23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12HAZİRAN1994PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 'Uyan' adh şarkısmda Atatürk'ü ticari malzeme olarak kullandığı gerekçesiyle eleştirilen Seden Gürel: Hayranhğımı müzfldedilegptirdim CUMHUR CANBAZOĞLU İki yıl önce 'Beyazlı Kadın' imajıyla büyük bir patlama ya- pan Seden Gürel, yeni kaseti 'Aklımı Çelmeyle 'normal ha- B'ne döndü ve şarkılannı, gö- riintüsünün önüne çıkarmaya başladı. Gürel'in kasetindeki akılda kalıa birkaç parçanın yanında "Uyan" adlı çahşma Atatürk'e duyulan özlemi dile getirmesiyle büyük beğeni ka- zandı. Ancak bir gazete Ata- türk'ü ticari malzeme yaptığı savıyla şarkıayı ağır biçimde eleştirdi. Seden Gürel'le 'Uyan' adh parçanın öyküsü ve yeni kaseti konusunda söyleştik. Değişimin tam zamanıydı - Ilk kaseti desteklemek ama- cıyla yarattığınız şapkalı, beyaz elbiseîi tip bilinçü bir seçim miy- di? Sonra o tipten nasıl uzakla- şabildiniz? Benden önce tipin bellekler- de yer etmesi gerekiyordu ve bi- linçli bir seçimdi. Ama sonra hareket serbestimi engellemeye başladı, sahnede ve cekimlerde giymem gerekiyordu o elbiseyi. ancak her saniye üzerimde taşı- maya başladım. Bir kış boyun- ca dondum. Şapkalar renkleri değişerek devam edecekti. An- cak Neslihan'ın fazla işi vardı, yapmadı. Tipi değiştirmenin tam zamanıydı. Aynı şarkılan beyaz elbıseleri çıkannca söyle- dim. Yeni şarkılannız daha gü- zel dediler. Kılığa bakıldığın- dan demek ki şarkılar dinlen- miyordu. Aynca ödün verme- den bu noktaya gelebilmek için senelerce bekledikten sonra "Neslihan Yargıcı, Seden'i ya- rattı" diye yorum getirilmesi, imajın yanlış yöne kaymaya başladığının beÜrtisiydi. -Tek kasetlik yddızların çok olduğu, ikinci kasetlerin satma- dığı bir piyasada ikinci kaset sendromunu nasıl yaşadınız? İlk kasetim 'Bir Yudum Sev- gf muhteşem tirajh değildi, 230 bin sattı. Dolayısıyla tiraj açı- sından korumam gereken bü- yük bir başan yoktu. Ancak iki •' Atatürk'ü kullanıyorlar demesinler diye kasedin adını 'Uyan' koymadık. Tam tersine, Atatürk'e şarkı yaptım diye basına her gün demeç verseydim, kaset ilk günlerde binlerce satardı. Biz duygulanmızı müzikle ifade ediyoruz, onlar kötü niyet anyorlar...' ttk kascdi 'Bir Yadmn Se*g»'ain ardmdaa'Aklımı Çelme" adlı albümüffiikısabJrsüreÖna? piyasay a çıkaran Seden Göret,bu aJbümie birükte İ>ej a/Jt kadm' imajını da değtştardi. yıl içinde gelişme göstermem, sanatsal açıdan daha iyisini yapmam gerekiyordu. Bunun korkusunu yaşadım. Bir sava- şım daha vardı: İmajı değiştire- cektim. Tanınma savaşına sıfır- dan başladım. 'Korkmam' sevilmedi -Olmaz Dostum' adlı parça, kasete adını veren 'Aklımı Çel- me'den daha öne çıktı. Bu çalı- şmada sürpriz şekilde beğeıiilen parça oldu mu ? Kasetteki on bir parçanın on tanesi beklediğimiz tepkiyi aldı. yainız 'Korkmam'ı insanİar be- nimseyemedıler. Oysa tam ter- sinin olmasını bekliyordum. Biz 'Olmaz Dostum'un öne çı- kacağını biliyorduk. 'Aklımı Çetaıe'yi söylemeyi çok sevdi- ğimden kasete adını verdik. İlk kasetin adı da 'Bum Bum' değil, 'Bir Yudum Sevgi'ydi üstelik. - Kasette Atatıirk'k ilgili 'Uyan' adlı çalışma da büyük il- gi topladı ve çok beğenildi. An- cak bir gazetede, Atatürk'ün adını ticari amaçlarla kullandı- ğınız iddia edildi. Pekiyi müzik- severden nasıl tepki geldi? Atatürk'e sevgım gerçekten çok büyük. Nasıl sömürürüm böyle bir sevgiyi! Bugünlerde konu fazla revaçta diye, Ata- türk'ü kullanıyor demesinler diye kasetin adını 'L'yan' koy- madık. Tam tersine Atatürk'e şarkı yaptım diye basına her gün demeç verseydim. kaset iki günde binlerce satardı. Bunlan basına açıkladım, ama onlar yi- ne kafalanndakini vazdılar. Yine parçanın klibinde Ata- türk'ün görüntülerini kullan- masaydık, ölmüş herhangi biri- sine adanmış, duygu sömürü- süyle dolu bir şarkı olarak algı- lanıp ticari şaıisı yine artacaktı. Ülkemizin insanı, Atatürk'ün düşüncelerini ileriye taşımak yerine geri gidiyor. Böyle muh- teşem bir insana hayran oldu- ğumuz için duygulanmızı mü- zikle ifade ediyoruz. kalkıyor- lar kötü niyet anyorlar. - Medvada çok görünmek kaset satışını olumlu etkileye- biliyor mu? Kaset satışlarmda- ki düsüşûn nedeni ne sizce? TV programlan insanlann tanınmasına yanyor, ama satış- lan fazla körükleyemiyor. İn- sanlar radyo ve TV'de aynı par- çayı dinliyorlar ve bıkîyorlar. Normalde kaset çıkmadan bir ay önce radyolara gönderilir ve çalınır, promosyon yapar rad- yo. Ancak piyasaya çıktığı an- dan itibaren iki ay kaseti hiç çalmaz. İnsanİar o parçayı öz- ler. Ama bizde böyle olmuyor, kaset çıkar çıkmaz radyolar sa- bahtan akşama dek yayımlı- yorlar. Tabiı kimse de kalkıp kaset almıyor. Ama tek suçlu onlar değil. Her gün birkaç tane kaset piyasaya sürülüyor. Ara- lannda İcaliteli olanı çok az. So- nunda insanİar poptan sıkıl- maya başhyorlar. • 'Kadıköy Anadolu Lisesi'nde öğrenim görürken on üç yaşında kazandığım Liselerarası Müzik Yanşması'ndan sonra bana İzmir Fuan'nda sahneye çıkmam teklif edildi. O an bu işten soğudum...' - Müzik dünyasına girdiğiniz dönemdeki genç popçularm beklentisiyle bugünkü genç isimlerin beklentisi arasında ne gjbi farklar var? Ben bu farkı saptayacak du- rumda değilim, çünkü Kadıköy Anadolu Lisesi'nde öğrenim görürken on üç yaşında kazan- dığım 'Liselerarası Müzik Ya- nşması'ndan sonra bana İzmir Fuan'nda sahneye çıkmam teklif edildi. O an bu işten soğu- dum ve ancak tam beş yıl sonra cıngıl seslendirerek profesyonel anlamda müziğe başlayabil- dim. Eğer kabul etseydim, her- halde 'Küçük Seden' filan diye sahnelerde olacaktım. Özel TV'lerde yerli fılmlerin sanatçıya telifhakkı ödenmeksizin sürekli gösterilmesine karşı çıkan Ayşen Gruda: Oynuyorumoynuyommparayok! PELtNÖZER Özel televizyonlann yayın yaşamına başlamalanyla. bir dönem çekilen yerli filmler de tozlu raflardan kaldınlarak her gün ekranlanmıza konuk oluyor. Bunun, sinemamızj tanımak. o filmleri yeniden göntıe ve değerlendirme fırsatı bulmak gibi olumlu yanlan olsa da sa- natçılar açısından ciddi bir sorun oluştu- ruyor. Sinema oyunculan defalarca tele- vizyon kanallannda gösterilen filmlerin- den telif ücreti alamıyorlar. Anlaştığı parayı alamıyor Bunun >anı sıra yine özel televizyon- lar maliyeti düşürmek amacıyla yapımcıhklannı da üstlendikleri dizi filmleri ve komedi programlannı yeni- den yayınJama eğilimindeler. İki yıla yakın bir süre önce yayınlanan "Savcı" dizisi yeniden ekranlara konuk olurken Inter Star'dan aynlan Leveırt Kırca ve ekibinin "Olacak O Kadar" adb prog- ramı defalarca yeniden gösteriliyor ve Levent Kırca da bu durumda, yine espri üreterek muhalefet yapmanın ötesine geçemiyor. Türk sinema \e tiyatrosunda yıUarca oyunculuk yapan ve Kanal 6'- daki "Ana' dizisinde başrol oynayan Ayşen Gruda, bu uygulamalardan en çok canı yananlardan. Gruda. bu du- rumla ilgili sıkıntılannı dile getiriyor ve duyarlı sanatçılara, haklannı korumak adına biraraya gelmeyi öneriyor. "Ana" dizisi sona erdikten bir buçuk ay sonra yeniden gösterilmeye baş- landığı halde henüz anlaştığı parayı bile alamayan Ayşen Gruda bu konudaki gö- rüşlerini belırtiyor ve Ahmet özal'ı açı- klama yapmaya davet ediyor: - Bugün teievizyonlarda gösterilen eski Türk filmlerinden hiçbir telif ücreti almı- yorsunuz değil mi? Evet, 70'li 80"h yıllarda çektiğirraz fılmler bütün kanaÜarda tekrar tekrar gösteriliyor. Filmler. müzikaller... Ve bize telif ücreti ödenmiyor. Aynca o mü- zikaller bir amaç için yapılmıştı. Onlann müziklerini çıkanp da yayınlıyorlar. Sonra tekrar müzikleriyle veriyorlar. Amaçtan da saptırarak. kendi bildikleri gibi. Nasıl dokunursun, o bir sanat yapıtıdır ve senin ona kalkıp da bir çizgi çizmeye hakkın yoktur. Onu yayınlayan kişi bir bütün olarak kabu] etmek zorun- da. Bir de bunlar sanatçı olarak beni çok yıpratıyor. Bana ne kadar çok film çek- tin diyorlar. Evet çektim ama şimdi bü- tün kanallar kaldır oturt hep aynı filmle- ri gösteriyorlar. 'Bizi yıpratıyoriar' - Filmlerin sık sık gösterilmesi sa- natçının yıpranmasına neden oluyor. Eski filmlerin sık sık gösterihnesi sanatçıların, hep o dönemdeki performanslanyla de- ğerlendirilmesine nedenoluyor. Evet bizi vıpraüyorlar. Çünkü o film- ler o zamanki anlayışla yapümış. Bugün aruk bu anlayışlar değişmiş. kültür ya- pısı farklılaşmış. Onlar eski kalıyor. Sa- natçılar demode sanatçı haline geüyor. Sanatçı yaşı olgunlaştıkça mesleğinde de olgunlaşır, daha deneyimli daha do- nanımlı hale gelir. Ben bir profesyonel olarak emek harcıyorsam, emeğimin karşılığında para almak isterim. Ben oynuyorum oynuyorum para yok. Mü- zikaller oynuyor, filmler oynuyor. Bun- lardan yapımalar tekrar tekrar para alı- yorlar mı bilmiyorum. Ama oyuncular o da ilgilendiren geniş kapsamlı bir yara bence. - Özel kanaHann gerçekleştirdiği dizi- ler de teievizyonlarda gösterildikten sonra \eniden yayınlannor. "Savcı", "Olacak O Kadar", "Ana" dizisi de yeniden göste- rilen vapımlardan. Bu dizilerden de yeni- den gösterildiğinnde telif ücreti alabiliy or musunuz? Sözleşmenizde böy le bir madde var mı? Bu büyük bir haksızlık. Dizi bittikten bir buçuk ay sonra yeniden gösterilmeye man yanında avukatıyla gezmek gibi bir mali gücü yok. Sanatçı arkaşlanma yapılan korkunç bir şey. Ben tüm ar- kadaşlanmıza, tüm yazar. müzisyen, oyuncu, yönetmen tüm sanatçı arkadaş- lanma şunu söylemek istiyorum: Bir an önce elele verelim, bir kamoy u oluşturup bir an önce bu yasanın çıkmasıru sağla- yalım. Bu çok önemli çünkü hiçbir iş ko- lunda bir işçiye haber vermeden işini bi- tirmezler. Ben dublajını yaparken "Ana" dizisi bitti. Bunlar Türkiye'de sa- verdi. Yasa uygulanmıyor. Radyo Tele- vizyon Yasası çıktı fakat asla uygulan- madı. Tekrar bir uyanda bulunuldu ama sonuçta uygulanmadı. Yasa televiz- yon kanalının programlann yansını yer- li yapımlara ayırması gerektiğıni söylü- yor. Bu yerli yapımın içine Elmel Sayın İconseri de. bizim filmlerimiz de girer. Yeni birşey üretmeden hep eskiyi tükete- rek nereye varabiliriz? Bir televizyon ka- nalı bütündür. Televizyon yayıncıbğı- nda da bir amaç olmaüdır. Eğlendirir- • Ben tüm yazar, yönetmen, oyuncu, müzisyen arkadaşlanma şunu söylemek istiyorum: Bir an önce elele verelim, bir kamuoyu oluşturup bu yasanın çıkmasını sağlayalım. • 70'li, 80'li yıllarda çektiğimiz filmler, bütün kanallarda tekrar tekrar gösteriliyor. Sanatçılar demode sanatçı haline geliyor. Sanatçı olgunlaştık- ça mesleğinde de olgunlaşır... • Ben dublajını yaparken 'Ana' dizisi bitti. Bunlar Türkiye'de sanatçıya büyük haksızlık. Ahmet Özal'ın ortaya çıkıp tüm bunlara cevap vermesini istiyorum. fılmlerden tek kuruş kazanmıyorlar. Ya- bana ülkelefde figüranlara bile telif hakkı ödeniyor. - Günümüzde, korsanlık sanatm her dalında yapdıyor. Tüm sanatçüar da telif haklan konusunda aynı sorunlan yaşt- yorlar... Ben TODER İkinci Başkanı Göksel Kortay'la da , Kültür Bakanı Fikri Sağ- lar'la da görüştüm. O da çok sıcak baktı. Böyle bir yasanın mecliste hazır olduğu- nu, bize yardıma olacağını söyledi. Ben pek yararlanamam bu yasadan ama benden sonra gelecek arkadaşlanm ya- rarlansınlar istiyorum. TODER'in üye- siyim. Bu müzik piyasasını da, yazarlan başlanıyor. Benim cebime Kanal 6nın elini uzatmaya hakkı yok. Bu benim ce- bime uzatılmış bireldir. Nasıl birgazeti- nin yayın ilkesi varsa benim de kendime koyduğum bir ilke var. Ben bugüne ka- dar sustum. Sözleşmeye göre be^ bölüm çekilecekti. Eğer o sözleşmeyi gecerli saymıyorlarsa ki bu nasıl bir üç- kağıtçılıktır. Bizim bütün ekibın içerde beş bölüm karşıbğında alması gereken parası var ve bu beş bölüm ne zaman ödenecek meçhul. Hiçbir telev izyon ka- nalının kimseye böyle bir şey uygula- maya hakkı yok. Sendikamız yok. yalnı- zca bir dernek nereye kadar bana yardımcı olacak? Sanatçılann her za- natçıya çok büyük haksızlık. Ben Ahmet Özal'ın ortaya çıkıp tüm bunlara cevap vermesini istiyorum. Onun namuslu, vicdanlı bir insan oldu- ğuna inanıyorum. Semra Özal nasıl Efe'- ye ev almak içn bileziklerini sattıpnı açı- kladıysa Kanal 6'da. Ahmet Ozal'dan pkıp dunımu açıklamasını nca ediyo- rum. . - Batılı ülkeler telif haklanyla ilgili so- runlannı çözmüşler. Yasa tasan henüz yürülüğe girmedi. Belki de sanatçıların bu konuda daha etkin olmanın yollarını ara- malan gerek. Bakan bize yardımcı olacağına söz ken halkı bilinçlendirmek, ona birşeyler öğretmek gerekir. - Böyle durumlarda sanatçılann bira- raya gelerek sesterini duyurmalan gerek. Biz sanatçılar biraraya pek gelemiyo- ruz. Ama bazen de dayanışmanın en gü- zel ömeklerini veriyoruz. Bunu ben Bur- çak Çerezcioğlu olayında yaşadım. Sa- natçılan tek vücut olduğunu gördüm. Demek ki biz biraraya gelebiliyoruz. Bakın Bosna-Hersek gecesinde bir çok sanatçı gerek emeği, gerek heyecanıyla katıldı. Demek sanatçılar biraraya geli- yor. Bir kıvılcım gerekiyor. Ben telif haklan konusunda da bir adım atmaya çağınyorum sanatçılan. OrtadoğuBanşKcbnseriKültür Servisi - Genesis'in eski solis- ü Peter Gabriel, Mısır çölünde bir Or- tadoğu banş konseri vermeyi planh- yor. Gabriel, konseT için özellikle Taba kasabasını seçtiğini, çünkü bu bölge- nin Jsrail, Ürdün, Mısır ve Suudi Ara- bistana komşu olduğunu belirtti. Kızıl Deniz'in kuzeyinde ve Sina Çölü'nün dağlanyla çevrili olan Taba, Gabriel'e göre Ortadoğulu rockseverler için dra- matik bir konumda. Tüm farkbhklan bir kenara bırakıp birlik olmayı çağnştınyor. 1982 de İsrail Taba da bir otel yaptırarak burayı bir tatil ka- sabası konumuna getirmişti. 1988 yılına kadar bölgeye sadece uluslara- rası boyutta gebş gidişler oldu. Şu anda İsrail ve Mısır yetkilileri bu tip organizasyonlann ilişkileri normal düzeyine indirip uluslan birbirine yak- laştıracağına inandıkiannı belirttiler. Konser esnasmda İsrail ambulanslan ilkyardım görevi, Mısır gizlı polisi El Muhaberat terörist saldınlara karşı hazırbk görevi üstlenecek. Mısır hükümetinin on iki yıldan beri her- hangi bir rock gösterisine izin verme- diği, Ürdün ve Suudi Arabistan'ınsa halen resmi olarak İsrail'le savaş ha- linde olduğu bölgede bu konser büyük önem taşıyor. Peter Gabriel PENALTI MEMET BAYDUR Orgazm ve Tükürük Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, kentin bir parkında duran iki heykeli görünce ilginç şey- ler söylemiş. Gazete haberinden öğrendiğime göre şöyle demiş Sayın Başkan: "Kadın ve erkek bu heykel- lerde sevişme halindeler, orgazm halindeler. Ah- laksızlığm adını sanat koymuşlar. Çoluk çocuk, ebevey- nleriyle bu parka geliyor ve bunlan görüyor, bu ayıptır. Ne ahlaksızlık vardiyorsanız, benim dilim varmıyor. Ah- laksızlığın adını sanat koymuşlar. Ben böyle sanatm içi- ne tükürürüm." Değerli sanatçılarımız Mehmet Aksoy'un "Periler Ülkesi've Azade Köker'in "Tutku' adlı heykelleri. ilhan Selçuk'un geçen pazartesi yazdığı gibi, Refahçı baş- kanın tepkisi ve eylemi, şeriata dönük partisinin felsefe- siyle uyumlu bir siyasal davranıştır. UNESCO AIAP Tür- kiye Ulusal Komitesi Plastik Sanatlar Derneği de yayı- mladığı bir bildiri ile Ankara Altınpark'taki heykellerin belediye tarafından kaldırılmasmı kınadı. "Heykelkaldı- rmak, Türkiye'de çağdaşlaşma ve demokratikleşme doğrultusunda toplumsal duyarlığımızı sınayan ilk adımdır" deniyor bildiride. Bu köşede arada sırada heykel ya da heykele benze- yen bazı şeyler hakkında yazdığım olmuştur ya, bugün Sayın Başkan Melih Gökçek'in beyanında aklıma takı- lan başka ayrıntılar üstünde duracağım. "Kadın ve er- kek bu heykellerde sevişme halindeler, orgazm halin- deler. " "Ben böyle sanatm içine tüküreyim." Bu cümle- lerden çıkan anlama göre Sayın Başkan sevişmenin ve orgazmın (cinsel boşalmanın) pek iyi bir şey olmadığını düşünüyor. Eğer sevişmek ve orgazm bir sanat yapıtı- nda ele alınırsa tükürmeye başlıyor. Bu noktada biraz duraklayıp Türkçe sözlüğü açıyorum. Sözlüğe göre se- vişmek: Birbirini sevmek demek. Bu kadar yalın. Sevi- şen insanları görünce, bunlar orgazm oluyorlar diye dü- şünmek gerekmez. Bu insanİar birbirlerini seviyorlar diye düşünmek yeterlidir. Sözlükte sevmek maddesi, meseleyi daha iyi kavramamıza yardımcı olabilir. Sev- mek: Sevgisi olmak, aşk ile bağlamak, gönül vermek, hoşlanmak, okşamakanlamınagelen birfiil. Sayın Baş- kan bu eylemlerin üstüne tükürüyor işte. Ama yanılıyor olabilirim, belki Melih Gökçek orgazm halinde olmala- rına bozuimuştur heykellerin. Türkçe sözlüğü açtık ya, hemen kapamak olmaz deyip, 'o' harfinde orgazm mad- desine bakıyoruz derhal. Sözcük Türkçe olmadığı için, doğal olarak Türkçe sözlüğün içinde yok tarifi. Boşal- mak maddesinde buluyoruz aradığımızı. Boş duruma gelmek, içinde bir şey kalmamak demek bir. Sıkıntısını anlatarak ferahlamak demek iki. Hayvanın bağından kurtulması demek üç. Sanırım Sayın Başkan bu tarifle- rin birincisini düşünüyordu beyanat verirken. Ben bun- lan düşünürken yardımıma bu sefer de Cumhuriyet'in usta karikatüristi ismail Gülgeç yetişti. 'Entellektüel ayı'sıbaradayamışdirseğini.karakaradüşünüyor: "An- kara 'nın taşına bak, gozlerimin yaşına bak derken şair acaba taş heykellerle orgazm olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek 7 mi düşünüyordu? Bu dinci- ler neden bu kadar uçkur müptelası?" İnsan gövdesinin ve en insanca eylem sayılması gereken sevişmenin ayıp, ahlaksızlık, günah olarak ni- telendirilmesi yeni tanık olduğumuz bir şey değil. Geri- ciler, yobazlar, tutucular bu işlere de, bunların sanata yansımasına da oldum bittim karşı çıkarlar. Ama İsmail Gülgeç'in ayısımn sorduğu soru da, çağdaş bir heykel gibi duruyor karşımızda. Ben dünyayı dolaştım, müzele- rine, galerilerine girdim çıktım yıllarca. Bugüne dek hiç ama hiç orgazm halinde heykel görmemiştim O müze- leri, galerileri, parkları ebeveynleriyle gezen çocukların ahlaksız, kötü insanlar olduğunu da söyleyemeyiz. Ka- tolik bir ülke olan Ispanya'nın başkenti Madrid'in en bü- yük parkı olan Retiro'da çıplak insan heykellerinin arası- nda bir de Şeytan'ın heykeli vardır. Turistler fotoğrafını çekerler. Çocuklar etrafında oynarlar. Sonra kiliseye gi- dip dua ederler, dini bütün katolikler olarak. Sanatm içine tükürmeye hevesli çok yönetici geldi geçti dünyadan. Emeği savunuyor diye tükürdüler, ero- tik diye tükürdüler, yasak bölgelere giriyor diye tükürdü- ler, iktidarla alay ediyor diye tükürdüler, milliyetçi değii diye tükürdüler. Gerçek sanatm soluğu hep o tükürüğü havada geri çevirmeyi bilmiştir. Bunu sayın başkanlara uzun uzun izah etmek gerekmez. "Çevre İçin Afiş " Sergisi Kültür Servisi -Pimapen Kultürevi'ninou sezonun son sergi konusu olarak sectiği "Çevre İçin Afış" Sergisi. 18 hazirana kadar Kültürevi'nin 1. Levent'teki merkezinde açık kalacak. Grafikerler Meslek Kuruluşu'nun katkılanyla düzenlenen sergide, basılmış afışlerin yanı sıra Cumhuriyet gazetesinin Yunus Nadi Armağanı kapsamındaki konusu çevre olan afış yanşmasında sergjlenmeye değer bulunmuş basılmamış afişlerde izleyiciye sunuluyor. Sergi afişlerinin bir bölümü, Grafikerler Meslek Kuruluşu'nun düzenlediği, daha önce Kanada. Toronto ve Almanya Duisburg'da açılan, önümüzdekı ekim ayında da New York'ta açılacak "Türkiye'den Afışler" sergisindeyeralıyor. Romantikşarkılara elveda • tSTANBUL (AA) - Sosyalbilimcilerin. toplumda insani ilişkilerin giderek yozlaştığını ve değerlerin kay bolduğunu ısrarla belirttikleri günümüzde, olumsuzlann, şarkılara da yansıdığı bildirildi. Istanbul Cniversrtesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ümit Meriç Yazan. bu tür şarkılann çok tutulmasını "global" bir sorun olarak görmediğini kaydederek. "Bu şarkılar yazıldığı dönemin ozelliğini yansıtıyor. Ancak kalıa değiller" dedi. Prof. Dr. Ya/an nlan söyledi: "Günümüzdeçokçeşitlilikler var. Argo kc! melerin ve mestühcen sayılabilecek sözlerin yer aldığı şarkılan dinleyen kesimler bellidir. Bunu bütün topluma maletmek gerekmez. A> nca, bu tür şarkılar insana coşku ve rahatlık verdiği için herkesin severek dinlemesi de normaldir. Çünkü insanın zaman zaman günübirlik de olsa coşkuya ihtiyacı var." Sözlerinden çoğu kez hiçbir şey anîaşılmayan baa şarkılann eğlence yerlerinde "hit" olduğu günümüzde, özellikle gençlerin şarkılardaki argo nakaratlara ve cinselliği ön plana çıkaran sözlerin tekranna büyük bircoşkuyla eşlik ettiği görülüyor. Konya'da tiyatroşenüği • KONYA (AA) - Kony a 1. Liselerarası Tiyatro Şenüği, 13-16 haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Konya Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü'nce düzenlenen şenliğe, Gazi Lisesi Tiyatro Topluluğu. Recep Bilginer'in "Yunus Emre", Özel Diltaş Lisesi Tiyatro Topluluğu Nezihe Araz'ın "Bozkır Güzdlemesi", Muhittin Güzelkıhnç Lisesi Tiyatro Topluluğu, Cemil Müroğlu'nun "Akıl Verme Kurumu" adb oyunlanyla katılacak. Tiyatro Müdürü Necip Mutlu, amaçlannın genç kuşaklara tiyatro sahnelerini açmak, olduğunu söyledi. Antalya'da tiyatro kursları • ANTALYA (AA) - Antalya Devlet Tiyatrosu, yetenekli gençleri tiyatro sanatına kazandırmak amacıyla kurs açacak. ADT Müdürü Mustafa Avkıran'dan alınan bilgiye göre, Antalya Devlet Tiyatrosu oyuncu ve yönetmenleri tarafından verilecek tiyatro kurslan, 3 ağustos tarihinde başlayacak ve iki hafta sürecek. Yetişkinler ve çocuklar için ayn ayn düzenlenecek kurslan başanyla tamamlayanlar, ADT'nin önümüzdeki sezon sahneleyeceği oyunlarda rol alacaklar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear