25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 NİSAN1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Haftabaşıyiürdiğimizşair, öykücü veoyunyazan Sabahattin Kudret Aksaldün toprağa verildi Sevecen, içtenve şairyürekliydi MÜCAPOFLUOĞLU Hanı senınle^eçen yıl. TRTden bir çağn üzerine, Istanbul'u gezecek, İs- tanbul'u bir gün beraber yaşayacak, beraber anlatacaktık. Bana bu öneri yapıldığında hiç dü- şünmeden hemen, senın adıru vermiş, Sabahattin Kudret le dolaşalım. onun- la İstanbul'u gezelim, görelim, du- >abm, anlatabm demiştim. Sana da hemen bu çağnyı bildirmiştim...Ne güzel olurdu seninle İstanbul'u gez- mek, sokaklannı, kahvelerini, yani kır kahvelerini demek istiyorum, Boğaz'- ını. Adalar'ını dolaşmak; çünkü sen bir İstanbul şairisin, bir Istanbul tut- kunusun bilırim. Neden mi, işte: BÜTÜN SÖYLEDtKLERtM Bütün söyledıklerim yalan Yalan yaşamakta olduğum Ne sıcak memlekeüeregitmek istedim Ne kaçmayı düşündüm Ben bu şehrin semasından Kasabındanfırıncısından Havasından Hoşnudum. Laf aramızda, şu son yıllarda. hoş- nut olmadığımız yönlen de yok değil, ama biz gene de bu şehrin aşıklanyız. 'Tersine Dönen Şemsiye' Seni çok seviyorum. Senin o patırtısız. gûrültüsüz, vakur halin var ya; sevecen, içten ve şair yüreğin var ya. işte böyle oluşunu seviyorum. Bil- mem hatırlar mısm? 1947 yılının bır spnbahar günü bana ilk oyunun "Evın 'jstündekı Bulut"u anlatmıştın, şımdi yerinde yeller esen Anadolu Bırahane- si'nde. Bırakşam üzeriydi. kimsecikler yoktu birahanede. O gün büyüyen dostluğumuzun bugüne dek süren sı- caklığıyla seviyorum seni. Sen terte- mız dih'nle. şünnle İstanbul'u. Türki- ye'yı kucakladm, ınsarunı sevdin, an- lattın. O oyununda benim de olmamı çok istemiştin. Oldum da biliyorsun. Uzun süren bir rahatsızlık tan sonra yitirdiğimiz Sabahattin Kudret Aksal'm "Kahvede Şenîik Var" adiı oyunu, şu sıralar Bakırköy Beîediye Tiyatrosu'nda ve Macaristan'm başkenti Budapeşte'de sahneîeniyor. Sahnede görünmedım ama sesımle katılmıştım oyuna. Tepebaşı Dram Tiyatrosu'nda 1947-48 tıyatro mev- simi. ilk oyun Shakespeare'in "Kral Lear'ı, ikinci oyun Ahmet Kutsi Te- cer'in "Köşebaşr" oyunu. üçüncü oyun da senın oyunundu. Haürlarsın, oyunda genç adam Muzaffer Aslan'dı, (o da göçtü bu dünyadan) ben de bir sahnede onun düşüncelerini seslendi- ren olmuştum. MuzafTer bir koltukta oturup düşünüyor. ben kulisten dü- şündüklerini izleyicılerin duyabileceği bir sesle söylüyordum. Henüz teknik olanaklar Muzaffer'in kendi sesini bir banda kaydedip izleyiciye iletebilecek ölçüye gehnemişti. Sahnede düşüne- nin düşünce sesi kendi sesı olamıyor- du. Her gün sesimi Muzaffer'in ses tonuna, olduğu kadar benzetmeye çalışarak, o düşünürken ben konuşu- yordum. Gelelim 'Tersine Dönen Şemsıye"ye. Bınbır güçlükle açüğımız Istanbul' Oda Tiyatrosu'nun ikincı mevsimine (1958-59), Stnndberg'in "Mlle Julie"si ve Amerikab yazar Berhman'ın "İkina Adam"ı ile gıri- yorduk; üçüncü oyun olarak bir yerli yapıt düşündüğüm günler içinde, ti- yatroya kadar gelip. bana okumam ıçın yenı yazdığın. henüz sahneye kon- mamış "Tersine Dönen Şemsiye"yi verdin. İnanır rrusın. hemen o gün okudum oyunu ve sahneye koymaya karar verdim... Herkesin sevebilecegi bir aşk öykü- süydü. Evli bir şairin fırtınalı bir gün sokakta rastladığı, kendinden oldukça genç, güzel bir kızın tersine dönen şemsiyesini düzeltmek istemesiyle baş- layan küçük bir aşk oyunuydu. Şiirsel bir dille yazılmış oyunun birinci, ikinci perdelerinde konu oldukça kanşıyor ve üçüncü perdede şainn evıne, kansı- na dönmesiyle noktalanıyordu. Çok eleşürilmişti; ama iki ayı aşan bir süre yüz yiımi kişilik salonumuz dolup taştı. O yıllarda bir oyunun iki ay bile afışte kalması büyük başan sayılırdı... Alkışlarla uğurluyoruz Bugünlerde İstanbul, Bakırköy Be- lediye Tiyatrosu'nda ve Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de oynanan ve alkış toplayan oyunun "Kahvede Şen- lik Var", bir kez de İstanbul Radyo- su"nda mıkrofona konmuştu. Hatır- ladın mı? Bir gün beni Divan Otelı'- nin bannda bulup Tijen Par'la, Kerim Afşar'a, oyundaki garson rolü ile eşbk etmemi istemiştin. İstanbul Şehır Ti- yatrosu'nda yoğun çaüştığjm günler- deydi, sanınm 1964 yıb, seni kırabilır mıydim, peki dedim, Selahattin Kücuk'ün yönetiminde, senin de bu- lunduğun bir gün, oyunu mikrofonda oynadık, iyi de olmuştu gaüba, kut- lamıştın bizleri... Günler, yıllar nasıl geçiyor, çocuk yaşlanmızdan yaşhlık günİerimize atlıyoruz sanki, nerede o aradaki gün- ler yıllar, nerede kaldı aşklanmız, kah- kahalanmız, zaman zaman yese, üzüntüye sürüklendiğimız olaylar da yok mu, olmaz mı hıç!.. Yaşlanmak uzun yaşamanın tek yolu, başka yolu yok!. "Ölüm Allahın emri. aynhk olma- saydı." Sevgib' Sabahattin, alkış sesle- rini duyuyor musun, Bakırköy'de, Bu- dapeşte'de "Kahvede Şentik 'Var" alkışlanıyor. alkışlanıyor, alkışlanı- yor, seni alkışlarla uğurluyoruz, rahat uyu... Sabahattin Kudret'ten... BİRİNİN ÖLÜMÜ Belli oldu artık ölmüşüm Bir dost ağlamak istedi Mektup yazdüar eve Büıün gece içim sıkıldj Neler gitti elimden bek- lenmedik Bir oda bir yatak Bir dolap kitaplarla dolu Perdeler sigara sürahide su Bir şehir içinde doğdum büyüdüm Köşe başında meyhane Bir cadde ışıklı Kahve arkadaşı iki tane Her şey her şeyim kayıpta şimdi Bir sofra kalabalık Bir deniz vapurlu Bir şarkı dokunakh Hepsi arkadaşü bana yaşadığımda Sabahattin Kudret Âksal'ı yıüardır tanıyan şair, yazar, eleştirmen dostları anlattı: FETHİ NACİ: M. CEVDET ANDAY: SALAH BİRSEL: OKTAY AKBAL: Gemide yolcuyuz İlerde de okunacak 53 ydlık dostumdu Kendine özgüydü Sabahattin Kudret Aksal'ı J940/h yllarjn Ksonlannda tanıdım. Son 5-6 yıldır Sait Faık Oykü Armağanı Jürisi'nde de bır- likte çalışıyor- dum. Sevdiğim, saydığım bir dos- tumdu. Bence yazar kişiliğınin en önemb yanı şiirlerinde olsun, öykülenn- de, oyunlannda olsun daima behrli bır beğeru düzeyini tuıturmuş olmasıydı. Sabahattin Kudret'in yazdığı hiç bir- şeyde belirb bir beğeni düzeyinın altına düştüğü hiç görülmemişür. Ölümüne çok üzüldüm. 20 yıl kadar önce Varlık'- ta yayınlanmış bir şiirinden bir dizeyi hatırladım ölümünü duyıınca: "Bız ın- sanlar bir garip gemide yolcuvuz". Sabahattin Kudret Aksal bizim en ıyi şairlerimizden biriydi. Şiirinde de, hika- yelerinde de, oyunlannda da, düz ya- alannda da dib'neçok titizdi. Böylesi sa- natçıya ancak saygı gösteribr. Onun ile- ride hep okunacağma ve sevileceğine inanıyorum. Sabahattin Kudret iyi bir şairdı ve 53 yıldır da şiir yazardı. 1940 yılında ilk olarak Sokak Dergisi'nde Cahit Külebi ile beraber bir şiiri çıkmıştı. Dergide onu tanıtan bir yazıvekısaşı- ırlen vardı. O zamandan bu zamana epey şiir, öykü, oyun deneme yazdı Bır'"Kah\edeŞen- bk Var" oyunu oldukça beğenildı. Çok üzüldüm."40 yıllık dost" derler, benim 53 yıllık dostumdu. Sabahattin Kudret'in ölü- müyle benden de bir parça eksilmiş oldu.Son50yılbk edebiyat dünyası- nda en çok an- laşıp, en çok sev- diğim dostlanmın başındaydı. Bu dünyadan tek tek gidilecek. çaresiz birşey. 40'b yıllann kuşağı günden güne azabyor. Sabahat- tin Kudret'in en başta şiirleri, oyunlan ve ötekı ürünleriyle çağdaş edebıyaumız- da çok önemb bir yen olduğunu söyle- mek isterim. Kendine özgü bir kişiydı, kimseye benzemezdi. Şair tanımına da en çok yakışan bir sanatçıydı. Bir büy'ük sanatçı ölümüyle yok obnaz, daha uzun kabcı bir yaşama ulaşır. Anısı bende hep yaşayacak. 12. Uhıslararası İstanbul Film Festivali'nin ardından YitirdMerimizi neden anımsamachk? MEHMET BASUTÇU Festival sırasında sinema salon- lannı dopdolu görmek sıcak bir mut- lukluk veriyor insana. Hafta içinde bir günün öğleninde, bu mutluluğu göz- lemlemek daha da hoş... Ancak şımdi yani çok değil bırkaç gün sonra, aynı salonlar. aynı saatlerde, kuşkusuz ür- kütücü bir ıssızlığa bürünmüşlerdir. Çünkü, Fransız yönetmen Jean Jac- ques Tacdıella'nın altını çizdiği gibi. ; dünyanın her yerinde sinema salon<- i lannı doldurabilmek için festivallere , gerek var artık. Peki, Ettore Scola'nın son fılmi"Sa- at Kaç"ı izlemek için Emek Sineması'- nı dolduranlar,ertesi gün Sinepop'taki "Türki Cumhuriyetlerden Insan Manzaralan" başlığı altında sunulan Kazak, Türkmen, Özbek, Kırgız ve -Azeri fılmlerine neden aynı ilgiyi gös- termiyorlardı acaba? Tanıtma çabş- malan mı yetersiz kabruşü, yoksa başka nedenler mi vardı? Bilemiyo- rum. Ancak salon hüzünlüydü.Bir ak- şam üzeri. Kırgız yönetmen Tcrfomuş Okeyev, herşeye karşın içten ve sıcak sesiyle, Türkıye'de obnaktan , Türk seyircisi önüne gelmekten ne kadar mutlu olduğunu söylüyordu karşısın- daki 50 kışibk kalabalığa! Türkiye, kuşkusuz her alanda doğu- ya da baüya da açık bir ülke. Ancak, batı pencerelerimızden esen rüzgar- lann taşıdığı kokular, burnumuza her- halde daha yakın gebyor.Merhaba çok kanallı, uydu antenb televizyon- lar! Keyfıniz yerinde bakıyorum... Festival kataloğunun eksikleri Bir festivaün düzeyi sunduğu fıbnler kadar, ofilmlerintanıtıldığı kataloğun içeriği ve ciddiyeti ile de ölçülür. İstan- bul Film Festivab bu açıdan bakıldışnda, dünyadaki festivaller içinde ön sıralarda yer almakladır. Yabana dilde Türk fılmleriyle ilgili hiçbir kaynağın olmadığı bir ortamda, festivaün kataloğu önemli bir referans oluşturmaktadır. Bu nedenle olsa ge- rek, kaçınılmaz dizgj hatalan yanında, film ve yönetmen dizinlerindeki unu- tulmuş bazı adlar gözüme batıverince canım sıkıldı... Ancak, bu küçük aynntılann dışında beni asıl üzen, son bir yıl içinde yiürdiğimiz üç sinema sanatçısının ad- lanna festival kataloğunun uzak bir köşesinde bile olsa rastlayamamakü. Geçen yaz Yavuzer Çetinkaya, son- bahar bitiminde Şahin Kaygun, kış so- nunda da Yaman Okay aramızdan aynldılar. İmzalannı taşıyan ve birbi- rinden çok farkb yapıtlardan oluşacak bir toplu gösteri düzenlemek değişik larda bulunan bu sanatçı arkadaş- lanmızın adlan kataloğun kalıcıbğına yansıyabılmebydi. ' Yabancüar şaşırtıcı konu anyoriar Gazeteci, eleştirmen ya da festival yöneticisi yabancı konuklar, her yıl ol- duğu gibi, yine Türk fibnlerini izleme- ye ağırbk verdiler. Kulağıma gelen tepkilerinin, umut verici olduğunu söyleyemem. Orhan Oğuz'un fıbni "Dönersen Isbk Çal" dışında kalan lerken. kuşkusuz çarpıcı bir bütünlüğe ulaşabibnek gerekmekte. Yalnız şu- rası da unutulmamab ki, Batıb eleştır- menlerin bakışlan gerisinde bazı ön- yargılar ve basmakabp beklenüler hala sıntıyor. Türk sinemasının biçim- sel denemelere, varoluşcu temalara el atmasından pek hoşlanmıyorlar. Ken- dilennı şaşınacak konular anyoriar. Ömeğin, Sinan Çetin'in" Beriin in Berün"de değindiği temalann zengin- bğinı beğeniyorlar; ya da Mehmet Tannsever 'in" Sürgün"ünü, 30-40 yıl önce Sovyet yönetmenlerin yaptığı türden propaganda fılmlenni andıran nedenlerle imkansız bulunmuş bile olsa, en azından 12.İstanbul Film Fes- tivali onlann anısına iki satırlık bır cümle ile adanabib'rdi. Kaparuş töre- nınde her üçünün de adı, herhalde ın- celikli bir biçimde, saygı ile anılacak, böylelikle bu açık da kapaulacak diye düşünüyordum. Ne yaak ki, Sayın Turgut özal'ın ani ölümü sonucu, kapanış töreni kaldınldığmdan, bu varsayımın doğruluğunu da saptamak da müm- kün olmadı. Asbnda, sözlü bir anma ile yetinmek yerine, Türk sınemasına önemli katkı- fılmlerimiz pek beğenmediler. Öme- ğin, ulusal jürinın Yavuz özkan'ın "İki Kadın"ına ödül vermesini an- layamadıklannı söylediler...Cinselbk ve eşcinsellik temalannın yoğunluğu- na şaşırmış gözüktüler.Örneğin Mustafa Altıokiar'ın, "Denize Hançer Düştü"süne burun kıvırdılar. Asbnda müzığınden mizanseninc dek bazı zayıflan olan bu film, genelde umut veren, yer yer başan düzeyi yüksek çabalarla doluydu. Ancak, Altıoklar'- ın Batı sinemasının çok işlediği bir türe el atması, daha ilk aşamada beğenilme şansını azaltıyordu. Bu tür konulan iş- Şahin Kaygun biçemine karşın. Batı'da iigi odağı olan güncel bir temaya, yani Islam di- ninin toplumsal ve politik etkilerine değindiği için, 'ilginç' bulabiliyor- lardı... Festivalin, son yıllarda örnekleri ço- ğalan bir türün sözcüsü konumundakı 'Sürgün'ü programına alması, ka- nımca çok doğru demokratik bir yak- laşımın ürünüydü. Bu film yanında, Kürt sorununu ir- deleyen Nizamettin Ançın, Venedik'- ten Strasbourg'a dek yabancı şenlık- lerde ilgı görerek ödüller alan"Beko için Türkü" adlı çalışması da İstan- bul'da gösterilebilseydi, sanıyorum tablo daha çarpıcı olacaktı.... Sinan Çetin'in yamlgısı Sinan Çetin'in filmine gebnce, Sun- gu Çapan'm yazdıklanmn büyük bir bölümüne katıbyorum. Ancak şunlan cklemek isterdım: Eğer Sinan Çetin, 7 yıl önce" Prenses"ı çektiğinde, sinema sanatı dışında kalan bazı nedenlerle çok sert bir biçimde eleşürilmese; ha- talanyla eksikleri kendısine hoşgörülü ve yapıa bir dille anlatılabilseydi, "Berlin in Beriin", herhalde daha dü- zeyb ve başanb bir fıbn olurdu diye düşünüyorum. Sinan Çetin'in o günkü duygusal tepkileri, anlaşılabilır kızgınlığı sonu- cu ortaya çıkan anlamsız küskünlüğü, onun olgunlaşmasını ve sinema dibni geliştirmesini galiba engelledi. Kurgu- ya ve senaryo içindeki geribme ge- reğinden fazla önem vermek yerine, mizansene daha fazla ağırbk tanıyan, bir yaklaşımı benimseyebilirse eğer Si- nan Çetın, gelecekte çok daha başanb fılmler gerçekleştirebıleceğine inanı- yorum. Bu inancımı pekiştiren bir de gözle- mim oldu: birdavet sırasında jüri üye- si yönetmen Jean Jacques Tacchella'- nın yanına yaklaşan Sinan Çetin, ona içtenbkle şunlan söylüyordu: "Siz bana sinemanm ne olduğunu gösterdiniz. Şimdi hangi fıbninizdı anımsıyamıyorum ama, bir aile top- lantısı sırasında dans eden, aralannda akrabalık ilişkileri olan bir kadın ile bir erkek herkesin gözü önünde öpüş- meye başbyorlardı. Yaratüklan şaşkmbğı ve tepkileri seyircilere öylesi- ne güçlü bır biçimde aktanyordunuz ki, işte o zaman mizansenin gücünü anladım..." Haklıydı Sinan Çetin; ve o fılmin adı Avrupa'dan Amerika'ya dek seyırci rekorlan kıran Kuzen. Kuzin'di... Evet, mizansen kuşkusuz çok önemlidir. Çünkü özgün bir sinema dili, kurgunun değil, mizansenin gü- cünden kaynaklanır. Avni Anıl Trabzon'da • TRABZON (Cumhuriyet) - Unlü bestekar Avni Aml'm 50"nci sanat yılı Trabzon'da düzenlenecek bir gecede kutlanacak. Trabzon Müzık ve Halk Oyunlan Derneği'nce 24 nisan cumartesi günü Karadeniz Teknik Üraversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenecek gecede, ünlü bestekar Avni Anıl, Trabzon Müzik ve Halk Oyunlan Derneği'nin korosunu yönetecek. Trabzon Müzık ve Halk Oyunlan Derneği Başkanı Gürol Mazıoğlu'nun verdiğı bilgıye göre "Avni Anıl Gece" sındedüzenlenen konserde Ankara'dan Cefaü Abacı ile İzmır'den Seher Dılmaç şarkılar sunacak. Kent Oyunculan ve Tiyatrokare • ANKARA(AA)- Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefatı nedenıyle Kent Oyunculan tarafından sahnelenen "Konken Partisi" ile 23 ve 24 nisanda göstenleceği açıklanan "Bir Garip Orhan Veb" oyunlan ve Tiyatrokare tarafından sahneleneceğı bildirilen "Müziksız Evin konuklan" adlı oyunlar ertelendi. Yapılan açıklamaya göre Kent Oyunculan daha önce verecekleri temsilleri yerine bugün, yann ve 14 mayısta Konken Partisi'ni oynayacaklar. Bu arada Müşfık Kenter'm oynayacağı" Bir Garip Orhan Veb" de 23- 24 nisan yenne 3 ve 4 mayısta sahnelenecek. Öte yandan Tiyatrokare tarafından 19 nisan-2 mayıs tarihlen arasında gerçekleştirileceği duyurulan, Neıl Simon'un "Müziksız Evın Konuklan" adlı oyun 24 nisandan iübaren iki hafta boyunca sahnelenecek. 'Sakıncalı Piyade' Anadolu'da • ANKARA(AA)- Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) tarafından sahnelenen. Uğur Mumcu'nun "Sakıncalı Piyade"adb o>ıınu büyük ilgi topluyor. Ankara'da her hafta perşembe, cuma, cumartesi ve pazar günleri olmak üzere 23 mayısa kadar sahnelenecek oyunun bıletlerinin hepsi saüldı. Gelen yoğun talepler 300 kişilik salona ilave sandalyeler konularak karşılanmaya çabşıbyor. "Sakıncalı Piyade"nin Ankara'da 23 mayısa kadar toplam 34 kez oynanacağını kaydeden AST müdürü Tekin Yûcebalkan, bu durumda 10 bin 400 kişinin oyunu ızleyebıleceğıni söyledi. AST tarafından Uğur Mumcu'ya vefa borcu ödemek amaayla Ankara'da bir süredir sahnelenen oyunun 24 nisana cumartesi akşamı galası yapılacak. Rutkay Aziz ve Metin Balay ın yönettiği oyunun müziği Timur Sdçuk'a, dekorlan Yalçın Emiroğlu'na ait. Çevre illerden de oldukça fazla ılgi gören oyun haftanın ilk üç günü turneye çıkıyor. Yapılan açıklamaya göre oyun 26 nisanda Kayseri'de, 27 nisanda Sıvas'ta, 28 nisanda Malatya'da, 3 mayısta Diyarbakır'da. 4 mayısta Gaziantep'te, 5 mayısta İskenderun'da ve 10, 11 ve 12mayıs tarihlerindedeSamsun'da sahnelenecek. Yûcebalkan, AST oyunculannı "Sakıncalı Piyade" ve "Yer DemirGök Bakır" adb oyunlanyla 13.14ve 15 mayısta Seyhan Kültür Şenliği'ne kaulacaklannı açıkladı. Sinema ile iç içe 30 yıl • İZMİR(AA)-Türk sinemasının ilk kadın yönetmenlennden Bılge Olgaç, 30 yılda 30filmçektiğini ancak bunun karşıhğmı alamadığını belirterek Türk sinemasının dünyada olduğu gibi bır knz yaşadığını söyledi. 5. Uluslararası Izmır Fihn Festivali'nde Alün Artemisalan Bflge Olgaç, 30 yıbnın sinema ile iç içe geçtiğini bebrterek 30 yıl sinema ile sevişerek, dövüşerek ama hep fıbn Aiüşünerek geçti. Ancak bunun karşıbğını maddi açıdan hiç almadım. Manevi açıdan ise zaman zaman ödüllendırildım, seyircılerimle kucaklaştım" dedi. Türkiye'de kadın yönetmen sayısının çok az olduğunu ancak bunun gelecek yıllarda artacağına inandığını söyleyen Olgaç şöyle konuştu:"Bunda kapalı bir toplumda kadınlanmızın belb işlerde çabşmalannın etkisi oldu. Ancak ortam gebştikçe de sinemada kadın yönetmen göremedik". Yönetmen. dünyada sinemanın kriz içinde olduğunu belirterek Türk sinemasını da kötü bir dönem geçirdiğini savundu. Sinemanın senaryo, teknik ve fınansman sorununun yanı sıra kamuoyu oluşturma ve salon konusunda da sıkıntılan olduğunu kaydeden Olgaç, "Sinemanın geleceğinden umutluyum. Çünkü sinema ölmez bir sanat, insanlar varoldukça sinema isteyeceklerdir" dedi. Abdullah Meriçadalı resim sergisi • ANKARA(AA)-Abdullah Meriçadalı'nın "Huzur ve Sükun" konulu resim sergısı. 26 nisanda Turkuvaz Sanat Galerisı'nde açılıyor. Abdullah Meriçadab'nın sergisi, 12 mayıs tarihine kadar sanatsieverlenn beğenisine sunulacak. İzmir'de 1920 yıbnda doğan ve Izmir bsede resim hocalannın teşvikıyle yaglıboyaya başlayan Abdullah Meriçadalı, 1945 yıbnda Istanbul'a yerleşti. Biremprime fabrikasında ressam desinatör olarak göreve basjayan sanatçı, 1951 'de aynı görevle Vakko'ya geçti ve burada Bedri Rahmi Eyüboğlu ile bırlikte çabşmalar yaptı. 1962'de kendi serierafi atölvesıni kurdu. Edebiyat Akşamlan'93 etkinlikleri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Edebiyatçılar Derneği tarafından düzenlenen " Edebiyat Akşamlan'93" adh etkinbğin programı belb' oldu. Etkinlik kapsamında ele alınacak konular ve konuşmacılar şöyle: 26 Nisan pazartesi, Muhsine Helimoğlu Yavuz, "Ankara masallan vemasallardaki gerçek". 29 Nisan perşembe, Prof.Dr. Mustafa Canpolat-Emin Özdemir-Dr. Mustafa Şerif Onaran,"Dü Kurumu'nun gizb tarihi". 3 Mayıs pazartesi, Vecihi Timuroğlu-Yaşar Seyman," Edebiyatımızda Altındağ". 6 Mayıs pazartesi Ramıs Dara-Şükrü Erbaş-Akif Kurtuluş-Uğur Kaynar-Nahit Kayabaşı," Şür açıbmı'80". 13 Mayıs perşembe Orhan Ural." Ânkara'da bir büyük şair: Ahmet Muhıp Dıranas". 17 Mayıs pazartesi, Hüseyin Erbaş-Dr.Behçet Aysan-Ahmet Erhan," Ceyhun Atuf Kansu'nun sanatçı kişiliği". Etkinliğe, Pertev Naili Borav, Orhan Şaik Gökyay, Ömer Asım Aksoy, İlhan Berk, Orhan Asena. Salah Birsel, Rıfat Ilgaz ve Vedat Günyol onur konuğu olarak katılacak. Bütün etkınlikler saat 18 00'da Milli Piyango îdaresi Toplantı Salonunda gercekleştirilecek. Münip Özben resim sergisi • ANKARA (ANKA>- Ressam Münip özben ın 1957 yıbndan bu yana ürettiği çabşmalanndan derlenen sergı Ankara'da Milli Piyango Genel Müdürlüğü Talih Kuşu Sanat Galerisi'nde açıldı. "Otuzbeş yıl inaüa ıç içe" adım taşıyan sergi, 4 mayıs tarihine kadar sürecek. Ispanya ile kültürel ilişkiler •ANKARA (AA>- İspanya Kültür Heyeti ile Türk Kültür Heyeti arasında, kültürel değişim programına ilişkin resmi görüşmeler Ankara Palas'ta başladı. Dışişleri Bakanhğı'nın davetbsi olarak Ankara'ya gelen İspanya Kültür Heyeti ile Türk Kültür Heyeti arasındaki resmi görüşmelerin ardından iki ülke arasındaki kültürel değışjm programı protokolü imzalanacak. Dışişleri Bakanlığı Kültür İşleri Genel Müdür Yardımcısı Arturo Perez'ın başkanbğındaki İspanya kültür heyetinde Kültür Bakanlığı, Eğitım ve Bilım Bakanlğı ile İspanya Büyukelçılıği'nden temsilciler yer alıyor. Dışişleri Bakanlığı Kültür İşlen Genel Müdür Yardımcısı Aydın İdil başkanlığındaki Türk kültür heyetinde de Kültür Bakanlığı, Dışişlen Bakanbğı ve MıUi Eğıtim Bakanlığı'ndan temsilciler bulunuyor. Bilge Olgaç
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear