23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30EYLÜL1994CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Westem^ürünün demirbaşı Wyatt Earp'ün en gerçekçi yorumu p SUNGU ÇAPAN Wyatt Earp/Yönetmen: Lawrence Kasdan / Senaryo: Dan Gordon, L. Kasdan / Kamera: Owen Roizman / Müzik: James Newton Hovvard Oyuncular: Kevin Costner, Dennis Quaid, Gene Hackman, Michael Madsen, Jeff Fahey, Mark Harmon, Catherine O'Hara, Bill Pullman, Isabella Rossellini, Tom Sizemore, JoBetfa VVilliams, Mare VVinningham /1994 ABD (WB)/ Beyoğlu Fitaş, Kadıköy Kadıköy, Çemberlitaş Şafak, Şişli Kent, Erenköy Apollon, Bakırköy Avşar, Aksaray Yıldız, EtilerAkmerkez, Altunizade Capitol, Pendik Oscar sinemalannda. "Suçhılıık , sadece yaptıklarımız var!"efsanenin kıiçıklannı ayıldayarak akta- ran, çok uzun tutulmuş, epey para ve emek harcanmış, bayağı özeniüp, aynntılı kılmmış. yepyeni anıtsaJ wes- tern filmi, "Wyatt Earp"ü seyrettiğimiz için böylesi bir giriş muhabbetine baş vurduk bu hafta. Uzun yaşamının son 20 yılmı geçirdiği Los Angeles'ta, 1910'lu 20'Ii yıliarda. he- nüz daha bebeklik çağındaki Amerikan film endüstrisinde "stuntman" (dublör) rağbet kazanan western filmieri mo- dasının, taze taze bize ulaşan şimdilik son örneği "Wyatt Earp", uzunluğuyla, aynntı zenginliğiyle. belgesel yanlan ve ince ışçiliğiyle ortalama seyirciyi yer yer baydırsa da O.K. Corral'dan doğup bü- tün ülkeye yayılmış efsanenin. hep gör- mezden gelinmiş aylcın taraflannı öne çı- kararak farklı bir portre çiziyor. Son 15 yıldır yazdığı senaryolaıla, "Body Heat"ten (1981) bu yana yönettı- ği az sayıdakı ilgınç filmıyle belli bir kesi- min gözde yönetmenlerinden biri konu- muna gelmiş Lawrence Kasdan, eski giriştikleri 4. ortak filmlerinde diledikle- saatlik bir televizyon dizisi olarak tasar- nnce öyküyü .uzun tutmuş Kasdan- Costnerikilisi, kuşkusuz vvestern tiryaki- leri için kaçınlmaz bir epik kotarmışlar. Madalyonun ters yüzünden Dramatik ya da komik olsa da işin hep hakikat yanıyla ilgilenen. savaş son- rasının rnalum 'baby boomer' kuşağına özgü kişilik sorunlanyla kaygılannı dile getiren. karakterlerin karşıtlığını vurgu- layarak. en gözde teması 'dostluğun gü- cü'nü her fırsatta ışleyen ve geneide çağ- layıp yazdığı senaryodaki atlamalar, kimi anlaşılmaz kalan bölümler ve fıl- min uzunluğu, Kevin Costner hayranı, orta karar seyirciyi biraz hayal kınklığına uğratsa da mcraklısı için kuş- kusuz ilginç bir epik vvestera "VVyatf Earp." Kan bağını çok önemseyen. aile- sini büyütmek ve güvence allına almak isteyen işadamı, taş kalpli sılahşör, aman tanımaz kanun temsilcisi. bir dönem al- kole boğulmuş ayyaş. keş ve kumarbaz Wyatt Earp'ün yaşamım bu kez madal- yonun ters yûzûnden aktaran fılmde, Buffalo Bill, YVİM Bül Hickok, Büly the Kkl ya da Jesse James adlanndan biri kuşkusuz tanıdık gelecektir, öteden beri Amerikan kültürûyle kuşatılarak yaşayagelmiş sinemaseverlere. Ama Wyatt Earp'e, ancak western türûnü ve ABD tarihinin vahşi batısında at koştur- muş kahramanlanru biraz yakından bi- len, tanıyan merakusı aşinadır. 1848- AyklTl yölüeriyle farldl portre 1929 arasında. uzun ve seriivenJi bir ha- yat sürmüş. gitgide efsaneye dönüşmüş, maceraperest kanun adamı Wyatt Earp'ün ünü. özellikle Shıart N. Lake'in 1931 'de yayımlanan "Wyatt Earp, Fron- rier MarshaJI - VV.E. Sınir Şeri- fî" adlı kiıabıyla bütün Ameri- ka'ya yayılmışü. Geçen yüzyılda 'Amerikan Düşü'nü "gerçekleştirmek üzere batıya yollanan 'öncü'lerin ru- huna sahip, çeşitli tehlikelerden sıynlrruş. gözünü budaktan esirgememiş, düellolarda adam vurrauş korkusuz Wyatt Earp, 'gerçek bir Amerikan kahra- manı' olarak yediden yetmişe bütün Amerikalılann, özellikle de çocuklann gönlünde taht kurmuştu, çoğu Lake'in imge- lemi ve kaJeminden çıkma uy- duruk hikayelerle. Yaşamöy- küsûnden çok sarsıa bir ro- manı andıran kitabını. bizzat Earp'ün ağzından dinlediği söz- cük ve tümcelerle yazdığıru be- lirtiyordu Stuart Lake. Ne var kiı Earp'ün yaşamının son ay- lanna rastlayan kısa görüşme- Jerinin dışında. hiç yüz yûze ge- lip baş başa kalmamışlardı ger- çekte. Earp'ün ünlü uzun nam- Iulu Colt tabancalan bile ya- zann hayalgücünün ürünüydü, Kral Artnur'un benzersiz kılıcı (Excalibur) olurdu da efsanevi _ vahşi batı kahramanının eşsiz Bazj tarihsei gerçekkre dayanarak, efsanenin gerisindeki gerçek insanın, siğUterine varana dek göstermeye girişen 'Wyatt Earp', önceiikle \Vestern tirvakileri için. sılahlan olmaz mıydı hiç... usul. kiasik western'e seyrettiğimiz üç sa- ati aşkın, görkemli "Wyatt EarpM le ağır. uzun ve okkah. yeni bir sayfa açıyor. Lake'in yarattığı Wyatt Earp figürü, mert silahşor, erdemli düellocu. macera kovalayan 'öncü' ve tüm yaşamını vahşi baudaki yasalann ve düzienin korun- masına adamış cesur bir kanun olarak çalışan kovboy kolonısının as- başkanı da sayüacak Wyatt Earp'ün po- pülerliğini ifade etmek için, 81 yiı geride bırakjp 1929'da eceliyle ölen ünlü kov- boyun Kaliforniya'da yapılan görkemli adamıydı. Ve tam beyazperdeye uygun cenaze törenine, namlı yıldız sisteminin biçilmiş bir 'arketip'ti. Lake'in yazdığı temeüerinin atıldığı HoUywood'un Earp biyografisini Fox'a satması sonu- cunda Earp'ü tanımış olan Aflan Dwan'ın Marshall çektiği "Frontier ' fîlmiyle geniş seyirci yığınlan- na uluşan efsane. Amerikan sinemasının sık sık el attığı, western türünün demir- baş ve orta malı malzemesi haline gele- cekti. Düşük bütçeli western Bu malzeme, geneide isimJerin bazen değiştirildiği, ama özünü koruyarak ger- çekleştirilmiş yığmla düşük bütçeli wes- tem filminde kuüanıldı yıllar yüı, "Law and Order" (1932), "The Arizonian" (1935), "Tombstone" (1942). gencecik bir Ronald Reagan'ın Earp rolüne so- yunduğu "Dodge Cfty"den (1939), Hollyvvood'un kurulduğu sessiz sinema yıüannda, Earp'le kardeşleri ve ezeli ar- kadaşı Doc Hollkiay'in. Öaııton çetesine karşı O.K. Corrardakı diilere destan ol- muş kanh çarpışmalanrun hikayesini bizzat Earp'ten dınlemiş Joim Ford us- tanın çoktan klasikleşmiş "My Darting Clementine - Kanun Harici" (1946). John Sturges'ın efsaneyi, masal kahramaru boyutlanndan çıkarmaya çalışüğı "Gun- ftght at the O.K. CorraJ - Vahşi Mücade- k " (1956), yine Sturges'in James Gar- nerTı "Hour of the Gun" (1967) ve Lake - in yarattığı, Amerikan halkının da en sevdiği silahşör-kovboy haline gelmiş, ulusal western kahramaru efsanesinin yaldızım kaayıp kumarbaz ve kötü yan- lannı da sergileyen, Frank Perry'nin "Doc"u (1971) gibi bildik, kimi ünlü filmlere kadar. ÖzenJi, aynnblı,anıtsa] Sinemanın. westem türünün, özellikle Stuart Lake'in düzmece biyografik ese- ıinden kaynaklanarak bunca zamandır en geçer akçe konulanndan biri olagel- miş. parlak yıldızmdan ışılülar saçmış, korkusuz vahşi batı kahramanının öy- kûsünü bir kez daha ısıtıp önümüze sü- «wı yönetmen Lawrence Kasdan - oyun- cu Kevin Costner dostluğu ve işbirliğinin yeni ürününü, Hollyvvood'un ilk 'action' İcahramanının yaşam serüvenini, bu kez o emekleme döneminde sivrilmiş ünlü isimleriyle en tanınmış iki sessiz film kovboyunun, VVifliam S. Hartia Tom Mix'in de katıldığını ekkmek yeterlidir. Yaz mevsiminde seyrettiğimiz, VVyatt Earp efsanesine gösterişli ve gözahcı, ama sığ bir bakış atan "Tombstone - Ka- sabanın Namusu"nun peşi sıra, 1990 son- rası son dönemde fena halde eskilere me- rak sardınp yeniden çevrimlerden medet umar hale gehniş Hollywood'da yine Tiryakiler için kaçınlmaz Stere McQueen için yazmış olduğu, ama arkadaşı Kevin Costner'a kısmet olan "Bodyguard" gibi gişe şampiyonu filmlerin senaryolannı da imzalayan Kasdan, en başanlı fılmlerinden "The Big CWB"de rol vermiş olduğu Costner'- ın bölümünü montajdâ kesmek zorunda kalmıştı, ama sonradan 1985 yapımı "Süverado" adb westem cahşmasıyla Kevin Costner'ı, geleceği parlak bir ak- tör yapmıştı. Şimdi büyük stüdyo kapri- si çekmeden kafa kafaya verip işbirliğine daş kültürün soluğunu içeren ilginç fılm- leriyle akla gelen yönetmen-senarist Kasdan, Wyatt Earp efsanesine geneide şimdiye dek yapılanın tersine bir tutum- la vaklaşıyor. Efsane kahramarurun se- rüvenlerinin bir bölümünü ele ahp anlat- maktansa çocukluk aşkından, kaybetti- ği ilk kansının aasından; at hırsızlığına kalkıştığı, içip içip dağıttığı, buffalo avahğını ya da kumarhane krupiyeciliği nı denediği gençlik gunlenne, yasalann Gene Hackman, Isabella Rosselini, Mic- hael Madsen dcn Mark Harmon, JoBeth VVUUams, Jeff Fabey'e kadar yığınla ünlü de boy gösteriyor yan rollerde. Ke- vin Costner. VVyat't Earp rolünde mi- zacına uygun bir yorum sergilerken bir deri bir kemik kalmış Dennis Quaid, ve- remli, tuhaf ve ürkütücü kumarbaz Doc Holliday'de şaşırtıa. hatta resmen roi çalan bir performans çıkanyor. Her ne kadar seyirci bir türlü sonu gelmez film- boşluğuna sığman haydutlara kök sök- den sıkıhp, fınal düellosunda Earp'ün türdüğü şeriflik serüvenlerine. güçlü aile kardeşi Virgü'in "Bitir şunun işini bağlanna. Clantonlar'la kan davasına dönen intikam hikayesine kadar, Wyatt Earp'ün tüm yaşamını 195 dakikaya sığdırmaya uğraşıyor Kasdan. Senarist Dan Gordon'un, önceleri 6 Wyatt!" deyişinden gaza gelerek Kas- dan'a "Artık bitir şu filmi yönetmen efen- diî" diye söylense de western tutkunlan- na hararetle salık verebiliriz "Wyatt Earp"ü. Sizde6 Yabadabadu9 Iaştırdıklannıızdaıımısınız?Disney'vari canlandırma sinemasının yan uzanusı çizerlerden Hanna-Barbera ikilisini, 30 yilı aşkın süredir ihya etmiş, ünKi Amerikan yapımı çizgi film, çoluk-çocuk-aileye yönelik popüler televizyon dizisi "The Flintstones-Taş Devri"ni editörümün zoruyla gfdip seyrettim sonunda. Beklediğim gibi tam bir 'popcom movie-patlamış mısır filmi!' çıktı. Spielberg ekünsinden Brian Lerant'ın yönettiği "Taş Devri", yıllarca küçük ekrandan değişik kuşaklan etkilemiş olan orijinal çizgi fılrnin ruhunu, esprisini aynen beyazperdeye taşıyan. dekor-mekan tasanmlan ve beceri ürünü görsel efektleriyle sürekli çekicı kılınmış. bol şamatalı, masalsı ve zirzop bir eğlencelik. Modern taş devri ailesi Çakmaktaş'larla Moloztaş'lann dostluk ilişkiletini eksen alarak, bir senarist ordusunca saptanmış günümüz toplumsal yaşamına ilişkin espri, şaka, gag ve komik göndermelerle tepeleme doldumlmuş, vakit gecirmek ve gişe için tezgahlanmış, hızh, çocuksu, tam bir 'live-action comedy' çizgisindeki bu domestik eğlenceükten. malum 'Para mutluluk getirmez, asıl zenginlik iyi bir dosta sahip olmaktır!' mesajımızı alarak çıktık homurdana homurdana. Hoşluğu, giderek yoruculuğa, hatta yavanbğa dönüşen ve şamatalı şaklabanhğıyla bir buçuk saatte seyirciyi soytanlıktan taşkafaya niKt^ JS^^^*MW| çeviren bu para makinesi. esin ve yaratıcılıktan nasibini almamış, Amerikan sinemasma özgü gıcık bir 'özel efekt ve teknokıji gudubeti' olarak küpünü dolduruyor, bilmem kaç salondabirden. Hula hop'tan bovvling'e, rock'tan jakuzi'ye kadar yığınla keşfe değer sahne arasına sıkıştınlmış gag'lan, esprileri ve şakalanna isteristemez kapıldığımız, ünlü çizgi fılmin karakterini, atmosferini beceriyle aynen yeniden kurup canlandıran, sonunda da beylik dostluk temasıru şöyle bir kez daha kafamıza kakalayarak malum kıssadan hisseyi çıkaran. Spielberg yapımı "Taş Devri"ne, özellikle de finalde 'göründüğü (kendi) gibi oimayı secen'. gerzek Fred Çakmaktaş rolündeki John Goodman'a gülmeden edemiyorsunuz tabii. Ne var ki tüm fılmin gerçekten güldürebildiği sahnelerin toplamı 10-15 dakikayı gecmiyor kesinlikle. Geriye kalan. kaba saba. abartmalı, patırtılı ve tiz tarafından bolca tekrar... TaşDevrf(The Flintstones) Yönetmen: Brian Levant / Senaryo: Tom S.Parker, Jim Jennevvein, Steven E.De Souza / Kamera: Dean Cundey / Müzik: David Newman / Oyuncular: John Goodman, Rick Moranis, Elizabeth Perkins, Rosie O'Donnel, Kyle McLachlan. Liz Tay]or/1994ABD(UIP) Maslak Mövenpick, Harbiye As, Çemberlitaş Şafak, Kadıköy Süreyya, Bakırköy Avşar, Beyoğlu Fitaş, Aksaray Yıldız, Bakırköy İncirli, AJtunizade Capitol, Etiler Akmerkez, Pendik Güney, Kartal sinemalannda. Birgözboyayıcıhk, sığlık, zoraki sıntma, efekt ve buluş bombardımanıdır ki evlereşenlik... 'Vizjon sahibi. işyerini soyan, yükseten değerlere tutkun' taş devri yupisinde Kyle McLachlan ya da tipik kaynana Elizabeth Taylor'ı ızlemek yinede ilginçolabilir diyenlere sözümüz yok, çocuk sejirciyede tabii! Neyse, editörümün bastırması olmasaydı, çizgi film dizisi Flintstone'lann uzun metrajb komedide ne halegeldiğini kesinbkle merak edip seyretmeyecektim başta da belirttiğim gibi. YEDIRENK UĞUR KÖKDEN Oykü Seçkileri Anlaşılan, öykü köprüsünün altından çok sular akacak. ÖYS birincilerini yetiştirmekle övünen bir dershanenin birkaç gün önce gerçekleştırdiği bir konu tarama testinde, şu soru sorulmuş: "Günümüz hikayecilerini eleştirmeye kalkmak haksızlık olur. Yazarlığın ikinci bir iş oiduğu, çalmmış vakitlerde, ayaküstü kahve köşelerinde çırpıştırma olarak yapMığı ülkemizde, hikaye yazannı kı- nayamayız. Hele o yazarın vakitsizlik ve iktisadi zorluklar gibi büyük engelleri kahramanca bir inatla aştıktan sonra yazdığı hikayelere, az satşlı sanatdergileri dışındaki basın yüz vermez, yayıncılar da omuz silkerse; haksızlık etme korkusu olmadan nasıl ciddi bir eleştiriye'girişebiliriz?" Bekliyorsunuz ki, sorunun karşılığı, yani bu parçada vur- gulanmak istenen düşünce, "Basın ve yayın organlarmın hikayecilere destek olması" şıkkı olarak işaretlenmeli. Hayır! Hiç de değil! Doğru karşılık, "Zorluklar içinde eser veren yazarı acımasızca eleştirmek yanlıştır." Ama, ne gam! En azından soru dogru!.. Görülüyor ki, öykücülüğün sorunlarına parmak basarken -üniversitelere giriş sorularında yer alacak ölçüde- doğru iz üstünde Memet Fuat öykünün çızdiğı yazınsal gedşme eğrisi incelenirse bu grafik gösterimde yer alan büküm noktası, kuşkusuz öykü seçkiler/dir, denebilir. Gerçekten, öykülerin seçimi zor bile olsa, yazarı okura köprüleyen küçük öykü seçkilerinin azlığı ne denli düşündürücü.' Eldeki sonuncu seçki, Semih Gümüş'ün derlediği, Ekim 1992 tarihli, Türk Yazınından Seçilmiş Kısa öyküler başlığmı taşıyor (Adam Yayınları). Bu derlemede kırk üç öykücüden, 58 kısa öykü yer almış. En çok öyküsu bulunan yazar, Sart Faik (dört tane); onu, Memduh Şevket Esendal (MŞE) ve Tank Dursun K. üçer öyküyle ızlıyor. Bir de Gürnuş unkıyie eşzamanlı Selim ileri'nin iki ciltlik seçkisi var: ilkgençlik Çağına Öyküler (Yapı Kredi Yayı- nları, 1992). Birinci ciltte 20, ikıncide 38 öykücü seçilmiş. Toplam elli sekiz. Gümüş'le ileri'nin 31 (bir de Selim ileri'- nin kendisini eklemek gerek) ortak ismi var, 48 üstünden. Demek ki tam üçte iki. Gümüş'te yer almayan bir-ikı ısmi sayarsak, Halft Ziya, Refik Halit, ReşatNuri, Hüseyin Rah- mi, Mahmut Yesari söylenebilir. Gerçi, bunlara ilişkin Gü- müş'ün düşünceleri, Kısa Öykülerin başında yer alıyor. Ancak Kenan Hulusi, Samet Ağaoğlu, Haldun Taner, Tank Buğra, Ayhan Boznrat neden yok acaba, Gümüş'ün seçkisinde? Ote yandan, geriye doğru son öykü derlemesi Yaşar Nabi Nayır imzasını taşıyor: Genç Neslin En Güzel Hika- yeleri. 1938 tarihli ve Kanaat Kitabevi yayını. Yaşar Nabi'nin antolojisi on yedi öykücüden derlenmiş. içinde üç tanesi de Yedi Meşalecifer'den. biri Kenan Hulusi -yani, topluluğun düzyazı alanındaki tek kalemşörü- olmak koşuluyla. Sonuncu seçkıyle bu antoloji arasında yanm yüzyılı aşkın bir zaman aralığı var. Bu yüzden iki ortak isim var arada: Sait Faik ve SabahatUn Ali. Yaşar Nabi, seçkisi- ne ılke olarak, "ilk edebı ürünlerini Cumhuriyet'ten scnra yayımlanmış olanlar"\ almış. Dolayısıyla, ömer Seyfetb'n, Reşat Nuri ve Vala Nureddin'i almadığını söylüyor. Seçtıği kimi isimler de şiir ve resimden gelme. örnek vermek ge- rekirse Necip Fazıl, CahH Srtkı, Bedri Rahmi gibi... 1932'de olsa gerek, vaktiyle Ibrahim Hoyi, Kurun gazete- si ekınde, "Telif hikaye buhranı var" başlığıyla bir yazı yayımlıyor. Benzer biçimde, Ağaç dergisi de ilk sayılarının birinde (Mart 1936) "Bugün Türk hikayesi diye bir şey var mı"sorusunu soruyor. "Fransızgazetelerindenenpespa- ye şartlar altında hırsızlanan ve altına üç kelimelik bir Türk ismi konan bir gündelik gazete hikayesi ve hikayeciliği an- cak var" diye ekliyor. ' , , J Ağaç'ta, o dönem, Sabahattin Ali, Sait Faik Adalı (Aba- ' sıyanık), Samet Ağaoğlu, Fikret Adil, ve A.H. Tanpınar öy- küleri yayımlanıyor. Yazık ki, dergi on yedi sayı yayımlana- bilmiş. Sonra Necip Fazıl kapatmak zorunda kalmış. Görüldüğünce, eski dergiler, aynı zamanda küçük öy- künün uç verdiği verimli topraklarmış. özellikle, otuzlu yılların dört-beş dergisi: Yayım tarihi sırasıyla Yedigün (5 Mart 1933), Va'rlık (Temmuz 1933), Ayda Bir (Eylül 1935), Ağaç (Mart 1936) ve Servet-i Fünun (1934-44). Nitekim, Varlık da belirli bir savı gündeme getiriyor: "Türk edebiyatının en olgun ve erişkin devresınde oldu- ğumuzu nesredeceğimiz eserlerle ispat edeceğiz." Ne tuhaf, aynı yıllarda, küçük öyküyü ilk deneyen ve Türk yazınına sokan Samipaşazade Sezai yaşama veda ediyor (1936). Yeniden son seçkiye, Gümüş'ün derlediği Küçük Öy- küler'e dönersek, genç eleştirmen, seçkisine alamadığı gençleri anarak "Belki, bir de Genç Öykücüler Antolojisi hazırlamak gerekir" diyor. Haksız mı? Y»İ tiSUYIIlli• BAYUJRIM BELAYA: Julia Roberts ve Nick Nolte'>i bir araya getiren 'Bayılınm Belaya', haber peşinde koşar- ken birbirine aşık olan iki ra- kip gazetecisinin 'mesleki re- kabet' öyküsünü anlatıyor. Yönetmenliğini Nancy Me- yers ile Charles Shyer'ın üst- lendiği film, Chicago'daki günlük gazete yaşamı üzerine kurulu çağdaş bir güidürii. Sabrina Peterson (Julia Ro- berts) ve Peter Brackett (Nick Nolte), Chicago'da yayımla- nan 2 rakip gazetede çalışan gazetecilerdir. İlk defa, raydan cıkan bir tren için gittikkri olay yerinde karşılaşırlar. 'Chkago Chro- nide' gazetesinde ünlü bir köşe yazan olan Brackett, muhabir eksikliğinden dolayı olay yerine gitmiştir. Aslında bizzat haber takip etmeyeli uzun zaman olmuştur. Peterson ise becerikliliği ve lcıvrak zekası rekabetçi ru- hundan kaynaklanan, tecrü- besiz bir muhabirdir. Aynı konu üzerinde çalışüğı dene- yimli Brackett'i atlaünayı ba- şanr. Yenilgiyle kışkırtılan Brackett, itibannı ve yeniden canlanan gazetecilik içgüdü- sünü kullamr ve o da Peter- son'ı atlatarak karşıhk verir. İki rakibin tükenmeyen me- raklan ve gazetecilik yete- nekleri, birbirleri için sürekli bir bela kaynağı oluşturmaya başlar. Yolsuzluk ve cinayet deÜllerini ortaya çıkarmaya çahşırken birbirlerine tutulur- lar. Arka planda Chicago gibi önemli bir basın merkezinin bulunduğu film, iıazvcevap sözier', 'soğuk, eski moda bir aşk' gibi unsurlanyla otuzlu ve kırklı yıllann aşk komedile- rini andınyor. • LANETLİ HEDtYE- LER: Stephen King'in ro- manından sinemaya uyarla- nan, Fraser C. Heston'ın yö- nettiği "Lanetli Hedijrder" adlı fihn bugün gösterime giri- yor. Filmde başlıca rolleri Ed Harris, Max Von Syndow, Bonnie Bedelia, J. T. VV'alsh ve Amanda Plummer paylaşıyor. Filmde; şerif Alan Pangborn (Ed Harris) ilginç bir olayın peşindedir. Normalde huzur dolu bir sahil kasabası olan Castle Rock'ın sakinleri sanki cıldırmıştır. Pangborn'un elinde bu olayın nedenini açı- ğa çıkaracak hiçbir ipucu vok- tur. Aslında bu tedirgin edici olaylar ile yeni açılan küçük antika dükkam arasında gö- rünürde hiçbir ilişki yoktur. Şerif, dükkan sahibi Leland Gaunt'un fJVlax Von Sydow) biraz ilginç ve ahşılmadık ol- duğunu düşünmektedir. ama Castle Rock'ın huzurdan bu- nalrruş sakinleri. kasabalanna yeni gelen bu 'ilginç' kişiyi bü- yük bir merak ve ilgiyle kabul etmişlerdir. Gaunt, müşterile- rini kibarca kabul ederek on- lara sözde 'gereksüiim duy- dukları' büyüleyici. garip sa- nat eserleri koleksiyonunu su- nar. Pangborn şüphelenir, ama Gaunt'un Castle Rock sakin- lerinin içlerindeki şeytansı güçleri, onlara sunduğu tuhaf antikalarla harekete geçirdiği tezdni kamtlayamaz. Gaunt bu ilginç eşyalan alan herke- sin, düşlerinin gerçek ola- cağıru iddia etmektedir. Gaunt. verdiğj eşyalann ar- şılığında müşterilerinden zarasız gibi görünen küçük is- teklerde bulunur. Bu bedelin ne olduğunu öğrenmek için meraklananlann sayısı ise çoktur. Nedense herkes, bu armağanlann bedelini öde- mek için çok isteklidir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear