25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT1993 CUMARTESİ 14 DIZİ Turan Dursun, Bahriye Üçok ve Musa Anter cinayetlerini Hizbullah yetkilisi şöyle açıklıyor: Alay edenler cezal -a- Hizbullah bölgcdeki ilk eylemlerini kendilen ile aynı düşünce çizgisinde olmayan Müslümanlara karşı gerçek- leştirdi. Bu kışiler arasında imamlar da yer alıyor. Gercek dergısine Dursun, Üçok ve Anter cinayetlenni üstlendiklerinı açı- klayan Hizbullah yetkilisi. asıl hedef- lerinin kıyamı gerçekleştirecek güçleri yaratmak olduğunu söylüyor "Siz bizden şurda vanz. burda vanz deme- mizi istıyorsunuz. Buna gerek yok. Hizbullah'ı karşısına alan zaten nere- lerde olduğumuzu görüyor. Bizde ha- reket bu aşamada irşad hareketi degil. Elbette düşünceyı anlatınz, ama o in- san, anlattıklanmıza ıhanet ederse. yani örgütümüzün önündeengel teşkil oluşturursa ilgılı birimlerimiz de onu halleder. Bu birörgüt de olabilir. Yani kim olduğu fark etmez." Yetkib. TC'nin kutsal değerleri olan laiklik ve demokrasiye saldırmalan gerektiği mancında. "'lslami hareket önce tebliğ, sonra hicret ve en sonunda cihad üzerine kuruludur.. Biz ne za- man ki inançlanmızı ha- kım kılarsak -ki bu da İslam devrimidır- kavgamız o zaman bitecektir. Türkıve bizim için birceza- evidir. Biz her halükarda savaş ha- lindeyiz ve cezaevinin duvarlannı yıkmak zorundayız. İnançlanmıza dil uzatanlann hesabını görûyoruz..." Yetkilı, Hizbul-Kontra olaymdan çok rahatsız olduklannı belirtiyor: "Bunu rejım bilinçli yapı>or. Bakın PKK-Hızbullah çatışması başladı. İki taraf birbırini vuruyor. PKK biliyor ki Hizbullah vurmakla bitmez. Ama PKK'nın bu olaylan, bir de birimleri- ne ve halka anlatması lazım. O zaman Hizbullah devlet destekli demesi gere- Kır Peki bunu kimin oluşturması ge- rekli. Elbette devletin destek veriyor gibi davranması lazım. Devlet de bizi desteklı\or gibi davranıyor. Hatta "bi- zim de^icğımizde' dıyor. Dursun. Anter ve Üçok cinayetlen- nin nedenlerini ise şöyle acıklıyor Hiz- bullah yetkilisi: "Musa Anter ökiürül- meden birkaç gün önceki yazısında İslam'a saldınyordu. Hizbullah'ı reji- min kontrgerillası olarak suçluyordu. Hizbullah'ı İslam'ın soytansı diye ad- landınyordu. Bölgedeki halkımızın. insanlanmızın inançlan ıle oynuyor- du. Hiç kımse bu inançlanmızla alay edemez. Turan Dursun da, Bahriye Üçok da aynı şeyi yaptı. Onlar da alay et- tiler ve bunun için ceza- landınldılar. Gazetecı- ler, basındakiler de ol- madık yağmalamalara gidiyorlar. Hadlerinı aşıyorlar. Yani bu durumda hak etmiş olmuyorlar mı? Ki biz defalarca uyardık. Ama dinlemediler... Önce de söyledim, kim- se bizim inançlanmıza saldıramaz, dil uzatamaz. Dillerini sökeriz. Aynca olayı basın mensubu falan diye de ayı- rmamak lazım. Çünkü bir bütün ola- rak ıçersındeyız." Yetkili, Anter'in öldürülmesiyle il- gili olarak "cinayeti polisin işlediğine" dair iddialan ise "önemsiz" buluyor: "Tetiği kimin çektiği önemli değil. Siz bunun doğruluğundan emin olamaz- sınız ama önemli değil, yani cezalandı- nlmasına karar verilmiş. Uyanlmış Tetiği çekenin polis olduğunu söyle- mek neyi değiştirir?" Eylemlerden sonra örgüt adına açı- "Musa Anter öldürülmeden birkaç gün önceki yazısında İslam'a saldınyordu. Hizbullah'ı rejimin kontrgerillası olarak suçluyordu. Hizbullah'ı İslam'ın soytansı diye adlandınyordu. Bölgedeki halkımızın, insanlanmızın inançlan ile oynuyordu. Hiç kimse bu inançlanmızla alay edemez. Turan Dursun da Bahriye Üçok da aynı şeyi yaptı. Onlar da alay ettiler ve bunun için cezalandınldılar. bağlantı var mı yok mu sorusuna ge- rek yok. Hizbullah bir bütündür. Bu- gün Doğu'daki Hizbullah. Batı'da bir sorun olur. diğer İslamı gruplarla bir araya gelir ve ortak savaş verir..." Uzlaşmak gibi bir dertleri yok. 'PKK kırgerillası ise bizde şehirgeril- lasıyız. Allah'ın dininı ıkame etme ko- nusunda hangı güçle. kimınle hede- İSLAM ÜLKELERİNDE TERÖR ÖRGÜTLERİ MVRATARIN FENNİÖZALP klama yapılmasına da "gerek yok" yetkilıye göre: "Bu_ zaten biliniyor. Bunlar bir infazdır. Örneğin Silvan'da Ibrahim Hoca'nın katilinin nasıl infaz edildiğını herkes biliyor. Cizre"de Molla Zeki'nin şehit edılmesinden sonra infazlann niçin yapıldığını her- kes biliyor. Yani bir olay oluyor, biz arkasından yapıyoruz. Bunu herkes biliyor. Elbette hepsi önceden tespit edilmişlerdir. Eli- mizde bir prog- ram vardır. Ama uluorta ınsanımız yok. İnsanlanmız üç-dört ay hiç dışan çıkmayabi- lir. Gizlenir." Hizbullah, özellikle Diyar- bakır ve çevresin- de İlim Kıtabevi adı altında kur- duklan yayınev- leriyle faaliyet- lerine başlamış. PKK ıle başlayan çatışmadan sonra bu legal bağlantılannı kapatmak zo- runda kalmışlar. Hizbullah adını da ıstemeye istemeye kabullendiklerini belirtiyor yetkili. "Farklı olduğumuzu herkes biliyordu. Ve biz tamamen giz- lilik koşullanna uyuyorduk. İsimle kendimızi tanımlama gereği duy- mamıştılc. Şeyh Zeki'nin bu örgüte mensup oldu- ğu bildiriliyor. Suriye'ye karşı etkinliklerini yürii- ten Müslüman Kardeşler'e Türİciye'- nın ılgisinin PKKnın gelişmesine ko- şut bir biçimde arttıgı söyleniyor. 2000"e Doğru Dergisi'nin son sayısın- da yer alan bir iddiaya göre, Hatay'ın Reyhanlı ve Yayladağı sınır kapılan bu örgüte açıldı. "1986'da Suriye'de "İslami hareket önce tebliğ, sonra hicret ve en sonunda cihad üzerine kuruludur... Biz ne zaman ki inançlanmızı hakim kılarsak -ki bu da İslam devrimidir- kavgamız o zaman bitecektir. Türkiye bizim için bir cezaevidir. Biz her halükarda savaş halindeyiz ve cezaevinin duvarlannı yıkmak zorundayız. İnançlanmıza dil uzatanlann hesabını görûyoruz..." İran'la bağlantı İran'la bağlanülan olup olmadığına ise şu yanıtı venyor:"Yani bağlantı vardır. Hukukumuz, ilişkimız vardır. Çünkü biz küfrün tek millet olduğuna ve buna karşı verilecek savaşın bir bü- tün olduğuna inanıyoruz. Bunun için fımiz çatışırsa engel teşkil ederse bizim için düşmandır. Bu hareketın hanr- lanmasında önümüze çıkan unsurlan ortadan kaldırmak için bir hazırhğı- mız baştan vardı. Bu unsurlardan biri bugün PKK oldu, ama önceden Istan- bul'da, Ankara'da da karşımıza çı- kanlar oldu... Biz düşmanlanmızı iyi tanıyoruz. onlar bizi tanımıyorlar..." Suriyeli Müslüman Kardeşler Müslüman Kardeşler örgütünün Türkiye'deki mensuplannın da Hiz- bullah'ın kanatlanndan birinde yer aldığı belirtiliyor. İstanbul'dakı Sina- gog saldınsını azmettirdiği ileri sürü- len ve kendisi de daha sonra öldürülen iki yolcu otobüsünde patlayan ve on- larca insanın ölmesine yol açan bom- balama olayını. Müslüman Kardeşler üyesi iki Türk kardeşin, MÎTin bilgisı dahilinde gerçekleştirdiği ortaya çıktı. Bu ıkı Türk'le birlikte yakalanan Sun- yeli Müslüman Kardeşler ü>eleri, ver- dikleri ifadelerde bombalan Türkiye'- den getirdiklenni de belirtiyorlar ve şöyle dıyorlar: 'Türkiye sınınna yakla- Amasya'daki askeri bırliklere yollu- yorlar'." Müslüman Kardeşlerın kendilerine Ehven-i Müslimin diyen bir bölümün ise son aylarda yenıden örgütlenerek Hizbullah'a karşı bir pohtika oluştur- duklan da ileri sürülüyor. Derginın ıd- diasına göre geçen aralık ayı başla- nnda Bağlar semtinde Koşuyolu civa- nndaki camide Hizbullahçılar ve Müslüman Kardeşler top- landılar. İmam. Hizbullah propagandası yapmca imamı dışan atmışlar. Müslüman Kardeşler, özellikle Diyarbakır, Urfa ve Batman gibi yerlerde örgütlenmelerine hız ka- zandırmışlar. Elaağlı Hacı Müslüm'- ün başkanı olduğu ve Hız- bullah'ın da dcsteklediği Aczmend Grubu adlı bir örgütün de 6 şubat cumar- tesi günü Ankara'da bir yürüyüş yapacaklan öne sürülüyor. Kendilerine simge olarak asayı seçen grubun gös- terilerini cllcrindc tuttuklan asalan başlannın bir kanş yukansında tuta- rak yaptıklan belirtiliyor. Yürüyüş için Güneydoğu'da Hizbullah'ın adam toplama faalıyetı yürüttüğü söyleniyor. Çevre illerden ve İstan- bul'dan birçok yandaşının otobüslerle Ankara'ya geleceği belirtılen Acz- mend Grubu'nun da önce Turgut şan Müslüman Kardeşler telsizle du- Özal'ın Malatya'da yaptığı gezi sıra- rumu bildiriyorlar. Sınırdakı Türk sında ve Ankara'da yapılan 30 ağus- devriyelerine dost birlıklerin geldiği ve tos törenlerinde de gösteri yaptığı ıd- ateş açılmaması uyansı yapılıyor. dia ediliyor. Müslüman Kardeşler'ı sınırda Türk ^ ^ ^ ^ ^ _ ^ ^ _ _ ^ ^ ^ _ ^ ^ _ _ ^ _ yetkilileri karşılıyor ve askeri eğitime gelenleri Hatay, Kayseri, Konya ve BİTrt Amacımız islam devTİmidir diyor bir Hizbullahçı ve ekliyor, "ınancınuza dil uzatanlar cezalannı çekti. Iran'dakikamplarneredençıktı?İçişleri Bakanı İsmet Sezgın'in yakalanan te- rörisüerin İran'da Tahran ile Kum kentleri arasında bulunan bir kampta iki ile dört ay arasında eğitim gördüklerini açıklaması üzenne bütün gözler Iran'a çevrildi. Pekı bu kamplar neyin nesi? Ne zaman kuruldular? İran-Irak Savaşı başladıktan kısa bir süre sonra Devrim Muhafizlan yetışürmek için kamplar açmaya başladı. Ancak Devrim Mu- hafızı olarak yetiştirilen gençlerin bir bölümü- nün şehir gerillası ve terörizme yönelik eğitim görmeleri için 1980 sonbahannda Tahran'ın kuzeyinde bir kamp açıldı. Beyaztt'taki UzJbuBahçüar Israil'in Hizbullah lideri Şeyh Musavi'yi öldürmesi üzerine Türkiye'de de gösteriler yapıldı. Ellerinde Şeyh Musavi'nin resimlerini ve Hizbullah bayraklannı taşıyan göstericiler, Hizbullah'ın Türkiye'de de örgütlendiğini belgeliyor. 21 Şubat 1992 cuma günü, yaklaşık iki bin kişilik bir grup, Beyazıt Camii'inde Şeyh Musavi için cenaze namazı kıldıktan sonra gösteri yaptı. Namazdan sonra tekbir getiren grup 'Şehit Abbas Musavi ölümsüzdür", 'Muhammed'in ordusu, kafırlenn korkusu', 'Kahrolsun Siyonist kafırler', 'Kahrolsun Amerika' sloganlannı attı. Göstericiler lsrail bayrağı yaktıktan sonra dağıldı. Kampta ilk kurslar şubat 1981 'de başladı. Gerilla eğitiminin yani sıra mollalar yoğun bir dini eğitim veriyordu. Daha önce, Devrim Muhafizlan kamplan- nda eğitim gören 18 - 25 yaş arasında gençler bu kampta yurtdışı terör eylemlerine hazırlandı. Kampı yöneten mollalar, kurslarda askeri yön kadar fikn eğitime de ağırlık veriyordu. Istenen, kabul edilmiş normal savaş kurallanna uymayı düşünmeyen kendini adamış savaşçılar yetiştirmekti. Mollalann dini eğitiminin en önemli amaçlanndan biri gençlerin devrim adı- na ölmeye ve öldürmeye hazır olmalannı sağla- maktı. Daha sonra çok sayıda kamp açıldı. Kamp- larda yetiştirilen gençler. önce İran'da İslamcı Marksist direnişçilere karşı savaşanlara katıldı. 1982'den itibaren ise kamplarda eğitim görenle- rin yurtdışma ihraa başladı. Gençler önce, Irak hatlanrun arkasında ey- lem yapmaya ya da Irak rejimine karşı sabotaj düzenlemeye gönderildi. Irak'ı Lübnan'daki terörist faaliyetler izledı. Lübnan'da Hizbullah'ın örgütlenmesiyle birlik- te, kamplarda yetişürilmiş gençler Lübnan'a gönderildi. Aynca, Lübnanlı Şii gençleri eğit- mek için Güney Lübnan'da kamplar açıldı. İran'daki kamplarda yalnızca İranlı gençler yeüştirilmedı. Müslüman ülkelerden gelen gençlerin yani sıra Müslüman olmayan birçok örgüte de Iran'da üs sağlandı. Bunlardan biri de Türkıye'ye karşı eylemler düzenleyen Ermenı örgütü ASALA'dır. 1984 yılı sonuna kadar ASALA'nın Batı Azerbeycan'da iki kampı vardı. Türkiye ile İran arasında yapılan antlaş- ma sonrasında kamplar Lübnan'a nakledildi. İran-Irak Savaşı'nın sona ermesinden sonra İran kamplan kapatmadı. İslam Devnmi'ni ihraç etmek amacıyla, çok sayıda Türk gencı dahil olmak üzere çeşitli ülke- lerden gelen gençlerin eğitimi sürdürüldü. HEDEFİSRAİL HizbuBahçıhmn intikam yenuıü , Şeyh Musavi'nin ötdürünesinden sonra Beyazrt'ta gösteri yapıkh. Hizbullah'ın Lübnan'daki dini lideri Şeyh Abbas Vlusav i'nin geçen > ıl 16 şubatta ötdürübiKSİ, Hizbullah ile İsrail arasında, arabklaria avlarca süren çetin çarptşmalaruı baştamasına neden oldu. Şeyh Musavi, HizbuUah uderliğine Eylul 1990'da Tahran'da > apüan toplantıda seçibnişti. \1usa\i. ılımlı bilinmesİDe karşuı, özelükk Güney Lübnan'da tsrail'e karşı saldınlann artmasında etkili olmuştu. lsrail, Şeyh Musati'yi bir helikopter saldırısıvia cezalandırdı. ^ edi araçtan otuşan konvoya yapılan roket saldırısında Musavi iie birlikte aynı araçtaki kansı. oğkı ve konYoydâJü dört konıma da öldü. HizbuUah bunun üzerine ••intikam andı" içti. Israil'e karşı topyekun sa> aş ilan eden Hizbullah tsrail'e roket saldırriarı baslattı. tsrail, buna uçak saJdınlanyla karşılık verdi. Soora taok birtikleriy le Güney Lübnaa'a girdi. tsrailIn Güney Lübnan'a girraesi Ortaöoğu'y u ayağa kaldırırken. Hizbullah roket saMrılarıy la İsrailrçlerini> urmayı sürdürüyordu. 19 Mayk 1992'de, Hizbullah'ın tsrail tarafından desteklenen Güney Lübnan milis ordusuna saldınnasıy la y eniden şkldetlendi. Çarpısraalann şktdetlenmesinden rahatsız olan Lübnan hükümeti. İran'a bir çağnda butunarak Hizbullah'ın Güney Lübnan'daki faatiyetlerinindurdurulmasını istedi. Beynıt'u ziyaret eden İran Dtşişleri Bakanı \li Ekber V elayeti ile y apdan görüşmelerde, Güney Lübnan'da gerginliğin hızla tırmanmakta olduğu betirtiMi. Ancak \ elayeti, kesin bir taahbütte bulanmaktan özenle kaçındı. İran Dtşisleri Bakanı, görüsmeierden sonra y aptığı basın topUntsında şu açıklaraayı y aptı: "İran İslam Cumhuriyeti,siyonist İsrail saldırganlığına karşı savaşan Hizbullah'ı elindeki tüm olanakmiaria desteUemeye de>am eoecektir." POLİTİKA VE ÖTESt MEHMED KEMAL Srası GeWikçe._ Kimi okur mektupları vardır, okurla yazar arasında kalmaz, öteki okurlara da taşar. Bilgi verir, bir anıyı yan- sıtır, kapalı kalmaz. Şiar Yalçın dostumuzdan arada bir böyle mektuplar alırım, işte onlardan biri: "Cemal Süreya ile ilgili yazın ve mersiyesi beni duy- gulandırdı. Yeni şiirle pek başım hoş değildir, ama rah- metliyi beğenir ve severdim. Nur içinde yatsın (nasıl oluyorsa)! Yır'a gelince, bunu ben gayet iyi bilirim, bir de ufak anım vardır. Sene 1950 veya 51. Bir dostum delale- tiyle Nurullah Ataç'ın, Saraçoğlu Mahallesi'ndekı evine gittim, yanımda da o zamanki karım Ferha (Atatürk'ün Nutkunda adı geçen, milli mücadeleye emeği gevanler- den Bursalı Osman Nuri Bey'in kızı). Ben 26-27 yaşlann- da bir delikanlı, üstat 50-55 yaşlannda. Şiirden, dilden falan söz ederken üstada takıldım, dil devriminin bir ha- ta olduğunu, eski edebiyatımızdan koptuğumuzu, abuk sabuk, çirkin kelimeler icat edildiğini falan söyledim. Ben de o zaman fanatik bir Yahya Kemal ve divan edebi- yatj hayranıydım (bugün de öyleyim, ama artık yaşımız buna müsait!) Hiç unutmam, bana aşağı yukarı şunları söyledi: "Yahya Kemal eski edebiyatı iyi bilmez! Bir gazelinde 'Böyle beş beyti bu guyende redif üzre Kemal/ Naili söy- lese bir aiemi mana söyler' der. Oysa alemi mana eski dilde rüya demektir Burada ise Yahya Kemal bunu bambaşka bir anlamda kullanmış. Yeni Türkçenin ahenksiz olduğunu, bülbüle sanduvaç, şiire yır dediği- mizi söylüyor ve bizi kınıyorsun. Bunlar izafi şeylerdir. Kulağınız alışrnamış da ondan. Kelimelerin mutJak ahengi olmaz. Yır'ı beğenmiyorsunuzda kır'ı niye beğe- niyorsunuz. Bayıla bayıla kırlara gidiyorsunuz. Kır'ı şiir- de kullanıyorsunuz. Sanduvaça gelince, bayıla bayıla yediğiniz hazır yemeğin adı sandviç değil mi? Ona niye itiraz etmiyorsunuz?" Tabii ben şaşırdım kaldım, kem küm ettim, sandviçin, yemek yemeye vakit bulamayan kumarbaz Ingiliz lordu- nun adından geldiğini falan söyledim, ama neticede bir tatsızlık oldu (...) birbirimizi ikna edemeden ayrıldık." Eskiden kimi köşe yazarları vardı, köselerinde birbir- lerinin yanlışlarını çıkarırlar, elden geldiğince de bunları düzeltirlerdi. Anımsadığıma göre Ulunay (Refii Cevat) Burhan Felek, M. Turhan Tan, Hakkı Süha Gezgin, An- kara'da Ulus gazetesinde Yankılar' köşesinde (T.l) tak- ma adıyla yazan Nurettin Artam bu yazarlardandı. Yanlış çıkarırlardı, ama kendilerinin de yanlışlan olur- du, yüzlerine vurulduğunda aldırmazlar, yüzlerini öte dönerlerdi. Şiar Yalçın'ın nicedir böyle 'dil köşesi' özlemi var. Eş dost bir olup bunu bir türlü gerçekleştiremiyoruz. Doğru- su. belalı bir iştir diye çekiniyoruz da... Kim yanlışını görmek ister! Köşe yazarlığının da bir kökeni vardır. Sanıyorum kö- şe yazarlığı, hızını Bektaşi fıkralarından alıyor. Zaten Bektaşi öykülerine de fıkra demezler mi'' Babaerenlerin her nefesi bir fıkradır. Köşe yazarlarının pirleri, sürgit Bektaşi fıkralarından esinlenirler. Ahmet Rasim üstadı- mız başta gelir. Üstat Rasim anlatır: •Korgani Hasan adıytatanınmış eski Bektaşilerden biri (her akşam yüz dirhem rakısını yetmişine kadar içmiş) dermiş ki: "Ben öyle asma çubuğundan atlayıp sarhoş- luk taslamayı dinlemem. Senin rakı dediğin yarım okka- lık olmalı. Yanında da bir paket tütün, meze olarak da, mevsim meyvelerinden biri yeter." "öteki yiyecekler?.." "Onlar meze değil, yemektir?" Balıkhane emiri de atılır: "Bunca yıl balıkhanede bulundum, hiç bir zaman ba- lıkla mezelenmedim. Hep taze meyve..." "Kavun, beyazpeynire ne buyrulur?" "Bekler" demiş, meze bahsini kapatmış. Içkicinin, ka- vun-beyazpeynir üstüne çok fıkrası vardır. Onu burda keselim... Köşeyazısı bu, uzargider... BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAIS SAĞA: 1/ Hûseyin Rahmi Gürpı- nar'ın bir romanı. 2/ Ala- turka müzikte tempo... Uzun ve yorucu calışma. 3/ Pamuİc ipliğini ya da bezini bol ve soğuk suyla yıkayarak ağartma işi. 4/ Kızıl tüylü bir kuş... Be- lırli bir iş ya da hizmeti 6 başarabilecek güçteki en -, küçük askeri birliğe veri- len ad. 5/ Boğa güreşı 8 yapılan alan... Oyunda n cezah çocuk. 6/ Gereğin- de kullanılmak için saklanan ta- hıl Su. 7/ Eski dilde derinlikler... Kemırgen bir hayvan. 8/ Makbul bir sıcak ülke meyvesi. 9/ Yön gös- termek için belli yerlere konulan işaret... Bir çeşit pelte. YLKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Orhan Kemal'in. fılme de akta- nlmış bir romanı. 2/ Bir görevin yürütülebilmesı için merkez ola- rak secilen yer.... Topraş kazıp siper yapmak. 3/ Üfürükçü. 4/ Bir göz rengi... Yüz örtüsü. peçe. 5/ Büyük ün kazanmış sinema ya da müzik sanatçısı... Olumsuzluk belirten bir örnek. 6/ Resim ve heykel sanatlannda varüklann biçimi... Fiiller. 7/ Tespihle- rin baş tarafına geçirilen uzunca parça.... Fazıl Hüsnü Daf- larca'nın bir şiir kitabı. 8/ Mekân... Kaplarda su nedeniyle oluşan tortu. 9/ İki borunun birbirine birleştirildiği yer... Akde- niz'in sıcak kıyılannda yetişen çalıya benzer bir bitki. İstanbul Milletvekili, eski Devlet Bakanı, eski Maliye ve Gümrük Bakanı ADNANKAHVECİ ve eşı FÜSUN KAHVECPııin geçirmiş oldukları trafik kazasında hayatlannı kaybetmelerini üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum. Merhumlara Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve yakınlanna başsağlığı diliyorum. AHMET NACİ AKGÜN EMİTVÖNÜ MERKEZ tLÇE BELEDİYE BAŞKANI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear