23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 1994 SALI 10 DIZIYAZI Cumhuriyet, bağnazlığı yendi-8- emalist Dev- rim'in laiklik sı- yasetınin gereği v ı c d a n d a k ı '"tahtına*' konan . orada öz- gürdür. Kuşkusuz burada özgür olan din değil. fakat bıreydir. Çünkü din. bır özgürlük öznesi değildır. "Dîn özgürlüğü " denen özgürlük. dinin özgürlüğü degil, fakat birevın v ıcdan ve inanç öz- gürlüğüdür. Burada birey sözcü- ğününaltını özellikle çıziyoruz. Çünkü Kemalist Devnm. "din özgüriüğiTadı altında, dınci güçlere cemaat olarak, bir top- lumsal güç olarak özgürlük tanı- madı. Tersıne ortaçağ hâkim sı- nıflanna kar^ı devrimcı diktatör- lük uyguladı. Ne var kı. bir devrimin, her- hangi bir siyasal otontenın do- kunamayacağı. dokunma kudre- tinın bufunmadıgı ve dokunma- ması gereken bir alan vardır. İş- te bu alan, bıreyın vıcdanıdır. Kuşkusuz bireyin vicdanı ve ınançlan. toplumun \e tarihın dışında olu^mu> değildir. Bire- yın vicdanı da, toplumsaldır, ta- rih içinde toplumsal sınıfların degerlcnyle olusjur. Bununlabır- likte, verili bir zamanda bıreyle- rin tek tek vicdanları. düşünce- len \e inançlan vardır. Bunlar değışmez degildır. Ancak zorla değiştinlemezler. O nedenle top- lumun düşünce ve inançlanna yeni bır içerik vermek isteyen demokratik devrimler, birey in vicdan ve inanç özgürlüğünü ka- bul etmi^lerdir. Vicdan ve inanç özgürlüğü Laiklik. dinlere yalnız birey ile Allah arasındaki manev i ilii;- ki alanını bırakmaktadır. Birey. öbür dünyaya ilişkin bütün so- runlarını. siyasete. toplumsal ha- yata. kültür ve bilim faalivetıne taşırmadan. Allah ile kendi ara- sındaki bu kapalı iliski içinde çözecektir. Birey. burada *,onu- na kadar özgürdür. ls,te \ icdan ve inanç özgürlüğü denen özgür- lük de bundan ibarettir. Kemalist De\ rim de. bir yan- dan sıyaseti ve toplumu dınsel ideolojiden anndırma mücade- lesı verırken. öte yandan bıreyın vicdan özgürlüğünü kabul et- miştir. tnanç ve vicdan özgürlü- ğü, bugün yorumlandığı gibı. or- taçağın bir zaferi değil. tersine ortaçağ sistemıne karşı mücade- lenin kazanımıdır. Atarürk, bağnazlık ile dinler arasındaki bağlantıyı kurmuştur: "\Iedeni\etin geri olduğu ceha- let devirlerinde, fikir ve \icdan hürriyeti. tahakküm \e baskı al- tında idi. İnsaniık bundan çok zarar görmiiştür. Özellikle, din muhafizlığı kissesine bürünenle- rin,hakikatidüşüncbUenler,söy- le\ebilenler hakkında reva gör- diikleri zulüm ve işkenceler, in- saniık tarihinde dainıa kirli faci- alar olarak kalacaktır."( 13) Atatürk, görüldüğü gibi, bağ- nazlığı tarihsel konumuna otur- ur. Bağnazlık. ona göre toplum- sal gelişmenın karşisına dikil- menm. geçmişe bağlanmanın ahlâkıdır. Bağnazlığa karşı hoşgörü Cumhunyet idcolojisi. dınsel bağnazlığın karşısına, burjuva- demokratik devrimlerin değer- Ieri olan vicdan özgürlüğü ve hoşgörüvle çıkar. Medeni Bilgi- ler kitabında. herkesin "İstedi- ğini düşünmek, istediğine inan- mak.kendineözgü siyasal birdü- şünce>e sahip olmak, bağlı oldu- ğu dinin gereklerini vapmak ve- ya vapmamak. istediği dini seç- mek. belli bir dinin törenlerini yerine gerirmek" hak ve hürn- vetlen olduğu belırtılir. "Tiirki- ve Cumhuriveti'nde herkes Al- a'Umhuriyet ideolojisi, dinsel bağnazlığın karşısına, burjuva-demokratik devrimlerin değerleri olan vicdan özgürlüğü ve hoşgörüyle çıkar: "Türkiye Cumhuriyeti'nde herkes Allah'a istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseye dini fikirlerinden dolayı bir şey yapılamaz." Hiç kimsenin düşüncelerini "zorla başkalanna kabul ettirmeye kalkışmasına izin verilmez." DOÖU PERİNÇEK \ inançlara saygılıdır" ilkesinı bayrak olarak eline alan zevartan ı\ i niyet beklenebilir miydi? Bu bayrak yüzyıllardan beri, cahil ve bağnazlan. hurafeperestleri aldatarak özel amaçlanna ulaş- maya kalkışmış olanlann taşı- dıklan bayrak değil miydi? Türk milleti, yüzyıllardan beri, sonu gelmeyen felaketlere. içinden çı- kabilmek için. büyük fedakâr- lıklargerektiren çirkef bataklık- lara hep bu bayrak gösterilerek sevk olunmamış. mıydı? "Dinsel düşünce ve inançlara saygı" anlavışı, Atatürk'e göre, pratikte Cumhuriyet Devrimi düşmanlığının bayrağı olmuştu. Gericüiğe kapşı sert tavnr Dinci çevreler, Kemalıst Dev- rım'in ortaçağ güçierine karşı uyguladığı "Jakoben despotlu- ğunu" demokrasiye kanjit oldu- ğu gerekçesiyle eskıden beri eleştirirler. burjuvazının hemen bütün ideologlan, başta "Sivil Toplumcular" olmak üzere. bu eleştiriyi paylaşıyoTİar. Bu anlayışa göre Fransız Dev- lah'a istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseve dini nkirlerinden dola- >ı bir şey yapılamaz." Hiç kim- senin düşüncelerini "Zorla baş- kalanna kabul ettirmeye kalkış- masına izin verilmez.'""Milli ve toplumsal hayatta ferdin dinsiz. ;u veya bu inanç sistemine sahip oluşu, miüi ve toplumsal görevi bakımından ne bir kusur ne bir crdem sayılabilir. Türkiye'de di- nin dünya işlerinden ayrı tutul- duğu, laikliğin ilan olunduğu an- dan itibaren hiç kimse, hiçbir ibadete zorlananıaz. Hiç kimse vicdamnın verdiği esinle kabul ettigi ibadetten yasaklanamaz." (14) Dikkat edilirse. ibadet özgür- lüğünün kaynağı. "vicdandan gden esin"dir. Yoksa cemaat. bi- reyi ibadete zorlayamaz. Ata- türk. \icdanlar üzerinde baskı uygulay abilecek güçlerin kimli- ğini, kimi zaman ince bir dille belirtir "Artık samimi inanç sa- hipleri, derin iman sahipleri, hürriyerin gereklerini öğrenmiş göriinüyorlarr Aslında burada bir saptamadan çok bir uyan bu- lunmaktadır. Inananlar. hürriye- tın gereklerini öğrenmelıdırler uyansı! Atatürk'e söre. kimileri. vic- r inci çevreler, Kemalist Devrim'in ortaçağ güçlerine karşı uyguladığı "Jakoben despotluğunu" demokrasiye karşıt olduğu gerekçesiyle eskiden beri eleştirirler, burjuvazinin hemen bütün ideologları, bu eleştiriyi paylaşıyorlar. Oysa demokrasi, dünyanın her yerinde gericüiğe karşı diktatörlük uygulayarak gelmiştir. Gericüiğe diktatörlük uygulanmasına itiraz etmek, pratikte demokrasiye itirazdır. dan hürriyetini. u ruhun.\llah"ın etkisi altında dini hayatı idare için sahip olduğu hak"tan ibaret görmektedirler. Atatürk. hoşgö- rünün içeriğini bu gibi bagnaz- lan eleştirerek belirler. Hoşgörü, "O kinısedc vardır ki, \atanda- şının \eya herhangi bir insanın vkdani inanışlanna karşu hiçbir kin duymaz, bilakis hürmet eder."(l"5) Atatürk. hoşgörünün, sınırla- nnı da çizer. Birincisi, ortaçağ kurumlanna ve onlann mensup- lanna tahammül edilemez. "TürkKeCumhuriyetidahilinde bütün tekkeler ve zaviveler ve türbeler kanunla kapatümışlar- dır... Tarikatlar kaldınlmtştır. Şey hlik, den işlik. çelebilikfhali- felik, fakıhk, büy ücülük, rürbe- darhk vb. yasaktır. Çünkü bun- lar gericilik kay naklan ve ceha- let damgalandır." (16) tkincisi. hoşgörü aldırmazlık derecesine götürülemez. Ata- türk, ortaçağ güçlerine karşı mü- cadele ettiğinın bilincindedir. Onlann karakterini bilmektedir. " Hürriyet düşmanlannın yok ol- duğu, bi/jm gibi düşünen ve his- sedenlerie yaşadığımız yargısuıa varmak zordur." (17) O neden- le hürriyetçilerin iyi niyetli ol- malannın "hiçbir zaman hiçbir şeyi tamir edemediğine'' tarihten kanıt gösterir. Kemalist Devrım'in "dinsel düşünce ve inançlara saygı" ko- nusunda yaşadığı deneyim gös- termıştır ki. laik rx>litika. bıçağın sırtında ilerlemıştir. 17 Kasım 1924 günü Terakkı- perver Cumhuriyet Fırkasf nın kurulmasıyla "dinsel düşünce ve inançlara saygı" konusu da, Ke- malist ıktidann gündemine gı- rer. Terakkıperver Fırka progra- mının 6. maddesi bu politikayı öngörmektedir. Times'in İstan- bul muhabirinin bu maddeye ilişkin göriişünü sorması üzeri- ne. Atatürk şu yanıtı venr: "Din- sel düşünceiere ve inançlara say- güı olmak, öteden beri doğal ve genel bir anlayışdr. Bunun aksi- ni düşünmek için sebep yoktur." (18) Okıe saygı anlayışı Ancak yaşanan deneyimden sonra, Atatürk'ün "dine say- gfkonusundaki değerlendirme- si değişti. 1927 yılında Büyük Nutuk'ta bu ilkenin siyasal ve toplumsal hayatta oynadığı ro- lün muhasebesini şöyle yaptı: "Parti dinsel düşünce ve .emalist Devrim, bir yandan siyaseti ve toplumu dinsel ideolojiden arındırma mücadelesi verirken, öte yandan bireyin vicdan özgürlüğünü kabul etmiştir. inanç ve vicdan özgürlüğü, bugün yorumlandığı gibi, ortaçağın bir zaferi değil, tersine ortaçağ sistemine karşı mücadelenin kazanımıdır. rimi'nin Vende köylülerinin is- yanını bastırması veya Ekim Devnmı'nden sonra ıç savaşta Sovyetler'in gerıciliği ezmesi demokrasiye aykırı oluyor. Oysa demokrasi. dünyanın her yerinde gericüiğe karşı dik- tatörlük uygulayarak gelmiştir. 1640-1648'de Cromwell'ın ön- derlik ettiği Ingılız devrimi, Washington'un ve daha sonra Lincoln'ün önderlik ettiği Ame- rıkan demokratik devrimleri, 1789 Fransız Devnmi ve diğer bütün örnekler, demokrasinin ebesinin de\rimolduğunu kanıt- lar. Gericüiğe diktatörlük uygu- lanmasına itiraz etmek. pratikte demokrasiye itirazdır ve her za- man demokrasi düşmanı güçler- le, şeriatçılarla aynı cepheden yapılır. Kaldı ki gericüiğe diktatörlük uygulanan dönem, Feroz Ah- mad'ın da saptadığı gibi, Türki- ye'de düşünce özgürlüğünün gö- reli en geniş olduğu dönemdir. (19) Notlar: 13- Medeni Bilgiler, s. 56. 14- CHP "XV. Yıl Kitabı". aktaran: Şevket Sürevya Ayde- mir, Tek Adam, 111,8. basım, Is- tanbul 1983, s. 453 vd. 15- Medeni Bilgiler, s. 56 vd. 16- Aynı eser, s.56. 17- Aynı eser. elyazısı, s. 511. 18- Atarürk"ün Söylev ve De- meçleri. III, s. 78. 19-Feroz AhmadLittihatçılık- tan Kemalizme, çev. Fatmagül Berktay, 2. basım, tstanbul 1986. s. 225. Yarın: İdeolojik kültürel devrim SODA SANAYİİ A.Ş. YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI'NDAN BİLDİRİLMİŞTİR. Şirketimiz Yönetım Kurulu 24.10.1994 gun, 24 sayılı karan ile Olağanüstü Genel Kurul'un 28.11.1994 Pazartesi günü saat 14.30'da Barbaros Bulvarı No 125 Camhan. Beşiktaş/lstanbul adresınde aşağıdakı gündemı görüşmek üzere toplanmasına karar vermıştir. Sayın pay sahiplerının bizzat veya yetkıye haız terrtsılcılen vasıtası ile toplantıya katılmalan rica olunur. GÜNDEM: 1. Başkanlık Divanı'nın teşkilı ve Divan'a Genel Kurul adına toplantı zaptını igpzalama yetkisi verilmesi. 2. Esas Mukavelenin Sermayeye ılışkın 6. maddesinde yapılan değişikliğin onaylanması. 3 Yı! içinde aynlan Yönetim Kurulu üyelennın yerıne yapılan atamaların onaylanması. SERMAYE: ESKİ ŞEKİL Madde: 6 Şırketın sermayesı 655.QOO.Q0O.Q00.-(Altıyuzellıbeş mılyarj Turk lırasıdır. Bu sermaye her bırı 1.000.-(Bın) Turk lıra nomınal değerde hamılıne yazılı I. Tertıp 17.000.000. II. Tertıp 11 000 000, III. Tertıp 9.750.000, IV Tertıp 10.250.000. V Tertıp 16.000.000, VI. Tertıp 40.600.000, VII. Tertip 78.400.000. VIII. Tertıp 72.000.000, IX. Tertıp 149.900.000. X. Tertıp 202.100.000 ve XI. Tertıp 48.000.000 olmak uzere toplam 655.000.000 paya bölünmüştür. Yönetım Kurulu'nun karan ile pay senetleri müteaddıt paylan ıhtıva eden kupürler halınde bastırılabılir. Eskı sermayenın 11.000.000 OOO.-(Onbırmılyar) Turk Lıralık kısmı nakden ödenmış olup. 186.697.920.-(Yüzseksenaltımılyonaltıyuzdoksanyedıbındo- kuzyuzyırmı) Turk Lırası portfoyumuzde bulunan ıştırak hısseterının satışından doğan kârlardan, 9.750.000.000.-(Dokuzmılyaryedıyiızellırnılyon) Türk Lırası TTK'nun 146-151 ve 451 ıncı maddelerıne gore Kromsan Krom Bıleşikleri Sa- nayıı ve Tıcaret AŞ'nın tüm aktıf pasıfıyie kul halınde devır alınmasından 100.696.994.-(Yüzmılyonaltıyüzdoksanaltıbındokuzyüzdoksandöft) Turk Lirası T987 ytlına aıt ıhtıyat akçelennden karşılanmış 441.154.730.434.-(Dörtyuzkırk- birmılyaryüzellıdbrtmılyonyedıyuzotuzbındörtyüzotuzdort) Türk ürası amortıs- mana tabı ıktısadı kıymetlenn yenıden değerlemesı sonucu oluşan fonlardan 144.807.874.652.-(Yuzkırkdörtmılyarsekızyuzyedımılyonsekızyüzyetmışdortbı- naltıyüzellııkı) Türk üralık kısmı ıştıraklerden alınan yenıden değerleme artış fonundan 3332 sayılı kanunla değışık VUK'nun mükerrer 298'ıncı maddesi hükmüne gore sermayeye ılave edılerek ortaklara paylan oranında bedelsız olarak dağıtılmıştır Bu kez arttınlan 48.000.000 OOO.-(Kırksekizmılyar) Turk üralık sermayenın tamamı nakdı olarak ortaklar tarafından taahhut edılmış ve 1/4'u nakden ödenmıştır. Genye kalan 3/4'u Yönetım Kurulu'nun alacağı karara gore odenecektır. SERMAYE: YENİ ŞEKİL Madde: 6 Şirketın sermayesı 930.100.000.000 -(Dokuzyüzotuzmilyaryüzmilyon) Türk lırasıdır. Bu sermaye her bıri 1.000.-(Bın) Turk ürası nomınal değerde hamılıne yazılı I. Tertıp 17.000.000, II. Tertıp 11.000.000, III. Tertıp 9.750.000, IV. Tertıp 10.250.000, V. Tertıp 16.000.000, VI. Tertıp 40.600.000, VII. Tertıp 78.400.000, VIII. Tertip 72.000.000, IX. Tertıp 149.900.000, X. Tertip 202.100.000 ve XI. Tertıp 48.000.000 ve XII. Tertıp 275.100 000 olmak uzere toplam 930.100.000 paya bölünmüştür. Yönetım Kurulu'nun karan ile pay senetlen müteaddıt paylan ıhtıva eden kupürler halinde bastırılabılir. Eskı sermayenin 59.000.000.000.-(Elhdokuzmilyar) Türk Üralık kısmı nak- den ödenmiş olup. 186.697.920.-{Yuzseksenaltımılyonalttyüzdoksanyedıbın- dokuzyüzyirmi) Türk ürası portfoyumuzde bulunan ıştırak hısselerının satışın- dan dogan kârlardan, 9.750.000.000.-(Dokuzmilyaryedıyüzellımıryon) Türk Lı- rası TTK'nun 146-151 ve 451 'ınci madoelerine gore Kromsan Krom Bıleşıkten Sanayıı ve Tıcaret AŞ'nın tüm aktif pasıfıyie kul halınde devır alınmasından 100.696.994.-(Yüzmılyonaltıyüzdoksanaltıbındokuzyuzdoksandort) Turk ürası 1987 yılına ait ıhtıyat akçelennden karşılanmış 441 154 730.434.-(Dörtyuzkırk- bırmılyaryüzellıdörtmıtyonyedıyuzotuzbındortyüzotuzdort) Türk ürası amortıs- mana tabi ıktısadı kıymetlenn yenıden değerlemesı sonucu oluşan fonlardan 144.807.874.652. -(Yüzkırkdörtmılyarsekızyüzyedımılyonsekızyuzyetmışdörtbı- naltıyüzellııki) Türk üralık kısmı ıştıraklerden alınan yenıden degerieme artış fonundan 3332 sayılı kanunla değışık VUK'nun mükerrer 298'ıncı maddesi hükmüne göre sermayeye ılave edılerek ortaklara paylan oranında bedelsız olarak dağıtılmıştır Bu kez arttınlan 275.1 OO.OOO.OOO.-(ikıyuzyetmişbeşmılyaryuzmılyon) Turk Lırası'nın 173.820.990.000. -(Yüzyetmişüçmılyarsekızyuzyırmımılyondokuz- yüzdoksanbın) Türk Lıralık kısmı amortısmana tabı ıktısadı kıymetlerin yeniden degerlenmesı sonucu oluşan değer artış fonundan 101.279.010 000 -(Yüzbır- mılyankryuzyetmışdokuzmılyononbın) Turk üralık kısmı ıse ıştıraklerden alınan yeniden değerleme fonundan karşılanmış olup, 3332 sayılı kanunla değışık VUK'nun mükerrer 298'ıncı maddesi hükmüne göre sermayeye ılave edılerek ortaklara paylan oranında bedelsız olarak dağıtılacaktır. ACI BÎR KAYIP BAŞSAĞLIĞI Türk motosik.let sponınun abıde IMTII. em.salsiz insan. sport- men. doM. >porcu. >önctıci \e teknı>ycn CAHtT GÖRGÜLER (BMW"ciCahitUsta) Çanakkale'do hakkın rahmetme kavu^muştur Türk Spor CamıaM'na ve scvgılı ailesıne bassağlıgı. Cahit Usta'ya gönülden rahmet dılenz. ARIPIN4R 4tLESt 1995 CIMHURİYET AJAW)ASI ^umhuriyel "A DOĞRU Lüks ciltli, büyük boy ajandayı Tüyap Kitap Fuarı standlarımızdan ve Cağaloğlu, Taksim sergi salonlarımızdan bulabilirsiniz. Fiyatı:150.000TL. Cumhuriyet Kitap Kuliibii Çağ Pazarlama A.Ş. |, Tiirkocağı C - - - - - - ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Yaşamak, Yaşatmak Varken... Bahri Savcı'nın ardından, Ferda Güley de seksen yaşı- na bastı. Ferda Güley'i kutladım. Bahri Savcı, seksenıne basışını kutladıktan sonra, üniversite bahçesinde, arkadaş- lan adına gözyaşı döktü. 41 yıldır CHP'de politika yapan Fer- da Güley'e politikacılar değil ama, çocukları çok yakın ilgi gösterdiler; taa Almanyalardan gelip, babalarının seksen yaşını kutladılar. Ferda Güley, dört ay Marmaris'te kalmış, dinlenmış. İyi etmiş! 1980'li yıllann ortalarıydı. İ.D. yetmişine basmıştı. Taşla- ma ustası Mustafa Eşref, şu dörtlüfjü düşmüştü: "Hiç güvenim kalmadı atasözlerimize/Birlikte yayılıyor pe- kâlâ kurtla kuzuJBır de akıllı domuz çok yaşamaz demiş- ler/Yetmiş yaşına bastı... domuzu." Dörtlüğü Ferda Güley'e okudum, çok güldü. Çocukluğum çok kötü geçmiş. Günlerce. haftalarca "ö/e- cek" diye beklemışler. Birtüriu ölmüyormuşum. Anam, "Na- sıl olsa ölecek!" diye, evde yapayalnız bırakıp ekioe, ota gi- diyor, akşam döndüğünde de merakla "herhalde ölmüştür!" diye bakıyormuş. Yerde yatan. gülen bir çocuk görünce de şaşırıyormuş: - Anam, gelin hele bu çocuk ölmemiş, yaşayacak ella- ham! diyormuş. Komşular da şaşınyorlarmış niye ölmüyo- rum diye. Anam, süt vermeye çalışıyor, bır türiü emziremiyormuş. Emmeye gücüm yokmuş! Ne yapsın anacağım, sütü pamu- ğa ya da yüne damlatır, dudaklarıma sıkarmış. Filmlerde gördüğüm Afrikalı çocuklar gibiymişım herhalde.. kurbağa gibi bir şey! - Bu yedı aylık değil mi? Yaşamaz! diyormuş komşular. - Yedi aylık ama, yedı ay on gûn! Ay eksiği yaşar da gün eksiği yaşamaz! diyor bir başkası. Anam, "8u çocuk yaşa- yacak" diye düşünüyor, beslenip canlanmam için elinden geleni yapıyor. Biraz canlanınca. saldırmışım memeye. Ah- med Arif'in "Adiloş Bebenin Ninnısi" gibi: "DoğdunJÜç gün aç tuttuk/Üç gün meme vermedik sa- na/Adiloş BebemJHasta düşmeyesin diye./Töremiz böyle diye, ISaldır şımdi memeye,/Saldır da büyü..." Hem de ne saldınş! Emeceğım diye satdınnca, anamın göğsündeki yorgan iğnesi, yüzümün sol yanını, gözümün altını boydan boya yırtmış. izi yanağımda durur upuzun. Anam: - Daha göğsümü açmamıştım, sen saldırdın, horoz kanı kadar kan aktı!.. Seni ikı yaşına değin emzirdim...derdi. Çin'den dönen Oralp Basım anlatıyordu.. Çin'de yeni doğan çocukları altı aya değtn emziriyormuş analan. Özel- likle, ilk on gun çocuğun ana sütünü alması gerekiyomnuş. ilk on gün, ana sütü alınmazsa, çocuğun yapısında bozuk- luklar oluyormuş. Çıne göre, Türkiye'de yabancı Amerikan çocuk mamaları üç-dört kat pahalıymış. Amerikan çocuk mamaları özellikle Uçüncü Dünya ülkelerine yollanıyormuş. Hem de içindeki kalsiyumu, mineralleri daha az olarak. da- ha pahalı olarak Izmit Belediyesi'nın kadın doğum uzmanı Ayser Tülbek, yabancı çocuk mamalarını gördüğu yerde çöp sepetine atar... Oralp Basım. Çin'de trtiz bır nufus planlaması yapıldığını anlatıyor. Türkiye'de nüfus artışı. Çin'den büyük oranda. Çin'de ikinci çocuk yapılırsa, bunun ağır cezalan varmış! Tür- kiye'de herifçıoğlunun yedı çocuğu var! Yine Oralp anlattı; Çin'de yılda kesilen domuz sayısı 150 milyon. Amerika'nın, Rusya'nın ikı katı. Bır anlamda Türkiye dışında tüm ülkeler beslenme sorununu çözmüş. Bır Türkiye ile islam ülkeleri, yılda bır doğuran ınekle, koyuna kalmış... Çin'de 3000 yıllık geçmışı olan Budistler, tespih çekiyoriarmış. Kim kimden al- dı'acaba? Kaç yıl oldu, Refik Erduran la konuşmuştuk. Erduran, Türkiye'de domuz çiftlikleri ile beslenme sorunlarını ele alan bir film çevirmeyı düşündüğunü soylemış, bu konuda se- naryo istemişti. Ne Oralp, ne ben senaryoyu yazıp hazırla- yabildik. Türk halkına gerçeklen anlatmak ne güzel olacak- tı. olmadı. gerçekleşmedi birtürlü. Önce. domuz yazılannı. bir kitapta toplamayı düşünüyorum. Arkası gelir... Bir "Ankara Notlan"r\öa "kefir" konusunu anlatırken, bu- nun kokteylıninhazırlanışınıdayazacağımı bıldirmiştim. Bu- güne değin elim değmedi. Müheyya fzer'in, "Bitkisel Pro- tein İle Dengeli Beslenme" yapıtında kokteylin yapılışı şöy- le: "Birçorba kaşığı kefir, iki fincan su, iki dilim limon, iki ku- ru incir, iki çorba kaşığı bal... Tüm malzeme bir araya geti- rilir, mevsımine göre 24 saat veya daha uzun süre bekleti- lir. Bir saat buzdolabında bekletildikten sonra içilır. Yazgün- len için serinleticı bir içkidir." "Kefir" konusunda çıkan 'Ankara Notlan" Türkiye ölçü- sünde genış yankılar yaptı. Kefir mayası almak isteyenler, Ankara Ünıversitesi Ziraat Fakültesi Sütçülük Bölümü'ne başvurdular. Zaman zaman bölümün telefonlan kilitlendi. Binlerce, on binlerce kişıye yayıldı. Kimi okurlar, bölümde Doç. Dr, Celalertin Koçak'tan kefir mayası isteyerek "öde- meli gönderilmesini" istiyoriardı. Oysa bu olanaksızdı. Ce- lalertin Koçak'tan (tetefonu: 312/3170550'den 1351) mek- tupla ayrıntılı bilgi isteyenler vardı. Gerçekte "Ankara Not- ian"nda yeterit bilgiler verilmtşti. Bunlar, 22 Eylül 1994, 25 Eylül 1994günlüCumhuriyet'lerdeçıktı.Cumhuriyet'ler, An- kara'daGazıosmanpaşa'daAgrofood'daasıldı. ilgilenenle- re gösterildı (Telefonu: 312/4680601). Aynca, kefir, Anka- ra'da Sıhhıye Çokkatlı Oto Garajı'nın altındaki, Ziraat Fakül- tesi ürünlerı satış yerinde de "Kefir geldi" biçimınde duyu- ruldu. Ancak şımdıye değin, özel kuruluşlardan kefir üret- me konusunda ciddi bır girişim olmadı. Sadece "Birtat Yo- ğurtları" üreticisi, "Ankara Notlan "nda konunun geçtiği gün- lerde ilgilendi. Kefir kullananlardan olumlu izlenimlergeliyor- du. Birçok sorunlan olanlar, bunların düzelme yolunda ol- duğunu bildiriyorlardı... • • • Geçen hafta ozan Oğuz Tansel'ı, gazeteci Nevzat Kızıl- can'ı, Kıbns'ta İzzet Rıza Yalın'ı. Milliyeften Metin Çak- mak'ı yitirdik. Dün, yiğit ilhan Erdost'un, dipçıklerle, tek- melerte araba içinde öldürüluşunun 14. yılıydı. Onu gömü- tü başında andık. Cumartesı günü de, Danıştay Şavcısı Fi- gen Er'in aramızdan ayrılışının üçüncü yılı. Öldürülen öğ- retmenler... Oysa, uzun yaşamaydı konumuz, kefîrdi, bes- lenmeydi. domuzdu. Kolum kanadım kınldı, olacak şey miy- di? BULMACA 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Müzikte majör ve mi- -j nör dizilere ve bu dizilerin oluşturduğu armonik 2 denge sistemine verilen 3 ad. 2/ Eskiden lise derece- sindeki okullara verilen 4 ad... Tokyo'nun eski adı. 5 3/ Kahve. hindistancevi- zi, süt ve alkolden oluşan 6 bir içki... Bir gıda madde- 7 si. 4/ Alçak enlemlerde esen düzenli riizgâr. 5/ 8 Eskidildegöz...Canlılar- g da kanın >a da besleyici sıvılann dolaştığı kanal. 6/ Japon lirik dramı... Çok durgun deniz ya da hava. 7/ Bir şeyin varhğını kal- dınma... Şarkı. türkü. 8/ Utanç duyma... Ağaç dikmek için açılan çukur. 9/ Çöl bölgelerinde yaşa- yan bir sürüngen türü... Hafıf ve gözenekli bir çökelti taşı. VTJKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Üzerine den gerilmiş yanm kü- re biçiminde tekneden oluşmuş bir çalgı. 2/ Serbest meslek adamlarını içinde toplayan resmi birlik... Patika. 3/ Acıdan, ıstıraptan inle- yen... Bir renk. 4/ Hakka uygun... Baryum elementinin simgesi. 5/ Cinsel içgüdünün belirtilerini gösteren, yaşama gücünün tü- mü... İki parçanın birleşmesiyle oluşan çizgi. 6/ Nitelik, özellik, ölçü, boyut. 7/ Bircetvel türü... Emirlik, beylik. 8/ Bü>-ük erkek kardeş... Yiyecek bulamayan, yoksul kimse... Çıplak vücut res- mi. 9/ Ra> üzerinde işleyen bir taşıma araa.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear