Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 2 MAYIS1994 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Önlemler istikrarı getirecek mi?
Ekonomik istikrarsızlık iç ve dış dengelerin bozulmasından
kaynaklanmaktadır. Şimdiye dek alınmış istikrar önlemlerine
bakılırsa, iç denge bozukluğunun arkasında hep enflasyon
olmuştur.
Prof. Dr. NAZİF KUYUCUKLU İÜ Siyasal Bilgiler
Fakültesi
H
er kesimi çok yakı-
ndan ilgilendirdiği için
bugünlerde en çok
tartışılan konulardan
biri '5 Nisan İstikrar
Önlemleri'dir. Hemen
belirtelim. istisadi is-
tikrar önlemlen bizde ilk kez yürürlü-
ğe konmuş değildir. Yakın geçmişimi-
zebakılırsa 1958. 1978. I979ve 1980"-
dekiler bunlann başlıca örneklerini
oluşturmaktadırlar. Bu önlemlcrden
en kapsamlısı 1980'deki 24 Ocak Ka-
rarlan olmuş. ama bunun uygulan-
masında asker baskılı bir y önetim ol-
duğu halde istikrar sağlanamamıştır.
Daha doğrusu sabit ve dar gelirlilerin
ezilmesi pahasına sadece görünürde
bir istikrar sağlanabilmiştir. Epey son-
ra siyasal iktidar değişmiş ve bugünkü
istikrar önlemlerine gelinmiştir. Fakat
öyle görünüyor ki bunlar da sonuncu
olmayacak.
Önce şunu belirtelim, bugünkü siya-
sal iktidar ekonomiyi düzeltmek için
beş yüz gün istemiş. 24 Ocak Karar-
lan'ndaki gibi sabit ve dar gelirliyi ez-
meyeceğıni. tanmdan çekilmiş olan
destekleri getireceğini, KİT'leri
ANAP'tan farklı bir politika olarak
özerkleştireceğini bildirmiş. hatta bu
konuda uzun süre bir görüş oluştura-
mamış sosyal demokratlardan hükü-
metteki kanatta KİT'ler hakkında
baa görüşlerın oluşmaya basladığı bir
dönemde '5 Nisan İstikrar Önlemleri'
açıklanıvermiştir. Hükümet yetkili-
lerinin açıklamalanna göre bu önlem-
lerin özelliği. bunlann hiçbir uluslara-
rası kuruluşca istenmeden alınmış ol-
malan ve aynca getirilen yüklerin de-
ğişik kesimler arasında eşit olarak
dağıtılmaya çalışıldığı savıdır.
Şunu belirtelim ki ekonomik istik-
rarsızlık iç ve dış dengelenn bozul-
masından kaynaklanmaktadır. Şimdi-
ye dek alınmış istikrar önlemlerine
bakılırsa, iç denge bozukluğunun ar-
kasında hep enflasyon olmuştur. Ger-
çekten bazı dönemler daha hafıf ol-
mak üzere. 1955'lerden bu yana ve
özellikle 1970'lerin ikinci yansından
günümüze değin. yüksek oranlı enflas-
yonla yaşamak bizim için adeta bir
yazgı olmuştur. Para-mal dengesi para
îehine ağırlıklı olarak bozulmuş.
hükümetler para basarak açık fınans-
man rahathğını göriince bu yoldan hiç
aynlmak istememişlerdir. Yükü deği-
şik kesimler arasında dengeli olarak
dağıtmak koşuluyla belki enflasyonlu
yaşam da düşünülebilir. Örneğin 'ec-
helle mobile - oynak merdiven' denen fı-
yat artış oranına koşut olarak gelirleri
arttıımak dengeyi sağlaşabilir, ancak
hükümetler için bu çekiei (cazip) değil-
dir. Sıkıştıkça para basımına başvur-
mayı önleyecek olan Merkez Ban-
kası'nın özerkleştirilmesini bu açıdan
olumlu bir gelişme olarak görmek ge-
rekir.
Bilindiği gibi bizde kamu açıklan
büyüktür. Devlet bütçesinin büyük
açıklarla kapanması artık alışılmış bir
durum olmuştur. Bu y ılki bütçede açık
oranı °<o 25-30 olarak düşünülüyordu.
Bunlan kapatabilmek için iç ve dış
borçlanmalara gidilmiştir. İç borç-
lann toplamı neredeyse dev let bütçesi-
nin yarısına ulaşmıştır. Belirli KİTza-
rarlannı da burada düşünebiliriz.
Kamu harcamalannda bu büyüklüğc
karşın, gelirler sınırlı kalmaktadır.
Devlet stopaja tabi memur ve işçi ver-
gileri dışındaki gelirleri ızlemekte güç-
lük çekmektedir. Hele 'kayıt dışı eko-
nomi'nın toplam GSMH'nin °o 30-
50"lere ulaştığı iddialan, konuya bir
başka bovut daha kazandırmaktadır.
Tüm bunlar zaten içinde yaşayarak
gördüğümüz iç dengesizliğin boyutu-
nu göstermeye yeıerlidir. Burada ayn-
ca ve özellikle ülkemizdeki açık işsizli-
ğe ve buradaki çelişkilere de değinmek
gerekir.
Resmi verilere göre açık işsizlik
oranı % 8-lCTdur. Ama bazı yetkıliler.
örneğin Cumhurbaşkanımız geçen yıl
başbakanlığı döneminde beş milyon
işsizimizın olduğunu söylüvordu.
Sonra bir bakanımız bunu altı milyo-
na çıkardı. Ülkemizin toplam işgücü-
nün yirmi dört milyon dolayında ol-
duğu düşünülürse. bu durumda işsiz-
lik oranı % 20lerde dolaşmaktadır.
Doğal nüfus artışıyla her yıl bir buçuk
milyon kişiyi de işe yerleştirmemiz ge-
rekmektedir. Yani iç dengeyi sağlama-
da enflasyon yanında çalışma sorunu-
nu çözümlemek de var.
Dış denge
Dış dengemizin de iç açıcı olmadığı
bilinen bir gerçek. Hükümet arada bir
döviz rezervimizi açıklıyor. Açıklıyor
ama kurlarda dalgalanma da sürüyor.
Yetmiş milyar dolara yaklaşan dış
borcumuz var. Döviz gelir kaynaklan-
mız istikrarlı değil. yeterli de değil. Ör-
neğin dış ticaret dengemiz hep açık.
1993 yılı verilerine göre on üç milyar
dışsatımımız. yirmi altı milyar dolar
da dışalımımız var. Sağlam gibi görü-
nen bazı cari kalemlenmizde dalgalan-
malar beliriyor. Clkemiz. tüm çabala-
ra karşın, belirli nedenlerden dolayı
yabancı sermaye için henüz yeteri ka-
dar çekiei olamadığından. bu hareket-
ler de yeterli düzeyde değil. Dolayısıyla
buradaki açıklar ve güçlükler ;,ürdük-
çe de döviz kurunun y ükselmesi kaçı-
nılmazdır. Yatırımlar ve bu arada dö-
viz gelirine yönelik yatınmlar çok dü-
şük kaldığından dış dengeyi sağlamak
da zor görünüyor.
L'cretlilenn istikrar önlemlerinden az
etkilenmesi düşüncesinin ilk kez elc
alınmış olması kuşkusuz hükümet için
olumlu bir puandır. Ama zorunlu
mallara yapılmış büyük oranda zam-
larla bu ücretlı kesimin satınalma gücü
daha şimdiden yanya yakın düşmüş-
lür. Fakat bu kesim için daha büyük
tehlikeler kapıda gibi görünüyor.
Bunlardan biri. hükümet ortaklannın
önceden 'özerkleştirme' dediği. şonra-
dan 'özelleştirme'ye çevirdiği KİTler-
le ilgilidir. Bizzat Sayın Başbakan"ın
önce kesinlikle *Hayır' dediği halde
sonra paketten Zonguldak kömür
madenlerinin ve Karabük Demir-
Çelik İşletmeleri'nin kapatılmasının
çıkıvermesi. bir sürpriz olmuştur. Ya-
ni v ukanda değindiğimiz işsizliğe bun-
lar da katılacaktır. Ama Türkiye'yı
Türkiye yapan bu kuruluşlan bu hale
getirdikten sonra bunlar özelleştiril-
mek ya da kapatılmak isteniyorsa,
bunlar tüm ekonomi içinde sindirile
sındirile yapılmahdır: Kimseye zarar
vermeden. Çünkü ekonomi de insan
ıçın var ve onlar da bu ülkenin insanla-
ndır.
Gümriik Birliği
İkinci tehlike ise çok daha büyük
olup tüm ulusal ekonomiyi ilgilendir-
mektedir: O da tek yanlı olarak Av ru-
pa Gümrük Birliği'ne girmcmizdir.
Böyle bir hareket özellikle sanayimizi
onanlamayacak güçlüklere sokabilir.
Aynca onlann standartlannı kabul
zorunluluğu doğacağından dış girdiler
daha da artacak ve daha da yüksele-
cek maltyetlerle bu ülkelere ve dışanya
satış zorlaşacaktır. Böy lecc işsizlik bü-
yüyeceğı gibi. girişimcilerimiz de bun-
dan büyük çapta etkileneceklerdir.
Burada da aşamalı ama ciddi bir tu-
tum içinde olmamız gerekiyor.
ARADA BİR
MLHSİNE HELİMOĞLU YAVUZ
Halkbilimci- Yazar
Yazar ve Yıldız Yağmumı...
Ankara'da bir süre önce açılan kitap fuan, oldukça dü-
zenli ve hareketli geçti. Fuarın son günü olan 17 nisan-
da, benim de imza günüm olduğu için.bütün pazar öğle-
den sonramı orada geçirdim.
Yanımda oturan şair Salih Polat, her okuyucu gelişin-
de; "Hocam, okuyuculannızla kucaklaşmanızı görüntü-
lüyorum" diyordu. Osman Bolulu ise, şair Şükrü Er-
baş'a ve Hüseyin Atabaş'a birer dörtlük armağan etti.
Öyle ya, şaire verilecek hangi armağan şiirden daha
güzel olabilir ki... öteki yanımda oturan; sevgili, nazik
dost Nusret Otyam da her zamanki gibi ilginç anıların-
dan söz etti. Lütfiye Aydın'sa bütün uyartlarıma karşın
sigara içmekten vazgeçmedi. Ne yapalım 'Sıvas Hatıra-
sı'olduğu için, nazlarını sineyeçekiyoruz.
Nebahat Altıok, Metin Attıok'un güzel anısını her za-
manki gibi bilinçli, duyarlı ve onurlu bir ağırbaşlılıkla
taşıyarak, yanımızda oturup, Şerif Ali'yle söyleşti.
llhan Selçuk'un önünde oluşan kitap imzaiatma kuy-
ruğu, insanı gönendirecek kadar uzun ve sürekliydi.
Sevgili Ekmekçi birkaç kez üst salonu dolaşıp, sonra
aşağıya indi. Dursun Akçam her zamanki coşkulu ku-
caklamalanndan sonra. niçin daha çok görüşemediği-
mizi sordu. Sevgili Ali Cengizkan da üç sıir kitabını önü-
mekoyup, 'O/fuo/urmL/?'diyedesıkıbirtembihtebulun-
du. Ben de sesime artistik bir azarlama rengi yükleye-
rek, 'Bunasıltembih, okumazolurmuyum'dedim. Erdal
öz'le ancak ayaküstü konuşabildik.
Sonra t<alkıp Ali Nesin'e gittim. Çok genç ve çok de-
ğerli bir matematik profesörü olan Ali'yle aynı üniversi-
tede çalıştığımız için, öğle yemeklerinde buluşup. keyifli
söyleşiler yapabiliyoruz. Sözleştik. bir ara Ali'yle onun
'çok sevgili babası', benim de çok değerli, aydınlık, gü-
zel insanım' Aziz Nesin'i konuşacağız. Sonra da bu ko-
nuşmayı yazarak, siz 'Cumhuriyet' okurlarıyla paylaşa-
cağım.
Ali'ye giderken Ayla Kutlu seslendi. Metin Toker ve
Nazmi Kal'la aynı yerde, kitap imzalıyordu. Geçen yazı-
mın, ozan ve şiir ağırlıklı olduğunu söyleyerek, yazanlar
adına küçük bir sitemde bulundu. Ona, yazanlardan da
sözedeceğimi söyledim.
Derken. Zerrin Polat, daha mürekkebi kurumadan
Masal Gezegeni' adlı kitabıyla çıkageldi. Ne güzel ki-
tap... Ne güzel anlatım... Yazın dünyamızda, çocuk kitap-
ları alanındaki boşluk, yetersizlik düşünülürse, bu yayını
çocuklarımız için, önemli bir kazanç sayıyorum.
Zerrin, kitabının sonunu şöyle bitirmiş:
"Bir çocuk bir masal isterse,
Gökyüzünden bir yıldız kayar.
Yüz çocuk yüz masal isterse.
Gökten yüz yıldız kayar.
Binlerce çocuk binlerce masal isterse,
Gökyüzünden hayal dünyalarınıza,
Yıldız yağmurları yağar."
Giderek kararmakta olan ülkemize 'yıldızyağmurları'
yağması ve hepimiz için, ışıklar içinde 'balkıyıp duran'
bir dünya yaratması dileğiyle...
İLAN
l.'NCt İCRA MÜDÜRLÜĞÜ 31200
İSKENDERLN
İLANENTEBLİGAT
Dos\aNo:l993 1362
AJacakh: Murat Sonel Aykut vek. Av. Avhan Çalış-İskenderun.
Borçlu: Ahmet Çelikkol-Kıalali Köyü. Şekerli Nahivesi Siverek
Ş.Urfa.
Borç miktan: 750.000.000.- TL asıl alacağın 10.6.1993 tarihinden
ıtibaren %54 ticaret faizi ve vekalel ücreti ve icra masraflan ile birlik-
te tahsıli.
Alacaklı tarafından alevhiftize başlatılmış bulunan icra takibinde,
ödeme emri bila tebliğ iade edilmiş ve zabıtaca yapılan adres tahkika-
tında da adresiniz meçhul kaldığından ödeme emrinin ilanen lebliği-
ne karar verilmişür.
Karar uyannca işbu ilaran >ayın tarihinden itibaren takip konusu
borcu ve masraflarını 25 gün içinde ödemeniz, borcun tamamına \e-
ya bir kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkına dair bir iuraa-
nız var ise yine 25 gun içerisinde a> nca İcra Tetkik Mercii Hâkimliği"-
ne yazılı olarak bildirmeniz. 25 gün içinde bildirmediğiniz takdirde
aynı müddet içinde 74. madde uyarınca mal beyanında bulunmanız,
aksı takdirde hapisle lazyik olunacağınız. hiç mal beyanında bulun-
maz veya hakikate a> kın be> anda bulunursanız. hapisle cezalandın-
lacağınız, borç ödenmez ve>a itiraz edilmezse cebri icraya devam
edilecegi ödeme emri yerine kaim olmak üzere ılan olunur. (İİK. 168
Md.) 15.4.1993
Basın: 47635
HUKUKSUZDEMOKRASİ
HalitÇelenk
3. bası 3,0.000 (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Tûrkocağı Cad 19-41 Cağaloğlu-İstanbul
Ödemeli gönderilme/
Hukukım aşılmasına doğru...
Nasıl olur da işgal ettiği devlet katı. devletin en yüksek mertebesi bile
olsa. yürütmeden sorumlu olan bir kişi. kullanacağı sözcüklerle bir
düzeni bozacağını hesaplamaz.
M.TULUİ SÖNMEZ Hukukçu MSÜÖğ. Görevlisi
Sdir...
okrates'in hepimizce bilinen şu
ünlü sözlen yüzyıllar sonra bir
kez daha gündemimizde yer alı-
yor yazık ki. Bu antik filozof
demiş ki "...en kötii yasalar büe,
hiç yasa olmamasından daha i>i-
Kötü yasalar mı? Haşa... Biz ülkemizde
kötü yasalar olabileceğine inananlardan
değiliz. Kötü yasalar demeyeceğız. ama ba-
zı hukukun temel ilkeleriyle pek de bağdaş-
mayan yasalann varlıklannı da anımsama-
dan gecemeyeceğiz. Örneğin 11 Şubat 1986
günlü, 3259 sayılı "İslam Kalkınma Ban-
kası'na Vergi Sluafiyeti Tanınması Hak-
kında Kanun"un halen yürürlükte olmasını
nasıl duraksamadan geçebiliriz
0
Ve de ül-
kemizdeki milli bankalar takır takır Ku-
rumlar Vergisı öderken adı geçen banka-
nın bir kuruş vergi ödememesı olgusunu
nasıl açıklayabiliriz? Ve bu durumu yasala-
nn genel esaslanndan olan 'eşitlik' ilkesiy le
nasıl bağdaştırabiliriz? İnsanı "İslam Ban-
kası kalkınırsa, ülkemiz de kalkınır" diye
düşündürmek istıyorlar sanki.
Yasalar alanında (teşrii yaşamda) huku-
kun özünün ve temel ilkelerinin gözden
kaçınlması. sadece anayasamızın temel ku-
rallannı değil. toplumumuzda var olan ah-
laki değerleri de sarsmaz mı? Ama biz bu
olgunun düşünsel (fikri) ve fclsefescl yönü-
nü irdeleme durumunda değiliz. Biz konu-
ya bir hukukçu gözüvlc bakacağız ve dıye-
ceğiz ki: Amaçlannın dışına çıkan. hukuk-
sal amaçtan uzak düşen yasalar. kötü
yasalar olsalar bile y ine de yasadırlar bu ni-
telikleriyle. devlet başta olmak üzere. her
y öneıim ve her kişi onlara uy mak zorunda-
dır. Bizim bu yazımızda üzerinde ısrarla
durmak ıstediğimiz husus. hukuksal yaşa-
mımızda çok kaygılar uvandıran edimlı
(fiili) bir olaydır. Hukukun. yasaların aşıl-
ması. kanunsuzluk cangılına adım atılma-
sıCumhuriyet rejimine bağlı bir hukuk
devletınde böylcsine bir yola nasıl sapılabi-
l^r? Tasavv ur dahi edilemez! Amu neacıdır
Kİ. fıiliyatta. başka bir deyişle "edimli ola-
rak' bu durum gerçek ya^an.da giderek
boy salmaktadır. Hem de son yıllarda daha
da artarak. siyasal ihtiraslar uğruna. kamu
yaran ve kamu düzeni kurban edilerek.
Hem de devletimizın en yüce makamların-
da oturan. en yetkıli kişiİer tarafından.
Bunun en açık örneğini 27 Mari yerel se-
çımlennden önce bir ke/ daha yaşadık.
Dcvletımizin'yürütmeerki
1
ninbaşında bu-
lunan en yetkıli ağızdan 'kaçak yapılara
(bunlara gecekondu diyorlar) dokunulma-
yacağı' sözleri telatTuz edildi.
Aynı sözler İstanbul Belediye Başkan-
lığı'na adaylığını koyan bir partili tarafın-
dan da pervasızca dile getirildi. Sadece bu
iki örnck. İstanbulumuzun bir 'cangıTa dö-
nüşmesine yetti de arttı bile: Güzel İstan-
bul. bir Moğol istilasına uğradı. İstanbul'-
un birdaha geri dönmemek üzere, doğasıy-
la beraber yok edildığını hepimiz gördük.
Neden? Bu kıyımı önleyici yasalar yü-
rürlükte değil mi? Nasıl olur da birkaç 'söz-
cük'le koskoca bir kentin imar düzeni al-
tüst olur. Toplumumuzun üstüne kurulu
olduğu temel bu kadar çürütüldü mü? Na-
sıl olur da birkaç yetkilinin 'yetkisini aşa-
rak' ağzından çıkardığı birkaç sözcükle
koca bir ülkenin yasal düzeni bertaraf edı-
lir? Devletimizin en büy ük gücü olan yasa-
ma erki ve yasama süreci aşılır geçilir?
Daha da ötesi. nasıl olur da işgal etliği
devlet katı. devletin en yüksek mertebesi
bile olsa. yürüımeden sorumlu olan bir ki-
şi. kullanacağı sözcüklerle bir düzeni boza-
cağını hesaplamaz. Kamu yarannı zedele-
yecek sözler söyleyebilir? Ve de bundan
sorumlu tutulmaz. bunun kefaretini ver-
mez?!
Bu hukuk dışı fıili davranışlarla yasalar
aşılmakta... Bu nedenle bir hukuk devleti
olan cumhuriyetimizin temelleri oyulmuş
olmuyor mu?
Büyük yazar ve düşün insanlanndan
Anatole France bakın ne diyor: "...cebrin
kanunları zaruri kalması gibi. ahlaksızlık da
ahlakın mevcut olmasına sebep olur...'" Bü-
yük üsıat. bu erdem dolu sözlerini şu tüm-
ceyle tamamlar: "Rezalet parlak sosyetele-
re has bir şey, hatta onlann en gözde eğlen-
celerinden biridir."
TARTIŞMA
1 Mayıs'ın önemi
I
Mayısdünyaişçi
sınıfının
bay ramıdır. Her
yıl dünya işçi
sınıfının
coşkuyla
kutladıeı bu bayram ülkemizde
ilk kez f Mayıs"l909 tarihinde
Osmanlı İmparatorluğu
sınırlan içinde kutlanmıştır.
1925yıhnda'BaharveÇicek
Bayramı'ilan edilen 1 Mayıs,
1927 yılında tümden
yasaklanmıştır. Ne y azık ki
ülkemizde 1 Mayıs"ınanlamı
sürekli olarak bilinçli bir
şekildeçarpıtılmıştır. Çeşitli
adlar altında algılanmasını
sağlamaya çalışmanın
arkasında hep artniyetler
olmuştur. Taşeronlaştırma.
sendikasızlaştırma ve işçi
sınıfının sermaye sınıfına teslim
olmasını ve sermay e sınıfının
kârlanna kâr katmayı amaçlayan
artniyeüi poliııkalar, egemen
sınıfın uydusu durumunu
gelmiş hükümetler tarafından
benimscnip hay ata
geçirilmiştır.
Günümüz kapitalist dünv asına
baktığımız vakit ise işsizSîğin
tüm dünyada artuğına tanık
oluyoruz. Kapitalist kalkınma
süreçlerini tamamlamış Batı
ülkelennde bile adına 'Yeni
Dünya Düzeni' denilen
alda'tmaca altında işsizyığınlar
aünden güne artmakta. sosyal
tiuzursuzluklar
başgöstermektedir. Yaratılan
bu karmaşa ortamında şov en
milliyetçilik duy gulan aklın ve
şağduyunun yerini almaktadır.
İşsiz kitleler uluslararası silah
tekellerinin birer oy uncağı
halinegetirilmektedir. Bu
umutsuz yığınlar ülkelerindeki
azınlıklara yaşam hakkı
tanımayarak empery alizmin
ekmeğine yağ sürmektedırler.
Önümde Dev rimci İşçi
Sendikalan
Konfederasvonu"nun(DİSK) 1
Mayıs 1993.tarihliaylık yayını
duruyor. DİSK in ülkeyi
y önetenlerden birtakım haklı
taleplerıvar. Bunlar bilinen
şey ler. fakai anımsatmakıa
yarargörüyorum.
• 12 Eylülanayasasıve bütün
anti-demokratik yasalar
dcğiştirilmelidir.
• Temel haklann kullanılması
önündeki bütün engeller
kaldırılmalı. başta işçi sınıfı
olmak üzere loplumun tüm
kesimlerinin her alanda
örgütlenmeveörgütleri
arasında ilişki kurma hakkı
güvence alıına alınmalıdır.
• Çalışma yaşamı uluslararası
norrnlara uygun hale
getirilmeli. aylar önce
imzalanan 1LO sözleşmelen
doğruhusunda yasal
değişikliklcr yapılmalıdır.
• Işten atmalara bağımsız
yargı denetimi getinrmeli.
çağdaş bir işgüvencesi yasası
13. ülııslifârüsı !stüH
Jıyl Fılm
6 Mayıs'tan ttibaren
Beyoğlu Lale ve Bakırköy Avşar Sinemalarında
ILAN
T.C.
DİYARBAKIR
AŞLİYE 1. HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1991 441
Davacı Vakıflar Genel Mü-
dürlüğü vekili larafından dava-
lılur Mali>e Hazinesi ve Diyar-
bakır Belediyesi alevhıne açıl-
mış bulunan tapu iptali \e tescil
davasmın yapılan açık duruş-
ması sırasında.
Dıyarbakır ili Dabanoğlu
mahallesinde kain ada 160 paf-
ta 38 parsel 7 savılı tapu kaydı-
nın malıki bulunan Mehmet
Kızı Papo Hatun'un 7 sayılı ta-
pu kaydının MK'nm 639' mad-
desı gereğince davacı Vakıflar
Genel Müdürlüğü adına tescil
edileceğinden Mehmet kızı Pa-
po Hatun'un bu taşınmazda
hak iddia eden \e var ise mıras-
çılannm Diyarbakır Asliye 1.
Hukuk Mahkemesi'nde devam
etmekte olan 9.6.1994 günlü du-
ruşmaya 3 aylık süre içerisinde
müracaat etmeleri keyfıyeti ilan
olunur.
Basın: 47719
PENCERE
çıkartılmahdır.
• İşsizliğe karşı ücret ve sosy al
haklarda hiçbir kısıtlama
olmaksızın çalışma saatleri
azaltılmalı. yeni iş alanlan
açılmalıdır.
• 12 Ey lül'ün y ol açtığı y ıkımı
orıadan kaldırmayı vaat ederek
ikıidaragelenDYP-SHP
koalisy on hükümetı. bu
v aadini y erine getirmeli. bütün
faili meçhul cinayetler
aydınlanmalı.
Ülkemizde yıllarca uygulanan
politikalar. emeği değersiz
göslermeyeyönelikıir İşçi sınıfı
bu olumsuz koşullan kendi
lehineolacak biçimde
değiştirebilecek güce ve bilince
sahiptir. Yeter kTbu gücünün
farkına varabilsin. Türk işçi
sınıfı. ınsanlanmıza 'emeğinen
yüce değer' olduğunu anlaımak
zorundadır.
Burak Ulusal
Şeriat Düzeni?.
Hıristiyanlık sözcüğü dile gelince, anılan ilk kent
Roma'dır; Vatikan, Hazreti İsa'yı peygamber bilenlerin
'Kâöe'sidir; İslam deyince de akla Mekke gelir; her yıl
dünyanın her yöresinden hac için yola çıkanlar, akın
akın Suudi Arabistan'a giderler.
Peki. Islam'ın kutsal topraklarındaki yaşam vetoplum-
sal düzen nedtr?.. Suudi Arabistanda çalışan -adı bizde
saklı- bir Cumhuriyet okurundan gelen mektubu birlikte
okuyalım.
•
"Türkiye'nin gündemine yerleşen ve son günlerde bi-
rinci sıralara oturan şeriat devleti-laik cumhuriyet' far-
tışmasına ufak bir çıkış noktası daha kazandırabilmek
için bugün yeryüzünde şeriat kurallarını en detaylı şekil-
de uyguladığmı iddia eden Suudi Arabistan'dan bazı
manzaralar sunmak istiyorum.
Aslında bir kralın ve onun kabilesinde vücut bulan
aristokrat-bürokrat hakim sınıfın olduğu yerde şeriat dü-
zeninden bahsetmek, işi başından çıkmaza sokuyor;
ama. ne yazık ki elde daha iyi bir başka örnek yok.
Suudi Arabistanda nüfus sayımı 1993e kadar günah
sayılırdı. Ekonomik gereklerin zorlamasıyla bu günah
93te delındi ve ortaya kabaca şöyle bir tablo çıktı: 10
milyon Suudi vatandaşı, 10 milyon yabancı...
Suudi Arabistan'ın dünyanın girilmesi en zor ülkesi
olduğunu söylersek bu 10 milyon yabancı biraz tuhaf
görünecektir; ama, gerçekte bu yabancılar rejimin te-
mel direğidir.
Suudi Arabistan da bugün adı konmamış bir kölelik
rejimi var. Ülkenin sahibi Araplann yüzde 99'u çalış-
maz, üretmez, hayatlarmı kazanmak için hiçbir ugraşa
girmezler. Krala ait petrol geliri Suudilere -faizsiz ve ço-
ğu zaman vadesi dolmadan aflara bağlanan uzun geri
ödeme dönemleriyle- kredi olarak verilir. Ülkenin tek
endüstrisi olan petrol ürünlerini üreten tesislerin sahip-
leri Araplar, ama yöneticileri -çoğu Amerikalı- Batılılar.
Ülkede işçi hakkı olmadığı için çalışma saati, asgari
ücret, çalışma koşullan, işçi sendikası, grev gibi sözcük-
lerin sözlüklerde bile yeri yok. Ülkenin ana gelirkaynağı
petrolün yarattığı zenginliğin düzeninde. ortaya çıkan
hizmet yükunü Uzakdoğulu, Ortadoğulu ve Afrikalı fakir
insanlar sırtlamış. Fakat asıl kölelik bunda da değil. Suu-
di Arabistanda çalışmaya gelen her yabancının bir
Arap sponsoru olmak zorunda. Bu sponsorun izni olma-
dan ne çalışman, ne çahşmaman. ne de ülkeden aynl-
man mümkün olabilir ve Arap bu hizmeti(l) karşılığı
senin gelirine ortak olur. Arabistan'ın her köşesi dışar-
dan adam ve kadın getirip bunlan pazarlayan kuruluş-
larla dolu...
Aslında bu ekonomik yaşamın hikâyesi oldukça uzun;
ama, sonu şuraya geliyor: Araplar, şeriat hükümlerin-
den çok. buna dayanan örfi hükümlerle yönetiliyor; bun-
dan çok mutlular. kendilerine dört kadın satın almayı ve
dışarda istedikleri kadtnlarla şampanya içmeyi sağla-
yan şeriata büyük sempatiyle bakıyorlar. Kadın bir
Arap 'ın en değerli malıdır. Her hafta devlete ihanet ya
da hırsızlık gibi suçlarla kafası ve elleri kesilen insanlar
ise zaten Arap değil; bu infazlar. Araplara bir hatır-
latma'd/r.
Arap ın petrolü, Batı nın bilgi birikimi, Üçüncü Dünya '-
nın kol kuvveti bugünkü şeriat yönetiminin temelindeki
sağlam üçgeni oluşturur.
Günde beş vakit din polisinin sopasıyla dükkânlannı
kapatıp camilere yollanan çoğu Arap da bu deli gömle-
ğini yırtmaya kalkacak değildir, içki içmenin yasak oldu-
ğu bir ülkede insanlar içki içmek için hafta sonu ülke
dışına çıkabilecek kadar zenginse, zaten sorun yoktur
ve hâlâ elleriyle yemek yiyen, o muhteşem evlerinde
keçileriyle yatan ve hâlâ ayakkabı gıymeyen bir toplu-
mun zenginliği, kölelik sistemine ve iki yüzlü adalete
dayanıyorsa, bunun Müslumanlıkla ilişkisi de aynca dü-
şünülebilir."
•
Pekı. Müslümanın anavatanı sayılan topraklarda ge-
cerli bu düzenın gerçek bekçisi kim?..
Bosna da Müslümanlara kıyılırken kılını kıpırdatma-
yan ABD Kuveyt işgal edilirken bölgede şeriatı koru-
mak ıçın mı Koriez Savaşı'na girdi?..
AKLIN YOLU BİRDİR
KTTAP DOSTLARI
Size verilecek iş adreslerine giderek yeni kitap
dostlarıyla tanışırken ortak üretimi hakça bölüş-
meye ne dersiniz? İyi yaşamak için iyi kazanmak
zorundaysanız.
Gelip bir haftalık satış egitimimize Kaülarak zama-
nı dürüst yollarla en kısa sürede paraya çevirin.
GELBAL Basın Yayun Ltd. ŞU.
lstiklal Cad. Küçûkparmakkapı Sok. 10/1 Beyoglu
(Ziraat Bankası nın karşı sokaâı)
Başvurular Salı günü saat 17.00^ kadar geçeriidir.
MAZGİRT1 NO'LU KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo- 1956 306
Karar No: 1959 1754
Parsel No: 59
Mahkememizin 1.9.1959 gün 1956 306 esas 1959 P54 karar sayılı
hükmü ile Mazgirl ilçesi Kuşhane Kö> ü biriiğine ait 59 no'lu parselin
vapılaıı yargılaması sonunda tespit gibi Germısi Köyü'nden Hasan
ve Hüseyin Turgut adlanna tapuya tesciline karar verildiği. davacı
Hıdır Taynışın adresi meçhul kaldığından ve kendisıne karar tebliğ
edılemedığinden işbu ilanın gazetede ilanından 30 gün sonra davacı
Hıdır Tavtaş'a karar yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın. 47712
CEYHAN 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1988 437
Davacı Maliye Hazinesi'ne izafeten Elife Gün vs. aleyhine açılan
davanın mahkememizde yapılan açık yargüaması sonunda;
Yukarıda esas numarası yazılı dosyada davalılar Muslafa oglu İs-
matl Sefa Gök. Mustafa kızı Fatma Nimet Gök. Mehmet kızı Durdu
Gün (Gül), Mehmet oğlu Durmus. Ali Gün. Asım çocuklan Leyla
Gük. Hüly a Gük. Hay ali Gük. Ay la Gük. Cerrah Güner Gük. Meh-
mel Gük. Asım eşi Nazlı Gük. Mehmet Gün eşi Elife Gün'ün yapılan
tüm araştırmalara rağmen tebligata yarar açık adresleri tespit edile-
mediğinden adlanna ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir.
Adı geçenlerin 23.6.1994 tarihinde saat: 09.00'da mahkememizde
bizzat bulunması veya bir vekille temsil edilmesi hususu 7201 sayılı
Tebligat Kanunu'nun ılgili maddeleri gereğince ilanen tebliğ olunur.
19.4.1994 Basın: 47691
KAYSERİ 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1988 521-1990 1088
Davalılardan Kazım Erkan'ın ölmüş olduğu ve mirasçılan olan
Necmiye Erkan. Vahdi Erkan. Mihittin Erkan tüm araştırmalara
rağmen adreslerinde bulunamadığından. adlanna ilanen tebligat ya-
pılmasına karar verilmiş olmakla:
Davacı Tapu Sicil Müdürlüğü adına Hazine vekili tarafından da-
valılar Yakup Hakkı Adalar ve Kazım Erkan adına açılan tapudaki
yanlışlığın düzeltilmesi davasmın retle sonuçlandığı:
Bu karann y ukanda isimleri yazılı bulunan davalı mirascılan adı-
na ilanen tebligat y apılarak 8 gün içinde temyiz etmeleri, bu süre için-
de temyiz etmedikleri takdirde karann kesinleşecegi ilanen tebliğ
olunur. 15.4.1994 D ._,.,
Basın: 47626