . Italya'nmen uzun ırmağı. 2/fspanyollann sevınç ünlemı... Düşük kulak- lı ve kısa tüylü bır av köpeğı. 3/ Islam dınını korumak ve yaymak amacıyla yapılan savaş.. Eskıden Karagöz oynatı- lan kahvelere verilen ad. 4/ Kömürocaklannda açıga çıkan ve patlaması büyük zararlara yol açan gaz... Nâzım Hik- met'ın soyadı. 5/Eskımolar"ın buzdan yaptıkları kulübele- re venlen ad... Ilaç. 6/Olumsuzluk belırten birönek... "•Uzak yer" anlamındaeskı sözcük. 7/Kılıt dılı. 8/Çıplak vücut res- mı... Enıanet. 9/Kaplama ya da doldurma olmayan. som.. Ege Bölgesı'nde bır dağın. ovanın ve akarsuyun ortak adı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear