23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 EKİM 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOM Başbakan Erbakan'a iletilen gizli rapordan 'üretime dayalı' 7 milyar dolarlık kaynak yaratıldı Kaynak bulmak otomotîvcilere kaldı • Bedelsiz otomobil ithalatını önlemek için kollan sıvayan otomotivciler, Başbakan'a gönderdikeri raporda bedelli askerlik ile kaynak yaratılmasını önerdiler. SEDAOĞUZ Otomotiv sektörü. bedelsiz ithalattan 500 milyon mark (30 tril- yon) gelir bekleyen Başbakan Necmettin Erbakan'a 5 yıllıksü- re içinde 7 milyar (650 trilyon) dolarlık üreti- me dayanan kaynak önerisi getirdi. Sektörün otomotiv in dışında getirdiği diğerönerilerle berabertoplam kaynak geliri katrilyon bo>utuna ulaşı>or. Er- bakan'm talebi üzerine hazırladıklan kaynak önerileri raporunu geçen haf- ta Başbakan'a ileten otomoth sektö- rü temsilcileri raporu tartışmak iizere yeniden bir araya gelecekler. Aynca "diğer kaynak önerileri" bölümünde biryıl vadeli 50 bin mark veya muadili döviz hesabı açtıran yurtdışmdaki Tiirk vatandaşlan için Emlak Bankası gayrimenkullerinde vergi muafiyeti, hesap sahiplerinin Türkiye'de kuracaklan işletme faalı- yetlerinde vergi indirimi. özelleştir- mede öncelik tanmması veya indirim yapılması, bedelli askerlik uygulama- sı gibi öneriler getiriliyor. 7 milyon doların dökümü (1.000 $) Kaynak önerileri Yeni satış vergisı sistemi Motoriu faşftlar vergisinde düzenieme Ağırlık kontrolü Toplam 1997 196.583 77.788 254.730 529.101 1998 472.502 174.317 397.020 1.043.839 1999 412.143 302.929 531.050 1.246.122 2000 780.724 331.270 664.880 1.776.874 2001 1219.262 364.645 801.260 2.385.167 Rapor. otomobil üzenndekı yüzde 50'ye varan satış vergilerindeki kade- meli azaltma ile sektörün canlanması ve \ergi gelirlerininartması temeline dayanıyor. Türkiye'de mevcut 3 mil- yon adetlik otomobil parkı ile yeni oto- mobillerden, satışların canlandığı I993 yılında 5 milyar dolar vergi ge- liri sağlandığı kaydedilen kaynak ra- porunda. söz konusu vergi gelirinin ana ve yan sanayide üretimden alınan vergi, taşıt alım vergileri. akaryakıt tü- ketiminden alının vergi. yıllık motor- iu taşıt vergisi kalemlerinden oluştu- gu belırtiliyor. "1994>ıİjndakikrİ2Si- rasında sanş \ergileri yüzde23 gibi ma- kul bir düze>e indirilsevdi. sektörden sağlanan toplam vergigeliri 1994-1996 yülan arasındayaklaşık 2.8 müvar do- lar artacaktı" denılen raporda, taşıt alım vergisinin kademeh olarak yüz- de 36 ve yüzde 24 oranına düşürülme- siyle 1997-2001 döneminde vergi ge- lirlerinin 3.1 milyar dolar artacağı ifa- de ediliyor. Aynca satış vergilerinde- ki kademeli indirim sonucu başlangıç- taki vergi kaybının azaltılması için benzin satış fiyatma bir kerelik yüzde 6,6 oranında zam yapılması önerili- yor. Raporda motoriu taşıtlar vergisi- nin kademeli olarak 1999 yılmdan iti- baren tüm otomobillere 150dolarola- rak eşıt yayılmasıyla. 1997-2001 yıl- lan arasında 1.3 milyarlık kaynak sağ- lanabileceğı de belirtiliyor. Raporda karayollannda ağırlık kontrolü ile kaynak tüketiminin önlen- mesi ve artan ağır kamyon üretimıy- le de 2.6 milyar dolarlık kaynak saf- lanacağı kaydediliyor. Muhalefet partileri özelleştirmeyi değil, özerkleştirmeyi savunuyor ERDEMtR'de siyasi cephe TAHSİN AKÇA EREĞLİ - Ereglı De- mirÇelık Fabrikalan'nın (ERDEMlR)özelleştinl- mesinın hükümet tara- fından yeniden gündeme getirilmesi üzerine ilçe- de toplanan yerel yöne- tim ve muhalif siyasi parti temsilcileri "karşı cephe" oluşturdu. Sivil toplum örgütleri ve bele- diye temsılcılerinden oluşan tlçe Temsilciler Kurulu'nun düzenledigi panelde bir araya gelen siyasiIer. "Özelleştirme değiL, özerkJeştirme isti- yoruz. Erdemir mutlaka özefleştirilecekse, işci, sendika ve beledive ara- sında paylaştırılmalı" mesajını verdiler Şirketin yüzde 30'luk hissesini blok olarak sa- DEĞERİMİZDİRERDEMR DU" araya gelen muhalif sıyası partiıer Ankara ya sert tepkı gosterdı. tın alan özel gırişimin. yönetim hakkınm yüzde 1 OO'iine de sahip olmasınm öngörül- düğüne dikkat çeken DSP Grup Başkanve- kili Mümtaz Soysal. "Hisselerin yüzde 30'luk kısmını aldıktan sonra fabrikanın di- ğer yüzde 70'inede hâkim olacaklar. 1.2 mil- yar dolar olarak değer biçilen vüzde 30'luk hisseyi satın alabilen bir şirket. devletin var- dımını alarak rahatlıkla yeni bir Erdemir kurabilir. Türki>e"nin >eni Erdemir'lere ih- tiyacı var. Olanı satarak yeni bir şey yarat- mıvorsunuz. Sadece gcçkri gelir elde edi>or- sunuz" diye konuştu. Özelleştirme Idare- si'ne devredildikten sonra Erdimir'in alt kadrolarına kadar siyasi kayırmaların ya- şandıgını, bunlann önlenerek, Erdemir'in mutlaka özerk hale getirilmesi gerektiğini ifade eden Soysal. özelleştirmenin gerçek- leşmesi halinde mahkemeye başvurarak mutlaka uygujamayı engelleyeceklerini söz- lerineekledi.Özelleştinlmekapsamınaalın- dıktan sonra şirketın yönetimıne siyasetin egemen oldugunu iddia eden Eregii Bdedi- ye Başkanı HalÜ Fnsbıyık ıse şöyle konuş- tu: "Demiri, cevheri değil siyasefi büenler fabrika yönetimine getirildi. Özelleştirme İdaresi ve Ufuk Söylemez. Erdemir'i tanımı- \or. Kâr eden ve 1.5 rrıiivar dolarlık yeni ya- tınm gerçekleştirebilen Erdemir'i neden bi- rinci sıraya alıvorsunuz? Çünkü Hazine tam- takır." Ereğli halkının özelleştirmeye kesın- likle izin vermeyeceğini sözlerine ekleyen Posbıyık, ilerleyen günlerde halkın da katı- lacagı daha kapsamlı tepkilenn yaşanacağı- nı ifade etîi. •Devlet bez, şarap üretmemeli. otelcilik yapmamalıdır" diyen Anavatan Partisi Ge- nel Başkan Yardımcısı AvniÇarsancaklı'ya salondan "OteUeri siz kurdunuz" şeklinde tepki gösterildi. Çarsancaklı aynca işçilerin Tasarrufu Teşvik Fonu'nda biriken parala- nyla. sendika ve ticaret odasının da katılı- mıyla burayı satın alabileceklerini ve böy- lece sermayenin gerçekten tabana yayılmış olacağını kaydetti. Özelleştirmeyekarşı çık- manın vatan hainligi olarak görüldüğüne dikkat çeken Cumhuriyet Halk Partisi Art- vin Milletvekili Arif Ağaoğlu ise "Devlefin hissesi de\lette kalmalı. alacağı kâr yatirım fonuna aktanlarak 2005 yılına dek planla- nan yatınmlar gerçekleşfirilmeli. Y önetim Özelİeştirme İdaresi'nin güdümünden kur- tanlmalı>eözerkleştirilmeli''derken Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Re- cep Kınş "Merak etmejin kimse Erdemir'i özeUeştiremez,çalışanlara rağmen bunn vap- mak kimsenin haddi değiP diye konuştu Eregli Sanayı ve Ticaret Odası Başkanı Vaşar Tetiker. Kırış'ın bu sözleri üzerine "7 miliervekili ile hükümete destek veriyorsu- nuz, so/ünü/ün dinleneceğinden eminiz" de- di. Toplantıda söz alan Refah Partisi Zon- guldak Milletvekili Necmettin Aydın ise Er- demir'in Meclis'te görüşülmesi için önerge verildiğini ve ll'inci sırada görüşülmeyi beklediğini ifade etti. Otomotiv ihracatı 1 milyar dolan aştı ANKARA (ANKA) - Otomotiv sektörünün ihracatı 1 milyar dolan aştı. Otomotiv Sanayii Dernegi'nden (OSD) edinilen verilere göre, otomotiv ihracatı ocak-eylül döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24 oranında artarak 1 milyar 23.3 milyon dolara ulaştı. Bunun 604.6 milyon dolannı yan sanayi, 418.7 milyon dolannı da ana sanayi ürünleri oluşturdu. Yılın ilk dokuzayında ihracat artışı, otomotiv ana sanayiinde yüzde 41. yan sanayiinde yüzde 14 olarak gerçekleşti. Ana sanayi üriinlerinin başmda gelen otomobil ihracatı yüzde 34 oranında artarak 229.9 milyon dolara yükseldi. En hızlı artış ise yüzde 98'le otobüs ihracatında gerçekleşti. Dokuzayda, 154.1 milyon dolarlık otobüs ihracat edildi. Avnıpa Kalite Ödülüyann sahibini buluyor Brissa ve Netaş kalite smavındaEkonomi Servisi-Brısa ve Ne- taş'ın da finalist olduğu \e Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı tarafından v erilecek olan büyük ödül. yann sa- hibini buluyor. 1992 yılmdan buya- navenlenAvTupa Kalite Ödülü'nün dıger finalistleri ise Brıtısh Tele- com. L'nilever-Elaıs. National West- minster Life Assurance. TNT Exp- ress ve Ulster Mills kuruluşlanndan oluşuyor. Finale kalan Türk kuru- luşlanndan Brısa söz konusu ödül için ilk kez başvuruda bulunurken geçen yıl Kal-Dertarafından düzen- lenen ülusal Kalite Ödülü'nü kazanan Netaş ise geçen yıl- dan sonra ikinci kez Avrupa KaliteÖdü- lü'nde finale kaldı. Netaş Genel Müdü- rü Tanju Argun. Avrupa Kalite Odü- lü'nde ikinci kez fi- nale kaJmalarının, bugüne kadar top- lam kalite yönetimi konusunda kaydet- tiklen ilerlemenin bir sonucu olduğu- nu belırterek, amaçlarının. Avru- pa'nın en iyi kuru- luşlannın başında yer alarak. Türki- ye'nin Avrupa "da rekabet edebilırlı- gini ispatlamak oldugunu vurgula- dı. Argun. bu tür ödüllere başvur- manın şirketlere kendilerinı bağım- sız bir kavnak tarafından değerlen- dirme fırsatı verdiğini ve sürekli iyileştirmeye temel oluşturduğunu kaydederek. önümüzdekı yıllarda ulusal ve uluslararası kalite ödülle- rinde daha çok Türk şirketinin gö- rülmesinın toplam kalite anlayışı- nın yaygınlaşması açısından umut verici olacağını ifade etti. 1967 yılında kurulan Netaş. Tür- kiye'de kamu hizmet sunuculan ile savunma şebekelerinin, şebeke tasa- nmından satış sonrası servise kadar. ses ve veri iletişimi gereksinimleri- ni k'arşılıyor. Kamu santrallan, kurumsal ileti- şim şebekeleri. transmisyon v e veri iletim sıstemleri ve abone terminal- lerini yurtiçi ve yurtdışı pazarlarda hizmete sunan Netaş, 20'viaşkınülkeyeih- racatta bulunurken, Rusya. Azerbaycan v e Kazakistan'da kur- duğu ortak yatınm şjrketleriyle faaliyet gösteriyor. ' Diğer Türk finalis- ti Brisa ise TÜSİAD- Kal-Der Kalite Ödü- lü'nü ilk kazanan fir- ma. Brisa Yönetim Kurulu Üyesi Hazun Kantarcı, avnı za- manda Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı Yö- netim Kurulu'ndaki tek Türk üye. Brisa, Lassa ve Bridgestone lisansı altında binek otolan ve otobüslerden traktöre ka- dar birçok araç için üretim yapıyor. Öte yandan TÜSİAD ve Kal-Der'in birli'kte düzenledigi L'Iusal Kalite Ödülü ise 14 Kasım'da sahibini bu- Iacak. Geçen yıl Netaş*ın kazandı- ğı ödül, Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı modeli örnek alınarak oluştu- ruldu. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ ERGIN YILDIZOĞLU}ILONDRA Perşembe günü, Rusya televizyo- nunda sinirli, yaşlanmış, hasta görünüş- lü Yeltsin, dramatik bir jestle, ama tit- reyen ellerfe Ulusal Güvenlik Başkanı emekli general Lebed'ı görevinden alan kararnameyi ımzaladı. Yeltsin'in bu ka- rarnameyi imzalamasıyla birlikte, yerine geçmeye aday politikacılar arasında, Kremlin'in karanlık koridorlan ve kapa- lı komite kapılan arkasında sürmekte olan yanş da su yüzüne çıkarak, resmen başlamış oluyordu. Aday çok! Yeltsin, seçmenden ağır kalp hasta- sı oldugunu saklamış ve ikinci turda o da ancak Lebed'le rttrfak yaparak kaza- nabilrnişti. Komünist adayı zayıflatmak için Lebed'i ilk turda el altından destek- leyen ve kendisı dahil bütün adaylar- dan daha fazla televizyona çıkmasını sağlayan Yeltsin, seçimlerden sonra bu anlaşmaya uygun olarak Lebed'i Ulusal Güvenlik Başkanı yaptı. Böylece Lebed, Kremlin'e, yönetim aygıtında çok önemli biryeregelmeyi başarıyordu. Bu görevinde kaldığı dört ay boyunca Le- bed, özellikle Yeltsin kalp krizi geçirdik- ten ve bir by-pass ameliyatı olması ge- rektiği anlaşıldıktan sonra açıkça bir başkan adayı olarak davranmaya baş- ladı ve toplumsal desteğini arttırmaya girişti. Lebed. Çeçenistan'daki savaşı, içişleri bakanı Anatoli Kulikov'un tüm muhalefetine rağmen durdurmayı ba- şardı. Yeltsin'in eaki başdanışmanı Ur- nova'yagöre, "yüzde lOOkarizmaolan iebed", bugün merkezi hükümete, yol- suzluklara yönelttiği eleştiriler ve ulusal- ;ı tutumu ile Rusya'da halkın en çok jüvendiği politikacı haline gelmiş du- umda (Wall Street Journal 18/10/96). In son kamuoyu yoklamalan da bu tes- )iti doğruluyor (Financial Times 8/10/96). Bu arada Yeltsin'in sağlığı giderek >ozJdu ve bir ameliyatta ölmesi ya da meliyattan sonra iyice yorgun düşerek iyasetten çekilmesi olasılığı arttı. Rus- a anayasasına göre bu koşullarda yö- Lebed Kovuldu.. Yanş Başladı netimin geçici olarak, Başba- kan'a, yani Çernomırdin'e geçmesi gerekiyor. Başba- kan'ın ise üç ay içinde erken se- çimlere gitmesi gerekiyordu. Ancak bu süre boyunca ordu ve iç güvenliğin kime sorumlu ola- cağı, (Başbakana mı yoksa Ulu- sal Güvenlik'in başına, yani Le- bed'e mi?). bu geçici başkanlık sürecine ilişkin birçok diğer mevzuat gibi henüz açıklığa ka- vuşmamıştı. Erken seçim olası- lığı arttıkça adaylar arasındaki çatışmalar da giderek hızlandı. Yeltsin'in Lebed'i görevden alması tartışma yarattı. Yapılan kamuoyu yoklaması, bir seçim olursa Lebed'in kazanacağını gösteri- yordu. (The Economist 19/10/96). Bu durum, ne Yeltsin'in seçim kampanya- sını yöneten, Lebed'le ittifakının mimar- lığını yapan ve zamanı geldiğinde Yelt- sin'in yerine geçmeyi planlayan Çuba- is'in ne de bir diğer başkan adayı olan Çernomırdin'in işine gelmiyordu. Diğertaraftan Çeçenistan'daki sava- şın bir zafere yol açmadan bitirilmesi, burada savaşan biriiklerden sorumlu ve bir diğer başkan adayı olan içişleri Ba- kanı'nı rahatsız etmişti. içişleri Bakanlı- ğı ile Lebed yanhsı Savunma Bakanlığı (ordu) arasında eskiden beri kaynak bölüşümüne ilişkin sürmekte olan reka- bet, Lebed'in Çeçenistan savaşından sorumlu olanları ve ekonomik kazanç sağlayanlan açıklayacağını söylemesiy- le, ordu lehine bir mecraya girmeye baş- ladı. Tam bunlar olurken Lebed hem içişlerine hem de orduya 50.000 kişilik bir ulusal muhafız kıtası kurulabilmesi- nin olanaklannı soran bir mektup gön- deriyordu. İçişleri Bakanı Kulikov, bunu Lebed'e bağlı bir ordu oluşturma, dola- yısıyla bir darbe hazırlığı olarak yorum- ladı ve bu iddiasını, herhangi bir kanıt- la desteklemeye de zahmet etmeden geçen hafta ortasında kamuoyuna açık- ladı. Kulikov bir kanıt gösteremedi, ama Lebed'in de bu isteğinin gerekçesini açıklayamadığı gözden kaçmadı. (The Economist). Diğer taraftan darbe iddi- ası, Çernomırdın tarafından bile ciddi- ye alınmadı, ama artık boyu iyice uza- mış olan Lebed'i kesmek için iyi bir ge- rekçe oluşturdu. Böylece Çubais'in de planı gerçek- leşmiş ve Lebed'den kurtulunmuş olu- yordu. Yeltsin ise kararnameyi ilginç bir şekilde TV'de imzalayarak, hem Batı'ya kimin iktidar oldugunu gösterecek hem de daha ölmeden kendisine ölmüş mu- amelesi yaparak görevi devretmesini is- teyen Lebed'den öcünü almış olacaktı. Ancak tüm bu dramatik gelişmeler. Rusya'nın geleceğine ilişkin hiçbir so- ruya henüz cevap getirmiş değil. Tarih tekerrür eder mi? Yeltsin ile Lebed arasında çok ilginç bir benzeriik var. Gorbaçov, Yeltsin'i hü- kümetten. Komünist Partisi yönetimin- den dışan atmış. ama böylece de etkin bir muhalefet yapabilmesi için gerekli koşulları yaratmışt. Bu sefer Yeltsin; Le- bed'i, hem de Lebed en popüler oldu- ğu bir anda görevinden alarak, merke- zi hükümetin dışına attı. Böylece Car- negie araştırma enstitüsünün Mosko- va merkezinde görevli Lillia Shevtso- va'ya göre "Lebed'in üzenndekı tüm kontrol mekanizmalan ve elini kolunu bağlayan sonjmluluk- lar ortadan kalkıyordu." Şimdi "Lebed dışarda daha da teh- likeliydi" (International He- rald Tribune 18/10/96) Ger- çekten de Lebed, bir taraftan ekonomik reformlardan "serbest piyasa deneyinden" uluslararası mali tekellerle iş- birliği yapmayı başarabilen, yan mafya, yan bürokrat, eski Komünist Partili bir "yenibur- juvaziden", bunun ortaya çık- masına yol açtığına inandıkla- rı "demokrasi deneyinden" şikâyetçi olan kesimlerin, diğer taraftan da siları, yemek ve maaş sıkınttsı içinde olan or- dunun sözcülüğüne soyunarak etkin bir muhalefet yapabilir; Çernomirdin'in tfa- desini kullanırsak bir "yerii Napolyon" olabilir. Denebilir ki "TV ve gazeteler, öme- ğin seçimlerde Lebed'e yer açmakla biıiikte, şimdi Lebed'le ayn düşen Ulu- sal TV'nin sahibi Boris Brezovski, kar- şı oldukça Lebed'in ne şansı olabilir?" Lebed'in güçlü bir kampanyayı finanse edecek bir zenginliği de yok. Ancak Gorbaçov tarafından dışlandıktan son- ra Yeltsin de aylarca ne TV'ye çıkabil- miş ne de gazetelerde görünebilme şansına sahip olabilmişti. Diğer taraf- tan Lebed'in gerekli mali kaynağı bul- ması olasılığı da yok değil. Lebed'in top- lumsal disiplin, ulusala ve Batı'ya kar- şı konumlanan söylemi; sınai-askeri ku- ruluşların, enerji ve hammadde sektö- ründeki devlet işletmelerinin yönetici kesimlerinin desteğini kolayl/kla alabilir. Bu çevreler, halen esas olarak Çubais tarafından temsil edilen bankalarve ma- li çevrelergibi Yeltsin yönetimini destek- lıyorlar. (The Wafl Street Journal 18/10/96). Ancak bu, Yeltsin devreden çıkar çıkmaz hızla yön değiştirebilecek olan rahatsız bir destek. Yeltsin'in eski koruması General Koshsakov ve sa- vunma bakanı General Kilikovv tarafın- dan desteklenen Lebed'in rakiplerine gelince, yönetim içinde yıldızı tekrar parlamasına rağmen Çubais bankalara yakınlığı ve özelleştirmeciliği ile bilindi- ği için toplumda hiç sevilmiyor. Çuba- is'in mali sermaye ile yakınlığından ser- best piyasa yanhsı aday Grigori Yav- linski bile yakınıyor. (I.H. Tribune 19/10/96) Çernomırdin ile Çubais ara- sında geçecek bir yanşma reformcu ve "Batı yanlısı" kampı kolaylıkla bölebilir. Diğer taraftan, Yeltsin hükümetine ko- laylıkla uyum sağlamış olmasına rağ- men Çernomırdin'in başbakanlığa, mu- hafazakârların baskısı ile geldiğini de umutmamak gerekir. Çernomırdin, ko- laylıkla askeri-sınai kompleksin deste- ğini alabilirve seçimlerde Lebed'in söy- lemini benimseyerek yanşmayı tercih edebilir. Diğer iki adaydan Moskova Be- lediye Reisi'nin iktidar tabanı çok sınır- lı. içişleri Bakanı ise Çeçenistan'dan do- layı prestij kaybetmiş durumda. Bu adaylara, Komünist Partisi'nin adayını ve Yavlisnki'yi de eklemek gerekir. Bu kadar çok adayın birden yanşmasının, eski parlamenter, şimdi siyasi danışman Nikonov'a göre "bir kaos yaratması ve siyasi ıstikran bozması kaçınılmaz." (I.H. Tribune 18/10/96). Her şeye rağmen tüm bu karışıklıkta tarih tekerrür edebi- lir ve bugün Yeltsin tarafından kovulan Lebed, yann devlet başkanı olabilir. Ancak sonuç ne olursa olsun iki tes- pit yapmak gerekiyor: Birincisi gelecek seçim "komünistter" ve "reformcular" arasında değif de Lebed gibi "namus- lu, popülist milliyeîçilerle" reformcu ve Batı yanlıları arasında geçecek. Aday- lar ister istemez ulusalcı ve popülist platformlaf benimseyecekler. Diğer ta- raftan, Yeltsin'in halefini saptama işine, darbe söylentilerinin yani sıra bu kadar çok adayın, ama özellikle generalin is- minin karışmış olması da bir zamanlann süper gücü Rusya'nın reform süreci içinde giderek Latin Amerika ülkelerine benzemeye başladığını düşündürüyor. ANKARA PAZARI YAKLP KEPENEK 'Yaşasın IMP mi Diyeceğiz? Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası "bir ülkenin ekonomisini neden yönlendirir" soru- sunun yanıtı bellidir; ilgili ülkenin siyasetçileri "ül- kelerini kötü yönettiklehnden "azgelişmiş" ya da "gelişmekte olan" ülke olarak nitelenen ülkelerin asıl azgelişmiş olan kesimi siyasal yönetimlerdir. Bu iki kurumu Türkiye kamuoyu çok yakından ta- nıyor. Devlet bütçesinden tarım kredilerine, özelleş- tirmeden eğitime dek kamu yönetiminin hemen her birimi ve işleyişi, "istikrar" ya da "yapısal uyum" başlığı altında toplanan politikalarla bu kuruluşla- rın önerileri doğrultusunda biçimleniyor. Geçen yıllarda bu iki kuruluş Türkiye'yi politika- lannı uygulayan "en başanlı örpek "\erden biri ola- rak gösteriyor ve övüyorlardı. Ülke dışsatımını art- tınyor ve ekonomisini büyütüyordu. Dışsatımın art- tırılmasının, "işçi ücretlerini" olabildiğince düşük tutarak, "lirayısüreklideğersizkılmak" ve dışsatım- cılara, bunlann "gerçek"yada "hayali" o\up o\ma- masına bakılmaksızın devletin parasal desteğini sunmak "pahasına" elde edildiği, sürekli göz ardı ediliyordu. "Başanlı öğrencinin" durumu ortadadır; ancak en başta belirtildiği gibi başarısızlığın ve giderek çöküntünün nedenlerini IMF ve Dünya Bankası'nın önermelerinde değil; en başta bu ülkeyi yönetme yeteneğinden yoksun, kendileri azgelişmiş siyaset- çilerde aramak gerekir. • • • IMF ve Dünya Bankası başkanları geçtiğimiz günlerde çok önemli, yeni bir "ortak karar" açıkla- dılar. Buna göre her iki kuruluş "rüşvet ve yolsuzluğa karşıkesinsavaş" açıyor; bu "/canserrtemizlemek için ellerinden geleni yapacaklarını açıklıyor. Fon ve banka, "doğrudan" kendilerini sağlaya- cakları ya da alınması için "yeşil ışık" yakacaklan dış kredilerle ilgili işlemlerinde ilgili ülkenin yöneti- minden bir önkoşul isteyecek; "rüşvet veyolsuzlu- ğu ortadan kaldırma" konusunda açık ve kesin bir tutum sergilenmesi. Bu yeni yaklaşımın birkaç boyutu var. Önce, Türkiye'de siyasetin kirlenmesinde ve ekonominin kötü yönetiminde bu iki kuruluşun öne- rilerinin katkısı ne olursa olsun, "rüşvet ve yolsuz- luğa" karşı bu kesin tavır, olumlu sayılmalıdır; daha doğrusu olumlu sayılmalı mı? Çok soyut düzlemde, evet. Ancak IMF ve Dün- ya Bankası'nın karşısına çıkacak yerii siyasetçi ve bunlann bürokratlan "kendileri" rüşvet ve yolsuz- luğa tam boy batmışsa, bu "temizliğin" kiminle ve nasıl yapılacağı boşlukta kalıyor. Kaldı ki bu işlerin "ustalannın", IMF ve Dünya Bankası'nın kimi öbür Önerileri gibi bunu da savsaklamayı "başarabilecek- lerini" sanan tüm kesimler biliyor. Somut olarak söylenecek çok şey var. Bir "top- lumsal yapının iç işleyişi" geleceğini belirleyen ana öğeleri bağnnda taşır. Bu ana öğeler dış etmenle- rin katkısıyla "olumlu" bir gidişin yo\\ann\ açabilir. Kısaca, Türkiye eger "rüşvet ve yolsuzluk bataklı- ğından" kurtulacaksa bunu öncelikle kendi kişi ve kurum)anyla yapmak "zorundadır". Neden? Çünkü bu tür "toplumsal hastalıklar" toplumun sağlıklı öğeleri eliyle "iyileşebilir". lyileştirmenin ba- şarılı ve kalıcı olmasj tümüyle buna, sağlıksız, kirli ve yıkıcı hücrelerin yerini, gücünü kendi toplumun- dan alan sağlıklı hücrelerin çıkmasına bağlıdır. Türkiye'nin, temiz kalabilmiş olan siyasetçileri, yargı görevlileri, kamu denetleme birimleri, işçi. iş- veren ve meslek örgütleri, üniversiteleri ve sivil top- lum örgütleri ve basın-yayın kuruluşları, rüşvet ve yolsuzluğa karşı "ortak" bir çabaya öncelikle girmek zorundadır. Gerçekte saydığımız bu kurum ve ku- ruluşların "ö/nnc/7/s/eW"butemizlik olmalıdır. Çün- kü "varlık nedenlerinin" temeli budur. Türkiye, çok "açık veriyor"; kurumlan işlemiyor ya da yanlış çalışıyor. Ancak bu açıklama ve ayıp- lara, "rüşı^ef" ve yolsuzluklara karşı savaşımı da IMF ve Dünya Bankası'na bırakarak bir yenisini ek- lemek, ayıptan da öte yeni bir "sorumsuzluk" olur. Türkiye'nin aydınlık güçleri hiç olmazsa rüşvet ve yolsuzluk konusunda, temizleyici adımlar atabilme- lidir. En birinci görevlerini bile yapamayan kurumla- nn varlık nedeni kalmaz; birileri bu temizleme işini yapmasına yapar bir gün de, doğru ve sağlıklı çözüm, bu birilerinin bu toplumun aydınlık güçleri olmasıdır. İlk 9 ay verilerine göre '1.5katrilyonluk yatınma teşvik' ANKARA (AA) - Ha- zine Müsteşarhğı, eylül ayında toplam yatınm tu- tan 267.5 trilyon lira olan 342 yatınm projesine teş- vik belgesi verdi. Resmi Gazete'nin bugünkü sayı- sında yayımlanan duyuru- yagöre eylülajındateşvi- ke bağlanan sektörlerin ba- şında imalat sektörü geli- yor. Hazine. geçen ay bu sektörde. 240.6 trilyon lira karşılığında 223 yatınma belge v erirken söz konusu yatınmlann döviz kullanı- mı ise 2.2 milyar dolar dü- zeyinde oldu. Eylül ayında aynca ulaş- tırma, turizm, ticaret, eği- tim, sağhk yatınmlanndan oluşan hizmet sektörü ya- tınmlan kapsammda 101 adet proje teşvik belgesi alırken söz konusu projele- rin toplam yatınm tutan ise 23 trilyon 115 milyar lira olarak açıklandı. Bu sektör yatınmlanndaki döviz kullanım miktan ise 171 milyon dolar oldu. Hazine duyurusuna gö- re eylül ayı içinde, toplam yatınm tutan 1 trilyon 834 milyar lira olan 3 enerji ya- tınmı. toplam yatınm tu- tan 916.4 milyar lira olan 5 madencilik ve 958.2 mil- yar lira tutannda 10 adet hayvancılık projesi de teş- vik belgesi aldı. Böylece eylül ayı içeri- sinde büyük bölümü "Komple yeni yatınm", •'tevsii" \e "yenileme"' ya- tınm niteliğindeki toplam yatınm tutan 267 trilyon 502 milyar lira olan 342 adet proje. teşvik ile bel- gelendirilirken sözkonusu projelerin yabancı para kullanım miktan ise 2 mil- yar 384 milyon 873 bin do- lar olarak belirlendi. CEYHAN1. KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1996/2 Ceyhan ilçesi Dikilıtaş köyü 184 parselin Ceyhan 1. Kadastro Mahkemesi'nde 25.11.1996 günü saat 09.00'da yapılacak olan duruşmasına davalılar Cevhan ilçesi Dikili- taş köyünden Metin «.orkmaz-Serv et Korkmaz-Ömer Faruk Korkmaz ve Huseyin Korkmaz'ın katılarak \'argıtay boz- ma karanna karşı ne diyecekleri, duruşmaya geİmez \e k- endilerini bir vekille temsil ettirmedikleri takdirde davava yokluklannda bakılarak sonuçlandırılacağı hususu 72Ö1 sayılı yasa uyarınca ilanen teblig olunur. Basın: 112083
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear