22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13EKİM 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 İstanbul Devlet Opera ve Balesi sezonun ilk balesinde 'Farklı Adımlar' ile dört ayn tat sunuyor Modern dansm en yenfleriGLL ERÇETİ.N Istanbul De\let Opera ve Balesi veni sezonun ilk ba- lesinde izlevicilerine dön farklı tat sunacak. Busün sa- at 15.30'daAKM büyük sa- londa sahnelenecek olan ba- Jenin başlığı "TarkJj Adım- lar". "lcuz Volculuklann ^Anlamı Yok". "Beklenti". •~Bolero" \e -Üç Renk Üç Dans" adlı dört tek perdelik ımodern baleden oluşan .proüramın koreoaraflart Er- «ial İîğuriu, Nil Berkan. Gey- •* an Mc Millen \ e Aysun As- lan. "Farklı Adımlar"ın amacı yaşlan. tarzlan \ e de- neyimlen açısından "fark- l ı " konumlarda yer alan bu «Jört sanatçıyı aynı sahnede toplavabtlmek. Dekorlannı Emin Üçer'- ın, kostünılennı ŞandaZıp- çı'nın hazırladığı ve ışık dü- zeninı Ahmet Defne'nın yaptığı "Farklı Adımlar~ın müziklen David Torn. Rene Aubry, Maurice RaveL Er- kan Oğur, Ferruh Yarkın, Fahir Atakoğlu ve Özkan Lğur'aait. BalelerdeOktay Keresteci. Hüha Aksular, Ayfer Zeren. Deniz Berge. Çiğdem Tezcür, Çiğdem Er- kaya gibi oyuncular rol alı- yor. İstanbul De\ let Opera ve Balesi "nın üç kuşak kore- ografı bir araya getirerek oluşturduğu bu repertuvann koreograflanyla. kendileri- nin de öteki baleleri ilk kez izleme fırsatı buldugu genel pro\a sırasında görüştük. Lğuriu'dan 'neo klasik rock bale' Koreografisini ErdaJ Lğuriu'nun yaptığı "Ucuz Yolculukların Aıılamı Yok'ta görsellik ön planda. (Fotoğraf: DEVRlM BARAN) "Farklı Adunlar"da sah- nelenecek ilk bale Erdal Uğurlu'nun "L'cuz Yolcu- luklann Anlamı Ybk" baş- lıklı çalışmasi. Daha önce sahneledığı birkaç bale. ti- yatro ve opera koreografı- siyle dansın yanı sıra kore- ografide de başarlı olduğu- nu kanıtlavan L'ğurlu. ilk kez Büyük Sahne'de bir oyun sergıleyecek. Sanatçı "Neo klasik rock bale" ola- rak nitelendirdiği koreogra- fide. insanlann üzerinde dü- şünmeden atıldıklan ve so- nucta da maddi-manevi za- rara uğradıkları "ucuz yol- culukları" konu alıvor. Uğurlu, kendisine bir çıkış noktası verecek temayı bu şekilde belırlemiş ancak ba- lenin özünde anlatım değil de görsellik ön plana çıkı- yor. Dans ederken kendi dans özelliklerinı de ön plana çı- karan. koreografın yorumu- nu kendi hisleri \e yoru- muyla bütünleştıren bir ya- pıya sahip olan sanatçı, bir koreograf olarak dansçıla- nv la arasındaki ilişkiyi anla- tırken. ~Elbettehersanatç> nın bir dans kişiliği \ ardır ve onu ön plana çıkanr ama bu daha çok Romeo gibi tanın- mış bir karakferi canlandı- nrken belirginleşir. Ro- meo ') u canlandırırken Er- dal l'ğurlu'\a göre Romeo olmayı tercih ederdim. Yal- nız'Ucuz Yolculukların An- lamı Yok' gibi dansın ön pla- na çıktığı çalışmalarda, dan- sın koreograf tarafından be- liıienen bir tara vardır. Bu nedenle o\ uncularımın be- nim tarzıma biraz daha sa- dık kalmaları gerekiy or" di - vor. Erdal Uğurlu. dans ve koreografiyi karşılaştırır- ken. dans ederken sadece dansına neler eklevebilece- ğini düşündüğünü ancak bir koreograf olarak her aynn- tıv la uğraştığı için çok daha fazla yorulduğunu ve yıp- randığını belirtıyor ve ekli- yor "Ancak her şey bittikten sonra ise koreografinin zev- ki çok daha fazla. dansçılar maalesef bir koreografm beslerken araç durumun- da". Uğurlu. bir koreogra- fın. yennden kendi ürününü seyrederek duyduğu lıazzı "lcuz \olculukların Anla- mı Ybk"da biraz ertclemek zorunda kalacak: çünkü bir arkadaşlannın son anda >a- katlanması nedeniyle Uğur- lu da kendi ovununda rol alacak. "Olsun"diyorsanat- çı ve eklivor. "Arkadaşım nileşince »eya yedek o\un- cumuz hazırlanınca ben de öniimüzdeki a\ lann o> unla- nnı izlerim". Erdal Uğurlu gelecekle ilgili planlarını değerlendirirken de her şe- yin bu son çalışmalardan sonra belli olacağını. ger- çekten yetenekliyse bu \ol- da ılerleveceğini söylüyor. Sanatçının koreografide ulaşmak istediğı nokta ise tarzını oluşturabilmek \ e iz- lendığinde. "Bu Erdal Lğurlu'nun koreografısi" dedirtecek çah^malar sergı- lemek. Beklenen mutluluk... Alt sahnelerdeki çalışma- larından sonra ilk kez Bü- vük Salon'dabirkoreografi- sı sahnelenecek bir ba^ka genç sanatçı da Nil Berkan. Sanatçının "Beklenti" ba>- lıklı çalışmasında. insanla- nn yasamlarındaki mücade- leleri sırasında beklediklen mutluluk. kendi zihninde mutluluğa uzak olan ınsan- ların sadece beklemevi va- şam tarzı haline getirip bir türlü mutlu olamamalan an- latılıyor. Bu temayı ışleyen sanatçı görsellikle anlatımı bir bütün olarak ele almı^. Aktif olarak dans eden sa- natçı. koreografinin dansa göre daha yorucu olduğunu kabul etse de ılerısi ıçin en önemli planı iyi bir koreog- raf olmak. Sanatçı ıleriki ça- lışmalannda. bir tarz yaka- lamak. "Bu Nil Berkan'ın çalışması" dedirtecek ürün- lervermevı istenıiyor. "Her çalışmam o anki ruh halimi yansıtmalı"dıvor. Kadının vaşadığı dram akianlıvor Gecenintoplumsal içenk- li dansını ise Maurice Ra- vel'in "Bolero"sundaolduk- ça kadınsı noktalar vakala- \an ve çalüjiııasını kadınla- ra ithaf eden Geyvan Mc Millen sahneliyor. Sadece kadın dansçıların yeraldığı eserde. kadının doğumdan ölüme kadar geçirdiği olu- şum anlatılarak sovut bir bağlamda kadının ya>adığı dramanlatılıvor. Kadın ola- rak yaşamdakı yerimizin sarsıldığını. kadının hiçbir zaman kendisi olamadığını belirten sanatçı, o> unda gör- setfikten ziyşde bu dramı aktarmak"tstethiş. Çalıştığı topluluğun kla- sik bir topluluk olduğunu ve olanaklarının sınırlı olması nedeniyle de kendisinin ta- sarladığı modern formlan öğrenecek. çalışacak za- manlarının bulunmadığını belirtıyor Gevvan Mc Mil- len. Sanatçı toplulukla iletı- vmini anlanrken de: "Yap- mak istediğim bir stil, bir ekol var. Bunu ortaya çıkara- bilmek için de dansçılarla daha fazla çalışarak istedi- ğim dili daha kolav ortaya çı- karabilmeliyim. Ancak im- kânlar sınırlı. Dansçılar ol- dukça yetenekli ama sadece benimle çalışacak dansçılar- la daha vorinıli bir çalışma olurdu"dıvor. Kırmızı, turuncu, sanvla dans On üç \ ıldır Büyük Sah- ne'de bir koreografisini ser- gilemeyen Aysun Aslan ise "Üç Renk Üç Dans" adlı so- yut çalışmasıyla çıkıyor iz- leyici karşısına. Aslan, hiç anlatıma ver verılmeyen 'Üç Renk Üç Dans"ta ilk defa Fahir Atakoğlu, Özkan Uğur ve Erkan Oğur gibi Türk müzisyen!eri}le çalış- mış ve müzikler çok sıcak olduğu için kırmızı. turuncu ve sarı gibi sıcak renklere yer vermiş. Balenin ve dansın Türki- ve'de geldigi noktayı değer- lendiren sanatçı. dansın dil kullanmamasından kaynak- lananevrenselliküstünlüğü- nün ülkemizde yeterince de- ğerlendirilmediğini belirtir- ken bunda medyanın maga- zine ve pop müziğe ağırlık verirken sanatı görmezden gelmesinin de büyük ölçüde etkili olduğunu söylüyor. Aysun Aslan'la söylesjilınce elbette söz "Turkuaz"a da gelivor. Aslan. Dev let Ope- ra ve Balesi'nin bünyesinde çalışan dansçılann zorunlu görev lerinden arta kalan za- manlarında >ürüttükleri ça- lışmaları değerlendirirken: "Büv ük imkânsızlıklar için- de çalıştık. Öncelikle /ama- nımız ve paramız >oktu. Sponsorluk kavramı daha ülkemizde yerleşmemişti. .\zıcık un, şeker ve >ağ ile heha yapma\ a çalıştık. Sanı- nm elimiz tatlıvdı da i> i işler yapabildik. Ama sürdürnıe- mize inıkân yoktu" dıvor. Turkuaz'ın tekrar kurulup kurulamayacağını sorduğu- muzda ise: ilk dönemde Tur- kuaz"ın Dev let Opera ve Ba- lesi'ne eklenmek istendiği- nı ama opera ve bale gibi iki kuruma bırde üçüncüsünün eklenmesini istemedikleri için bu işe son verdiklerini belirtıyor. Ancak ıleride ta- mamen özel, sadece kendi dansçılanyla çalışacak bir topluluk kurnıayı hâlâ isti- yor sanatçı. Modern dans koreografı olarak klasik dans eğitimi alan dansçılar- la çalışmasını değerlendiren Aysun Aslan, klasikten mo- deme geçiş sürecinde elbet- te birtakım sorunlar yaşan- dığını. dansçılannın yorul- mak zorunda kaldığını, an- cak gayretleri ve yetenekle- ri sonucunda istenileni ver- diklerini belirtiyor ve hep- sine teşekkür ediyor. "Farklı adımlar". bu ay içinde aynca 23 ekim çar- şamba ve 30 ekim çarşamba günleri saat 20.00'de sah- nelenecek. KEMALETTİN TLĞCU ÖLDÜ Kimsesiz çocuklar 'baba'sız kaldı • Çocuk edebiyatımızın önemli kilometre taşlarından ve çocuk kitapları yayıncıhğımızda erişilmemiş rakamlann sahibi bir yazar olan Kemalettin Tuğcu, en çok çocuk kitabı yazmış yazar ünvanına da sahipti. Kültür Servisi- Çocuk dergileri ve özellikle ço- cuklara vöneiik yayınlar ile ülke çapında tanınan gaze- teci-> azar Kemalettin Tuğ- cu, dün yaşamını vitirdi. 1902 yılında İstanbul'da doğan \ e mesleğe 1930 yı- Jında Türkıve Yayıne- vi'nde başlayan Kemalet- tin Tuğcu. "Yavrurtirk". 'Ateş Çocuklar', 'Ateş', 'Cumhuriyet Çocuğu", 'Binbir Roman", 'Yıldız', "Ev-iş", "Doğan Kardef' v e "Ha>at' dergilerıpde çalış- tı. Sekiz aile romanı ve se- naryolar da yazan Tuğcu. 300'den fazla yapıta imza attı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin kurulduğu I 946 yılında üye olan Tuğ- cu sürekli basın kartı sahi- biydi. Savaş yıllanna rastlayan çocukluğunda ayaklann- daki sakatlıktan dolayı ya- şamının ilk _virmi beş vılı- nı Çengelköy'de. dedesin- den kalan köşkte toplum- dan uzak geçiren Tuğcu. sakat bacakları vüzünden okjla gidemedi. 13 yaşın- da roman yazma> a başla- yan Tuğcu. marangozluk. duvarcılık. saz ve keman yapımı üibi işjerle uöraştı. 'l928'de"lrmak-Cankm de- miryolu yapımında ambar memuru olarak çalıştı. Babasının kitaplığında- ki kitaplan okuvarak ken- di kendini yetiştiren Tuğ- cu, yazı ve yayın hayatına duyduâu ilei sonucu !936'da Türkive Yayın Evi'nin yazı işlerinde ça- Iışmaya başladı. 'Üç Aylaklar' romanı ile dıkkat çeken Tuğcu 1955'te Hayat Dergisi'nin kitaphk vearşiv şefliği bö- lümlerine geçerek Şevket Rado'nun asıstanhğını yaptı. 'Unutulan Çocuk'. 'Ve- tim Malı\ "Sokak Çocuğu', 'Babasının Oğlu". 'Hırsızjn Oğlu', "Huysuz Çocuk', 'Düşkiin Çocuk'. 'Adını Değiştiren Çocuk", 'Serse- ri Çocuklar'. "Ah Bu Ço- cuklar', "İçler Acısı' gibi isimler v erdiğı romanlany- la fakir kimsesiz çocuk- lann trajedisini >ansıtan Kemalettin Tuğcu 500'e yakın romana imzasını at- tı. Yüzlerce çocuk övküsü ve çevirinin yanısıra bü- yükler için de vazan Tuğ- cu. son röportajîanndan bi- rinde hâlâ basılmayı bekle- yen 60"a vakın kitabı oldu- ğunu söyleyerek. 94 yaşı- na rağmen yazmaktan v az- geçmediğini vurgulamıştı. Tuğcu. en önemli isteği- nin şiirlennin toplu halde basılması olduğunu dile getirmişti. Kemalettin Tuğcu. bu- gün öğle namazının ardın- dan Şişli Camii'den alına- rak Çengelköv Mezarlı- ğı'nda toprağa verilecek. DUŞUNCEYE SAYGI Bol Grammy ödüOü Brecker Türldye'de EYÜP İBLAĞ 2. Uluslararası EskişehirFestiva- li büyük bir ilgiyle devam edi>or. Zeytinoğlu Eğitim. Bilim ve Kültür \akfı tarafından düzenlenen festi- valin son günlerine yaklaşırken caz. rock \e reggae'de de voğunluk ar- tarak sürüyor. Reggae \e ska'nm tngiltere"deki ünlü ismi JudgeDread'in. tümü Ja- maıkalılardan oluşan Nite Life grubundan sonra sıra Bulutsuzluk Ozlemı ve Michael Brecker da. Brecker'ın bu festıvale gelmesı aslında başlı başına bir olay ancak bunun önemini arttıran bir başka unsur \ ar ki. o da istanbul dışında- kı festivallere belki de ilk kez bu denli önemli bir cazcının hem de Avrupa turnesini Eskişehir'den baş- latarak gelmesidir. Sanıyorum bu- nun ardındaki gerçek. festiv alin ka- liteden ödün \ermeyen ve progra- ma da yansıyan tavrının dünvanın önemli sanatçılannca da kabul edil- miş olmasıdır. Cazgelenekleri içinde köksalan. defalarca Grammy ödülü kazanan tenor saksofoncu Michael Brecker kendini müzik dünyasının ömür bovu süren araştırmalarına adamış bir sanatçı. Son yirmi vıldır turneler. kavıt- lar ve besteciliğin zorlu yollarında ilerleyen Brecker bugüne kadar üç adet solo albüm yaptı. bunlardan il- • Avrupa turnesinin ilk ayağında Eskişehir'de çalacak olan Michael Brecker'ın cazdaki yerinin gücünü bilmeyen yoktur. Caz gelenekleri içinde kök salan, defalarca Grammy ödülü kazanan tenor saksofoncu Micael Brecker'ın yann İstanbul CRR Konser Salonu ve 21 ekim Bursa Tayyare Kültür Merkezi konserlerinde kendisine piyanoda Joey Calderazzo. basta James Genus ve davulda Jeff Tain Watts eşlik edecekler. ki ise Yılın En 1yi Caz Albümü da- lında Grammy ödülü aldı. Hem Dovvnbeat hem de Jazziz dergilerince Yılın En tyi Caz Mü- zisyeni ödülünü kazanan sanatçı kendi grubunun lideri olarak dün- vanın hertarafında konserler verdi ve caz müziğınde en saygın \e ba- şarılı isimlerle bırlikte çalması için peşinden koşulan saksofoncular- dan biri oldu. Philadelphıa doğumlu olan Brec- ker ve kardeşi başarılı trompetçi Randy Brecker'ın caz müziğiv le ta- nışmaları piyanist babalan ve onun plak koleksiyonu vasıtasıyla oldu. Yedı yaşında klarnet çalmaya baş- ladı. bundan sonra da tenor sakso- fona geçti. Henüz delıkanlılık \ıl- lannda 1971 yılında Columbıa Re- cords için iki albüm yaptı. 1973 yılında Horace Sılver ve quintetiyle çalıştıktan sonra 1974 te Billy Cobham ile çalıştı. 1975 yılında ise kardeşi Randy ile birlikte The Brecker Brothers adıy- la ilk albümlerini ka> dettiler. Brec- ker kardeşleraltı vıl içindevedi kez Grammy'e aday gösterildikleri uluslararasında büvük övgüler ka- zanan altı albüm v aptılar. Dovvnbe- at dergisine göre bu iki kardeş 70'lerin en tanınmış ve en etkili ne- fesli soundunu yaratmıştır. Michael ve kardeşi Randy'nin açtıkları Jazz Cub"da bütün büvük isimlerçaldı. Michael Brecker. Mi- ke Mainieri, Steve Cadd, Don Grol- nick ve Eddie Gomez arasında gece geç vakıtlere kadar yapılan jam- session'ların sonucunda cazın en önemli gruplanndan olan Steps'in ılktohumları atılıyordu. Brecker bu grupla bırlikte altı albüm yaptı. Brecker. 1979 yılından sonra de- ğişık proıelerde ver aldı. Bunların içinde Chick Korea, Eddie Gomez, Steve Gadd. Pat Metheny'nin 8081. Jaco Pastorius'un Word of Mouth ve Claus Ogerman ile ola- ğanüstü senfonik işbirliğı var. Brec- ker'ın bu çalışmaların ardından gerçekleştirdiği ilk solo albümü hem Dovvnbeat hem de Jazziz der- gilerince Yılın En 1yi Caz Albümü ödüllerini aldı. iki dalda Grammy'e aday gösterildi ve 21 hafta boyun- ca Billboard'ın caz listesinde bir numarada kaldı. 1988 y ılındaki ikinci solo albümü Don't Try Thıs at Home ile En tyi Caz Enstrüman- tal Yorum dalında Grammy kazan- dı. 1990'daki Now You See It... Novv You Don't albümünün ardın- dan Paul Simon'ın Rhythm of the Saints albümünde v e turnesinde yer aldı. 1992'de eve döndüğünde en son 10 yıl önce birlikte çalıştığı karde- şi Randy ile bir araya geldi ve Re- turn of Brecker Brothers albümünü v e bunun ardından da bir turne yap- tılar. Üç Grammy adaylığı ve bir yıl- lık turnenın ardından kardeşler 1994 yılında yeniden stüdyoya gi- rip Out of the Loop'u vaptılar. Bu albümle iki Grammy kazandılar. Bunlardan biri En tyi Modern Caz Yorumuydu. Michael Brecker son zamanlarda McCoy Tyner ile birlikte stüdyo ve konser çalışmalanna ımza atıyorlar. Belki de en önemlisi altı yıl aradan sonra ilk solo albümü Tales From the Hudson'ı McCoy Tyner. Jack Dejohnette. Pat Methenyi Dave Hol- land ve Joey Calderazzo gibi cazın dev isimleri var. MEMET FUAT Yaşlı Bir Şaire Mektuplar (8) Sevgili Ş, Mektubunu ilgiyle okudum. Elli yaşını geçmiş Ataol Behramoğlu'nu genç şair diye anman çok hoşuma giti. O zaman sen de orta yaşlı bir şair mı oluyorsun? Enis Batur, Murathan Mungan bıle artık genç şair değiller. Belli bir okur edinmiş, sürekli kitapları basılan, aranan, izlenen, yolun yarısını aşmış şair- lere, genç denebilir mi? Aslında, dil sürçmesiyle ya da alışkanlıkla da ol- sa, genç diye anılabilmekgüzel birşey. Canlılığı. do- nup kalmamış olmayı gösteriyor. Nâzım Hikmet, "Kendinden başka hiç kimseyi sevmemek," diyetanımlamıştı yaşlılığı. Kulağa hoş geliyor da, doğrusu bu tanımla şairlere yaklaşılırsa ne sonuç alınacağını düşünmek bile istemıyorum. Geçenlerde bir şey anlattılar. ınanamadım. Başka ülkelerdeki benzerleriyle uluslararası ilişki- leri olan bir şiir derneğimiz var. Çeşitli Avrupa ülke- lerindekı bu dernekler aralarında anlaşarak her yıl iki şairi çağırıyor, çevirmenlerle birlikte çalışıp şiirle- rini çevirmelerine olanak sağlıyor, sonra da o çevi- rilerin kitap olarak yayımlanmasına aracılık ediyor- lar. Bizdeki derneğin yöneticileri bu yıl, sanırım Por- tekiz'e göndermek üzere iki şair seçmışler. Ama o iki şairden biri gidemeyeceğini bildirince, onun ye-» rini sonraki kuşaktan daha genç bir şair almış. Ne var ki önce seçilen iki şairden gıdecek olan. yeni yol arkadaşım öğrenince, "Ben onunla gitmem!" diye diretmiş. Ünlü bir şair, belki de bu tür çalışmalara daha ön- ce hiç katılma olanağı bulamamış başka bir şairin dünyaya açılmasını engelliyor... Sen o derneğin yöneticisı durumunda olsaydın ne yapardın? Bu sevgisizliğe ortak olur muydun? "Şiirle dünya sorunlarını mı çözeceksin?" diye sormuşsun. Evet! Başka türlü çözülecek gibi görünmüyor! Sevgili Ş, Bu çok kullanılmış susturucu soruyu sana yakış- tıramadım. Şairin düşünsel bir ağırlığı olmasını özlemek. şi- irlerin arkasında, yalnızduygulanan, sözcüklerleoy- nayan bir insan değil de. düşünen bir ınsan aramak neden böyle gülünçleştirilmek isteniyor. Şiirin yasaklarla çevrildiğinı, birtakım konulann şi- ire girmez sayılmaya başlandığını görmüyor mu- sun? Şairler kendilerini sınırlayabilirler: Ben şu konula- rı işlerim. şöyle işlerim... Tamam... Kimse karışamaz buna... Ama şiirin ne olduğu, ne olmadığı belli bir anlayı- şa göre tanımlanarak başka şairlere sınır konamaz. Eskiden olmuş böyle şeyler. insanoğlunun kulluk döneminde. Bugün gelenek. görenek. kurai mural diye kimsenin özgürlüğü elinden alınamaz. Kimi eleştirmenler "duygu şiiri" ile "düşünce şi- iri" diye bir bölümleme yaparlar. Yıllar önce Asaf Hâlet Çelebi'nın Om Mani Padme Hum adlı kita- bını eleştirirken Mehmet Kaplan da yapmıştı bu- nu. "Bir ihsas, bir de kültür şiiri var," diyordu. Onun söylediklerinı, istersen, gelecek mektubum- da sana anlatırım. Şimdı konu dağılmasın. Benim belırtmek istediğim şu: Şiır sözcüklerle ya- zılır, ama osözcükler şairin denetiminde, yer yer an- lam rastlansallıkları yaratarak da olsa bu denetimi hiç aşamadan, duygulan ya da düşünceleri, birine ya da ötekine ağırlık vererek taşırlar. Bu ağırlığa göre de. "duygu şiiri" ile "düşünce şi- iri" bölümlemesi yapılabilir. Ama pek doğru bir bö- lümleme olmaz. Çünkü "duygu şiin"nüe düşünce. "düşünce ş//W"nde de duygu mutlaka vardır. Örnekse Nâzım Hikmet'in cezaevinden karısına yazdığı şiirler nereye konacak? Bence, böyle bir bölümleme yapmak yanlış, ama yapılıyor olmasının neyi gösterdiğini anlamanı iste- rim: Demek ki şairin düşünsel bir ağırlığı olmasını bek- leyenler, şiirle dünya sorunlarını çözmeyi özlemek gibi bir gülünçlüğün içinde değiller. Kimi şairler za- ten böyle bir ağırlığı taşıyorlar ki yazdıkları "düşün- ce şiiri" diye niteleniyor. Şimdilik hoşça kal!.. Mektubunu bekliyorum... Sevgiler, selamlar... Cahlt Sıtkı Tarancı ölümünün 40. yılında anıldı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Di>arbakır ın yetiştirdiği ünlü şair Cahit Sıtkı Tarancı. ölümünün 40. yılında düzenlenen törenlerle anıldı. Dicle Üniversitesi ve Kültür Müdürlüğü'nün ortaklaşa düzenlediği etkinlıklere şairin vakın arkadaşı Av. Reşit İskenderoğlu, Dicle Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Hikmet Tunç. Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Özavdın katıldı. Törene katılan Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necatı Bilıcan. "Cahit Sıtkı Tarancı. yalnız Dıyarbakır'ın değil, tüm Türkiye'nin sevdiği ve saydığı bir büvük şairdir" dedi. Bilican. Cahit Sıtkı Tarancı'nın Reşit Iskenderoğlu'nca yaptınlan büstünü açtı. BLGÜN .AKSANAT'ta saat 14.30'daÇaykovski'nin 'Fındıkkıran Balesi" "iaser-disc'ten gösterilivor. Saat 17.30-19.30 arası İstanbul Saydam Günleri' kapsamında Gültekin Çizgen. Nevzat Çakır, O.Cenı Çetin - Hadiye Cangökçe ve Sabit Kalfagil'ın gösterilerini izieyebilirsiniz. (252 35 00) CRR KONSER SALONfnda saat 20.30'da Üzev ır Hacıbeyov "un "Arşın Mal Alan' adlı müzikli güldürüsü sahnele'niyor. (232 9H 30) NÂZIM KÜLTÜR MERKEZİnde saat 15 00 te Aydemir Güler'le "demokrasiye aykın yazılar' üzerine şöyleşi yer alıyor. (414 51 50) İFSAK'ta saat 13.30'da Ayla Ersoy'un konuşmacı olarak katılacağı "Sanat Kavramlarına Giriş 3' başlıklı senminer yer alıvor. (243 14 01) EVREVSEL KÜLTÜR MERKEZİ nde saat 11 00 de "Bir Seftali Bin Şeftali' adlı çocuk oyunu Koza Tivatrosu tarafından sahneleniyor. Saat 13.00'te Sergeı Bondarchuk'un "Dünyayı Sarsan On Gün' adlı filmı yer alıvor. Saat 16.00-18.15 arası İstanbul Saydam Günleri' kapsamında Süha Eray. Alaaddin Yavaş ve Tempo Fotoğrafçılan'nın gösterileri izletıebilir. (243 OS 03) TARANTA BABU KÜLTÜR MERKEZİ nde "Mehtap'"ın halk müziği ve özgün parçalardan oluşan konseri saat 18.00'de. (235 28 59) NESRİN BAL / ART STUDYO / DAİMİ SERGİ • SATIŞ KOCAMANSUR SK. 12/4 ŞİŞLİ TEL: 247 07 00
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear