23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 AGUSTOS 1990 * * * * HABERLERİN DEVAM1 CUMHURİYET/17 VFJJEFENDI fflPODROMlPNDAN FÎKRETDAĞUOĞUJ Altıncı koşu sürprize müsait 1den şartlı fesîh KEMAL AKYER 1. AYAK: Çim pistte başarısız lcalan, ancak dün kum pistte 400/23, 200/11.5 kolay yapan Tycoon 1 ile600/36.5, 400/23.5, 200/11.5 R yapan Biliyormusu- nuz Kim arasındaki mücadele ya- nşın birincisini belirleyecektir. lyi bir makine çıkışı yapması halin- de Tomboy yanşın sürpriz atıdır. 2. AYAK: Kum pistte daha ba- şarılı koşan ve dün sabah 200/11.3 kolay yapan Günseli ya- nşın en şansh atıdır. Misliciler ku- ponlanna tek yazabilir. Pazarte- si sabahı 600/36.5 yapan Sabır 1, sert rakibi olup, Hanağası ve Ser- dar'ı sürprizde öneririm. 3. AYAK: Dün sabah 600/40.5, 400/27 sprinti yapan Anm Baiım ve bu yansa güzel id- manlarla hanrlanan tlkay arasın- daki mücadele yanşın birincisini belirleyecektir. Mermi daha son- ra düşünülebilir. Cariye yanşın sürpriz atıdır. 4. AYAK: Dün sabah 600/39.5, 400/25, 200/12.5 kolay sprintiyle göz dolduran Bursagü- zeli, Süleyman Akdı'nın itinayla hazırladığı Koşanyel, dün sabah 600/40, 400/25 Ç yapan Sakallı arasındaki mücadele yanşın birin- cisini belirleyecektir. Altay 4 ya- nşın sürpriz atıdır. 5. AYAK: Hafta içindeki ga- loplannda göz dolduran, dün sa- bah sprintini beğendiğim Kara- mehmet ekürilerinden Dan.Rea- lity'i başta tutuyoruz. Golden Nugget ve Golden Line daha son- ra düşünülebilir. Tankut ve Forli yanşın sürpriz atlandır. 6. AYAK: Pazar sabahı galo- bunu beğendiğim Dalhan ile bu yansa güzel hazırlanan Varol- tzzet, pazartesi sabahı galobunu beğendiğim ömerağa arasındaki mücadele yanşın birincisini belir- leyecektir. Sonkoz'u sürprizde öneririm. TAHMİN 1. KOŞU: F: Kerim (1), P: Si- nem 2 (5), P: Mustafabey (3), S: Erkanbey (10). 2. KOŞU: F: Tycoon 1 (3), P: BUiyonnusunuz Kim (5), S: Tom- boy (6). 3. KOŞU: F: Günseli (6), P: Sa- bır I (3), P; Hanağası (1), S: Ser- dar (14). 4. KOŞU: F: Anm Balım (9), P. Ilkay (10), P. Mermi (11), S: Cariye (13). 5. KOŞU: F: Bursagüzeli (9), P: 'Sakallı (6), P: Koşanyel (5), S: Al- tay (4). 6. KOŞU: F: Dancing Reality (7), P: Golden Nugget (3), P: Gol- den Line (8), P: Tankut (1), S: Forli (13). 7. KOŞU: F: Dalhan (7), P: Varol-lzzet (4), P. ömeraga (3), S: Sonkoz (2). OTORİTELERfcy GÖRÜŞLERİ F. Dağlıoğlu K. Akyer Ortıan Özsu Nalp Yıimaz 1-3-5-6 3-5 3-5-6 1-6 6-3 13-9-10 9-10 9-13 5-6-4 9-6-5 5-9 6 MO-11-13 5-4-6-9 7-13 2-3 7-4-3 3-4-7 BAŞKENTten AHMET TA> (Baftarafi 1. Sayfada) ber olmaz" diye ekran dışı ettiği partiler Magic Box'a avuç açmak zorunda kaldılar. "Mahdum Bey- in TV'si" diye diye Kutu'ya düşü- verdiler. Bu arada Anayasa Mah- kemesi "Bu yapılan yasadışı" di- ye kestirdi attı. Meclis içi muha- lefet bölündü. Futbol kulüpleri "Imza ataiım mı, atmayaiım mı?" diye ofsayta düştüler. Çanağı di- kenler test yayın seyrine başladı- lar. Çanak almamış olanlann im- dadına PTT yetişti. Magic Box'ı devreye soktu. ANAP ve Başba- kan, "Meseleyi hukuken inceliyoruz" derken, SHP "Biz inceledik" diye ilan etti. Kördöğuşü tüm gerilimi ile sürüyor. Ne olacak şimdi, kimse bilmiyor. Oysa ki özel TV "Geüyorom" diye geçen yıldan beri haykınp du- nıyordu. Nasıl mı? Kördöğüşünün başlama düdü- ğünü bizzat Meclis çalmıştı. Gecen yıl onayiayıp yürürlüğe koyduğu "1990-1994 Beş Yıllık Kallunma Planı"nda TBMM ay- nen şunu kabul etmişti: (BEŞ YILLIK PLAN - Radyo-TV He- defler, sayfa 278) "Plan döneminde özel radyo ve TV üzerinde ağırlıkla durulacak- ür." Gerçekten de milletçe özel rad- yo ve TV üzerinde "»ğırükla dnnnaya" başladık. Bakalım ne kadar duracağız? özel TV konusundaki ilk sin- yalleri veren yalnızca Meclis değil. TKTnin bundan önceki genel raü- durü Cem Duna da TRT'den sin- yal vermişti. "Kuğu'nnn öliim şarkısı" ritmi ile TRT'den okuduğu istifa mek- tubunda Büyükelçi Duna şöyle di- yordu: (25 Nisan 1989-TRT bül- tenleri) "Öniimiizdeki dönemde TRTnin özel bir statüye kavuştu- rulması, radyo ve TV yayınlann- da özel şirketlerin kurulmasına imkân tanıyacak düzenlemclerin yapdması elzemdir." OLAYLARIN AKDENDAKI GERÇEK(Baftarafi 1. Sayfada) toplumlarda uygarhk, bu tür il- kel anlayışları çoktan aşnuştır. Az gelişmiş toplumlarda ço- ğu zaman, bir siyasal iktidarm antidemokratik uygulamaları- na karşı çıkmak, devlete karşı çıkmakla bir tutulur, bunun ör- neklerini ne yazık ki 1990 Tür- kiyesi'nde görebiliyoruz. Içişleh Bakanına gazeteleri sansür etmek ve matbaa kapat- mak, Bölge Valisi'ne de yurtta- şı sürgün etmek yetkisini veren kararnamelere karşı çıkanlan devletin birlik ve bütünlüğünü kundaklayan kişiler olarak gör- mek eğilimi siyasal iktidarda ve cumhurbaşkanında gün geçtik- çe ağır basmaktadır. Güneydoğu'daki PKK terörü- nii gerekçe sayarak bütün Türki- ye'ye yaygın "kararname rejimi" uygulaması, onaylanabi- lecek bir tutum değildir. Bu tür baskı rejimleri ancak Türkiye1 nin aleyhine çalışanlann eline koz verebilir. Demokrasilerde kabul gören mantık şudur: Ne cumhurbaş- kanı, ne başbakan, ne de bakan- lar kendilerini öteki yurttaşlar- dan daha üstün bir vatansever sayabilirler. Yurtseverlikte kim- senin imtiyav yoktur, siyasal ik- tidarm vatanseverlikte muhale- fetten daha ilerde olabileceğini söylemek, ilkel bir yaklaşımı dile getirir. Kararname rejimine karşı çı- kanlan, devletin bütünlüğüne ve bölünmezliğine kastedenler ola- rak nitelemek "Köşk"ün ve u Konut"un siyasal taktiği ola- rak gündeme getirilmiştir; ama, arkasında yatan fıkir, azgelişmiş ülkelerde demokrasiyi askıya al- mak için çok kullanılan yıpran- mış bir yöntemi vurguluyor. Türkiye, ülkeyi bblmek için teröre başvuranlara karşı bir bü- tünlük içinde savaşmasmı bite- cek diizeydedir; bu konuda bas- kı rejimine gereksinme yoktur. • • • Avnıpa Konseyi üyesi olarak Türkiye, son 10 yıldır, Strasburg- da "sınır ölesi yayınlsmn düzenlenmesi" konusunda birçok sözleşmeye imza atıp duruyor. Ama özel TV konusunda hiç- bir siyasal pani programmda net bir tutum belüieyememiş, ne za- man belirleyeceği de belli değil. Magic Box "patronu" Toskay- ın da "Kanunlar olaylardan son- ra gelir" diyebilmesi bu belirsiz- likten. PTT Genel Müdürü ise anaya- saya aykırüığı Anayasa Mahkeme- si karan ile kesinleştiği halde, Ma- gic Box yayınını kablo ile evlere aktannaya devam ediyor. Oysa ki bir kamu kuruluşu, yabancı bir ül- keden yasaya karşı hile ile gercek- leştirilen bir yayına nasıl sahip çıkar? PTT Genel Müdürü, telefonla- ra çıkmadıgı için bunu sora- mıyoruz. Haydi çatısına çanak koyanla- ra engel olmak zor. Ama devletin PTT'si Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karara nasıl ve niye kulak asmaz? Karardaki 6 aylık süre ye- ni düzenleme ve devredilen tesis- lerdeki personelin haksızlığa uğ- ramaması içindir. Yoksa yüce mahkeme aykırıhğın 6 ay sonra ortaya çıkacağını söylemiyor. Özel TV konusundaki kördö- ğüşü sürüyor. Silahlı Kuvvetler çevrelerinin "özel TV'ye sınırsız serb«süik" düşüncesine "teyakkuz"la baktı- ğı belirtiliyor. Bu konuda Radyo Televizyon Yüksek Kurulu'na Milli Güvenlik Konseyi kontenjanından atanan Cumhurbaşkanlığı eski Basın Mü- şaviri Ali Baransel'in son açıkla- ması ilgi çekici ipuçlan taşıyor. Baransel, ölçülü üslubu içinde şu duyuruyu yapıyor: "Özel TV çok yönlü boyutlan olan bir konudur. Başta siyasi par- tiler olmak iizere Dgili bütün kisi ve kunıluşlann, çagdaş ve demok- ratik bir özel TV düzeninin terael ilke ve kurallarını, 'Türkiye gerçeklerini' de göz önünde bu- lundurarak beliriemelidirier." Baransel, kördöğuşü sırasmda ve sonrasında güme gidebilecek unsurlara dikkat çekiyor. Sihirli kutu ne yazık ki ortaya fazla içaçıcı bir tablo çıkarmadı. Şu anda toplumsal ve siyasal or- tama egemen olan, gerilimdir. Bu gerilimden şimdilik en çok yararı sağlayan, oğlu değilse bile, asıl mesleği elektrik mühendisli- ği olan Cumhurbaşkanı'dır. Daha bir yıl dolmadan "Yüzde 21.80 Ue Çankaya'da nasıl otu- nır?" soruları özel TV cereyanı- na kapılıp gitti bile. CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baftarafi 1. Sayfada) ya düşürülmesi olayındaki ayrın- tıları İçişleri Bakam'na soruyor- lar. Bakan Aksu, Bölge Valisi'yle iletişım kurabilmek için iki kez aradığını, birinde yanıt alamadı- ğını, ikincisinde ise "telefonu düşüremediğini" söylüyor. Kamuoyu Güneydoğu olayla- rındaki gelişmeleri izleyemiyor. Hükümetın ilgili bakanına, Gü- neydoğu'dan sorumlu Bölge Va- lisi olaydan hemen sonra bilgi vermiyor. Telefon mucizesi övü- nüleriyle yere göğe sığamayan- ların bir bakanı Bölge Valisi ile iletişim kuramama mazeretine sığınıyor. Güneydoğu'da sorumlu olan- lann ilk gorevi. olayları kamuo- yundan saklamak, bir yanıyla gösterip gerçeğin bir parçasını saklamak değil elbette. Hangi nedenler Güneydoğu'daki asker kryımını haika yansıtmayı engel- liyor, bilinmiyor. Halkı heyecana vermemek mi, yoksa tek taraflı haberlerie kamuoyunun gozün- de başarı grafiğini yûkseltmeye çalışmak mı? Kimse bilmiyor, nedenleri anlamıyor ve daha önemlisi, fısıltı gazetesiyle olay- ların daha boyutlanacağı kuşku- suz olan bu türden yaklaşımlar- la nereye vanlmak istenildiğini sağduyu kestiremiyor. Olaylardan sorumlu İçişleri Bakanı, düşünebiliyor musunuz, ikisi subay ve yedi askerin cena- zelerinin kalktığı sırada bakanlı- ğına bağlı görev yapan bölge va- lisinden bilgi alamamanın özrü- nü arıyor. TRTyetkililerine dün "tek yan- lı yayının" gerekçesini sorduk. Kısa bir yanıt vererek "SS" de- diler. SS kararnameterinin yürür- lüğe girmesinden sonra kuru- mun yaptırdığı incelemeye göre TRT ancak İçişleri Bakanlığı'nın, Bölge Valiliği'nin ve Milli Güven- lik Kurulu'nun "yayımladığı res- mi bildirilerle bölgeden haber ak- tarabiliyor." İçişleri Bakanlığı'nın son olay- dan sonra durumu ortada. Böl- ge Valiliği ise basına yansıyan olayı resmi bildiriye koymuyor. Milli Güvenlik Kurulu ise ayda bir toptanarak bölgedeki gelişmeleri MITten, vesaire raporlardan in- celiyor. TRT yetkilileri SS bildirilerinin "sıkjyönetim bildirilerine" ben- zediğini, aynı işlemi buyurduğu- nu, habercilik yaparak olayı yan- sıtırlarsa "sorumlu duruma düşeceklerini" ekliyorlar. Bir utanç perdesi de yüzlerini örtü- yor. Yazılı basından başvuran- lara soruyorlar: "Bölgede harekât sürüyor- muş. Şimdi valilik iki subayla beş erin öldürülmesini günler veya saatler sonra bir bildiriyle duyu- rursa habercilik anlayışımızdaki bu ayıbı nasıl açıklayacağız?" TÖ ve Başbakan Akbulut sü- rekli olarak SS kararnamelerinin asla "sansür" getirmediğini sa- vunadursun. Devletin habercili- ğe elkoyması gibi anlamsız bir çark dünyada dönüyormuş gibi bölgede olan biteni duyurmaya karşı bal gibi sansür uyguluyor- lar. Son olay üzerine muhalefet li- derleri demeç veriyor. İnönü ile Demirel, olayın açıklanmasını beklediklerini kamuoyuna duyur- mak istiyorlar. PKK katliamının TRT'den duyurulacağını hesap- layan bu demeçler hasıraltı edi- liyor. TRT yönetimi dün saat 14.30'da Bölge Valilığı'nden açıklama bekleyedursun, Gü- neydoğu'daki olayiar deviet yö- neticilerinin bütün övünülerine karşın sürüp gidiyor. Habercilikte sansür işlemleri ve olayiar giderek artarken TÖ ve çevresindekiler hâlâ 2 nisan- daki Çankaya zirvesine dayana- rak muhalefetin teröre karşı ver- meyi vaat ettiği desteği esirge- diğini öne süren demeçlerle si- yasal çıkar arıyor. Oysa Çanka- ya zirvesinde TÖ, benzeri olay- iar yaşayan ülkelerden söz ede- rek irlanda'da bir eşkıyaya kar- şı altı güvenlik elemanının öldü- gûnü bizdeki başarıya örnek göstermişti. İrlanda'da durum bu iken bizde bire karşı birdi sonuç. Güneydoğu'daki durumu küçült- meye uğraşıyordu. Son yedi ayda poiis. asker, ko- rucu yüz kişi öldürüldü. Bu ra- kamla PKK'dan vurulanları kı- yaslayarak başarı hanesine ye- ni bir not düşmeyi mi amaçlıyor- lar? Önümüzdeki günlerde göre- ceğiz. Nüfusa kaydına l engeli ANKARA (ANKA) — Yargı- tay Uçüncü Hukuk Dairesi, nü- fus sicilinde yapılacak değışiklik- lerin idari işlem olduğuna, mah- kemelerin görev alanına girmeye- ceğine karar verdi. Hıristiyanlığı seçen bir kadının, nüfus kütüpn- den "tsbun" kaydının silinmesi ve "Hıristiyan" kaydının düşülme- si istemiyle Asliye Hukuk Mahke- mesi'ne açtığı davada Yargıtay, "İslam" kaydının silinmesi için mahkeme karan gerektiğine karar verdi. Yargıtay, nüfus kütüğüne "Hınstiyan" kaydının düşülme- sinin ise idareyi ılgilendiren bir iş- lem olması nedeniyle, Asliye Hu- kuk Mahkemesi'nin nüfus idare- sine bu yönde yazı yazılması ka- rannı bozdu. Yargıtay karannda, "Hıristiyan dinini kabul ettigini bildiren davacının, dinin nüfas kütüğüne yazılması hususu idari bir işlem oldugundan bu konuda- ki istemin reddi gerekir" denildi. Daire, aynı davada kadının soya- dına kızlık soyadının eklenmesi is- teminin reddedilmesi gerektiğini de öngördü. Sargın: "Birlik Partisi kurulduğunda Anayasa Mahkemesi henüz kararını vermemişse TBKP'yi feshetmeyiz. Kongrelerimizi yaparız. Mahkeme lehimize karar verir o zaman partiyi feshedebiliriz ya da yeni kurulacak parti sürdürdüğümüz mücadeleyi açıkça amaç edinir, adında 'komünist' sözcüğü geçer o zaman Anayasa Mahkemesi'nde birlik sağlanır. TBKP'yi karar çıkmadan fesh ederiz." - ruldu. Ama isterlerse bir sürii madde bulurlar, şimdilik dokun- muyorlar. Türkiye'de demokrasi var mı, yok mu? Hükümet bu so- rulann yanıtını vermekle karşı karşıya" dedi. TBKP Muğla il temsilcileri Ue yapılan toplantıda kurulacak olan Sosyalistlerin Birliği Partisi ile il- gili sorularla karşılaşan Nihat Sar- gın, bu aşamada TBKP'nin yerel örgütlenmesinin "kuşku" verici değil "haklı" yanı olduğunu söy- ledi. Sargın, ağustos ayı sonuna kadar yerel örgütlenmelerini ta- mamlayacaklarını belirterek, "Kongreye gitmek zorundayız. Kongrelerini yapnuş bir parti ko- lay kolay kapatılamaz" dedi. TBKP'nin "kapatılmasını" uzak bir ihtimal olarak gören Dr. Nihat Sargın, "Ya Anayasa Mah- kemesi TBKP'yi kapatırsa" bici- mindeki bir soruya yanıt verirken şunları söyledi: "TBKP'ye izin vermezlerse bir- lik partisine izin verirler mi? Za- ten sonın burada. Daha partinin adı yok. Basında "Sosyalistlerin Birliği" oldu. Birlik partisinin adı ne olacak? İçinde komünizmden vazgeçenler var. Partinin adında 'komünist' sözcüğü yer alırsa iti- ci olur, ısrar edilirse kitleselleşe- meyiz, diyenler var. Bu parti ko- ÖZCAN ÖZGÜR MUGLA — TBKP Genel Baş- kanı Dr. Nihat Sargm, "Birlik Partisi kurulduğunda Anayasa Mahkemesi henüz karannı venne- mişse TBKP'yi feshetmeyiz" de- di. TBKP'nin kapatılmasını uzak bir ihtimal olarak gören Nihat Sargın, "Kongrelerimizi yapanz, mahkeme lehimize karar verir. O zaman partiyi feshedebiliriz ya da yeni kunılacak parti sürdürdüğü- müz mücadeleyi açıkça amaç edi- nir, adında 'komünist' sözcüğü geçer. O zaman Anayasa Mahke- mesi de birlik sağlanır. TBKP'yi karar çıkmadan feshederiz" diye konuştu. TBKP'yi örgütlemek için tüm yurda dağılan parti yöneticilerin- den Genel Başkan Nihta Sargın Muğla'da yaptığı konuşmada Cumbıırbaşkanı Turgut Özal'ın tzvestiya Gazetesi'ne verdiği de- mecedeğinerek, kendisini "sami- miyetsizlikle" suçladı. Özal'ın "TBKP kuruldu. Kapanıp kapan- mayacağı bizim işimiz değil. Ba- gımsız mahkeme karar verir" şek- lindeki demecini eleştiren Sargın, "Mahkeme neye göre karar vere- cek? Vasalara göre. Önce yasalar degişmeli. Onu da Meclis degiş- tirir. tktidar açısından parti ku- Mübarek'ten (Baftarafi l. Sayfada) rafından "gündem dışı" olarak toplantıya getirilmeyeceği anlamı- na gelmediğini belirttiler. Bu ara- da doktor Sadık Ahmet başkan- lığındaki Batı Trakya Türk heye- tinin "güvenlik" gerekçesiyle top- lantırun açılışma ve dünkü oturu- muna katılmasına izin verilmedi. 38'i dışişleri bakanı düzeyinde olmak üzere 45 ülkenin temsil edildiği toplantıda, Mübarek'in açış konuşmaandan önce Kuran'- dan ayetler okundu. Konuşmasında tslam ülkeleri arasındaki dayanışmanın önemi- ne işaret eden Mübarek, "Daya- nışmayı mibenk taşımız yaparak sorunlanmızı aşmalıyız. Çünkü dünyadaki gelişmelere yetişmemiz İslam ülkeleri olarak ferdi gücü- müzü aşıyor" dedi. Konuşmasında daha çok genel- lemelere yer veren Mübarek'in is- men değindiği konular Filistin ve Kudüs meseleleri oldu. İlk İKÖ toplantısının 20 yıl önce KudüV- te yaptldıgına işaret eden Müba- rek, "Aradan 20 yıi gecmesine ragmen Filistin sorununa çözüm bulunaraadı" dedi. Daha sonra Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Suud El Faysal, İKÖ'nün geçen yılki baş- kanı olarak bir konuşma yaptı. Prens Faysal, İKÖ'nün bir yılhk faaliyetlerini değerlendirdiği ko- nuşmasında, Kıbns ve Bulgaris- tan'daki Türk azınlığın durumu- na da değindi. Kıbns konusunda Kahire'de Kıbns Türk halkınm yararına olacak bir karann kabul edilmesi dileğinde bulunan Prens Faysal, bu toplantıda Bulgaris- tan'daki Türk aanlığın durumun- da son bir yılda meydana gelen gelişmeler hakkında bir rapor su- nulacağını söyledi. Daha sonra genel kurulun baş- kanhk divaru için yapılan oylama- da Dışişleri Bakanı Ali Bozer, As- ya grubunu temsilen başkan yar- dımcılığına seçildi. Toplantının gündeminde bulu- nan 80'e yakın gündem maddesi- ni görüşecek ve gerekli karar ta- sarılarını hazırlayacak komiteler de dün oluşturuldu. Bu çerçeve- de siyasi, ekonomik, kültürel ile idari ve mali konuları ele alacak olan 4 komite bulunuyor. Her ko- mitede üye ülkelerden bir temsil- ci yeralıyor. Türkiye açısından önem taşıyan komite ise siyasi komite. Gerek Türk tarafının Kıbns konusunda kabul edilmesini istediği tasarı, geTekse Bulgaristan ve Batı Trak- ya'daki Türk azınlığın durumu bu komitede ele alınacak. Siyasi ko- mite aynca Türkiye'nin İKÖ üyesi ülkeler için önerdiği "güven ve güvenlik arttıncı önlemler" siste- mini de görüşecek. öte yandan daha ilk günden toplantının ana maddelerinin, tsrail-Arap gerginliği, Filistin so- runu ve Sovyet Yahudilerinin ts- rail'e göçü olacağı ortaya çıktı. Gündemin diğer önemli maddele- ri arasında üye olmayan ülkeler- deki Müslümanlann durumu, bir "İslam Adalet Divanı'nın kurul- ması, Doğu-Batı ilişkileri Ue Av- nıpa Entegrasyonu'nun İslam ül- keleri üzerindeki etkileri, Lübnan ve Keşmir sonınlan" gibi konu- lar yer alıyor. "Üye olmayan ülkelerdeki Müslümanlann durumu" madde- sinin Türkiye açısından önem ta- şıdığı bildiriliyor. Çünkü bu mad- de cerçevesinde İKÖ Genel Sek- reteri Hamid El Gabid'in hazır- ladığı ve bu arada Batı Trakya'- daki Türk azınlığın durumunun ele ahndığı bir raporun da görü- şüleceği belirtiliyor. "tslam Adalet Divanı" öneri- sine Türkiye'nin katılmasının ise mumkün olamayacağı Türk heye- tine yakın kaynaklarca bildirili- yor. Bunun "Türkiye'nin laiklik Ukesine ters düşeceğini" bildiren bir yetkili, Türkiye'nin İKÖ'ye yönelik "genel rezervi"nin (blan- ket reserve) burada işleyeceğini söyledi. Bu arada Dışişleri Bakanı Ali Bozer, toplantı sırasında dün ba- ZJ ikili temaslarda da bulundu. münist olmayacaksa ne gerek var? Kürt lafı etmeyecek mi bu parti? Bunlar olmazsa birleşik laf ebeliginde kalırsınız. Biz yasalkk mücadelesi veriyoruz. Mahkeme lehimize karar verir, o zaman par- tiyi feshederiz. Böylece yeni ku- rulacak partinin de önü açılmıs olur. Ya da yeni kurulacak parti sürdürdüğümüz mücadeleyi açık- ça amaç edinir, adında 'komünist' sözü geçer, o zaman Anayasa Mahkemesi'nde birlik sağlanır. TBKP'yi karar çıkmadan feshe- deriz." "Türkiye'de yasak olan komü- nizm. Herkes 141'in kalkması için nasıl tavır alacaksa onu açıkiamah" diyen Dr. Sargın söz- lerini şöyle tamamladı: "Demirel 'ben anti- komünistim, ama 141 kalksın' di- yecek, tnönü, 'ben sosyal demok- ratım. Komünistleri sevmem, ama 141 kalksın' diyecek, biz ne diye- ceğiz. Bir sabah partinin kapısını kapatıp çıkamayız. 141'in kaldı- nlması için herkesin katkısı gerek- li. Biz komünist olarak katkı ver- mek istiyoruz. Ben komünistim, komünizme özgiırlük istiyonım. Yeni parti 'biz komünist değiliz, ama 141 kalksın' mı diyecek? Bir- lik olusumunda yer alırken komü- nizmi terk edenler, kendileri iste- mese de komunizmin yasallaşması için bu adı kullanabilirlerdi. tsim sona bırakıldı. Belki komünist adım alabilirler. Alırlarsa mesele kalmaz. Niye ayn kalalım o za- man? Biz bu çerçevede çalışmaya hazınz. Ne 141, 142 konusunda, ne Kürt sonınu ile ilgili açık ol- mazlarsa beraber olamayız. Açık olurlarsa Anayasa Mahkemesi'- nde birleşiriz." Yüksek Askeri Şura bugün toplanıyor Orduya 45 yeni general ve anıiral ANKARA (Cumhuriyet Büro- SD) — Yüksek Askeri Şûra bugün toplanarak Türk Silahlı Kuvvetle- ri'nin komuta kademesindeki de- ğişikliklerin yanı sıra bir üst rüt- beye terfıleri görüşecek. 4 gün sü- recek Yüksek Askeri Şûra toplan- tısında, özellikle Hava Kuvvetleri Komutanhğı'nda sürdürülmekte olan "irtica soruştunnası" kapsa- mındaki subay ve astsubayların durumu da gündeme gelecek. Yüksek Askeri Şûra'nın bu yıl- ki toplantısından sonra tüm kuv- vetlerden toplam 45 albay general ve amiralliğe terfi edecekler. Ay- rıca Kara Kuvvetleri Komutanh- ğı'nda toplam 18 general, Deniz ve Hava Kuvvetlerinde de 9'ar gene- ral ve amiral bir üst rütbeye terfi edecekler. Askeri Şûra'nın gündemine gö- re toplam 89 general ve amiral bir üst rütbeye terfi sırasında bulunu- yor. Ancak sonucta yalnızca 36 general ve amiral bir üst rütbeye terfi edebilecek. Aynca Deniz Kuvvetleri'nde bu yıl hiçbir kora- miral, oramiral olamayacak. Bi- lindiği gibi TSK'da çift yıllarda havacı korgeneraller orgeneral, tek yıllarda ise denizci koramiraller oramiral olabiliyor. Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1 ndaki tuğgenerallerden 11'i bir üst rütbeye terfi edebilecek. 5-6'smın görev süresi uzatılırken diğerleri kadrosuzluk nedeniyle emekliye sevk edilecek. Kara Kuvvetleri'nde tümgeneralliğe terfi sırası bekleyen tuğgeneraller şunlar: Aytekin Ziylan. Güner Omay, Edip Gültekin, Turan Korkmazcr, Naci Aytaç. Nazım Ülgen, Münir Nurettin Koşer, Fadü Gezer, Edip Başer, Ali Yalcın. İhsan Türkkan, Tsuner Akbaş. Erdinç Demirbüek, Kemal Erdoğdu, Erdinç Türe, Se- dat Metin, Kaya Özesen, Aytaç Yalman, Sıtkı Koca, Önder Sürel, Abdurrahman Saral, Zeyyat Uran, Turan Erdem. Halil Sezal, Turgut Nasün, Aydın Ecer. Erdoğan Er- genekon, Şcrif Sabuncu, İhsan Işık, Abdurrahman Karabulut, Recai Önder, Tacettin Şenova. Kara Kuvvetleri'nde 11 tümge- neralden 5'i korgeneral olurken 1 veya 2'sinin görev süresi uzatıla- cak. Diğerleri ise emekliye sevk edilecekler. Kara Kuvvetleri'nde korgeneralliğe terfi sırasında bu- lunan tümgeneraller ise şöyle: Cumhur Evcil, Hüseyin Cevi- zoğlu, Selçuk Saka, Fikret Özden Boztepe, İsmail Özkan, Ahmet Başyurt, Atilla Ateş, Erol Özalp. Eşref Haskırış, Cemil Özer. Kara Kuvvetleri'nde bu yıl iki korgeneral orgeneralliğe terfi ede- cek. Terfi sırasında bulunan kor- generaller şöyle: Eşref Bitlis. Kemal Yavuz, Er- şen Kayra. Yaşar Kök, Hikmet Bayar. Deniz Kuvvetleri'nde bu yıl ora- miral olacak koramiral bulunmu- yor. Terfi sırasında bulunan kora- miral Yıimaz Doğrusöz ya emek- liye sevk edilecek ya da görev sü- resi bir yıl daha uzatılacak ve önü- müzdeki yıl oramiral olabilecek. Mevcut tümamirallerden ise yal- nızca 1 ya da 2'si koramiral ola- bilecek. Koramiralilğe terfi sıra- sında bulunan tümamiraller ise şunlar: Erdinç Yalçıner, Salim Dervi- şoğlu. Gökmen Keçeci, Çetin Ensari. Deniz Kuvvetleri'nde 8 tuğami- ralden yalnızca 2 veya 3'ü tüma- miral olabilecek. Bu tuğamiraller ise şunlar: Cemal Cren, Atilla Şenkul, Or- han Özdemir, Ülkü Tulgar, Bülent Alpkaya. Aykut Uras, İlker Gü- ven, Önder Lzan, Okan Ünal. Hava Kuvvetleri'nde bu yıl 1 korgeneral orgeneral olacak. Or- generalliğe terfi sırasında bulunan korgeneraller şunlar: Hamdi Köseoğlu, Halis Burhan ve Ahmet Çörekçi. Mevcut 8 tümgeneralden ise yalnızca 2'si korgeneral olacak. Terfi sırasında bulunan tümgene- raller şöyle: "Sevinç Pınar, Mustafa Türk- er, Bakî Aydın, Vural Aktulay, Lütfi Akdemir, Ergin Celasıo, Er- doğan Öznal, Fahrettin Göker. Tümgeneralliğe terfi sırasında bulunan 11 tuğgeneralden de yal- nızca 3 veya 4'ü bir üst rütbeye ter- fi edebilecek. Tuğgeneraller şunlar: Remzi Ütkün, Fazıl Aydınma- kina, Güngör Erkan, Vural Sezer, Orhan Köse, Erol Olcay, Ayhan Gel, Ayhan Sohta, Ergin Onür, Özkan Kaya, Özden Sandıkçı. Jandarma Genel Komutanlığı 1 nda bu yıl korgeneral olacak tüm- general bulunmuyor. Mevcut 4 tuğgeneralden ise 1 veya 2'si tüm- general olacak. Jandarma terfi sı- ralamasında bulunan tuğgeneral- ler şunlar: Mümin Sunday, Yalcın Erten, Recai Lğurluoglu, Bülent Çağlayan. TSK'da aynca kuvvetler dışın- da kontenjan dışı olarak Gülha- ne Askeri Tıp Akademisi'nde tüm- generalliğe terfi sırasında 3 tuğge- neral bulunuyor: Cemalettin Yaz- gan, Erdinaç Kanımtürk ve tsmet Yılmazer. Askeri Yargıtay'da da Askeri Yargıtay Başkam Tuğgene- ral lsmet Onur tümgeneralliğe ter- fi sırasında bulunuyor. Yüksek Askeri Şûra'da ayrıca özellikle Hava Kuvvetleri Komu- tanhğı bünyesinde sürmekte olan "irtica soruşturması" kapsamın- daki subay ve astsubayların duru- mu da gündeme gelecek. Bugüne kadar Hava Kuvvetleri Komutan- lığı'ndan lOO'ün üzerinde subay ve astsubayın TSK ile ilişiği kesilmış- ti. Pervari'de (Baştarafi 1. Sûyfada) dürülüyor. Yetkililer, operasyon- ların Herakol Dağı ile Pervari- Siin arasındaki kırsal kesimde yo- ğunlaştırıldığını söylediler. Bu arada saldınyı gerçekleştirdikleri sanılan bir grup teröristle güven- lik güçleri arasında Pervari'nin Fi- roz köyü yakmlannda çatışma çıktığı, ancak teröristlerin gece ka- ranlığından yararlanarak kaçtık- ları bildirildi. Saldırıyı gerçekleş- tiren teröristlerin yakalanabilme- si için operasyonlar sürerken, özel eğitilmiş jandarma birlikleriyle polis özel timinin Siirt ve Şırnak'ta hazır bekletildiği bildirildi. Ope- rasyonlarda zırhlı helikopterler kullanıldığını vurgulayan yetkili- ler, "Teröristler son günlerde boz- guna uğratıldılar. Bunun acısını da güvenlik güçlerine pusu kura- rak çıkarmaya calışıyorlar" dedi- ler. Yedi güvenlik görevlisinin şehit edilmesi konusunda dün "gecik- meli" açıklama yapan Olağanüs- tü Hal Bölge Valiliği, olay sırasın- da bir teröristin ölü olarak ele ge- çirildiğini bildirdi. Bölge Valiliği, olayın, "Eski ve yeni jandarma birlik komutanlannın müşterek olarak karakol denetiminden dön- meleri sırasında 18.00 dolayında bir aracın anzalanması neticesi konvoyun zaruri olarak iki gruba aynlışından sonra yol üzerine pu- su kuran bir kısım leröristlerin aniden açtığı ateş sonucunda" ger- çekleştiğini ve J. Kd. Bnb. Yavuz Yüksel, J. Yzb. Doğan Sevinç, J. Onb. Turgut Yıimaz, J. Onb. Ni- hat Köylü, J. Onb. Kemal Çıtak, J. Onb. tsa Yüksel, J. er Hasan Karatepe'nin şehit olduğunu açık- ladı. Açıklamada, araçta bulunan güvenlik güçlerinin açtığı ateş so- nucunda da bir teröristin öldürül- düğü belırtildi. UGUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) geni devleti ele geçirmiş. Hilafetçi "Rabıta" örgütü 12 Eylül generallerinin izinleriyle önce yurt dışındaki imamlara el at- mış, sonra da ANAP hükümeti döneminde valilere, Yargt- tay üyelerine ve emniyet müdürlerine. Işler böyle tıkır tıkır yürürken ne gereği var Ankara'da, İs- tanbul'da İslamcı Parti kurmanın? Bir islamcı Parti'nın düşünüp de yapamadığı bütün işler 12 Eylül generallerince nastl olsa yapılmış, 12 Eylül gene- rallerinin "koruma ve kollaması altındaki" ANAP eliyle de islamcılık cumhuriyet tarihinde görülmemiş biçimde yayıl- mış. Ekonomide liberaliz, İslam'da ise devletçi. Deviet eliyle yerleştirilen İslamcılık ne kural tanıyor, ne engel. Laik cumhuriyetin temelleri "tağyir" ediliyor, yani bo- zularak değiştiriliyor. Biçimde iaikiz, özde İslamcı. İslamcı Parti, Ankara'da kurulmuyor da nerede kurulu- yor? Federal Almanya'da... İslamcı Parti önce İngiltere'de kuruldu. Şimdi de Alman- ya'da kurulacak. Çaiışmalar hızla ileriiyor. Önümüzdeki eylül ve ekim aylannda İslamcı Parti, Berlin'de ya da Bonn'da ku- rulmuş olacak. Almanya'da yalnız Almanlar mı birieşecek? Bundan sonra Müslümanlar da birieşecek. Bu birleşmeye bir Mısırlı profesör öncülük ediyor. Profe- sörün adı Eldin Lauden. Mısırlı profesör, Türkler arasında "Muhittin Bey" olarak da biliniyor. Alman uyruğuna geçen Prof. Lauden, Berlin'de Beriin İslam Federasyonu'yia birlik- te çalışıyor. 56 yaşındaki Laudenr \n en yakın çalışma arka- daşı Diyanet işlerı Başkanlığı eski görevlilerinden Nail Du- ral. Mısırlı profesör, Türklerle geceli gündüzlü toplantılar ya- pıyor. Camıler ve işyerleri bu İslamcı Parti'nın çalışmalannda karargâh olarak kullanılıyor. Süleymancılar, bu oluşumun dışında kalıyorlar. Bu İslamcı Parti'nin ilk amacı önümüzdeki secimlere ka- tılmak. Sonra da herhalde asıl amaçları olan Türkiye'de İs- lamcı Parti'yi oluşturmak. Bu arada "devletçe tanınan din" ayrıcalığından yararlanarak mali olanakları da elde etmeyi düşünüyorlardır Cezayir seçimleri İslamcı siyasetçileri yü- reklendirdi. Bizim İslamcılar da yurtdışında örgütlenerek Türkiye'deki İslamcı kuruluşlara destek oluyortardı. Bu des- tek kurulacak İslamcı Parti aracılığıyla bundan sonra daha da açık sağlanacak. Ne gibi destek sağlanacak ömeğin? islamcılar yurtdışından bugüne kadar yayın organları ve radyolar aracılığıyla seslerini duyuruyorlardı. Bundan son- ra bir adım daha atacaklar ve özel televizyon kanalları kul- lanacaklar. Magic Box, Murdoch, şu bu derken günün bi- rinde bakacağız ki sözgelişi İslamcı "Besmele Televizyonu" ayetlerle, dualarla yayınlarına başlayıvermiş! Sakın "olmaz" demeyin, göreceksiniz olacak, neler o*- madı ki? Denizde kum, islamcıda para. Bastıracaklar parayı, bir uydu bulup başlayacaklar yayına. 163 vız gelir. Türkiye'de İslamcı yayın organları bu işlere çoktaan el at- tılar bile. Suudi sermayesi Bab-ı Ali başınına girdi, İngiliz sermayesi derseniz, İngiliz sermayesi "İngiliz anahtan" gi- bi Bab-ı Ali'nin kapılarını kurcalıyor, köy satın alan köy ağa- ları gibi gazete satın alınıyor. Basında İngilizleşme... Ve bu İngilizleşmeyle birlikte hızlanan tekelleşme... Siyasette İslamcılık... Tarikat-ticaret-siystöet... Köşe dönücülük, döneklik, yılgınlık ve yalaklık... Bu dönemin özellikleri bunlar. • Berlîn'de islam Partisi(Baftarafi 1. Sayfada) hanımlar çalışıyor ve çocuklar pe- rişan oluyor." "Islamische Partei Destsch- lands" - "Almanya İslam Partisi" adı altında kurulacak olan parti- nin ilk önemli hazırlık toplantısı altı ay önce Ruhr Havzası'ndaki Hamm şehrinde yapıldı. Parti başkanlığına aday olan Mısır asıllı Alman vatandaşı Prof. Lauden toplantıda, "Partinin bir an önce kurulup Almanya'da 2 arahkta ya- pılacak olan genel secimlere yetiştirilmesini" önerdi. Partinin Genel Merkezi'nin Batı Berlin'de olması planlanıyor. "İslam Parti- si"ni Batı Berlin'de 1980'de kuru- lan ve 17'si "Avrupa Milli Görüş Teşkilatlan"na bağlı olmak üze- re 36 derneği çatısı altında barın- dıran "tslam Federasyonu" des- tek liyor. Federasyonun Başkanlı- ğı'nı 1977'de Diyanet tşleri Baş- kanlığı tarafmdan din görevlisi olarak Berlin'e atanan tmam Na- il Dural yapıyor. Dural, İslam Fe- derasyonu'nun geçen mayıs ayın- da Berlin'de yapılan 10. Kuruluş Yüdönümü Toplantısı'nda, "1990 yılını hamle yılı olarak ilan ettik- lerini ve 1991'de birçok önemli meseleyi halletmiş olacaklannı" söylemişti. Türkiye'nin Berlin Din Ataşesi Hüseyin Göbüt Cumhuriyet'e "İs- lam Partisi kurulacagından haberi olmadığını" açıkladı ve "tslami- yel Almanya'da resmen temsil edilmiyor ki partisi kurulsun" de- di. Diyanet tşleri Başkanlığı'na bağlı Berlin camilerinde çalışan din görevlileri de "Böyle şeylerle Ugilenmediklerini ve Diyanet tşleri Başkanlığı'na bağlı olarak çalış- Uklannı" vurguladılar. Refah Partisi'nin Avrupa kolu olarak faaliyet gösteren Milli Gö- rüş Teşkilatlan'run desteklediği İs- lam Partisi hazırhklarına Alman- ya'da diğer Türk-îslam dernekle- rinin kaulmadığı beh'rlendi. "Sü- leymancılar"ın örgütü "İslam Kültür Merkezleri" Genel Başka- nı Ömer Sipahioğlu, "tslam Par- tisi'nin Almanlar tarafından olumsuz karşüanacağım" söyledi ve şöyle dedi: "Almanya'daki Müslümanlara seçme-seçilme hakkı verilmeden bu parti yaşaya- maz. Bizim dini hizmetlere poli- tikayı kanştırmama ilkemiz var- dır. Bu konuda yapılan çaiışma- lar, yerinde ve zamanında ya- pılan çaiışmalar değil. Netke alı- nacağını lannetmiyorum." Almanya'da siyasi parti kur- mak, genel secimlere katılmak ve milletvekili seçilmek için Alman vatandaşlığına sahip olmak gere- kiyor. Federal Almanya'daki Al- man müslümanlann çoğu Sosyal Demokrat Parti SPD üyesi. Du- isburg kentinde tanınmış Alman Müslümanlardan avukat Ralf Bücher, gazetemizin sorusu üze- rine "Alman Sosyal Demokrat Parti üyesi olduğunu ve SPD var- ken Milli Göriiş'ün kuracağı bir İslam Parn'si'ne oy vermeyecegini" söyledi. Türkiye'deki gelişmelere paralel olarak Federal Almanya'da tslami örgütler son yıllarda hızlı bir ge- lişme gösterdiler. Almanva'daki toplam cami sayısı 1500 olarak tahmin ediliyor. Kuran kursu ve dini eğitim veren "okaT sayıa hız- la artıyor. • • Ozal için (Baftarafi 1. Sayfada) çöplük özel koruma ve SIT alanı içinde kal\yor. Cumhurbaşkam Özal'ın bölge- ye gelmesiyle birlikte çevre düze- nine ağırlılç verildi; yollar düzel- tildi, dere ıslah çahşmalan başla- tıldı. Bu sırada Bölge Orman Iş- letmesi tarafından Okluk koyunu cevreleyen ormanın tam ortasın- da bir de çöp alanı oluşturuldu. Cumhurbaşkanlığı villasının ve Karacasöğüt köyü çöplerinin dö- küldüğü alanın yangın tehlikesi yarattıfu öne süruldü. Karacasöğüt köyünde bulunan yazlıkların ve Curahurbaşkanlığı villasının çöpleri, özel alana Or- man Işletmesi'nin traktörüyle ta- şımyor. Karacasöğüt köyü muh- tan Sadık Tosun, Cumhuriyet muhabirinin çöp alanı ile ilgili so- ruları üzerine şunlan söyledi: "Biz istemedik. O alanı Orman lşletmesi kendisi bize teklif etti ve açtı. Biz çöplerimizi döküyoruz. Cumhurbaşkanlığı villasımn çöp- leri de Orman İşletmesi'ne »it bir traktörie alınarak oraya döknlü- yor. tlk zamanlar Cumhurbaş- kanlığı villasının çöplerini Mar- maris'e götürüyorlardı. Ancak sonra vazgeçtiler, oraya atmaya başladılar." Yılmaz'dan (Baftarafi 1. Sayfada) kendi adaylığını açıklayacak. 21 ağustosta, yani seçimden iki gün sonra Ankara'da bir basın toplan- tısı yaparak adaylığını resmen açıklayacak. Kendisiyle her gün görüşürüm." Çayeli tlçe Başkam Şuşoğlu, "Bn partiye 1983'ten beri emegi- miz var. Insan çocugunu bofmak istemez. Mesut Yıimaz da ba memleketin çocngu oidugu içİB bn memiekete hizmet edeceği için destekliyoruz" diye konuştu. tstanbul'da kaldığı otelden ken- disiyle konuştuğumuz Mesut Yıi- maz ise Rize örgütünden ahnan bilgiler doğrultusunda kendisine yöneltilen sorulara açık bir yanıt vermedi. Cumhuriyet muhabiri- nin, "21 ağustosta adaylıgmızı açıklıyor musunuz?" sorusuna, "Yok yok, hayır, benim haberim yok. Doğru değil" dedi. Cumhur- başkanı'nın Rize gezisinde bulu- nacağmı bildiren \ihnaz, "Am se- çjmleri göreyim, delege seçûnlerini göreyim demiştim. Yine aynı dü- şüncedeyim. Henüz değeriendir- meye ihtiyacım var. Bazı şeyleri gönnek istiyonım" dedi. Yılmaz'ın bu tutumu karşısmda yeniden aradığımız Çayeli llçe Başkam ise "Bakanın ağzından kerpetenle laf alırsınız. Ama biz onun ne demek istedigini anlanz. Onun çizdiği bir politik straleji vanbr, onu uygular" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear