23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 OCAK1994 CUMARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR Sanatçılann Kültür Bakanhğı'ndan beklentileri neler? 'Sorunlanmıza sahipçıkılsın'ASU MARO / PELİN ÖZER . _ _ _ , ültür Bakaıu Fikri Sağ- W^r iar'm Atatürk Kültür MS Merkezi'nde verdiği M^k yeni yıl resepsiyonunda M ^ ^ _ çeşitfi dallardan birçok ^ ^ ^ ^ ^ ^ sanatçı bir araya geldi. • • • • • • Başbakan Yardıması ve SHP Genei Başkanı Murat Kara- »alcın ıle tstanbul Büyükşehır Beledi- ye Başkanı Nurettin Sözen'in de katıldıklan kokteyl, yerel seçimlerin gündemde olması nedeniyle sanattan çok politika ağırlıklıydı. Müjde Ar, Atıf Ytİmaz, Feride Çiçe- koğlu, Ali Düşenkalkar, Zerrin Ozer, Işık Yenersu, Kartal Tibet, Engin Cez- zar, Gûlrİ2 Sururi, Zeliha Berksoy, Pe- rihan Savaş, Yümaz Zafer. Ali Özgen- türk, ZuUü Livaneti, Leman Sam, Erol Evgjn, Melis Sökmen, Nil Burak, Gen- co Erkal, Zafer Ergin gjbi isimlerin göze çarptığı kokteylde; fotoğrafçılar ve kameramanlar Nurettin Sözen, Fikri Sağlar ve Murat Karayalçın'ın peşinde koşarken, sanatçılann boy boy fotoğraflannı çekmeyi de ihmal etmediler. Sanatçılar ayaküstü ve anlık da olsa sonınlannı ve isteklerini Bakan Sağ- lar'a iletmeye cahşırken, Kültür Ba- kanhğı ve politikası da tartışılan bir konu oldu kuşkusuz. Bız de kokteylde sık sık tartışılan bir konuyu gündeme getirdik. Kültür Bakanhğı'ndan sanatçılar ne bekliyor? özlenen bir kültür ya- şamının oluşmasında Kültür Bakan- hğı'nın işlevi nc olabilir? Yaptığımız küçük soruşturma bize sanatçılann Kültür Bakanhğı'ndan çok çeşitli bek- lentileri olduğunu gösterdi. Kimisi çok yavaş işleyen bürokratik düzenin köhnemişliğinden söz etti, kimisi sa- natçıya hak ettıği değerin verilmesi ge- rekhhğinden. Bazısanatçılaryalnızca maddiyardım isterken baalan, sanatın her dalına aynı önem ve özenin gösterilmesini, Türk sanatına sahip çıkılmasını istedi. Sonuç olarak ortaya çıkan tablo bize sanatçılann Kültür Bakanlığı'ndan pek çok beklentileri olduğunu kanı- tladı: Dışa açılmayı sağlamaiı ALİ ÖZGEN- TÜRK: Uluslararası fcstivallere Türkiye'nin kaülmasını sağlamak, bunun savaşını ver- mek. Sadecepara ATIF Y1LMAZ: Para. o kadar. insanlarave kültüre de sahip çıkılmalı HAYATİASILYAZICI: Türkiye'nin bugün- kü kültür erozyonunun nasıl önleneceği sorunu \ ar. Artık iyi şeyler de yapıhyor, tarihi eserlere sahip çıkılıyor, ama insanlara ve kültüre de sa- hip çıkmak gerekiyor. Bu arabesk toplum tara- ııda Kültür Bakanhğı da ne de olsa Bakanlar Kunüu'na bağh bir bakanhk olduğu için eksik- lerini biliyorum. Ama çok daha geniş anlamda Türk toplumunun gerçek sanatına sahip vikması laam. Başka ne isteyebiliriz ki? Kültürüsahlpslz bırakmasın GENCAY GÜRÜN: Kültür Bakanhğı'ndan her zamanki beklen- tim. yeni bir şey değil; bütün sanatçılann Kül- tür Bakanhğı'ndan beklentisı, kültürün bir ülkenin geleceğinin ga- rantısi olduğunu bile- rek sahipsiz bırakma- ması. Kültürün ve sa- natın her dalına aynı önemı göstermesi. Bakanlık kültüre müdaltale etmemell SABAHATTİN ÇETİN: Kültür Bakanlığı'- ndan toplumun kültür hayatına müdahale et- •nemesini bekliyorum. Türkıye toplumunun kültür hayatını özerk kurumlar kanalıyla yön- lendirebilmesini, devletin paralannı bu özerk kurumlar aracıhğıyla kültür yapıtlanna aktar- nasını bekliyorum. Artı, Türkiye toplumunun •tatik yapısı içerisinde, kurulmuş yapı içerisinde CUB ufuk açıa yasalan gündeme getirmesini bekliyorum. Aynca Kültür Bakanhğı'ndan top- iımun kültür hayatında özellikle görsel alanda bu medyanın başını alıp gittiği dönemde, medya kültürünün anayasal bir çerçeve içinde yeniden düzenlenmesinı bekliyorum. Bürokrasl azaltılmalı BEDRİ BAYKAM: Her şeyden önemli bir konu var, o da bürokra- tik şartlann azaltılması. Sanatta en basit harca- mayı veya ödemeyi yapmak için yirmi tane ımza gereküği zaman, olaylar dönmüyor. İkincisi, eski dönemin, hürokrasi içinde yer tutmuş. yerine yapışmış ki- ^ilerini görevlerinden alıp yeni kişileri göreve al- ınak. onlara şans vermek, bürokratik şartlan azaltarak olayı hızlandırmak. Bir başka nokta tla, bir kurul oluşturulabilir. Bır fon oluşturula- bilir, bu fon çeşitli şirketlerin. bankalann kârlanndan yüzde x kesmekle yapılabilir, Bu fo- nun nasıl kullanılacağı konusunda polemik çı- Imaması için her branşın en önemli profesyo- nelleri bir araya gelip projeleri kendileri değer- lendirirler. Böylece, Kültür Bakanhğı "ona, buna öncehk verdi" suçlamalanndan kendisi kurtulur, fakat bu ışin dönmesıni sağlar. Türki- >e'de kültür ve sanat tamamen özel sektöre dev- redilemez. çünkü sanat kâr yapmaz. O zaman bu tilkede opera olmazdı, bale. olmazdı, tiyatro onda bire inerdi. çok acllolarakaltyapı PERİHAN SAVAŞ: Altyapının haarlanması gerekiyor çok aciliyetle. Çünkü Türk si- nemasmın buna çok ihtiyacı var. Belki senaryo olarak. oyuncu olarak çok kalitcli. ama olanak- lanmız yok. Tiyatroyasası bir an önceçıkmalı HADİ ÇAMAN: Türk Tiyatro yasasının bir an önce çıkartı- Imasını bekliyoruz biz özel tiyatrocular olarak. Bırakın özel tiyatrolan, Devlet Tiyatrosu yasası bıle çıkanlamadı daha. Bir an önce çıkanlsın is- tiyoruz; biz artık her ge- lenin nabzına göre şer- bet vermekten, ya da her gelene göre strateji çizmekten çok yorulduk. Aynca onlan da çok yoruyoruz. Oysa bir yasamız olursa, birtakım kurallara bağlanırsa birtakım şeyler, onlar da az yorulacaklar. Yani hükümetlerin değil, devletin korumasında olmak istiyoruz. Benim tek istedi- ğim, ivedilikle beklediğim şey bu. sanatcıya hak ettlğl yerverllmell DENİZ GÖKÇER: Sanatcıya hak ettiği yerin verilmesini istiyorum. Amatörlereşans tanınmalı TUNCER CÜCENOĞLU: Aslında birkaç sorunumuz var, bunlardan en önemlisi bence, bir oyun yazma yanşması açtılar geçen dönem. On tane oyun ödül aldı ve bu sene bu on oyunun çoğu oynanmakta. Bu yanşmayı sürekliliğe dö- nüştürsünler ama, amatörlerle profesyonelleri yan yana getirmeden yapsınlar bunu. Çünkü amatörlerin şansı kınhyor. Profesyonellere oyun siparişi verebilirler, amatörlere de oyun yazma yanşmasına kaülmaimkânı tanırlar. Böy- lece, Türk tiyatrosundaki esersayısı artabilir. Altyapı olusturulmalı YILMAZ ZAFER: Sinemanın altyapısıru oluşturacak teknik malzeme olanaklan, Tür- kiye'deki tüm sinema emekçilerinin kullanabile- ceği bir ortam yaratılması benim için çok ivedi. Çünkü teknik malzeme eksikliği var sonuçta. Bunlar çözûme ulaştığı zaman kişilerin şahsına yönelik destek olmak yerine sinemanın birebir kendine destek olunur. Küçücük Yeşilçam'da üretiliyor bütün fılmler. Parası olan ancak fılm yapabihyor. Aslında desteği geniş bir kitleye ya- yarlarsa, çok faydalı olur. Tellfhakları yasası değlstlrllmell SEMİH BALCIOG- LU: Telif haklan ya- sasının değiştirilmesi lazımdı. Geçen dönem- de birkaç toplantı yapıldı fakat hala bir sonuca vanlmadı. Tabii ben önce kendi mesle- ğim ve meslektaşlanm açısmdan işi ele aiıyo- rum. Bundan sonra yapılacak olan bazı otellerin duvarlanna ar- kadaşlanmın karikatürlerinin konulmasını ıste- miştik. Onun dışında da yapılara karikatürlü ufak heykelcikler de istediğimizi söylemiştik. Ama bunlara henüz bir çözüm gelmedi, yakın bir gelecekte inşallah olur. Bir konu daha var, o da bızler için çok önem- li Bir futbol takımının Avrupa'da yapacağı maçlan izlemek için giden seyircılerden konut fonu alınmıyor. Ama karikatürcüler. yurtdışı- ndaki sergilere, yanşmalara gittikleri zaman maalesef çok kısıtlı olan bütçelerinden konut fonu veriyorlar. Herhalde bunun kaldınlması lazım. Salon sorunu temelden bitlrllmell SALİH KALYON: Tiyatronun çözülmesi ge- reken sorunu, salon sorunuydu başından beri. Ama şu anda sevinçli olaylar yaşıyoruz. On beş gün kadar önce Birim Tiyatro açıldı, Küçük Sahne açıldı. Çok kolay bir sorun olduğu görül- dü.Birkaç salon daha var. Örneğin Şehir Tiyatrosu'nun Yeni Melek So- kağı'ndaki Yeni Komedi Tiyatrosu boş duru- yor, Yeni Melek Sineması öyle. Süreyya Sine- ması alınabilir. Bunlann çok çabuk olabildiğini bu Kültür Bakanhğı gösterdi. Biraz daha hızlandınp bu sorunu temelden bir an önce bi- tirmesini istiyoruz. Belki Kültür Bakanımtan heykeli dikilir. Sosyal haklarbir an önce tanınmalı ZERRİN ÖZER: Kültür Bakanhğı'ndan de- ğil de Maliye Bakanhğı'ndan çözülmesini istedi- ğim bir sorunum var. Sanatçılann bir an evvel sosyal haklannın tanmması, erken emeklilik gibi. Mağdur durumdaki sanatçılann maaşlara bağlanması. Aynca dışan acılmalıyız. Mesela Türkiye'yi temsilen konserler vermeliyiz dışan- da. Bunlar olabilir. Odalar birliği yasası çıkmalı GÖKSEL KOR- TAY: En kısa zamanda çözümlenmesini istedi- ğimız sorunumuz, tiyat- ro sanatçılannın ve di- BB ğer sanat dallannm da birleşerek hepsınin odalar oluşturması ve bir odalar birliği halinde toplanarak haklanmızı yasalar dahilinde daha iyi koruyabilmemiz. Biz tiyatro oyunculan olarak beş yıldan beri oda olma konusunda çalışmalanmız var. Bir yasa tasansı hazırladık, Mechs'e sunduk fakat henüz bir cevap alamadık. Bundan önceki Başba- kanımız Demirel'le konuşmuştuk bu konuda. Sayın Cindoruk'la, Sayın İnönü'yle konuşmuş- tuk. Bize sözleri var bunun hemen çıkacağına dair, ama tabii diğer yasalar öncelik alıyor her zaman, bizim yasamız bir türlü çıkmadı. Bizim Kültür Bakanımızdan ilk istediğimiz budur. İnanıyonız ki hem haklanmızı, hem sorumlu- luklanmızı bu yasa içinde daha kolayhkla bile- bihriz ve koruyabiliriz. Kültürümüzü koruyalım LEMAN SAM: Kültür Bakanlığı'ndan önce. söylemek istedi- ğim bır şey var Kültür Bakanlığı'ndan habire bir şey istiyoruz ama. Kültür Bakanlığı'nın gücü ne durumda? Ben önce devletten ıstiyo- rum. Diyanet'e, şuraya buraya değil. öncelikle Milli Eğitim'e. Kül- tür'e , bu tür ülkenin geleceği konusunda önemli olan bakanhklara lütfen insanlann inançlanyla ilgili konulara k 4)irdıklanndan daha fazla para versinler. Önce Bakanlığı'nın belli bır para birikimı ol- ben ondan sonra isteyeyim. Ama birinci olarak söylemem gerekirse, ülkemiz kültürünü. bunu Türk olarak da bakmamak lazım, çok gü- zel bir sentez var bizim ülkemizde geçmişten ge- len. göç yollanyla gelen. varolan, Ege kültürün- den... Bunlar çok güzel bir sentez oluşturmuş. bunu iyi koruyalım diyorum. Çünkü dışanda politikacılanyla değil, sanatçılanyla tanınıp se- viliyorlar ülkeler. SlyaslIktldaryasalar konusundaduyarsız AHMET GÜLHAN: Türk Tiyatrosu Çerçe- ve Yasası, Türk Tiyatro Oyunculan Meslek Odası Yasası, sosyal güvencesi olmayan sa- natçılann korunacağı bir Sosyal Güvence Ya- sası. Çok önemli, çok gerekli Çalışıyoruz, uğ- raşıyoruz ama bazı şeyleri aşamıyoruz. Kültür Bakanhğı da aynı duvarlıhkta. Yani bunun ne kadar gerekli olduğunu biliyor ama nedense ya- salar, ya da yasalarla meclıs bağlantılan. yasa- larla siyasi partiler bağlantılannda bir kopuk- luk. belki de birrahatsızhk var. bir türlü aşılamı- yor. Fakat bu tiyatro sanatçılan adına değil. Türkiye'nin geleceği adına. Türk insanının ge- ieceği adına çok gerekli, bunu her fırsatta anlat- maya çalışıyoruz, ama maalesef siyasi iktidar aynı duyarlıhğı taşımıyor, çalışıyoruz. Kültürgerçekyerine oturmalı DEVRİM ERBİL Kültür Bakanhğı'ndan çözümlenmesini istediğim en acil sorun. kül- türün gerçek ve evrensel değerler içinde yerine oturması. Dileğirn Kültür Bakanlığı'nın bir ba- kanlık ya da politik düzeyde bir olayın dışında insanlann yaşamma ve sevgiye çok daha seve- cen bir bakışı getirmesi doğrultusundadır. Bakanı duyarlıve basarılı buluyorum MÜJDE AR: Ben çok beğeniyorum Fikri Sağlar'ı. Her konunun üzerinde hassasiyetle duruyor, imkâniar dahi- linde her şeyi çok iyi yapıyor. Hiç kimsenin olmadığı kadar duyarlı ve başanlı buluyorum. Kişiliğininve sanatinınenözelyanlanyla Goya Kültür Servisi - Dünyadaki cn buyük Goya koleksıyonuna sahip olan Madnd'deki Prado Müzesi'nde büyüleyıci bir sergi açıldı. Sergı, sanatçının zaman öldürmek, ya da borçlannı öde- ycbilmek için yaptığı ufak boy ^5 tablodan oluşuyor. Tual ya da pano üzerine yapılmış yağlıboya çalışmalar, suluboya tablolar İspanyol re- sim ustasının tüm dehasını yansıtıyor. Hiçbır kurala uy- mayan bu resimler, sanatçının sazdığı bir mektuptan alınıp sergiye isım olan "Kaprislere >e yaratıcılığa"dayanıyor. Yapı- tlar, 1771-1827 yıllan arasına, ama özellikle de sanatçının ge- çirdiği önemli hastalık dönemi- ne ait. Bu hastalık, Goya'nın sağır olmasma yol açmış ve sa- natçıyı körlüğün eşiğine götür- müştü. Goya, pek çok ressamı etkile- yen bu küçük tablolannı, eskiz- lerini çok severek yapıyordu. Onlan gerçekleştirirken, aynı temadan yola çıkan bir seri re- sim olarak tasarlıyordu. Böyle ynpılmış \e tuhaf bir konuyu "yamyam"ı işleVen iki çok önemh' tablo, bu sergi için Be- sançon Müzesi'nden alınmış. Serginlenecek eserlerin seçimıni gerçek leştiren uzman Gulict NViLson-Bareau, "Bunlar son de- rece görkemü, türünün olağa- nûstü ömekleri olan anahtar tablolar. Besancon Müzesi rnü- dürii bunlan verdiği için çok şanslıyız." diyor. Bu olağanüs- tü tablolar, aynca tüyler ürper- tici barbar görüntüler sunuyor- lar. Sergide Goya'nın üç tane de kendi portresi yer alıyor. Agen MÜ7esi'nde yer alan 1783 tanhh bir tancsı, serginin giri- şinde bulunuyor. 1824yıhndan, ölene kadar Fransa'da sürgün olarak yaşayan Goya, bir süre Paris'te kaldıktan sonra Bor- deaux'yayerleşti. 1828 yılındaki ölümünden bir süre sonra, cesedinden geri- ye kalanlar Ispanya'ya gönde- rildi. Ama, bâşı çahnmış ola- rak. Burada, fresklerini kendi- sinin yaptığı ve yakın zamanda restore cdilen San Antonio de la Florida Kilisesi'ndeki törenle yeniden gömüldü. 15 şubata kadar sürecek bu sergide, sanatçının Fransa dö- neminde verdiği en önemü eser- ler, özellikle de "Corrida" adın- daki 5Ox65cm boyutlannda 1824 haziranında Paris'te yapıl- mış olanı sergileniyor. Goya'- nın geniş hayal gücünü yansı- tan bu eserde, boğa güreşinin temel unsurkn bir araya getiril- miş: Kocaman bir boğa ve kar- şısında kamı yanlmış beyaz bir at. Atm üzerinde mızrağını bo- ğaya yöneltmiş bir pikador ve kenarlarda yeni bir atağı des- tekleyen bir grup matador. 1900 yıhnda Madrid'de scrgılendiktcn sonra ortadan yok olan bu tablo, Kaliforni- ya'daki Gety Müzesi'nde bulu- nuyor ve Avnıpa'da ikinci kez görülebihyor. "Kapris ve Ya- ratıcüık'Vrgısinde aynca iki şaheserle daha karşılaşmak mümkün: Birincisi.fildişiüzeri- ne siyah fona yapılmış Goico- echea ailesinin portreleri ve sa- natçının eserlerinde görmeye alışık olduğumuz korkunç gö- rüntüler. Ve son olarak, "Mara- gato" adlı haydutun bir rahip tarafından yakalanmasını bir- birini izleyen altı tablo halinde anlatan bir tür çizgi röman. DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT Aptallığın AnatomisJ Hûseyin Batuhan'ın Bilim ve Şarlatanlık adlı kitabının son bölümü "Aptallığın Anatomisi veya Inanmanın Pa- tolojisi" adını taşıyor. Yazarın aptallığı nasıl tanımladığına geçmeden önce önsözünden bir bölümü yer yer okuyalım: "Bilimin anatomisi yerine patolojisini inceliyorum. (...) Bu kitapta en çok insanlann nelere inanmaması ge- rektiğini vurguluyorum. (...) Kanımca insan yanılmalan- nın en büyük kaynağı 'inanıverme' dediğim eğilim, yani aslını faslını araştırmadan, bir fikrin çekiciliğine kapılıp doğru diye kabul etme yatkınlığı. Genellikle bilgisiz in- sanlar arasında inanma'n/n iyi bir şey, neredeyse bir 'erdem' olduğu gibiyanlış birkanı var. Din geleneğinin, ama özeUikle din eğitiminın pekiştirdiği bu kanı her türlü şarlatanlığm benimsenmesinde de rol oynuyor olsa ge- rek. Nitekim, son zamanlarda dünyanın birçok ülkesin- de, en çok da gene ABD 'de başgösteren arı-dincilik (fun- damentalism) veya dine dönüş (revivalism) hareket- leriyle çeşit çeşit şarlatanlık olayları arasında bir para- lellik oluşu bu ülkelerde akıldan çok inanmaya prim ve- ren bir manevihavanın estiğinigösteriyor. (...) Sağduyu ve akıl için ise ana tavır inanmamak, başka bir deyişle şüphe etmektir. Zira inanma tek başına bir fikir veya id- dianın doğruluğunu garanti edemeyeceği için, daima yanılma riskini taşır, oysa gerek sağduyu, gerekse akıl insanoğlunun bu riski elden geldiğince azaltma çaba- larının ürünü olan düşünme alışkanlıklarıdır. "(ss. 21-22) Hüseyin Batuhan şarlatanların böylesine çok müşteri bulmalarına zeki, bilgili kişiler olmalarının değil, sıra- dan insanların nelerden hoşlandıklarını bilmelerinin yol açtığını ileri sürüyor: "Daha açık bir dille söylemek gerekirse, şarlatanlar sıradan adamın (buna birçok üniversite bitirmiş olanlar da dahil) ne kadar aptal olduğunu çok iyi biliyorlar. (...) Bu tür kişiler, ne yazık ki, insanlann ezici çoğunluğunu oluşturuyor." (s. 510) Aziz Nesin, sanırım yetişme yıllarında iyi besleneme- diğimız ıçın, içeriye dönük söylemişti bunu; Hüseyin Ba- tuhan ise bütün insan/ara açtlıyor.Akla gelecek soruyu da kendisi sormuş: O zaman insanlann ezici çoğunluğu aptal, öyle mi?" Yanıt: ''Evet, ne yazık ki öyle!'' Yalnız burada bir şeye dikkat etmeliyiz. Hüseyin Batu- han'ın "aptal" sözcüğü için ozel bırtanımı var. Türkçe Sözlük şöyle diyor "Zekası hemen hiç gelişmemiş, zeka yoksunu." Hüseyin Batuhan ise şöyle diyor: "Aldanmaya ve aldatılmaya yatkın olma." Kim ne derse inanıveren, olabilecek ya da olamaya- cak her şeye inanma eğilimindeki insanlara "zeki"ö\ye- bilir miyiz? Aslında iki tanım bir yerde birleşiyor, ama yaklaşım yönleriyle vurguladıkları noktalar ayrı. Neyse arkasını da okuyalım: "Her gordüğüne, duyduğuna ve okuduğuna inanıve- ren insan, ne kadar bilgili, hatta zeki olursa olsun, 'ap- tal'd/r. Bilgi ve zekanın inanıverme eğiliminı kostekle- mekte büyük rolü olduğu şüphe götürmez. Ama aldan- maktan ve aldatılmaktan korunmak için bilgi ve zeka da yeterli değil. Burada asıl önemli olan, insanın her gör- düğu, duyduğu veya okuduğu şey karşısmda ilkin şüp; , heci bir tavır takınabilmesi, bunun için de hemen kendr- ' ne, Acaba bu doğru mu?' sorusunu sorabilmesi! Yanıl- mak ve yanıltılmaktan korkma duygusundan kaynakla- nan bu soruyu şöyle de dile getirebiliriz: 'Bu gördüğü- me, duyduğuma veya okuduğuma inanmam için elimde yeterli kanıt var mı?' Buna gore, aptallığın birinci kayna- ğı 'inanıverme', bunun antidotu ise 'şüphecilik' oluyor. Akıllı insan çok zeki ve bilgili olmayabilir, ancak 'şüphe- ci' olması şart, zira herhangi bir konuda ileri sürulen bir iddianın doğru olup olmadığını doğrudan doğruya ken- disi saptama gücüne sahip değilse, o konuda en yetkili kişi ve kaynaklara başvurmak gerektiğini bilir." (s. 511) Bilim ve Şarlatanlık, bu ilginç konunun ötesinde, yaşa- mımızda "sezgi'ye nasıl bir yaklaşımla, ne oranda yer verilebileceğini anlamak isteyenlerin de mutlaka oku- maları gereken bir kitap. 'Midas'ın Kulakları'sahneleniyor KültürServisi - Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde 26 ocak günü Ferit Tüzünün "Midas'ın Kulaklan" adlı operası sahneleniyor. Genç yaşta yıtirdiğimiz besteci Ferit Tüzün'ün tek operası olan Midas'ın Kulaklan. yeni uygulamasıyla ilk kez 1977 yıhnda sergilenmış, Tüzün kendi yönettiği bu ilk temsilden bir hafta sonra ölmüştü. GüngörDilmen'in mctnini yazdığı opera\ ı şef Rengim Gökmen >önetıyor. Rejisini Cüneyt Gökçer'in yaptığı esenn dekorlan Refık Eren'e. kostümlen Hale Eren'e. koregrafisı Beyhan A.Murphy"\c. ışık düzeni Vedat Hizel'e ait. Koroyu hazırlayan. Elcna Puşkova. İki perdelik Midas'm Kulaklan operasında. başlıca rolleri Murat Göksu, Murat Akar. Hakan Tıraşoğlu, Sabri Karabudak, Yunus Emre Özorhon. Erdal Şen, Ufuk Karakoç ve Oylun Erdayı paylaşıyor. *Olüm'ünprömiyerinde Eleştirmenler Birliği Ödülü verildi ANKARA (AA) - Ünlü sinema o> uncu ve yazan NVoodv Allen'ın aynı adlı eserinden tiyatroya uyarlanan "Ölüm" oyununun prömiyen yapıldı. İrfan Şahinbaş Atölyc Sahnesi'ndesergilenen oyun, seri cina>etlerin ardından katili bulmak üzere birgrup insanın örgütlcnmcstni espnli bir dille anlatıyor. Cüneyt Çahşkur'un rejisörlüğünü yaptığı oyunda, Zühtü Erkan, Erdal Küçükkömürcü. Zerrin Tekindor, Sabri Özmener, Zerrin Ekipmen, Can Öztopçu, Recep San rol alıyor. Prömiyer sonrası" 1993 Tiyatro Eleştirmenler Birliği" ödülü dağıtıldı. Jürinin ikiye böldüğü birincilik ödülü, Bursa Devlet Tiyatrosu ile Devlet Tiyatrosu sanatçısı Erdal Küçükkömürcü arasında paylaşıldı. Bursa Devlet Tiyatrosu "Halka kurduğu iyi diyalog" ile ödüle layık görülürken, Erdal Küçükkömürcü "Woyzeck" oyunundakı başansı ile en iyi erkek oyuncu ödülünü aldı. Prömiyer ve ödül törenine Kültür Bakanhğı Müsteşan Emre Kongar. Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Yücel Erten ve çok sayıda izleyici katıldı. Bursa'da konser BURSA (AA) - Kültür Bakanlığı Bursa Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, 1994yılının ilk konserini yann verecek. Ahmet Vefık Paşa Devlet Tiyatrosu'nda gerçekleştirecek konserin ilk bölümünde, Şef Ümit Atalay yönetimındeki koro, "uşşak" ve "hicaz" makamında eserler seslendirecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear