14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN1994 ÇARŞAMBA DİZÎYAZI OÖJİU Ambady Krishnan Damodaran yeni yaşam düzeni ile ilgili görüşlerini Cumhuriyet'e yazdı Herkes içintam özgürlük POLTI1KA VE OTESI MEHMED KEMAL / nsanlık tarihinin biçimlenmesinde her- hangi bir kültürûn takviminin önemi abartılabilir. Budist ve Hindu takvimleri var, eskı Mısır ve Hititlerin de takvimle- ri olduğunu biliyoruz. Daha sonra aya gö- re ayarlanmış olan Mûslûman takvimi ortaya çık- tı. Çok eski olmasına karşın hala kullanılan Çın takvimi de var. Hıristiyan Batı'nın "üçüncü bin- yıl"ı da sadece bunlardan biri. Yine de Hıristiyan takviminin dönüm noktalanyla uygarlığımızın ev- riminde gerçekleşen değişiklikler açısından belir- li bir koşutluk var. Bunu göstermek için iki örnek yeterlidir. Beş yüzyıl önce l490'lı yıllarda, geçen binyı- lın ikincı yansından hemen önce insanlık tarihi- ni tam anlamıyla evrenselleştiren bır olay, Cohım- busile VascodeGama'nın deniz yolculuklan ger- çekleşti. Bu yüzyılın ilk çeyreğınde Sovyet Dev- rimi ve Birinci Dünya Savaşı... tkinci çeyreğinde Ikinci Dünya Savaşı, Birleşmiş Milletler, Hiroşi- ma vardı... Üçûncü çeyreğinde soğuk savaş sûrer- ken sömürgecilik sona erdi. Yüzyıhn son çeyre- ğinde ise Sovyetler Birliği'nin parçalanması, dün- yanın iki blokunun sona ermesiyle yerini Güney- Kuzey bölûnmesine bırakması ve birçok küçûk çatışmanın ortaya çıkması ile bir o kadar da zu- lüm yaşandı. Yirminci yüzyıhn ikinci yansında iletişim çıl- gınca bir ilerleme göstererek insanoğlunun kü- çük bir yüzdesinin kültürünü her köşeye taşıdı, po- litikada saydamhk ve ekonomik yaşamda yeni bir egemenliğın başlangıcı oluştu. Bütün bunlann kökeninde bilimin dev adımlar- la ilerlemesi var ve çok dikkat etmezsek gezege- nimizin yok edilmesi ve önümüzdeki binyıl için- de küçücük evrenimizin keşfı olasılığıyla karşı karşıyayız. Portre Eyleıııli yıllardan bakanlığa Ambady Krishnan Damodaran 29 Haziran 1921 'de ErnakuJam'da {Kerala) dünyaya geldi. Lıseyi yurdunda bitirdikten sonra ûniversite öğrenimini ABD'de Fletcher School'da tamamladı. 1942'de Hindistan'da ögrenci hareketlerine katılıp altı ay hapis yatan Damodaran, 1939- 46 yıllan arasında bu eyiemlerini sürdûrdü. 1946-53 yıllan arasında Delhi Üniversitesi'nde îngilizce dersleri verdi. 1953 yıUnda Dışişleri'ne kaüldı ve Colooıbo, Prag, Bonn. Beriin, Bcijing ve Moskova'da görev yapö. 1973-75 arası Stockholm Büyükelçiliği, 1975-78 Dışişleri Bakanlık Müsteşarîığı, 1970-80 Roma Büyükelçiliği, FAO örgürü Daimi Temsilciligi, 1980-84 Siyasal Araşürma Komitesi Başkanlığı, Devlet Bakanlığt, î 984-86 Siyasa Planlama Komitesi üyeliği, Dışişleri Bakanlığı, 1986 Siyasa Danışraa Komitesi üyeliği, Devlet Bakanhğı, 1987-88 Javrahartal Müzesi ve Kütüphanesi yöneticiliği görevlerinde bulundu. Üniversitede dış siyasa dersleri verdi. Hindistan ve dış siyasası, Nehru ve döneminde Hindistan'ın dış siyasası hakkmda birçok raakale yazdı. "India's FtoeJga RoBcy Tbe Indbraa Gandhi YaasT ve*\3C KrishMMenon'unKrieşııdş VIİBeÖer'deYapögıKonuşnıaİja-'' adlı kıtaplann ortak yazandır. Hindistan'ın dış siyasasınnı yanı sıra Sovyetier Birliği ve Çin kalkmmalan hakkında makaleler yaynnladı. Ambady Krishnan Damodaran • Herkes icin özgürlüğün yerine konacak hicbir sev yoktur. Antik Yunan demokrasisinden. Fransız Devrimi'nin vol açtığı büyük demokrasi kuruluslanna kadar tüm uygarlıklanmız azınlıklann magrur özgürlügü icin cogunlugun kölelestirilmesine dayanır. Bugün vardığımız ' bilinc düzeyinin en büyük avantajı. zayıflann ve dıslanmıslann ıstırabına karşı duvar11lıöımızdır. Evrensel zaman kavramı içinde olduğu kadar jeolojik devrelerde de çok genç sayılacak bir ırk için bu ürkütücü bır olasılıktır. Yavaş yavaş ama kaçınılmaz bır bıçimde yaklaştığımızda bu yeni yüzyılda demokrasi için umut var mı? Bu belkı de insanlığın büyük bir bölümü için en önemli so- nın. Maddi alanda elde edilen ilerlemeler, insanlı- ğın baskı altında yaşayan büyük çoğunluğunu de- mokrasiye yaklaştırdı mı? Tarihi geleneğimiz olan, çoğunluğun yoksulluğu üzerine kurulmuş varlıklı azınlık uygarlığını sürdürecek miyiz? ITophmsal yaptonma MimseMkten uzak En ıleri olanlar da içinde olmak üzerc tüm top- lumlarda bir yanda bılimsel ilerleme, öbür yanda ise bilimsellikten uzak bir toplumsal yapılanma görüyoruz. Tam anlamıyla bir tüketici toplumu ol- ma yolunda müthiş bir hızla ilerliyoruz. Bu, Do- ğu'daki ve Güney'dekı kıtalarda yaşayan insanla- nn çoğunluğu için daha iyi bir yaşam vaat ediyor mu? Önümüzdeki kırk-elli yılda, yüzyıllarda hat- ta binyıllarda çoğunlukla azınlık, Kuzey ile Gü- ney, beyazla beyaz olmayanlar arasında bir çatış- ma çıkması kaçınılmaz mıdır? Bu sorunun yanı- tı ne daha fazla tüketimde, daha fazla silah alımın- da ne de ahlaki değeri yüksek, yoğunluğu düşük küçük savaşlardadır. Yanıt, yaşam biçimimizi her düzeyde yeniden düzenlemektedir. Damodaran Hindistan'ı, "Yatay konumda çok dilli ve ırkb, üstte çok varlıklı sınıflaria, altta gecekondu mahaOelerinde ve kabfleier halinde yaşavan mflyonlarca yoksulun olduğu ülkemiz bir anlamda, tüm insanhğı bir 'mikrokosmoz'da temsil eder" şeklinde değeriendiriyor. Herkes için özgürlüğün yerine konacak hiçbır şey yoktur. Antik Yunan demokrasisinden, Fran- sız Devrimi'nin yol açtığı büyük demokrasi ku- ruluslanna kadar tüm uygarlıklanmız azınlıklann mağrur özgürlüğü için çoğunluğun kölelestiril- mesine dayanır. Bugün vardığımız bilinç düzeyi- nin en büyük avantajı, zayıflann ve dışlanmışla- nn ıstırabına karşı duyarlılığımızdır. Bugüne kadar her düzeyde belirli bir adalet ve dürüstlük sağlayan makro-politik kurumlan yarat- makla yetindik. Pratikte ise nüfusun birçok kat- manlannın tümü bu kurumlarca yok sayıldı. Gü- nümüzde evrensel öğrenim ile birbirimizin eksık- liklerini bilmemiz sayesinde herkes için tam öz- gürlük, artık ütopik olmaktan çıktı. Küçük gruplar da önemlidir; aynı dili paylaşan küçük bir grup, birçok devlete bölünmüş aynı di- li konuşan büyük bir grup kadar önemlidir. Onla- nn gereksinimlen de karşılanmalı, ama nüfiıs ile ilgili her sorunu çözümlemek için bir bağımsız devlet gerekli mi? 20'nci yüzyıhn siyasal deneyimlerinin bize mi- raz bıraktığı en büyük sorun Versailles Anlaşma- sı, VVîlson, özerkiik, sömürgeciliğin sonu ve ge- zegenin, devletin, grubun, ailenin ve kişinin so- runlannı çözmekte yetersiz, ama tümüyle de ya- rarsız olmayan Birleşmiş Milletler'in yaratılma- sıdır. Bu kurumun daha iyi çalışmasını nasıl sağla- yabi liriz? Basit bir çözüm yolu, her şeyde iki yön- lü davranmaktır. Hiçbir kavramı, onun fıziksel varlığının mantıklı smırlanndan öteye taşımayın. Örneğın özerkiik olağanüstü bir düşündür; ama onu sınırlannın dışına kadar sürüklemekte ısrar edebilir miyiz? Bosna trajedisi ile dünyanın bir- çok yerindeki azınlık gruplannın süregelen so- runlan, ufak bırimin gereksinimlerinin büyük bi- riminkilerle birlikte karşılanması gerekiyor: Irk, dil ve din azınlık gruplannın gereksinimlerinin çözumü büyük devlet sistemi içinde daha geniş haklardır. Güvence devletin dışından verilmelı. Yeni devletler kurmak yerine insan haklannın saydamlığı üzerinde ısrar etmenin anlamı da bu- dur. Yeni Birleşmiş Milletler'de ülkeler arasında daha çok karşılıklı etkileşim olmalıdır. Yerel yö- netim doktrini yalnız ekonomik ve stratejik konu- larla sınırlandınlmalı. Gerçek otontenın ulusal devlet içinde daha küçük birimlere dağıtılmasıy- la eski ve yeni sorunlar tartışıhp ilgili devletin anayasal çerçevesirun yardımıyla çözümlenecek- tir. Bu başanlamadığı zaman zarar gören taraf te- rorizme değil, uluslararası düzeyde görüşmelere yönelir. Bu noktada yeni insan hakian arayışı ge- rekir. Hindistan gibi bağımsızlığına yeni kavuşan ül- keler, her çözümün, evrim geçiren ekonomı-po- litik bunalımın içinde yeni sorunlara yol açtığını öğrenmişlerdir. Kurumsal yapı birdereceye kadar yardımcı olduğu için biz ülkemizde bunlann ço- ğunu çözümledik. Ama bu, bunun her zaman böy- le olacağı güvencesini vermez. ^ Biz Hindistan'da esin kaynağı olusturmus olan Türkive'nin. bu yüzyılda yarattığı örneği çok beğendik: Gandhi. günümüzdeki Türkiye gerceğivle hiçbir ilgisi olmadığı halde Türkiye kökenli olan devrimden esinlenmişti. Kemal Atatürk ve laik devlet gelenegi. güc bir gecis döneminde Nehru ve onun kusağı icin bir model olusturmustu. Güçlü ve nüfuz edılemeyecek biçımde planla- dığımız toplumun içinde yeni mayın tarlalan, dış duvarlannda ise yeni delikler oluşur. Bu gibi şey- lere belirli bir cesaretle yaklaşmaya başlıyoruz. Yatay konumda çok dilli ve ırklı, üstte çok var- lıklı sınıflaria, altta gecekondu mahallelerinde ve kabileler halinde yaşayan milyonlarca yoksulun olduğu ülkemiz bir anlamda, tüm insanhğı bir 'mikrokosmoz'da temsil eder. Türkiye'deki çok daha az kanşık durum, etnik çeşitlilik ve öfke gösterileri yönünden sorunludur. Biz Hindistan'da esin kaynağı oluşturmuş olan Türkiye'nin, bu yüzyılda yarattığı örneği çok beğendik; Gandhi, günümüzdeki Türkiye ger- çeğiyle hiçbir ilgisi olmadığı halde Türkiye kökenli olan devrimden esinlenmişti. Yine de uzak bir ülkenin kaderini, 1920'li yıllardaki siyasal ve kültürel yaşamımızda yakından duy- muştuk. Kemal Atatürk ve laik devlet gelenegi, güç bir geçiş döneminde Nehru ve onun kuşagı için bir model olusturmustu. Böylece ülkelerimiz, her ikisi de 21 'inci yüzyıla hazırlanma deneyimını yaşadılar. Türkiye'nin bir başka özelliği de iki kıta üzerinde oluşudur. Modern dünyada iki kıtaya yayılan sadece iki ülke var: Rusya ile Türkiye. Bu zengin Avrasya deneyimi değerli bir miras olacak- tır. Yarın: Prof. StanfordJ. Shaw Y A Y I N H A K K I C u m h U r İ y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z Kültür • Sanat 293 89 78 (3 hat) BEYOGLÜ EÜRIMAGES SINEMASI unmsıges'tng y SİBM YAZARURNN SEÇTİÖ YUN Bl İYİ 10 FUIİ B u g ü n GERMİNAL Yön: CLAUDE BERRI (Tel:251 32 40) 11.00-14.15-17.30-21.00 SELDA BAGCAN sunar 1988den beri böyle bir protest müzik dinlemediniz! ekrem ataer MARE NOSTRÜM BULUNMAZ TİYATRO | BULUNMAZ TİYATRO ALKAZAR SINEMA MERKEZI Tel: 245 73 83-245 75 38 KAHKAHA FILMLERI HAFTASI 24 Haziran Cuma-30 Haziran Perşembe Bugün AJkazarda BİR GÜNLÜK CUMHURBAŞKANI Yon Ivan Reıtman 12 15-14 30-16 45-19 00-21 15 Yarın ŞEYTAN ÇIKARAN Alkazar Avrupa EuffiH*»»» - BİR CİNAYET SIRRI Yön VVoody Allen 12 00-14 15-16 30-18 45-21 00 Yann SEVGİNİN BA&LADIKLARI "Avrupa Konseyl Eurlmages katktlarıyla" I S T A N B U L 1.ÇOCUKŞENLİĞİ •MIM •BALE •PALYAÇO •ÇOCUK OYUNLARI •ÇEŞITLI ARMAGANLAR 3TEMMUZPAZAR12.00 M. KflRACA TIYATROSUNDA • " r , L , ™ / , , cVÖr Tel :513 743i-522 65 BS- I T e l : « J ™ « " " 2 65 85 . 251 BO 90-638 14 84 • 25160 90-638 14 84 I S T A N B U L H. Hilmi Bulunmaz Yonetımınde TİYATRO KURSU A 1 Mıre Nostrum 2 Madımakü Yaıun Beram 3- He Camm 4 isemahlDoneDone) > barJunnvı Ağıt 6- MavTS Avlann Guludur B ! Berarafiıbera Insandr 2 SolKolum>araJı >YÛTJ Bre Hmr Paja -t-SvasEilennde Sazraı Caluıır v îscı Mata MAJÖR PLAK (212) 527 61 28) BEYOGLÜ EÜRIMAGES SINEMASİ SİNEMA YAZARLARININ SEÇTİKLERİ 2 (Tel: 251 32 40) 1 /9 Tem BABAM İÇİN JIM SHERIDAN 2/12/15/20Tem ARİZONA RÜYASI EMIR KUSTURICA 3 Tem PHILADELPHIA JÇNATHAN DEMME 4/17 Tem PIANO JANE CHAMPION 5/14 Tem SOSYETEOEN İNSAN MANZARALARI RCBER" ALTMAN 6/11/16 Tem ŞARKÜTERİ MARC CARO JEAN PIERRE JEUNER 7 Tem GÜNDEN KALANLAR JAMES I.'ORY 8/13/21 Tem GERMİNAL CLAUDE EERRI 10 Tem SU ŞEHRİ ŞTEPHEN GYLLENHAAL 18 Tem İHTİRAS BALIGI JOHN SAYLES 19 Tem KORKUSUZLAR PETER WEIR Eurımages Avrupa Konseyı Sınema ve Audıvısuel Eserlerıne Ortak Yapım ve Avrupa Dağıtım Fonunun Katkılanyla YAZARLARIN EVİ'nde Pazar. pazartesı hariç her gün UD ve SAZ ile RUŞENAVŞAR Diledığıniz kadar meze, ara sı- cak. >emek. sınırsız \erli içki HEPSI: 300.000 TL Saat 24.00"e kadar, taksıler gündıiz tarifesıyle OSMANBEY-24644 18 MARMARİS MARTI TATİL KÖYÜ & MARTI LA PERLA Siz değerli müşterılerimıze bilgi vermek ve rezervasyonlannız için hızmetınızdeyız. (0.212)543 60 50 (0.252) 455 34 40 - 7 Hat Tıkınnda Giderhen.... Başta Amerika olmak üzere 17 ülke arasında bir araş- tırma yapmışlar: "İşsizlikten kim daha çok korkuyor?" En çok korkan, bızimkiler olmuş. Gerçekten de en bağrı yanıklar bizdendir. Vurur yorganını sırtına, tutar şehrin yolunu. Eskiden, "Istanbul'un taşı toprağı altındır" der- lerdi, şimdi gecekondudur. Seçim döneminde mafyanın elinden bir "kondu" kondurdun mu, bunu da yıkımdan kurtardın mı gel keyfim gel! Şimdi kentin belli bölgelerin- de gecekondular "milyarlık"tır. Yanlış görmediniz "mil- yarlık" diyorum. Barınacak yeri gecekondudan, askerliği "çürük"len, vergiyi kaçakçılıktan kurtardın mı, gel keyfim gel!.. örgütünü kurmuşlar, askerlik şubelerinde bir şebeke çıkmış, zengin çocuklanna çürük raporu alıyorlarmış. Hani, şimdi Güneydoğu dalgası da var ya; parası olan çürüğe: "Ne olur, ne olmaz!.." Işsiz gelir, paralının karşısına dikilir: "Ne istiyorsun?" "iş istiyorum." "Ne iş yaparsın?" "Her işi yaparım." Olmadı işte!.. Her işi yaparım demek hiçbir iş yapa- mam demektir. Bir becerisi olan söyler; becerisi olma- yan 'Her işi yaparım' der. En tehlikeli olanı da, 'Her işi yaparım' diyenidir 'Her işi yaparım' işsizliğm alafran- gasıdır; "hiçbir işiyapamaz". Benim askerliğimde bedel vardı. Zengin çocukları he- men bedele yazılırlardı. Araçlarını da birlikte getirirler- di: At, araba, motosiklet, başka ne varsa... Gündüz tali- me çıkarlar, gece evlerine dönerlerdi. Bedelliler, Sarı- kışla'da asker olurlardı. Işlertıkırında... Işler tıkınnda giderken, aman Ailah!.. Bırdenbire savaş çıktı. Savaşın birdenbire çıkacağını kımse beklemıyordu. Birdenbire kopan bir fırtına gibi, bir karabasan gibi, bir kötülük gibi savaş da çıkıverdi. Bedelli askerliği kaldırdılar, herkes askerlik yapacak- tı. Bedelliler çok kızdılar; ama çaresizdi; zengin, yoksul demeden askerlik yapacaklardı. İkinci Dünya Savaşı bittı Bedele gerek yoktu, askerli- ğin yılı azalmıştı. 36 ay askerlik 24 aya indirilmişti Ben 24 aylık askerliğe Iskenderun Kışlası'nda, 48. Pi- yade Alayı'nda rastlamıştım; 36 ayın 18 ayı gitmiş, 24 ayı kalmıştı. Şimdinin bedelli askerlığıne, 'çürü/t'diyorlar. Askerlik şubelerinde 'çuruk'ler parayı basıyor, askerlikten sıyrılı- veriyorlardı. Bu çürükler, zengin çocukları olduğu kadar siyasal iktidarı ellerinde tutanların çocukları da oluyor- du. Nüfuz kullanıyorlar, birpundunagetiriyorlar, kaytarı- yorlardı. Bir siyasinin çocuğu, "Askerliğim gelince ben Guneydoğu'da yapacağım" diyordu. "Zaten şimdıden komandoyum, gunü gelince de komando olacağım." Çürüğe çıkmak deniyor ya, bunun kökeninde kıtaya çıkmak', alaya çıkmak', 'çavuşçıkmak'yatar. Biröğren- ci bir yaramızlık yaparsa ya kıtaya çıkarırlar ya da ala- ya... Böylece bazı hakian elinden alınmış olur. Genellik- le solcular arasında hakian yananlar, okuldan "çavuş" çıkarlar. Bizde öyle bir dönem olmuştur ki yedeksubay olması istenmeyen birçok genç, çavuş çıkarılmıştır Sayı olarak en kabarıkça çavuş, Mehmet Başaran do- nemindeki öğrenciler arasından çıkmıştır Kaç kişı ol- duklarını bilmiyorum ama, söylenır. Çok çavuş çıkması- nın nedeni de bir ihbar sonucu olmuştur. Aralarına biri karışmış, dönem sonuna doğru gammazlamıştır Çavuş konusu açıldığında Başaran, ufuklara doğru kızgın kız- gın bakar. Kimler vardı? Köy Enstitüleri'nden bugün ünü yaygın kim varsa çoğunu sayabilirsiniz. Bizim dönemde, şimdi aklıma gelenler Edip Canse- ver, Hasan Tannkut, Asaf Ertekin oluyor. Ha bir de Baki Süha... Ben "Surgun Alayı"nöa, çavuş çıkarılanlardan çoğu- nu yazmışımdır. Nedense, yıllarca çavuş çıkarmak bir tür eğitim olmuştur. Kızdıklarını çavuş olarak eğitirlerdi. Çürüğe bir gönüllü çıkmak var, bir de zoraki çıkarıl- mak var. O yıllarda hiçbir kımse gönüllu olarak çavuş çıkmak istemezdi. Fabrikalardan işçi çıkarmak nasıl bir cezaysa asker- likten çürüğe çıkmak da öylesi bir ceza ıdi. Çürüğe çıktın mı kurtuldun demekti Değer yargıları da gun geçtikçe değişiyor. Birinde çürüğe çıkarsın, ötekinde alaya... işler her zaman tıkınnda gitmez! DÜZELTME: Mustafa Ekmekçi'nin dun çıkan 'KoyEnstttu- lerı Vakfı.. (1)"başlıklı yazısının sonunda, banka hesap numa- rasında bır yanlışlık yapılmıştır Doğrusu şöyle olacaktır "Vakıfkuruluşuna katkıda bulunmak ısteyenler; Talip Apay- dın, Mahmut Makal, Prof. Dr. Yakup Kepenek adına açılmış bulunan, TC.ZıraatBankası YenışehırŞubesı'nde26810no'lu hesapla Pamukbank Ankara Merkez Şubesi'nde 092 16 330 no 7u hesaba yatırabilırler." Bu yanlışlıktan ötüru okurlarımızdan özürdileriz. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 Nüfus cüzdanırru kaybettim. Hükümsüzdür. ZEKİDOGÂS SOLDAN SAĞA: 1/ Bir amaca ulaşmak için tutulan yol ve yön- tem. 2/ Altının sımgesını aldığı Latince adı... Tan- n. 3/ Söz... Doğu Ana- dolu'da kullanılan bir tür küçük zurna. 4/ Japon- lar'a özgü kağıt katlama sanatı. 5/ İstek... Yavru ya da \emiş verecek du- ruma gelmiş ha>"van ya da ağaç. 6/ Bir cetvel tü- 8 rü... Saç örgüsü. 7/ Güzel g seslı bir kuş... Uzaklık an- latmakta kullanılan söz. 8/ Eski ve bilinmeyen bır tanhi anlatmakla kullanılan deyim sözü... Bir nota... Saz ya da kamıştan yapılmış kulü- be. 9/ Yelve de denilen güzel ötüşlü bir kuş. YüKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Yeterli etkinlıği olmayan. geçi- cı. 2/ İskambilde bir kâğıt... Su düzeyindekı sıra kayalar. 3/ Ege ve Akdenız'de yaşayan eti lezzetlı bır balık. 4/ Böreği. çıçeği ve terazisi vardır... "Sanırsın kim durup bir dilber ile — yazmış" (Nedim). 5/ "Sakal seni matkabınan yolayım Bir kız bana - - - dedi n'- eyleyim" (Karacaoğlan)... Lokmanruhu. 6/ Bir rekoru yinele- me anlamında kullanılan spor terimi.7/ Ince kabuklu bir erik türü... Alan ölçüsü hektann simgesi. 8/ Arjantin'in plaka ışare- ti... Kesın olarak değen bıçilmiş. 9/ Bir kâğıt oyunu... Karsal kesimde büyük topraklan olan güçlü ve varlıklı kimse. SATILIK D AİRE Aksaray Sofular'da 45 m2 daire. İçinde telefonuyla birlikte acele sahibinden satıhk. Tel: 587 89 73
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear