23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyettmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatöru. Hikmet Çetinkaya • Yazuşlerı Müdürlerı. fbrahim Yıldız (Sorumlu). Dinç Ta> anç • Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara • Görsel Yönetmen. Fikret Eser Di!> Haberler- Ergun Balcı 0 Istıhbarat Yalçın Çakır • Ekonomı Bülent Kızanlık # Radyo-TY U>gar Ercnıcktar • Kültür. Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yücelman • Yurt Haberler Mehmet Saraç • Makaleler Sami Karaören # Çe\ırı Sevfettin Turhan • Düzeltme Abdullah Yazıcı Y a y ı n K u r u l u İ l h a n S e l ç u k (Ba<,kan). Orhan Erinç, Oktaj Kurtböke, Ö/gen Acar. Hikmet Çetinkava. Şükran Soner, Ergun Balcı. DinçTa\anç, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balba\. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbav • Haber Müdurü Doğan Akın Atatürk Buhan No- 125. K.at.4, Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020(7hatl.Teleks 42344.Faks 4195027#IzmırTemsılcısı SerdarKızık,H ZıyaBh 1352 S 2<3Tel 44U220Teleks-52359, Faks: 4419117 # Adana TemMİcısı. Çetin Yiğenoğlu. Inönü Cd 119S No:l Kat:l. Tel: 3522550. Teteks: 62155. Faks 3522570 Müessese Müdürü. Erol Erkut •Koordınatör. Ahmet Koruban •Muhasebe. Bülent Yener # İdare Hüsevin Görer • Isletme Onder Çelik • Bılgı-lşlem Nail İnal • Bılgısayar Sıstem Müriivet Çiler 0 Reklam. Reha lşıtman • Halkla llışkıler. Nurten Berksoy Y»>ıml»y»n \e B»s»n: Yenı Gun Haher Ajansı Basın \e Yavıncılık A Ş Turkocagı cad 39 41 Cağaloglu 34334 Ist PK 246 Istantml Tel lO 2131 512 05 05 (20 halı Teleks 22246. Fak> (0 212ı 513 85 95 29EKİM 1994 îmsak: 4.57 Güneş:6.22 Öğle: 11.53 Ikındı 14.45 Akşam: 17.13 Yatsı: 18.33 Emekli öğretmenlerin başvupulapı • İstanbul Haber Servisi- İstanbul Mılli Eğilim Müdürlüğü. emekli öğretmenlerin mesleğe döndürülmesine ilişkin müracaatlann müdürlüğûn llköğretim EmekJilik Bölümü'nde yapılacagını açıkladı. Milü Eğitim Bakanlıgı'run okul ve kurumlann öğretmen ihtiyacım karşılamak amacıyla yapüğı atamalarda, atama şartlannı taşıyan söz konusu emekli ilkokul öğretmenleri, emekli olduklan ile başvurmak kaydıyla bakanhğa mûracaat edebilecekler. KASEV in yaşlılar kenti • Haber Merkezi - Türkiye'nin Batı standartlannda ilk yaşhlar kenti olan KASEV (Kadıköy Sağlık Eğitimi Merkezi) Kampusu'nun 1995'in yazında bütünüyle hizmete gireceği açıklandı. KASEV Vakfı'nın uzun yıllar Avrupa ve Amerika'da yaptığı araştırmalar sonucunda Tuzla-Aydıntepe'de 96 donüm üzerine inşa edilen yaşlılar kenti, öğretmen huzurevi, bakımevi, geriatri hastanesi, öğretmin evi. sağhk egitim merkezi, sağlık lisesi gjbi birimlerden oluşuyor. Kent, Türkiye genelinde öğretmen, emekli öğretmen, öğrenci ve Milli Eğitim mensuplanna ücretsiz sağlık eğitimi. sağlık ve sosyal hizmetler sunmak amacıyla kuruluyor. Milyarlık saatler •İstanbul Haber Servisi - Kral ve kraliçelerin saalçisi olarak adını tarihe yazdıran, dünyanın en prestijlî saat markası Vacheron Constantin'in yeni koleksiyonu ıle CenevTe Saat Müzesi' nden getirilen 1775 tarihli cep saatleri önceki akşam Çırağan Sarayı'nın "Türk Hamamı" bölümünde verilen bir kokteylde, meraklılanna tanıtıldı. Koleksıyonun 750 milyar lira değerinde olduğu belirtildi. (Fotoğraf: MUHARREM AYDIN) Göknel'e tazminat davası • ANKARA (AA)-Eski ASKt Genel Müdürü Şükrü Barutçu"nun, kendisini Alman "Thyseen" firmasından rüşvet almakla suçladıklan gerekçesiyle eskı İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel ile Temiz Üstün hakkında açtığı 200 mılyon lirahk tazminat davasına devam edildi. Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki duruşmada mahkeme başkanı, halen Bayrampaşa Cezaevi'nde hükümlü bulunan davalı Ergun Göknel'in ekonomik ve sosyal durumunun araştınlması ıçın duruşmayı başka bir güne bıraktı. Ankara, istanbul ve Izmir'inçağdaşgünlerigeçnnşte kahh tşte 1937 yüııun İstanbul'u. Hava Kımederi'ne ait "9 yeni tayyare" İstanbul semalannda gösteri uçuşu yapıyor. Cumhuriyet'in ilk vıUannda Ankara. Kızılay ve Zafer Parkı gibi planlı Uk kentsel düzenlemelere kavuştu. Planh kenüer Cıımhuriyet'in eseıiOKTAY EKİNCt Kimi kaynaklara göre Türki- ye, tarih boyunca "42 uygarhgm" yaşandığı, bu anlamda yeryüzü- nün eşi benzeri bulunmayan bir "kültür birikimine"" sahip, çok özel bir coğrafya üzerinde bulu- nuyor. Bütün bu uygarlıklann yaratıldıği ve yaşandığı yerler arasında ise öncelikle "kentier" elbette ki başı çekiyor. Örneğin, MÜetoshı Hippoda- mus'un bütün bir antık çağ ve bazı ortaçağ kentlerine de esın kaynağı olan "ızgara planT. bu- gün bıle dünyanın birçok köşe- sinde "modern" yerleşmelerde sankı "yürürlükte" gıbı. Benzer şekilde Osmanlı döne- minde, teknık çızımlere dayan- masa bile. "güçlü geleneklere" ve dahası "mahalle kültürüne" bağh olarak uygulanan yapılaş- ma kurallan da özellikle kentle- rimizin tarihsei kimliklerini sür- dürmeyi amaçlayan bugünkü "koruma amaçlı imar planlann- da" temel ımar ilkelenne. yıne yön veriyorlar. Osmanb'dan Cumhuriyet'e Prof. Dr. Ruşen Keleş'ın bu ko- nuda bir "başyapıt" niteliğini ta- şıyan "KentleşmePöütikasT ad- lı kitabında aynntılanyla sergile- diği gibi, bunca köklü bir tarih- sel birikime karşın, aslında mo- dern anlamda ilk "bilimsel kent planlaması çabalan" 19. yüzyıl- da gündeme geldi. 19. yüzyılın sonlanna gelindi- ğinde, örneğin Avrupa'nın bir- çok kenti ıçin belli gelişme plan- lan ve çabalan etkin bır "bilim dah" olarak önemlı aşamalara ulaşmışken. Osmanlfda \e özel- likle lstanbul'da kent ımanna dö- nük temel kararlar hala gelenek- lerebağlı ve "saltbinalantanım- layan" kurallarla alınıyordu. Örneğin, Cumhuriyet'in ilk dönemlerine dek belirleyici olan 1882 tarihli "Ebniye (Binalar) Kanunu", daha önce 1864'te yü- rüılüğe konulan "Türuk ve Eb- niyeNizamnamesi''(Yollar ve Bi- nalar Tuzüğü) iie bırlikte kentte- ki salt bina inşaatıyla ilgili koşul- larayer\eriyor, kentin"nasılge- lişeceğine' 1 ışık tutacak bır plan- lama anlayışını içermiyordu. Aynı yaklaşıma koşut olarak n.Malunut'un 1837yılındaVon Moltke'ye yaptırdığı çizimler de birplan değil, İstanbul'daki me\- cut durumu saptayan bır tür "kent haritasıT1 nıtelığınde>dı. Gerçi Moltke, kendısinden han- ta istenmiş olsa bile, çalışması sırasındabazıyollarıngenışletıl- mesinı "tavsiye etmekten" > ine de kendısını alamamıştı Böylece Anadolu \e Rume- li'deki kentlerimiz. özellikle de bugünkü üç büyük metropolü- müzolan İstanbul, Ankara \e İz- mir, Osmanlı döneminı Avru- pa'dakı kentlerden farklı olarak "plansız" bır ımar \e gelışme dü- zeni içerisınde kapattılar Yıne diğer birçok kentimızle birlikte. Batı dünyasındakıler gibi "plan- b kentleşme" dısiplınıyle de an- cak "Cumhurivet uygarlığına" geçişten sonra tanışma olanağı- nı buldular. Denebılır kı bu topraklarda ta- nh boyunca42 uygarlığı yaratan kentlerimiz. Cumhumet'le bir- likte kavuştuklan ~çağdaş plan- lama atılımlannr belki de "43. uygarlık" olarak yaşamış oldu- lar. Ne \ar ki bu "son uygarük" dönemi de ancak 1950'lere dek etkin olabildi ve 196O'lı yılarda- kı o yenıden yaşanan. "coşkulu sürecin" ardından. özellikle 1980'lerden sonra >erini yağma- ya dayalı bir "plansızlıkdönemi- ne" terk etti. Ankara'da 'başkent ruhu' Malatya mebusu tsmet (tnö- nü) Paşa. 14arkadaşının imzası- nı da taşıyan ve kendi el yazısıy- la düzenlediği kanun teklifinı 9 Ekim 1923'te TBMM Başkanlı- ğı'na \erdiğınde, "Ankara'nın yeni devletin başkenti" olması düşüncesı elbetke ki o tanhte ye- ni doğmamıştı. Bu tarihsel seçı- mın "işaretini" daha önce de Mustafa Kemal birçok kez \er- miş, örneğin daha 1920'lerde bi- le gelecek günlere ilişkin düşün- celeri arasında şunu da vurgula- mıştı: "Siyasi başkentimiz Ana- dolu'nun ortasında kalacaktır. Batının \e doğunun temsilcileri bizimle bu başkentte temas ede- ceklerdir." İsmet Paşa'nın guişimi tsmet Paşa \e arkadaşlannın kanun teklifı TBMM'de 13 Ekim 1923 günü kabul edildığınde, Ankara kenti Cumhunyet'in ıla- nından "Iki hafta önce" yenı ve "bağımsız" Türk devletınin res- men başkentı olmuştu bile. 20 Nisan 1924'te yürürlüğe giren TC Anayasasının 2. maddesin- de de aynı misyonuyla yerinı ala- rak. tanhinin hiç kuşkusuz "en sorumlu" çağlannı yaşamaya başlamış oldu. Cumhuriyet'in Ankara'ya yüklediği başkent olma onuru v e sorumluluğu. yıne Cumhuri- yet'in bu yeni "kimliğe" yakışır bir kent olarak gelışmesi yönün- dekı ilk "planlama kararian- nı"da berabennde eetırdi. 16 Şubat 1924 tarihli "Anka- ra Şehremaneti Kanunu" ile kol- lan sıvayan Ankara Belediyesi. 1927yılındakentın planlanması görevinı Mösvö Heussler'e ver- di. Ankara yı "eski kent ve >eni kent" olarak ikiye ayıran "Löh- ler Panı", özellikle yeni kente ilişkin önenleriyle benimsendı ve 150 hektarlık alanda "Yenişe- hir" kurulmaya başlandı. Bu ilk girişımin ardından üç ünlü yabancı uzmandan Ankara için yeni plan önenlen istendi. Bunlar arasında Berlin Yüksek Mühendıs Okulu'ndan Prof. Hermann Jansen'in planı Ata- türk' ün de beğenısıni kazanma- sıyla 23 Temmuz 1932'de TBMM'de onaylanarak yürürlü- ğe gırdı Ankara'nın bugünkü kent kımlığınde önemlı yeri olan Jan- sen planı. örneğin Bakanlıklar Sıtesi ve yanındaki 3000 konut- luk devlet memurlan mahallesı. Bahçelıevler. Gençlik Parkı. Hi- podrom gıbı imar düzenlemele- nni başkente kazandırdı. Eskı kent dokusunun da "olduğu gibi korunmasuu"öngören planm te- mel yanılgısı ıse 50 yıl ıçinde kentin 300.000 kişi olabıleceğmi varsaymasıydı. Aslında bu hesabın "şaşma- sında" doğrudan Jansen'i \e onun planını eleştırmek elbette kı haksızlık olur. Çünkü Cum- huriyet hükümeti bir yandan kentleri planlamaya çalışırken. öbür yandan "ülkeıün de planlı kalkınmasını" temel bır politika olarak benimsemıştı. Ne var kı 1950'lerden sonra bu politika terk edılıp. özellikle > atınmlann yer seçimınde plan yerine "mü- teşebbis ruhu" esas alınınca. bu ruh Anadolu yenne büyük kent- lerde gelişmeyı tercih ettı. Cumhunyet dönemiyle birlik- te "planlama uygarüğının'"Istan- bul'akazandırılması ise 1933'de açılan biryanşmayla başladı. Yi- ne Atatürk'ün ısteğıyle uluslara- rası düzeyde, ancak sınırlı katı- lımla düzenlenen yanşmada Berlin Teknik Üniversitesi'nden Elgötz,Fransız Şehircilik Birlığı Başkanı Agache \e Parıs, Nev 1 . York, Şıkagogıbı kentlerın plan- lamasında görev alan Lambert istanbul için kapsamlı öneriler getirdıler. Yeşilköy'e havalimanı Bu öneriler arasında en uygun görülen Elgötz'ün planındakı havaalanının Veşilköy'e yapılma- sı, büyük limanın Haydarpaşa'da kurulması, Taksim-Beşiktaş ara- sında büyük bir park (Maçka Parkı) alanı aynlması, Halıç'te Unkapanı-Azapkapı arasına ye- nı bir köprü kurulması, Suİta- nahmetve Beyoğlu'nun kültürel bölgeler olması gibi projeler, ilerleyen yıllarda da planlarda korunarak gerçekleştınldiler. 1936'da davet edilen Fransız Şehircilik Enstitüsü uzmanı Prof. Henri Prost'un yürüttüğü planlama çalışmalan ise. özel- likle Suriçibölgesinin "tarihiya- rınıada" kımliğınin bugünlere dek önemli ölçüde konınabılme- sınde temel etken oldu. Prost'un planlan 2600 yıllık kent tarihının tüm değerlennı ve "siluetini" ya- şatacak kesın imar sınırlamalan getırirken. bu üstün duyarlılık ne yazık kı Haliç'te "unuruldu" \e lstanbul'un Altın Boynuz'u"en hızlı kirletilen güzelliği'' olma ta- lıhsızlığını yaşadı. 1950'li yıllar Ankara ve tz- mır'de daha çok "göçle ortaya çı- kan kentselgelişme sorunlan" ıle yaşanırken. özellikle 50'lı yılla- nn ikincı yarısı tstanbul'da ">> kıma vetarih katliamına bağh bir imar süreci" olarak kente dam- gasını vurdu. İlk "Bogaz Köprüsü ve Çevre Yollan projesinin" de hükümet- çe onaylandığı 1958'lerde. dö- nemin başbakanı Adnan Mene- res'in tüm yetkilen eline alarak ve yıne "güzergahlan da kendi- si saptayarak" gerçekleştirdiği büyük yıkım ve "yol operasyon- lan" İstanbul ıçin Cumhuriyet'in "planlı kentleşme çabalaruıdan kopanldığı" bir dönemin de baş- langıcını oluşturdu. Izmir'ln ilk planlan Ankara ve tstanbul'a göre özellikle kültürel ve ticaret ağır- lıklı kimliğiyle. daha Osmanlı dönemindevken "batüı bir kent" İzmir'in yeşil kalbi olan Kültürpark, 1930'lu yıUarda planlandı ve kente kazandınldı. •Osmanlı dönemini plansız bir büyüme içerisinde kapatan kentlerimiz, Cumhuriyetin hemen ilk yıllannda dünyanın en ünlü mimar ve şehircileriyle tanıştılar. 1930'lara gelindiğinde Ankara'da Jansen, lstanbul'da Prost. İzmir'de de Danger. planlı kentleşme için kollannı çoktan sıvamışlardı. •Denebilir ki bu topraklarda tarih boyunca 42 uygarlığı yaratan kentlerimiz, Cumhuriyet'le birlikte kavuştuklan "çağdaş planlama atılımlarınf' belki de "43. uygarlık" olarak yaşamış oldular. Ne var ki bu "son uygarlık" dönemi, özellikle 1980'lerden sonra yerini yağmaya dayalı bir "plansızlık dönemine" terk etti. havasını taşıyan tzmir'de de ilk planlama çabalan yine Cumhu- riyet'le birlikte gündeme geldı. Cumhunyet'in ilanından 2 yıl sonra belediyenın ısteğı ile Iz- mir'e ilk planı hazırlayan Fran- sız mimar Rene Danger, Kurtu- luş Savaşı'ndaki yangınlarda bü- yük hasar gören semtlerin dü- zenlenmesineöncelikverdı. Fev- zipaşa Bulvan ndan Alsancak bölgesıne dek olan kesımde ıse yollann kesıştiğı yerlerde yuvar- lak meydancıklar önererek, bir tür "ızgara planı"nı İzmir'de devreye soktu. Yıne Izmir'e Cumhunyet'le birlikte kazandı- rılan en önemlı kentsel düzenle- melerden Kültürpark m da ger- çekleşmesi 1930'lardaoldu. Efsane mimar İzmir'de 1950'lere kadar lzmir'in tanış- tığı kent plancılan arasında kuş- kusuz en ünlüsü Le Corbusi- er'dir. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Izmir'e gelen Fransa'nın bu "ef- sanevi miman". 1948 yılında bir kentsel gelişme ve planlama ra- poru hazırladı. Merkezdeki tanhsel kentin ko- runması. buna karşılık gelişme- nın yeni bölgelerde olması ve bü- yük, yeşil bulvarlarda bol ağaç- lılclı yaya yollannın düzenlen- mesı gibi öneriler taşıyan Le Corbusier'ın planı. lzmir için sa- dece "duygusal bir anı" olarak kaldı. O yıllar geri gelir mi? Bu sorunun yanıtını "evet" şeklinde vermek. salt bir özle- min ötesinde. bugün yaygın bir kesım tarafından "gericUik"ola- rak suçlanma tehlikesinı de taşı- yor. Ama. övle bıle olsa. galiba bu "riski" göze alarak. şu tarih- sel gerçegin bir kez daha altını çizmek gerekiyor. Cumhunyet. kentlerimize "çağdaş planlama uygarüğH nı"getırdi. Üstelık bu politika, yine Cumhunyet'in ilk dönemle- nnde "ülke düzeyine yayılan" dengeli yatırım kararlanyla da desteklendı. güçlendırildi. Ne varkibusağlıklısüreç, 1950'ler- den sonra "plansızhğa", 1980'lerden sonra da açık bir "yağmaya" dönüştü. Bugün Cumhuriyet'in 71. yı- lını kutlarken, ilk 25-30 yılına özel bır sevgıyle. son 40 yılına ise eleştınyle ve "tartışarak" bakmak durumundayız. Bız bu- nu yapmasak bile. kentlerimiz yine bu sürecin en çarpıcı "avTia- lan" olarak, başlanna gelen her şeyi yeterince yansıtıyorlar... B.'eyin salatasını kim sevmez değil mi? Şöyle iyı hazırlanmış, li- monlu zeytinyağlı sosu dökülmüş, maydanozu serpilmiş beyin salatası mezelerin şahı sayılır. Ne var ki insa- nın kafatasının içindeki beyin, sahi- bı onu kullansın diye verilmiştir. Ne yaparsınız ki kimileri onu kullanmak için değil de kullanmamak için çalı- şırlar. Böyle 'azkullanılmış'beyinler yanında 'daha motoru siftah etme- mişler' de bulunur. 'Kirahk' olanlan da 'sanhk' beyinler de kendilerine uy- gun pazar arayıp dururlar. Henüz oto galerileri gibi 'beyin galerileri' açtl- mamış görünüyor ama, bu pazar ge- nellikle elden satışlarla yürür. Biz de bu hafta şu beyin davasına 'mesela dedik'. Sıtıp kilometpe beyin MESELA DEDİK ERDALATABEK Beyin Salatası Sever misiniz? (1) yıpranmamış, hiç yorul- mamış beyinlere denir. Genellikle omurilikle yaşayanlarda görülür. Bu gibiler sadece yemek içmek, bir de yi- yip içtiklerini ihraç etmekle yaşarlar. 'Ver yesin, ört yatsuı' türünden gam- sız kasavetsız yaşadıklan ıçın bey in- leri analanndan doğduklan gibi saf ve bakirkalmıştiT. Böyle birbeyne sahip olanlar hiçbir şey için kendini üzmez, akıl kullanmayı gerektiren işlerde başkalannın beyinlerini kullanırlar. Onun için de pek rahat ederler. Beyin- lerini aşın yoranlar da zaman zaman "ah benim beynhıı de sıfir kilometre- de olsaydı da rahat uyusaydım" der- lerse de ne çare, onlar böyle bir raha- ta hiç erişemezler. Omurilikle yaşa- yıp da beyinlerini rahata çekenler için gazete kitap okumak pek zararlıdır. Televizyona da leblebi çekirdek ye- mek gibi baktıklanndan beyinleri hiç dalga yüzü görmemiş durgun sular gibi dümduzdür. 'Düşünmek'gibi za- rarlı işlerle hiçbir zaman uğraşmaz- lar Kafalannı da saksı niyetine taşı- dıklan için sadece saksı süslenyle uğ- raşırlar. Çok düşünüp işlerin içinden çıkamayanlara önerilırse de onlar bu beyinleri pek tutmazlar. 'Sıfir kilo- metre beyinler' vitrin süsü olarak ga- lerilerde durur ama pek alıcısı çık- maz. Kiralık beyin edeceğinı unutmamanız iyi olur. Bır yerde "kiralık beyin' gördünüz mü 'kaça kiralanmış?' diye sorabilirsi- niz. Hiç şaşmaz, fiyatı ortaya çıkar. Yıkanmış beyin kez de başka türlü çalışan bir beyin kazanılır. Böyle beyinler de kendi programından başka bır uyanyı al- maz, vırüs gibi görür. Onlara bır şey aktarmanızın mümkünatı yoktur. Bu ameliye küçük yaştakilere uygulandı- ğı zaman daha başanlı olur. Beyin takımı JL ıki unlar belh işlere yaradığı ıçin isteklisi vardır. Içlerinde pek işe ya- rarlılar da bulunur. Daha önce nelere programlandığına göre değişik tiple- ri vardır. 'KirahkbeyüTlerinbirözel- liği de yeni programlara güzel uyum sağlamasıdır. 'Kirahk beyin' arayan- lar bunlan özellıklerine göre bulup bellı süreler için kıralarlar Yapacak- lan ışe göre de fiyatlan değişir. En iyileri Amerikan dolan üzerinden iş- lem görür. Birbakarstnız ki beynı ki- ralanmış kişı birden değişip o zama- na kadar yaptıklannın tersini yapma- ya başlamıştır. Uyum sağlama yete- neği yüksek olanlar bunu da kitabma uydunmayı becerir. Sonra daha yük- sek fiyat bulunca el değiştirir. Bır sü- re de orada çalışmaya başlar. Daha az ıyıleri ıçin piyasa daha düşüktur. İyi bır kapı bulup uzunca süre orada ça- lışan beyınler de vardır ama, eninde sonunda kiralık olduğu ortaya çıkar. Parasını verdiniz mi size de hizmet ıkanıp tertemiz edilmiş beyin- dir. Yıkama suyuna hangi deterjanı koyduğunuz da sonunda bellı olur. Bu beyinler de. ıyı yıkanırsa hiç kul- lanılmamış beyin kadar saf olur. Ney- le yıkanacağına ilişkin tarifnameleri- ne bakarak uygun yıkamalar japıla- bılır. Amerikan deterjanlan çok güzel yıkar, beyni US A markasıyla bembe- yaz yapar. Böyle beyinler kolay ko- lay başka renk tutmaz. Eğer başka fi- kirlerle kirlenirse hemen ön yıkama- sız küçük bir sudan geçirmeyle terte- miz olur. Hayalleri gökdelenlerle ye- şil dolarlar arasında gezınır. Amen- ka'dan gelen her şeyı sorgusuz sual- sız baştacı ederler. Beyin yıkama suyuna uygun miktarda 'hacıyagV ko- yarsanız ortalık mis gibi kokar. Bu *B.' eyin takımı" da avadan- lık gibi bır aletîergrubudur. Çalışma- sı da 'hangi beyin takımı' olduğuna göre biçimlenir. 'Ahmet beyin takı- J ) ( ) mı', 'Mehmet beyin takımı' dendiği zaman da hangi işlerle uğraştığı an- laşıhr. Örneğin '.\hmet beyin takımı' kredı işleri, para aktarmalan, hesap oyunlan. al gülüm ver gülüm işleriy- le uğraşırken 'Mehmet beyin takımı" da politik hesaplarla. adam aktarma- larla. filancayı falancaya nakille uğ- raşır. 'Beyin takımı' moderen bir ça- hşma biçimi olup ekıpman gereken işlerde pek yararlıdır. Sade beyin Bu beyin ders kitaplannda öğreti- len beyindir. Aslında düşünmeye yarar, doğruyu yanhştan ayınr. özgür olması falan ıstenır. Fakat böyle kul- lanıldıği zaman sahıbinin başına çok iş açar. Düşündüğü zaman başına be- la gelir. Kendini düşünmeyip başka- lannı da düşünmeye kalkarsa kendi rahatını kaçınr. Hele de düşündükle- rinı açıklama suçunu ışlerse pek fena olur. Düşünüp sahibinin uykulannı kaçınr En iyisı gene ders kitaplann- da kalmasıdır. Ama böylelerine so- rarsanız en iyisi gene kendi beyin- leridir. Ne yapalım, beynini kullan- mak isteyen sonucuna katlanır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear