Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 30 EYLÜL1993 PERŞEMBE
HABERLER
Yasalarüstübir DGMsavcısı: NusretDemiral
YURDAGÜL ERKOCA
DGM Başsavcısı Nusret
Demiral yine gündemde. Uğur
Mumcu cinayeti ile ilgili soruş-
turma, bugüne kadar üstlendiği
diğer davalar gibi hemen he-
men çıkmaza girmiş durumda.
Dava dosyasındaki çelişki ve
tahrifat, hedef saptınldığına
ilişkin kuşkular tartışılırken
Başsavcı'nın davanın tek
lanığını ciddiye almadığına iliş-
kin açıkJaması hukukçular ta-
rafından skandal olarak nite-
lendirildi.
Demiral, ashnda yalnız Tür-
kiye'nin değil, Avrupa'nın in-
san haklanyla ilgili hukuk çev-
relennin de yabanası olmadığı
bir kişi.
Bugüne kadar hep önemli
davalan üstlendı. Ama ününü
üstlendiği davalan başanyla so-
nuçlandırmasmdan değil, so-
ruşturma aşamasında izlediği
yöntemlerle sağladı. Neredeyse
soruşturduğu her yeni dava yü-
zünden gazete manşetlenne
oturmayı başardı. Başta hu-
kukçular olmak üzere. gazete
yazarlan. insan haklan dernek-
leri ve demokratik kitle örgütle-
ri tarafından ağır bir biçimde
suçlandı. Bununla da kalmadı
Hemen her dönemde, iküdar
partilerirün de muhalefet partı-
lerinin de milletvekilleri. ba-
kanlan kendisinden şikayetçi
oldular.
Kısacası Demiral "Uluslara-
rası sözleşmeleri taıumadı", "İş-
kenceye göz yumdu"'. "savun-
ma hakkını gaspetti". " D G M -
yi Anayasa Mahkemesi'nin üs-
tünde tuttu". "kendi iradesini
Meclis iradesinin üzerine çıkar-
dı", "halkın haber alma özgür-
lüğünü kısıtladı". "gazete büro-
lannı bastinp hakkı olmadığı
halde gazetecileri günlerce gö-
zaltında tuttu" gibi suçlamalar-
la hukuk tarihının "suçlanma
dosyası" en kabank savcısı ol-
du."
TBKP liderleri Kutlu ve Sar-
gın'ın yargılanması. Özal'a sui-
kast girişimi. Bahriye Lçok,
Muammer Aksoy ve nihayet
Uğur Mumcu suıkastlan gibi si-
yasi davalan üstlendiğinde tar-
tışma konusu olan "becerisi ve
tarafsızlığrydı
Hukukçular, başında bulun-
duğu Ankara DGM'yi "Tür-
kiye'de benzeri bolunmayan bir
hukuk kurumu" olarak niteledı.
Bakanlarsöz
geçiremiyor
İstanbul Barosu Başkanı
Turgut Kazan. Demiral'ın "Tür-
kiye Cumhuriyeti için tehlike ol-
duğunu'" söylüyordu. Kazan
bununla da kalmayarak "Baş-
savcı görevde olduğu sürece ber-
kes tehdit altındadır" dıyerek
durumun ulaştığı boyutlann
"vehameti"ne dikkati çekiyor-
du. ANAP dönemınin Adalet
Bakanı Oltan Sungurlu kendısi-
ne yapılan şikayetlen yanıtlar-
ken "Söz geçiremiyorum" dıye
yakındı.
SHP koalisyon ortağı oldu-
ğunda, hele muhalefet döne-
minde Demiral'a karşı olduğu
bilinen SHP'nin hukuk danış-
manı Seyfi Oktay da Adalet
Bakanlığı'na gelınce. hukuk
çevreleri bir "oh çekti". Arük
Demiral görevden alınabilecek-
ti. Ama sonuç ANAP döne-
minden farklı olmadı. Özetle
Demiral'ı kimse yerinden kıpır-
datamadı.
Demiral'ın Türkiye'de ba-
kanlar, milletvekilleri, TBMM
Başkanı, demokratik kitle ör-
gütlerini ve iç hukuk kurallannı
hiçe sayarak görevini sürdür-
mesi "devlet içinde devlet mi",
"bu cesareti kimden alıyor" so-
nılanna yolaçtı.
Kutlu-Sargın Davası
Demiral, ashnda gerek yurt-
dışı gerek yurtiçindeki ününü,
TBKP Liderleri Haydar Kutlu
ile Nihat Sargın'ın Türkiye'ye
dönmelerine borçlu. Demiral,
Sargın ve Kutlu. Türkiye"ye
dönme kararlannı yurtdışında
açıkladıklan anda Türkiye'de
soruşturmaya başlamıştı bile.
İlk tartışma, sorgu tamalanma-
dan TCK'nın 146. maddesi
uyannca yargılanabilecekleri-
nin basına yansımasıyla başlı-
yordu. 16 Kasım 1987 larihinde
Türkiye'ye dönen TBKP lider-
leri Demiral'ın verdiği soruş-
turma emriyle gözaltına alını-
yorlar ve 19 gün Ankara Emni-
yet Müdürlüğü'nde gözetim
alünda tutuluyorlardı. Daha
sonra tutuklanarak Ankara
Cezavi'ne konan Kutlu ve
Sargın, emniyette kaldıklan sü-
re içinde işkence gördükleri ve
özgürlüklerinin kısıtlandığı ge-
rekçesiyle Avrupa İnsan Hak-
ları Komisyonu'na kişisel baş-
vuruda bulunuyorlardı. Ko-
misyon ise 1989 yılında arala-
nnda Demiral'ın da bulunduğu
9 kişinin ifadelerini almak üzere
Türkiye'ye bir heyet yolluyor-
du. Avrupa İnsan Haklan Söz-
leşmesi Türkıye tarafından
onaylarup yasa hükmü kazan-
dığından yapılacak bir şey yok-
tu. Avrupalı yargıçlar. hem De-
mirarı hem de sorguyla ilgili di-
ğer 8 kişiyi soruşturacak ve yüz-
leştirecekti. 48 ekimde Tür-
kiye'ye gelen üç kişiiik heyet se-
kiz kişiyi sorguluyor, sıra
DGM Başsavcısı'na geldiğinde
ortalık kanşıyordu. Demiral,
ıfade vermeyı reddedıyor ve ge-
rekçe olarak da "Ben bağımsız
Türk başsavctsıyım ifade ver-
mem" diyordu.
Uluslararası sözleşmeler
de işlemiyor
O andan itibaren de uluslara-
rası platformda kıyamet kop-
maya başladı. Heyet. ilkin Dı-
şışleri Bakanlığı'na başvurup
alünda dönemin Başbakanı
Özal'ın imzasının bulunduğu
sözleşmeyi hatırlatıyor, Dışişle-
ri Bakanlığı da bir telaş Adalet
BakanhğYnı anyordu. Gerek
Adalet Bakanlığı gerek Hakim-
ler ve Savcılar Yüksek Kurulu'-
nun yanıtı "EHmizden bir şey
gejmez" oldu. Devreye döne-
min Başbakanı Turgut Özal gi-
riyor. ama Demiral "Nuh deyip
peygamber demeyince" heyet eli
boş geri dönüvordu.
Heyet geri dönüyor, ama ko-
nu kapanmıyordu. 1990yıbnda
ikinci bir heyet geldi. Ama De-
miral'ın tavn değişmiyordu.
Dönemin Adalet Bakanı Oltan
Sungurlu, Bakanlık Teftiş Ku-
rulu'na olayın hukuki yönüyle
ilgili soruşturma açtınp neler
yapılabileceğini araştırtıyordu.
Devlet Bakanı Kamran İnan.
yargıçlann görev yapamaması
üzerine "Sayın başsavcı prose-
dûre uyacak, çaresi yok" diyor-
du. Adalet Bakanlığı ile Dışişle-
ri Bakanhğı'nın girişimleri so-
nuç vermeyince Özal. bir kez
daha devreye gjriyor. ama Baş-
savcının ifade vermesinı sağla-
yamıyordu. Demiral, bu tavny-
İa yasalardan ve uluslararası
hukuk kurallanndan "Bağmı-
sızltğını" ilan ediyordu
Kime güveniyor ?
Olay uluslararası platformda
bir skandal olarak değerlendi-
rirken Sungurlu "Dünyada böy-
le bir şey olmadığını" söylemek-
ten başka bir şey yapamıyordu.
Adalet Bakanlığı Müsteşan
Arif Yüksel ise Demiral'ın tav-
nnın "devleti sıkmtıya soka-
cağı"nı belirterek bu konuda
gerekli uyanyı kendisine yap-
tıklannı, ortaya çıkan sorunun
da incelemeye alındığını açıklı-
yordu. Avrupa İnsan Haklan
Mahkemesi'nin tek Türk yargı-
cı Dr Feyaz Cölcüklü şaşkınlı-
ğını "Yaptıkları olacak şey de-
ğil. Kabadayılık. Başsavcı göre-
>i savsaklamak suçunu işlemiş-
tir" diyerek dile geüriyordu.
Hukukçular olayı yorumluyor.
Başsavcı'nın tavnnı onaylaya-
cak tek bir değerlendirme çık-
mıyordu ortaya. Prof. Rona
Aybay, Demiral'ın iç hukuk ku-
ralı haline gelmiş uluslararası
sözleşmeye uymamakla yasaya
aykın davrandığını belirtiyor-
du. İzmır Milletvekili Kemal
Anadol ise Meclis kürsüsünden
•*Başsa>cı hangi güç odaklarma
güveniyor" diye soru>ordu. Av-
rupalı yargıçlar. ifade alama-
manın şaşkınhğı ile ülkelerine
geri dönerken Demiral, bu tav-
nyla Türkiye'nin Avrupa İnsan
Haklan Komisyonu'nda tartı-
şılmasına neden oluyordu.
Demiral'ın, avukatlar ve ga-
zetecilerle yıldızı hiçbir zaman
banşmadı. Özellikle de avukat-
larla. Müvekkilleriylegörüşme-
ye gelen avukatlar, rahatlıkla
gözaltına alınabiliyor, avukat
bürolan "yasa dışı örgütle ilişki-
leri olduğu" gerekçesıyle basılı-
yor. Barolara kayıtlı avukatlar
için polise arama emri çıkanlı-
yordu. Gözaltında avoıkat-
sanık görüşmesi ise Nusret De-
miral'ın DGM'sinde söz konu-
şu olamazdı. Hemde Başbakan
Özal imzasıyla 26.9.1989 günü
bir genelge yayımlanıp bütün
dünyaya "sanıklara müdafiiden
yararlaıuna hakkı tanındığf
ilan edilmesine rağmen... Tür-
kiye Cumhuriyeti'nin bir Baş-
savcısı, Başbakan'ın imzaladığı
genelgeye, Türkiye Cumhunye-
ti yasalanna göre böyle bir hak-
ka sahip değilken uymama ce-
saretini gösterebiliyordu.
Avukatlar Murat Demir ve
Bedii Yarayıcı ile o günlerde
Güneş Gazetesi İnsan Haklan
Servisi Şefı olan Deniz Teztel.
Demiral'ın emriyle Haziran
1991de Korgeneral İsmail Se-
len suikastine kanştıklan iddia-
sıyla gözaltına alınıyordu. Sa-
nıklar gözaltına ahndıktan bir-
kaç gün sonra kamuoyuna teş-
hir ediliyorlar. Gazetecilere teş-
hir edılirken fizikı işkence gör-
düklerini açıklıyorlar ve haber
Ankara Cezaevi'nde görüştüğü
iki avukatın işkence ızlerini
gördüğünü basına açıkhyordu.
Demiral. kendi kurumunun
yaraçlanyla da karşı karşıya
geldi. Yıl İ985'ti. Ankara'da öl-
dürülen Ürdünlü diplomat Zi-
ad Sati olayınm soruşturması
Demiral ve yardımcısı Ülkü
Coşkunda. DGM heveti. De-
miral ve Coşkun'un sanık san-
dalyesine oturttuğu Filistinli-
ler'in suçsuzluğuna karar veri-
yor. A>nca gerekçeli kararda
Başsavcılık eleştırilerek kanıt
olmadığı belirtiliyordu. DGM
heyetine göre iddialar, ışken-
ceyle ahndığı iddia edilen ifade-
leredayanıyordu. Üstelik ifade-
ler de birbiriy le çelişiyordu. De-
miral, mahkemenın karannı
temyiz ederken heyeti işkence
iddıalanna engel olmamakla
suçluyor. ama Yargıtay'ı ıkna
edemiyor. mahkem^ heyeti
haklı bulunuyordu.
Demiral için milletvekilleri
hep doğal hedef oldu. Anayasa-
nın milletvekili dokunulmazlığj
ile ilgili 83. maddesini ise icraa-
unın önündeciddi bir engel ola-
rak gördü. ANAP iktidan dö-
neminde. Demiral tarafından
Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral.
ertesi günkü gazetelerde yer alı-
yordu. İstanbul Barosu'na
kayıtlı avukatlar ile uzun süre
sıkıyönetim mahkemelerinde
gazetecilik yapmış olan Teztel
için İstanbul ve Ankara barola-
n seferber oluyordu.
Sanıklarla görüşmek isteyen
İstanbul Barosu Başkanı Tur-
gut Kazan'ın istekleri Demiral
tarafından sonışturma tamam-
lanmadığı gerekçesiyle geri çev-
riliyordu. Soruşturma bitme-
den ve resmi ifadeler alınmadan
kışilerin kamuoyuna teşhiredil-
mesini hukuki açıdan skandal
olarak nıtelendiren İstanbul
Barosu Başkanı Turgut Kazan.
Adalet Bakanı Oltan Sungurlu
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu'dan yardım isteyınce Sun-
gurlu'dan "Elimden geleni ya-
parrnı ama umutlu değilim"
yanıtı alıyordu.
Turgut Kazan daha sonra
dokunulmazhğı kaldınlmaya
çalışılan milletvekillerinden biri
de Meclis Adalet Komisyonu
Başkanı ANAP Millctveki'lı Al-
paslan Pehhvanlı'ydı. 1990 yılı
Haziran ayında, Pehlivanb"nın
Kripto Davası'nda haarlanan
iddianameden dolayı kendisini
eleşlirmesıne dayanamavan
Demiral, derhal bir fezleke
hazırlıyordu. Adalet Bakanlığı
için artık bıçak kemiğe dayanı-
yor ve Başsavcı hakkında yetki-
si dışında davrandığı gerekçe-
siyle soruşturma başlatılıyordu.
Adalet Komisyonu Başkanı
Pehlivanlı da "Başsavcılığın ta-
raflı tutumu bir kez daha ortaya
çıkmıştır" diyordu. Sonuç ise
vine koca bir "hiç" olarak kalı-
>ordu. Milletvekilleri hakkında
soruşturma başlatmak ise en
büyük meraklanndan bın oldu.
Şimdiki Kültür Bakanı Fikri
Sağlar partisinin muhalefet dö-
neminde Demiral tarafından
tehdit ediliyordu. 1989 yılının
haziran ayında ODTÜ'de ye-
mek boykotu ile başlayan olay-
lann daha da büyümemesi için
olay yerine giden İçel milletve-
kili Fikri Sağlar. Demiral tara-
fından suçlanıyordu. Olaylan
yatıştırmak için çabalayan
TBMM'nin bir milletvekiline
TC Başsavcısı "Siz de onlarla
birliktesiniz. Evlemcilerle ilişki-
niz bulunup bulunmadığını araş-
tırmak üzere hakkınızda soruş-
turma açtnn" diyordu. Durum.
12 haziran günü şımdi Bayın-
dırlık Bakanı olan o günkü
SHP Grup Başkanvekili Onur
Kumbaracıbaşı tarafından Ha-
kimler Savcılar Yüksek Kurulu
Başkanlığı'na iletiliyordu, ama
her defasında olduğu gibi sonuç
alınamıyordu.
Fezlekelerin arkası
kesilmiyor
22 Kürt milletvekilinin 6 Ka-
sım 1991 günü Meclis Kür-
süsü'nden Kürtçe yemin etme-
leri üzenne Demiral. derhal ha-
rekete geçiyordu. Milletvekille-
rini idamla yargılamak için
önündeki tek engel dokunul-
mazlıklanydı Oyüzdende ilgili
maddenin "aslında nasıl aşılabi-
leceğira''1
araştırarak bununla il-
gili bir fezleke hazırlıyordu.
Fezleke ise TBMM Başkanı
Hüsamettin Cindoruk'la Demi-
ral arasında kıyasıya bir hukuk
savaşının başlamasına neden
oluyordu. Cindoruk'a göre
anayasa, anayasa maddeleri
hakkında yorum yapma hakkı-
nı TBM M'den bile esırgiyordu.
Bu durumda yargı organlarının
anayasa yorumu yapma hakkı
ve görevi olamazdı. Yani fezle-
ke ile anayasa buyruğu sadece
gözardı edilmekle kalmıyor.
karşı çıkılıyordu.
Cindoruk, fezlekeyi demok-
rasi dışı iddialar ve eğıiımler
olarak yorumluyor ve Demi-
ral'ın Meclis'in imtiyazlannı
askıya alma gırişimini kabul et-
meyerek "Meclis'e hakaret edil-
diği" gerekçesıyle fezlekevi geri
çevinyordu. Ama bunlar De-
mıral'ı yıldıracak şeyler dcğıldi.
Demiral, 32 sayfalık fezlekeye.
12 sayfa daha ekleyerek yeni-
den Adalet Bakanlığı'na yollu-
yordu. Cindoruk'un da doku-
nulmazlığının kaldınlması için
fezleke hazırlanacağı yolundakı
söylentiler yayılıyor. TBMM
Başkanı ise bunu "Ben Egesel'-
den. Başol'dan korkmadım.
hırçın bir savcıdan hiç kork-
mam" diye yanıtlı>ordu...
Demiral'ın, miletvekillerinin
dokunulmazılğına ilişkin gö-
rüşlerinın belki de en iyı kanıtı
Fehmi lşıklar olayı oldu. Ana-
yasa Mahkemesi'nin. lşıklar'ın
dokunulmazlığının kaldınlma-
sına ilişkin karannı TBMM'ye
yollamasının hemen ardından
bir çağn çıkartıyordu:
lşıklar gerekirse polis zoruyla
gelip kendisine ifade verecekti.
Demiral'a göre. Anayasa
Mahkemesi karannın
TBMM'ye iletilmesivle Işıklar'-
ın milletvekilliği düşmüştü.
TBMM'nin bu konudaki ka-
ranna ise hiç gerek yoktu.
Özal'a suikast girişimi ile ilgi-
li dava her yönüyle olay haline
geliyordu. Sabah gazetesinin
Ozal'a suikast girşimiyle ilgili
önemli açıklamalar yapacağını
açıklaması üzerine DGM Baş-
savcısı gazetenın İstanbul.
Ankara ve İzmir matbaalannı
bastırarak gazeteleri toplatı-
yordu. Sabah gazetesi ise De-
miral hakkında gazetenin dağı-
tımını hukuka aykın olarak en-
gellediğinden 550 mılyon liralık
tazminat davası açıyordu.
Suikastı gerçekleştiren Demi-
rağ'ın ifadesinin tam metninin
gazemizde 21 haziran tarihinde
yayınlanması üzerine harekete
geçen Demiral Ankara büro-
muzu basarak arama yapıyor
ve haberi yazan arkadaşımız
Erbil Tuşalp'ı gözaltına aldın-
yordu. Demiral, Tuşalp'ın
TCK'nın 132 ve 136. maddele-
rinegöre, yani devletin emnıyeti
icabıyla gizli kalması gereken
nıalümatı ifşa etmekten ceza-
landınlmasını istiyordu. Oysa
Tuşalp. Basın Kanunu'nun 30.
maddesine aykın davranmıştı.
Yani "ceza kovuşturmalanna
ait talep ve iddianamelerle. ka-
rarları duruşmada okunmasın-
dan önce yayımlamak" suçun-
dan kovuşturmaya uğraması
gerekiyordu. Konuyla ilgili şi-
kayet bu kez. Gazeteciler Cemi-
yeti Başkanı Nezih Demirkent,
ve büyük gazetelerin yöneticile-
rinden Hasan Cemal. Çetin
Emeç, Taha Akyol, Nadı Ilıcak
ve Oktay Ekşi tarafından imza-
lanarak Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu'na yollanıyor-
du..
Özal'a suikast girişiminde
bulunan KartaJ Demirağ'a iliş-
kin dava dosyası ve soruşturma
ise üzerindeki şaibeden kurtula-
mıyordu. Yapılan soruşturma
nedeniyle Demirağ suikastı tek
basına planlayıp. girişimde bu-
lunmaktan hüküm giyiyordu.
Özal'a suikast gırişimıyle ilgi-
li davanın kuşkulu sonuçlan-
ması nedeniyle Prof. Muammer
Aksoy cinayetine Demiral'ın
bakmasına karşı çıkılıyordu.
Heravukattabirdosya var
Buna karşı çıkanlann başı-
nda ise Uğur Mumcu geliyor-
du. Mumcu saldırganelegectiği
halde olayın gerçek nedenini
kanıtlayamayan Demiral'ın
olayı soruşturmasının güçlüğü-
nedeğindikten sonra "Demiral1
-
ın iziediği hukuk dışı yollarla
üzerine tepkiler topladığını"
hatırlatıyor ve "görevden alı-
nmasının yasal zorunluluk ol-
duğunu" belirti>ordu.
Ancak Demiral hakkındaki
bu görüşlerin sahibinin katle-
dilmesiyle ilgili dava da Demi-
ral'ın üzerine kalıyor. dolayısıy-
la soruşturma sürecinde "kus-
kular"dan geçilmıyordu.
Bugün hemen her avukatın
elinde Demiral'la ilgili bir dos-
va var. Gazete sütunlanna ak-
tarabildiğimiz, dosyalarda yer
alanlann yalnızca bir bölümü.
Avukatlann hazırlık soruştur-
masına katılmasının engellen-
mesi. öğrecilerin üzerine polısın
saldırtılması. sol basının An-
kara'dan sürülmesi. görev ba-
şındakı gazetecilerin haber top-
laması ve fotoğraf çekmesinin
polis zoruyla engellenmesi.
Adalet Bakanı'nın da konuş-
macı oluduğu açık oturumlann
henüz yayınlanmadan TRTye
baskın yapılarak sansür edil-
mesi gibi olaylar "vaka-ı adiye'-
"den sayılıyor.
Bunca tartışma ve kuşku ya-
ratan savcının hala görevinin
başında bulunması "Gûcûnü
nereden alıyor" sorusunu gün-
deme getiriyor ister istemez...
Mumcu'nunkatilleıiııiköstebeklerkaçırdı
MEHMET GUÇ
Uğur Mumcu suikastının hemen
ardından, suikastı gerçekleştirdikleri-
ne ilişkin çok ciddi duyumlar alınan
İslami Hareket adlı şeriatçı terör ör-
gütü militanlannın kaçmasına olanak
sağlayan bilgilerin, İstanbul Emniyet
örgütü içindeki köstebek polLslerce
sızdınldığı bellı oldu. İstanbul Emni-
yet Müdürü Necdet Menzir bu ko-
nudaki iddialan dolaylı olarak kabul-
lendi ve bu yüzden kimi polislerin gö-
rev yerlerini değiştirdiğini söyledi.
Menzir görev yeri değıştirilen memur-
lann "köstebek olup olmadıklan" yö-
nündeki bir soruyu "istediğiniz gibi
yorunıjayabiürsiniz" diyerek yanı-
tladı. İstanbul Emniyet örgütü için-
den alınan bilgilere göre sözkonusu
"köstebekler" ANAP iktidan döne-
mindeki içişleri bakanlanndan Ab-
dulkadir Aksu döneminde polis örgü-
tünde yuvalanan "şeriat yanlısı kad-
rolar"ın uzantılan.
Basına sızdırdığı bılgilerle Mumcu
cinayeti soruşturmasının kilitlenmesi-
ne yol açan "Emniyet içindeki köste-
bek" için İstanbul Emniyet Müdürü
Necdet Menzir soruşturma aç-
madığını ancak. bazı memurlann gö-
rev yerlerini değiştirdiğini açıkladı.
Menzir köstebeğin kimliğinin belirle-
nemediğini de söyledi.
Emniyet içindeki köstebeğin
varlığı. Mumcu cinayeti ile ilgili polis
operasyonlan sırasında basına sızan
bilgilerle bazı örgüt evlerinın bo-
şaltıldığının farkedılmesiyle ortaya
çıkmıştı. Mumcu'nun ölümünden iki
gün sonra 26 ocak günü "İslami Ha-
reket" operasyonu ile ilgili olarak
başında yer alan haberk- üzerine
basılan örgüt evlerinın hemen tümü-
• İstanbul Emniyet Müdürü Menzir iddialan dolaylı olarak
kabullendi. Menzir görev yeri değiştirilen memurların
"köstebek olup olmadıklan" yönündeki bir soruyu "istediğiniz
gibi yorumlayabilirsiniz" di\erek yanıtladı.
Başında Necdet Menzir'in bulunduğu İstanbul polisinin sızdırdığı bilgi döne-
min İçişleri Bakanı İsmet Sezgk'tzor durumda bırakmıştı.
nün boşaltıldığı anlaşılmıştı.
Dönemin İçişlen Bakanı İsmet Sez-
gin'in basın açıklamasına da konu
olan köstebek için. önce basın suç-
lanmış. sonra da basına bilginin emni-
yet içinden sızdınldığı anlaşılmıştı.
İsmet Sezgin. İstanbul'da: Uğur
Mumcu'nun öldürülmesinden on gün
sonra düzenlediğı basın toplantısında
gizliliğe uyulmaması ve başında yer
alan haberler yüzünden. operasyon-
lardan sonuç alınamadığından
yakınmıştı Gazetecilerin "basına bil-
giyi veren polis sizin emrinizde"uvarısı
üzerine de Sezgin. •"bilgı sızdınlıyorsa
önlem alınacaktır" demişti.
Bir emniyet yetkilisi "islami Hare-
ket" operasyonlan sırasinda. gözaltı-
ndaki sanıklann verdiği bilgilerle bir-
çok örgüt evinin basıldığını, ancak
İstanbul'da 3. Ankara'da 2 örgüt evi-
nin operasyonlardan kısa süre önce
boşaltıldığının anlaşıldığını söyjedi.
ŞefıkPolatveEkremBaytapadlı"İsla-
mi Hareket" yöneticilennin bu neden-
le. neredeyse saat farkıyla elden
kaçınldığını söyleyen emniyet yelkili-
si. emnivet içinden basına sızan bilgi-
lerin dolaylı yoldan örgüt üyelerine
ulaşmış olabileceğınden kuşku duyul-
duğunu anlattı.
Bu kuşkulann soruşturulup soruş-
turulmadığı sorusunu "Bizim bu ko-
nuda soruşturma yetkimiz yok" dive
yanıtlayan İstanbul Emnivet Müdürü
Necdet Menzir şunlan söyledi: "Ce-
zai soruşturma savcıiığın yetkisinde.
İdari soruşturma ise vapmadık. Ama
önlem olarak, bazı memurların yerleri-
ni değiştirdik."
Menzir görev yen değiştirilen me-
murlann köstebek kuşkusu duyulan
memurlar olup olmadığı şeklindeki
bir soruya da "Nasıl yorumlarsamz
yorumlayın, bu bir iç işleyiştir. açıkla-
ma yapamam" vanıtını verdi.
Dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sez-
gin ise "köstebek polisler" hakkında
soruşturma açılıp açılmadığı sorumu-
za. "Hatırlamıyorum. Necdet Men-
zir'e sorun" cevabını verdi.
İstanbul DGM Başsavcısı Ahmet
Köksal da "İslami Hareket" soruştur-
ması sürerken basına sızdınlan bilgi-
lerle ilgili olarak "gizliliğe uyulması"
uyansında bulundukiannı belirtti ve
"ancak şu an, bu konuda yapılabilecek
bir şe> > ok. Eğer bu bir soruşturma ko-
nusu olacaksa da bu İstanbul Cumhuri-
yet Savcılığı'nın işidir'' dedi.
DGM Başsavcısı Ahmet Köksal'ın
"zamanında uyarıda bulunduk" dediği
açıklamasında ise şu sözler yer alıyor:
"sürmekte olan soruşturma ile ilgili
başında yer alan haber >e açıkla-
maların bazı aranan örgüt üyelerinin
kaçmasına yol açtığı kuşkusu taşunak-
tayız... Gizliliğe uyulmaması sonucu
soruşturmamn Lstenildiği ölçüde
sağlıklı olarak yüriitülemeyeceği
açıktır. Bu durum aynı /amanda ka-
nunda da öngörüldfiğü üzere cezai
yaptırıma tabidir..."
Ankara DGM Savcılığı da soruş-
turma sürerken basına sızan bilgilerle
ilgili olarak Ankara Ağır Ceza Mah-
kemesi'ne yansıvan bir dava açtı-
klannı, ancak dava için takipsizlik ka-
ran verildiğıni açıkladı.
Ençokşikâyet
edilensavaDevlet Güvenlik Mahkemeleri'nın kurulduğu Mayıs
1984'ten bu yana Ankara DGM'nin Başsavcılığı görevini
yürüten Nusret Demiral. Adalet Bakanlığı'na hakkında en
çok şikayette bulunulan sava oldu. İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra sırasıyla,
Torul. Alapaşa, Bafra ve Samsun savcılığı yapan Demiral
daha sonra Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel
Müdürlüğü'ndeTetkık Hakimlıği görevınegetirildi.
Ardından Ankara Cumhuriyet Başsava Yardımcısı oldu.
Demiral'ın bu görevi sırasında, Emlakbank'ı dolandırmak-
tan sanık olarak yargılanıp 10 v ıl ağır hapis cezasına
çaptınlan ışadamı Kemal Horzum'u gözaltında tutulduğu
Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Şubesi'nden getirtip
ifadesini alarak serbest bıraktığı iddialan ortaya atıldı. Cnlü
M İT raporunda ismı Kemal Horzum'la ilişkili olarak anıldı.
Raporda aynca Kemal Horzum ve Kürt Ahmet'in adının
kanştığı davalan bizzat alarak lehlenne sonuçlandırdığı da
iddia edildi. Demiral'ın icraatlan kadar Türk hukuk
sistemine ilişkin önerileri de hep tartışma konusu oldu.
İçişleri Bakanlığı'na "Doğan hercocuğun el >e ay ak parmak
izleri ahndıktan sonra hüv\iyet cüzdanı verilmeli" devince
GeorgeOr»eirin "1984" adlı romanındaki herkesi.herşeyı
izleyen "Büyük Birader"yenıden tartışılmaya başlandı. Bir
diğer önerisı de terörle ilgili sanıklann ifadelerinin gözleri
bağlı alınması oldu. Türkiye'de sanıklann delil
yetersizliğinden salıvenlesınin sakıncalannı anlatıp "Delil
yetersizliğinden serbest bırakdmalan onlann suçsuz olduğunu
göstermez"dedı. Delil yetersizliğinden salıverilmeyi
engellemek için de "adi suçlulardan farklı yöntemlerle sorgu-
lanmaları" gcrektiğını savundu.
Ceyhan Mumcu'yla görüşen Adalet Bakanı Oktay:
Soruşturmada
koordinasyon
eksikliği var
• Ceyhan Mumcu'yla
görüşen Adalet Bakanı
Seyfı Oktay, Mumcu
cinayeti
soruşturmasındaki
koordinasyon
eksikliğinin giderilmesi
için Adalet Bakanhğı'nın
birtoplantı
düzenleyebileceğini
söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosiı) - Adalet Bakanı Seyfi Ok-
tay. yazanmız Uğur Mumcu'-
nun katledilmesinden sonra
başlatılan soruşturmada. koor-
dinasyon eksikliği bulunduğu-
nu belirterek "Bu soruştur-
mamn sonuçlandınbnasını her-
kesten çok ben istiyorum. Bu
olay aydınlatılsın, insanlar rahat
nefes alsınlar. Benim dönemim-
de çözümlenmesinden onur du-
yanm" dedi. Oktay. koordinas-
yon eksikliğinin giderilmesi için
Adalet BakanlığYnın bir top-
lantı düzenleyebileceğini. An-
kara ve İstanbul DGM savcıla-
nnın bu konuda öneride bulu-
nabileceklerini bildirdi
Oktay. dün Mumcu'nun kar-
deşi Ceyhan Mumcu ile görüş-
tü. Görüşmede. Mumcu soruş-
turmasında yaşanan karmaşa
ve son gelişmeler ele alındı. Ok-
tay. Ceyhan Mumcu'nun. so-
ruşturmada yaşanan karmaşa-
yı eleştirmesi üzerine. kendisi-
nin de koordinasyon eksikliği-
nin farkında olduğunu ve bu
eksikliği gidereceklerini söyle-
di. Ceyhan Mumcu. Oktay'a,
soruşturmamn tamamlanması
için, önce bir yıllık süreden söz
edildiğini. şimdi ise üç aylık bir
zamanın telaffuz edildiğini anı-
msatarak "Başsağlığı dileğine
geldiğinizde size bir şiir vermiş-
lerdi ve soruşturmayı size ema-
net etmişlcrdi. Hatırladınız nu"-
diye sordu. Bakan Oktay ise so-
ruşturmanın takipçisi olduğu-
nu belirterek şöyle konuştu:
"Bu olay bizim sorunumuz-
dur. Acısı yüreğimizde. Bunun
yani sıra bu olay ın aydmlatılma-
sında ülke çıkan da var. Aksoy,
Dursun. Emeç cinayetlcrinin ay-
dıniatıhnası insanların rahat ne-
fes almalarını sağlay acaktır.
Bunlar aydınlatılsın. Bu olayla-
nn aydınİatılması herkesten çok
beni memnun eder. Bu tarihi bir
olaydır ve benden sonraya kala-
cak bir onurdur. Bundan ben
onur duyarım. DGM Savcısı
kendi yetkisi ile hareket ederek
soruşturmaya girdi. Şu anda An-
kara'dan bir sava da İstanbuT-
dadır."
Ceyhan Mumcu, Oktay'ın
SeyTı Oktay
sözleri üzerine, DGM Başsav-
cısı Nusret Demiral'ın. Aksoy
cinayetinde başansızhğa uğra-
dığını ve bu olaylan soruştur-
mada beceriksizlik sergilediğini
ifade etti. Demıral'ın kamuo-
yunda sık sık eleştinldiğıne dik-
kat çeken Mumcu. Demiral'ın
delil toplamada ve soruşturma-
da ciddi olmadığını savundu.
Oktay. Mumcu'nun "Sonış-
turmanın üç ayda çözümlenebi-
leceği" doğruîtusundaki sözle-
rini anımsatması üzerine. ken-
disine ulaşan bilgilerin bu doğ-
rultuda olduğunu kaydetti. Ok-
tay. "Bana bu doğnılruda bilgi
verdiler. Ben de bu açıklamada
bulundum. Bu tarih bu bilgiler
üzerine soylenmiştir. ^'arın baş-
ka bir bulgu ortaya çıkar uzar y a
da ktsalır'" dıye konuştu.
Bakan Oktay, Mumcu soruş-
turması ile ilgili olarak her gün
bilgi aldığını da belirtti. Oktay,
koordinasyon eksikliğinin gi-
derilmesine ilişkin bilgi verir-
ken de Bakanlar Kurulu gün-
demınde bulunan "adli kolluk
teşkilatı kuruunasına ilişkin"
taslaktan söz ettı. Oktay. "Bu
konuda İstanbul ve Ankara
DGM savcıları ile koordinasyon
eksikliğini giderecek bir toplan-
tıyı Adalet Bakanlığı düzenleye-
bilir. Savcılar da bu konuda ko-
ordinasyonun sağlanmasında
önerilerde bulunabiliıier" diye
konuştu.
KONYALILAR EL ELE
Her yıl yapmakta olduğumuz geleneksel Konyaspor gecesi
bu yıl 2 Ekim 1993 Cumartesi günü akşamı Yenikapı'daki
Çakıl Müzikhol'deyapılacaktır.
Düşüncelerimizin temeli birlik, beraberlek ve sosyal da-
yanışmanın sürekli olması esasına dayandığından, İstan-
bul'da yapılacak Konyaspor gecemizde Konyalı hemşehri-
lerimizin ve Konya'yı seven dostlanmızın bizi yalnız bırak-
mayıp onurlandırmalannı bekliyoruz.
İrtibat: Konyaspor Kulübü Başkanı
Kudret Fikirli Doç. Sait GÖNEN
Tel: 230 92 33-232 28 64