22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15EKİM1993CUMA CUMHURİYET2 SAYFA KÜLTÜR 'Yabancılaşma ve iletişimsizliğin' yazan, yeniden sinemanın gündeminde Kafka'ya ilişkmkuıgusalhirmeditasyon SLTVGU ÇAPAN Adı İbranice'de karatavuk anlamı- na gelen, 41 yıllık kısa yaşarnına sığ- dırdığı ölûmsüz romanlan, hikâyeleri. günlükleri ve mektuplanyla, sonradan tedirginlik ve yabancılaşma kavramla- nyla nerdeyse özdeşleşen, Sartre'ın de- yişiyle yirminci yüzyıl edebiyaonı oluşturan "ana kanaTlann belki de en önemlisi ve kesinlikle onsuz düşünüle- meyecek çağdaş yaşamın karakteristik yazarlanrun başında yer alan, Alman dilinin büyük ustası, Praglı Franz Kaf- ka'nın, düşsel ve fantastik dünyasının tüm boğuntu, kuruntu ve karabasan- lanyla yansıdığı bütûn "eserini" bir yana bırakalım, en azından Şato, Dava ya da Amerika'sına vakıf olma- yan nesle aşina değiliz! Anlaşılan, 1989 Cannes Festivali galibi "Sex, Lks and Videotapes-Seks Yalanlan"ndan bu yana sesı soluğu çıkmayan, genç Ame- rikalı yönetmen Steven Soderbergh de bizim nesüden! Çünkü bu hafta önce- likle seyrettiğimiz, uzun süredir üstün- de tkizlenerek uğraştığı, ikinci fîlmi "Kafka"yla, sıkı bir Kafka tutkunu ol- duğunu örnekliyor. [ollyvvood'un tipik biyografık fılmlerinden değil, Kafka'nın kasvetli yaşarruyla ünlü romanlanndan yola çıkılarak yazılmış polisiye bir gerilim öyküsü ve Kafka'ya ilişkin 'kurgusal bir meditasyon' denemesi olarak ilgi çekiyor. Hollywood'un tipik biyografık filmlerinden değil "Kafka". Laterna ya da klavsen çeşidinden bir çalgırun, Orta Avrupa'ya özgü çingene renkle- rine bulanmış ürulanndan bütünlenen müziği ve yazann tüm yaşamı boyun- ca çok seyrek aynldığı, geçen yüzyılda "monarşinin mûcevherat kutusu" sayı- lan Prag'ın, ekspresyonistlere bol se- lam sarkıtılan siyah-beyaz görüntüleri eşliğinde, "flu"dan gittikçe "net"e dö- nüşen zevkli bir jenerikle açılan fılm, Kafka'nın Prag'ın "eski kent"indeki 5-10 kilometreük bir "çemberin içine hapsedilmiş" kasvetli yaşamından ve ünlü romanlanndan yola çıkılarak. Lem Dobbs tarafından yazılmış bir öy- küyü aktanyor. I Monarşinin mücevherat I kutusu Prag... Bağımsız, aynksı bir yapımın çileli koşullannda gerçekleşürilmiş, Kaf- ka'nın havasını soluduğu mekanlarda, Prag'da cekilmiş fılm, Değişim, Dava. Şato vb. gibi yapıtlanyla, ölümünden önce yazann 1920'lerin başlanna denk düşen son döneminden almmış kimi Kafka'ya vabancı olduğunu gizkmeyen İngiliz aktörü J. Irons, çekimlerde yönetmene kan kusturmuş. K,• afka - Yönetmen: Steven Soderbergh j Senaryo: Lem Dobbs j Kamera: Walt Lloydj Müzik: CliffMartinez j Oyuncular: JeremvIrons, Theresa Russell, JoelGrey, Ian Holm, Alec Guiness, Armin Mülle'r-Stahl, Jeroen Krabbe, Brian Glover /1992 ABD (Standart Film)j Sadece Beyoğlu Beyoğlu sinemasında. ration'ı derinlemesine etkileyecek olan "yabancılaşma" yazannı, alışılagelen şablonlara pek rağbet etmeden karşı- mıza getiren film, ilginç nitelemesini hak eden, Kafka'ya ilişkin "kurgusal bir meditasyon" denemesi olarak da algılanıyor. Steven Soderbergh'in baroktan yola çıkarak yoğun ekspresyonist bir bıçe- me ulaştığı bufilm,30 yıl kadar önceki Orson \Vclles yapımı "Dava"dan bun- ca zaman sonra, Kafka'yı yeniden ye- dinci sanatın gündemine getiriyor, Haroid Pinter'in yazdığı senaryodan David Jones'un cektiği 1992. BBC ya- pımı yine "Dava" fîlmiyle birliktc. zaman dilimlerinin kaynaştınlarak kurgulanmasından bütünleniyor. Beylik bir "Kafkaesk" atmosferin ege- men olduğu öyküde, ansızın sırra ka- dem basan arkadaşınm izini süren bir dedektif gibi izlediğimiz Kafka- Jeremy Irons, eündüzleri "Bohemya KraUığı İşçi Kaza Sigortası ŞirketT- nde çalışıyor. hatta amirlerince (yılla- nn Sir Alec Guiness'i, kahramanımı- zın. seçkin bir memur olarak yetenek- lerinin farkına vanp onu terfı ettiren müdürünü oynuyor) aylığına zam ya- pılıyor, emrine yardımcı bile veriliyor. Dakulolarla büroda oyun oynayan, sarsak ve ayarsız ikiz yardımcılan. as- lında "şatdtfaki yetkililerce" Kafkayı denetlemek ve izlemekle görevlendiril- miştir. Oysa her kurumda rastlanacak türden. "patronun köpeği" zannettiğı küçük adamdan (Cabaret'nin unutul- maz Joel Grey'i harika. porno düşkü- nü bu küçük hesapçı Burgel rolünde) boşuna kuşkulanır, gecelerini yazarh- ğa hasretmiş kahramanımız. "Ceza Sömürgesi"ni ya da ahbaplannca ala> konusu yapılan, böceğe dönüşen Gre- gor Samsa'nın hikâyesıni (Değişim) yazıp, gündüzlerini dosyalarla evrak- îann arasına ve yalnızlıâna gömen Kafka'nın. "Taşra'da Duğün Hazıriık- lan" adlı öyküsünün başkişisi Raban'- hradan seyirciye sıkıcı gelecek bölümleriyle ABD'de gişe bakımından tam anlamıyla yatan 'Kafka', sinemanın ekspresyonist dönemine saygı gösterisinde bulunan edebi bir siyah- ...... beyaz deneme. ın adını taşıyan kayıp arkadaşınm es- rarengiz ölümünü araştınp soruştur- ması, onun da derdest edilip şatoya götüriilmesiyle sonuçlanacaktır, hem de "komik" ikiz yardımcılan tarafın- dan. Raban'ın devrimci kız arkadaşı Theresa RusselTın asıl düşmanın "ya- salar ve düzen" olduğunu kafasına kaktığı Kafkamız, yazarlığından ya- rarlanmak isteyen devrimci bir "düzen karşıtı" gruba ilgi ve yakınlık duyma- sıyla heyecan katıyor büro dışmdaki yaşamına. Devrimci örgüt üyelerinin öldürülmesi. otoritenin tcmsilcisi polis müdürü Armin Müller-Stahl, Dr. Murnau'nun laboratuvan. taş yontu- cu Jereon Krabbe'ın yardımıyla me- zarlıklan tamamcn "renklT'şatoya so- nunda gırebilen Kafka'nın. "garip ve absürd" serüveninin. sonrakı durak- lan filmde. IEkspresyonist birçağ filmi cazibesi... Ortalama seyirciye sıkıa geleck bö- lümleriyle ABD'de' "sanat filmi" ola- rak değerlendırilerek gişe bakımından tam anlamıvla yatan "Kafka". sine- manın ekspresyonist dönemine saygı gösterisinde bufunan. farklı ve edebi' bir siyah-beyaz deneme. Gölgelerin uzayıp kısaldığı. ışığın boş. ıssız so- kaklara aksetüği. I920'lerin"barokve romantik" Prag'ında geçen. mekan, dekor. kostüm ve atmosferiyle "dça- vunımcu bir çağ fılmi"'nın cazibesini kuşanmış "Kafka"da. içinden çıkıl- maz tüm kurallanyla insanın kişiliğini hiçc sayan bürokrasi ve sonsuz yetki- lere sahip karanhk güç ya da güçlere karşı, bireyın verdiği mücadele tasviri, meraklısını bir buçuk saat süresince si- yah-beyaz labirentlere çekiyor. Sonra- dan modern edebiyaü. bilinç akımı kuşağını, Yeni-Romanı, Beat Gene- Jasikbir biyografıden çok, Kafka'nın karabasansı dünyasını, şaşırtıa bir beceriyle sorup soruşturup, arayıp tarayan bir 'yaratıcı' filmi. Kat kat dosyalarla. evraklarla dolu dolu raflar. geniş salonlar, merdiven- ler. koridorlar. kapılar, kunt mobilya- lar, oteller. cafeler. ölesiye ciddi. sus- kun.aksimemurlar. kâğıtlarveevladi- yelik, eski. kallavi Remington'lardan gecilmeyen bu bağımsız ve ödünsüz film, başta da belirttiğimiz gibi, klasik bir biyografıden çok. Kafka'nın kara- basansı dünyasını, şaşırtıcı bir beceriy- le sorup soruşturup. arayıp tarayan bir "yaratıcr filmi. 'Değişim" yazarı- nın trkiltici evrenini görüntülere dök- me girişımi, sert, donuk, soğuk ve yer yer mizahi tarafından. İçe kapanık, hımbıl gözlemci ve düşünür Kafka'yı çözümtere varabilmek için çeşıtli risk- lere atılan bir hareket adamına çe\iren fılm. yabancılaşma, iletişimsizlik ve paranoyaya ilişkin, haün sayılır, öz- gün bir çalışma. Güçlü babasıyla süregelen nefreti- nın kadınlarla olan ilışkılenni de hayat boyu olumsuz elkilediği büyük yaza- nn tedirgin edici evreninin, olağanüs- tü görüntülerle beiimlenmesi deneme- si de diyebileceğimiz "Kafka", sıradan seyirciyi boğuntulara garketse de, "si- yah-beyaz'm görkemi"ne adanmış bir saygı gösterisi adeta. Kafka metinleri- nin şaşırtıcı bir tarzda, beyaz perdede yeniden okurunası ginşimı «k-sayıiaba- îecek bu filmi, iyice tadma, anlamına varmak için birkaç kez izleyecektir herhalde meraklısı. Steven Soderbergh'in, pek bir Amerikalı'dan beklenmeyecek kapasitedeki bu ikinci filmi kuşkusuz ilgisiz kalınamayacak türden, dikkat ve özenle meydana ge- tirilmiş, ilginç ve özgün bir stil alıştı- rması sonuçta. "Snnsıkı sarimış. pen- çelerini geçirmiş Prag"ın tutsağı. ma- razi duygusallıktaki. veremden ölen Kafka'nın 110. yaşını kutlamak için bu fılme yollanmak herhalde en iyisi! (Tabii bütün bu dediklerim Kafka me- tinlerinin tiryakilerine yöneliktir. j "Medya" nedip? ALPA\ KABACALI Yakın bir döneme kadar. yabancı kökenli "media'' sözcü- ğünü "kitle iletişim araçlan''dıye Türkçeleştirdik. Sanayileş- miş kapitalist ülkelerde bu konu üzerine pek çok araşürma yapıldığını. bırtakım kuramlar ortaya atılıp gebştirildiğini az çok biliyorduk. İletişim bilimcilerinin kuramsai çahşmalan yayımlanmaya başlayınca. belki de "bir bardak suda fırtına kopanMığı" izlenimine kapılanlanmız oldu. O ne çok ku- ram, o ne çok araştırmaydı... (Özellikle, İrfan Erdoğan- Korkmaz Alemdar'ın "Kitie iletişim kuramları-Tutucu ve de- ğisimci yaklaşunlar" altbaşlığını taşıyan, Bılgı Yayınevi'nce Mayıs 1990da yayımlanan fletişijn ve TopJum adlı kitabını anmalıyız.) Media'yı "kitie iletişim araçlan" diye Türkçeleştirirken de, kapitalist ülkelerde bu konunun abartıldığını düşünürken de. kendi koşullanmızı göz önünde bulunduruyorduk: Belir- li sürüm sınınnı aşamayan gazeteler, televizyon karşısında etkisini yıtirmiş olan devlet tekelindeki TRT radyolan ve et- kınliği giderek artan. devlet tekelindeki TRT televizyonu (ve TRT'nin kanallan)... Birdönem gelmiş, 1961 Anayasası'nın özerk kıldığı TRT- ye özerklık çok görülmüştü; hem hükümete (iktidara) bağlı, hem de tarafsız (?) bir TRT yaraülmıştı. Bu, eleştirilerin ve yakınmalann yoğunlaşmasına yol açıyordu. Ama, kabul et- mek gerekir ki. TRT yönetimleri, ne ölçüde taraflı olurlarsa olsunlar. -"Sahibinin Sesi*' kimüğını edindikleri 12 Eylül gibi dönemler dışında- belırli bir ağırbaşlıhğın ve ölçülü bir söyle- min ötesine pek geçmemişlerdi. Greçtikleri anda da büyük tepkileralmışlardı. Bunun örneklennden biri belleklerdedir Bir doktorun zakkumdan kanser ilaa yaptığı savı, tıp yö- nünden kanıtlanmışcasına. ana haber bülteninde birinci ha- ber olarak uzun uzun verilmişti... Bunu. uydudan yayın yapan özel televizyonlar dönemi iz- ledi. Anayasa. özel radyo ve televizyon kanallan kurulması- na izin vermiyordu; devlet ise uydudan yapılan yayınlan ön- lemiyor ya da önleyemiyordu. Bu yayınlann yasal olup ol- madığı tartışılırken radyo istasyonlan da kuruldu... Bir baş- ka dönem geldı, Türkiye'den yayın yapan özel radyo ve tele- vizyonlar kapatıldı... Çok gecmeden anayasa değiştirildi, is- teyen ve gücü yeten herkes televizyon kanallan, radyo istas- yonlan kurdu... Anayasa değişikliğinden sonra iktıdar. özel radyo ve televizyon yayınlannı kurala bağlayacak olan ya- sa>ıçıkarmad(... Yasa çıktığında pek birşeydeğişmeyecekse de, şimdilerde "anarşi" döneminin yaşandığını söyleyebili- riz. Ama bu yakınlarda değişen bir şey oldu: Media'yı tanıdık. Hayır. karşımızdakiler kitle iletişim aracı falan değildi; hiç tanımadığımız bir şcydi: Toplumu yönlendirmek ıçın elin- den geleni yapıyor. yorumculannın küfürle kanşık bıralt-dil kullanmasına bıle izin veriyordu. Kişilere. kurum ve kuru- luşlara saldırmaktan. olaylar yaratmaktan geri kalmıyordu. Sermayenin özel hesaplan. tekelleşme çabalan ve "reka- bet" tutkusu media'yı daha da azmanlaştınyordu... Buna bağh olarak. reklam pazanndan pay kapma kaygısı dolayısıyla "en çok izlenen kanal obna" çabası harcanıyordu. •Geniş kesimin izlemesıni sağlamak ıçın de ekranlara yoz bir kültürün. daha doğrusu bir alt-kültürün ürünleri getiriliyor; bu da "sunulan" yoz kültürün yaygınlaşmasını sağhyordu. Etkileşim böylece sürüp gıdiyordu... 900'lü telefonlar da işin tuzu biberiydı... Evet. bunlara "kitle iletişim araçlan" denemeyeceğini kavradık... Türkçesini türetecek kadar binkimimiz ve zama- nımız da yoktu... Bu azmana. dilımızin döndüğü gibi. medya adını veriver- dik... Şimdi. gözümüz onda. ağamız açık. izliyoruz... Ve çok merak ediyoruz: Toplumu ne ölçüde etkileyecek? Epeydir 'üretmeyen' Şerif Gören komedi- parodiyle dönüyor:'Amerikalı' Görmeyeli,Amerikaholmuşuzhani...Konu artık şarkısıyla-klibiy- le ve Amerikanvari tanıtım kampanyasıyla herkesin malu- rau. Amerika'da köşeyi dönmüş Türk işadamı (Şeref the Turk- Şener Şen), yıllar sonra ülkesine dönüp İstanbul'da gençliğinin büyük aşkını anyor. Ticari bağlantılar kurmak is- teği ve vaktiyle sevdiği kızı (Me- lek. sonra Angel-Lale Mansur) elinden alıp cebine de uyuşturu- cu koyarak başını belaya sok- muş eski arkadaşı- yeni medya patronundan (Taner Barlas) in- tikammı almak amacıyla. tem Eğilmez' in'Arabesk filmi gibi sinemamızda pek sıkça rastlanmayan türden hareketli,bol neşeli, gırgır- şamatabir güldürü denemesi Şerif Gören'in 'Amerikalı'sı. Ağzmda purosu, ayağında çizmesi. gözünde kara gözlüğü, üstünde o sinir fotoğrafçı yele- ği. başında da kâh beyzbol kas- keti, kâh kovboy şapkasıyla ka- rikatür gibi bir ü'p Şeref the Turk. Zaten daha filmin ilk ka- resinde, Yeşilköy'de uçaktan inen Şeref in temiz Istanbul ha- vasmı içine çektiği, mübarek vatan toprağmı öptüğü(!) ilk sahnede u Amerikaİı"nın türii- nü. tonunu açık ediyor yönet- men Şerif Gören: Parodi, mi- zah, gırgır, şamata... A merikalı / Yönetmen: ŞerifGören I Senaryo: Umit Ünalj Kamera: Erdoğan Engin I Müzik: Volkan Gücer I Oyuncular: Şener Şen, Lale Mansur, Taner Barlas, Eray Ozbal, Ayton Sert, Ihsan Bilsey, Sırrı Elitaş, İlterav İlker j 1993 (Anadolu Filmcilik)Beyoğlu Emek, ŞişliKent, Çemberlitaş Şafak, Bakırköy 74, Maslak Mövenpick sinemalarında. j^Harıison Ford Dr. Kimble'r^'^}-. canlandırıyor ~ Kültür Servisi-1960'lı yıllann bütün dünyada en sevilen televizyon dizisi "The Figutive"(Kaçak) yıllar sonra bir sinema filmi olarak tekrar çekiliyor. Dizide David Janssen tarafından canlandınlan Dr. Richard Kimble karakterinibukez Harrison Ford canlandıracak. Yönetmenliğini Andrevv Davis'in gerçekleştırdiği "kaçak"ın bu sinema versiyonunda Harrison Ford'un yanı sıra önemli rolleri Tomm\' Lee Jones ve Julıanne Vloore paylaşıyor. Amenka'da göstenme girdiğiilk lOgün içindeyaklaşık650 milyarliralık bir hasılat sağlayan fılm Avrupa'da gösterime girdiği ilk ülke olan İsveç'tedeçok büyük bir ilgi ile karşılandı. "Kaçak" 5 kasımdan itibaren Türkiye'de gösterime girecek Şener Şen'in usta komedyenliğiyle pivasadaki Hollyvvood yapımlarına pek pabuç bırakmıvor şu günlerde 'Amerikair. Epeydir film üretmeyen ve dalyayı yanlamış görünen Şerif Gören'in 50. "gümüş" film "Amerikah" özetle giyim. ku- şam, yaşam tarzından gitlıkçe değişen değer ölçülerimize ka- dar içimize girerek iyice yerleş- miş olan Amerikan ctkilen üs- tüne kotanlmış bir konıedi de- nemesi. Ertem Eğilmezin Yeşilçam parodisi "Arabesk"filmigibi si- nemamızda pek sıkça rastlan- mayan türden bir güldürü nite- liğindeki "Amerikalı", 'ucuk'- tan çok eski usul ve artık yerin- de sayan o haftalık gırgır dergı- lerinin mizah düzeyini sergili- yor genelde. Okkalı bir tanıtım ve yaygın Şener Şen sempatisiyle vizyona sokulup şimdiden epey ilgi gö- rerek hasılat rekorlanna doğru yol alan "Amerikalı" günü- müzde iyice yoğunlaştınlmış Amerikan kültürü bombardı- maruna karşı bizden popüler bir sinemasal cevap denemesi. BÎZI özel efektleriyle. dina- mik temposu ve 'Çeşme var, suyu yok' ya da 'En büyük Big Mac, başka büyük yok' gıbısin- den yüzeysel esprileriyle seyirci- den rağbet gören filmi. Aysel Gürel'in sözlerini yazdığı. Vol- kan Gücer'in de müziğini yaptığı şarkısı da. bunca popü- ler olmasında etken. IDeğişik ve sevimli bir iş filmi... Özel korsan televizyonlann. radyolann. 900'lü telefonlann. medya ve teknolojik çağın dört k«">klan istila ettiği 1990'lann Türkiye'sinde 'günümüzde tüm dünyada olduğu gibi) yaşa- nan yoğun Amerikan etkisine ilişkin, yönetmen Şerif Gören- senarist Ümit Ünal işbirliğiyle tezgahlanmış. hareketli. neşeli, becerili, hem fiyakalı hem de delikanlı bu parodi, Amerikan filmlerinde ıağı cıağı çıkanlmış şiddet öğesi ve son dönemde hayli ses getirmiş, Box-office şampiyonu olmuş kimi göste- rişli HolJyHood yapı.mlany'a dalgasını seçiyor. *k)zıi Bir Kadın", "femel İcgüdü", "Ro- bin Hood", "Evde Tek Başına" vb. gibi namlı vecilalı bazı film- iere dokundurma- göndenne- lerde bulunan "Amerikalı", ilk yanda jakuzı gibi. hoş gülme- gülümsetme masajlan yaptı- ktan sonra ikinci yansında git- tikçe uzatılmış. gırgır bir kari- katüralbümünün tekdüzeliğine düşüyor. Ve Aysel Gürel şarkısıyla o şamatacı müzik. bi- raz fazla bastınyor bu yanda gibi geldi bana. Ülkemizdeki Amerikanlaşma özentisiyle, popüler Hollywood yapı- mlanyla kafa bularak seyirciyi eğlendirmeyi amaçlayan " Ame- rikalı" bir yerc kadar hedefıni bulan. sevimli bir iş filmi. Ne var ki Amerikanlaşma özenti- siyle dalga geçerken Amerikan- vari tüketimin pompalanması tehlikcsi de var bilinçsiz scyirci yığınlan için. Jenerik öncesi Starsvars usulü matrak yazılar seyirciye dünya tarihini özetle- yip 'siııema, seks ve AmerikaYı keşfettirirken' ZAZ ekibinin kulaklannı epey cınlatıyor Gö- ren. IstanbulDevlet Senfoni Orkestrası Almanya'da KültürServisi-Münıh Avrupa Müzik Şenliği'nekatılmak üzere Almanya'ya gıden Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası yann Prinzregententheater'de saat 20.00'de bir konserverecek. Alexander Schvvink'in yönetimindeki konsere Hüseyin Sermet (piyano). David Gcringas (Viyolonsel), Payam Koryak (soprano)solist olarak katılacak. Cengiz Tanç'ın "Başkalaşım" adlı eserinin Almanya'da ilk kez seslendirileceği konserde ay nca Ul\ i Cemal Erkin'in "piyano konçertosu". Ahmct Âdnan Saygun'un "viyolonsel konçertosu" ve Ferit Tüzün'ün "çcşmebaşı" balesüitiyorumlanacak. 6. AMtik Kültürü haftası KültürServisi - Kırşehir Valiliği veTürkiye Esnafve Sanatkarlan konfederasyonu tarafından düzenlenen 6. Ahilik Kültürü Haftası ve 29. Ahilik ve Esnaf Bayramı sürüyor. Hafta çerçevesindeyann saat 9.00'dan 16.00'a kadar Mucur İlçesi Halk EğitimMüdürlüğüSalonu'nda fılmgösterilecek. Ardından bu kez Kültür Merkezi Salonu'nda saat 20.00'defilmgösterimi yapılacak. Saat 9.00"da Ahi EsnafSarayı temel atma töreninden sonra Ahi El Sanatlan mini kitap fuan gezilecek. Saat 16.00'da ise Ahilik kültür sempozyumunu değerlendiren konuşmalar yapılacak. 6. Ahilik Kültür Haftası pazar günü de yapılacak film gösterimi ilesona erecek. Cevdet Kudret Edebiyat Ödülleri Kültür Servisi - 10 temmuz 1992 tarihinde yitirdiğimiz Çevdet Kudret'in anısına ailesi tarafından konan Edebiyat Ödülleri'nin ilki olan şiirödülü, Cevdet Kudret'in doğum günü olan 7 şubatta venlecek. Ödüle katılmak isteyenlerin ödül yönetmeliği gereğince Aralık 1992 ile ocak-kasım 1993'de yayınlanmış şiir kıtaplannın 6'şar nüshasını ,5 aralık 1993 gününe kadar Cevdet Kudret Edebiyat Ödülleri Amerila Fahri Engin Sok. Vaizoğlu Apt. 8/5, Rumelihisan. Istanbul adresineelden ya da posta ile ulaştırmalan gerekiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear