Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
31 OCAK 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET
t*
SAYFA
KULTUR 15
ALLECRO EVtN fLYASOĞLl
Dizelerden ezgilereyolculukTürkşairi Oğıız Tansel 'in şürleıi, Amenkah besteci Brııce Reiprich 'in bestelerine esin kaynağı oldu
Şıir. tarih boyunca bestecileri her
donemde etkileyen birsanat dafı
olmuştur. Hele romantık dönemde
sıinn müzikle buluştuğu lıedier.
günümüzde bile pek çok bcstecinın
çıkış nokta.sıdjr. Elimize ula^an ilginç
bır miizık kasetmden söz etrnelıy \r.
Türk ozan Oguz Tansel'in dizelen.
Amenkah besteci Brtıce Reiprich'e
esın vermış. Reıpnch. Tansel"iıı
dızelerini miizısjınde yenıden yaratmış.
Oguz Tansel (1915-1994) vıri'mizde
Bırinci Yenı >alınhğı ile Ikıncı
Yeni'nin imgederinliğıni bırleştırmiij.
çoeuksu anl.itıını ile doğaya yaklasmış,
bırozanımız.
Şiirinde dizc sonu uyakları kadar dize
içı uyaklannın yeralmasi. Talat
Halman. İlyas Halil \e \>sıt Tansel'in
Ingılize çevirılerıyle bır Amerikalı
botecis ı etkilemis.. PennsiKanıa
VYılkes Üniversitesi'nin Müzik
Bölümü Başkanı Prof. Dr. Bruce
Reiprich, Oğuz Tansel ın sşiırlerinden
yola çıkan besteleryapmış. Her bin
birbirinden ilginç yapıtlar. Amerikada.
Ankara'da, Doğu A\rupa ve Çın'i
kapsayan bir turnede seslendirilmi$.
Üfleme-vurma çalgılar \e koro ıçin
yazılan Emerald Bluf, ozunın
Slııfluluk Peşinde adlı şiirinden yoia
çıkıyor.
Post-romantık müziğin yoğunluğu.
üfleme ve vurma çalgıların nnı birhği
ve>er yer kullanılan ctkılevıci bır 12-
tonteknığı ıleyazılmış Geniş bir
orkestral gırişin pastoral ortamından
.sonra koronun katılması ayn bir
etkinlik yaratıyor. Bundan başka
birçok !>an ve piyano ıçin lıed
bestelemis. Reiprich Tansel'in
duelerıy le. Ozanııı halk türküsü
yalınlığmduki anlatımı çağın kannaşık
dokusunun yanı sıra melodik
çizgıleriv le dıle gelmış: "Bir halk
türküsündc kayfoederinı kındiıni Bir
masal dümasında >aşar/Bir halk
türküsiinde btılurum seni" diyor Oğuz
Tansel
'Diiştcn de Giizel* başlığım tasıyan bir
program, haftalardır AKM'nın Kiiçük
Geçen hafta tstinye'deki Menkul
Kıymetler Borsası'nın kültiir ve sanat
etkinhkleri çerçevesinde bır resıtal
vcrdı. Oldukça viiklü bir program
stmdu: Busoni-J.S.Bach-Beethoven-
Chopin-Sa>gun-Hindemith gibi
bestecilerle sağlam bir iskelet
kurmu^tu. Disıplinlı çahş,mayla temel
teknık kurallan yerleştırmiş bır
pıyanıst. Bundan sonra tuşe kontrolüne
yönelik. sonorite arayan çalışmaların
asamasına gelmıs. Yorumcuya imza
kazandıran özellikler de tuşlann
dennındeki müzikaliteyı
yakalayabılmek. birikimını filozofça
duyurabılmck değil mi?
Mozart'ın doğunı günti
A\la Erduran Alis Manukvan I urc\ Berki
"W—^ üşten de Güzel başlıklı program, AKM'nin kiiçiik salonunda haftalardır temsil
m 1 ediliyor. Şiirler ve besteler sıcacık bir ortamda buluşuyor. Rey. Erkin. Saygun,
m t Tarcan. Kodallı, Sıın, Baran. Ada, Darmar ve Karlıbel'in şiirden kaynaklanan
*• S bestelcri, Ahmet \fuhip dranas, Cahit Sıtkı, Orhan Veli, Oktay Rifat vc Nccatigirin
dizeleriyle renkleııiyor. Operamızın deneyinıii şancılart, başta Alis Manukyan. Bilge Görgan
ve Necat Pınazoğiu olmak üzere bu şiirli müzik yolculıığunu yüceltiyorlar.
Salonu'nda cııına gecelerı temsil
edılıyor Şiirier \e be.steler. sıcacık bır
ortanıda btılusuyor Rev, Erkin,
Saygun, Tarcan. Kodalİı. Sun, Baran,
Ada. Darmar \e Karlıbel'in şiirden
kaynaklanan bestelerı. \hnıet Muhip
Dıranas, Cahit Sıtkı, Orhan Veli. Oktay
Rıfat \e Necafigil'ın dızelerıyle
rcnklenıvor Operamızın deneyinıii
sancıları. ba^ta Alis Manukyan, Bilgc
Cörgan \c N'ccat Pına/oğlu olmak
üzcre. bu şıirlı muzık yoleuluğunu
y liceltıyorlar I lele Beril Koral'm
aralardakı son derece dengelı ağıtsal
zineırı olaya ba^tan >ona btitıinlıik
kazandınvor. i>ı:roku\>ın sanatçılar ise
(iMrtin Bclgin \e F.scn Ö/man) kınıı
dızelerı SCMIIIS. kinıi dizclerdciı
•-ıkılınış gıbilcr. 'İstanbul'u dinli\orıını
gö/krim kapalı' ijiırı. neden bır bela
halıne doniişıivor? 'S«lguıı hirgül
olu\ordnkununca'da ncden giin
hccosıne \ ıııgıiMivla solgıın. giılden
aynîıvor. anlayamadık!
Türe% Bt'rki'nın (1970) adıııı 21.
Lluslararası İ.stanbul Fc-.tı\a!i'nın
Genç Pıvanistler dı/isinden ve bu yılkı
(,'ııkuro\a Devlct Sentbnı
Orkestrasf nın programından
tanıyonız Ankara'd.ı ElıT-Bedii Aran
ile d'okuz v.ı^ınd,') mıızığe ba^Ijmı».
Halen avnı okuida profes\onelhk
çalısmasi vapışor Türev Berkı. Dış
İ^lerı ve Kültur Bakaıılıgı Mrnfından
yurtdışında yan^malara gönderilmıs.
- dereccler almii
İstanbul De\ let Senfonı Orkestrası bu
vıl Mozart'ın doğum giinünü kutlayan
rok müzik ktırumumuzoldu. Baştan
sona bır Mozart programını Şef"
Chrisloph Escher yönetti. Bestecının
34. \e 39. Senfoniieriyle Ayla
Erduran'ın sohstliğındeki 7 keman
konçertosu çalındı. İlk yarısını
dınlevebıldıgim konserde Mozart
çalmanın ne dcnlı zor olduğunıı bir kez
daha anımsadık.
Toplulugun homojen ses rengine
gcreksinimi ve çello grubunun
sessizliğı. ılk scnfonide ve
konçertonun e^lığindc belirgindi.
Mozart"ta hiçbır^eyı
gizleyemiyorsunuz Her>eyyalın
olduğu kadar. derin olmak zorunda.
Eğer program Mozart ise konserin sesı.
Mozart'ın sesi olmak zorunda.
Bestecının başlıca be> keman
konçerto^u olduğu bılinir. Altıncı ve
vedinci için hep tartişmalar sürmüştür.
Yinc de son yıllarda çıkan yayınlara
göre yedinci konçertonun. bütiin
Rokoko karakterine karşın Mozart "a
ait olamayacağı kuşkusu ağırlık
kazanmtîjtır. l^te bu tartışmalı ve de
pek tanımadığımız konçertoyu Ayla
Erduran'ın kemanından dinledik.
Sanntçı kendine özgii yorum üslubu ile
gönlündeki sarkıvı çalgısından
vükseltti
Izmir, müzik etkinîikleri
açısından durgun
naftalaryaşıyor
ONDER MTAHVALI
İZMİR- Izmir'de son iki hafta durgun
gcçti; müzik açısındaıı. öııefiıli bir olaya
tanık olmadık İzmir Devlet Opera ve
Balesi'nin önceden progıamlanan tem-
sıllen sürdü. İDSOda olağan hafta sonu
dınletilerınden ıkısini Izmırlılerın beğe-
nisıne >undu. Resıtal, konferans ve daha
bajjka müzik etkinîikleri bakımından,
kentimizin şimdilik ıçinde bulundugu
hareketsızliğe üzülmemek elde degıl.
Dvorak dinletisi
lDSO'nun 19-20 ocak günlerindeki
hafta sonu dıııletısı. Antonin Dvorak'ın
iki yapıtına avrılmıştı. Orkestrayı Ren-
gim Gökmen yönetiyordu. Vıyolonselcı
Jiri Barta. dinletiye solocu olarak katıl-
dı. Programda. besiecinın üfleme çalgı-
lar ıçin Op. 44 re minör serenadi ile Op.
104mimınörvıyolonsel konçertosu var-
dı.
Serenat. ikişerobua, klarnet. fagot. üç
korno. vıyolonscl ve kontrabas için >a-
zılmış genis ksıdrolu bır oda müziğı ör-
neğıdır: ama şefle seslendırılmektedir.
Yapıt. Dvorak'ın ülkesindeki müzik de-
ğerlerini ev rensel kılmak ıçin vaptığı al-
çak gönüllü çalı^rnalarının en başarılı
ürünlerı arasında savılabilir. Rengim
Gökmen'ın böylesine ilginç vapıtlan fz-
mırhalkıııa tanıtmak amacıv la "Askerin
Öyküsü'* ile başlattığı çalışmalannı tak-
dirle karşılamak gerek.
Seslendirmede bırincı bölümün he-
men basjndakı yetersiz tını. ilerleven öl-
çiilerdeortadan kalktı.Tahta üfleme çal-
gılara özgü doyurucu ses renkleri. birin-
ci obua ıîe bırinci klametın müzik dolu
sololan. bütün sanatçılann teknik geçit-
leri çalmada gösterdigi u^talık ve Gök-
men'in vaptığı güzel müzik sayesinde
^erenat. dinleyıcilerdencoşkulubiralkış
•aldı. Jiri Barta'nın yogun birsanat kan-
•OSl
I.
yeri var. Prag Güzel SanatlarOkulu, Prag
Koııservatuvan \e Müzik Akademisi.
K.öln Müzik Enstitüsü ve Los Aııgeles
Güne> California Cniversitesi. sanatçı-
nın eğitim vaptığı kurumlardır: ayrıca
Andre Nav-arra ile çalı^mış. oda müzik-
çisi ve solocu olarak ortaya koyduğu et-
kınlıklerin listesı ise epev kabarık
Barta. konçertovu teknik ve müzik
yönlerinden ivı çaldı. Birincı ve iiçüncu
bölümlerin \ iıtüözlüğü gerektiren ke-
simlerinde. fırtınagibı tempolaraldı. Bu-
na kar^ılık ikınci bölüın ile öbür bölüm-
lerdekı sarkısal kesımlerde. dennlıkli bir
yorum düzeyinı tutturabıldi: tonu da sı-
caktı. Şu var ki Barta. bütün bunlan do-
ğal bırakış içinde yapmıyor. Çalgısı ile
. DSO'nun
19-20 ocak
günlerindeki hafta
sonu dinletisi, Antonin
Dvorak'in iki yapıtına
ayrılmıstı. Orkestrayı
Rengim Gökmen
yönetti. vıvolonselci
Jiri Barta. dinletıyc
solocu olarak katıİdı.
Programda, bestecınin
üflcıne calgılar için op.
44 re minör serenadı
ile op. 104 si minör
\ iyolonsel konçertosu
vardı. Yapıt. Dvorak'm
ülkesindeki müzik
değerlerıni ev rensel
kılmak için vaptığı
alçakgöniillü
çalişmaîarının en
ba.şarılı ürünleri
arasında savılabilir.
adeta savaşıyor. Ortava koyduğu seslen-
dırmeye, uzaktan rahatça duv ulabılen so-
luma efektleny le eşlık edıv or kı bu da ön
siralarda oturan dinleviciler açısından
hıç de hos bir durunı değıl
Sanatçı. alkışlara J.S.Bach'ın sol ma-
jör bırinci v iyolonsel süıtındenprelüt ile
te^ekküretti. Burada. sekiznotadan olu-
şan ana figürün bağlı çalınması gereken
bazı notalannı ayırması \e onlan yayı
sıçratarak çalması. bence tedirgınliğe ne-
den olan baska bır noktaydı.
İDSO'nun 26-27ocak hafta sonu din-
letısinde ise solocu Rouben Aharoni-
an'dı; orkestrayı Erol Erdinç yönetti.
Programda Ludwig \'an Becfho\cn'in
Op. 61 re nıajör keman konçertosu ıle Je-
an Sibelius'un Op. 39 mi minör birinci
senfonisi vardı.
Dınletı sırasında bılinen bir ger<eğı
yeniden yaşadık. Müzik sanatında. tek-
nik üstünlüğün ba^arıya götüren tek \ol
olmadığını.bazı kusurların iseiy ı birdü-
zey tutturulmasını engellemedığinı bir
kez daha doğruladık. Şöy le ki:
K.emancı Rouben Aharoniau. Riga do-
ğumlu bir Ermenı sanatçı. Moskova
Konservatınanndan Leonid Kogan'ın
öğrencisi olarak mezıın olmuş. 197Ü"te
Bükreş'te Enescu yarısmasında ıkinci-
lık. İVl Montreal Grand Pnx'sinde bı-
nncilık ve 1974 MoskovaÇaykovskıya-
Bu 'kediler' çok ıızıuı ömürlü!..
Kültur Servisi - Andrew Llo>d Webber'ın
dünyaca ünlü müzıkah "Cats". 'Londra'da en
uzun süren müzikal" rekorundan sonra.
aeçtığimız hafta ıçinde "bütün zamaniarın en
uzun süre sahnelenen müzıkah' olarak bır
rekor daha kırdi. Bugüne dek dünya çapında
bir ınilyon sterhn üzennde gelır elde eden
•'Cats". 6.137 performansla rekorun öncekı
sahıbı oljrı bır Broaduay prodüksıyonunu. "A
Chorus Line"ı geride bıraktı. Londrada.
Covent üarden'dakı Nevv London
Tıyatrosu'nda 11 mayıs I9S1 yılında ılk kez
sahnelenen "Cats". o günden bu yana kapalı
gişe oynuyor. Müzıkahn yalnızca Londra'da
elde ettığı gelır. 85 mılyon sterhnı aşıyor.
Cnlü şaır T.S. Elkrt"ın "*Old Possum's Book of
Prach'cal Cats" kıtabından uyarlanan "Cats"
müzıkah. ılk sahnelendiğınde ohımlu-olumstız
eleştırıler almış olmakla biılıkte. tıyatro
prodüksıyonuna getırdığı yenıhkler açısından övgiiye
ileğer bulunmuştu. Müzıkahn ılk yıllannda gışe
sorumlusu olan Sue Lings, "Cats"ın başarısını tek bır
sözcükle açıklıyor: "TeknolojıV llerı bır müzikal
teknolojının ürünü olan "Cats". alanındakı
prodüksıyonlann da öncüsü oldu.
Şu sıralar Londra'nın yanı sıra Manchester, Nevv York.
Mihvaukee, Tokyo. Hamburg, Budapeşte. Adelaıde ve
Berhn'de sahnelenen "Cats""ın. Londra'da en uzun
sürcn tiyatro oyunu. Agatha Christie'nın "The
ıMousetrap"[n 44 yıliık rekorunu kırmasına ise daha
uzun yıllar \ar.
r
CatsM483 kezjzîedı
The Guardıan gazetesı. "Cats" müzıkalını tam 483
kez ızleyen Bob Martın ıle bır soylesı y^ıptı. 65
ya^ında bırenıeklı olan Martın. ">W/ikalidt'fafarca
izledim. toplam 12 hin steriin harcamışım..." dıvor.
Tıyatro görev lılerı ve oyuncularla artık ahbap
olan Bob Martın."Cats" müzıkalının "ufkunu
genişlettiğini" söylüyor. "Cats"m her
performansınm farklı olduğunu belırten Bob
Martın. müzıkah ılk kez 1988 yılında. ılk
sahneleşınden yedj y ıl sonra görmüş \ e o
günden bu yana her fırsatta soluğu Nev\ London
Tıyatrosu'nda buluyor.
'Cats'in perde arkası
- "Cats"ın ılk sahnelenışınden bu yana Nevv
London Tıyatrosu'nun bılet gişesmdekı
görevlılertanı 7
S0 bın kağıt bardak. 31, 875
.iğnkesıcı \e ! mılyon 300 bıne yakın zarf
tüketmışler.
- Kostüm dcpartınanı. 3.900 adet ayakkabıy ı
yenılemış. 23. 400 kutu kağıt mendı! tüketılmış.
- Elektnk departnıanı, sahnede 23,400 adet
ampül degistnmıs..
- "Cats" müzıkalının hıt parçaM "Menıon "nın HX)'ü
askın versıyonu piyasaya çıktı. "Memon". yalnızca
1988 yılında ABD radyolarında bır mılyon kez
çalındı.
- "Catsrl
i yalnızca Londra'da yedı mılyon kı^ı ızlemış.
- Müzıkaldekı kedılerden Grızabella'y ı Judi Dench
oynayacaktı. ancak ılk gösterımden bırgün önce bılcğı
burkulunca bu rolü Elaine Paige üstlendı \e milyonlara
ulaşan "Mefnor>"ı seslcndırdı.
rışmasında ikincilik ödüllerini almıştır.
Günümüzde Erıvan Devlet Konservatu-
vdrr'nın keman öğretmenıdir.
Sanatçının keman teknıği kustırsuz;
bir tane bile pis ses basmıyor; yay teknı-
ğındede hiçbıraksama ve pürüz söz ko-
nusu değil; ancak çalıs tarzı. eski günle-
rın Heifetz'mi anımsatıyor. Vıbratosu
çok sıkı. tnlleri de çok hızlı. Böylece
elektrik dolu bir keman müzığı ortaya
çıkıyor. Üstelik Aharonian. klasık sanat
anlayışının anıtsal birörneğı olan Beet-
hoven konçertoyu da anlamamış. Yaptı-
ğı seslendırme ıle onu gerçek birgöste-
ıı alanına dönüstürdü. Birinci ve son bö-
lumlerde tempolan, orkestranın yetişe-
meyeceği kertede hızlı aldı. Birinci bö-
lümün sarkısal kesımlennde bile hızlı ya
da kadans gibi tempo dı$ı çalmayı sür-
dürdü. Öte yandan. cümlelendirmeler
h
aşta gelmek üzere çes.itli çalma yollan-
'îı. Beethoven bıcemine uyup uymadığı-
na bakmaksızın sadece gösteri amacıy-
la kullandı. Sık sıkba$vurduğuglisando-
lar da tedirgin edıciydı.
Aharonian, konçertonun kadanslannı
kendisi yazmış. Bunlar Beethoven ile
tam bir çelişkı sayılan Paganini benzen
gösten parçalanvdı ve seslendırme göz
kamaijtırıeıydı.
Özetlersek. bugüne değin hiç tanıma-
dığımız ve epey yadırgadığımız bır Be-
ethoven yorumuna tanık olduk. Sanatçı-
nın bol alkış alması. sanırım teknik be-
cerisinden kaynaklanıyordu.
Finlandıya'nın kahraman bestecisi Je-
an Sinelius'un müzik dünyasında garıp
birkonumuvar. İngilizleronugöklereçı-
kardılarve bütün yapıtlannı seslendirdi-
ler. Fransızlar ise bu yapıtlarda bulunan
her özgün yaklaşımı. Sibelius'un bece-
riksizliğı ıle açıkladılar. Bız böylesi aşı-
rılıklardan uzak durduk v e besteciyi say-
gıy la değerlendirdik.
Brahms'ın dördüncü senfonisi gibi Si-
belıus'un bu yapıtı da yazıldığı yıllarda
mi minör tonunda olduğu ıçin eleştiril-
mişti. Anlaşılanodönemin müzik adam-
ları. bir senfonınin mutlaka belirli tonlar-
dayazılması gerektığini dü^ünüyorlardı.
Zaman içinde böyle biröııyargı ortadan
kalkmıştır ve Sibelıus'un henüz 34 ya-
şında bulunduğu sırada (1899) yazdığı
bu yapıtı, ona ün getıren bir dizi senfo-
ninin ilk adımı olarak kabul edılmekte-
dir.
Bu senfoniyi seslendirmek. hem s.ef
hem de orkestra açısından iy i bir sınama
alanı sayılabilır. Böyle olunca bazı hata-
lardan kaçınılamadı. Örneğın binnci bö-
lüm ıle Finale'de akıcılığı engelleycn kü-
çük aksamalaroldu.
Ikinci bölüme birlikte başlanamadı.
Üstelik bu hafta orkestranın tahta üfle-
me çalgılan özelhkle de flütlerle obu-
alararasında tını yönünden doyurucu bir
kaynaşma yoktu...
Ne ki bütün bunlar orkestranın belırlı
bır yorum diizeyine ulaşmasını engelle-
nıedi. Erol Erdinç. esnek ve renklı bir
seslendırmeyle. Sibelıus'un yapıta yan-
sıttığı coşkuyu ve doğadan gelen izle- /
nimleri dinleyiciye aktarmayı basardı.
Böylece orkestranın dağarına. yeni ve
epey giiç bır senfonı daha girmiş oldu.
Bız de kalıplaşmış dınleti programlannın
dışında. değişik bıryapıtı tanımanın mut-
luluâunu duvduk.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Beykozlu Ercüment
Bir ışin ucundan tuttular diye yıllar yılı kasıla kası-
la dolaşanlan gördükçe hep Cevat Çapan'ın bır sö-
zü gelir aklıma:
"Hiç kimse o kadar önemli değildir..."
Ercüment Uçarı bu sözü yaşamıyla savunurcası-
na yaşadı...
Bırakın alçakgönüllü davranışlan. kim bilir kaç şiir
kıtabı yayımlamış birşairken, sevgıli Beykoz'unun bir
genç. hatta küçük voleybol takımının bile önemli
önemsiz herhangi bir maçını bıraz daha lyi oynaya-
bilmesi için tribünlerin demirlerıne sarılıp bır öne bir
arkaya savrula' savrula amıgoluk edişı unutulabilir
mi?
Şu günlerde dokuzuncu şiir kitabı çıkacak...
Hastalığının sıkıntıları arasında bir yandan da bu-
nun mutluluğunu yaşıyordu.
Şiire yeni başlamış gençler gibi sevınçliydi tele-
fonda haber verirken:
Hüseyin Alemdar yayımcılığa başlıyormuş... Çok
güzel, pırıl pınl kitaplar basacakmış...
"ilk kitaplar arasında benim yenı şıırlenm de yer
alacak.."
Bağlanabıleceğı bır yayımcısı olmamıştı hıç. Öyle
herkese sokulup kitaplarını örierecek bır gırişkenliği
de yoktu. Kendini fazla mı onemsemek olurdu bu!..
Birinci kitabını Cümbuşçübaşı 'y\ Seçılmış Hikâye-
ler Dergisi Yayınları arasında Salim Şengil yayımla-
mıştı. Sonrakılerı ya kendi bastırdı, ya da basım işle-
riyle ilgısi olan Beykozlu dostlan, arkadaşları...
Bana arada bir takılırdı:
"Öidukten sonra benım de toplu şiırierimi böyle
özenerekyayımlarmısın, ağabey?" diye.
Gerçi benden küçüktü. ama "ağabey"demesion-
dan değıl, herkese "ağabey" derdi.
"Ooh. hepsi guzel guzel çekıp gıdecekler, bız ar-
kalarından toplu şiirlennı özenerek yayımlarnak için
bu rezıl dünyada çakılıp kalacağız!" derdim.
Sonra küçük çapta bir gıtmek kalmak gırgınyla işi
tatlıya bağlardık...
Herkesı tanırdı da. kimleri severdi?..
Aslmda gızlı bir alıngandı.
Tekkesız birsevgi adamı olarak yıllarca "Cemalde
Cemal!" diye dolaştı durdu.
Sonra ne olduysa uzaklaştı Cemal Süreya'dan.
Sorarım, söylemez:
"Dargın mısınız? Bir şey mi geçti aranızda?"
"Yok, ağabey, darılır mıyım ben Cemal'e!.. Olmu-
yor ışte, gidemiyorum meyhaneye filan... Akşamla-
n evde içıyorum bır iki kadeh..."
Gıdememeye kim inanır!..
Petrol Ofisi'ndeavukattı Ercüment Uçarı. Işten çık-
tı mı, Üsküdar'a geçıp bir Beykoz'a kadar uzanır;
çarşıya. kulübe, kahveye uğrar. varsa futbol takımı-
nın antrenmanını izler, sonra Kadıköy'e geçer, Mü-
nih'e bır bakar, takılıp kalmazsa, eve yollanırdı. Evi
rıhtımda, Çayırbaşı'nın hemen gırişındeydi.
Iş dönüşü, yorgun argın, her gün bir Beykoz sefe-
ri yapan insan. Çayırbaşı'ndan Münih'e, postanenin
oraya gidemeyecek!...
Kulübün voleybol kız takımlarının yöneticisı, bölge
temsilcisı, antrenör yardımcısı... Evde de boş otur-
maz, kendi deyimiyle "ıvır zıvır" ışlerı vardır çok
önemli: Pul bırıktırmek, kanaryaları, sakalan, japon
balıklarını, kedileri beslemek...
Bazı haftalar bakarım Beykoz'un voleybol maçı
var, ama Ercüment yok salonda.
"Ne oldu, oğlum, ge/medın geçen hafta gene ye-
nildi sızın kızlar?"
Gerçekten o yüzden yenilmişler gibi davranır...
Ama bağışlatıcı nedeni vardır. başka alanda hizmet
etmiştir kulübüne:
"Futbol takımıyla deplasmana gittik, ağabey, da-
yakyemeye..."
Tatlı tatlı başlar anlatmaya nasıl taşlandıklarını. na-
sıl otobüse atlayıp canlarını zor kurtardıklarını...
Haftaya gene gıdeceklerdir, bu kez başka bır dep-
lasmana...
"Ee, görev, ağabey, takımı yalnız bırakmak ol-
maz..."
Bır yandan da şıir yazar... Nereye gitse cebmde kâ-
ğıtlar... Sözcüklerle beslenır... Doldurur boşaltır, kar-
makanşık eder hepsinı...
Gene de sorun en sevdiğı sözcüğü, hiç duralama-
dan "Beykoz"der...
Şiirlerinden binnde araya şöyle bir dize sokmuştu:
"En büyük şiir Beykoz futbol takımı."
Konuşurken sözü döndürüp dolaştırıp bu dizeye
getirirdim:
"Bugüne kadar yazdığın en güzel dize!"
Takılmak için söyledığimi bilir, gene de hoşlanıp co-
şardı:
"Hiçbıri yazamaz öyle bir dize! Meyhanede kafa-
yı çekmekle olmaz ağabey! Yaşayacaksın! Taşlana-
caksın, kovalanacaksın, gooool diye bağıracaksın,
sesin kısılacak!" diye lyıce tadmı çıkarırdı.
Aslmda inanmazdı söyledıklerine... Amaç el üs-
tünde tutulan. öne çıkarılanlara sevecen bir sataş-
ma...
Bir dergide çıkmıştı o şiiri. kendisinde kopyası yok-
muş. Uzun süre aradı. ama bulamadı sanırım...
"Hiç kimse o kadar önemli değildir"\n sarı siyah
boyun atkısı gibi yaşadı.
Kendi güzel deyimiyle: "Her çağında parasızhğın
büyüsüne vurgun' olarak...
Defter'in 26. sayısında 'Kim
Kimdir?'
Kültiir Servisi- Yayın hayatının sekizinci y ılında
yeniden düzenli olarak yavınlanmaya ba^layan Defter
dergisinin 26. sayısının ekseninı "Kımlik" ve 'Öteki"
kavramları oluşturuyor. Yazılanyla Dirk Sehubert ve
Mübeccel Kıray: "Kimlık Politikası" başlığı altında
İlhan Tekeli ve Cüneyt Ülsever'in yanısıra. Meltem
Ahıska. Müge Gürsoy. \'ıctoria Hoolbrook ve Orhan
Koçak'ın geçen yıl Istanbul'a gelen Edvvard Said ıle
kimlik politikalarının muhalif \e tutucu boyutlan
üzerıne yaptıklan söyleşı Defter'in sayfalarında yer
alıyor. Psikanalist Steven Fosh'tan Kımlik Bunalımf
üzerine yapılmıs bır çev iri ile Saffet Nturat Tuıa ile
Iskender Savaşır'ın tartışması konunun ruhsal
boyutlarına eğilerek dosyayı tamamlıyor.
"Cumhuriyet Dönemi Türkiye
Yahudilepi'ne Bir Bakış"
Kültür Servisi - "Cumhuriyet Dönemi Türkiye
Yahudileri'ne Bır Bakış" konulu söyleşi. yazar-
araştırmacı Rıfat N Bah'nin katılınııyla bugün saat
(9.00'da msan Haklan Derneâi İstanbul Şubesi'nde
gerçekleştiriliyor. (Tel: 251 00 85)
Esendal, adına düzenlenen bir
panelde anlatılacak
Kültiir Servisi - Öykücü ve romancı Memduh Şevket
Esendal. yarın saat I4.00"te II Halk Kütüphanesi'nde
düzenlenen bır panelde anlatılacak. Esendal'ın kızı
Emine Sandal'ın da konusmacı olarak katılacağı
panehn dığerkonuşmacıları Feyza Hepçilıngırler.
Mustafa Uyguner ve Vğıır Kökden.