22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK1993 PERŞEMBE 14 DIZI Üstün yetenekli çocuklar hem öğretmenlerini, hem de arkadaşlannı kızdırabilirler Çocuğun başarısı koşullara bağlı Yetenekli çocuklann bir diğer soru- nu da yaşıtlannı. uygulanan öğrenimi sıkıcı bulmalandır. Bu duruma tepki olarak bu tür bırçocuk ya tüm sınıf fa- liyetlerinden kendini anndırabilir ve okul dersleriyle ilgilenmek istemeyebi- lir. Yahut öğretmen veya diğer öğren- cileri kızdıncı bir tutum içine girebilir veyahut da polansıyelinin lümünü gerçeJdeşurmeden, durumu idare ede- bilecek ancak orta düzeyde bir başan gösterebilir. İşte üstün çocuğun bu tür önemli bir sorunu yaşamaması için ona farklılaştınlmış bir eğitim-öğretirn anlayışının gereği olan dinamik bir program uygulanmalıdır. Yani öğren- cilenn ilgi, potansiyel ve öğrenme hız- lan dikkate alınarak bireyselleştirilmiş bir öğretim anlayışı benımsenmelidır. Öğrencilerin ulaşabileceği düzeye kendi hızlanyla ılerlemelerine ımkan vererek öğrenme yaşantılan kapsam, dennlik. düzen açısından öğrencilerin ihtiyaçlanna göre düzenlenmelıdir. Konulan genel bir tema altında top- layarak sunma ve bu genel temadaki konulan çeşıtli dısıplınler açısından in- celetmeye özen göstermelidir. Bu çok boyutlu yaklaşımın bir diğer gereği olan yüksek düşünce süreçlerinin işle- tilmesınc de küçük yaşlardan itibaren önem verilmelıdır. Bilgıyi pasifçe al- ması yenne, çocuğun onu kullanması- nı. yani bilgısini analız etmesini, yeni sentezlere gitmesinı. değerlendirme yapmasını sağlamaya özen gösteril- melidır Bu açıklamalardan yaratıcılı- ğın da böyle bir öğretim anlayişında ne denlı önemli olduğu ortaya çık- maktadır. Okul ve rehberlik hizmetlerinin üs- tün çocuğun başan ve ruh sağlığı açı- sından önemı bıiyük olmasına rağmen bu konuda aileye de büyük görevler düşmektedir. Merak Üstün çocuklann önemli özellikle- nnden bin meraktır. Bazen yetışkinlet çocuklannın sorulannı yanıtlamakta zorluğa uğrayabilirler. Böyle durum- • Üstün çocuklarla ilgili karşılaşılabilecek bir diğer sorun da harekete dayalı becerilerinin beklenen düzeyde olmamasıdır. Bu durum genellikle yetişkinlerin, çocuktaki sadece zihinsel üstünlüğe takılıp bazı becerilerinin gelişmesini teşvik etmekte başansız olmalanndandır. ÇOCUĞUNUZ ÜSTÜN ZEKALI OLURSA ORALÇAUŞLAR larda çocuğa karşı tepkisız kalmak ye- rine, başka çözüm yollan aramak uy- gun alabilır. Örneğın kitaplardan. ansıklopedılerden, dost ve uzman kişi- lerden yararlanmak gibi. Ashnda çok küçük yaşlardan itibaren bu tür so- runlann yanıtlanması, çocuklarda ni- çin sorusunu yerleşmesine neden ola- cak ve yaşam boyunca sürekli daha iyiyi, gerçeği arama çabaJan için ze- min haarlamış olacaktır. Yeüşkınin, çocuğun tepkilerine kar- şı duyarlılığının sayısız yararlan var- dır. Daha bebeklik döneminde çocu- ğun seslendirmelerine yetişkinin sözel tepkilerde bulunması, daha sonralan. çocuğun ilgisini yoğunlaştırdığı konu- larla ilgili açıklamalar getirip ek bilgi- ler vermesı, en ufak başansını ödüllen- dirmesı, yasaklann nedenini açıklayıp alternatif yollar bulmakta yardımcı ol- ması. hem çocuğun kendine olan gü- venini artüracak hem de öğrenme atı- lımlannı destekleyecektir. Çocuklardaki tüm gelişim yüzleri- nin aynı hızda gelişmediği gerceğinı de akıllardan çıkarmamakta yarar var- Bazen yetişkinler çocuklannın sorulartnı yanırJamakta güçlûk çekebilirler( Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) dır. Çoğu kez zihinsel gelişim sosyal ve duygusal gelişimden daha ileri durum- dadır. Böyle hallerde. çocuğun sosyal gelişiminin zihinsel gelişimiyle ayru hızda ilerleme gösterdiği farz edilirse, sosyal yönden çocuğa fazla sorumlu- luklar yüklenebılir ve kendisıne çatış- ma ve gereksiz gerginlikler için zemin hazırlanmış olur. Her alanda üstünliik bekJentisi Üstün çocuklarla ilgili olarak yetiş- kinler tarafindan benimsenen bir yan- lış kanı da onlann her alanda üstünlük göstereceklerini zannetmektir. "Nicin aritmetiğe olduğu gibi sosyal dersler- den de yüksek not almıyorsun?" Ya da "Nıçin kimyaya kompozisyona ayırdığın kadar zaman tanımıyorsu- nuz" gibi sorulann çocuklara yöneltil- diğini duyanz. Aslında anne baba- lann başlıca görevi bağımsız davrana- bilen bireyler yetiştirmek olmahdır. Eğer sürekli olarak hedefler yetişkin- ler tarafından dıştan konursa. bu du- rumda çocuklara kendi amaçlan için düşünme fırsatı tanınmamış olur. Ço- cuklara, ılgi alanlannı kendilerinin be- lirlemeleri için şans tarunırsa. kendile- rini daha iyi taruma fırsaü bulabile- ceklen gibi karar verme alışkanhğmı da edinebilirler. Böylece dış çevrenın denetımini üstlenebilirler, kendilerine ve diğerlerine karşı sorumluluk duy- gusu geliştirebıhrler. Anne babalann sürekli olarak onlar için hedefler.belir- lemeleri, ne yapacaklannı söylemeleri ve standartlar oluşturmalan halinde ise deneümin esiri olmalan kaçınılmaz olur. SÜRECEK PÜNYADA ÜSTÜN YETE1VEKLİLER İCİN NE YAPILIYOR Batıda yetenekliçocuğa özel eğitimDoçent Doktor Füsun Akarsu, üJkemizde sı- kıntısı çekilen üstün yeteneklilerle ilgili eğitim eksikliğine dikkat cekerken dünyada bu konu- da neler yapddığmı şu sözlerle özetledi: Değişik ülkeler, değişik yetenek derecelerine istatistiksel bedefler koyarlar. Mesela bu Amerika'da yûzde ikidir. Ama üstün yeteneklilere eğitim vermek söz konusu olunca bu oran Kanada'da yüzde yirmidir. Yani çocuklann yüzde yirmisini üstün yeteneklilere uygun bir eğitime layık göriiyor Kanada hükümeti. Bizde de istarisriki olarak canınız neyi çekiyorsa koy abiürsiniz. Normal dağılım ölcülerine göre Türkiye'de de yüzde iki ile iki bucuğun üstün yetenekli olması gerekiyor. Normal dağılım bize onu söyler. Bu sadece istatistiki bir durumdur. Uzun zamandan beri İkinci Dünya Savaşf ndan bu > ana her ülkede üstiin yetenekli çocuk- larla ilgili bir şey yapdıyor. Bu yapdan ulkenin eğitim sistemiyİe yakından Ugfli. Mesela Ame- rika'da Indepedent School dedikleri özel okul- lar, kaliteli özel okullar var. Bunlar hiçbir zaman üstün yeteneklikr için eğitim yapıyoruz diye ortaya çıkmıvorlar. Hala da böyle bir şey söylemiyorlar. Ama öğrencilerin yansma yakı- nı gerçekten zihinsel olarak üstün yetenekli ço- cuklar. Onları bireyselleştirilmiş bir eğitimden bu okullar geçiriyor. Bunlann yansı gerçekten zengin çocuğu, ama yansı da üstün \etenekli. Mesela Amerika'da çeşitli alanlarda özellikle de fen ve matematikte ve sanatta uzmanlaşmış okullar var. Çok sivri çok yetenekli çocuklann toplandığı okullar var. Galiba 6-7 talîe ~^ fen-matematik okulu v ar. Onlarca da sanaî okulu var. Fame adlı dizinin geçfiği okul. Sanatta uzmanlaşmış çocuklann üstün yetenekli çocuklann devam ettiği bir okuldur. Ama admı böyle koymazlar. Bir de bütün bu çözümlere ek olarak Amerika'da 60'u yıllardan başlayarak özeüikk 801erde çok yoğunluk kazandı, üstün yetenekliler(gifted) porgramlan var. Bu da normal okullarda üstün yetenekli çocuklan ayıklayıp, bir yöntemle çocuklan okuldan çıkanp belli saatlerde eğitiyorlar > a da çocuklan değişik okullardan toplay ıp haftanın bir günü bir okulda onlara özel bir program veriyorlar. Ya da akşam üstü 3'ten sonra bunlan göndermeyip, zihni zenginleştirme programlan yapma gibi çok çeşitli yöntemlerie bu çocuklara yönelik prog- ramlar uyguluy orlar. Bunun dışında Sovyetler Birligi, 1950lerde kurduğu 4 ayn okulda cok üstün yetenekli ço- cuklan toplay ıp, bilim adamı yetiştirmek üzere egitiyor ve Kiev'de, Leningrad'da ve Mos- Amerika'da özellikJe matematikte ve sanatta uzmanlaşmış okullar var. kova'da müthiş okullan var. Bir de onun dışın- da dil ağırfıklı. spor ağniıklı, özel okul dedikleri uzmanlık okullan var. O da bir aıdamda üstün, spor ya da sanat yeteneğine sahip çocuklara ayn bir eğitim vermek demektir. Mesela Avustralya oldukça eşitlikçi bir ülke olmasuıa rağmen -demokratik değerier çok korunuyor- buna rağmen ismini açıkça söyleyemedikleri halde, prarikte çok üstün yetenekli çocuklann seçilip çok özel okullarda eğhümesini sağlıyorlar. Benim bildiğim böyle 4 tane okul var. Bu resmi kay ıtlarda geçmiyor. Çünkü parası devletten geİiyor. Yetenekli çocuklara özel eğitim vermek ve on- lara bir ayncalık tanımak eğitimin genel amaç- lan açısından ne ölcüde doğrudur tarttşmasuıın yapıldığı ülkelerden biri de tngUtere'dü*. Orada da üstün yetenekli çocuklar için özel okullar açıbnaya başlandı. Evvelki yil böyle bir okul açıldı. Biraz pahalı. ama resmen üstün yetenekliler okulu diye geçiyor. Finlandiya, İsveç, Norveç gibi ülkelerde bu tür egitime hiç sıcak bakmıyoriar. Hiçbir şekiMe ilgi göstermiyorlar. Zaten nüfusları. okul ve öğretmen say üan, ellerindeki imkanlar ve eğitimlerinin kalitesi oldukça bireyseUeştirilmiş bir programa yer veriyor. Yani özel olarak onlann üstün yeteneklfleri ayırmaya ihtiyaçlan yok. Her çocuk için böyle bir olanak var. Bu yüzden onlar, bunun tartışılmasmı bile kabul etmiyoriar. Sevgili UGUR MUMCU Sen zaten yaşayacaksın, ama biz seni sanatın içinde de yaşatmak istiyoruz. Bu nedenle bir salonumuza senin admı verdik... MÜJDAT GEZEN SANAT MERKEZt Demokrasi ve laikliğin ödünsüz savunucusu UĞUR MUMClPnun karanhk güçlerce katledilmesini nefretle kınıyoruz. GÖÇERLER FCriDĞRAF KULÜBÜ DUYURU Türkiye basını, değerli kalemlerinden Sayın Uğur Mumcu'yu hain bir cinayet sonucu yitirdi. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Musa Anter ve daha niceleri gibi bu dnayetin de 'faili meçhul' cinayetler zincirine eklenmemesi için hükümetin olayın uzerine kararuhkla gitmesini, katilleri bulmasını talep ediyoruz. UĞUR MUMClPnun ailesinin, Cumhuriyet Gazetesi çalışanlannın, demokratik, laik ve uygar bir Türkiye'den yana olan tüm insanlann başı sağolsun. Frankfort ve çevresinden: Selver-Harnn Erol, Ferfaat Tezer, Bahtiyar Erkul. Dilaver-Nevri§ Doğan, TUrkan-Hüseyin Kiraz, Kahraman Topuz, Ali Dogan, Dursun Bengül. Mustafa- Fikriye Kartal, Reşit Suna, Zeynel-Alev Toksun, Metin-Zehra Cam. Fato^-Metüı Yıldız, Adil Demirtaş, Ali Doğruel, İmran Ayata, Naim Yıldınm, Ali Yıldız, Mehmet Ali-Zahide Dursun. Tnran-Ayşe Kurban UĞUR MUMClPnun Insanlık dışı cinayetini demokrasi adına kınıyor; Türk milletine, ailesine ve Cumhuriyet çalışanlarına başsağbğı diliyoruz. HAVA TRAFtK KANTROLÖRLERl DERNEĞt MERKEZİ - İSTANBUL Gerçek Atatürkçülüğün; O'nun gösterdiği yolda, O'ndan daha ileriye gitmek olduğunu bilen seçkin hukukçu, gazeteci ve yazar, laikliğin ödünsüz savunucusu UĞUR MUMClTyu alçakça bir salduı sonucu yitirmenin derin üzüntüsü içindeyiz. DAMŞT4Y SAVOLARI VE TETKİK HÂKİMLERİ özgür, demokratik, çağdaş, laik Türkiye'nin yılmaz savunucusu, dürüst, yürekli insan UĞUR MUMOPnun katledilişini nefretle kınıyoruz. Yüreklerimizde yaktığı mum'un aydınbğı hiç tükenmeyecek. MARMARA ÜNÎVERStTESİ DtŞ HEKİMLİĞt FAKÜLTESt ORTODONTt ANABtLtM DAU ÖĞRETtM ÜYE VE ASİSTANLARI ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Uğur Şimdi Her Yerde! Uğur Mumcu'nun canına kıyanlar yakalanacak mı? Başbakan Süleyman Bey, 'Yakalayacağız'diyor; Içişleri Bakanı ismet Bey, "Bu bir onur sorunudur" demeye ge- tiriyor. Türkiye'de gece, burada, Avustralya'da gündüz. Sydney'de, Melbourne'da, Canberra'da olayı duyanlar, neye uğradıklannı şaşırdılar. Burada olduğumu öğre- nenler, telefonumu bulabilenler, başsağlığı diliyorlar... Neye yarar, Uğur gitti gider. Ugur Mumcu, sözde koru- nuyordu. Böyle mi korunur bir insan? Avustralya'da, Sydney'de yaşayan, yirmi yıl önce Kars'ın Sarıkamış'- ından buralara göçüp yerleşen 50 yaşındaki Ali Ak- baba'nın anlattığı bir olay nasıl da ilginçtı. Ali Akbaba, Sydney'de Mt. Druit mahallesınde oturuyordu. Evierinin yanıbaşına, dul bir kadın taşınmıştı. Kadının iki çocuğu, bir de köpeği vardı. Kadın dışarıda olduğu bir sırada, köpek kaçmasın diye bağlamış, öyle gitmişti. Bağlan- maya alışık olmayan köpek, çırpınırken ipı, bağlı olduğu kazığa dolandı. Köpek neredeyse boğulacaktı. Ali Akbaba, köpeğin çırpınışlannı görünce, polise te- lefon etti, durumu anlattı - Şu adreste bir köpek, ipe dolandı, neredeyse boğula- cak, gelip kurtarın... Ali Akbaba, polisleri beklemeye başladı. On dakikada gelip yetişmeleri gerekirdi, diye düşündü. Oysa, on bes dakika geçiyordu. Az sonra polisler göründüler. Biri, Ali'yi görünce: - Sen mi telefon ettin? diye sordu, nerede köpek? - Aptal, görmüyor musun, taa orada çırpınıyor. Neden bu kadar geç kaldınız? Hem geç kaldınız hem de beni azarlıyorsunuz. Köpeğe bir şey olursa, seni şikâyetede- ceğim! "Şikâyet edeceğim" sözünü duyar duymaz, polisler çiti atladılar, koşarak ipe dolanmış köpeği kurtardılar... Ali Akbaba, şöyle diyordu: - Avustralya da ipe dolanmış bir köpeği kurtarmak için polisler böyle çalışıyorlar da Türkiye'de polisler, Uğur Mumcu gibi bir yazarı koruyamıyorlar. Göz göre göre, bir cinayete kurban gitmesine neden oluyorlar. Ingilte- re, Salman Ruşdü'yü nasıl korudu? Her çeşit olanağı nasıl kullandı? Koruma böyle olur... Ali Akbaba, yirmi yılda çok şey öğrenmişti. Sordu: - Bu olay karşısında bakan istifa etmedi mi? Hükümet düşmedimi? - Etmedi! Duşmedi! dedim. - Avustralya'da olsa hükümet düşerdi! dedi... Ali Akbaba'ya sordum: - Peki, sen köpeği kendin kurtaramaz mıydın? Dola- nan ipi çözemez miydin? - Yapardım, ama burada bu görev polisindir, görevini yapsın istedim! Salı günü, Avustralya'nın bayramıydı; Ak adam'\n Avustralya'yaayağmı basışının 205. yılı. Heryıl, 26ocak- ta, bu nedenle bayram yapılıyor. Her yıl tatil. Pazartesi günü de çok kişi kafadan mı dınlendi ne? O gün de her yer kapalıydı. Ali Akbaba, Saffet Alan, beni alıp Sydney'- in 90 km. uzağındakı Blue Moundains'a (Mavi Dağlar) götürdüler. 'Mavi Dağlar , 1000-1500 metrenin bıraz üs- tünde. Zaten Avustralya'da dağ yok, tepeye bile dağ di- yorlar. 'Mavi Dağlar' denmesinin nedeni de sisler için- deki dağların, güneş açtığında, mavi görünmeleri. Güneş çıkmadığı için, mavilikleri göremedik. Ama, boy-w dan boya otobüslerle gelmiş Japon, Taivvan'lı turistleri gördük bol bol. Mavi birsis perdesinin böyle değerlendi- rilebileceğini düşünemezdim. Aşkolsun! Bizim ağustos ayında, Mavi Dağlar'a kar da yağıyor- muş. Hani, "Ağustostabaltakesmezbuzolur"demişya, türkü, o hesap. Ama, neme gerek, 'Mavi Dağlar' iyi gel- di, azıcık kendime geldim. Mavi Dağlar'da 'Three Sis- ters' (Üç Kızkardeş) dedikleri üç kaya parçası da var; onun da bir masalı var ya, durmadım üstünde. Ben, şim- di Uğur'u yaşıyordum. Radyolarda, televizyonlarda Nazım Hikmet üstüne, Uğur Mumcu üstüne konuşmalar yaptım. Türkçe yayın yapan radyoda, Sydney'de özen özüner'le, Şule Tö- reci'yle, Cengizhan Güngör'le tanıştım. Özen özüner, Adanalı, Nâzım Hikmet gecelerinde şiir de okudu. O "SBS" radyosunda. Melbourne'da yayın yapan radyo- da, Bülent ibrişim'le, Uğur Mumcu'yu konuştuk. Bülent ibrişim'e, Prof. Nevzat Toroslu'nun selamını söyledim, çok sevindi. Onunla radyoda bir daha konuşacağız. Bu sırada, radyodan, Avustralya'da bulunan Türk dinleyici- lerin sorulannı da -anında- yanıtlayacağım. Uğur Mumcu'ya yöneltilen saldırı, gerçekte özgürlük- lere, laikliğe, bu ilkeyi savunan Cumhuriyet gazetesine, basına yapılmıştır. Laikliğe karşı olan yobazlann savu- nacak, tutunacak hiçbir dalları kalmamıştr. Din sömürü- cüsü, düzmece din tecimerlerinin (tüccarlarının) toplu- muntükürükyağmurunatutulacaklangünleruzakdeğil- dir. Camiler siyaset alanı' yapılacak, hükümetin bir kanadından ses gelmiyor diye, "madrabaz" din sömü- rücüleri, kökleri Arap, CIA kaynaklarında, keyif çatacak- lar öyle mi? Turan Dursun'ların, Uğur Mumcu'lann güç- leri buradadır işte. Türkiye'den binlerce kilometre uzakta, Avustralya anakarasında haberlerden ögren- dim, SHP'liler, cenaze törenine büyük çoğunlukla katıl- mayı kararlaştırmışlar. Sarıkamışlı Ali Akbaba: - Bu yetmez, dedi, katillerin bulunması için de SHP'- liler yoğun çaba harcamalıdırlar! Buna katılmalıdırlar... Türkiye'den eşim söyledi: Televizyonda, Uğur'u halka sormuşlar? Bir okur, şöyle demiş: - Bir mumdu, söndü. O kadar az mumumuz var ki! BULMACA 1 2 3 4 5 6SOLDAN SAĞA: 1/ Yakup Kadri Karaos- manoglu nun bir romanı. 2/ "Şirlerpençe-i kahnm- da olurken lerzan/Beni bir gözleri -'ya zebun etti felek" (Yavuz Sultan Se- lim)... Ölü doğan kuzu- nun derisi. 3/ Marksist terminolojide. proletar- yanın sınıf bilıncinden yoksun alt tabakası... Ba- kınn simgesi. 4/ Şarkı, türkü... Mitoloji. 5/"'- ile yola gelmeyeni etmeli tekdirTekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" (Ziya Paşa).'.. Al- tın. 6/ Muğla'nın bır ilçesi. 7/ Kre- dı mektubu. 8/ Bir nota... Gelen evrak. 9/ Eleştiri. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Necati Cumalı'nın birtiyatroya- pıtı. 2/ Afrika'nın en yüksek dağı Kibmanjaro'nun, yerli dillerde "özgürlük" anlamına gelen yenı adı... Tatb birçörek. 3/ Müslüman ülkelerde oturan Yunan asılh kim- se... Uğur. abnyaası. 4/ 1925'ten 1979'a kadar İran'ı yöneten hanedan. 5/ Akla ve sağduyuya aykın olan... Faize temel oluş- turacak miktar ile günlerin çarpımı sonucunda bulunan rakam. 6/ Pir Sultan Abdal'ın doğum yeri olan köy... Oylumlu. 7/ Bahk yakalama araa... Dolaşık, kanşık. 8/ Bir şeyi kiraya veren... Bayram. 9/ Haysiyet... Ege bölgesinde ünlü bir antik kent.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear