14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 KASIM 1994 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Patricia Kaas, 'Mavi Melek' adlı filmde Marlene Dietrich'i canlandıracak 'Zaman zatnatı oııa benziyorıım'Kültür Servisi - Yaz aylannda ls- tanbul'a gelerek bir konser veren ve artık ünü tüm dünyaya yayılan Fran- sız şarkıcı Patricia Kaas, bugünlerde bir filmde rol almaya hazırlanıyor Stanley Donen'ın çevireceği "Mavi Metek" adlı filmle sinemaya ilk adı- mını atacak olan Kaas, Mariene Diet- rich'i canlandıracak. Le Figaro gaze- tesinde Kaas'la yapılan söyleşiden bölümler sunuyoruz: - Artık, Stanley Donen'ın yönetece- ği "Mavi Melek"filminde rol alacağı- nız bir söylenti olmaktan çıktı» Evet. Bu film, klasıkleşmiş "Mavi Melek" filminin 'remake'i olmaya- cak. Tabii benzer sahneler olacak. Film, Marlene'in o dönemde yaşadığı aşklan konu alıyor. - Bu filmde rol alacagınız kesinleşti mi? Evet, kesinleşti. Ancak sete adım atana kadar başıma binlerce şey gele- bilir. - Bu karakteri canlandırmayı siz mi istediniz? Hayır. öneri Staniey Donen'dan gel- di. Bu rol için benden başka kimseyi düşünemediğini söyledi. Uzun za- mandır. Marlene'in yaşamının bir kıs- mını sinemaya aktarmak istiyormuş.. Ona Amerika'daki turnem sırasında benden söz etmişler. Fotoğraflarımı gördükten sonra bu rolü benim oyna- mam gerektiğine karar vermiş. - Bu sinema sektöründen aldığınız ilkteklifmi? Uzun süredir oyunculuga adım at- maya çalışıyorum aslında. Ancak hiç- bir zaman hedefe ulaşamıyorum. Ya bana gelen teklifleri beğenmedim ya da zamanım olmadı. Bu rol beni çok korkutuyor aslında. Eğer film. sıra- dan bir aşk hikayesıni konu alsa, eles- tirmenler sizin rolünüzü nasıl canlan- dırdığınızı tartışırlar. Ama burada in- sanlar ıster istemez karşılaştırmalar yapacaklar. Marlene böyle değildi, daha romantikti, şöyleydi, böyleydi diye yorumlar yapacaklar. Bu arada fılmin Ingilizce çekilecek olması, be- nim de iyi derecede Ingilizce bilme- mem önemli bir sorun. Beni normalde de Marlene'le çok karşılaştmyorlar. Bu durumdan çok rahatsız oluyorum, menajerlerimle de bu konuda görüştüm. Marlene çok hassas bir kadın. Zaman zaman onu kendime benzetiyorum. Rolü kabul etmemde de bu durum önemli bir et- ken oldu. - Bir deneme süreci geçirdiniz mi? Stanley hiç beklemeden deneme filmleri çekmek istedi. Bense, önce- likle tamşmak istiyordum. Yönetme- nimız gerçekten çok çekiciydi ve on- dan çok etkilenmiştim. Kendinden çok emindi ve benimle ilk kez çalışan yönetmen olmaktan gurur duyuyordu. Benim Patricia olarak Marlene'i can- landırmamı istiyordu, onun kopyası olmamı değil. Asya'daki turnem sıra- sında çalışmalar yaptım. Benim için çok zor bir dönemdi. Ingilizce çalış- Patricia Kaas film için tngüizce çalışmasını Asya turnesinde de sürdiirmüş. mak ve filme konsantre olmak için uğraşıyordum. Stanley, stüdyo, diger oyuncular ve finans için koşturup du- ruyor. Çekimlere önümüzdeki nisan ayında Berlin'de başlayacağız. Fılmin 1996 yılı başlannda gösterime girme- si tasarlanıyor. - Artist olmak büyük bir düş mü? Hayır. Bir filmde rol almak, başka bir zevk, ama miizik her şeyden önce gelır. Benim en çok sevdigım ve ço- cukluktan beri yaptığım iş bu. Ancak çok önemli bir yönetmen, bir konseri- ne gelip seni dinledikten sonra öyle bir öneride bulundugunda "Neden ol- masın" dıye kendine sorarsın. Bu proje de her şeyden önce oldukça çe- kiciydi. - Rol arkadaşınız kim olacak? Henüz bilmiyorum. Stanley'nin ka- fasında beş altı düşünce var. Bunlar- dan biri de Andv Garcia. Renaulf nun övküsü biraz benimkine benziyordu - Rcnault'nun reklam kampanyası- na katılmavı neden kabul ettiniz? Ben bu reklam kampanyasına katıl- madım. Bir reklamda sesimi kullan- dım yalnızca. İlk konuşmalarımızda bana önceleri bir zenginlerin kullan- dığı bir araba iken sonralan tüm dün- yanın kullanmaya başiadığı bir araba olan Renault'nun öyküsünü anlattılar. Bu benim öyküm degildi ama benim- kine de biraz benziyordu. Kendi ara- balan gibi geniş bir kitleye seslenebi- len bir sanatçı anyorlardı. Proje çok kaliteliydi. Fabrikalannda çalışan in- sanlara ve seçkin müşterilerine yal- nızca kendılen için ilk kez seslendiri- lecek bir şarkıyı içeren disk hediye edeceklerdi. - Bu çalışmadan iyi para kazandınız mı? Evet çok iyi para kazandım. Ama proje benim hoşuma gitmeseydi, asla calışmazdım. Bu rol beni çok korkutuyor aslında. Beni normalde de Marlene'le çok karşılaştınyorlar. Bu durumdan çok rahatsız oluyorum, menajerlerimle de bu konuda görüştüm. Marlene çok hassas bir kadın. Zaman zaman onu kendime benzetiyorum. Rolü kabul etmemde de bu durum önemli bir etken oldu. - Şarkı söylemeye başladığınız >ıl- larda çok para kazanmavı haval edi- \or muydunuz? O yıllarda paranın ne oldugunu çok da iyi bılmıyordum. Tatile çıkmaktan başka lüksü olmayan ortadirek bir ai- leden gelıyordum. Para. benim için mutlulugun bir parçasıydı. - Hakkınızda iki biyografi >azıldı. Ardından canlı kaydedilen bir disk \e turneniz üzerine bir kitap yayımlandı. Siz de otobiyografinizi yazmayı düşü- nüyor musunuz? Evet. Hakkımda yazılan ikı kitap da her yerden alınmış çok doğru bil- gıleri kapsıyor. Ama benim nereden çıktıgını bil- medigim bazı bilgiler de bu kitaplar- da yer alıyor. Yalnızca bir kez gördü- güm insanlar kendilerini yakın arka- daşım diye tanıtarak hakkımda görüş- lerinı bildirmişler. Kimse benim yaşamımı benden iyi bılemez. Ancak bir kağıt alıp da üze- rine yazmaya başladığınızda iş degi- şir. Belki de bunu birinin yardımıyla yapmam daha iyi olur. Jacques Lanz- mann bana böyle bir öneride bulun- du. Ama öyle bir çalışmaya girmeye karar verince çok zaman harcamak gerekiyor. Ve şu anda bu iş için ayıracak zamanım yok. DUSUNCEYE SAYGI MEMET FUAT 3iret, son zamanlarda kahina siğmiynr ÜNERBİRKAN İZMİR - Avusturyalı piva- nist Paul NVHtgenstein (1887- h%r), BirincrOtrnya Şava- şı'nda sag kolunu yitirmiş. bu acı olavın etkısini bir ölçüde gidereoilmek için. zamanın ünlü bestecileri Britten, Stra- uss, Hindemith, Prokofiev ve RaveTe, yalnız sol el için ça- lınmak üzere eserler ısmarla- mıştı. VVittgenstein'a sunulan bu eserler arasında en ünlüsü, kuşkusuz Maurice Ravel'in (1875-1937) Re Majör Kon- çertosu'dur. 1930-31 yıllann- da, Sol Majör Konçerto ile bir arada yaratılan "Sol El için Konçerto" ünlü Fransız beste- cinin piyano için yazdıgı en güzel, en dokunaklı, etkili sayfalar arasında yer alır. Piyanist tdil Biret, tzmir'de- ki 18-19 kasım hafta sonu konserleri için (M. de Fal- la'nın 'İspanya Bahçelerinde Geceter'iyle Birlikte) Ravel'in kaygılı. gergin, dramatik kon- çertosunu seçmişti. Ender Sakpınar'ın yöneti- mindekı Izmir Devlet Senfonı ' >kestrası'nın kendisine ver- dıği eşlik yardımının pek par- lak oldugu söylenernezdi ama. gene de tdil Biret'in bü- yük sanatı vardı karşımızda; niçbir güçlükten yılmayan, saglam, her zaman ayakta, di- namik, akıl ve duygu ürünü. Jdil Biret, kabına stgamıyor son zamanlarda, çalgısı için düzenlemeler (transcripti- on'lar) yapıyor, bu arada, Brahms'ın senfonilerini, şar- kılannı piyanoya uyarlıyor. O akşam alkışlara karşıiık sundugu tekrar parçası da on- lardan biriydı. Johannes Brahms'ın Mageloe Romans- lanndan "Wie froh und frisch"adlı şarkısı. Wittgens- tein gibi, bugün artık sağ elini kullanamayacak duruma gel- miş olan meslektaşlanna. bu arada Amerikalı piyanist Le- on Fleisher'e ve Gary Graff- man'a el uzatmak, onlara bir •arça olsun mutluluk vermek jzere. sol el için düzenleme- ler yapmayı düşünüyor. tdil Biret-tzmir DSO ortak çalışmasının öteki ürünü olan, Manuel de Falla'nın o renkli, büyülü, Akdeniz rüzgan ko- kulu "İspanja Bahçelerinde Gecekr"ınde, bekledıgım tadı bulamadım, son bölümdeki kopma noktasına gelinceye icaaar, örke^tra^şfifırîde hep i , ^ ş f p aynı tedirginlıği. ha\aya gir- meyoksuiılugunu gözledTm^ Ortcestra üyetennın. sotîstı 3e birbırlerinı de dinlemedıkleri sonucuna vardım. Umuyo- rum, bir gün sonraki sesfen- dirmelerinde. TV'den verilen cumartesi konserinde bu ha- vadan sıyrılmışlardır Izmir DSO üyeieri. Küçücük konser salonlu tzmir Dev let Konservatuan tzmir Devlet Konservatuva- n'nın. Narlıdere'deki yeni bi- nasındaki küçük. küçücük konser salonunda, Alman- ya'dan gelen, son derece sag- lam bir oda müzigijoplujuğu- nu, "Grüneburg Üçlüsü nü 17 kasım akşamı dınledim. Kemancı Stephan Picard, top- lulugu büyük ustalıkla sürük- leyen bir "lider"; hiç şaşma- yan bir zamanlama, sapsag- lam bir tını. diri, dolgun, pü- rüzsüz bir seslendirme. Viyo- lonselci Sabine Kramsve pi- yanist Ulrich Koneffke ile bir- likte, ufak tefek, ama sanatı çok büyük kemancı Picard'ı her zaman anacagımızdan eminim. Alman Kültür Mer- kezi'nce düzenlenen bu güzel kpnserin. konseryatuvann ye- ni binasında verilmiş olması hem mutlu etti beni. hem de düşündürdü; Konş.ervatu- var'ın, Dokuz Eylül Üniversi- tesi eliyle, yıllaf sonra dogru dürüst bir binaya kayuşması, elbette mutluluk verici, ama, bınanın hemen girişindeki "kafeterya"dan yükselen tost kokulanna, binanın ortasında- ki "biiyûk mağazavari" tuhaf boşluga, salonun küçüklügü- nün yanı sıra sahnenin alabil- digine derin tutulmasına, kon- servatuvar binalannda en ön- ce düşünülmesi gereken "ses yalıtımı"nın gevşekligine ne demeli. Konser salonu, konservatu- var yapımı. akustik uzmanla- rının işe el uzatmalarını ge- rektiren işlerdir. Öyle anlaşılı- yor ki bizim "yeni" konserva- tuvarımızı yaptıranlar, tapu binasından, vergi dairesinden ayırt edememişler konuyu. Bu yüzden hantal. donuk, kullanılması güç bir bina çık- mış ortaya. Üzücü, düşün- dürücü bir durum bu... İçi Boş Güzellikler Bu yıl TÜYAP Kitap Fuan'na gösterilen ilgi yalnız ya- yımcılarımızı değil, bütün aydınlarımızı umutlandırdı. Günde ortalama kırk bin, hafta sonlarında elli bin kişinin gezdiği fuarda, önceki yıllarla ölçüştürülemeyecek kadar çok da satış oldu. Kitap türü bakımından inanılmaz bir çeşitlilik vardı. Fel- sefe, tarih, din, toplumbilim, ruhbilim, siyasa, yazın, ço- cuk, ne ararsanız... Hele çeviriler... Bir gün Türkçesini okuyabilecegimi ak- lımın ucundan bile geçirmediğim yapıtlar birbiri ardına di- limize kazandırılıyor... Kitapların düzenlenişi, kâğıdı, kartonu, baskısı da ba- yağı üst düzeyde. Yayımcılarımızı ne kadar övsek azdır. Bu alanda çalışanların gerçekten yetenekli kişiler olduk- ları açıkça görülüyor. Yan yana sıralanmış, rengârenk, pınl pınl kitaplara bak- maya doyamıyor insan... Arna almak, bakmak kadar kolay değil. Yüz bin, iki yüz bin, üç yüz bin, gidiyor yukarı doğru... Gene de büyük çoğunluğu gençler olan okurlar önceki yıllarla ölçüştürülemeyecek kadar çok kitap satın aldılar. Ama ilgi büyük oranda toplumsal kitaplaraydı. Bu aslında yeni bir şey değil. Toplumsal kitaplar, hele güncel olaylara ışık tutan yapıtlar, uzun süredir yazın ya- pıtlarından daha fazla satılıyor. Bilindiği gibi, gazeteci yazarlann sürekli tükenen, ara- nan, yeni basımlar yapan pek çok kitabı var. Imza giinlerinde, bu ilginin yoğunluğu iyice ortaya çıktı. Ünlü şairler on beş yirmi kitap imzalarken, sevilen gaze- teci yazarların önünde uzun kuyruklar oluştu. Kitle iletişim araçlarını, hatta fısıltı gazetesinı ustaca kullanan, reklam yapmayı çok iyi bilen yazın adamları bi- le onlara yaklaşamadı. Kimileri şöyle düşünüyor: Gazeteci yazarlann gazete- lerde yazmalan adlannın daha fazla duyulmasını sağlıyor. Ayrıca gazetelerinde kitaplarının bedava reklamlarını bastırıyorlar. Sonra aralarından biri bir kitap çıkarınca öbür köşe yazarlan hemen övücü yazılar döşeniyor, kita- bı çeşitli yönleriyle tanıtmak için sıraya giriyorlar. Televiz- yonlarda da dostları, arkadaşları var. Kısacası, kitapları- nın reklamını yapmak için her olanaktan yararlanıyorlar. Ama kanımca iş bu kadarla bitmiyor... Çok daha önemli bir konuyu atlamamak gerek... Gerek de, genel- lıkle atlanıyor... Öylesine atlanıyor ki, işin gizini yalnızca reklamcılıkta sanan yazın adamları da gazetelere yazıl- manın, televizyonlara çıkmanın yollarını aramaya başlı- yor, magazin dergilerine konu olmak için çareler arıyor, fı- sıltı gazetesine birtakım ilgi çekici bilgiler veriyorlar... Yararı olmaz mı? Elbette olur... Ama sundukları içi boş güzelliklerse, yazını biçimsel oyunlarda başlayıp biten bir şey olarak görüyorlarsa. ge- ne arkada kalacaklar, gördükleri ılgının parlamasıyla sön- mesi bir olacaktır. Gazeteci yazarlar okurları yakından ilgilendiren, insan- lann üstünde durmak, düşünmek istedikleri konuları ele alıyorlar. Bilgi veriyor, görüş bildiriyor, değerlendirmeler yapıyorlar. Konuları ele alışlarını, işleyişlerıni, üsluplarını beğenmeyebilirsıniz, yazın dışı bulabilirsiniz, ama yaptık- lan işi küçümseyemezsinız. Aynca, neyin yazın dışı, neyin yazın içi olduğunda da tam bir görüş birliğine varılabile- ceğini sanmıyorum. Örnekse, yazın türleri arasında "şi- ir"m yanı sıra, "öykü", "roman", "deneme" olduğu gibi, "gezi", "makale", "söylev" de vardır. » Yazın adamlan "Ne anlatıyor?" sorusunu bir yana itip yalnızca "Nasıl anlatıyor?" sorusuna kafa yormaya baş- ladıklarından bu yana, sürekli okur yitiriyorlar. "Güzel, çok güzel de, ne diyor?" Sanat adamı bilgi vermez, görüş bildirmez, değerien- dirme yapmaz diye düşünmek çağcılık sanılıyor. İçi boş güzelliklerle oyalanmaya haklı bir tepkı sonucu savrulmuştuk, ama bu savruluşun da bir tepki yaratacağı düşünülmeliydi. Yazın dünyasının güzel insanları girdikleri çıkmazda oyalanmayı sürdürür, "Ağzını açar, hiçbir şey söylemez" anlayışıyla yazmakta dırenirlerse, okurların toplumsal yapıtlara yönelişi doğal olarak daha da hızlanacaktır. Hermann Hessenin otobiyogralik yazrtan yayımlandı Küitüı^Seryjsbilenııann Hesse'ıuaotobiyografik yazılan Yohakovsky, Bruckner. Beethmen gibi bestecileri de derinden etkilemi; olan Schumann'ın 2. Senfonisi'nin kayıp olan özgûn notalan bulundu. 1 aralıkta Sotheby's'de 45 milyara satişa sunulacak Schumann hn kayıp 2. Senfonisibulundu Kültür Servisi- Romantik senfonilerin en ünlüsü ve dinleyiciler kadar. aynı çağın ünlü bestecileri Brahms, Yohakovsky, Bruckner, Beetfaovengibi bestecileri de dennden etkilemış olan Schumann'ın 2. Senfoni'sinin kayıp olan özgün notalan bulundu ve 1 aralık günü Londra'da Sotheby's'de satişa çıkanlacak. Antika meraklılannın önceden yaptıklan tahminlere göre eser, şimdiye kadar böyle bir parça için söz konusu olmamış, 800 bin sterlin -yaklaşık 45 milyar TL- gibi bir fiyata kolaylıkla alıcı bulabılecek. Schumann, C Major Opus 61 kayıtlı senfoniyi 1845-1846 arasında tamamlamıştı. Bu. aynı zamanda saglıgının bozulmaya başiadığı dönemdi Kulaklannda beliren çınlama ve ugultu onu şiddetle rahatsız ediyordu. Nitekim notlannda bu konuya deginirken "2. Senfoni'vi bitirdiğimde henüz kendimi Ki hissetmiyordum"dıyecekti. Kendinı iyi hissetmeyişi. daha sonra ağırlaşarak Clara Schumann. sürecek. on yıl sonra intihara teşebbüs edecekti. Türünün, çağındaki en büyük eseri sayılan 2. Senfoni'nin notalan bestenin tamamlandığı tarihten ben kayıptı. Hatta eserin prömiyerinı yapan Mendellsohn basılı metnin birçok yerleri- ni kendine göre doldurmak, yorumlamak zorunda kalmıştı. Brahms da o gecenin dinleyicileri arasında bulunuyordu \e o da kendi yapıtlannda Schumann'ın bu yapıtından yararlanırken kendi yorumlanna dayanmıştı. 2. Senfoni'nin özgün metninde pek çok düzeltmeler olduğu dikkati çekti. Bazı notalar yazıldıktan sonra karalanmış, bazılanysa okunamaz biçimde sılinmiş ya da silikleşmiştı. Esere C Major Opus 61 kaydı, Schumann'ın eşi Clara Schumann tarafından yazılmıştı. Schumann. bestecilikten önce bir piyanistti. Yeni bulunan metindekı düzeltmelerde uzmanlar, onun piyanodan aldıgı bazı seslen notalaştınrken çektiği sıkmtılan çok kolaylıkla görebiliyor ve yorumlayabiliyorlar. Satişa sunulacak olan antika eser, bu bakımdan da ayn bir önem ve değer taşıyor. Remzi Kıtabevi'nin anı biyografi dızisınden yayımlandı. "Bozkır Kurdu'nun Düş Yolculuklan" adı>la yayımlanan kitabı. Yıldız Ecevit derledi. 1946 yılında Nobel Edebiyat Odülü'nü kazanan Hesse, yaşamının büyük bir bölümünü sürgünde geçirmiş. parlak. araştırmacı. pasifist ve gezgin bir >azardır. Batılı kökeniyle Hınt felsefesini yorumlayışında ulaştığı başanlı sentez, Hesse'nin eserlerinin özellikle gençler arasında çok sevilmesine yol açmış. ona dünya çapında ün ve başan sağlamıştır. "Romantizmin şahane ordusunun son şövalyesi' olarak da tanınan Hesse'nin, hemen hemen tüm eserleri dilimize çevrildi. Mersin'de filarmoni orkestrası kuruldu •Kültür Ser\isi-Mersin'de yeni kurulan Filarmoni Derneği -'d.vesınde Mersin Devlet Opera ve Balesi sanatçılan Mersin Filarmoni Orkestrası'nı kurdular. Mersin'in müzik yaşamını önemli derecede etkilemesi beklenen bu topluluğun ilk konseri. bugün \e yann Devlet Operası salonunda dinlenebilir. Genel Müzik Direktörü Nezih Seçkin'in yöneteceği konserin solisti, başkemancı Zülfıya Yakubova. Yakubova'nın çalacağı Çayko% ski Keman Konçertosu ile Mersin'de ilk kez bir keman konçertosu çalınmış olacak. Saat 20.00'de başlayacak konserde Mersin Filarmoni Orkestrası. aynca J. Strauss'un 'Yarasa Uvertürü' ve D\orak'ın 'Yeni Dünya Senfonisi'ni de seslendirecek. Jackson aleyhîndeki dava düştü • M O D E S T O ( A J \ ) - Mıchael Jackson aleyhınde oğlunun babası olduğu iddiasiyla Michelle Flowers tarafından açılan dava düştü. 10 yaşındaki erkek çocuğun annesi Flo\\ers açtığı davada Jackson'dan bir ev ve yılda 20 milyon dolar talep etmişti. Stnaslaus Bölge Mahkemesi yargıcının karan ile Flovvers bundan sonra ancak özel izin iie babalık davası açabilecek. Yargıç Ritchey, yapılan kan testlerinin 10 yaşındaki James Hall'un babasının başka biri oldugunu şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlamasının davayı anlamsız hale getirdiğini belirtti. Michelle Flovvers, oğlu James Hall'un 35 yaşındaki Michael Jackson ile 1980"lı yıllarda yaşadığı bir ilişkıden oldugunu ileri sürüyordu. Jackson bu iddıayı reddediyordu. Geçen aralık ayında bir başka yargıç Flovvers tarafından Jackson aleyhine açılan ilk babalık davasını düşürmüş ve Flovvers'ın yeni bir dava açmasını engellemişti. Ancak Flovvers. oğlunu davacı yerine koyarak yeniden mahkemeye başvurmuştu. Bulutsuztuk Özlemi Bursa'da •Kültür Servisi - Bulutsuzluk Özlemi topluluğunun çalışmalan hızh bir şekilde devam ediyor. Genç kitlelere kendini sevdıren grup. yurdun çeşitli illerinde konserler veriyor. 19 kasım cumartesi günü Konv ı'daki hayranlannın karşısına çıkan Bulutsuzluk Ozlemi'nm bir sonraki durağı Bursa ve Çorlu olacak. Önümüzdeki günlerde"Uçtu Uçtu"adlı çalışmasının CD'sinin çıkacağını belırten Bulutsuzluk Özlemi. yeni yıla bir konser albümü ve stüdyo albümüyle girecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear