Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3 EYLÛL1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
THK
uçaklanyla
'Sanata
Evet'
ANKARA(AA) - Devlet
Tiyatrolan. 12Eylürde
başlatacağı 'Sanata Evet'
kampanyasına çeşitli
kesirnlerin desteğini almak
için kollan sıvadı. Yeni
sezona hızlı gjren Devlet
Tiyatrolan, ilginç
etkinliklerle kampanyaya
destek isteyecek.
Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü, 'Sanata Evet'
kampanyası için Türk Hava
Kurumu yetkilileriyle
görüşerek destek sağladı.
Buna göre, 'Sanata Evet'
pankartlan taşıyan THK
uçaklan, 12 Eylül'de Devlet
Tiyatrolan'nın örgütlendiği
Ankara, Istanbul, Izrnir,
•Adana, Trabzon, Diyarbakır
ve Antalya'da uçarak
kampanyayı tanıtacak.
Paraşüt Kulesi'ne asılacak
pankartlarla halkın ilgisi
çekilecek.
DT yetkilileri, 'Sanata Evet'
yazısını taşıyan THK'nin
sepetli balonunun Ankara'da
metro çahşmalannın
yapıldığı alanın üzerinde
sabit olarak uçurulmasının
da planladığını, ancak bu
projenin kesinleşmediğini
bildirdiler. DT yetkilileri, asıl
sürprizlerin ise kampanyanın
başlaülacağı 12 Eylül'de
açıklanacağını da ifade
ettiler.
Bu arada DT yetkilileri,
Ankara'dakı özel radyolann
da desteğini almak amacıyla,
bu radyolann yetkililenyle 8
eylülde bir araya gelecekler.
Ankara'daki 69 özel
radyonun, yayınlannda
kampanyaya destek
vermeleri istenecek.
Istanbul'da 5 eylülde düzen-
lenecek bir toplantıda da
gazetelerin ve özel
televizyonlann temsilcileriyle
biraraya gelecek olan DT
Genel Müdürü, kam-
panyanın amacı konusunda
bilgi verecek ve basm yayın
organlanndan yardım
sağlamaya çalışacak. öte
yandan Anadolu'daki 887
gazeteye de birermektup
gönderilerek, kampanyanın
amacının anlaüldığı bil-
dirildi.
Kültür Bakanlığı, Güneydoğu ve Doğu bölgelerinde bir sanat şöleni düzenliyor
'Güvercin, bölgeye de uçacak'
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)- Kültür Bakaru Timurçin
Savaş, Güneydoğu ve Doğu
bölgelerini .kapsayan bir sanat
şöleni düzenleneceğini belirte-
rek, "Güverrini bu bölgeye ucu-
racağız ve güvercinin adını böl-
gedeki halkımızla birlikte koya-
cağız" dedi.
Türkiye'de artık bir üretim
politikasının yerleştirilmesi ge-
rektiğini vurgulayan Savaş,
"Üreten ve ûrettiğini tartışan bir
poütika kalıcı olacaktır" diye
konuştu. Son yülarda uluslara-
rası alanda yürütülen hukuk
savaşlannın Türkiye'nin imajı-
nı değiştirdiğini savunan Sayaş,
Cumhurivet'in sorulannı şöyle
yanıtladı:
Herşeyi devletten beklemek
- Nasıl bir kültür poütikasını
hedefliyorsunuz?
Kaükmcılık ve evrensellik.
Bireyselllikten daha çok kaü-
hmcıhğı içeren bir kültür politi-
kası. Bunun içerisinde özgûrlük
olayı var, özellikle insanın yara-
ücıiığının özgürlük çerçevesin-
de venmli olduğunu, sanat da,
bilim de özgürse, daha üretken
olduğunun etkenliği. Eyleme dönüşme-
yen her düşüncenin demokratik bir
yapıda tartışılmasından yanayım. Ge-
rekü olan, Türkiye'de bir üretim kül-
türünün gelişmesı. Serbest piyasa eko-
nomisini yerîeştirmeye çahştığımız dö-
nemde vatandaş tersini istiyor.
Her şeyi devletten bekliyor. Türkiye'-
nin bundan kurtulup üreten. ürettiği öl-
çüde değer kazanan bir mantığa her
alanda kavuşması gerekiyor. Sanat ve
üniversiteler dahil.
- Üretken kültür politikası için neler
yapacaksınız?
Genç bir nüfusa sahip ülkeyız. Işte
tüm bunlan üretmeye, yaratmaya yöne-
lik bir mantıkla hareket ederek, müte-
şebbisin daha verimli çalışacağuu, reka-
betçi ortamda da kendini daha çok ye-
nilemiş olacağını düşünüyorum. Bunun
için de okuyan bir gençlik ve okuyan
Türkiye yaratmaya çalışacağız. Toplu-
mun demokratik yapısını ve mantığını
bir noktada toplarsaruz çoğulculuk ve
kaülımcdık oluşmuştur. En önemlisi ör-
gütlenmiş bir toplum. Şu an belki de
anayasayı değiştirme amacımız, siyasal
alanda projeleri değiştirme buradan ge-
liyor.
Şu gerçek ortaya çıkıyor ki, Türkiye,
daha tam anlamıyla toplumunun de-
mokratik gücünü kullanamıyor. Yani
gençliği, kadınlannı. dernek ve sendika-
Ben
Güneydoğu'ya
özel bakıyorum.
Orayı,
laboratuvar ve
mutfak olarak
görüyoruz.
Sanatın
uzlaşmacılığını,
sanatın
kaynaştıncılığını
oraya taşıyarak,
oradaki
insanlanmızın iyi
vegüzel
taraflannı
katarak
toplumda bir
yumuşama
yaratmak
istiyoruz.
Bakan Savaş,'Türkiye'nin üreten, örettiği ölçüde değer kazanan
bir mantığa her alanda kavuşması gerektiğini' vurguluyor.
lan sivil toplum örgütleri gibi genış kat-
manlannı siyasal verimliği içine katamı-
yor. Kaülamayınca da toplumu
inandıncı. arkasına alacak çoğunluk
oluşturamıyor.
Güneydoğu'ya Özel bakıyorum
- Yeni görevinizde ilk kraatuuz ne ola-
cak?
mayla çözülebileceğini göstermemiz
gerek. Güneydoğu'da bir sanat şöleni
adı alünda etkinük düzenleyeceğiz. Ba-
kanlığımın tüm imkanlannı buralan
için seferber ediyoruz.
Işte, bu güvercin buradan uçarken
Antalya'ya vanyor portakal oluyor,
Adana'ya uçuyor koza oluyor. Artık
oradan ileri uçuracağım. Yani bu gü-
vercin, Urfa, Mardin. Hakkari. Van,
Kültür Bakanı Timurçin Savaş, Güneydoğu'da bir
sanat şöleni etkinliği için tüm olanaklan seferber
ettiklerini vurgulayarak, 'İşte, bu güvercin buradan
uçarken Antalya'ya vanyor portakal oluyor,
Adana'ya uçuyor koza oluyor.Bu güvercini artık
oradan ileri uçuracağım, adını bölgedeki halkımızla
birlikte koyacağız' dedi.
Ben Güneydoğu'ya özel bakıyorum.
Orayı, laboratuvar ve mutfak olarak
görüyoruz. Sanaün uzlaşmacılığını, sa-
natın kaynaştıncılığını oraya taşıyarak,
oradakı insanlanmızın iyi ve güzel ta-
raflannı katarak toplumda bir yumuşa-
ma yaratmak istiyoruz. Çünkü toplum-
da her işin şiddetle, terörle değil, de-
mokratik bir mantık, hoşgörü ve uzlaş-
Ağn ve Tunceli'ye uçacak. Çünkü ora-
daki insanlanmızın da bu etkınliklerden
devletimizin, ülkemızin bu kaynaklan-
ndan en iyi şekilde yararlanması en doğ-
ruçözüm.
Bakanhk olarak, bu kültür zenginliği
ve çeşitliliğini bu etnik dediğirniz, mez-
hepsel zengınliklen , ulusal birlik ve bü-
tünlüğümüzü kaynaştıracak. bir harç
olduğunu yerleştireceğiz. Buna ka-
rarlıyız. Güvercinin adını oradaki halk-
la birlikte koyacağız.
- Düşünce suclusu iddiasıyla yargıla-
nan yazarlarımız ve Aziz Nesin konu-
sunda hir girisiminiz olacak mı?
Demokratikleşme dediğimiz olayın
içinde bunlar var. Ben kişi olarak, özgür
insanın sanatçmın daha iyi üreteceğine
inanırken, şu dönemde sanatçı ve ya-
zarlanmızm yapıtlanndan dolayı içeri-
de olmasını doğru bulmuyorum. Yargj-
ya intikal etmiş bir olay. Ben Türk ada-
letine güveniyor ve inanıyorum. Hakim
ve savcılar her zaman tarafsız ve objek-
tif değerlendirme yapacaklardır. De-
mokratıkleşme dediğimiz olay hukukta
da var. Bu olaylann gecici olduğunu
bazı ufak tefek tartışmalan da büyük
mesafe alacak gibi görmüyorum.
Kaynak sıkıntısı var
- Bakanlık, 1987 yılmdan bu yana,
arkeoloji, sanat tarihi ve antik diller me-
zunları için bir sınav açmıvor. Bu yetiş-
miş birikim için bir projeniz var mı?
Dediğim gıbı, her şeyı devletten bek-
leme olayı var. Iş için gelenler benden
kredi isteyebilir. Ben onun çaresini ara-
yayım. Ama iş isteyince ben biliyorum
ki, ona ne toprak yaratabilirim, ne de
kaynak. Bütün mesleklere bu açıdan
bakıyorum.
Biz bakanlık olarak her şeyi böyle
taşıma suyuyla değil, kurumlaştırmak
istiyoruz.
Altyapı oluşturursak her alandakı sa-
natçı zemin bulabilecek. Arkeolojinin
ayn bir özelliği var. Bizde çalışabilecek-
leri bir alan var ama kaynak sıkıntısı
var. Tasarruf tedbirleri, kadrolar bizi
sıkıştınyor. Benim gelır getıren müzem-
de bekçim yok. Yani üreteceğin yerde
imkan yok, tüketeceğin yerde ımkan
çok.
Türkiye'nin ünajı değişti
- Tarihi eser kaçakçılığında son durum
nedir?
Diyoruz ki, bir eroin ticareti gibi ol-
masın sanat varlıklanmız. Saygınlığı ol-
sun, hem sanatçıya hem de bir ulusîara-
rası bir statünün oluşması bakımından.
Ülke olarak en çok başanlı noktamız,
kaçınlan eserler içiri, geri gelecek mantı-
ğını oluşturduk. Uluslararası alanda
sürdürdüğümüz hukuk savaşlan, Tür-
kiye'nin imajını değiştirdi. Bilind daha
da geliştirirsek, eser gitse de geri gelecek
mantığı ile alıcı bulamaz. Artık, in-
sanımız, denize izmarit atılmasını önlü-
yor.
En azından düne baküğınızda büyük
azalma var.
91 yaşındaki Bertold Goldschmidt'in ikinci operası Berlin'de seslendirilecek
Yıllar soııra gençleştireıı ilgi
Kültûr Seryisi - Edinburg Festivali'-
nin ilk müzik direktörii olan Rudolf
Bing 1931 yılında, o zaman 29 yaşmda
olan beşteci Bertold GoJdschmidt'e şöyle
bir tavsiyede bulunmuştu: "Müzikte ba-
şanya ulaşmak çok zordur. Bu nedenle
yandsamalara kapılmamaltsın. 30
yaşlarmda zirveye ertşemezsen bir daha
asla başaramazsuı."
Şımdı 91 yaşmda olan Goldschmidt
sonunda zirveye ulaştı. Bunu, Bing'in
de görmesini isterdi. Hitler'in iktidara
gelmesinden bu yana eleştirmenlerin
Goldschmidt'ten esirgedikleri ilgi niha-
yet yerini buluyor. Sanatçının ikinci
operası 'Beatrice CencT bugünlerde
Berlin'de gerçekleştirilecek bir festivalin
açılış konserinde seslendirilecek. Opera
aynca eylül ayında ilk defa Magde-
burg'da sahnelenecek. Bestecinin ilk
operası "Der Gewaltige Hahnrei" ise 16
eylülde Berlin'deki Komische Oper'de
sahnelenecek.
Goldschmidt, Londra'da
her şeye sıfırdan başlamak
zorundakaldı. 1944
yılında BBC'nin Almanca
yayınlar bölümünde
çahşmaya başladı ve
Almanlara yasak besteci
ve sanatçılan dinleme
olanağı sağlayan
programlarda görev aldı.
Goldschmidt, Yahudi olduğundan
yapıtlan Naziler tarafmdan *yoz' dam-
gası vurularak yasaklanmış. 'Der Ge-
waltige Hahnrei'ın 1932'deMannheim'-
de gercekleştirilen prömiyerinden son-
ra, ertesi yıl Nazilerin iktidara gelmesiy-
le operanın Berlin'de sergilenmesi ya-
saklanmış. Opera, 1992 yıîında Berlin'-
de bir konserde seslendirilinceye kadar
unutulmuş.
1935 yüından ben Lx>ndra'da yaşa-
yan Bertold Goldschmidt, Nazilerin
*yoz' damgasını vurduğu bestecilerden
yalnızca bir tanesi. tnanılmaz ölçüde
güçlü bir belleğe sahip olan sanatçı, yok
edilen bir müzik kültürünün Lanığı.
Orkestraya hayran kalmıştı
1903 yılında Hamburg'da doğan
Goldschmidt, Berlin'de Franz Scfare-
ker'in yönetiminde saygın bir okul olan
Hochschule für Musik'te eğitim gördü.
Schreker, o zamaniar ününün doruğun-
da bir opera bestecisiydi. Orkestra yö-
netimi konusunda da eğitim gönnek is-
Yapıtlanna karşı Oginin canlanması, besteciyi adeta gençJeşrirdi. Goldsc-
hmidt şimdi provalara katılmakla meşguL
Bertold Goldschmidt 1929 yılında.
91yaşındaolan
Goldschmidt sonunda
zirveye ulaştı. Bunu,
Bing'in de görmesini
isterdi. Hitler'in iktidara
gelmesinden bu yana
eleştirmenlerin
Goldschmidt'ten
esirgedikleri ilgi nihayet
yerini buluyor.
teyen Goldschmidt, okulun orkestra-
sına hayran kalmışü. O günlerden söz
ederken "Almanya'ıun ya da dünyanın
hiçbir yerinde genç öğrenciler için bu ni-
tehkte bir öğrenci orkestrasıyla çabşma
olanağı yoktu. Yaylı sazlarda Flesch,
Hubermann ve Feuermann'ın öğrencileri
vardı ve standartlar inanılmaz derecede
yüksekti" diyor.
Carl Ebert'in 'sağ kulağı'ydım
Goldschmidt, bir orkestra piyanisti
olarak iş buldu. Sonra prodüktör Carl
Ebert'in sanat danışmanı ve yardıması
oldu. Ebert, Berlin Stadtische Opera'ya
geçtiğinde, Goldschmidt yedekteydi.
Besteci o günlerden söz ederken "Ebert,
bir müzisyen değjldi. Tiyatrodan geliyor-
du. Ben onun sağ kolu değil, sağ ku-
lağıydım" diyor.
1930 yılında Fernand Crommelynck'-
in 'Le Cocu Magnirjque' adlı oyununu,
'Der Gewaltige Hahnrei' adıyla opera
olarak bestelemek üzere işe koyuldu. İlk
iki perdeyi tamamladıktan sonra,
yaymalan Goldschmidt'e Paris'e gide-
rek yazarla yayın haklan konusunda
konuşması gerektiğini söylediler. Çün-
kü yayıncılannın cabalan boşa gitmişti.
Crommelynck, genç bestecinin uzun
oyunundan bazı sahneleri ve karakter-
leri çıkarmasına karşı cıkıyordu.
Yazarla bir araya gelen Goldschmidt,
piyanoya giderek ilk iki sahneyi elinden
geldiğince iyi çalarak seslendirdi. Ope-
raya hayran olan Crommelynck, yerin-
den kalkarak besteciyi kucakladı ve bir-
likte şampanya içtiler.
'Der Gewaltige Hahnrei', Nazilerin
iktidara gelmesinden önce Almanya'da
prömiyeri gercekleştirilen, bir Yahudi
tarafından bestelenen son operaydı.
Sonrasını Goldschmidt şöyle anlatıyor:
"Giyotin gelmişti. Mesleğimden bütü-
nüyle uzaklaşrırılmıştım. Özel piyano
dersleri vererek hayatımı kazanmak zo-
runda kalmıştım. 1935 yılında Gestapo
karargahına çağrıldığunda. benimle ko-
nuşan görevli bir katil değil de bir mü-
ziksever oldıtğu için şanslıydım. Bana Al-
manya'dan mümkün olduğunca çabuk
ayrumamı öğütledi."
Goldschmidt, bu öğüdü tuttu. Ardı-
nda bir bavul dolusu yapıt bırakarak ül-
keden aynldı. Bu yapıtlann hepsi bu-
gün kayıp. Ama bunun için üzülmüyor
ve hayatta kalmasının bedeli olarak dü-
şünüyor. Ailesinin 22 üyesi daha sonra
Auschvvitz ve Belsen'de öldü.
Herşeye sıfırdan başladı
Goldschmidt, Londra'da her şeye
sıfırdan başlamak zorunda kaldı. 1944
yıhnda BBC'nin Almanca yayınlar bö-
lümünde çalışmaya başladı ve Alman-
lara yasak besteci ve sanatçılan dinleme
olanağı sağlayan programlarda görev
aldı. îkinci operası 'Beatrice Cend' ve 3
konçertosu pek fazla ilgi uyardırmadı.
Son zamanlarda yapıtlanna karşı il-
ginin canlanması, 91 yaşındaki besteciyi
adeta gençleştirdi. Şimdi beste yapmak-
la provalara katılmakla meşgul. Kısa
süre öncesine dek, yaşadığı sürece yapı-
tlannın bu denli ilgi göreceğini hiç
sanmıyordu. Bu ilgi hoşuna gitse de se-
vincine hüzün de kanşıyor. Çünkü 10
yıl önce ölseydi, hakkında kimse bir şey
bilmeyecekti.
Antik kent
Sagalassos
günışığına
çıkıyor
BURDUR (AA) - Burdur'un
Ağlasun ilçesi yakınlanndaki
Sagalassos antik kentindeki
kazı çahşmalannın bu yılki
bölümü sona erdi. Kazılarda,
iki bin yıl önce açıldığı belirle-
nen bir tünel ortaya çıkanldı.
Kazı ekıbi başkanı Belçıkalı
arkeolog Prof. Marc VV'ael-
kens'tan alınan bilgiye göre.
kaalann bu yılki bölümünde,
geçen yıllarda ortaya çıkanlan
çeşmeden kente su getiren.
M.Ö. 1. yüzyıla ait 37 metre
uzunluğunda ve 1.5 metre ca-
pında bir tünel sistemı bulun-
du.
Yukan Agora'nın kuzeyin-
deki çarşı binasının önünde ise
M.S. 150-170yıllannaaitoldu-
ğu sanılan, 28 metre genişliğin-
de çok büyük bir çeşme daha
ortaya çıkanldı. Prof. Wael-
kens, tiyatro binalanna benzer
şekilde yapılan ceşmede, 6 pod-
yum ve 5 niş bulunduğunu ve
orta nişte, yapay bir şelalenin
yer aldığını bildirdi.
30 basamaklı bir merdiven
Prof. Waelkens. podyumla-
nn üstünde 2.5 metre yüksek-
likte Dyonisos ve Satir heykel-
leri ile bir başka tann heykeli-
nin alt bölümünün bulunduğu-
nu da belirtti.
Belçikalı bilim adamının ver-
diği bilgiye göre, Sagalassos'ta
iki aylık çahşma sırasında ayn-
ca, Aşağı Agora'nın giriş kapısı
önünde. erken Roma dönemı-
ne ait 1.5 metre genişlığinde 30
basamaklı bir merdiven bulun-
du.
Yukan Agora'nın kuzey ba-
nsında ise M.Ö. 150-125 yıllan-
na ait dörtgen bir kule şeklinde
olan, bir anıt binası ortaya
çıkanldı.
Prof. Waelkens, kazıda 3
metre yüksekliğinde 2 adet
dükkan bulunduğunu da belir-
terek "Önceki yıllarda bulunan.
gec Hellenisrik döneme ait çeş^
mede de restoras\on çalışmala-
nna başlandı. Bu yıl, 200 blok
yaptştınldı. önünüzdeki yıl, bu
bioklarm montajı yapdacak.
19%'da da, cahşır durumdaki
çeşme tamamen ayağa
kaMınlacak."
Antik dünyanın seramik ih-
racatçısı olarak da bilinen, o
döneme göre oldukça büyük
sayılan 40 bin nüfuslu Sagalas-
sos'un. dimdik ayakta durma-
sıyla da diğer antik kentlerden
aynldığını bildirdi.
ÜÜDÜŞÜNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Öğretmen Borsası
Gazetelerde okumuşsunuzdur, 19 Ağustosta Milli Eği-
tim Bakanlığı yirmi binden fazla öğretmen adayının gö-
rev yerlerini bilgisayar adçekmesiyle belirledi.
Arkasından da, Osmanlıcadan kalma Farsça bir söz-
cükle 'becayiş' diyeanılan, karşılıklı isteğe bağlı yer de-
ğiştirme işlemleri başladı.
Bu her zaman yapılan bir şeydi, ama bu yıl inanılmaz
bir borsa oluştu.
Atandıkları yerlere gitmekten çekinenler 'becayiş'ya-
pabilmek için büyük paralar ödemeyi göze aldılar.
Gitmeseniz öğretmenliğiniz yanacak, gitseniz öldü-
rülme tehlikesi var... Kanımca, ölüm korkusu yüzünden
kimse kimseyi kınayamaz...
İşte size gazetecilerin saptadığı bir görüş:
"Biz de bayrağın dalgalandığı her yer vatandır diye-
rek işe başladık, ancak bir yılda 40 öğretmen öldürülün-
ce, yalnız Batman 'da 365 faili meçhul cinayet işlenince
insan fikrîni birden değiştiriyor."
Başka bir görüş:
"Devlet can güvenliğini sağlayamıyor. Bir biz mi kal-
dık enayi!"
Gitmekten kaçınılan yerlerin başında doğallıkla PKK'-
nın en yoğun eylem yaptığı güneydoğu illerimiz geliyor.
öğretmen borsasında değiş tokuş işlemleri bütün hı-
zıyla sürerken, çevrede ayakişlerine bakan bir görevliy-
le öğretmen adayı gençler arasında geçen yumuşak bir
tartışma:
- Ayıp.ediyorsunuz, çocuklar. Güneydoğudaki insan-
lar siz böyle yaptıkça daha çok ağlaşırlar
-Amca, insan öldürüyorlar, insan... ZatenPKKbiryeri
basınca ilk iş öğretmen öldürüyor.
-Ama, oğlum...
- Amca, o kadar meraklıysan, sen git o zaman...
Bu da gazetecilerin saptadığı gerçek bir konuşma.
Ne dersiniz, o görevli amca, ayıp ettiklerini söylediği
çocuklardan biri kendi oğlu ya da kızı olsa gene böyle
mı konuşurdu?
Kim bilir belki de konuşurdu... 1940 öncesinin insanla-
rı toptan ölüp gitmediler .
Sonra gene aynı değerleri savunuyormuş gibi görü-
nen, ama iş eyleme gelince bir köşeye çekilip gizlenen-
lerle dolu ara kuşaklar çıkageldi. Başkalarına, "Ayıp
ediyorsunuz, çocuklar" diyenler genellikle onlardır.
Daha sonra da anamalcı düzenin gerçekçi yavruları,
uyanıklar ordusu doldurdu dünyayı... Ki ben onlara öfke
duymaya hakkımız olmadığı kanısındayım.
Anamalcı düzende kimse kımseden özveri bekleye-
mez. İnsan birey olarak kendini kurtarma savaşımında-
dır. Çevresinde herkes yolunu bulurken, köşeyı dönmek
için bin bir dümen çevirirken, "Ben yükselirsem, mem-
leket de yükselir, önce bunu anlamak gerek" diye söy-
levler çekerken, gencecık öğretmen adayı neden mem-
leketine hizmet için yaşamını tehlikeye atsın!. O da bel-
ki, "Ben ölürsem, memleket de ölür" diye düşunüyor-
dur...
öğretmen borsasında yaşananları gördükten sonra,
"Insanlığımızdan utandık" diyenlere, hangi alanda işin
içine biraz girer, olayları yakmdan izlerlerse, aynı şey-
lerle karşılaşacaklarını belirtmek isterim.
Düzenin getırdiği yoz değer yargıları gittikçe güçlene-
rek yaşamın her alanına yayılıyor.
Bu işin çözümü bireylerde değil...
Güneydoğuda öğretmenlerin neden öldürüldüklerini
ise herhalde içerde dışarda PKK adına konuşanlara
sormak gerekir.
Çocuklarının eğitilmesini, okuyup yazma öğrenmesi-
ni istemiyorlar mı Kürtler?
Kürtçe eğitim yapılmıyor diye bugün okul çağındaki
Kürtçocukları eğitimsiz mi kalacak?
Bu ikisi birbirinden ayrı ele alınması gereken konu-
lar...
Kürtçe eğitim istemekle Kürt çocuklarının eğitimini
engellemek arasında bir bağ kurulamaz, kurulmamalı.,.
Varlıklı Kürtler, yalnızTürkiye'deki en iyi okullarda de-
ğil, Fransa'da, Ingiltere'de, Almanya'da, yani çok daha
uzak kültür çevrelerinde, Fransızca, Ingilizce, Almanca
eğitim veren okullarda okutuyorlar çocuklarını.
Karanlığa itilenler, her zaman, her yerde olduğu gibi,
gene yoksullar...
Üç çocuklu uyanık bir Kürt kadını tanıyorum. Kocasını,
çocuklarını kattığı gibi önüne, kalkmış gelmiş Istanbul'a.
İlk iş kafasını sokacak bir yer bulmuş. Kapıcılık ediyor.
Tek amacı çocuklarını okutmak. Ikisı kız, birioğlan... Kız-
lar daha iyi okuyorlarmış. Ama oğlanı da okutmaya ke-
sinlikle kararlı. Sonra dönüp gidecekmiş memleketine.
Istanbul'u sevmiyor anlaşılan..
Şu dünyada kimlerin kimlere neler çektirdiği bilinebil-
se...
Deniz Güven fotoğraf sergisı
• ANKARA (AA) - Fotoğraf sanatçısı, Deniz Güven'in "Kedi"
başüğını taşıyan fotoğraf sergısi. 5 eylülde Hekimgıl Resım
Gaierisi'nde açılıyor. Geü'rinin büyük bölümü Doğa \e Hayvan
Sevenler Derneği'ne batbslanacak olan sergı. 23 e> lüle kadar
başkentli sanatseverlerfe birlikte olacak.
Türkiye koleksiyonu projesi
• BURSA (AA) - Çoban Ressam Süleyman Şahin \e Ressam
Bayro Saltabaş, 5 yıl içinde 'Çobanlar ve göcerlenn yaşam
tarzı' ile ilgili 250'şer tablo yaparak Türkıye koleksiyonu
hazırlayacaklar. 'Türkiye koleksiyonu' projesıyle ilgili
açıklama yapan iki ressam, Türk İcültürüne büyük bir armağan
bırakmayı hedeflediklerinı belirterek bunun iki boyutlu bir
çalışma olduğunu söylediler. Şahin ve Saltabaş, proje
konusunda şu bilgileri \erdiler: "Geleneklerimizi,
çobanlanmızı, göcerlerimizi ve insanlanmızın yaşama biçimini
250'şer tablo ile 5 yıl içinde bitirmeyi planladık. Belgesel özelliği
taşıyan ve insanımızın yaşam biçimiyle özdeş bir gerçekle yola
çıkarak yapacağınuz çalışmada, görerek. yaşayarak 7 bölgenin
kültürel özelliklerinituvallerimizeyansıtacağız. Hem resim,
hem de kamerayla cekim yapacağız ve ressam gözüyle Türkiye
kitabını hazırlayacağız. Türk kültürünü yaşayarak hazırlanan
planımıza Antalya Beydağlan'ndan başladık."
ÇağdaşSahne ekimde perdesini
açıyop
• Kültürü Servisi - Çağdaş Sahne, 1994-1995 tiyatro mevsimini
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Salonu'nda açıyor. Kadıköy'ün
ve Anadolu yakasının bir turne ayağı olmadığı düşüncesinden
hareketle 1990 yılından bu yana yerleşik olarak Kadıköy'de
perdelerinı açan Çağdaş Sahne'nin bu sezon repertuvannda ilk
tur oyunlan olarak; Taner Barlas'ın yazdığı Kültür Bakanlığı
ödüllü çocuk oyunu "Ceviz ile Kannca Dost Olunca" ve Ataol
Behramoğlu'nun "İyi Bir Yurttaş Aranıyor'" isımli
şiir-kabaresinden Halit Ergör'ün oyunlaştırdığı ve aynı adla
sahnelenecek olan yetişkin oyunu yer alıyor. Halıt Ergör
tarafından yönetilecek olan "Ceviz ile Kannca Dost Olunca",
Halit Ergör tarafından Kartal Halk Kütüphanesi'nde bulundu.
Bugüne değin hiçbir topluluk tarafından sahnelenmemiş olan
oyun ilk kez Çağdaş Sahne tarafından seyirdsiyle
buluşturuluyor. Oyun 2 Ekim 1994 Pazar günü saat 13.00'te
perde açacak ve düzenli olarak her pazar saat 13.00'te
seyircisinin karşısında olacak. Ataol Behramoğlu'nun "İyi Bir
Yurttaş Aranıyor" isimli kabaresinden aynı adla sahnelenecek
oyun ise kasım ayından itibaren Kadıköy Halk Eğitim
Merkezi*nde izlenebilecek.