22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM1993 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI Yehova Şahitleri'nin kurucusu Charies Taze Russd'dır (1852-1916). ABD'nin Pennsylvania cyaktinde doğan Russel, Prespiteryan kilisede rahipken uhrevi âlemle iletişim içinde olduğunu iddia eder. Daha sonra ciddi bir Hıristiyan teo- loji incelemesi içine giren Russel, Lutherci gele- nek içinde Eski Ahit'e uygun bir yaşam taranı empoze eder. Bu yaşam tarzını misyoner örgütlenmesiyle yaymayı amaç edinen Yehova Şahitleri, Young Men's Christian Association-Genç Hıristiyan- lar Derneği gibi kuruluşlara hâkım olmaya çahşırlar. Russel, 1914 yüında Hz. Isa'nın yeryüzüne indiğini ve Tann Krallığı kurmaya başladığını ilan etmiştir. Yehova Şahitliği adı Russel zamanında kul- lanümamıştır. 1931 yılından itibaren kullanılan bu deyimle Tann'nın tanıklığı kastedilmekte- T± a:ann'nın adı Yehova'dır inananlarca... 1931'den başlayarak kendileri için Tann'nın tanıklan anlamına Yehova Şahitleri derler. Askerlik kurumuna da, boşanmaya da karşıdır şahitler. Klasik Hıristiyanlıkla Museviliği bağdaştırmak isterler ve dünyanın hemen her yanında etkinlik gösterirler. PROF. NİYAZİ ÖKTEM Yehova Şahitleri'nin kurucusu Charies Taze Russel'agöre İsa, 1914yılında yeryüzüne inmiş ve Tann Krallığı nı kurmak için kollarını sıvamıştır... Cennet'inyeriDünya'dırdir. Ibranice'de Yahve veya Yehova, Tann an- lamına gelmektedir. Yehova Şahitleri klasik Hıristiyanlan Muse- vilikle bağdaşünrken cennetin bu dünyada ku- rulacağı fıkrini de savunmaktadırlar. Cehen- nem onlara göre bir çukurdur, ölenlerin diril- memesidir. Boşanmak yasak B oşanmayı reddeden Yehova Şahitleri bu tutumlanyla Katolikliğe yaklaşırlar. Ye- hova Şahitleri'nin kilisesi yoktur, herhan- gi bir salonda toplanü yaparlar. Yehova Şahit- leri askerlik kurumuna karşıdırlar, ulusal marş- lara saygı göstermezler. özetle onlann amacı Hz. İsa'ya kadar olan peygamberlerin buyruklanna sadık bir "Civita- tae Dri"yi bu dünyada kurarak mutluluğa ulaş- maktır. Yehova Şahitliği sadece ABD'de degjl dün- yanın birçok yerinde ve bu arada ülkemızde et- kin bir çalışma temposu içinde gelişmektedir. Ruhçu bağdaşıklar B u tür bağdaşımlar dünyanın tüm dinleriy- le nıhçuluğu bir araya getirme çabası içindedirler. İnsanoğlu akıl ve mantık te- melli bilimle evreni anlamaya çalışır. Açıklaya- madığı, anlamadığı yerde inançla tatmin yolu- na gider. İnanç olayını da tam içine sdndireme- yince. insan beyni doğa üstü, irrasyonel açıkla- ma şemalanndan medet umar. Eski ve yerleş- tniş ilkeleri terk edemeyince inanç-irrasyonel spritüalizmalar bağdaşımını icat eder. Bu tutu- mun kökeni ashnda "kitabi dinler" ötesine da- yanmaktadır. Çok tannlı dinlerdeki tannlann, animizmin ruhlannın bu dünyayı yönlendirme- si, yazgılara egemen olmalan spritüaliz- tnacılığm tarihsel dayanağıdır. de Kutsal Ruh'u spritüalizmaa açıdan ele alnuşür. Spritüalizmacılık, karizmatik dinsel önderlerle Amerikan toplumunda yayılma alanı bulmuştur. Tann zencidir A BD'de bağdaşım modelleri bir hayli yo- ğundur. Ancak bunlann bazılan azınlı- kta kalmaktadır. Jamaikalı Rastafori bağdaşımı Hıristiyanlı- kla zenciliği bağdaştırmaya ugraşmaktadır. Bu akıma göre İsa ve hatta Tann zencidir. Tüm zenci dinsel hareketlerin merkezi olan Etiyopya kutsal bir ülkedir. Eski Etiyopya Kralı olan Haile Selasie kutsal ruhtur; İcendisi Hz. Süley- man ve Saba Melikesi Belkıs'ın oğlu olan Me- nelik'in sûlalesındcn gelmektedir. Bir başka bağdaşım da Hare Krisha olayıdır. Son 25-30 yılda özellıkle New York'ta yayılan bu hareket Hint kültür ve din değerlerini Batı'- God." ABD bağdaşımlar ülkesidir. Irk, kültür ala- şımlannın, dinlerde bağdaşma yol açması do- ğaldır. Bu bağdaşımlardan Monnonluk ve Moonculuk büyük kitlelerce benimsenirken di- ğerleri küçük gruplar arasında yayılmıştır. Bilindiği gibi M.S. 70 yılında Kudüs büyük mabedınin Romalılar tarafından yıkılmasın- dan sonra Museviler dünyaya yayılmışlardır. Akdeniz havzasının değişik kentleri ve Orta Avrupa'ya yerteşen Yahudiler sürekli olarak Hıristiyan baskıya maruz kalmışlardır. XV. yy'dan yüzyıldan itibaren Yeni Kıta'ya musevi- lerin de geldiğini görürüz. Bunlar İspanya'daki katliamdan kaçanlardır. Baalanna göre Chris- tophe Colombe da bir Yahudi idi. Onun Musevi olmadığı bilinmektedir ama Yahudi tefeciler tarafından desteklendiği bir vakıadır. Amerika'ya giden ilk göçmenlerin çoğunun "Marranos" denilen, vaftiz olmakla birlikte gizlice Musevi inancı sürdürenlcr olduğu husu- nin yaşadığı tahmin edilmektedir. Aynı dönemde Siyonist hareket gündeme ge- lir. Siyonist ivme bugünkü ABD Yahudi lobisi- nin harcını oluşturmaktadır. Amerika'daki Si- yonizm, İsrail devletinin kurulmasında en güç- lü faktördür. Museviliğin altın çağı G ünümüzde Musevilik ABD'de altın çağını yaşamaktadır. Musevi işadamlan güçlenmiştir ve İsrail devletini destekle- mektedirler. ABD'nin dış politikasında İsrail'in desteklenmesi her zaman için ön planda gelir. Musevilik içinde de tutucu-ilerici yorumlar ikilemi mevcuttur. XII. yüzyılda yaşamış En- dülüslü Musevi düşünür Maimonkfes'in (İbni Meymun, Ram-Bam) rasyonalist Musevilik yorumu ne yazık ki aanhkta kalmaktadır. Mai- monides özgürlükçü, akılcı din yorumlanyla sadece Museviliğin değil Hırisüyanlık ve İslam I pritüalistler, dünyadaki tüm dinler ile ruhçuluğu bir araya getirmeçabasındadırlar. İnsan; önce bilimsel yoldan evreni kavramaya çalışır.. . Bilimin yetersiz kaldığı yerde doğaüstü güçlerden medet umulur... Bugün de spritüalizmacılık manevi da- yanağını Afrika, Güney Amerika, Avustralya totemizmi ve animizminde bulmaktadır. Hz. İsa ve İncil'den de vazgecemeyen Ameri- kan insanı spritüalizmayla inancı arasında bir bağdaşım köprüsü kurmuştur. Bağdaşımda de- rindeki gizil (potansiyel) özü arama güdüsü de mevcuttur ki buna okültizm denmektedir. Bü- yülerle, efsunlara gizilliğe inme; gizil güçlerden destek alma, ruhlann gazabını dağıtma ve on- lann gücünü kullanma okültizmin felsefesidir. Sapkın mezhepler O kültizm, Hıristiyanlığın ve Museviliğin sapkın bazı mezhepleri tarafından da be- nimsenmiştir. Aynı gelenek ABD'ye stçramışür. Spritüalizmaalık ve okültizmi İn- cil'in gizli anlamı içinde arayan birçok din adamı bu ülkede kitleleri etkilemektedir. Spritüalizmaalık ve okültizm, ABD'de Gü- ney ve Orta Amerika'nın "voducuhığıınu da" içine almıştır. Kötü ruhlan harekete gecirip düşmana eziyet çektirme, onu yok etme spritü- ahzmacüığının adı vuduculuktur. Düşmanı temsil eden bir bebek yapıhr ve üzerine iğneler batınlarak, efsunlu dualarla ona eziyet verilir. Daha XIX. yüzyılda spritüalizmaalar yasal dernekler kurmuşlar ve aleni faaliyete girmiş- ferdir. XVIII. yüzyılda yaşayan Svvedenborg adlı bir Lutherci din adamı Hıristiyanhktaki üçlem- erek Hıristiyanlığın gerekse Museviliğin bazı sapkın mezhepleri; İncil'in gizli anlamlannı bulmak amacıyla işi ruhçuluğa, ruh çağırmaya kadar vardırmakta ve bu yolla "din kisvesi" altında dünyanın hemen her ' yanında geniş umarsız kitleleri * n etkilemeyi becermektedirler. imi bağdaşıklara göre Tann Zenci'dir! Kimi bilimle dini özelleştirmeyeçabalar... Kimileride din ve ırİc aynmını yok etme amacındadır. Ama bunlann hemen tümü kitle ve etkinlik açısından pek de önemsenmeyecek boyutta mezheplerdir ve işlevleri. mozaiki renklendirmenin ötesine geçmez. A Bugünün ABD'sinde, din kisvesi alrındaki çoğu mezhep ve tarikatm, dnseOiği özgürleştirme adı altında sapkmlıklarnu yaydıklan ve uyuştumcu ticaretine yöneldikkri açıkça biliniyor. -vrupa'daki baskı ve işkencelerden kaçan Yahudiler için Yeni Dünya bir umut kapısıdır. Daha 1630"dan başlayarak kitleler halinde Amerika'nın yolunu tutan Museviler, bugünün ABD'sinde tam anlamıyla altın çağ yaşamakta, iş ve ekonomi dünyasını ellerinde tutmakta. politik arenadaki etkinliklerini de hızla arttırmaktadırlar. ya aktarma çabası içindedir. Bu aktanm işle- minde İsa'ya ters düşmemeye çalışılmaktadır. Benzer bir tutumu Swami Muktananda din- sel eğiliminde görmek olanaklıdır. XIX. yüzyıl sonu XX. yüzyılda ortaya çıkan Spirit Fnrit Society komünal yaşam, spritüaliz- ma, Hıristiyanlık bağdaşımını gündeme getir- mişti. Din ve ırk farkını kabul etmeyen. tüm evreni kutsal gören, panteizm (doğa-tann iç içeliğj), reenkarnasyon, yeni platonculuk ve Hıristi- yanlığı bir araya getiren Tbeosophical Society bir başka bağdaşımdır. The Christian Science Movement bağdaşımı, bilimle dini bir araya getiraıeye çalışmaktadır. Jacob Hutter'e (XVI. yy) dayandınlan hütte- rit komünitarizm antimilitarist, komünist, hü- manist eğilimlerle ve Hıristiyanlığı bağdaşü- rmaktadır. Bu akımın bugünkü adı "Dünya çapmda Tann kiüsesklir - Woridwide Ctaurdı of su da bir gerçektir. Yeni kıtada ilk Yahudi komünote. Kahal Ko- desh adı altında 1630 yılında Brezilya'da kurul- muştur. Bu dönemde Hollanda'dan Nevv York'a Yahudi göçleri yapıldığı tespit edilmiş- tir. Nevv York Valisi Peter Stuyvesant Yahudile- re fazla sempatik davranmamıştır. Daha sonra 1682 yılında Nevv York İngiliz toprağı olunca, hoşgörülü bir ortam doğmuş; sinagog inşa edil- miş, mezarlık yapılmıştır. ABD'nin kuruluşundan sonra Avrupa'dan yeni Musevi göçlerine tanık olmaktayız. Bun- lardan bir bölümü Hıristiyanlığı yeğlemiştir. İlk Yahudi göçleri Seferad (Ispanya, Portekiz) kö- kenli iken, yenileri Eşkenaz (Orta Avrupa) ağırlıklıdır. XIX. yüzyılın başlannda Yahudiler güçlenmeye başlarlar. 1881 'de Rusya'da Yahu- diler üzerinde uygulanan ağır baskılar bu ülke- den ABD'ye goçlere neden olmuştur. XX. yüzyıhn başlannda ABD'de 3.000.000 Yahudi- felsefesi üzerinde de izler bırakmıştır (Maimo- nides için bknz ÖKTEM, Niyazi: Maimonides, Sanat Dünyası sayı 47, 1992). ABD"de zenci Yahudiler de varlıklanm sür- dürmektedirler. Zenci Museviler Etiyopya kökenli olduk- lannı iddia etmektedirler. Gerçekten de Etiyop- ya'da "Falaşa" denilen zenci Museviler yaşa- maktaydı. İsrail hükümeti yakın bir gecmişte onlan Israil'e getirmiştir. Hasidizni ve kabalizm denilen okült ve nııstik eğilimler de ABD'de yaşayan musevi cemaatin küçük bir bölümünü etkilemektedir. Bu akım- lar, daha önce açıkladığımız spritüalizmaa tabana dayanmaktadır. Bu kez bağdaşım Mu- sevilikle gerçekleştirilmiştir. Yorın: Kara insanın umudu: Müslümanlık... ÎLAN İSTANBUL ASLİYE 9. TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN 1993/203 Davaa Simon Atan vekili tarafından davalı M. Celal Keki aley- hine açılmış bulunan 32.500 USD'nin fazlaya dair talq> haklan ve munzam zarar istekleri baki kalarakfiiliödeme tarihindeki raice göre Türk parası karşüığının 23.5.1989 tarihinden itibaren devlet bankala- nnın Anıerikan Dolan ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına öde- diği en yüksçk faiz ile birlikte tahsıli talebi ile alacak davasının yapılan duruşmasında: Davab M. Celal Keki (Büyûkdere Cad. Ertan Erbulak Sok. 9/C Gayrettepe/tstanbul) adına gönderilen dava dılekçesi ve davetiyenin bila tebliğ iade edilmesi üzerine emniyet tahkikaunda adresinin meç- hul kaldığı anlaşılmış bulunduğundan, dava dilekçesinin vedavetiye- nin ilanen tebliğine karar verilmiş olduğundan 14.12.1993 gûnü saat 15.00'te mahkememizde hazır bulunmanız, haar bulunmadığınız ve- ya bir vekil tarafından temsil edilmediğınız takdirde tahkıkat ve yar- güamaya yokluğunuzda devam edileceği ve hüküm verileceği ilanen tebliğ olunur. (HUMK'nın 213,377. mad.) 22.10.1993 Basın: 11830 İLAN T.C. FATİH 3. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1990 576 Davaa Hüseyin Az tarafından davab Hatayi Az aleyhine ikame olunan boşanma davasının açık duruşması sonunda: Erzincan ili. Kemah ilçesı, Küplü köyünde ikamet etmekte iken yapılan aramalara rağmen bulunamavan ve gıyabında duruşması de- vam eden davalı Hatayi Az hakkında hâkimliğimizın 22.10.1991 ta- rih, 990'576esas, 991 '906 karar sayılı ilamı ile Hüseyin Az ile Hatayi Az'ın boşanmalanna. müşterek çocuklardan Uyan'ın velayetinin da- valı anneye, Eylem'in velayetinin ise davacı babaya verilmesine, küçük için nafaka takdirine (davaüya verilen için), çocuklar için şahsi münasebet tesisine, masraflann davacıdan tahsiline karar verilmiş olup. işbu ilanın gazete ıle ılanı tarihinden itibaren bir ay zarfında temyiz edilmediği takdirde karann kesınleşeceği hususu tebligat yeri- ne kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 8.11.1991 Basın: 11793 HAYDARPAŞA GİRİŞ GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ TASFİYE SERVİSİ Sayı: 3232 Rekord Makinsa ve San. Tic. AŞ'ye ait, Gümrüğûmüzce tescilli 625'6.5.1993; 650'13.5.1993; 735'27.5.1993 sayı ve günlü manifesto- lannda kayıtlı bulunan eşyalar için talep edilen ek süre. Gümrük Kanunu"nun 2817 sayılı kanunla değişik 175. maddesi uyannca eşya- nın ambar bekleme süresinın bitim tarihinden itibaren 3 ay hesabıyla, sırasıyla 7.12.1993; 14.12.1993: 29 12.1993 tarihlerine kadar uzanl- mıştır. İşbu ek sürelere ilaveten Müsteşarlığımız Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün 1991 '23 sayılı genelge hükümleri gereğince başkaca bir ek sûre verilmeyeceği. 2"nci kez ek süre talebine ilişkin verilen di- lekçelerin verilen bu süreleri durdurmayacağı, aynca adı geçen fırma- ya ait söz konusu eşyalarla, gümrüğûmüzce tescilli 1592/18.12.1992; 1658/31.12.1992 sayı ve günlü manifestoya kayıtlı eşyalann komple tesise ait olduğunu belgeleyen ekspertiz raporunun ıbrazı ve mahie- mede dava açıldığı hususunun belgelenmesi. aksi halde eşyalara Gümrük Kanunu'nun 140. maddesi hükümlen uygulanarak tasfiye- yc tabli tutulacağının bilinmesi, yapılan tebligatlanmız adres değışik- liği nedeniyle iade edildiğinden ve tebligata sanh en son adresi tespit edılemedığınden tebligat yerine kaım olmak üzere 7201 sayılı Tebli- gat Kanunu'nun 28 ve 29. maddelen gereğince tebliğ olunur. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇ1 VasiyeL.. Bakırla resim çalışmaları yapan Mûjgân Yoicu, bana ba- kırdan bir domuz görvderdi. Behire de, bir arkadaşına cam- dan domuz döktürmüş; dünyanın her yanından gelen domuz biblolarının arasına koydum. Benim domuz etiyle il- gılertdığimi, aç olan halka bir de domuz etini yemeyi yasak- lamanın cinayet olduğunu yıllardır yazıp durduğumu bil- meyen kaldı mı? Kannları tok olanlar, açlıktan anlarlar mı hıç? Halk ne der? - Ölii gözünden yaş, imam evinden aş çıkmaz! Alpay Kabacalı, Hüseyin RHat'ın (Işıl), dörtlüklerıni sak- lamış benim için. Hüseyin Rifaf ın "Dınltılar, Zırıltılar" kita- bından, Kabacalı'nın aldığı dörtlüklerden biri, domuz eti ile ilgili, şöyle: "Domuzun yenmesi, yenmemesi mi Iazımdır?/Gibi fetva arayan kimseye insan bayıhr;/Düşünürsek yenilen haltı şu insanlıkta/Domuzun yenmesi bin kerre sevaptan sayılır!" Hüseyin Rifat. gömüttaşınada şu dörtlüğün yazılmasını istemiş: "Başımda boş dualarla vakit kaybetme bfhude/Duaya bilmiş ol ey yolcu, benden fazla muhtaçsın./Benim hiç ihti- yacım kalmamıştır şimdıden sonraJBugünlük belkı karnın tok, fakatçok geçmeden açsın!" Dörtlüktegeçen "b/7?ude"(beyhude), "bosyere"demek. Samire. benim kırk yıllık arkadaşım dıyebilirim. istarv bul'dan yolladığı mektubu geleli epeyce oldu, şöyle diyor: "Mustafacığım, Ağabeyinin vefatını gazetelerden öğrendim. O sırada Ankara'da olmama karşın, yoğun çalışma tempomuz ne- deniyle törenlerine katılamadım. Sizlerin yanında olamadh ğım için de gerçekten çok üzüldüm. Inanır mısın, ağabeyinin yüzü hep gözümü/ı önünde. Ha- ni bir akşam birlikte bana yemeğe gelmıştiniz. Tavuk ve tavuk suyuna pilav yapmıştım. Sofraya getırmeden önce kısa bir süre fınnladığım için biraz kuru olmuştu; ama ikiniz de büyük bir nezaket ve incelikle yemeklerimı pek beğen- diğinizi söylemiştiniz. Ne beyefendi insandı gerçekten. Ağabeyine ulu Tanrı'dan rahmet, geride bıraktığı sevenle- rine sabır ve dayanma gücü dilerim. Bu arada çok sevdiğimiz arkadaşımız Sahire'yi de kay- bettik. 7 Ekim günu eşi Osman Nuri Türkay beyefendi ve görümcesi (Sn. Hasan Ali Ediz'/n hanımı) Leman Ediz ha- nımefendi ile birlikte Köyceğiz'de geçirdikleri trafik kaza- sında yaşamlarını yitirmişler. O gün Köyceğiz'e gitmişler. Bavullannı otele bırakıp 'Şöyle birçevreyi gezelim' demiş- ler. Arabaları ile tam anayola çıkarken ters yönden büyük bir hızla gelen bir kamyon çarpıp parçalamış. Sahire'yi ne kadar sevdiğimi bilirsin. Sen de severdin onu. Hâlâ öldüğü- ne bir türlü inanamıyorum o hayat dolu, yasamayt seven, zeki, esprilı, cıvıl cıvıl Sahire'nin. ömer Asım Aksoy 'un da vefatına çok üzüldüm. Gerçi 95 yaşına kadar çok saygın bir kişi olarak yaşamak herkese nasip olmaz; ancak onun Türk Dil Kurumu'nun yeniden es- ki kişiliğine dönüştüğünü görmeden ölmemesini istedim, diledim hep. Beni asıl üzen, kederlendiren bu oldu. Ben 1993 yılı Haziran ayının ortasından Ekim 'in başına kadar Ankara 'daydım, emmelük seni bulmak ne mümkünl Hadim 'den döndüğünü tahmin ettiğim günden bir gün son- ra gazeteye geldim. Hem seni görmek, hem de taziyetleri- mi sunmak için. Aaaaa, beyimiz Yunanistan'a uçmuş! E, helâl olsun vallahi! (Senigörmeye geldiğimi bilmem sekre- ter hanım söyledi mi?) Biz bu yıl, 15-29 Ekim tarihleri arasında, Türkiye Denizcilik Işletmeleri'n/n Antalya'da Konyaaltı'ndaki Sosyal Tesis- leri'nde tatil yaptık. (Rahmetli eniştem oradan emekli ol- muştu. Yeğenim Alev'/n eşi de oradan emekli. Ben de ablamın konuğu olarak gidebildim.) Oradayken ablam ve yeğenim Antalya'nm meşhttr narendye reçellennden al- mak istediler. Lâra tarafında bulunan Tarım Bakanlığı Na- renciye Araştırma Geliştirme Merkezi'ndeki reçellerin hem piyasadakilerden çok daha güzel ve daha ucuz oldu- ğunu öğrendik ve bır gün kalkıp oraya gittik. Lakin hiç reçel kalmamıştı. Bize söylendiğine göre bir gün Bakan (Herhal- de Tarım Bakanı olacak) yanında bir Amerikan heyeti ile gelmış. Ne kadar reçel varsa alıp götürmüşler. Ayrtca: - Reçel fabrikası kapatılmış. -İşçilerin işlerine son veril- miş.- O güzelim narenciye bahçesindekı meyveler de (greyfurt, portakal, mandalina, turunç, narTrabzon hurma- ları ve kivi) çok düşük bir fiyatla tüccara satılmış. Anlayacağın, araştırmaları devlet yapıp, meyvelerin neslini islah edecek. (Öyle kocaman narlar vardı ki aklın durur), tüccar (özel sektör) bu geliştirilmiş ürünleri ucuzca- cık alıp kimbilir ne kadar kârla toptancılara ya da reçel yapan şekercilere satacak. Bizimle birlikte bir hanım da gelmişti. Hepimiz müthiş hırslandık ve üzüldük. Oradaki mühendis ve görevliler de bu duruma çok üzülüyorlardı. Sen bu ışi bır araştırabilir misin? Kim vermiş bu emri? Bıze orada 'Hükümet' dediler. Kararname mi çıkmış? Dev- let eliyle kişi zengin etmenin dik alâsı. Daha neler görece- ğiz bakalım. Haydi canım arkadaşım, hoşçakal. AMoğan'a, Eytem ve özlem 'e sevgi ve selamlarımı söyle. Hepinizi öperim. Içten sevgılerle." Ağabeyimin ölümünün üzerinden 52 gün geçti. TOrfcân yengem söyledi. ûldüğünde, cüzdanından yirmi bin lira çıkmış. Vasiyetınin bir yerinde eşiyle kızına şöyle diyor: "Sakın üzülmeyin, ben esasen mevcut dertlerımle nor- malin üstünde yaşamış bir insanım! Hayatım boyunca, her- kese iyilik ettim. Hasbelkader haksızlığa uğrayan çok insa- nın hayatım kurtardım. Hâkimliğimde nasıl çalıştığımı Türkân iyi bilir ve öte dünyada şahidimdir. 38 sene hâkimlik yaptım, borçlu ölüyorum. Size en büyük mirasım budur." Ağabeyim emekli Yargıtay üyesı Halit Ziya Ekmefcçioğ- lu, vasiyetinde, elbiselerinin, gömleklerinin, ayakkabılan- nın, kravatlarının, kitaplarının kimlere verileceğıni de tek tek yazmış. Vasıyetinin sonunda, "Bütün akrabalara, dost- lara son selam ve saygılarımı sunarım " demiş. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Divan edebiyatında ağıt. 2/ Bir kişinin ya da toplumun yaşamındaki yüce bir olayı anmak üze- re yazılan lirik şiir türü... Daha çok sap yükleme ve 4 harman aktarma işinde kullanılan uzun saplı ta- nm aracı. 3/ Bırakma... Hoşa giden duygulanım. 4/ Kalay oksit katılarak _ donuklaşünlmış ya da kemik tozu kaülarak yan „ donuk hale getirilmiş cam... İlkel bir silah. 5/ 1867-1922 yıllan arasında Mısır valilerine ve- rilen unvan. 6/ Radyumun simge- si... Bir bağlaç... İspanya'da Bask bölgesinin bağımsızlığı için sava- şım veren gizli örgüt. 7/ Henri Charriere'nin, fılme de aktanlan ünlü romanı. 8/ Hafif makıneli tü- fek:.. Kısa bacaklı bir köpek cinsi. 9/ Sıva ya da boyadan önce vuru- lan kat... Türkiye'ninplaka işareti. YUKARIDAN AŞAGrYA: 1/ Açık ve engebeh bir arazide yapılan motosiklet yanşı. 2/ Toplum töresine uygundavranma... Uzaklıkişareti. 3/Eskidil- de yol... Genellikle yakmak için kullanılan iri saman. 4/ Antal- ya yakınlanndaki kayak merkezi. 5/ Küçük mağara... Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir. 6/ Bir çeşit et ye- meği... Eski dilde bulut. 7/ Tavır, davranış... Albert Camus'nün bir romanı. 8/ Yunan rakısı... Bir sınav şekh. 9/ Satrançta bir taş... Şekersiz bisküvi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear