23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 EKİM 1994 ÇARŞAMBA DtZİYAZI —f^" Fransız Komünist Partisi Genel Sekreteri Robert Hue, demokrasi sorununu Cumhuriyet 'e yazdı Halk katılmadan değişim olmaz K üremiz halklannın, ıçinde çırpın- dıklan güçlüklerhakkında. Fran- sa'da komünistlerin görüşünün yeni gelişmeleri dönemimizin belli başlı çelişkilerinin birine ışık tutuyor: Dünyanın her yerinde kendi yazgısına sahip çıkmaya yönelik henüz be- lirsiz özlemler duyuluyor. Fakat bu özlem ve di- lekler, kurumsal araçlann otontanzmi ve müthiş birıdeolojikbaskıyı karşısında buluyor. Bukoşul- laraltında hangi topluluk, dönemimize has büyük yaralardan korunmuş olabilir'1 Yoksulluk, açlık. işsizlık, ülkedenkovma, salgın, işkence(kıyıcılık. zulüm). zorunlu göç. etnik savaş, bunlann hepsı 'Üçüncü Binyıl'ın eşiğinde, hâlâ büyük korkular yaratan büyük felaketlerdir. Bu durumda ve pek çok deneyimden sonra paranın dünya üzerindekı egemenliginin dönemin sorunlannı çözümleme- de yetersiz kalacağına ilişkin bir düşünce oluş- maİcta. Büyük parasal anamal erkinin, demokra- sinin korunmasında, gelişmesinde ve yenilenme- sinde getirdiği sınırlamalar giderek algılanır oldu. 'Başka türlü yaşama' düşü yeni bir güç kazandı. Bu çerçeve içindedir ki, Fransız Komünist Parti- si, amaç ve araç olan birdemokrasi anlayışının te- meline oturtulmuş stratejisıne. eylemine ve işle- yiş biçimıne yeni bir boyut ve yeni birdinamik ka- zandırmaya karar verdi. Yenilikçi ve devrimci dü- şüncesı budur. Son yıllannjeopolitik kargaşalan tümüyle bı- zi buna yüreklendiriyor. Eski Sovyetler Bırli- ği'nde devlete ilişkin, sert ve bürokratik sosyalizm deneyiminin birden bire yön değiştirmesi ve son bulması, bizzat oluşmasına katkıda bulunduğu demokratik isteklere bır türlü karşılık veremeyi- şinden değıl mıdir? Yakın tarihten alınabilecek en ski Sovyetler Birliği'nde devlete ilişkin, sert ve bürokratik sosyalizm deneyiminin birdenbire yön değiştirmesi ve son bulması, bizzat oluşmasına katkıda bulunduğu demokratik isteklere bir türlü karşılık veremeyişinden değil midir? Yakın tarihten „ alınabilecek en büyük ders, " demokrasi ve gelişme söz konusu olunca, kestirme yoldan asla bir yere vanlamayacağıdır. büyük ders. demokrasi ve gelişme söz konusu olunca kestirme yoldan asla bir yere vanlamaya- cağıdır. 9O'lı yıllardan itibaren girdiğimiz soğuk savaş dönemı bitiminin ortaya koyduğu gerçek şudur: Anamalcılık çağdaş dünyanın demokrasi umutlannı karşılayacak durumda değildir. Bu sis- tem. egemenlığini küreselleştirmekle, meyveleri- ni sadece sayısı giderek daha çok azalan aynca- lıkhlara veriyor ve böylece temel demokratik kay- gılara artık ne denli yabancı olduğunu gözler önü- ne seriyor. Marx, tarih boyunca insanlığın gelış- melerinin bireylerinkinin zaranna olduğunu da- ha kendi yaşadığı dönemde saptamış ve belirt- miştı. "Anamalcılık herhangı başka bir üretımsıs- teminden çok daha fazla insan ve canlı emek sa- vuran, et, kan, beyin ve de sinir israf eden, aşıran bir sistemdir" diye yazıyor ve şu görüşün altını çiziyordu: "fnsanlığın gelişmesi. bireylerin geltş- mesinin boşa harcanması sayesinde sağlandı ve gerçekleşti." Günümüzde küremiz üzerindeki anamalcı egemenliginin yıkıcı gerçekliği bu de- ğerlendirmeyi haklı çıkarmıyor mu? Komünistle- rin de isteği olan, insanlığın kendinin en büyük bö- lümünü baskı altında tutarak ve yıkarak asla ge- lişmemesi gerektiğine ilişkin halklann dileğine daha da güç kazandırmıyor mu? Oysa 'finansal egemenlik' döneminde, anamalcılığın doruk nok- tasına ulaştırdığı, yüz milyonlarca kadın, erkek ve çocuğun hayatta kalma koşullannın kötüye gitme sürecıdir. Bu süreci aşmak bizce bir kamu hizme- tidir. ISovyet deneyiminin verdiğiders Bu amaçla tarihi öğreniyor ve tarihten olabildi- ğince ders almaya çalışıyoruz. Rus Bolşevikler. bir zamanlar. burjuva diktatörlüğünün yerine pro- letarya diktatörlüğünü getirmekle, anamalcılığı aşacaklannı sandılarsa da, farkına varmaksızın uzun vadede şöyle bir tarihsel tanıtlamada bulun- dular: Bireysel özlemlerin ve gereksinimlerin za- ranna oluşturulmuş bir topluma öncelik tanımak- la, anamalcılığı aşamamakla kalmayıp yeniden kök salması için gerekli koşullann yaratılmasına katkıda bulunuluyordu. Fransa'da saygınlık kazanmış ve sınırlar ötesi ün sâlmış düşünürler, kendilenne özgü biçimde bizim de paylaştığımız kimi kaygılan dile getir- mekteler. Filozof Jacques Derrida. Marx"ın Ha- yaletleri (s. 88) yapıtında şu satırlan yazıyor: "Za- manımızda 'yeni bir dünya düzeni' yeni. evet ka- çınılmaz olarak yeni bir düzensizliği. daha önce Robert Hue, anamalcı sistemin sorunlan çözmediğine işaret ederek şöyle diyor: Yoksulluk, açlık, işsizlik, ülkeden kovma, salgın, işkence, zorunlu göç ve etnik savaş, bunlann hepsi Üçüncü BinyıTın eşiğinde hâlâbüyük korkular yaratan büyük felaketlerdir. Portre Tarih ve resim tııtkımıı Fransız Komünist Partisi Genel Sekreteri Robert Hue, 19 Ekim 1946'daCormeilles-en- Parisis'te bir işçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Cumhuriyet okurlan adına kendisinin doğurn gününü kutluyoruz. 1962'de Genç Komünistler'e ve bir yıl sonra da Komünist Partisi'ne katıldı. 1970-77 arasında Val D'oise Federasyonu sekreteryasına üye oldu. 1977 yılından beri Montigny-Les-Cormeilles Belediye Başkanlığı ve 1988"den bu yana Val D'oise'nin danışmanlığını yapıyor. 1987'de partinin merkez komitesine. 1990'da politbüroya seçildi. 29 Ocak 1994 tarihinde genel sekreter oldu . Robert Hue'nun iki tutkusu vardır. Bunlardan birincisi tarihtir ve bu alanda üç kitap yazmıştır. Ikinci tutkusu ise resimdir. Özellikle Van Gogh, Corot, Ltrillo gibi kendi yöresinde yetişmiş ressamlara tutkundur. Hue, evli ve iki çocuk sahibidir. Robert Hue eşi benzeri görülmemiş bir egemenlik kurmak- la, oturtmaya ve sağ- lamlaştırmaya çalışıyor. (...) Dünya ve insanlık tanhinde" diye sürdü- rüyor Jacques Derrida, "şiddet, eşitsizlik, dışa- n atma. kıtlık ve dolayı- sıyla ekonomik baskı- nın bu denli çok sayıda insanı etkilediği hiç gö- rülmemiştir." Filozofun 'Marksçılığa karşı yeni büyük komplo' diye nı- telendirdiği olguya di- renmenin tek çaresı, bu düşüncenin demokratik yönünün geliştırilmesi- dir. Benzer düşüncede JL-^oksanlı yıllann ortaya koyduğu gerçek şudur: Anamalcılık, çağdaş dünyanın demokrasi umutlannı karşılayacak durumda değildir. Bu sistem, egemenliğini küreselleştirmekle meyvelerini sadece sayılan giderek daha azalan ayncalıklılara veriyor ve böylece temel demokratik kaygılara artık ne denli yabancı olduğunu gözler önüne seriyor. olan filozof Michel Ser- res'güçlü ve zengın ülkelerin demokratik düzen içinde yaşadıklannı' ileri süren reklam kampan- yasının 'ikiyüzlü' niteliğini vurguluyor ve "Bu- nun doğru olmadığını açık seçik anlatmak gere- kiyor. En azından bu ülkeler, kendiierine her ko- nuda yakın bir çeyrek dünyaya hoşgöriiyle bakıp, Üçüncü Dünya ülkelerine uzak kaldıklan sürece demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Oysa bu ülkeler tam aksine. tarihte. gelmiş geçmiş en eşitliksizci, en acımasızaristokrasiyı oluşturuyor- lar. Bu. sözde en ıyi yönetim yalnızca en iyilerin. yani en zenginlerin, en güçlülerin yönetimidir; bu güçleri aracılığıyla da giderek tüm ınsanlığı fela- kete ittıkleri halde. yoksullar arasında bu yalancı propagandayı evrensel biçimde yayabilecek ağlar kuruyorlar" diye yazıyor. Sosyolog Alain To- uraine aynı kaygılan ta- şıyarak "Demokrasi ne- dir" (s. 235-236) baş- lıklı yapıtında. "Yöne- ticilerin \e astlann ay- rılmasını engellemekle ve topluluğun temel ge- reksinımlerinı. zaferi bunalımlara ya da top- lumsal kopmalara yol açan özel çıkarlara zor- la kabul ettiımekle, gü- nümüzdeki siyasal sis- teme açıklık getırmek" bıçımınde bir önen ge- tiriyor. "'Gelişme fikri- nın, yalnızca demokra- sinin \e büyümenin bir araya gelmesi olarak değil de, daha derın dü- şünerek. bır kültürel mi- ras ile gelecekle ilgili tasanlann bıleşimı bıçımin- de yeniden tanımlanması gerekir. Dünyanın bü- yük bır bölümünün. gelişmenın tek yolunu tutmak üzere kültüründen ve kımlığınden vazgeçmesi ge- rektıği düşünülürse demokrasiden nasıl söz edı- lebilir? lnsanlann çoğunun kendi övkülerinin ko- nusu olmamaya mahkum edilişleri. demokratik özgürlüğün fecı biçimde yadsınması değıl mi?'" diye vurguluyor. Bu seslere daha başkalannı eklemek olası. Hep- si. kendi bıçemlerinde, çağımızın gerektirdiği top- lumsal değişim tasanlannın yeniden oluşturul- masının çerçevesi içinde. demokrasive \enlmesi gereken değışmez öncelığı dile getırmekteler. Uzun süre. siyasacılar\e siyasal oluşumlar. prog- ramlar hazırlayarak, insanlara bunlan sunan v e se- zun zaman siyasacılar ve siyasi oluşumlar, programlar hazırlayarak insanlara bunlan sunan ve seçildikten sonra gerçekleştirmekle yükümlü olanlara oy vermeyi önerdiler. Siyasa yapmanın demokratik açıdan sınırlı bu biçimi artık aşılmalıdır. Demokrasi, içinde bir tek inancı banndınr: Halktan gelmezse hiçbir değişim, halkın yaranna olamaz ve gerçekleşemez. çildikten sonra gerçekletirmekle yükümlü olanla- ra oy vermeyi önerdiler. Siyasa yapmanın demok- ratik açıdan sınırlı bu biçimi aşılmalıdır. Bunu herkes kabul etmez. Oysa tarih bize Fransa'da halk >aranna uzun süreli hiçbir değişikliğin. hal- kın etkin ve sürekli katılımı olmaksızın gerçekle- şemediğinı gösterdi. Bundan dolayı Fransız Ko- münist Partisi (PCF ) artık aşmak için yok sayma- nın ve kurmak için kararname ile buyurmanın ve- terli olmadığını ileri sürmekte Demokratik. sos- yalist ve insancıl bir topluma dönüşüm. zaman içinde yayılmış uzun bir süreçtir. Sürekli olarak zıt, hatta çelişik güçleri birbirinin karşısına geti- rir. Ancak halkın anlaşmasından \e eyleminden - siyasi uzlaşmalardan değıl- ve öte yandan. fark- lılıklan zenginlik kaynağı halıne getirme ısteği- nin paylaşılmasından, yaşadığımız döneme uy- gun devrimci ve doğal olarak demokratik deği- şımler doğabilır. PÇF'nin 28. kongresinde. demokrasiyi 'her bı- reyin araya girme. katılma yeteneğının tanıtılma- sı' olarak tanımladığımızda tek amacımız şuydu: Siyasal yönelmemızin çağdaşlığını vurgulamak ve kültürümüzden ve ışlevış bıçımımızden. de- mokrasiyi engelleyebilecek herhangi birmerkez- leştirme olgusunu kaldırmak. Biz bu duruma. I976'da demokrasınin. değişımin aracı ve amacı olarak oynadığı merkezi rolün bilıncınden, yetkin- lik koşulunun. herkes tarafından gırişım ve so- rumluluk üstlenmesine davalı olduğu ınancına uzanan ve kongreden kongreye geçen uzun bir volun sonunda vardık. Tek amacımız erkin tem- sıli ve elden alınmasını reddetmek, tartışma yo- luyla mılitan formasyonu ve uygulamasını kolay- laştımıak ve herkesı eleştiri düşüncesıni ve yara- tıcı yeteneklerini kullanmayateşvik etmek. Bizim için söz konusu olan ne olduğumuzu. ne yaptığı- mızı ve ne istediğimizı anlaşılırbır'bütün halinde sunmak. Bubirtek sözcükleözetlenir: Demokra- si. içinde bır tek inancı banndınr: Halktan gelmez- se hıçbırdeğışım halkın yaranna olmaz ve gerçek- leşemez. Bu düşünce bizim hareket biçimimizi belirleyecek kadar değerlidır. Yarın: \obel Kimya Ödiilü sahibi Prof. Donald J. Cram Y A Y I N H A K K I E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z İLAN KARTAL 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1994'138 EsasNo: 1994/138 Davacı Rıdvan Yapı tarafından davalı Safiye Yapı aleyhine mahke- memizde açılmı; bulunan boşanma davasında: Davalı Safiye Yapı'nın adresi yapılan zabıta tahkikatına rağmen- de saptanamadığından ilanen tebligat yapılmasına karar venlmiş olmakla adı geçen davalının duruşma günü olan 2.12.1994 günü saat 10.00'da duruşma salonunda haar bulunması veya kendisini bır ve- kille temsil ettirmesi, gelmediğı veya kendisini bir vekılle temsil ettir- mediğı takdirde yokluğunda karar verileceği hususu 7201 sayılı tebli- gat kanunun 28, 29, 30 ve 31. maddesı gereğince adı geçen davalıya ilanen tebliğ olunur. 20.9.1994 Basın: 11490 İLAN T.C. TAVŞANLI ASLİYE HTJKUK (İŞ) MAHKEMESİ 1993,319 esas Davacı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü vekili tarafından davalı Ali Aktaş ale>hine mahkememıze açılmış bulunan rücuen tazminat da- vasının yapılan açık oturum sırasında verilen ara karan gereğince: Adresi tüm aramalara rağmen bulunamayan davalı Ali Aktaş'a duruşma gunünün ilanen tebliğine karar verilmi; olmakla: Davalı Ali Aktaş'ın 17.11.1994 günü saat 09.00"da duruşmada ha- zır bulunması, kendisini bir vekille temsil ettirmesi. gelmediği takdir- de yargılamanın vokluğunda yapılacağı hususu daveti>e tebliği >eri- ne kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 15.4.1994 Basm:51657 MERİÇ KADASTRO MAHKEMESİ DosvaNo: 1992 35 Esas Karar No: 1994 125 Davacı Hasan Bozacı ile davalı Ahmet Karabulut ve arkadaşlan ara- sında görülen Kadastro tespıtinin iptali ve tescil davasımn açık yargı- laması sonunda; Dava kabul edilerek, Kadıdondurma Köyü 2131 parsel sayılı ta- şınmazın davalılar adına olan tespıtinin iptali ile davacı adına tespit ve tapuya tescıline. 155.800 TL harcın davalılardan alınmasına. 800.080 TL muhakeme masrafının davalılardan alınarak davacıya verilmesine. 11.7.1994 tarihinde karar verilmış, davalı Ahmet Kara- bulut'a tebligat yapılamamış olup. İstanbul ilınde ıkamet ettıği bildi- rilen Ahmet Karabulut'a bu ilanın yayımlandığı tarihten itibaren 1 ay içinde temviz yoluna müracaat edebıleceğı ilanen tebliğ olunur 7 10 1994 Basın: 51732 POÜTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Şairler Çiçek Sever.••• Metin Eloğlu'nun 9. ölüm yılıymış. Kimi dergilerde, ga- zetelerde yazılar var. Niçin 10. yılı beklememişler? Olsun, 9. yılında da ölümler anılır. Kaç yıl oldu bilmiyorum, elektrikle işleyen boynuzlu oto- büsler döneminde (tarih bundan bulunur), Karaköy'de vapurdan indim, işte o Italyan otobüsüne bindim. Elimi kaldırdım birtutamak ararken, bireli tuttum. Baktım, Ok- tay Rrfat! Yabancı değilmiş. "Metin'e gidiyorum, çok hastaymış" dedi. O hani (menhus) kötü hastalığa tutulduğunu söylüyor- lardı, değilmiş, aslı çıkmadı. Otobüs Dolmabahçe'den Gümüşsuyu'na doğru çıkıyor. "Sen de gelsene" dedi. "İşim var" diyecek oldum. Ne zaman işim bitti ki! Şimdi pişmanım desem ne anlamı var. Oktay, Metin'e gitti. Ben de işime... Aradan yıllar geçti, Oktay da öldü. Oktay Aşiyan'a gömülmek istermiş. Kimse, Oktay'a Aşiyan'da bir yer bulamadı. Tomris Uyar'ın önceden alınmış bır yerı varmış, yerını vermek is- tedi. tstememiş olacaklar ki sonra Karacaahmet'e göm- düler. Orhan Veli Aşiyan'da Oktay'sız. Çok sanatçıyı, şairi gömdük Aşiyan'a... Ulvi Uraz, Aşi- yan'a gömülmek istermiş. Belediye Başkanı Ahmet Is- van bir yer buldu. Metin'i nereye gömmüştük? Metin'i keşfeden Orhan Veli'dir. Orhan, 1950'li yıllarda Yaprak dergisini çıkarıyor. Dergiye genç şairlerden şiirler geliyor. Bunlardan birinin altında da Metin Eloğlu imzası var. Seviyor şiiri, önüne gelene okuyor. Sanırım, "Başka şiirleriniz var mı?" diye bir de mektup yazıyor. Metin şiirlerini gönderiyor. Ardından "Odun" adlı kitabını Salim Şengül yayımlar. Artık ünlü günlere doğru adımlarını atmaktadır. Cahit Sıt- kı Tarancı gibi 'çilingir sofrası 'nı sever. Bu zıkkımın yanında Arnavut ciğeri ister, bir Çiroz ister, iki Cacık ister, üç Adalet, müsavat, hürriyet demeye Sadece yürek ister Ikinci Yeni' adı altında Cemal Süreya, Turgut Uyar, Edip Cansever'le bırlikte görünür. Onlardan ayırdı resim de yapmasıdır. Bırçok sergiler açar. Hatta denebılir ki ge- çimi uzun yıllar hep resımden olmuştur. Bugün resımleri- nin iyi para ettiğini söylüyorlar. Sağlığında etseydi ya!.. Bir gün hiç unutmam, askerlikte, yoklamayı kaçırmış 'kaçak' a yazmışlar. Hapsederler diye çok korkuyor. Res- sam Fahir'le birlikte bana geldıler. O yıllar Ankara'dayım askerlik şubesine, dairesine filan sözüm geçiyor. Albay Ih- san ağabey var, askerlik dairesinde başkan, ona gittik. Metin'i şiirlerinden ötürü çok seviyor. Hemen işimizi gör- dü, Metin'in korkusu geçti. "Şairliğimiz bir işe yaradı" dedi. Çünkü solcu şair diye yıllardır kovalanıp duruyordu. Bir albayın günün birınde askerlik ışinden arka çıkacağını hiç ummuyordu. Bir gün Edip Cansever'le adadanBostancı'yageçmiş- ler, bir köşkün bahçesinde sardunyalar var. Edip eğilip ko- parmak istemış. Metin, "Yapma!"demiş. Birsardunya ko- parmışlar. Köşkün sahıbı oralardaymış. Aralarında hır çık- mış. Polisler gelmişler. Suçüstü yapmışlar. O dönemde suçüstü var. Yargıç, köşkün sahibini de şairleri de dinle- miş, sonunda; "Şairierçiçek sever" diye davayı düşürmüş. Metin, gü- ler; "Şairlik bir de çiçek hırsızlığında işimize yaradı" der- di. Gülerdik... BULMACA 1 2 3SOLDAN SAĞA: 1/ Bilim kurumlannın ça- . lışmalan ile ilgili yazı ve haberlerin yayımlandığı 2 dergi. 2/ Fenike mitoloji- o sinde en büyük tann... Yoğurt. pekmez gibi ko- 4 yu şeyleri suyla incelt- mek. 3/ Uzaya gönderi- len ilk canlı olan köpek türii... Soyundan gelinen kimse. 4/"— taneleri gibi gülemedim Aradım ara- dım bulamadım Kendi ecelimle ölemedim" (Bedri Rahmi E>ııboğlu). 5/ Ucu yanık odun... Beyoğlu semtine es- kiden verilen ad. 6/ Bir nota... Üzerine resim ahnmış fotoğraf ca- mı... Tarla sırun. 7/ Mahkeme so- nucunu gösteren resmi belge... Otel. tiyatro gibi yerlerde girişe ya- kın geniş yer. 8/ Gelincik çiçeği. 9/ Bir alay işareıı... Tavlada bir sayı. VTJKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Arşiv. 2/ Bir göz rengi... Gelin olacak kıza erkeğin verdiğipara ya da armağan, 3/ Matem... Üye. 4/ Bir tür erkek deve... Vücudun gücünü arttırmak için yapılan abştırma. 5/ Namaz çağnsı... Adlan sıfat yapmakta kullanılan bır yapım eki. 6/ Tellür ele- mentinin simgesi... İri ve tombul kucak çouğu. 7/ İpucu... Yah- ya Kemal'in hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri. 8/ Voİeybol ve te- niste servis atışı sırasında topun fileye değmesi... Tann. 9/ Eskiden kullanılmış bir çeşit devrik yakalı kürk. D L J Z E L T M E Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.'den Tasarruf Sahipleri İçin Sirküler Bankamızm 1.980 milyar TL artınlan sermayesinde yeni pay alma haklarınm kullanılmasından sonra kalan ve halka arz edilecek tutar 36.723.269.000 TL olarak düzeltilmiştir. llgililere duyurulur. YAPI VE KREDİ BANKASI A.Ş. Genel Müdürlük
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear