23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 OCAK1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLEGRO EVtN tLYASOĞLli Belgesel bir Leyla Gencer ldtabı Sevda-Cenap And Müzik Vakfı geçen yilın altın onur madalyasını Leyla Gen- c e r e vermiş ve sanatçı hakkında bir ki- tapyazılmasını da ZeynepOral'a ısmar- lamıştı. "Leyla Gencer'eArtnagan''baş- lıklı kitap 1995 kasım ayinda piyasaya sunuldu. Zeynep Oral. daha önce yazdı- gı "Tutkunun Romanı" ile Leyla Gen- cer'ı ilk kez Türkiye'de geniş kitlelerin gîindeminegetirmişti.Tutkulanyla, coş- kuianyla. kararlılığı ile herşeyden önce bir insan olarak yansımıştı Tutkunun Ro- manı'na Leyla Gencer. Bu kez Zeynep Oral. gazete kupürlerinden, eleştirmen izlenimlerindenyolaçıkarak Leyla Gen- cer'in sahnesine varmış. Böylece hem zamamn eleşrirmenlerinden belgeler okuyorsunuz. hem de o satırlan Leyla Hanım'ın dünyasında izliyorsunuz. Yal- nız yabancı basından değil, yerli basın- dan da alıntılar yapılmış. Örnegin. Akis dergisinden Ilhan IVfimaroğhı'nun. Ak- şam gazetesinden Müşerref Hekimoğ- lu'nun. Cumhuriyet'ten Cevat Fehmi Başkut'un. Vatan gazetesinden Ahmet Emin Yalmanın ve nice ünlü gazeteci imzasının I959"dan beri Leyla Gencer için yazdıklannı. olaylann akışı içinde degerlendirmek son derece ilginç. Zey- nep Oral bu kitabına altı müzik yazan- nın Leyla Gertcerüstüneyazdıgıyazılar- la başlamış. Önsözünde şöyle diyor: "Bu armağan kitapta kendim oîahHdiğinceaz konuşup. sözü belgelere bıraktını. Belge- ler dediğim, 1950'lerden bu yana sürege- len Tiirk ve dünya basınından yazalar ve İtaha'da sayısız uzmanla vapfığım ko- nuşmalann ses bantlan... Bunların kimi- leri kaçınılmaz olarak Tutkunun Roma- nı'ndakilerin aynılaru kimileri ise ilk kez bu kitapta yer alıyor. Bir de Levla Gen- cer'e sev gilerini. sa> gılannı bildiğim, her biri müzik alanında birer otorite olan al- tı degerli insandan, bu kitap için birer ya- zı ricaettim. Aydın Giin. E\ın İlyasoglu. Faruk Yener. Filız Ali. Leyla Pamir ve Yekta Kara'nın vazılannı ilerdeki sayfa- larda bulacaksınız." Kıtaba katkıcia bulunan yazarlar da Leyla Gencer'in miiziksel niteliklerinin yanı sıra onun uluslararasi kimliğint ve bu kimliği kazanmasındaki en önemli et- ken olan saglam kişiligini anlatmaya özen göstermişler. ÇukurDva Devlet Senfoni'nin fstanbul turnesi Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası, Z eynep Oral, Tutku'nun Romanf ndan sonra bu kez yerli ve yabancı basından topladığı belgelerle anlatıyor Leyla Gencer'i. Türk ve dünya basınında 1950'lerden bu yana sanatçıyla ilgili yazılanlar ve Zeynep Oral'ın ünlü sanatçıyla ilgili pek çok uzmanla yaptığı konuşmalar kitabın belkemeğini oluşturuyor. "Leyla Gencere Armağan", geçen kasım ayında piyasaya çıkti. 5. Senfonisi'ni Yaşlıçam kendine özgü bir yorumla sundu. Alışageldiğimizden daha agır bir tempoda- daha magnetik bir yürüyüş sergiledi. İDSO'da Fatih senfonik şüri I992"den bu yana Adana'da haftalık dü- zenli konserler geleneğini yerleştirdi. Şefleri EminGüven Yaşhcam'ın özel ça- balanvla kurulan ve varlıgını sürdüren topluluk. kendi çevresindeki halkı çok- seslilige alıştırmayı görev edinmiş du- rumda. Adana'da bir senfoni orkestrası- nın diger büyük kentlerimizdeki gibi kla- sik miizıge ilgi derlemesi ve halkı kon- sere gitmeye. canlı müzik tanıklığına özendirmesi övgüye deger. Yıllık prog- ramlanna göz atınca yapıtlann genel ola- rak klasik müzik dagarcıgının en popü- ler ve en parlak örneklerinden seçildıği görülüyor. Şef Yaşlıçam'ın orkestrasına sahip çıkarak yıl boyu konserlerin yan- sını yönetmesi; yılbaşı konserine renk katnıak için motosikletle bıle sahneye çıkması; VV'ilK Claes gibi isimlere şeflik yaptırması. Hüseyin Sermet, İdil Biret, Ayla Erduran. Suna Kan, Gülsin Onay gibi ünlü solistlerimizin katılmalan, kon- serleri alımlı kılıyor. Bu genç orkestra- nın kısa zamanda birikimli topluluklan- mızın yanında yeralacağına inanıyoruz. Orkestra kadrosundakı kimi eksikleri ül- kemizdeki diğer kurumların desteği ile tamamlıvorlar. Geçen lıafta Cemal Reşit Re> Salonu'nda gerçekleştirilen Istan- bulturnesinde büyük bir senfonik toplu- luğu gerektiren Çaykovski yapıtları için diğer orkestralardandadestekalınmıştı. Bu dayanişma örnegi. sanat dünyamız adına olumlu gelişmeleri gösteriyor. Toplulugun Istanbul'daki konserine Tayvan doğumlu genç kemancı Keng Yu- en Tseng solist olarak katıldı. (Umanm ismin yazılışında bir hata yoktur. zira Ce- mal Reşit Rey Konser Salonu'nda koyu renk kâgıtlara basılan program notlannı okumak her seferinde biraz daha zorlaş- makta.) Sanatçı. Çaykovski ve KraSçe Elizabeth yanşmalannda ödüller kazan- mış. Kadife gibi tonu. çalgısına hâkimi- yeti. Çaykov ski 'nin keman konçertosun- da bestecinin duygusallıgını abartma- dan. yalın bir romantizm içinde sunuşu kulaklanmızdan silinmeyecek. Konçer- toda orkestra eşliğinin yer yer yüksek kaldığını. yapıtın senfonik birkoncerto- ya dönüştüğünü gözledik. Beethoven'in Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası"nı bu hafta Pragh şef ftter Vronsky yönet- ti. CemalReştRey'in Tatih'adİı senfo- nik şiirinin bugüne dek dinledigimız en güzel yorumuydu. Şef Vronsky yapıtın gizemli yönü ile coşkulu bölümleri ara- sında karşıtlıklar yaratmış. senfonik şi- irrn resimsel özelliklerini müzige yan- sıtmıştı. Böylesi seçkin kayıtlann birgün CD haline dönüşmesini ve İDSO'nun belgeseü olarak müzik tarihimize geç- mesini dileriz. Konserin ikinci yansında birbaşka genç sanatçıdan birbaşka Çay- kovski dinledik. 23 yaşındaki Alexander Mekıikov bestecinin I. piyano konçerto- sunu çaldı. Moskova dogumlu sanatçı. bırcok ünlü yansmada finalistlige kadar yükselmiş, Rkhter'in ögrencisi olma fır- satını elde etmiş. Cuma geceki yorumunda tempoyu gi- derek arttıımasi. son bölümde neredey- se uçmaya başlamasına yol açtı. Sonuç- ta, yaramaz bir çocuk edasıy la kendi ya- rattığı hızı kendisi de yakalayamadı. Bu ba^clöndürücü hız içinde ne kadar rnüzi- kalite olabiiirdi ki! Orkestranın dene- yimli eşligine karşın giderek toplulukla solistin arası açıldı. uzaklaştı ve çok şü- kür konser tamamlandı. Konser sonun- da dinleyicilerin mide krampı geçirme- si ya da migren krizine tutulmuş olma- lan kaçınılmazdı! Piyanist Suha fren*i yitirdık Koropetistler müzik dünyamızın gizlı kahramanlandır. Opera sanatçılannı sah- neye hazırlayan. piyanosu ile eşlik ede- rek onlara tüm operayı ögretip çalıştıran kişilerdir. Nice ünlü opera sanatçımızı (örnegin Zehra YıMa'ı) konservatuvar- daki ögrencilik yıllanndan sahneye ka- dar çalıştmp bir yıldızyapmış. ama ken- disi hep perde arkasında kalmış bir ko- ropetist de Süha Iren Hanım'dı. I923"te dogan Süha' Hanım. Istanbul Belediye KonservatuvarTnda ve Italyan Lise- si'ndeeğitim görmüş. uzun yıllannı kon- servatuvarda ve Istanbul Devlet Opera- sı'nda şan ögrencilerini ve opera sanat- çılannı çalıştrrmaya adamıştı. 7 Aralık 1995 gû'nü operanın 35. yıl törenferine gelirken yolda yaşamını yitirdi. Opera ve bale başan ödülleri açıklandı ANK.4RA (AA)- Kültür Bakanlıgı. Türkiye'de ilk kez opera ve bale alanında seçtigi yılın en basanlı sanatçılannı açıkladı. Kültür Bakanı Fikri Sağlar. kültürel gelişmenın bir ülkenin heralanda gelişmesi ve kalkınmasının tenıeli oldugunu belirterek. bakanlık olarak çeşitli alanlarda başan ödülleri verilmesini sürdüreceklerini söyledi. Uluslararası kültürel iletişim açısından bir köprü görevı üstlenen opera ve bale sanatının bugüne dek ödüllendirme sistemi içinde yer almadıgını anımsatan Bakan Saglar. "Bu eksikliğin giderilmesi ve ülkemizdeki kısa gecmişine rağmen ulusal ve uluslararası düzeyde başanlar elde eden opera ve bale sanatımızın gelişimine ivme kazandırılması amacıyla. opera ve balenin de Kültür Bakanlıgı başan ödülleri kapsamına alınmasını kararlaşnrdık" dedi Kültür Bakanlıgı'nın değerlendirmesine göre geçen yılın En Başanlı RejisörÖdülü "Turandot", "Aida" ve "Sihirli Flüt" operalarındaki reji çalışmalannda gösterdiği başan nedeniyle Vekta Kara'ya verildi. Başanlı koreograf ödülü "Ronda a la Turka" ve "Midas'ın Kulaklan" ve Modern Dans Topluluğu'nun kurumsallaşmasında gösterdiği katkı nedeniyle Beyhan Murph> 'nin oldu. "Aida" ve "Salome" operalanndaki başansından dolavı geçen yılın En Başarılı Kadın Opera Sanatçısı Ödülü Zehra Yıtdız'a. En Başanlı Erkek Opera Sanatçısı Ödülü de "AMa". • Kültür Bakanlıgı, Türkiye'de ilk kez opera ve bale alanında seçtiği yılın en başanlı sanatçılannı açıkladı. Değerlendirmeye göre, En Başarılı RejisörÖdülü "Turandot", "Aida" ve "Sihirli Flüt" operalanndaki reji çalışmalannda gösterdiği başan nedeniyle Yekta Kara'ya verildi. Başarılı Orkesra Şefi Ödülü'ne de "Midas'ın Kulaklan "operasındaki başansı nedeniyle Rengim Gökmen değer görüldü. -Turandot". "Sihirli Flüt" operalanndaki basanlan ve uzun yıllardıroperaya yaptığı katkı nedeniyle Ayhan Baran'a verildi. Bale dalında ise En Başanlı Kadın Sanatçı Ödülü "Uyuyan Güzel". "Don Kisot" balelerindeki başanlarından dolavı Arzu Dirin'e. En Başanlı Erkek Sanatçı Ödülü ise yine aynı balelerdeki başanlanndan ötürü FahrettinGöven'e layık görüldü. Çetin Işıközlü de son yıllarda ürettigi yoğun e;.erleri. "Ağrı Dağı Efsanesi". "Judith BaJesi". "Dudaktan Kalbe~ eserleri ile başanlı ulusal besteci ödülünü kazandı. Başarılı Orkestra Şefi Ödülünü "Midas'ın Kulaklan" operasındaki başansı ile Rengim Gökmen aldı. Başanlt Dekor Tasanm ödülünü "Prens Igor". "Lohengrin". "Ati Baba ve Kırk Haramiler" "Övlesine Bir Dinleti" ve "Korsan" eserlerindekı başanlı çalışmalan ile SJA-SS Camgöz alırken. "Maskeli Balo" operasındaki başansı ile Figen Kmunoğlu. Başanlı Giysi Tasanmı Ödülü'ne deger bulundu. Türk Opera ve Balesi'ne uzun yıllardır yaptığı büyük katkı nedeniyle Belkjs Aran. Başanlı Opera Sanatçısı Onur Ödülü'nü, Türk balesine ve yeni kurulan Mersin Devlet Opera ve Balesi'ne yaptığı katkı ve "Kamelyah Kadın". "Yoz Döngii". "Bebek" eserlerinde gösterdiği başanlan ile Oytun Turfanda ise Başanlı Bale Sanatçısı Onur Ödülü'nü kazandı. Değerlendirme Kurulu. yeni kurulmuş olmalanna ve olanaksızlıklanna karşın. başan lı ve özverili çalışmalan nedeniyle Iztnir Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü ve Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdürlügü'ne özel ödül verilmesini kararlaştırdı. Ödüller. bugün Opera Binası'nda düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek. Izmir'de yeııi yıhn beldentileıi ve iEt diııleti ÖNDER KLTAHYALI İZMİR - Izmır. yeni yıla ıkı orkestra dınletısıylegirdi. Bunlardanbırincısıni.25 ve 27 aralık günlerinde DEL Devlet Kon- servatuvarı Oğrenci Orkestrası. Sabancı Kültür Merkezi'nde verdi. Orkestrayı Ne- zih Seçkin yönettı. CarlMaria,\bn Weber'in, Jofaann Sfra- uss'un \e Lehar'ın çeşitli yapıtlarmı başa- rıyla çalan öğrenciler beğeni topladı ve coşkuv la alkışlandı. Dinletide bale göste- rilerı de sunulmuştu. 28. 29 ve 30 aralık tanhlerinde ise İD- SO. geleneksel yeni yıl dinletilennı verdi. Fraıîz Von Suppe'nin "Ozan ve Köyln" üvertüründen. Strauss ile Lehar'ın valsle- rine. bestecileriyle değil de sadece adla- nyla tanınan Napoliten'lere ve ünlü müzi- kallere uzanan program. evrensel müziği- nin hafif parçalarını sevenler açısından coşturucuydu. RenginGökmen'in yönetti- ği orkestraya solocu olarak soprano Aytül Büyüksaraç ile tenor Avdın L'ştuk katıldı. Dınletininsürpnzi olan İDSOÇoksesli Ço- cuk Korosu" nu ise Sülev man Kıvrak hazır- lamıştı. Bılindiğı gibi bır senfoni orkestrası. ha- fif nıtelıklı parçalart çalarken tempo es- neklığı.gürlüklervesebtemizliğıvönlenn- den tıtızlenmek zorundadır; çünkü her şey ortadadır. Bu açıdan bakıldıgında Rengin Gökmen. östün bir yorum sergiledi: orkest- ra da kusursuz çalışıyla bu yorumu yansıt- tı. Ytyolonsel grubu şef yardımcısı Hakkı Ö>ztinVün. üvertürdeki solosu ile çeşitii parçalarda görev alan trompetlerin. trom- bonlann ve tubanın oluşturduğu fanlar. özeliikle dikkati çekti. Soprano A\tül Büyüksaraç, koleratür se- scözgü teknıklerı ustaca ortaya koydu: te- nor \vdın Işrukda genellikle başanlıydı. Şu var ki Büyüksaraç'm. uzun notalarda arada bir ortaya çıkan genış \ibratosuyla Uştuk'un kalın seslerdekı pürüzlü tonuna dikkati çekmek ısterim. Her iki dinletinin yarattığı iyımserlikle Izmirliler. yeni yıla mutlu girdiler; ancak müzik yönünden bazı beklentılenmiz var. 1996 yılı acaba bunların hangilerine yanıt \ erecektir? Satırbaşlanyla söylersek: Ankara ve Iz- mir dışındaki devlet konservatuvarlannın daha rahat mekânlarda eğitim verebilmesi gere- kır. Bütün konsenatuvar- larda. eğıtimın çağdaşlaş- tınlmasına zorunluluk vardır. Izmır'de. opera bi- nası ile dinleti salonun- dan yoksunuz. Müzik ku- rumlanmız. kadro yö- nünden sıkıntı içındedır. Ekonomikönlemlerin. bu kurumlar açısından gev- şetilecegi umudunu taşı- yoruz. Sanatçılann, daha uygun koşullarla emeklı olabilmesı. kadrolardakı rahatlamayı saglayacak- tır ve her şeyden önemlı- sı. müzikçilenmız. bu ulu sanatı. vurdun dört kö>e- sıne. gerektigınde de yurtdışındaki mer- kezlere taşıma olanağına kavuşmak iste- mektedirler. Yaşadıgımız karamsarortamda. "Bütün ounbn sa>ıpdökmek neyeyarar" diye dü- şünülebılir: ama Evliva Çelebi dönemın- den Atatürk'e ve İnönü'şe değın bırçok devlet büyüğüınüz. müzik sanatını destek- lemiş ve korumuştur. Tarihin yineleneceği umudu. müzikçı kesiminin yüregini parlak bir ışıkla aydınlatmaktadır Beklentilerle umutsuzluğun buruk tadı- nı getiren 19%'nın tzmir'deki ilk senfonik dinletısi bizı. 1801 >ılının V'iyanası'nagö- türecek bir özellık taşıvor. " Anılan tarihte. Beethoven'in evine. ol- dukça i>i pnano çalabilen on yaşında bır çocuk getırirler. CarlCzerm adındaki genç yetenege hayran olan ünlü besteci. ona yıl- İarca ders \ erir \ e iyi bir piyanist olarak ye- tıştırır. Czerny de erken yaşta piyano öğ- retmenlığıne başlar ve öğrencilerinin en ıv ısı olan Franz Liszt'e, Beethmen'den ög- rendiklerini aktarır. Böyleceklasiklerlero- mantıkler. dahası çağdaşlar arasında köp- rü müzikçı olma özellıgini kazanır. Czerny. zayıfyaratılıştadır: dınletı yaşa- nıına dayanamaz: «ünlerinı ev inde. öğren- cı>etı>tııerek kedılerınebakarak \esiirek- li yazarak geçirir. Opus sayısı bını aşan ya- pıtları araMnda oratoryolar. senfoniler. konçertolar. sonatlar ve çeşitli parçalar \ar- dır: pek çogu seslendirilmemiştır. Piyano etütleri dışında unutulmuş sayı- lan bu ılgınç bestecinin dört el piyano için do majör konçertosunu. İDSO'nun 5-6 oeakdinletilerindetanımafırsatını bulduk. Orkestra) ı Mehpare Karamenderesyönet- ti. L'fuk-Bahar dördüncü piyano ikilisi ile fagotçu Totga Alpm. dinletiye solocu ola- rak katıldı. Programın öbür yapıtları. Vhaldi'nin la minör fagot konçertosuyla P.İ. Çajkovs- ki'nin 3. orkestra süitiydi. Czerny"nin koncettosu Izmir'de ilk kez sesiendî- rilmiştir: dünya seslendir- mesı ise bir yıl önce Ada- na'da yapılmıştır. Ögren- dığimegöresanatçılar. bu konçertoyu bulabilmek için dünyanın önde gelen kitaplıklannı ve müzele- rını taramışlar ve notalan ancak mikrofilm olarak saglayabilmişler. Böylece iki piyano bulunmayan sahnelerde de konçerto çalma olanağına kavuş- muşlar. Konçerto tam bır Beet- hoven kopyası. Kırık akorlardan oluşan glisan- dolar. Liszt'in yapıtların- da da bulunmaktadır. Böylece bestecinin geleceğe etkısi doğrulanmaktadır Yapıt, gereğinden fazla uzun ve teknik yöhdcn epey güç. Bu nıteliklere uygun olaralc sa- natçılann yorumu akademikti. Teknik ay- rıntılarda küçük pürüzler ve takılmalarol- du; ama genelde ıvi bir yorum scrgilediler. . Genç sanatçı Tolga Alpav.Vn-akü'nın fa- got konçertosunu her yönden güzel çaldı. Alpav "ın tonu dolgun \e sıcak; gürlükaçı- sından geni> bır paleti \ar: legatoları akt- cı. staccatolan ise saglam ve güvenli. İlk ölçülerde. orkestra eşliginde görülen küçük bir sallantı dışında iyi bir seslendirmeye tanık olduk. Ne var ki solo kesimler için zo- runlu olan çembalonun yerine ister iste- mez bir elektro-org kullanılmıştı. Aygıtın sesi, çombalodan daha çok madeni levha- lann demir çubuklarla tınlatılışını anımsa- tıyordu ve dinley ıcileri tedirgin etti. Veıri bir orkestra şefi mi? Bu dtnleriyi yöneten Mehpare Karamen- deres. Vama Konservaruvan'nın keman dalından mezun olmuş. 1989 sonlarında Türkiye'ye göç ederek Izmir Dev let Ope- rası'nda çalışmaya başlamış. Şu anda. Moskova Yüksek Müzik Akademisi'nde ("Gnean") şeflik öğrenimini sûrdürmek- tedir.Süitin ilk üç bölümünde. Çaykovs- ki'nin gerçek kimligini tam olarak yansı- tamaması. orkestranın da teknik sorunlara özen \ermemesi yüzünden kımi ayrıntılar yitirildi: epey kopuk bir seslendirme orta- ya çıktı. Bazı ritmik buluşlar aksadı. Tah- ta üfleme çalgılar. yalnız olarak duyuldu- ğunda güzel tınlamadı. Dördüncü ve son bölüme (Tema con Va- riazioni) ula^ıldığında ise besteci-sef- or- kestra üçlüsü arasında denge oluştu. Özel- iikle son çeşitlemelerde yorum iyice göz doldurucuydu ve sanatçı. cosjkuyla alkı^- landı. Genç müzikçinin. gelecekte daha üs- t8n başanlara ulaşmasını dılerım. Dittietiden aynhrken hiç tanınmayan ya da çok az çahnan yapıtları ya$ama döndür- mek için harcanan yoğun çabalarla. zama- nın onlar hakktndaki yargısı arasında kı- yaslama yapmava çalıstım. Sanırım haklı olan. hızJa akıp giden zamandır. Benzer yoldaki tanıtma çabalannı çagdaş yapıtla- ra yöneltsek. kanımca sonuc çok daha olumlu olacaktır. DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT "En Güzel Günlerimiz" Evet, sağcı toplumsalcılıkta kimden yana olundu- ğu bayağı kanşıyor... Bilindiği gibi, onsekizind yüzyılın sonlarında, kent- soyluların ezilen halkla birlikte aksoylulara karşı sa- vaşım verirken belirledikleri ilkelerin, insanlığı "ge- lecek güzel günler"e taşıyacağı umuluyordu. Ama, ne yazık ki, eskisinden de acımasız bir sö- mürü bataklığına saplanıldı. Bugün ise, solcu toplumsalcılann, bütünüyle yı- kılıp yeniden kurulması gerektiğine inandıkları ana- malcı düzenlerde, sağcı toplumsalcılar, yalnızca bo- zulmaiann gözden geçirilip iyileştirilmesi yoluyla, "gelecek güzel günler"e ulaşılabileceği görüşünü savunuyoıiar. Böylece de kentsoylulardan mı, yoksa ezilen halk- tan mı yana olunduğu bayağı kanşıyor... Önce solcu, devrimci, ilericiyken, yönetimi eline aldıktan sonra kendi çıkanna göre işleyen bir düzen kurup onu korumaya çalışan her dünya görüşü is- ter istemez tutuculaşır, sağa kayar. Bu arada değişik sağcılıklar da çıkabilir ortaya. Ör- nekse değişmeye, yenileşmeye, en güzel günlerin gelecekte olduğuna, başka birsöyleyişle, kendi de- netiminde bir evrime inanan bir sağcılık... Manc'ın anamalcılık üzerine yazdıklarından top- lumsalcı işçilerin mi, yoksa kentsoyluların mı daha çok yararlandıklannı hep merak ederim... Günümüzde sağ ile solun bazı durumlarda iç içe geçtiği görülüyor. Emekçilerden, düzenin çilesini çekenlerden, ezilenlerden yana olanlar ile işveren- lerden, düzenin kaymağını yiyenlerden, ezenlerden yana olanlan birbirinden ayırmakta zorlanıyor insan. Bu arada bol bol da yalan söyleniyor... Sağcı toplumsalcılann da kendi içlerinde sağ sol diye aynldıklannı biliyoruz. Sağda duranların amacı belli: Yüzeysel bir top- lumsalcılığın ödünleriyle halkı oyalayarak anamalcı düzeni sürdürmek. Solda duranlar, pariamento çalışmalarıyla gerçek bir toplumsalcılığa geçilebileceğine içtenlikle ina- nanlar, asıl onlar karıştırıyor kafaları. Sağ ile sol en çok onlarda iç içe geçiyor. Sağ için varlık durağan, değişmez, kesindir; sol için varlık devingendir, sürekli değişir, hiçbir şey ke- sin değildir. Sağ saltık doğrulan arar; sol görececidir... Sağ için insan kötüdür, insanlık durmadan daha kötüyegitmektedir; sol için insan iyidir, insanlık dur- madan daha iyiye gitmektedir... Sağ için en güzel günlerimiz geçmiştedir, yarın bu- günden kötü olacaktır, geçmişi gerı getıremeyece- ğimize göre, hıç değilse bugüne dört ei\e sarılınma- lıdır; sol için en güzel günlerimiz gelecektedir, bu- güne bağlanıp kalınmamaiı, daha güzel günlere doğru gelişen dünyaya ayak uydurmaya çalışılma- lıdır. Bütün bu genel saptamaları göz önünde tutarak olayları, durumlan, görüşleri, insanları değerlendir- meye kalkarsak ilginç sonuçlarla karşılaşabiliriz. Ornekse SSCB dağılırken serbest piyasa tutum- bilimi yolunda yapılan yeni düzenlemelerden dola- yı sıkıntıya düşen Rus halkının bir bölümü son se- çimlerde ortaklamacılara oy verdiler. Basında bun- lara 'Yt/^ucu/ar"dendiğini görüyoruz. Aslında daha aşın gidip "gerici" de diyebilirlerdi. Çünkü aşıldığı söylenen bir dönemin özlemini çekmek söz konu- su. Gözlerini geçmişe çevirdiklerine değişme, yeni- leşme istemediklerine göre, Rusya'daki ortaklama- cılar sağcı. En güzel günlerini gelecekte değil, geç- mişte arıyorlar. Ote yandan serbest piyasa tutumbilimine geçişi sağlamış olan ilericiler, en güzel günleri gelecekte arayanlar, yani Rusya'nın anamalcılıktan yana sol- culan, seçimleri kazanan sağcı ortaklamacılardan nasıl kurtulacaklannı tasarlıyorlar. Rus parlamentosunda herhalde ortaklamacılar sağda, anamalcılar da solda oturuyorlardır... Peki, bizde kim nerede oturmalı? Nicedir solcu söylemi aşırı sağcılardan dinliyo- ruz. Merkez sol ise merkez sağ ile sarmaş dolaş. Sağcı toplumsalcılık, solcu anamalcılık derken, neyin ne olduğu iyice karıştı. Kanşmayan, değişmeyen, olduğu gibi duran ger- çek ise, halkımızın büyük çoğunluğunun çok kötü koşullarda yaşadığı, iş bulamadığı, bulduğunda kar- şılığını alamadığı, bannması, beslenmesi, giyimi ku- şamı, eğlencesiyıe uygar bir insanın olanaklarına kavuşamadığı, çocuklarını istedıği gibi eğitemedi- ği, açıkçası ölünceye kadar acı çektiğidir... Kentlerin belli bölümlerine toplanmış, diriik düzen- lik içinde yaşayanlar, Akdeniz kıyılannın tadını çıka- ranlar, yakın çevrelerinden ötesini göremiyor, Tür- kiye'deki çatışmalann nedenlerini anlayamıyoıiar. Gelin bir soruyla bitirelim: Kentleri gecekondularla çevreleyen, lastik yaka- rak, elektrik çalarak ısınan, lahmacun ya da hacıya- ğı kokan, yol iz bilmez. görgüsüz, seçimlerde Re- fah Partisi'ne oy veren insanlara yakınlık duymayan, hatta öfkelenen bir aydına "solcu" denebilir mi? Asım Bezipçi İnceleme ve Araştırma Ödülü Kültür Servisi - Asım Bezircı adına. ailesi tarafından "Asım Bezirci İnceleme ve Araştırma Ödülü" düzenlendi. 2 yılda bir tekrarlanacak ödül. Asım Bezirci'nin yapıtlannın \e çalışmalarınm temelinde yer alan sosyalist dünya görüşü ve nesnel-bilimsel anlayışla eleştiri. inceleme. araştırma dalında çalışmalaryapacak genç kuşakları özendirmek amacıyla verilecek. Değerlendirmevı Aydın Çubukçu. AfşarTimuçin. Ergin Koparan. Kemal Özer. Ragıp Gelencik. Muzaffer İlhan Erdost. Muzaffer Uyguner'den oluşacak seçiçi kurulun yapacağı yansmada başan kazanan ürün. 50 milyon ile ödüllendirilecek. Ayrıca kazanan ürünün kitap olarak yayımlanması sağlanacak. Katılmak isteyenlerin. bir edebiyatçı veya edebiyatın çeşitli dönemlerini \e sorunlannı. akımlarını kapsayan eleştiri. inceleme ve araştırma çalışmalannı yayınılanabilır bir kitap oylumunda. 1 Ocak i 997 tarihine kadar göndermeleri gerekiyor. Ba>vuru adresi: Evrensel Kütür Merkezi. Asım Bezirci Kitaplığı. Anzavur Pasajı 212-2 Galatasaray-İstanbuirTel: 243 08 03 6 95 Grafik Baskı Resim Sergisi Kültür Servisi- Marmara Üniversitesi Grafik Bölümü master ögrencilerinden ve asistanlanndan bir bölümü bugün saat 19.00'da Avusturya Kültür Ofisi sergi salonunda G 95 adlı özgün baskı resim sergisi açıyorlar. Sergıde Yusııf Ziya Algen. Engin Deniz Erbaş. Emin Koç. Erkan Özdilek. Gazi Sansoy. Muhammet Şengöz ve Remziye Turan'ın çalışmalan yer alıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear