Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 AGUSTOS 1990 * * * * HABERLERİN DEVAM1 CUMHURİYET/17
VFJJEFENDI fflPODROMlPNDAN FÎKRETDAĞUOĞUJ
Altıncı koşu sürprize müsait 1den şartlı fesîh
KEMAL AKYER
1. AYAK: Çim pistte başarısız
lcalan, ancak dün kum pistte
400/23, 200/11.5 kolay yapan
Tycoon 1 ile600/36.5, 400/23.5,
200/11.5 R yapan Biliyormusu-
nuz Kim arasındaki mücadele ya-
nşın birincisini belirleyecektir. lyi
bir makine çıkışı yapması halin-
de Tomboy yanşın sürpriz atıdır.
2. AYAK: Kum pistte daha ba-
şarılı koşan ve dün sabah
200/11.3 kolay yapan Günseli ya-
nşın en şansh atıdır. Misliciler ku-
ponlanna tek yazabilir. Pazarte-
si sabahı 600/36.5 yapan Sabır 1,
sert rakibi olup, Hanağası ve Ser-
dar'ı sürprizde öneririm.
3. AYAK: Dün sabah
600/40.5, 400/27 sprinti yapan
Anm Baiım ve bu yansa güzel id-
manlarla hanrlanan tlkay arasın-
daki mücadele yanşın birincisini
belirleyecektir. Mermi daha son-
ra düşünülebilir. Cariye yanşın
sürpriz atıdır.
4. AYAK: Dün sabah
600/39.5, 400/25, 200/12.5 kolay
sprintiyle göz dolduran Bursagü-
zeli, Süleyman Akdı'nın itinayla
hazırladığı Koşanyel, dün sabah
600/40, 400/25 Ç yapan Sakallı
arasındaki mücadele yanşın birin-
cisini belirleyecektir. Altay 4 ya-
nşın sürpriz atıdır.
5. AYAK: Hafta içindeki ga-
loplannda göz dolduran, dün sa-
bah sprintini beğendiğim Kara-
mehmet ekürilerinden Dan.Rea-
lity'i başta tutuyoruz. Golden
Nugget ve Golden Line daha son-
ra düşünülebilir. Tankut ve Forli
yanşın sürpriz atlandır.
6. AYAK: Pazar sabahı galo-
bunu beğendiğim Dalhan ile bu
yansa güzel hazırlanan Varol-
tzzet, pazartesi sabahı galobunu
beğendiğim ömerağa arasındaki
mücadele yanşın birincisini belir-
leyecektir. Sonkoz'u sürprizde
öneririm.
TAHMİN
1. KOŞU: F: Kerim (1), P: Si-
nem 2 (5), P: Mustafabey (3), S:
Erkanbey (10).
2. KOŞU: F: Tycoon 1 (3), P:
BUiyonnusunuz Kim (5), S: Tom-
boy (6).
3. KOŞU: F: Günseli (6), P: Sa-
bır I (3), P; Hanağası (1), S: Ser-
dar (14).
4. KOŞU: F: Anm Balım (9),
P. Ilkay (10), P. Mermi (11), S:
Cariye (13).
5. KOŞU: F: Bursagüzeli (9), P:
'Sakallı (6), P: Koşanyel (5), S: Al-
tay (4).
6. KOŞU: F: Dancing Reality
(7), P: Golden Nugget (3), P: Gol-
den Line (8), P: Tankut (1), S:
Forli (13).
7. KOŞU: F: Dalhan (7), P:
Varol-lzzet (4), P. ömeraga (3),
S: Sonkoz (2).
OTORİTELERfcy GÖRÜŞLERİ
F. Dağlıoğlu
K. Akyer
Ortıan Özsu
Nalp Yıimaz
1-3-5-6
3-5
3-5-6
1-6
6-3
13-9-10
9-10
9-13
5-6-4
9-6-5
5-9
6 MO-11-13 5-4-6-9 7-13
2-3
7-4-3
3-4-7
BAŞKENTten AHMET TA>
(Baftarafi 1. Sayfada)
ber olmaz" diye ekran dışı ettiği
partiler Magic Box'a avuç açmak
zorunda kaldılar. "Mahdum Bey-
in TV'si" diye diye Kutu'ya düşü-
verdiler. Bu arada Anayasa Mah-
kemesi "Bu yapılan yasadışı" di-
ye kestirdi attı. Meclis içi muha-
lefet bölündü. Futbol kulüpleri
"Imza ataiım mı, atmayaiım mı?"
diye ofsayta düştüler. Çanağı di-
kenler test yayın seyrine başladı-
lar. Çanak almamış olanlann im-
dadına PTT yetişti. Magic Box'ı
devreye soktu. ANAP ve Başba-
kan, "Meseleyi hukuken
inceliyoruz" derken, SHP "Biz
inceledik" diye ilan etti.
Kördöğuşü tüm gerilimi ile
sürüyor.
Ne olacak şimdi, kimse
bilmiyor.
Oysa ki özel TV "Geüyorom"
diye geçen yıldan beri haykınp du-
nıyordu.
Nasıl mı?
Kördöğüşünün başlama düdü-
ğünü bizzat Meclis çalmıştı.
Gecen yıl onayiayıp yürürlüğe
koyduğu "1990-1994 Beş Yıllık
Kallunma Planı"nda TBMM ay-
nen şunu kabul etmişti: (BEŞ
YILLIK PLAN - Radyo-TV He-
defler, sayfa 278)
"Plan döneminde özel radyo ve
TV üzerinde ağırlıkla durulacak-
ür."
Gerçekten de milletçe özel rad-
yo ve TV üzerinde "»ğırükla
dnnnaya" başladık.
Bakalım ne kadar duracağız?
özel TV konusundaki ilk sin-
yalleri veren yalnızca Meclis değil.
TKTnin bundan önceki genel raü-
durü Cem Duna da TRT'den sin-
yal vermişti.
"Kuğu'nnn öliim şarkısı" ritmi
ile TRT'den okuduğu istifa mek-
tubunda Büyükelçi Duna şöyle di-
yordu: (25 Nisan 1989-TRT bül-
tenleri)
"Öniimiizdeki dönemde
TRTnin özel bir statüye kavuştu-
rulması, radyo ve TV yayınlann-
da özel şirketlerin kurulmasına
imkân tanıyacak düzenlemclerin
yapdması elzemdir."
OLAYLARIN
AKDENDAKI
GERÇEK(Baftarafi 1. Sayfada)
toplumlarda uygarhk, bu tür il-
kel anlayışları çoktan aşnuştır.
Az gelişmiş toplumlarda ço-
ğu zaman, bir siyasal iktidarm
antidemokratik uygulamaları-
na karşı çıkmak, devlete karşı
çıkmakla bir tutulur, bunun ör-
neklerini ne yazık ki 1990 Tür-
kiyesi'nde görebiliyoruz.
Içişleh Bakanına gazeteleri
sansür etmek ve matbaa kapat-
mak, Bölge Valisi'ne de yurtta-
şı sürgün etmek yetkisini veren
kararnamelere karşı çıkanlan
devletin birlik ve bütünlüğünü
kundaklayan kişiler olarak gör-
mek eğilimi siyasal iktidarda ve
cumhurbaşkanında gün geçtik-
çe ağır basmaktadır.
Güneydoğu'daki PKK terörü-
nii gerekçe sayarak bütün Türki-
ye'ye yaygın "kararname
rejimi" uygulaması, onaylanabi-
lecek bir tutum değildir. Bu tür
baskı rejimleri ancak Türkiye1
nin aleyhine çalışanlann eline
koz verebilir.
Demokrasilerde kabul gören
mantık şudur: Ne cumhurbaş-
kanı, ne başbakan, ne de bakan-
lar kendilerini öteki yurttaşlar-
dan daha üstün bir vatansever
sayabilirler. Yurtseverlikte kim-
senin imtiyav yoktur, siyasal ik-
tidarm vatanseverlikte muhale-
fetten daha ilerde olabileceğini
söylemek, ilkel bir yaklaşımı dile
getirir.
Kararname rejimine karşı çı-
kanlan, devletin bütünlüğüne ve
bölünmezliğine kastedenler ola-
rak nitelemek "Köşk"ün ve
u
Konut"un siyasal taktiği ola-
rak gündeme getirilmiştir; ama,
arkasında yatan fıkir, azgelişmiş
ülkelerde demokrasiyi askıya al-
mak için çok kullanılan yıpran-
mış bir yöntemi vurguluyor.
Türkiye, ülkeyi bblmek için
teröre başvuranlara karşı bir bü-
tünlük içinde savaşmasmı bite-
cek diizeydedir; bu konuda bas-
kı rejimine gereksinme yoktur.
• • •
Avnıpa Konseyi üyesi olarak
Türkiye, son 10 yıldır, Strasburg-
da "sınır ölesi yayınlsmn
düzenlenmesi" konusunda birçok
sözleşmeye imza atıp duruyor.
Ama özel TV konusunda hiç-
bir siyasal pani programmda net
bir tutum belüieyememiş, ne za-
man belirleyeceği de belli değil.
Magic Box "patronu" Toskay-
ın da "Kanunlar olaylardan son-
ra gelir" diyebilmesi bu belirsiz-
likten.
PTT Genel Müdürü ise anaya-
saya aykırüığı Anayasa Mahkeme-
si karan ile kesinleştiği halde, Ma-
gic Box yayınını kablo ile evlere
aktannaya devam ediyor. Oysa ki
bir kamu kuruluşu, yabancı bir ül-
keden yasaya karşı hile ile gercek-
leştirilen bir yayına nasıl sahip
çıkar?
PTT Genel Müdürü, telefonla-
ra çıkmadıgı için bunu sora-
mıyoruz.
Haydi çatısına çanak koyanla-
ra engel olmak zor. Ama devletin
PTT'si Anayasa Mahkemesi'nin
verdiği karara nasıl ve niye kulak
asmaz? Karardaki 6 aylık süre ye-
ni düzenleme ve devredilen tesis-
lerdeki personelin haksızlığa uğ-
ramaması içindir. Yoksa yüce
mahkeme aykırıhğın 6 ay sonra
ortaya çıkacağını söylemiyor.
Özel TV konusundaki kördö-
ğüşü sürüyor.
Silahlı Kuvvetler çevrelerinin
"özel TV'ye sınırsız serb«süik"
düşüncesine "teyakkuz"la baktı-
ğı belirtiliyor.
Bu konuda Radyo Televizyon
Yüksek Kurulu'na Milli Güvenlik
Konseyi kontenjanından atanan
Cumhurbaşkanlığı eski Basın Mü-
şaviri Ali Baransel'in son açıkla-
ması ilgi çekici ipuçlan taşıyor.
Baransel, ölçülü üslubu içinde
şu duyuruyu yapıyor:
"Özel TV çok yönlü boyutlan
olan bir konudur. Başta siyasi par-
tiler olmak iizere Dgili bütün kisi
ve kunıluşlann, çagdaş ve demok-
ratik bir özel TV düzeninin terael
ilke ve kurallarını, 'Türkiye
gerçeklerini' de göz önünde bu-
lundurarak beliriemelidirier."
Baransel, kördöğuşü sırasmda
ve sonrasında güme gidebilecek
unsurlara dikkat çekiyor.
Sihirli kutu ne yazık ki ortaya
fazla içaçıcı bir tablo çıkarmadı.
Şu anda toplumsal ve siyasal or-
tama egemen olan, gerilimdir.
Bu gerilimden şimdilik en çok
yararı sağlayan, oğlu değilse bile,
asıl mesleği elektrik mühendisli-
ği olan Cumhurbaşkanı'dır.
Daha bir yıl dolmadan "Yüzde
21.80 Ue Çankaya'da nasıl otu-
nır?" soruları özel TV cereyanı-
na kapılıp gitti bile.
CUNEYT ARCAYUREK yazıyor
(Baftarafi 1. Sayfada)
ya düşürülmesi olayındaki ayrın-
tıları İçişleri Bakam'na soruyor-
lar. Bakan Aksu, Bölge Valisi'yle
iletişım kurabilmek için iki kez
aradığını, birinde yanıt alamadı-
ğını, ikincisinde ise "telefonu
düşüremediğini" söylüyor.
Kamuoyu Güneydoğu olayla-
rındaki gelişmeleri izleyemiyor.
Hükümetın ilgili bakanına, Gü-
neydoğu'dan sorumlu Bölge Va-
lisi olaydan hemen sonra bilgi
vermiyor. Telefon mucizesi övü-
nüleriyle yere göğe sığamayan-
ların bir bakanı Bölge Valisi ile
iletişim kuramama mazeretine
sığınıyor.
Güneydoğu'da sorumlu olan-
lann ilk gorevi. olayları kamuo-
yundan saklamak, bir yanıyla
gösterip gerçeğin bir parçasını
saklamak değil elbette. Hangi
nedenler Güneydoğu'daki asker
kryımını haika yansıtmayı engel-
liyor, bilinmiyor. Halkı heyecana
vermemek mi, yoksa tek taraflı
haberlerie kamuoyunun gozün-
de başarı grafiğini yûkseltmeye
çalışmak mı? Kimse bilmiyor,
nedenleri anlamıyor ve daha
önemlisi, fısıltı gazetesiyle olay-
ların daha boyutlanacağı kuşku-
suz olan bu türden yaklaşımlar-
la nereye vanlmak istenildiğini
sağduyu kestiremiyor.
Olaylardan sorumlu İçişleri
Bakanı, düşünebiliyor musunuz,
ikisi subay ve yedi askerin cena-
zelerinin kalktığı sırada bakanlı-
ğına bağlı görev yapan bölge va-
lisinden bilgi alamamanın özrü-
nü arıyor.
TRTyetkililerine dün "tek yan-
lı yayının" gerekçesini sorduk.
Kısa bir yanıt vererek "SS" de-
diler. SS kararnameterinin yürür-
lüğe girmesinden sonra kuru-
mun yaptırdığı incelemeye göre
TRT ancak İçişleri Bakanlığı'nın,
Bölge Valiliği'nin ve Milli Güven-
lik Kurulu'nun "yayımladığı res-
mi bildirilerle bölgeden haber ak-
tarabiliyor."
İçişleri Bakanlığı'nın son olay-
dan sonra durumu ortada. Böl-
ge Valiliği ise basına yansıyan
olayı resmi bildiriye koymuyor.
Milli Güvenlik Kurulu ise ayda bir
toptanarak bölgedeki gelişmeleri
MITten, vesaire raporlardan in-
celiyor.
TRT yetkilileri SS bildirilerinin
"sıkjyönetim bildirilerine" ben-
zediğini, aynı işlemi buyurduğu-
nu, habercilik yaparak olayı yan-
sıtırlarsa "sorumlu duruma
düşeceklerini" ekliyorlar. Bir
utanç perdesi de yüzlerini örtü-
yor. Yazılı basından başvuran-
lara soruyorlar:
"Bölgede harekât sürüyor-
muş. Şimdi valilik iki subayla beş
erin öldürülmesini günler veya
saatler sonra bir bildiriyle duyu-
rursa habercilik anlayışımızdaki
bu ayıbı nasıl açıklayacağız?"
TÖ ve Başbakan Akbulut sü-
rekli olarak SS kararnamelerinin
asla "sansür" getirmediğini sa-
vunadursun. Devletin habercili-
ğe elkoyması gibi anlamsız bir
çark dünyada dönüyormuş gibi
bölgede olan biteni duyurmaya
karşı bal gibi sansür uyguluyor-
lar.
Son olay üzerine muhalefet li-
derleri demeç veriyor. İnönü ile
Demirel, olayın açıklanmasını
beklediklerini kamuoyuna duyur-
mak istiyorlar. PKK katliamının
TRT'den duyurulacağını hesap-
layan bu demeçler hasıraltı edi-
liyor. TRT yönetimi dün saat
14.30'da Bölge Valilığı'nden
açıklama bekleyedursun, Gü-
neydoğu'daki olayiar deviet yö-
neticilerinin bütün övünülerine
karşın sürüp gidiyor.
Habercilikte sansür işlemleri
ve olayiar giderek artarken TÖ
ve çevresindekiler hâlâ 2 nisan-
daki Çankaya zirvesine dayana-
rak muhalefetin teröre karşı ver-
meyi vaat ettiği desteği esirge-
diğini öne süren demeçlerle si-
yasal çıkar arıyor. Oysa Çanka-
ya zirvesinde TÖ, benzeri olay-
iar yaşayan ülkelerden söz ede-
rek irlanda'da bir eşkıyaya kar-
şı altı güvenlik elemanının öldü-
gûnü bizdeki başarıya örnek
göstermişti. İrlanda'da durum bu
iken bizde bire karşı birdi sonuç.
Güneydoğu'daki durumu küçült-
meye uğraşıyordu.
Son yedi ayda poiis. asker, ko-
rucu yüz kişi öldürüldü. Bu ra-
kamla PKK'dan vurulanları kı-
yaslayarak başarı hanesine ye-
ni bir not düşmeyi mi amaçlıyor-
lar?
Önümüzdeki günlerde göre-
ceğiz.
Nüfusa
kaydına
l
engeli
ANKARA (ANKA) — Yargı-
tay Uçüncü Hukuk Dairesi, nü-
fus sicilinde yapılacak değışiklik-
lerin idari işlem olduğuna, mah-
kemelerin görev alanına girmeye-
ceğine karar verdi. Hıristiyanlığı
seçen bir kadının, nüfus kütüpn-
den "tsbun" kaydının silinmesi ve
"Hıristiyan" kaydının düşülme-
si istemiyle Asliye Hukuk Mahke-
mesi'ne açtığı davada Yargıtay,
"İslam" kaydının silinmesi için
mahkeme karan gerektiğine karar
verdi. Yargıtay, nüfus kütüğüne
"Hınstiyan" kaydının düşülme-
sinin ise idareyi ılgilendiren bir iş-
lem olması nedeniyle, Asliye Hu-
kuk Mahkemesi'nin nüfus idare-
sine bu yönde yazı yazılması ka-
rannı bozdu. Yargıtay karannda,
"Hıristiyan dinini kabul ettigini
bildiren davacının, dinin nüfas
kütüğüne yazılması hususu idari
bir işlem oldugundan bu konuda-
ki istemin reddi gerekir" denildi.
Daire, aynı davada kadının soya-
dına kızlık soyadının eklenmesi is-
teminin reddedilmesi gerektiğini
de öngördü.
Sargın: "Birlik Partisi kurulduğunda Anayasa
Mahkemesi henüz kararını vermemişse TBKP'yi
feshetmeyiz. Kongrelerimizi yaparız. Mahkeme
lehimize karar verir o zaman partiyi feshedebiliriz ya
da yeni kurulacak parti sürdürdüğümüz mücadeleyi
açıkça amaç edinir, adında 'komünist' sözcüğü geçer o
zaman Anayasa Mahkemesi'nde birlik sağlanır.
TBKP'yi karar çıkmadan fesh ederiz." -
ruldu. Ama isterlerse bir sürii
madde bulurlar, şimdilik dokun-
muyorlar. Türkiye'de demokrasi
var mı, yok mu? Hükümet bu so-
rulann yanıtını vermekle karşı
karşıya" dedi.
TBKP Muğla il temsilcileri Ue
yapılan toplantıda kurulacak olan
Sosyalistlerin Birliği Partisi ile il-
gili sorularla karşılaşan Nihat Sar-
gın, bu aşamada TBKP'nin yerel
örgütlenmesinin "kuşku" verici
değil "haklı" yanı olduğunu söy-
ledi. Sargın, ağustos ayı sonuna
kadar yerel örgütlenmelerini ta-
mamlayacaklarını belirterek,
"Kongreye gitmek zorundayız.
Kongrelerini yapnuş bir parti ko-
lay kolay kapatılamaz" dedi.
TBKP'nin "kapatılmasını"
uzak bir ihtimal olarak gören Dr.
Nihat Sargın, "Ya Anayasa Mah-
kemesi TBKP'yi kapatırsa" bici-
mindeki bir soruya yanıt verirken
şunları söyledi:
"TBKP'ye izin vermezlerse bir-
lik partisine izin verirler mi? Za-
ten sonın burada. Daha partinin
adı yok. Basında "Sosyalistlerin
Birliği" oldu. Birlik partisinin adı
ne olacak? İçinde komünizmden
vazgeçenler var. Partinin adında
'komünist' sözcüğü yer alırsa iti-
ci olur, ısrar edilirse kitleselleşe-
meyiz, diyenler var. Bu parti ko-
ÖZCAN ÖZGÜR
MUGLA — TBKP Genel Baş-
kanı Dr. Nihat Sargm, "Birlik
Partisi kurulduğunda Anayasa
Mahkemesi henüz karannı venne-
mişse TBKP'yi feshetmeyiz" de-
di. TBKP'nin kapatılmasını uzak
bir ihtimal olarak gören Nihat
Sargın, "Kongrelerimizi yapanz,
mahkeme lehimize karar verir. O
zaman partiyi feshedebiliriz ya da
yeni kunılacak parti sürdürdüğü-
müz mücadeleyi açıkça amaç edi-
nir, adında 'komünist' sözcüğü
geçer. O zaman Anayasa Mahke-
mesi de birlik sağlanır. TBKP'yi
karar çıkmadan feshederiz" diye
konuştu.
TBKP'yi örgütlemek için tüm
yurda dağılan parti yöneticilerin-
den Genel Başkan Nihta Sargın
Muğla'da yaptığı konuşmada
Cumbıırbaşkanı Turgut Özal'ın
tzvestiya Gazetesi'ne verdiği de-
mecedeğinerek, kendisini "sami-
miyetsizlikle" suçladı. Özal'ın
"TBKP kuruldu. Kapanıp kapan-
mayacağı bizim işimiz değil. Ba-
gımsız mahkeme karar verir" şek-
lindeki demecini eleştiren Sargın,
"Mahkeme neye göre karar vere-
cek? Vasalara göre. Önce yasalar
degişmeli. Onu da Meclis degiş-
tirir. tktidar açısından parti ku-
Mübarek'ten
(Baftarafi l. Sayfada)
rafından "gündem dışı" olarak
toplantıya getirilmeyeceği anlamı-
na gelmediğini belirttiler. Bu ara-
da doktor Sadık Ahmet başkan-
lığındaki Batı Trakya Türk heye-
tinin "güvenlik" gerekçesiyle top-
lantırun açılışma ve dünkü oturu-
muna katılmasına izin verilmedi.
38'i dışişleri bakanı düzeyinde
olmak üzere 45 ülkenin temsil
edildiği toplantıda, Mübarek'in
açış konuşmaandan önce Kuran'-
dan ayetler okundu.
Konuşmasında tslam ülkeleri
arasındaki dayanışmanın önemi-
ne işaret eden Mübarek, "Daya-
nışmayı mibenk taşımız yaparak
sorunlanmızı aşmalıyız. Çünkü
dünyadaki gelişmelere yetişmemiz
İslam ülkeleri olarak ferdi gücü-
müzü aşıyor" dedi.
Konuşmasında daha çok genel-
lemelere yer veren Mübarek'in is-
men değindiği konular Filistin ve
Kudüs meseleleri oldu. İlk İKÖ
toplantısının 20 yıl önce KudüV-
te yaptldıgına işaret eden Müba-
rek, "Aradan 20 yıi gecmesine
ragmen Filistin sorununa çözüm
bulunaraadı" dedi.
Daha sonra Suudi Arabistan
Dışişleri Bakanı Prens Suud El
Faysal, İKÖ'nün geçen yılki baş-
kanı olarak bir konuşma yaptı.
Prens Faysal, İKÖ'nün bir yılhk
faaliyetlerini değerlendirdiği ko-
nuşmasında, Kıbns ve Bulgaris-
tan'daki Türk azınlığın durumu-
na da değindi. Kıbns konusunda
Kahire'de Kıbns Türk halkınm
yararına olacak bir karann kabul
edilmesi dileğinde bulunan Prens
Faysal, bu toplantıda Bulgaris-
tan'daki Türk aanlığın durumun-
da son bir yılda meydana gelen
gelişmeler hakkında bir rapor su-
nulacağını söyledi.
Daha sonra genel kurulun baş-
kanhk divaru için yapılan oylama-
da Dışişleri Bakanı Ali Bozer, As-
ya grubunu temsilen başkan yar-
dımcılığına seçildi.
Toplantının gündeminde bulu-
nan 80'e yakın gündem maddesi-
ni görüşecek ve gerekli karar ta-
sarılarını hazırlayacak komiteler
de dün oluşturuldu. Bu çerçeve-
de siyasi, ekonomik, kültürel ile
idari ve mali konuları ele alacak
olan 4 komite bulunuyor. Her ko-
mitede üye ülkelerden bir temsil-
ci yeralıyor.
Türkiye açısından önem taşıyan
komite ise siyasi komite. Gerek
Türk tarafının Kıbns konusunda
kabul edilmesini istediği tasarı,
geTekse Bulgaristan ve Batı Trak-
ya'daki Türk azınlığın durumu bu
komitede ele alınacak. Siyasi ko-
mite aynca Türkiye'nin İKÖ üyesi
ülkeler için önerdiği "güven ve
güvenlik arttıncı önlemler" siste-
mini de görüşecek.
öte yandan daha ilk günden
toplantının ana maddelerinin,
tsrail-Arap gerginliği, Filistin so-
runu ve Sovyet Yahudilerinin ts-
rail'e göçü olacağı ortaya çıktı.
Gündemin diğer önemli maddele-
ri arasında üye olmayan ülkeler-
deki Müslümanlann durumu, bir
"İslam Adalet Divanı'nın kurul-
ması, Doğu-Batı ilişkileri Ue Av-
nıpa Entegrasyonu'nun İslam ül-
keleri üzerindeki etkileri, Lübnan
ve Keşmir sonınlan" gibi konu-
lar yer alıyor.
"Üye olmayan ülkelerdeki
Müslümanlann durumu" madde-
sinin Türkiye açısından önem ta-
şıdığı bildiriliyor. Çünkü bu mad-
de cerçevesinde İKÖ Genel Sek-
reteri Hamid El Gabid'in hazır-
ladığı ve bu arada Batı Trakya'-
daki Türk azınlığın durumunun
ele ahndığı bir raporun da görü-
şüleceği belirtiliyor.
"tslam Adalet Divanı" öneri-
sine Türkiye'nin katılmasının ise
mumkün olamayacağı Türk heye-
tine yakın kaynaklarca bildirili-
yor. Bunun "Türkiye'nin laiklik
Ukesine ters düşeceğini" bildiren
bir yetkili, Türkiye'nin İKÖ'ye
yönelik "genel rezervi"nin (blan-
ket reserve) burada işleyeceğini
söyledi.
Bu arada Dışişleri Bakanı Ali
Bozer, toplantı sırasında dün ba-
ZJ ikili temaslarda da bulundu.
münist olmayacaksa ne gerek
var? Kürt lafı etmeyecek mi bu
parti? Bunlar olmazsa birleşik laf
ebeliginde kalırsınız. Biz yasalkk
mücadelesi veriyoruz. Mahkeme
lehimize karar verir, o zaman par-
tiyi feshederiz. Böylece yeni ku-
rulacak partinin de önü açılmıs
olur. Ya da yeni kurulacak parti
sürdürdüğümüz mücadeleyi açık-
ça amaç edinir, adında 'komünist'
sözü geçer, o zaman Anayasa
Mahkemesi'nde birlik sağlanır.
TBKP'yi karar çıkmadan feshe-
deriz."
"Türkiye'de yasak olan komü-
nizm. Herkes 141'in kalkması için
nasıl tavır alacaksa onu
açıkiamah" diyen Dr. Sargın söz-
lerini şöyle tamamladı:
"Demirel 'ben anti-
komünistim, ama 141 kalksın' di-
yecek, tnönü, 'ben sosyal demok-
ratım. Komünistleri sevmem, ama
141 kalksın' diyecek, biz ne diye-
ceğiz. Bir sabah partinin kapısını
kapatıp çıkamayız. 141'in kaldı-
nlması için herkesin katkısı gerek-
li. Biz komünist olarak katkı ver-
mek istiyoruz. Ben komünistim,
komünizme özgiırlük istiyonım.
Yeni parti 'biz komünist değiliz,
ama 141 kalksın' mı diyecek? Bir-
lik olusumunda yer alırken komü-
nizmi terk edenler, kendileri iste-
mese de komunizmin yasallaşması
için bu adı kullanabilirlerdi. tsim
sona bırakıldı. Belki komünist
adım alabilirler. Alırlarsa mesele
kalmaz. Niye ayn kalalım o za-
man? Biz bu çerçevede çalışmaya
hazınz. Ne 141, 142 konusunda,
ne Kürt sonınu ile ilgili açık ol-
mazlarsa beraber olamayız. Açık
olurlarsa Anayasa Mahkemesi'-
nde birleşiriz."
Yüksek Askeri Şura bugün toplanıyor
Orduya 45 yeni
general ve anıiral
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
SD) — Yüksek Askeri Şûra bugün
toplanarak Türk Silahlı Kuvvetle-
ri'nin komuta kademesindeki de-
ğişikliklerin yanı sıra bir üst rüt-
beye terfıleri görüşecek. 4 gün sü-
recek Yüksek Askeri Şûra toplan-
tısında, özellikle Hava Kuvvetleri
Komutanhğı'nda sürdürülmekte
olan "irtica soruştunnası" kapsa-
mındaki subay ve astsubayların
durumu da gündeme gelecek.
Yüksek Askeri Şûra'nın bu yıl-
ki toplantısından sonra tüm kuv-
vetlerden toplam 45 albay general
ve amiralliğe terfi edecekler. Ay-
rıca Kara Kuvvetleri Komutanh-
ğı'nda toplam 18 general, Deniz ve
Hava Kuvvetlerinde de 9'ar gene-
ral ve amiral bir üst rütbeye terfi
edecekler.
Askeri Şûra'nın gündemine gö-
re toplam 89 general ve amiral bir
üst rütbeye terfi sırasında bulunu-
yor. Ancak sonucta yalnızca 36
general ve amiral bir üst rütbeye
terfi edebilecek. Aynca Deniz
Kuvvetleri'nde bu yıl hiçbir kora-
miral, oramiral olamayacak. Bi-
lindiği gibi TSK'da çift yıllarda
havacı korgeneraller orgeneral, tek
yıllarda ise denizci koramiraller
oramiral olabiliyor.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı
1
ndaki tuğgenerallerden 11'i bir üst
rütbeye terfi edebilecek. 5-6'smın
görev süresi uzatılırken diğerleri
kadrosuzluk nedeniyle emekliye
sevk edilecek. Kara Kuvvetleri'nde
tümgeneralliğe terfi sırası bekleyen
tuğgeneraller şunlar:
Aytekin Ziylan. Güner Omay,
Edip Gültekin, Turan Korkmazcr,
Naci Aytaç. Nazım Ülgen, Münir
Nurettin Koşer, Fadü Gezer, Edip
Başer, Ali Yalcın. İhsan Türkkan,
Tsuner Akbaş. Erdinç Demirbüek,
Kemal Erdoğdu, Erdinç Türe, Se-
dat Metin, Kaya Özesen, Aytaç
Yalman, Sıtkı Koca, Önder Sürel,
Abdurrahman Saral, Zeyyat Uran,
Turan Erdem. Halil Sezal, Turgut
Nasün, Aydın Ecer. Erdoğan Er-
genekon, Şcrif Sabuncu, İhsan
Işık, Abdurrahman Karabulut,
Recai Önder, Tacettin Şenova.
Kara Kuvvetleri'nde 11 tümge-
neralden 5'i korgeneral olurken 1
veya 2'sinin görev süresi uzatıla-
cak. Diğerleri ise emekliye sevk
edilecekler. Kara Kuvvetleri'nde
korgeneralliğe terfi sırasında bu-
lunan tümgeneraller ise şöyle:
Cumhur Evcil, Hüseyin Cevi-
zoğlu, Selçuk Saka, Fikret Özden
Boztepe, İsmail Özkan, Ahmet
Başyurt, Atilla Ateş, Erol Özalp.
Eşref Haskırış, Cemil Özer.
Kara Kuvvetleri'nde bu yıl iki
korgeneral orgeneralliğe terfi ede-
cek. Terfi sırasında bulunan kor-
generaller şöyle:
Eşref Bitlis. Kemal Yavuz, Er-
şen Kayra. Yaşar Kök, Hikmet
Bayar.
Deniz Kuvvetleri'nde bu yıl ora-
miral olacak koramiral bulunmu-
yor. Terfi sırasında bulunan kora-
miral Yıimaz Doğrusöz ya emek-
liye sevk edilecek ya da görev sü-
resi bir yıl daha uzatılacak ve önü-
müzdeki yıl oramiral olabilecek.
Mevcut tümamirallerden ise yal-
nızca 1 ya da 2'si koramiral ola-
bilecek. Koramiralilğe terfi sıra-
sında bulunan tümamiraller ise
şunlar:
Erdinç Yalçıner, Salim Dervi-
şoğlu. Gökmen Keçeci, Çetin
Ensari.
Deniz Kuvvetleri'nde 8 tuğami-
ralden yalnızca 2 veya 3'ü tüma-
miral olabilecek. Bu tuğamiraller
ise şunlar:
Cemal Cren, Atilla Şenkul, Or-
han Özdemir, Ülkü Tulgar, Bülent
Alpkaya. Aykut Uras, İlker Gü-
ven, Önder Lzan, Okan Ünal.
Hava Kuvvetleri'nde bu yıl 1
korgeneral orgeneral olacak. Or-
generalliğe terfi sırasında bulunan
korgeneraller şunlar:
Hamdi Köseoğlu, Halis Burhan
ve Ahmet Çörekçi.
Mevcut 8 tümgeneralden ise
yalnızca 2'si korgeneral olacak.
Terfi sırasında bulunan tümgene-
raller şöyle:
"Sevinç Pınar, Mustafa Türk-
er, Bakî Aydın, Vural Aktulay,
Lütfi Akdemir, Ergin Celasıo, Er-
doğan Öznal, Fahrettin Göker.
Tümgeneralliğe terfi sırasında
bulunan 11 tuğgeneralden de yal-
nızca 3 veya 4'ü bir üst rütbeye ter-
fi edebilecek. Tuğgeneraller
şunlar:
Remzi Ütkün, Fazıl Aydınma-
kina, Güngör Erkan, Vural Sezer,
Orhan Köse, Erol Olcay, Ayhan
Gel, Ayhan Sohta, Ergin Onür,
Özkan Kaya, Özden Sandıkçı.
Jandarma Genel Komutanlığı
1
nda bu yıl korgeneral olacak tüm-
general bulunmuyor. Mevcut 4
tuğgeneralden ise 1 veya 2'si tüm-
general olacak. Jandarma terfi sı-
ralamasında bulunan tuğgeneral-
ler şunlar:
Mümin Sunday, Yalcın Erten,
Recai Lğurluoglu, Bülent
Çağlayan.
TSK'da aynca kuvvetler dışın-
da kontenjan dışı olarak Gülha-
ne Askeri Tıp Akademisi'nde tüm-
generalliğe terfi sırasında 3 tuğge-
neral bulunuyor: Cemalettin Yaz-
gan, Erdinaç Kanımtürk ve tsmet
Yılmazer. Askeri Yargıtay'da da
Askeri Yargıtay Başkam Tuğgene-
ral lsmet Onur tümgeneralliğe ter-
fi sırasında bulunuyor.
Yüksek Askeri Şûra'da ayrıca
özellikle Hava Kuvvetleri Komu-
tanhğı bünyesinde sürmekte olan
"irtica soruşturması" kapsamın-
daki subay ve astsubayların duru-
mu da gündeme gelecek. Bugüne
kadar Hava Kuvvetleri Komutan-
lığı'ndan lOO'ün üzerinde subay ve
astsubayın TSK ile ilişiği kesilmış-
ti.
Pervari'de
(Baştarafi 1. Sûyfada)
dürülüyor. Yetkililer, operasyon-
ların Herakol Dağı ile Pervari-
Siin arasındaki kırsal kesimde yo-
ğunlaştırıldığını söylediler. Bu
arada saldınyı gerçekleştirdikleri
sanılan bir grup teröristle güven-
lik güçleri arasında Pervari'nin Fi-
roz köyü yakmlannda çatışma
çıktığı, ancak teröristlerin gece ka-
ranlığından yararlanarak kaçtık-
ları bildirildi. Saldırıyı gerçekleş-
tiren teröristlerin yakalanabilme-
si için operasyonlar sürerken, özel
eğitilmiş jandarma birlikleriyle
polis özel timinin Siirt ve Şırnak'ta
hazır bekletildiği bildirildi. Ope-
rasyonlarda zırhlı helikopterler
kullanıldığını vurgulayan yetkili-
ler, "Teröristler son günlerde boz-
guna uğratıldılar. Bunun acısını
da güvenlik güçlerine pusu kura-
rak çıkarmaya calışıyorlar" dedi-
ler.
Yedi güvenlik görevlisinin şehit
edilmesi konusunda dün "gecik-
meli" açıklama yapan Olağanüs-
tü Hal Bölge Valiliği, olay sırasın-
da bir teröristin ölü olarak ele ge-
çirildiğini bildirdi. Bölge Valiliği,
olayın, "Eski ve yeni jandarma
birlik komutanlannın müşterek
olarak karakol denetiminden dön-
meleri sırasında 18.00 dolayında
bir aracın anzalanması neticesi
konvoyun zaruri olarak iki gruba
aynlışından sonra yol üzerine pu-
su kuran bir kısım leröristlerin
aniden açtığı ateş sonucunda" ger-
çekleştiğini ve J. Kd. Bnb. Yavuz
Yüksel, J. Yzb. Doğan Sevinç, J.
Onb. Turgut Yıimaz, J. Onb. Ni-
hat Köylü, J. Onb. Kemal Çıtak,
J. Onb. tsa Yüksel, J. er Hasan
Karatepe'nin şehit olduğunu açık-
ladı. Açıklamada, araçta bulunan
güvenlik güçlerinin açtığı ateş so-
nucunda da bir teröristin öldürül-
düğü belırtildi.
UGUR MUMCU
(Baştarafi 1. Sayfada)
geni devleti ele geçirmiş. Hilafetçi "Rabıta" örgütü 12 Eylül
generallerinin izinleriyle önce yurt dışındaki imamlara el at-
mış, sonra da ANAP hükümeti döneminde valilere, Yargt-
tay üyelerine ve emniyet müdürlerine.
Işler böyle tıkır tıkır yürürken ne gereği var Ankara'da, İs-
tanbul'da İslamcı Parti kurmanın?
Bir islamcı Parti'nın düşünüp de yapamadığı bütün işler
12 Eylül generallerince nastl olsa yapılmış, 12 Eylül gene-
rallerinin "koruma ve kollaması altındaki" ANAP eliyle de
islamcılık cumhuriyet tarihinde görülmemiş biçimde yayıl-
mış.
Ekonomide liberaliz, İslam'da ise devletçi.
Deviet eliyle yerleştirilen İslamcılık ne kural tanıyor, ne
engel. Laik cumhuriyetin temelleri "tağyir" ediliyor, yani bo-
zularak değiştiriliyor. Biçimde iaikiz, özde İslamcı.
İslamcı Parti, Ankara'da kurulmuyor da nerede kurulu-
yor?
Federal Almanya'da...
İslamcı Parti önce İngiltere'de kuruldu. Şimdi de Alman-
ya'da kurulacak. Çaiışmalar hızla ileriiyor. Önümüzdeki eylül
ve ekim aylannda İslamcı Parti, Berlin'de ya da Bonn'da ku-
rulmuş olacak.
Almanya'da yalnız Almanlar mı birieşecek? Bundan sonra
Müslümanlar da birieşecek.
Bu birleşmeye bir Mısırlı profesör öncülük ediyor. Profe-
sörün adı Eldin Lauden. Mısırlı profesör, Türkler arasında
"Muhittin Bey" olarak da biliniyor. Alman uyruğuna geçen
Prof. Lauden, Berlin'de Beriin İslam Federasyonu'yia birlik-
te çalışıyor. 56 yaşındaki Laudenr
\n en yakın çalışma arka-
daşı Diyanet işlerı Başkanlığı eski görevlilerinden Nail Du-
ral. Mısırlı profesör, Türklerle geceli gündüzlü toplantılar ya-
pıyor. Camıler ve işyerleri bu İslamcı Parti'nın çalışmalannda
karargâh olarak kullanılıyor.
Süleymancılar, bu oluşumun dışında kalıyorlar.
Bu İslamcı Parti'nin ilk amacı önümüzdeki secimlere ka-
tılmak. Sonra da herhalde asıl amaçları olan Türkiye'de İs-
lamcı Parti'yi oluşturmak. Bu arada "devletçe tanınan din"
ayrıcalığından yararlanarak mali olanakları da elde etmeyi
düşünüyorlardır Cezayir seçimleri İslamcı siyasetçileri yü-
reklendirdi. Bizim İslamcılar da yurtdışında örgütlenerek
Türkiye'deki İslamcı kuruluşlara destek oluyortardı. Bu des-
tek kurulacak İslamcı Parti aracılığıyla bundan sonra daha
da açık sağlanacak.
Ne gibi destek sağlanacak ömeğin?
islamcılar yurtdışından bugüne kadar yayın organları ve
radyolar aracılığıyla seslerini duyuruyorlardı. Bundan son-
ra bir adım daha atacaklar ve özel televizyon kanalları kul-
lanacaklar. Magic Box, Murdoch, şu bu derken günün bi-
rinde bakacağız ki sözgelişi İslamcı "Besmele Televizyonu"
ayetlerle, dualarla yayınlarına başlayıvermiş!
Sakın "olmaz" demeyin, göreceksiniz olacak, neler o*-
madı ki?
Denizde kum, islamcıda para. Bastıracaklar parayı, bir
uydu bulup başlayacaklar yayına. 163 vız gelir.
Türkiye'de İslamcı yayın organları bu işlere çoktaan el at-
tılar bile. Suudi sermayesi Bab-ı Ali başınına girdi, İngiliz
sermayesi derseniz, İngiliz sermayesi "İngiliz anahtan" gi-
bi Bab-ı Ali'nin kapılarını kurcalıyor, köy satın alan köy ağa-
ları gibi gazete satın alınıyor.
Basında İngilizleşme...
Ve bu İngilizleşmeyle birlikte hızlanan tekelleşme...
Siyasette İslamcılık...
Tarikat-ticaret-siystöet...
Köşe dönücülük, döneklik, yılgınlık ve yalaklık...
Bu dönemin özellikleri bunlar.
•
Berlîn'de islam Partisi(Baftarafi 1. Sayfada)
hanımlar çalışıyor ve çocuklar pe-
rişan oluyor."
"Islamische Partei Destsch-
lands" - "Almanya İslam Partisi"
adı altında kurulacak olan parti-
nin ilk önemli hazırlık toplantısı
altı ay önce Ruhr Havzası'ndaki
Hamm şehrinde yapıldı. Parti
başkanlığına aday olan Mısır asıllı
Alman vatandaşı Prof. Lauden
toplantıda, "Partinin bir an önce
kurulup Almanya'da 2 arahkta ya-
pılacak olan genel secimlere
yetiştirilmesini" önerdi. Partinin
Genel Merkezi'nin Batı Berlin'de
olması planlanıyor. "İslam Parti-
si"ni Batı Berlin'de 1980'de kuru-
lan ve 17'si "Avrupa Milli Görüş
Teşkilatlan"na bağlı olmak üze-
re 36 derneği çatısı altında barın-
dıran "tslam Federasyonu" des-
tek liyor. Federasyonun Başkanlı-
ğı'nı 1977'de Diyanet tşleri Baş-
kanlığı tarafmdan din görevlisi
olarak Berlin'e atanan tmam Na-
il Dural yapıyor. Dural, İslam Fe-
derasyonu'nun geçen mayıs ayın-
da Berlin'de yapılan 10. Kuruluş
Yüdönümü Toplantısı'nda, "1990
yılını hamle yılı olarak ilan ettik-
lerini ve 1991'de birçok önemli
meseleyi halletmiş olacaklannı"
söylemişti.
Türkiye'nin Berlin Din Ataşesi
Hüseyin Göbüt Cumhuriyet'e "İs-
lam Partisi kurulacagından haberi
olmadığını" açıkladı ve "tslami-
yel Almanya'da resmen temsil
edilmiyor ki partisi kurulsun" de-
di. Diyanet tşleri Başkanlığı'na
bağlı Berlin camilerinde çalışan
din görevlileri de "Böyle şeylerle
Ugilenmediklerini ve Diyanet tşleri
Başkanlığı'na bağlı olarak çalış-
Uklannı" vurguladılar.
Refah Partisi'nin Avrupa kolu
olarak faaliyet gösteren Milli Gö-
rüş Teşkilatlan'run desteklediği İs-
lam Partisi hazırhklarına Alman-
ya'da diğer Türk-îslam dernekle-
rinin kaulmadığı beh'rlendi. "Sü-
leymancılar"ın örgütü "İslam
Kültür Merkezleri" Genel Başka-
nı Ömer Sipahioğlu, "tslam Par-
tisi'nin Almanlar tarafından
olumsuz karşüanacağım" söyledi
ve şöyle dedi: "Almanya'daki
Müslümanlara seçme-seçilme
hakkı verilmeden bu parti yaşaya-
maz. Bizim dini hizmetlere poli-
tikayı kanştırmama ilkemiz var-
dır. Bu konuda yapılan çaiışma-
lar, yerinde ve zamanında ya-
pılan çaiışmalar değil. Netke alı-
nacağını lannetmiyorum."
Almanya'da siyasi parti kur-
mak, genel secimlere katılmak ve
milletvekili seçilmek için Alman
vatandaşlığına sahip olmak gere-
kiyor. Federal Almanya'daki Al-
man müslümanlann çoğu Sosyal
Demokrat Parti SPD üyesi. Du-
isburg kentinde tanınmış Alman
Müslümanlardan avukat Ralf
Bücher, gazetemizin sorusu üze-
rine "Alman Sosyal Demokrat
Parti üyesi olduğunu ve SPD var-
ken Milli Göriiş'ün kuracağı bir
İslam Parn'si'ne oy vermeyecegini"
söyledi.
Türkiye'deki gelişmelere paralel
olarak Federal Almanya'da tslami
örgütler son yıllarda hızlı bir ge-
lişme gösterdiler. Almanva'daki
toplam cami sayısı 1500 olarak
tahmin ediliyor. Kuran kursu ve
dini eğitim veren "okaT sayıa hız-
la artıyor.
• •
Ozal için
(Baftarafi 1. Sayfada)
çöplük özel koruma ve SIT alanı
içinde kal\yor.
Cumhurbaşkam Özal'ın bölge-
ye gelmesiyle birlikte çevre düze-
nine ağırlılç verildi; yollar düzel-
tildi, dere ıslah çahşmalan başla-
tıldı. Bu sırada Bölge Orman Iş-
letmesi tarafından Okluk koyunu
cevreleyen ormanın tam ortasın-
da bir de çöp alanı oluşturuldu.
Cumhurbaşkanlığı villasının ve
Karacasöğüt köyü çöplerinin dö-
küldüğü alanın yangın tehlikesi
yarattıfu öne süruldü.
Karacasöğüt köyünde bulunan
yazlıkların ve Curahurbaşkanlığı
villasının çöpleri, özel alana Or-
man Işletmesi'nin traktörüyle ta-
şımyor. Karacasöğüt köyü muh-
tan Sadık Tosun, Cumhuriyet
muhabirinin çöp alanı ile ilgili so-
ruları üzerine şunlan söyledi:
"Biz istemedik. O alanı Orman
lşletmesi kendisi bize teklif etti ve
açtı. Biz çöplerimizi döküyoruz.
Cumhurbaşkanlığı villasımn çöp-
leri de Orman İşletmesi'ne »it bir
traktörie alınarak oraya döknlü-
yor. tlk zamanlar Cumhurbaş-
kanlığı villasının çöplerini Mar-
maris'e götürüyorlardı. Ancak
sonra vazgeçtiler, oraya atmaya
başladılar."
Yılmaz'dan
(Baftarafi 1. Sayfada)
kendi adaylığını açıklayacak. 21
ağustosta, yani seçimden iki gün
sonra Ankara'da bir basın toplan-
tısı yaparak adaylığını resmen
açıklayacak. Kendisiyle her gün
görüşürüm."
Çayeli tlçe Başkam Şuşoğlu,
"Bn partiye 1983'ten beri emegi-
miz var. Insan çocugunu bofmak
istemez. Mesut Yıimaz da ba
memleketin çocngu oidugu içİB bn
memiekete hizmet edeceği için
destekliyoruz" diye konuştu.
tstanbul'da kaldığı otelden ken-
disiyle konuştuğumuz Mesut Yıi-
maz ise Rize örgütünden ahnan
bilgiler doğrultusunda kendisine
yöneltilen sorulara açık bir yanıt
vermedi. Cumhuriyet muhabiri-
nin, "21 ağustosta adaylıgmızı
açıklıyor musunuz?" sorusuna,
"Yok yok, hayır, benim haberim
yok. Doğru değil" dedi. Cumhur-
başkanı'nın Rize gezisinde bulu-
nacağmı bildiren \ihnaz, "Am se-
çjmleri göreyim, delege seçûnlerini
göreyim demiştim. Yine aynı dü-
şüncedeyim. Henüz değeriendir-
meye ihtiyacım var. Bazı şeyleri
gönnek istiyonım" dedi.
Yılmaz'ın bu tutumu karşısmda
yeniden aradığımız Çayeli llçe
Başkam ise "Bakanın ağzından
kerpetenle laf alırsınız. Ama biz
onun ne demek istedigini anlanz.
Onun çizdiği bir politik straleji
vanbr, onu uygular" dedi.