25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26OCAK1993SAU 14 DIZIYAZI Üstün yetenekli çocuklar okullara uyum sağlayamıyor Yetenekli çocıığa sisteıııengeli Pedagog Dr Cmran Korkmazlar, üstün yetenekli çocuklarla ılgılı yaptığı araştırmada bazı örnek olaylan şöyle anlattı. "Bölümümüze getinlen. IQ'lan(ze- ka bölümü) 140-160 arası değişen, de- ğişık alanlarda becenlen olan ve çeşitli scrunlar yaşayan baa üstün yetenekli vaka örnekleri yukanda sözünü etti- ğim sorunlan gösteriyorlar. "İşte bu konuda karşılaşüğımız baa örnekler: "Ali: 6 yaşında, ılkokul binna sınıf öğ- rencisi. Tek çocuk. annesi babası yük- sek tahsilli. Ali'yi okula gitmek ısteme- diği, okulda çok sıkıldığı. çok hareket- li ve yaramaz olduğu, ödevlerinı yap- madığı, sınıfın en başansız 3 kişısınden bın olduğu ıçin anne-babası tarafı- ndan getırildı. Öğretmenı, Ali'yi yara- maz bulduğu ve derslerle ilgılenmedıği için en arkada tek başına oturtuyor- muş. Kalabalık sınıfta Alı'yle uğraşa- mayacağını söylemış. Annesi, "Oğret- men. Alı'yı gözdcn çıkardı" dıyor. Yapılan psıko- pedagpjık değerlendır- melerde Ah'nin 5 yaşında okumayı öğrendiğı ve üstün yetenekli olduğu belİTİendi. "Emek: 7 yaşında 2. sınıfta. Sorunu okula gitmek ıstemıyor, okula gıdece- ği zuman karni ağnyor, ödev yapmayı sıkıa buluyor. ödev yerine başka kı- taplar okuyor. 2 ay kadar önce Emek, ödevlennı eksık yaptığı içın öğretmcnı müdüre göndererek cezalandırmış. O günden beri okula gıdeceği zaman Emek'm karnı ağnyor. Bunun için çok sayıda doktora gıdilip. çeşitli hastalık araşürmalan yapılmış. "Her pazartesı, önemsemez. sadece notlanmla ilgile- nır. Ödev yapmazsam kızar. Okuldaki tekrarlardan sıkılıyorum, başka şeyler öğrenmek istıyorum. Annem babam onlann kitaplannı okumama izin ver- miyorlar' diye yakınıyor. Psiko-peda- gojik değerlendirmelerde Murat'ın öy- okul yerine acil servisteyiz' diyor anne- si. Öğretmeni, Emek'in zekı, ama tem- bel olduğunu söylüyormuş. 4.5 yaşı- nda okumuş. Çok güzel resım yapıyor. Yaşıtlanyla anlaşamıyor. 'Espnlenrru anlamıyorlar" dıyor. 6 yaşından ben evde yalnız başına kalabiliyor. pek çok sorumluluk alabıhyor. Yapılan ınce- lemelerde Emek'in üstün yetenekli ol- duğu beliriendı Kanr. ağnsı nedeniyle uzun süre terapı yapıldı. "Semih: 3,5 yaşında, tek çocuk. An- ne-babası,'kendi kendine okumayı öğ- rendi acaba üstün zekab mı" diye getir- mişler. Yapılan değerlendirmelerde Semih'in üstün yetenekli olduğu belir- lendı. Ancak henüz kendi başına ye- meyı. tuvalete gitmeyi öğrenmedıği görüldü. Anne-1 baba Semih'in oku- ma becenlenyle il- gilenırken teme- l(öz- bakım) becen- leri ile ılgilenmeyı ıhmal etmışlerdı. "Murat: 9 yaşı- nda, 3. sınıf öğren- cisi. Okuldan bir veli Murat'ın evine telefon edip "çocu- ğunuz kaka koku- yor' demış. Annesi de kakasını kaçırdığını, ders çalışmayı küleryazan. besteleryapan üstün yete- sevmedığinı. okulda başansız olduğu- nekli bir çocuk olduğu belırlendi. nu, oysa okumayı 5 yaşında öğrendiğı, "Özge: 9 yaşında ilkokul 4. sınıfta. An- öğretmenının Murat'ı zekı, meraklı. ne-babası Özge'yi okula gitmeyi red- ama başansını yetersiz bulduğunu öğ- dettiğı, çok devâmsız olduğu, okulda rendik. Murat, 'Annem bana çok canının sıkıldığı, matematığinin çok kanşıyor. hiç fıknmı sormuyor, benı iy , olduğu halde diğer derslere ilgisız ÇOCUĞUNUZ ÜSTÜN ZEKALI OLURSA ORALÇALIŞLAR • Eğitim sisteminin yetersizliğinden yakınan uzmanlar, "Üstün zekalı çocuklann hiç de sanıldığı kadar gıpta edilecek bir yaşama şahip olmadığını ortaya koyuyor. Hele ülkemiz gibi olanaklan sınırlı, eğitim konusunu çözememiş ülkelerde durum daha da karmaşıktır. Bizim incelediğimiz örnekler, doktora ulaşabilen ve bir ölçüde yardım alabilecek çocuklardır"diyor. bulunduğu, üstünlük tasladığı, uyu- yamadığı için getirmişler. Ozge ıse "okulda çok tekrar var sıkılıyorum, evde ıstediğim şeylerle ilgilenjyorum. beste yapıyorum' diyor. Öğretmeni. Özge'nin zekı bır çocuk olduğunun farkındaymış, bu nedenle ek işler yaptınyormuş. Ama Özge_ bun- lardan. Öğret- men bana deften- ru taşıtıyor, ma- sasını düzeltüri- yor. yoklama yaptınyor' diye yakınıyor. Uyku şprunu ıle ilgili Özge'ye sorular sorduğumuzda uyku problemi olmadığıru, uykuda geçen zamana acıdığını. 6-7 saat uykunun kendisine yettiğını, ama anne-babasının bunu kabul etmedığini söylüyor. Yapılan değerlendirmelerde ilkokul 4'te oku- yan Özge'nin matematik yetenekleri- nin lisedüzeyinde olduğu ve üstün ye- tenekli olduğu belirlendi. "Arif: 6 yaşında. İlkokul 1 'de. An- nesi. Anf ı 'Çok içine kapanık, kendi- sine güveni yok, yemek sorunu var. Öğretmeni dikkatsiz olduğunu söylü- yor. Ablanın dersleri çok ağır, koleje hanrlanıyor, onunla ilgilenmekten Anrie ilgilenmedik' diyerek getırdi. Anf, 'Neden bır sayfa doiusu (Ah ata bak) yazıyoruz? Ben başka şeyler öğ- renmek istıyorum. Anmem benimJe il- gilennûyor' diye yakınıyor. Anfın üs- tün yetenekli olduğu belirlenince an- nesi çok şaşırdı. 'Onu vasat, güvensız bir çocuk sanıyordum' dedi. "Ahmet: 5,5 yaşında ailesinin tek ço- cuğu. 'Okumayı erken söktü, çok zeki okula verelim mı' diyerek anne- babası tarafından getirildi. Günün büyük bir bölümünü 2 yaşından beri bilgisayar karşısında geçirdiğı, hiç oyun oy- namadığı ö£renildi. Oz-bakım beceri- leri ve sosyal-duygusal yönü araşünl- dığında gece altının bağlandıgı, giyinıp soyunmayı bılmedığı. bilgisayar karşısından kalkmadığı için bakıcı ta- rafmdan beslendıği, hatta yutması kolva olsun diye yemeklerin püre şek- linae hazırlandığı ve dişlerinin gelış- mediğı, çığnemeyı bılmedıği, çocuk- larla ılişki kuramadığı belirlendi. Aile- ye çocuğun bu sorunlannın halledıl- mesinin okula başlaülmasından daha önemli olduğu söylenince, çocuk- lannın bir sorunu bulunmadığını söy- leyerek bir daha gelmediler. "Haşiın: 9.5 yaşında. İlkokul 4'e gı- diyor. Kibritle oynadığı, çok hareketli ve saldırgan olduğu. arkadaşlanyla geçinemediği, ders çalışmadığı, gece alünı ıslatüğı için anne-babası tarafın- dan öğretmeninin önerisiyle getirildi. Haşim'e sorulunca, 'kibritle oynama- dığını. denevler yapüğmı, bılim adamı olmak ıstedığinı' söyledi. Yapüan in- celemelerde Haşm, olarak belirlendi. üstün yetenekli Beklenti yükaelince Yetenek sorunlan beraberinde getırıyor »V. Aikler çocuklannın üstûn yetenekli olduğunu öğrenince beklenti düzey !eri yûkseliyor. Iyi ebeveyn olmaya çabşıyoriar. Bu da sorunlan büyütebiliyor. Doktor Ümran Korkmaziar'ın. an- lattığı bu örnek olaylar üstün yetenek- li veva üstün zekab çocuklann hiç de sanıfdığı kadar gıpta edilecek bir yaşa- ma sahıp olmadığını ortava koyuyor. Hele ülkemiz gibı olanaklan sınırlı, eğitim konusunu çözememiş ülkelerde durum daha da karmaşıkur. Bızım ın- celediğimız ömekler, doktora ulaşa- bilen ve bir ölçüde yardım alabilecek çocuklardır. Yüz binlerce üstün yete- nekli çocuğun ise ne gıbi sorunlarla karşılaştıgıru, hangi açmazlar ve ya- şam zorluklan içinde kıvranarak baş- lanna neler geldiğıni bilmiyoruz. Dr. Korkmazlar, bu örneklerden yalaçıkarak şu değerlendırmeyı yaptı: "Bu vaka örneklennde görüldüğu gibı yetenekleri anlaşılmayan, uygun or- tam sağjanmayan ve özellıklerine uy- gun eğitim verîlmeyen üstün yetenekli çocuklar, hem sorun yaşıyorlar hem de okulda başansız oluyorlar. Ba- şansız olan çocuğun benlik saygısı düşüyor. Hatta bir kısmının uzun sü- reb terapi gerektiren problemleri orta- ya çıkıyor. Okulda sıkılan çocuk hayal kjnklığma uğrayıp ya saldırgan dav- raruşlar gösteriyor ya da içine kapanıp aşın duygusal davraruyor. Sorunlarla baş edilmediginde üstun yetenekli ço- cuklar orta-lise yıllannda eğitim yan- da bırakabıb'yor, daha addı ruhsal so- runlaıtdepresyon, ıntihar düşüncesi. madde bağımlılığı gibi) yaşayabibyor- lar. Şu ankı eğitim sıstemimizde üstün yetenekü çocuklar inciniyor örsele- niyor. "Aileler çocuklannın üstün yete- nekli olduğunu öğrenince beklenti dü- zeyleri yükseliyor. lyı ebeveyn olmava çalışıyorlar. Bu da sorunlan büyütebı- uyor. Ailenin de bu konuda biİBİendi- rilmesı, yönlendirilmesi gerekb. As- lında ivi ebeveyn olmak. sadece üstün yetenekli çocuklar için değıl, bütün çocuklar için geçerli. Ay nça bütün ço- cuklar iyi ebeveynlere sahip olmayı ve iyi eğitilmeyi hak ediyorlar. Kısacası her çocuğa uygun yaşam koşullan sağlanmah ve uygun eğitim verilebil- meb." •SÜRECEK- ÇOCUĞUN ZİHİNSEL YETENEĞİ HANGİ YAŞTA ÖLÇÜLEBİLİR Çocuklannana babasınada bu testıeruygıdcmnuştı Konunun uzınanlanndan Doç.Dr. Füsun Akarsu, bu konudaki sorulanmıza şu y anıtı verdi: Çok kücük yaşlardan itibaren başvurulabiiir. Örneğin 1 yaşında bu Dr. Akarsu ölçüm > apdabilir. Her yaş gnıbu için zekâyı ortaya çıkarabilecek oyımlar, testdeğü, ama tasklar var. Yani kücük kücük işler var. Top verilir, kfip verilir, annenin üstü kapatılır, anne nerede denir, buna benzer kücük küçük sorularla çocuğun akranlanyla kıyası yapüabilir. Bu yaştaki çocuk tipik olarak şu cevabı verir der, biliriz. Ama bizim ülkemizde bu kadar kücük yaştan itibaren, hatta büyük yaşlarda da insanlann sağliklı bir biçimde zihinseî yetenekleriyle ilgili başvurulabDecek kuruluşlar yok. Dolayısıyla başvurabilirler dedim, ama pratikte karşıuğını gösteremiyonım. Belki hastanelerde bu konuda uzman doktoriara gidilebilir. Çocuk psikiyatrtanna gidilebilir. Piyasada çalışanlara gidilebilir. Üniversitelerde konunun uzmanlarmdan tanıdıklan varsa onlara gidilebilir. Ancak ststematik olarak bu tür bilgilerin verikliği bir yeryok. Normalde4 yaşından itibaren ymalarda, rehber öğretmenler bulunan yuvalarda, rehber ögretmenlerin kuUanabilecegi test türü şeyler vardır. Öğrermen sonı sorarak verilen cevaplan kaydeder. Bunlar rehberlik merkezlerinde de var, ama onlann çok eski araçlar olması sorunu var. İstanbul Üniversitesi'nde 1950'li yıllardaçevrilmiş, adaptasyonu o zamanlar yapılmış, daha sonraki gelişmeler içinde üstünden bilimsei olarak geçilmemiş bir iki test var. Rehberlik merkezinde bunu uyguluyorlar. Ben kişisel olarak o testlerin hiçbirisinin sonucuna güvenmiyorum. Cstelik tamamen yanlış olduğu kanısındayım. Aileler, eğer halleri vakirleri yerindeyse, piyasada daha ciddi bir biçimde test veren kurumlar olabilir, onlara gidebilirler. Bunun dışında veliler MiUi Eğitim Bakanüğı'nın rehberlik merkezini zorlayabilirler. Mesela Her yaş gnıbu için zekayı ortaya çıkarabilecek, oyunlar ve tasklar var. Milli Eğitim Bakanlığrnın eb'nde 10yı! önce Nail Şahin'le Işık Savaşu-'a çevirttirip Türkiye standardizasy onunu yapürdığı, yani Ankara ömeldeminde gecerliliği, güvenirliği ortaya konmuş bir bireysel zihinseî yetenek testi var. Rehberlik merkezlerinde bunlana bulunması gerekir. Milli Eğitim Bakanlığı bu testin telif hakkını da satm aldı, fakat iki nedenle uygulatamıyor. Birincisi bu testi yapacak kişikrin hizmet içi eğitimden gecirilınesi gerekiyor. Ve bu görevlilerin çok titiz ve uzmanlık düzeyinde olmalan gerekiyor. tkincisi bu araç iki-iki buçuk saat sürüyor. Dolay ısıyla bu bizim koşullanmızda pratik degil. Ama dünyada ayırt ediciliği en yüksek ve neredeyse evrensel bir biçimde üstün yetenek konusunu kuşku yaratmayacak. -kuşkulu bir hak gehnişse bütün o kuşkulan d^ğttacak- nihai karar aracı olarak kuUanılan bir testtir bu. Dolay ısıyla Milli Eğitim Bakanlığı'na böylesine yoğun bir talep geldiği zaman bu testi ya da -Nail Şahin'e biz başka bir testin standardizasyonunu y aptmyoruz- kâğıt-kalem testi 45 dakika sürüyor, yorumlaması son derece kolay, mesela bunun gibi testler tsmaıiay abilirler, bilim adamlanna y aptırabüirler. Daha kestirme, hiç ounazsa belli bir tarama düzeyinde sağliklı bilgi edinebilecek testleri devreye sokarlar. Bence bu işin yolu, gene Milli Eğitim BakanlığTnın mevcut organizasyonunu ve araçlarını iyileştirmesiyle çözüiür. Başka da bir yol öneremiyorum. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKCÎ Dünyanın Bir Ucundan, Uğur Mumcu'ya... Uğur Mumcu'nun haberini aldığımda, Sidney'de ko- nuk olduğum dost evinde yatmaya hazırlanıyordum. Arkadaşlarım, ağır ağır söylemeye çalışıyorlardı: - Türkiye'yi bir arayalım! diyorlardı, galiba Uğur Mumcu'ya bir şeyler olmuş!.. - Ne olmuş? Bır şey mi yapmışlar? Aşkın Esran, bir söylemeye, bir söylememeye uğraşı- yormuş gibi, Cumhuriyet'in, evin telefonlarını soruyor- du. insan Hakları Vakfı'ndan Fevzi Argun, Ankara'dan Melbourne'a, oradaki insan Hakları Komitesı Başkanı Dr. Gökhan Sayram'ı aramış, o da kara haberi Aşkın Baran'a bildirmiş. Uğur Mumcu'nun arabasına bomba konmuş; Uğur Mumcu ölmüş! Avustralya ile Türkiye arasında dokuz saat fark var. Sidney de geceyarısı saat O2.fX) iken, Türkiyede öğle- den sonra saat 17.00! Gazeteciliğin. yazarlığın en ınsaf- sız, acımasız yani. insanın üzüntüsünü bile içine bastı- rıp, ölen arkadaşının, sevdiğinin üstüne yazı yazmak zorunda olması değil mi? Bugün Türkiyede de burada da pazardı. Öğleden sonra, denize girip çıktık. Biraz kestireyim. dedim. Bir düş gördüm, uyanır uyanmaz arkadaşlara; - Türkiye'de önemli bir şeyler oluyor! dedim. Anlattım düşümü: Kenan Bey'i görmüştüm düşümde. Erol Si- mavi'nin koluna gırmiş, Köşk'te yürüyorlardı. Neye yo- rabilirdim? Erol Simavi Uğur'u çok severdi. Onu Hürri- yet'e almak isterdi. Simavi basını simgeliyordu. Kenan Bey desilahı mı?.. Çok geçmedi, Uğur Mumcu'nun canavarca bir planın kurbanı olduğu haberini aldık. Birden Abdi Ipekçı, Turan Dursun geliverdi gözlerimin önüne. Avustralya'ya gelir- ken yol boyunca, Turan Dursun'un yaşamöyküsünü okumuştum. Ankara'da birkaç "Ankara Notlarf'nı yazıp bırakmıştım. Otuz saate yakın süren uçakyolculuğu bo- yunca, nasıl yazı yollayabilirdim? Gazetenin telefonları -neredeyse- kilitlenmişti. Evi aradım. Aldoğan ağlıyor: - Başın sağolsun! diyordu. Şimdi Yakup Kepenek ge- lecek, onunla Uğur Mumcu'nun evine gıdeceğız! Ardırt- dan Metin Aksoy, Saniye Başer, Hasan Metirt, Işık Kan- su aradılar... istanbul'daki arkadaşlar, Ankara'ya gitmek için uçak- larda yer arıyorlar. Ben ne yapabilirim, dünyanın bir ucunda? Avustralya anakarasında (kıtasında)? Abdi Ipekçi'nin ölüsü, dirisinden güçlü çıktı; Turan Dursun'un da öyle, Muammer Aksoy'un da. Bahriye Üçok'un da. Uğur Mumcu'nun da ölüsü. dirisinden bin kat güçlüdür. Ona kıyan canilerin bunu bilmelennı öyle isterdim ki. Nereden b,ilecekler? Uğur'un takılmaları ge- liyor usuma: - Ekmekçi, sen dört ayaklı domuzlarla uğraşıyorsun, ben iki ayaklı domuzlarla; aslında aynı işi yapıyoruz! "Olenle ölünmez" derler, bizler aksıyiz; Uğur da öy- leydi, bu yaşanası dünyada ölenle ölürdü. Uğur Mumcu, Cumhuriyet'te yazgılarımızı paylaştığı- mız arkadaşım. Yıllar var; taa Yeni Ortam'dan ben, bir- likte yazar çizeriz. O, Cumhuriyefe benden önce geçti. Cumhuriyet'ten birlikte ayrıldığımız, bes-altı ayda, yaptı- ğı tüm konuşmaları banda almıştım. Takılırdı Uğur: - Ne yapacaksın bu konuşmaları banda alıp da, kitap mı yapacaksın? derdi. Uğur'un heyecanları, öfkeleri, sı- caklığı, esprileri bu ses bantlarındaydı. Tolga Çandar da Avustralya'daydı, daha uzun bir sü- redır; cumartesi gecesi Sidney'deki "Nâzım Hikmet 91 Yaşında" toplantısında bir aradaydık. Gelebilselerdi, benim yerime belki llhan Selçuk ya da Uğur Mumcu, bu gece için Sidney'de olacaklardı. Onlar, "Bu yıl geleme- yiz!" demişler, ben Frenk Mustafendi'nin torunu olarak, "Pekı geliyorum!" demiştim. Tolga Çandar, Canberra'- danaradı: - Abi, ben bir gün açlık grevine yatıyorum! dedi Sol örgütler, hâlâ bu dağınıklıktan, bir ders almayacaklar mıydı? Uğur'a, Nâzım Hikmet gecesinin çok güzel geçtığıni söylemek isterdim. önce Server Tanilli'nin Nâzım Hik- met üstüne yolladığı iletisi okundu. Ardından Fikri Sağ- lar'ın iletisi... Sonra da Istanbul'da 15 Ocak'ta yapılan Nâzım Hikmet gecesinin videosu izlendi. Burada da Fik- ri Sağlar, ardından llhan Selçuk'un konuşmaları çok çok beğenıldi. Uzun uzun alkışlandı. Böyle güzel bir gecenin ardından, daha bir gün geçmeden senin ölüm haberini alacağımı söyleseler, dünyada ınanmazdım. Sen olsan inanır mıydın Uğur? Zaman zaman Uğur'a, dikkat etmesini, kendisini kol- lamasını söylerdim: - Ne yapayım Ekmekçi? derdi, ne yapabilirim'' Nâzım Hikmet'i anma, 91 yılını kutlamatoplantıları sü- recek, burada Sidney'den sonra, bu hafta Melbourne'- de bir gece düzenlenecek. Bu gece, Nâzım Hikmet'le Uğur Mumcu'nun gecesi olacak. Ne diyor Nâzım Hik- met "Ama daha çok dünyaya acıyorsun/Büyük bir insan öldü diye." BULMACA SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 1/ Cemal Sûreya'run bir şıir kitabı... Yanarken güzel koktuğu için tütsü olarak kullanılan ağaç. 2/ Bir ay adı... Zayıf, cıbz. 3/ Işık akısı birimi. 4/ Bir yerden bir yere gidişgeliş. 5/ Bir spor araa... Birine dokunsun diye söylenen söz. 6/ Kanşık renkb... Soğukla sıcak arası. 7/ Bir nota. . Bir yapıtın, bir bölümün oluşturulma bi- çimı. 8/ Bektaşı dervışi... Yüz metrekare tutannda yüzey ölçüsü birimi. 9/ Ilaç kullanma- dan, yalnız ısı yardımıyla aygıt ve pansuman gereçleri gibi şeyleri mikropsuzlaştırma işi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Aziz Nesin'in bir romanı. 2/ Küçük çocuklan korkutmak için uydurulmuş yaraük... İyi terbiye edilmemiş vahşi binek hayvanı. 3/ Gümüşbahğından ufak ve ona benzer bir balık... Sahip. 4/ "Çok yiyenler, obur kimseler" anlamında eski sözcük... Dâhi. 5/ Ka- dınlar hamamında hizmet eden kadın. 6/ Yan memnunluk be- lirten bir ünlem.. Gösteriş, şatafat. 7/ Lamba. 8/ Çit, perde... Gazel ya da kasıdenın son beytine verilen ad. 9/ Kızgın bır de- mirle vurulan damga... Tanmda kullanılan azotlu gübre. SATILIK JEEP 1987 model 47.000 km'de orijinal ABD 190 milyoıı Tel: 252 35 07
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear