Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
7 TEMMUZ 1990 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3
Bush'tan
FKÖV kogul
• LONDRA(AA) —
ABD Başkanı Gcorge Bush,
Israil'deki bir plaja, FXÖ
şemsiyesi altındaki
gruplardan birince bir süre
önce düzenlenen saldınnıa
kınanması ve
"planlayıcısının
cezalandınlması" halinde,
örgüt ile yeniden diyalog
başlatacakJannı söyledi.
Londra'da bulunan Bush,
NATO doruğunun ardından
düzenlediği basın
toplantısında, Ortadoğu
banş girişimJerini yeniden
canlandırmayı istediğini
kaydederek "Banş sürecinin
ilerlemesini istiyorum"
dedi.
Panama-Kiiba
krizi
• PANAMA CITY (AA)
— Panama hükümeti, Kflba
Büyükelçiliği'ndeki
personelin büyük bir
bölümünün 10 gün içinde
ülkeyi terk etmesini istedi.
Panama Dışişkri
BakanlığYnca yapılan
r lamada, Küba
ru~>lahatgüzarı, ticari ve
ekonomik ataşelerinin
dışındaki bütün Küba
temsilcilerinin ülkeyi terk
etmesinin istendiği
kaydedildi.
Uberya'da
sıcak günler
• Dq Haberler Senisi —
Liberya'da altı aydır
yönetime karşı mücadele
veren isyancı Ulusal
Yurtsever Cephesi
taraftarlan, ABD'nin
iktidardaki Samuel Doe*yu
devirme konusunda yavaş
hareket etmesini
ekştiriyorlar. ABD
yönetiminin isyancılann
lideri Charles Taylor'un
iktidara geçmesini
desteklemediği bildirildi.
Ion Diescıı
USCden aynldı
• BÜKREŞ(AA) —
Romanya Devlet Başkanı
Ion Iliescu, Çavuşesku
yönetimi devrildikten sonra
iktidan ele geçiren ve
oluşumunda büyük rol
oynadığı Ulusal Selamet
C hesi'nden (USC) aynldı.
l "den yapılan
açiKİamada Iliescu'nun dün
cepheden istifa ettiğj ve
cephenin eylülde yeni
başkamnı seçene lcadar 5
başkan yardıması
tarafından yönetileceği
belirtildi.
Kırgızistan'cla
400 kişi kayıp
• MOSKOVA —
Sovyetler Birliği'nin
Kırgızistan
Cumhuriyeti'nde, geçen
ayın ilk iki haftasmda
meydana gelen çatışmalarda
kaybolan 400 kişinin hâlâ
bulunamadığı bildirildi.
Sovyet resmi haber ajansı
TASS, 4-13 haziran tarihleri
arasında, toprak
paylaşımındaki anlaşmazlık
yüzünden patlak veren ve
197 kiîinin ölümüne yol
açan Kırgız-özbek
çatışmalannın Uzerinden bir
ay geçtikten sonra,
bölgedeki durumu
yansıtırken, daha önce hiç
bir haberinde belirtmemiş
olduğu 'kayıplar' konusuna
değindi. Ajans, çatışmalann
yatıştırılmasından beri
kayıp olan yaklaşık 800
kişiden 387'sinin yerinin
belirlendiğini, ancak 400
kişinin hâlâ kayıp olduğunu
bildirdi.
Moskova özür
diledi
• MOSKOVA (AA) —
Sovyetler Birliği, Stalin
yönetiminin
Mogolistan'daki baskı ve
tasfîye kampanyasından
û n, Mogolistan
haiKindan özür diledi.
Vfoskova'da dün
yayımlanan resmi bildiride,
1930 ve 1940"lı yıllardaki
VJogolistan yetkililerinin,
iönemin gizli polis şefi-
Seria'nın işbirliğiyle,
vlogolistan'daki binlerce
Lsker, aydın, din adamı ve
anatçıyı kıyuna uğrattıklan
:abul edilerek Sovyetler
Jirliği'nin bundan büyük
ıir üzüntü duyduğu
elirtildi.
Ittifakın 'hayatV
}
zirvesi ortakdeklarasyonlasonaerdi
NATOVlaıı Gorbi'ye davetOn altı ittifak üyesi liderin dün Londra'da
sona eren zirve toplantısında Varşova ve
NATO paktlarının artık "hasım olmadıkları"
vurgulandı. Ortak bildiride Varşova Paktı'na
"tehdit ya da güç kullanılmasından
kaçınılması" yolunda bir deklarasyon
imzalanması önerisi yer aldı.
EDtP EMİL ÖYMEN
LONDRA — NATO'ya üye ül-
kelerin devlet ve hükümet başkan-
lannın perşembe günü Londra'da
baslayan doruk toplantısı, dün ya-
yımlanan ortak bildiriyle sona er-
di. NATO liderleri, Sovyetler Bir-
liği Devlet Başkanı Milıail Gorba-
çov'u bir sonraki NATO doruğu-
na konuşmacı olarak davet ettiler.
NATO, aynca Sovyetler Birliği
başta olmak üzere Doğu Avrupa
ülkeleri liderlerini de Brüksel'de-
ki NATO Karargâhı'na "sürekli
diplomatik iliski" kurmaya davet
etti. NATO bildirisi, NATO'nun
Doğu Bloku için tehdit unsuru ol-
madığını göstermek arnacıyla
uzatmakta olduğu "zeytin dah ve
dostlnk eii" olarak nitelendi.
NATO doruk toplantısında,
Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa1
daki gelişmeler değerlendiriidi.
NATO'nun Doğu Bloku'nda deği-
şen koşullara göre yeniden yapı-
lanma öngörülduğti için örgütün
1949*da kuruluşundan beri bu do-
ruk, "en hayati ve önemli
topianb" olarak niteleniyordu.
Toplantı sonunda yayımlanan or-
tak bildirinin, Doğu-Batı üişkile-
rinde varılantarihi dönürn nokta-
sında bir "yeDilenme vc
dönişüme" işaret ettiği görüldü.
Bildiride NATO'nun Birleşik
Almanya konusundaki görüşü de
açıklandı. Sovyetler Birliği, NA-
TO'ya dahil olacak bir Birleşik Al-
manya'nın sahip olacağı askeri gü-
cün Ueride Avrupa için yeniden bir
tehdit oluşturabileceğini savunu-
yordu. Ortak bildiride, "Avnıpa1
da hiçbir uiusun, orantısız bir as-
keri gnce sahip olmaması
saglanacaktır" cümJesiyle bu ko-
nuya da açıklık getirildi. Alman-
ya'nın askeri gücü hakkındaki gö-
rüşmeler, ancak AKKUM'un ikin-
ci aşamasında ele alınabilecek. Bu
aşamada Doğu Almanya'daki
Sovyet kuvvetleri de pazaruk kap-
samına girecek.
NATO toplantısı ardından dü-
zenlediği basın toplantısında ABD
Başkanı Oeorge Bush, "NATOi
nuo (ariiıi bir aşamada tam anla-
nuyla bir dönüşümden geçmekte
oldnğnnn" söyledi. Toplantıyı, 16
üye ülke arasındaki görüş birliği
açısından "gayet basanh" diye ni-
teledi.
Ortak bildiride dile getirilen "iş-
biriiği ve dostluk" ifadelerine rağ-
men Ingiltere Başbakanı Marga-
ret Thatcher ise toplantıdan son-
ra yaptığı basın toplantısında
"NATO, ihtiyatı elden asla
bırakmamalı" dedi. Başbakan
Thatcher, Sovyetler Birliği'nin si-
lahlı kuvvetlerinde modernizasyo-
nun sürdüğünu, "günde 6 tank ile
ber hafta, havadan kara hedefle-
rine aülan 100 adet takiik fiize
iirettiğini" söyledi. Başbakan
Thatcher'ın bu füzelerden söz et-
mesi kısaca TASNf olarak bilinen
ve 300 mil menzili olan yeni tür
havadan karaya füzeleri, NATO-
nun çağdışı kalan kısa menzilli
nükleer füzeleri yerine koyma is-
teğinin bir belirtisi olarak değer-
lendirildi. Ancak NATO toplantı-
sında TASM' konusu ele alınma-
dı. Başkan Bush'un kısa menzilli
nükleer bataryalan geri çekme
önerisine karşıhk, NATO'nun "bir
ölcudc nükleer savunma yetenegi-
ne sataip olmaa gerektlgiııi" belir-
ten görüşü, ancak TASM'leri dev-
reye sokarak dengeleyebileceği dü-
şunülüyor. Ancak bu konunun
ABD ile Ingiltere bir yanda, Batı
Almanya öte yanda olmak üzere
henüz anlaşma sağlanamayan bir
konu olarak kalması bekleniyor.
LöNDRA DEKLARASYONU
İttifakta yeni dönemAvrupa'da degişim
• Avrupa, yeni ve umut verici bir
döneme girmişür. Orta ve Doğu
Avrupa özgiirleşirken, Sovyetler
Birliği, özgür bir topluma doğru uzun
yolcuJuğuna başlamıştır. Bir zamanlar
iosanları ve düşünceleri birbirinden
a>ıran duvarlar, artık çöküyor. •
Bunun sonucunda, bu
ittifak da değişiralere uyum
saglamaJıdjr.
• NATO, tarihteki en başanü
savunma ittifakı olmuştur.
Ittifakımu, ellinci yılına yaklasır ve
yeni bir yüzyıl} karşılamaya
hazırianırken, ortak savunma işlevini
gerçekleştirmeyi sürdürmelidir. Bu
ittifak, yeni Avrupa'nın
şekillenmesinde önemli bir rol
üstlenmiştir. Ancak, kimse gdecekten
emin oiamaz. Son 40 yüdır
yaşadığımu banş ortamım
sürdürebümek için, dayamsmadan
vazgeçmememiz gereklidir.
• AJmanya'nın birleşmesi, Avrupa'nın
bölünmesinin de sona erdiği anlamına
gelmektedir. Özgilr demokrasilerin
oluşturduğu NATO'nun ve
Avrupa'nın siyasal ve ekonomik
birliği içinde yer alacak olan birleşik
bir Almanya, Avrupa'nın kalbinde
gereksinim duyulan istikrann
vazgeçiimez bir unsuru olacaktır.
Ittifakınuz, degişimlere önçülük
etmeüdir.
Dogıı'ya zeytindalı
• Biz NATO'ya üye devletler,
Varşova Paktı üyesi devletlere, artık
düsman olmadığuruzı, herhangi bir
ülkenin toprak bütünJüfilne veya
siyasal bağımsızlığına karşı tehdit
oluşturmayacağımızı ve güç
kullanmayacağımızı veya Birleşmiş
Milletler sözleşmesi ve AGİK nihai
beJgesinin hedef ve ilkelerine aykın
bir tuıurn içine girmeyeceğimizi
garanti altına alan ortak bir
deklarasyon imzalama çağnsında
bulunuyoraz. AGlK üyesi bütün
devletleri, bu açıkiamaya katılarak,
bir saldırmazlık paktı imzalamaya
davet ediyoruz.
• Bu ruh içinde ve ittifakın değisen
siyasal rolünü yansıtmak amacıyla.
bugün Sovyetier Birliği adına Başkan
Mihail Gorbaçov'u ve diğer Orta ve
Doğu Avrupa ülkelerinin
temsilcilerini, Brüksel'e gelerek,
Kuzey Atlantik Konseyi'nde konuşma
yapmaları için davet ettik.
• NATO Genel Sekreteri Manfred
Wörner'e yapılan, Moskova'yı ziyaret
etme ve Sovyet liderleriyle görüşrae
davetini memnuniyetle karşılıyoruz.
• Avrupa'nın askeri liderleri, güçleri
ve doktrinleri hakkında görüşmek
uzere, bu yıl içinde Viyana'da
toplandüar. NATO, ortak bakış
açısının yerieştirilmesj amacıyla,
sonbaharda bu tür bir toplantı daha
yapümasını önerir.
SİIah indirimi
« Kuzey Amerika konvansiyonei ve
ABD nükleer güçterinin Avrupa'daki
acık varlığı, Kuzey Amerika'nın
kaderini, Avrupa'daki demokrasilere
bağlayan siyasal bir anlaşmamn var
olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Ancak Avrupa değiştrken bizler de
savunma hakkındaki görujterimizi
köktenci bir anlayışla değiştirmeliyiz.
• Askeri gereksinimlerimizin
azaltıiraası için somut ve güçlü silah
indirimi anlasmalannm yapılması
esastır. Avrupa'da Konvansiyonei
Kuvvet İndirimi (AKKUM)
anlaşmasına öncelik vermemizin ve
balistik füzeler konusundaki
anlaşmayla koşut olarak bu yıl içinde
anlaşmayı sağlamaya çahşmamızın
nedeni budur.
• Amacımız AKKUM ve balistik
füzelerle ilgili anlaşmaları mümkün
olduğu kadar kısa bir sürede
tamamlamak ve AGtK çerçe^'esinde
yeni konvansiyonei silah indirimi
müzakerelerini gerçekleştirmek
olacaktır.
Yeni strateji
• Sovyet biriikleri Doğu Avrupa*dan
aynlır ve konvansiyonei güçleri
azaitan bir anlaşma inualanırken,
ittifakın güç yapısı ve stratejisi şu
unsurları içerecek şekilde temelden
değişecektir:
— NATO daha ufak ve yeniden
yapılanmış aktif güçlere sahip
olacaktır. Bu guçler yüksek hareket
yeteneğine sahip oiacak, böylece
ittifak liderleri bir kriz anında tepki
gösterebilecek en üst düzeyde
esnekliğe sahip olacaktır.
— NATO aktif birimlerinin hazırhk
derecesmi düşürecek, bunu da
manevraların sayısım azaltarak
gerçekleştirecektir.
— NATO gerektiğinde daha büyük
güçleri oluşturabilecek bir yeteneğe de
sahip olacaktır.
• Banşı korumak için ittifak
öngörülebiür bir gelecekte Avrupa'da
konuşlandınlmış ve gerektiğinde
zamana uydurulmuş nükleer ve
konvansiyonei güçierin uygun bir
karışımını elinde tutmalıdır. -r '•*-
• Avrupa'daki siyasi ve askeri m
değişikh'kler ve gelecekteki
değişiklıklerin izleri müttefikleri daha
da ilerı gitmeye cesaretlendirmektedir.
• Savunma ve sılahiann kontrolüne
ilişkin bu değişim bağlamında ve
NATO'nun tüm üye ülkeleri ile askeri
otoritelerinin tavsiyeleri ile ittifakımız
gerektiği yerde "Ueri savunma"dan
uzakiaşan yeni bir müttefik askeri
strateji hazırlayacak ve daha az
"Ueride" var olmayı öngören, daha
az nükleer silahlara bağımlı "esoek
makal>ele"yi gözden geçirecektir. Bu
bağlamda NATO Avrupa'daki devrim
niteliğindeki değijikliklerle uyumlu
yeni güç planJar; hazırlayacaktır.
AGtK snrecine hız
• Avrupa Güvenlik ve Işbirliği
Konferansı (AGtK) Avrupa'nın
geleceğinde daha etkin duruma
getirilmeli ve Avrupa ile Kuzey
Amerika ulkelerini bir araya
getirmeiidir. Bizler bu yıl içinde
Paris'te yapılacak AGlK zirvesinde
AKKUM anlaşmasının da imzalanrnış
olduğu ve özgür toplumlann
kurulması île korunmaJarını
sağlayacak yeni standartlann
geııriimesıni de destekliyoruz. _ ,„._
Akbulut veMitsotakis Londra'da görüştü
'Diyaloğa devanf kararıTürk ve Yunan
başbakanlannın
NATO zirvesi
sırasındaki ikili
görüşmesinde iki ülke
dışişleri bakanları Ali
Bozer ve Andonis
Samaras'ın yeni bir '
zirve hazırbğını
yürütmekle . '
görevlendirilmesi
kararlaştınldı.
SICAK BULUŞMA — Yıldınm Akbulut ve Konstftntin Mitsotakis arasındaki bn ilk buluşma dostane bir hava içinde gerçekleşti.
BERBERAKİS
LONDRA — Türkiye üe Yuna-
nistan arasında bir buçuk yıl ara-
dan sonra başbakanlar düzeyinde
yapılan ilk göruşmede taraflar, so-
runlann ikili müzakereler yoluy-
la çözülmesi konusunda görüş
birliğine vardılar. Londra'daki
NATO zirvesinin hemen ertesinde
görüşen Başbakan Mldırun Akbu-
ln( ile Yunanistan Başbakanı
Konstaatm Mitsotakis, ilk aşama-
da dışişleri bakanlannın eylül
ayında bir araya gelmesine karar
verdiler. Bozer ve Samaras'ın ba-
kanlıklar düzeyinde karşıhkh ola-
rak yapılacak hazırhklan gözden
geçirmelerinden sonra iki başba-
kanın bu kez Ankara'da kapsam-
lı bir zirvede buluşmalan bekleni-
yor.
Yunanistan Başbakanı Mitsota-
kis'in göreve geiişinden bu yana
Kıbns sorununu uiuslararasılaştır-
ma yönünde attığı adımlar ned^-
niyle Ankara - Atina ilişkilerinin
gerginleşmesine rağmen, Londra
görüşmesi "açık ve samimi" bir
havada gerçekleşti. Bir buçuk sa-
at süren görüşme sonrasmda her
iki başbakan da ayn ayn düzen-
ledikleri basın toplantılannda, iki
ülkeyi ilgilendiren bütün konular-
da diyaloğun sürdürülmesinde gö-
rüş birliği içinde olduklannı ifa-
de ettiler. Başbakan Akbulut bir
tanışma görüşmesi olduğunu vur-
guladığı buluşma konusunda, ga-
zetecileTİn sorularıru yanıtlarken,
"Faydah olamayacagıoa inansay-
dık, bu gdrfişmeyi yapmazdık.
Aksi halde arzu ettikkrimizin ter-
sini eide ederdik ' dedi.
Türkiye Üe Yunanistan başba-
kanları dün NATO zirvesinin ya-
pıldığı tarihi Lancaster House bi-
nasında Türkiye saati ile 14.00'te
buluştular.
özelükle Mitsotakis'in beklene-
nin aksine Kıbns konusunu diya-
log için ön koşul olarak getirme-
mesi, Türkiye tarafında memnu-
niyet yarattı. iki başbakan da bu
konuda Türk - Yunan ilişkilerinin
düzelmesinin Kıbns'a da olumlu
etki yapacağinı savundular. Yuna-
nistan Başbakanı Mitsotakis, Yu-
nanh gazeteciler için duzenlediği
basın toplantısında Akbulut'la
görüşmesi hakkında bilgi verir-
ken, "Kıbns sorunu ile ilgili mü-
zakereterin yüriitiümesi dogrudan
Aopvj* Birkşmiş Milletkr'in ytt-
kisindedir. Ancak bu konu ber iki
ülkeyi de yalundan ilgilendirdigi
için, sorunun çöznmnne yardım-
cı olma zomnluluklan vardır.
Kıbru sorununun çözulmeraesi,
Türk - Yunan ilişkilerinin de so-
nudardan kDrtuianuunası
na gdecektir" dedi.
Kıbns dışında ikili göriişmenin
gündemine gelen diğer iki konu-
yu Batı Trakya ve Ege kıta sahan-
lığı oluşturdu. Ege konusunda
Türkiye bilinen tutumunu yineler-
ken, Mitsotakis kıta sahanlığı ih-
tilafının Lahey Adalet Divanı'na
Igötürülmesi yolundaki Yunan gö-
rüşünü dile getirdi. Akbuiut'un
gündeme getirdiği Batı Trakya ko-
nusunda ise Türk tarafı sorunun
Lozan çerçevesinde diyalog gün-
demine ahnmasını istedi. Başba-
kan bu konuda bilgi verirken, "Ba
fikirde de biriestik" ifadesini kul-
llandı.
Mitsotakis ile bundan sonra ne
zaman göruşeceği konusunda bir
soruyu yanıtlarken kesin bir tarih
olmadığım vurgulayan ve dışişle-
ri bakanlıklan düzeyindeki hazır-
lıkların belirleyici olacağını kay-
deden Akbulut, "Çok kısa bir za-
manda, makul bir süre içinde o-
labiür" diye konustu. Mitsotakis
ise Yunanlı gazetecilerin sorulannı
yanıtlarken Ankara ziyaretinin iyi
hazırlanması ve ikili ilişkilerde ge-
lişme sağlayabilecek olması koşu-
luyla gerçekleşeceğini vurguladı.
Mitsotakis, "Basansızlıga uğraya-
bilecek bir geziyi gerçekleştirme-
yecegim. Ancak gidersem tabii ki
Cumhorbaşkanı OzsJ ile de görii-
şecegim' dedi.
Akbulut - Mitsotakis görüsme-
sinden çıkan sonuca göre yeni bir
zirve, hazırlıklann tamamlanma-
sına, iki ülkedeki siyasi gelişme-
lere bağlı olarak 1990 yılı içinde
gerçekiesebilir. Bu sonucun "Ye-
ni bir Davos süreci mi
başlatacaiı
n
sorusunu yamtlayan
Başbakan Akbulut, "Adını, iste-
diğiniz gibi koyun. Birim amacı-
mız diyaloğun inkıiaya uğraras-
masıdır" dedi.
ZîRVE ANKARA'YI NASIL ETKİLEYECEK?
Nükleer stratejide dönüm noktasıYASEMlN ÇONGAR
LONDRA — NATO'nun kırk bir yıUık
tarihinin en önemli toplantılanndan biri
olarak nitelendirilen Londra zirvesinin so-
nuçlan, Türkiye'yi yıllardır uyguladığı nük-
leer savunma stratejisinde ciddi değişiklik-
ler yapma asamasına getirdi. Kuzey Atlan-
tik tttifakı'nın 'ileri savunma' ve 'esnek
mukabele' anlayışlannda aldığı yeni tutum,
zirvenin Türkiye'yi 'çok yakından' ilgilen-
diren iki tartışma konusunu oluşturdu. *tle-
ri savunma' stratejisinin terk edilmesi yö-
nündeki eğihmi ancak "bölgesel özellikte-
rin gtrekdrdiğ) yerlerde aygulanması" ko-
şuluyla destekleyen Türkiye, bu göruşünün
sonuç bildirisine yansımasını da sağladı.
ABD Başkanı George Bush'un önerileriy-
le gündeme gelen nükleer silah kullanımın-
dan uzakJaşüması eğilimiyse, Ankara'mn
tam desteğini buldu. Türkiye'deki nükleer
başlıklı topçu bataryalarıjun zaman için-
de kaldırılması ve dolayısıyla esnek muka-
bele stratejisinin geçerliliğini yitirmesi so-
nucunu vermesi beklenen bu öneriler, Baş-
bakan Yıldınm Akbolut'un zirvede yaptı-
ğı konuşmada açık biçimde onaylandı.
16 müttefik ülke devlet ve hükümet baş-
kanlannın 1.5 gün süren toplantısı sonun-
da yayımlanan ortak bildiri ileri savunma'
ve 'esnek mukabele' stratejilerindeki deği-
şimi, 'temkinli' bir dille ifade etti. Bu mad-
delere göre nükleer silahlar yeni NATO
stratejisinde 'son basvnrnlacak care' ola-
rak algılanacak.
Bu maddeler kapsamında NATO, Ueri
savunma anlayışından Orta Avrupa'da
özelükle de Batı ile birleşme sürecindeki D.
Almanya topraklanna yönelik olarak vaz-
geçecek, ancak Türkiye'nin tüm sınırlan bu
strateji ile sağianan güvence dahüinde ka-
lacak. Esnek mukabeleden uzaklaşılmasıy-
sa, bu stratejinin ikinci aşamasını oluştu-
ran taktik nükleer silahlarda indirime gi-
dilmesine yol açacak. Bu indirimde en
önemli yeri, Türkiye'de de bulunan nükle-
er topçu mermilerinin Avrupa'dan çeküme-
si tutuyor. ABD Başkanı Bush'un önerdi-
ği yaklaşık 1.400 topçu başlığının sökülme-
si konusunda Türkiye, NATÖ'da etkin bir
tutum aldı. Başbakan Akbulut zirvedeki
konuşmasında yalmzca başhklarm değil,
tümüyle nükleer topçu sisteminin kaldınl-
masının daha doğru olacağını savundu.
Tahrip gücü 0.5 ile 10 kiloton arasında
değişen ve menzilleri 20 küometreli nük-
leer topçu bataryalan Türkiye'de, Erzunım,
Çorlu, Çakmaklı, Ortaköy ve Izmit'te bu-
lunuyor. ABD ile "çifte anahtar' ilkesi çer-
çevesinde kullanılması öngörülen bu batar-
yaların kaldırılmasında Türkiye NATO'da
*en istekli' ulkelerden biri.
Zirve ortak bildirisinin Türkiye'yi yakın-
dan ilgilendiren bir bölümüyse, Avrupa
Konvansiyonei Kuvvet Indirimi Anlaşma-
sı (AKKUM) sonrasmda bütün ittifak ül-
kelerinin güvenüklerinin güvenceye alına-
cağıru öngörüyor. Sovyetler Birliği'nin Do-
ğu Avrupa'dan çektiği askeri birliklerini
Türkiye ve Norveç sımrlanna yakın yerler-
de konuşlandırmasına ilişkin kaygılar ne-
deniyle büdiriye sokulan bu bölüm, ittifak
üyelerinin kendi coğrafyasal özelliklerine
göre güvenliklerinin sağlanması konusun-
da özel önlemlerin NATO gündeminde tu-
tulmasına olanak veriyor.
DUNYADABUGIJN
AUSIRMEN
Atı Alan...
Haber, bayramdan iki gün önce Hürriyet'in manşetindeydi ve
dehşet verici olduğu kadar Türkiye'nin nerelere doğru kaymak-
ta olduğunu da gösterici nitelikteydi. Saygı Öztürk'ün haberini
gazete, "ikinci Rabıta Vakası" başlığıyla vermişti. Ünlü Rabıta
örgütü, Türkiye Cumhuriyeti'nin valilerini hacca çağırıp bütün
masraflarını ödüyor ve dönüşte kendilerine milyonlar değerin-
de armağanlar sunuyordu.
Bu yıl devletin 10 vaJisi, Suudi ihsanıyia hacca gitmişti ve da-
ha önce gidenlerden biri de değeri milyonları bulan hedtyeleri
büyük bir fütursuzlukla -siz buna onursuzluk ya da yüzsüziük
de diyebilirsiniz- cebe indirdiklerini hiç sıkılmadan söyleyebili-
yordu.
Devletin valilerintn Suuditer tarafından masrafları karşılanıp
ceplerine para konarak hacca gönderilmelerine, sonra da 30-40
milyonluk armağanlar almalarına aracılık eden kişi ise Çanka-
ya'da oturan adamın kardeşi Kbrkut Özal'dı.
Haber ile ilgili yorumu tam bayramın ilk gününe rastlatarak
kimsenin içini karartmak istemedim. Gerçekten olay iç karartı-
cı, hatta ondan da öte bcyutlardaydı. Çankaya'da oturan ada-
mın dolar milyarderliği ailenin ikbal yıllarıyla çakışan kardeşi,
devletin içine el atıyor ve laiklik ilkesini hallaç pamuğu gibi sa-
vuracak girişimlerde bulunabiliyordu. Amacı şeriatı yaymak olan
bir örgüt, Türkiye'nin yönetim kadrolarına şeriatçıların sızdınl-
ması operasvonunda rahatça yer alıyor ve yabancı bir devlet,
devletin valilerinin cebine para koyabiliyordu.
Tek başına ele alındığında bile dehşet verici olan olay son yıl-
lardaki öbür gelişmelerie biriikte incelendiğinde daha da tüyîer
ürpertici boyutlara ulaşıyordu.
Artık laik Türkiye Cumhuriyeti'nin "bütün kalelerine girilmiş,
bütün tersaneleri ele geçirilmişti ve bütün bunlardan daha elim
ve vahim olmak üzere..." de...
Ülkenin doruklarında esen tarikatçı rüzgârlan, kısa sürede tüm
kurumlan altûst etmeye hazırlanan bir şeriatçı fırtınasına dönüş-
mek üzereydi.
Eğitim birliği ilkesinin çiğnenmesiyle, şeriatçı kadrolann dev-
let kurumlarına yerleştirilmesi operasyonu başan ile sürmekteydi.
Önceki yıl, kaymakam, vali, emniyet müdürü kadroları için adam
yetiştiren kamu yönetimi bölümüne başvuran öğrencilerin %
41'nin İmam Hatip kökenli olmaları tabii ki raslanü değildi. Ana-
dolu'nun birçok bölgesinde adliye mensuplarının, yargıcından
mübaşirine, toplu halde cuma namazlarına gitmeleri, kişilerin
inançları ile ilgili bir davranış olmanın ötesınde, devletin tüm erk-
lerinin şeriatçılar tarafından ele geçirilme operasyonunun var-
dığı noktayı gösteren bir belirtiydi.
Istanbul'da güvenlik guçlerınin, laik olan ve olmayan vatan-
daşlara ayn ayrı davranmaları ve çifte standart uygulayan bu ör-
gütün hiçbir olayı çözememesi, ama umarsız örgütün, umursa-
maz müdürünün (üstelik her gittiği yerde olayları arttırdığını geç-
mişi de gözler önûne seriyor) kılını bile kıpırdatmadan koca kenti
bırakıp gitmesi karşısında hiçbir şey yapılamıyordu. Çünkü, sa-
yın müdür İslamcı görüşün sahiplerinden biriydi ve o görüş, za-
ten aralarında Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı da olmak
üzere devietin doruklarını ele geçirmiş bulunmaktaydı.
Şeriatçıların devleti ele geçirme operasyonunun vardığı bo-
yutları kavrayamayan kimi iyiniyetli laikler ise hâlâ TCK 163'ten
medet ummaktadırlar. Tavanca laikJiği korumaya azimli bir ikti-
dar ile tabanda onu tehdit eden güçter olması durumunda iş gö-
rebilecek olan 163. maddenin, tabanı tavanından, başka bir de-
yişle halkının çoğunluğu, iktidan ve devlet mekanizmasını ele
geçirmiş şeriatçı güçlerden daha laik olan Türkiye'de bir işe ya-
ramayacağını bilen kimi tarikatçılar da laikiik karşıtı güçlere uy-
gulanması gereken bu maddeyı güya yünjrlükte tutar görüne-
rek geniş toplulukiara okunan ninnıye katdıyorlar, bir yandan da
polisin, valilerin, kaymakamlann, milli egitirn kadrolarının yargı-
nın laiklik karşıtlan tarafından ele geçirilmesi operasyonunu hız-
landırıyorlardı.
1990 yazında. laik cumhuriyetm içini oyma operasyonu hızla
sürmektedir. Ceberrut, baskıcı bir iktidar bir yandan özgüriük-
lere karşı çıkar, demokrasinin türn kurallarını hiçe sayarken, öte
yandan da laiklik ilkesinin tarihe karışması için tüm hazırlıklara
kol kanat germekteydi.
Bu durumda Türkiye, uçurumun eşiğine gelmiş bulunmakta-
dır ve işin kötüsü artık yukandan umar beklemek boşunadır.
Tüm muhalefeti, sağlıklı kalmış tüm kurumları ve Türkiye Cum-
huriyeti'nin laik tüm yurttaşları, hepimiz hâlâuyanık olmaz,amafv
sız btr siyasal mücadeleyi tüm güçteriyle hemen başlatmaz isek
atı alan Usküdar'ı geçecek, laik Türkiye Cumhuriyeti tüm kurum-
larıyla yok edilecektir.
WASHINGTON
Kandemirlden 'patrîk
yemeğine' boykot
UFUK GÜLDEMİR
WASHINGTON — Tarihte ilk
kez gerçekleşen, bir Fener Patri-
ği'nin ABD ziyareti, çeşitli boyut-
lanyla dikkatleri üzerine toplama-
yı sttrdürüyor. Bayram süresince
bu konuda meydana gelen ilginç
bir gelişme, Türkiye'nin VVashing-
ton Büyükelçisi Nüzhet Kande-
mir'in, Fener Rum Patriği Dimit-
rius onunma ABD Dışişleri Ba-
kanlığı'nda verilen aksam yeme-
ğine, davetiyede yer alan ifadele-
rin yaratnğı rahatsızlığın bir uzan-
tısı olarak katılmaması oldu. öte
yandan ABD, daha önce "başkan
yardımcısı" düzeyinde katılmayı
İcararlaştırdığı Patrik onunına ve-
rilecek "ruhani kongre" yemeği-
ne "başkan" düzeyinde katılaca-
ğını açıkladı. Hatırlanacağı gibi
Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in
ABD ziyareti sırasında Başkan
Yardımcısı olan George Bush, Ev-
ren'in Türk BüyükelçüigTnde ver-
diği yemeğe katılmamıştı.
ma yapan Büyükdçi Kandemir,
"Patri|i evinde agırlamakUn"
duyduğu memnuniyeti vurgula-
dıktan sonra, Patriğin ziyaretinin
Türkiye bakımından oturduğu
çerçeveyi şu sözlerle ifade etti:
"Farklı dinlere mensup vmtan-
daşlanmızın, birlik ve beraberiik
rubn ile ülkeânin menfaatleriai
ber vesileyle savunma beyecanı
içiDde olması Türkiye Curaburiye-
fj için daima bir öviiııç ve giic lay-
nagı olagelmiştir. Sizia de bn duy-
gularia dolu olarak ABD ziyaıc-
tinizi en iyi şekilde değeriendire-
ceğinizden eminiz."
Patrik de cevabi konuşmasında,
bir din adamı olarak Washing-
ton'da bulunduğunu vurguladı ve
"Siyaseti her zaman siyaset adam-
lanna ve diplomattara bırmlop, ki-
lise olarak insana refahını ve Wl-
hassa ebedi kurtulnsunu kazaodt-
racak olan kutsal ve manevi şty-
lerle ugraşıyonız" dedi.
Aynı gun akşam, Gaziler Baka-
nı Edward Denrinski, Patrik onu-
Bu tavrın, davetiyenin "Ortodoks evrensel
patriği" şeklinde düzenlenmesine tepki
oiduğu kaydediyor.
Fener Rum Patriği, Washing-
ton'a arife günü, üzerinde Bizans
tmparatorluğu'nun san zemin
üzerine çift başlı kartal olan bay-
raklannı taşıyan Yunan hüküme-
ti tarafından tahsis edilmiş bir
Jumbo jet ile geldi. Patrik, her
yundışı seyahatinde gelenekleşti-
ği üzere önce Türk Büyükelçisi'ni
ziyaret ederek programını açtı.
Türk Büyükelçisi Nüzhet Kande-
mir de yine Türk diplomasisinin
yerleşmiş bir geleneği uyannca
Patrik onunına "biiyükelçilik
konutunda" tamamen "özel ve
dini" nitelikte bir öğle yemeği ver-
di.Yemeğe Patrik vç heyeti, ABD
Dışişleri'nin insan hakları ile gö-
revli müsteşar yardımcısı Büyükel-
çi Richard Shifter, Dışişleri Ba-
kanlığı Güney Avrupa Dairesi yeni
direktörü David Ransom, Kuzey
ve Güney Amerika Başpiskoposu
Yakovos, Türk-Amerikan toplu-
munun temsilcileri, büyukelçilik
din işleri müşaviri Dr. Abdülbaki
Keskin ve VVashington Kardinali
Dickey ile Yahudi cemaati temsil-
cileri katıldı. Yemekte bir konuş-
runa ABD Dışişleri Bakanlığı'nda
bir yemek verdi. Dışişleri'nin iki
numarası Lawıence Eagleburger,
daha önceden katılacağı bildiril-
mesine karşın bu yemeğe katılma-
dı. Türk Büyükelçisi Nüzhet Kan-
demir de yemeğe gitmedı.
Cumhuriyet'in konuya ilişkin
sorulannı yanıtlayan bir ABD Dı-
şişleri yetkilisi, "Biz her seydea
önce Saym Patriği bir Tnrk vataa-
daşı olarak kabnl ediyoraz. Ken-
dileri itibarlı"bir dini Uder oltrak
Amerika'yı özel nilelikte ziyaret
etmektedirier. Ziyaret hiçbir şekil-
de resmi bir nitelik taşıraamakta-
dır. Ancak birçok başka dtoi Hder
gibi Amerika'da geniş bir hösnü-
kabul göreceklerdir" dedi. Söz ko-
nusu yetkıli, Patriğin ziyaretinin
"ABD'nin, Türkiye'nin toprak bö-
tiinlagüne olan taahhütlerioi ik-
lal ettigi" gibi gösterilmek isten-
diğini kaydettikten sonra, "Tiirk
Biiyökelçisi'nin, onurnna yemek
verdigi bir dini lidere bizim Ame-
rika vizesi vermiş otmaauz, Tir-
kiye'ye olan taakkillcftabi Ihlal
ettigimiz anlamın gctaet"dedi.