23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 TEMMUZ 1990 CUMHURİYET/1S HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN Meteoroloiı Genel MûdOrtûğû'nden aiınan biigrye gtre yurâun kızsydofiü tesmteri parçalı buhıCu, Doflu Ana- dokı'nun kumdoflusu saüanak v« gök gûrûftfiU fl* feTMki I b l g fl pfe y I r az buluflu ve açık geçecek H/WA SICAKLIĞI Bıraz artacak RÜZGÂR Kuzey ve ooflu yönlerderı hafit ara sı- ra orta kuvvette esecek Deniztenmız- <Je, GOney Ege ve Doju Karadenız'de yıkte te karayd, Ooju Aköerazöe lo- dos, âteM derKzfcrimi2de ytMc ve poy- razrjan 2 ila 4. Ege'de 5 kuvvetnde, «atto 4 ila 16. Ege'de 21 deniz rrai A 36° 22° Dtyartatar A 32°18°&«me A 3S°Z2°£nmc*ı A SCPiy&zunım Y 28° B°EsWef»f A 30° 13° GasMep A 3f25°Sresun 3e°22°Manısa 35°18°KWaraş 39° 13° Mersın 25° 6°MuJta 31° 15° Muş 3e°22°N*te A 37°24°Gumûş(ıaneA A 2 8 ° W H a M * ı A 3S t> 21° Sparta A 34° 17° fetanW A 33°M°izn* A 32?9>!tes ftızfa esecek. daJga ytitee*f0i Akdemr'd* 0 1 ila 0.5 ötekı üenız- lenmizde 05 ilâ 15, yer yer 2 m dolaymda olaca* Van Gölü'nde hava parçalt ve az bulutkj geçecek. rûzgar kuzey yönlerden hafif olarak esecek Gûl küçük datgalı olacak. Bolu Bursa Canaldoıe Çonjm Denıri . A 26° 13° Kastamonu A A 30» 12° Kaysen A 3f 16° KırMareü A 32°19°Konya A 29° 14° Kûtaflya A 34°21°MaMya 2S°17°Oniu 25°K)°Röe 31° 18° Samsun 30°17°S«r1 27°20°Smop 3 5 ° 2 1 ° S M S 25° 7°Van!ti 29°12°tataon 30° 12° fcnceli 32°19°Uşak 29°15°V&n 31° 14° Vtzgat Î2° 16° Zonguttak A 35° 21° A 35°20° A 31° 23° A 32° 20° A 29° 17° A 30° 13° A 25° 17° A 25° 17° A 25°18° A 36° 23° A 28° 18° A 28° 12° A25°17° A 32° 16° A 32° 15° A 27° 13° A 29° 13° A 28° 18° ı buiuflu J îtariı A-açık B-bukıtkı G-«ûneslı K-kartı S-s.slı Vyajmurtu Kahıre • DÛNYA'DA BUGÛN Amstertam Amman Mna O Barcetona Bwd Bdgnd Bertn Bom Bnttsel Butapeşfc Cenevre C Okfe Duhai Fnnkkrt Gime Habnfa Kanre ürftoşı A 23° A 38° A 34° A 45° A 31° A 30° A 35° Y 23° Y 22° A 24° Y 25° A 29° A 38° A 40° A 44° Y 24° A 37° Y 23° A 37° Y 23° Y 22° A 37° Lenıngrad Londfa Madnd MBano Montreal Mosmva Münth Ne* Yortc ftttı Pans Prag Rtyât Rofns Şofv, Şam üüAvn üınus Venedık VTyana Y 22° A 24° A 35° A 30° A 20° A 24» Y 24° Y 30° Y 22° A 25° Y 25° A 44° A 31° A33° A 38° Y 30° A 34» Y 23° A 30° A 30° tâstııngtanA 30° Ziinh A 29 BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 1/ Bir savaşı yönetme sanatı. 2/ Çam ağacı- nın reçineli kabuğu. 3/ Yumurta biçimin- de ve sekiz delikli ne- fesli çalgı. 4/ llenme, beddua... Dahil... Ta- kımlar grubu, kttme. 5/ Doğu... Bir nota. 6/ Seciye, karakter... Üzerinde yaa yazma- ya, arasında evrak saklamaya yarayan deri kaplı altJık. 7/ lpten düğümlü saçak- laria olusturulan bir el sanatı. 8/ Nesne, şey... Küçük bitki- lere verilen ortak ad. 9/ Göçebe balık- lann, ısı düşmesi sonucu Karadeniz- den Marmara ya da Akdeniz'e geç- meleri. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Karar vermedAı önce aklın bir jeyi incelemesi. 2/ Ayak... Büyük tencere. 3/ Sairançta bir değertendirme ve klas- man sistemi... Kimi top oyunlannda kullanıJan bir el aracı. 4/ Merhamet- li, yufka yürekli... Hücre yapısında bulunan ve proteinlerin 6luştu- rulmasında önemli rol oynayan asit grubunun kısa yazıbşi. 5/ Erek... Nazi partisinin hücum kıtasını simgeleyen harfler. 6/ Bir sonuca ulaşılana değin yapılan aynı eylem... Küba kökenü bir dans ve mü- zik. 7/ "Saçma sapan, derii toplu" örneklerinde olduğu gibı anla- Umı güçlendirmek için sesçe benzer sözcüklerin ust liste kullanıl- masına veriJen ad. 8/ Nikelin simgesi... Rey. 9/ Bir Uzakdoğu dö- vüş sporu. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet ZaroAga KODA-K Fotoğraf makinelen HafH 2»ri. BROWNiES HAWR-EYE] •İPOCKET-KODAKS Her yerde arajnnız. 2 TEMMUZ 1930 thtiyar Zaro Ağa nihayet gazetecileri atlattı, kimseye haber vermeden Amerika'ya sıvıştı. Seyahat için epeyce hazırlıklar yapıldığı halde bundan kimsenin haberi olmamıştır. Seyahat için Amerika hükûmeti müsaade venniş, Zaro Afaya bir kostüm satın aJınmış, bir boncuklu entarı ve bir takke yaptınlmıştır. Ihtiyar hazırhklan nihayet bulduktan sonra kendini götürecek tüccar ile cuma günü Istanbul'dan ayrılmıştır. Zaro Ağa cuma günü gideceğini mahallesindeki dostlarına bile habcr vermemiş, kansı ile helâllaşmağı kâfi görrnüştür. Zaro Aga Amerika'da 4-5 ay kadar kaldıktan sonra avdet edecektir. Kendisini götOren tüccar torununa da 1000 lira vermiştir. Zaro Ağa yolda tzmir'e de uğramıştır. Izmir'lilerden birçoğu vapura kadar giderek kendisini görrnek istemişlerse de bir buçuk asırlık ihtiyar uykuda olduğundan emellerine muvaffak olamamıslardır. Nihayet bir zat görüşmeğe muvaffak olmuştur. Sıhhati hakkında sorulan suale cevaben: "— Ben şimdi içki aleyhtarlığı yapıyorum. Bu ana kadar ağzıma bir damla içki koymadım. Amerika'ya gidince kendimi göstererek içkinin fenahğını anlatacağım" demiştir. Evlenip evlenmiyeceği hakkında da: "— Eh... evlât, bizden geçti artık o işler!" cevabını vermiştir. o Ağa Amerika'ya giderken Atina'ya gelrajş ve M. l zelos'u ziyaret etmiştir. MMıcccel Hum 1930 Türkiye Güzellik Kraliçesi Mübeccel Namık Hanım, BrezJlya'mn merkezi olan Rio de Janeyro şehrinde icrası mukarrer dünya güzellik raüsabakasına iştirake davet edilmistir. Paris beynelmilel güzellik müsabakasının mürettibi olan Mösyö Maurice de Waleffe gazetemiz vasıtasile Mübeccel Namık Hanıma bir mektup göndererek Rio sehrine hareket etmek ttzere nihayet 22 temmuzda Paris'te bulunmasını rica etmektedir. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Kendi kendini kontrol 2 TEMMUZ 1960 Uluslararası Basın Enstıtüsünün lsveç Başkaru Allen Hernelius, dün saat 14.00 de, Türk basınının "kendi kendini kontrol" etme sisteminin esaslannı tesbit etmek maksadıyla kurulan komitenin tstanbul Gazeteciler Cemiyetindeki toplantısına katılmıstır. Allen Hernelius temaslan hakkında şunlan söylemiştir: "— Ingiltere ve lsveçte gazeteciler arasından secilmis haysiyet divanlan ve basın komiteleri vardır. Bunların kuruluş ve geçirdikieri tecrübeler incelenmiştir. Türk basınının kendi kendini kontrol sisteminin esaslarını tesbit etmek üzere kuruünuş olan komite dünkü çahşmalannda gazetecilerin hareket tarzlannı duzenleyen bir tüzük ve kurulacak haysiyet divanının gözönünde tutacağı ana prensipleri haarlamıştır. Aynca bu tuzüğün ve haysiyet divanının nasıl işleyeceği tartışalarak tsveç, Japonya ve Amerikada buna benzer teşekküllerin nasıl çaliîtıkları incelenmiştir;' Daha sonra ideal bir basın sistemi üzerinde neler dusünüldUğü sorulan Uluslararası Basın Enstitusü temsilcisi AlJen Hernelius fikirlerini şöyle açıklamıştır: "Ben bir basın kanununun mevcut olmasına taraftanm. Ancak bu kanun gazetecilere bir engel ve tehdit vasıtası olmak yerine basının faaliyetlerine yol gösterici, basına haklar tanıyıcı mahiyette olmalıdırf' GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuhyet Sudan'da darbe 2 TEMMUZ 1989 Svdan'da General ömer Hasan-El Beşir liderliğindeki ' ecilerin durumu tamamen kontrol altına aldıkları b«.uiriliyor. Darbe sonucu iktidardan düsürülen Basbakan Sadık El-Mehdi'nin akıbeti hakkında çelişkili haberler alınıyor. AP'ye göre baa kaynaklar başbakanın kaçtığını beürtirken, bazı görgü tanıklan ise El-Mehdi'nin askerler tarafından evinden göturülürken görüldüğünü söyiüyorlar. Kansız darbeden sonra resmi Omdurman radyosundan bir açıklama yapan darbecilerin lideri Beşir, ülkede Basbakanlığı, Savunma Bakanlığı'nı ve Silahlı Kuvvetler Komutaniığı'nı kendisinin üstlendiğini ilan etti. Darbenin ne sağcı, ne solcu, ne partizan, ne de ırkçı olduğunu söyleyen General Beşir, eylemlerini "Ulusal Kunuluş Devrimi" olarak niteledi. Darbeci general, kendilerinin Mısır'da sürgünde bulunan devrik diktatör Cafer Nimeyri yanlısı da olmadıklannı kaydetti. TARTTSMA Sınav DeğU Rezalet Sınavların eğitim düzeyimizi yükseltmekle hiçbir ilgisi yok. Böyle eğitim seviyesi yükselmez. Yapılanlar öğretmenlere işkenceden başka bir şey değil. Eğitim söz konusu olduğunda, Sayın Baka- rumızdan, bakmayanımıza kadar, herkes öğ- retmenlik mesleğinin en kutsal bir meslek ol- duğunu, öğretmenlerin fedakârlıklarını, on- lann en çok saygıya değer kişiler olduklannı söyler de söylerler. Bizleri methetmede yarışa girerler. Bizler de mutlu oluruz, hatta onlar bizi methettikçe gözlerimizin yasla dolduğu bi- le görülür. Vaatler, vaatler vaatler... Ama lafla karın doymuyor. Enerjisiz gemi yürümüyor. 9-10 haziran günü öğretmenlerin küJtür se- viyesini yükseltecek, onlann bir üst eğitim ku- rumunu bitirmelerini sağlayacak sınavlardan biri yapıldı. lçimizde çok uzak yerlerden kal- kıp, uykusuz yorgun gelenlerle, yaşı 6O'ı geç- mis, gözleri okuyacağını gözlükle göremeye- cek kadar bozuk, yardımsız yürüyemeyenle- rimiz vardı. Bunlann smava giriş sebepleri eği- tim seviyelerini yükseltmek miydi acaba? Hayır. Herkesin bildiği gibi derece ilerleme- sini alabilmek. Böylece bozuk olan ekonomik durumunun biraz düzelmesiru sağlamaktı. Sınavların eğitim düzeyirnizi yiikseltmekJe, hiçbir ilgisi yok. Böyle eğitim seviyesi yüksel- mez. Yapılanlar öğretmenlere işkenceden baş- ka bir şey değil. Bizler çoğurauz öğretmen okulu çıkışlıyız. Bu okullarda hiç yabancı dil öğrenmedik. Özel dershanelere gidip ya da özel öğretmenlerden de öğrenemeyiz. Eğer o ekonomik güce sahip olsak çocuğumuz yerindeki gözetmenlerin de- netiminde sınavlara girmezdik. O sınavlarda meydana gelen onur kıncı çirkinliklere katlan- mazdık. Evet, onur kıncıydı. Ağlıyor, "Ne olnr hiç olmazsa fngilizceden yardım edin" diye âde- ta yalvarıyorlardı torunlan yaştaki gözetmen- lere. Güçsüz, garip, ezik hissediyordum ken- dimi. Eğitimciler en eğitimsiz bir biçimde eği- tilmeye mi çalışılıyor? Yoksa bilerek işkence mi ediliyor? örgütsüz buakılmamazın, sendi- kamızın kurdurulmamasının sebepleri bunlar değil mi? Sayın Bakan, göreve başladığı ilk günlerde öyle güzel sözler soylemiş, bizden biri gibi dav- ranmıştı ki... tnanmıştım. Soyadı gibi güzd bir bakana kavuştuk demiştim. Söylediği gibi ger- çekten eğitimimizde yeni bir çığır açacağını sanmıştım. Çünkü eski eğkimcüerden, onla- rm tecrübelerinden yararlamp onlarla birlik- te ulusumuz için en iyi olan eğitim sistemini bulacağını söylüyordu. "Taklitçilikten kaçınıp bize uygun olanı bizle" bulacaktı. Saygmhğımızı artttrmamız için "ekonomik özgüriüğümüze kavnşmamı- zın şart olduğunu" söylüyordu. "Ek bir işte çalışmak zorunda kalan ögretmenin saygınlı- gını koruyama>-8cağınj" bildiğini söylüyordu. Inandım. Ne bileyim onun da geleneklere uy- duğunu. Sayın Bakan, eğitimimizin eksikliklerini bil- miyor mu? öğretmenlerin ekonomik bunalım içinde olduğunu bilmiyor mu? Eğitimcilerin sendika kurunca sorunlannı çözmede güçle- neceklerini bilmiyor mu? Eğitimimizin sorun- larını, bunlann nasıl giderilebileceğini bilmi- yor mu? Bugün ögretmenin günlük bir gaze- teyj bile güçlükle alıp okuyabildiğini bilmiyor mu? MEZTVET AKSEKİ Enekli öğretmen Fotoğraf Okurunu Arıyor! Kuramsal tartışmalann olgunlaşmasına yardımcı olabilmek için İFSAK'ın 1987 yılından bu yana her yıJ çıkardığı "Basında Fotoğraf Yazıları" cildini alanların sayısı yılda 30'u geçmiyor. Fotoğrafçı arkadaşım Aramis Kaiay bu kö- şede yayımlanan yazısına "Fotoğraf Yazannı Anyor" başlığını koymuş. Kalay'm düşünce- lerini tamamlamak için ben de yukandaki bas- lığj seçtim. Ülkemizde fotoğraf gibi tüketicisi sınırlı olan bir çalışraa alanının doğal olarak üreti- cisi de sınırlı oluyor. Az sayıda çıkan fotoğ- raf yayımlarının hemen kapışılmasını bekli- yor insan. Yunanislan'da üç fotoğraf dergisi çıkarken bizde fotoğraf dergilerinin yasamla- rını sürekli kılamamalannın nedeni yalnız kâ- ğıdm pahahlığı mı? Kuramsal tartışmaların ol- gunlaşmasına yardımcı olabilmek için İF- SAK'ın 1987 yılından bu yana her yıl çıkardı- ğı "Basında Fotoğraf Yazıian" cildini alanla- rın sayısı yılda 30'u geçmiyor. öteki sanatlar da aynı kısır döngüyü yaşı- yorlar. Izleyicisi fazlaca olan sinemamn ve mü- ziğin okur kitlesi nedir? Yaşayan bilimsel der- gileri kaç tanedir? Bu sanat dallarının izleyi- ci sayısı kendi okurunu çıkarmaya, dergisini yaşatmaya yetmiyor. Çünkü edindiğimiz kül- tür yalmzca izleyerek tuketmeye yönelik. öy- le ki bazı kesimlerde festivalleri izlemek mo- daya dönüştü. Her şey, etkinliği izlediğimfz mekândan aynlinca bitiyor. Günlük gazeteler- deki eleştiri yazıları ve ilgili sanat dalının öz- gün dergileri ile izlediklerimizi yorumlama zahmetine girmiyoruz. Sonuçta, yorumlama yeteneğini geliştirmeye niyeti olmayan bir top- lum sınırlı sayıda dergi, kitap, makale ve ya- zar yaratabiliyor. Yazarlık kurumu oturmadığı gibi izleyiciler eleştiriye ve tartışmaya açık ol- madıkları için bu kez mevcut yazarlannı tu- ketmeye başlıyor. Öte yandan, fotoğraf etkinlikleriyle ilgili ya- zıların bir bölümü yalmzca tanıtmaya yöne- lirken bir bölümü salt etkinliği gerçekleştire- ni yüreklendirme ve bazı ılişkileri konımak için kaleme alınıyor. Doğal olarak suya sabuna dokunulmuyor. Sonuçta etkinlik değerlendir- me yazılarım okuduktan sonra yeni bilgilerle donanmıyorsunuz. Bu duruma gelinmesinde açık bir toplum olmamanın önemli payı var. Karşı tarafla ilişkilerim bozulur mu düşünce- si açık eleştiri yolunu baştan kapatıyor. tster istemez etkinlik sahibinin gıyabmda geçen dost sohbetleri önem kazanıyor. Kendi uğraş alanlarını bilimsel, saydam, duzeyli bir tartış- ma ortamına dönüştüremeyen fotoğrafçılann kendilerini geliştirmeleri, üretilenleri sağlıklı değerlendirebümeleri olanaksızlasıyor. Sonuçta; ödül, unvan ve yanşmalar bol bol konuşuluyor, acelece gerçekleştirilen etkinlik- ler ortaya çıkıyor, fotoğraf dergileri yaşamı- vor, insan ılişkileri feodaJliğini koruyor. Böyle bir ortam yeni kurumlar, yeni olanaklar, yeni yazarlar yaratabilir mi? tBRAHtM AKYÜREK Fotoğrafçı/tstanbul Açık Mektup5 Yazarına Zira biz, Atatürkçülüğü gerçekten duyumsamış ve özümsemiş bir kuşağız. Atatürkçü iki oğul yetiştirdik, Atatürkçü torunlar yetiştiriyoruz. Onun için bugün olanlara, yapılarüara bazıları gibi hoşgörü ile ya da umursamazlıkla bakamıyoruz. 30 mayıs günlü Cumhuriyet gazetesinin 2. sayfasında yayımlanan, "Özai'a Açık Mektnp" başlıkh yazıruz, hele bizler gibi toplumdaki ak- tif işlevini tamamlamış kişiler için bir umut, sevinç ve gurur kaynağı oldu. Yansız, nesnel, ama gerçek Atatürkçü ve yiırekli yazınız için sizi coşku ile kutluyoruz. Kuşkusuz bazı köşe yazarlanndan, özal'ın bugünkü konumunu ir- deleyen çeşitli eleştiri yazıJan okuduk bugü- ne dek. Basının görevlerinden biri de toplu- mu bilinçlendirmek, bazı konularda uyarmak değil midir? Cumhuriyet gazetesi yazarlan bu görevi, çoğu kez özgürlükleri hatta yaşamla- n pahasına üstleniyorlar. Bu yadsınamayacak bir gerçek. Ancak bu çevrenin dışmdaki bazı kişiler, önyargüı düşünerek bu y, zılan, her za- man olduğu gibi Cumhuriyet gazetesinin ide- olojik eğilimi kapsamında değerlendirebilir- ler. Varsm öyle düşünsünler. Sayın Prof. A. Giünez, sizin gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin en önde gelen üniversitelerin- den birisinde görevli bir profesörün bütün riskleri göz ardı edip bunca sağduyulu bir dü- şünce ürününü milyonların, daha da önemli bazı makamlann gözü önüne serrnesi uygar bir yüreklilik ve gerçek yurtseverlik, gerçek Atatürkçülüktür. Bu vesile ile genç beyinleri nasıl pırıl pırıl bir ışık ile aydınlattığınızı öğrenmek ne denli sevindiriri ise bu yazınızla âdeta bir sonun baş- langıcını vurguladığınızı sezinlemek de o denli esenletici. Yazının basında toplumdaki aktif işlevimi- zi tamamladığıraızdan söz etmiştim. Ancak Atatürkçü olarak işlevimiz hâlâ sürüyor. Ge- rektiği zaman, gerektiği yerde ölünceye dek de sürecek. Zira biz, Atatürkçülüğü gerçekten du- yumsamış ve özümsemiş bir kuşağız. Atatürk- çü iki oğul yetiştirdik, Atatürkçü torunlar ye- tiştiriyoruz. Onun için bugün olanlara, yapı- lanlara bazılan gibi hoşgörü ile ya da umur- samazlıkla bakamıyoruz. Eşimle sabah gazetemizi okuduktan sonra çoğu kez öfke ile bazı bazı umutsuzluk ve ka- ramsarlıkla bazen de bugün olduğu gibi bu- ruk bir hoşnutlukla konuşmalar yapıyoruz. Güncel sorunlarımızın artık büyük bir bölü- münü çözümlediğimiz bu dönemimizde, bu konular yaşamsai bir sorun olarak önüroüz- de her gün bir çığ gibi büyüyor. Böylece en doğal ya da en sert tepkilerimi- zi hak edenlere gösterememek, duyuramamak ve her şeyi rahatça kabulleniyormus gibi otu- rup beklemek ağınmıza gidiyor; bizi bu çığın altında ezıyor. Zaman zaman toplumumuzdaki düzensiz- likler, çarpıkhklar ve yanlışlar konusunda il- gililere, gazeteye yazüar yazdığımız oluyor. Ga- zetemiz de doğal olarak bu tür yazılara ola- nakları ölçüsünde yer verebiliyor ve elimiz böğrümüzde kalmaktan bir ölçüde kurtu- luyoruz. Sayın Gitmez, yetkisi daha yaygın ve güçlü olacak sizin durumunuzda kişilerin ve artık edilginlikten, tepkisizlikten silkinip haksızhk- lara, yanlışhklara baskaldıracak ve böylece siz- leri daha da yüreklendirecek insanlann gide- rek çoğalmasını düşlüyorum. En büyük makamın 'alışmak istemediğimiz' sahibine, çıkarcı çevresinin değil ama sağdu- yu sahibi sade vatandaşlann da ülke sorun- ları hakkında neler düşündüğünü duyurma- sım dihyorum. Şu anda ise düşlediğim tek şey Sayın özal'ın bugünkü yazımzı okumuş ve ar- tık 2 x 2'nin 4 ettiğini anlamış olmasıdır. Say- gılanmla... TÜRKÂN ERKİN TÜRK HAVA YOLLARI A.O/DAN — Ortaklığımız, Malatya Satış Müdürlüğû ihtiyacı olarak 1 adet otobüs. kapalı zarfla teklif alma usulü uygulanmak suretiyle 1 yıl süreyle kiralanacaktır. — Anılan kiralama işinin toplam tahmini bedeli 22.880.000: TL. olup konuya iliskin geçici teminat tutarı 91520& TL'dır. — Kapalı zarfla verilecek teklif mektupları en geç 16.07.1990 günü saat 17.00'ye kadar İstanbul, Atatürk Havalimanı THY A.O. Genel Yönetim Binası B Blok Asma kat adresinde mukim Alım Satım Kurulu Başkanlığı'nda bulundurulacaktır. Anılan gün ve saatten sonra elden verilen veya posta ile gönderilen teklif mektupları kabul edilmeyecektır. — Konuya ilişkin ihale 17.07.1990 günü saat 10.00'da yukandaki adreste yapılacaktır. — Tahmini bedeli aşan teklifler değerlendirme dışı bırakılır. — Şartnamede istenilen tüm belgelerin aslı veya noterden tasdikli suretlerin ibrazı gereklidir. — Şartnameler yukarıcia belirtilen adresten Malatya'dan THY A.O. Malatya Satış Müdürlüğü'nden temin edilir. — Ortaklığımız 2886 sayılı Devlet ihale Kanunu'na tabi olmayıp, ihale konusu vasıtayı kiralayıp kiralamamakta tamamen serbesttir. GİDERAİAK Y4ŞARKEN Vedat Giinyol 6000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloglu-tstanbul Ödemcli göadcrilınez. ÜYELERİMİZİN, TUM DOSTLARIMIZIN BAYRAMINI KUTLAR, ESENLİKLER DİLERİZ. ttf T • • • Her şey insan ıçın her şey meslek onuru için" BURSA SERBEST MUHASEBECİ VE MALİ MÜŞAVİRLER ODASI GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI (Antalya Mahkeme Satış Memurluğu'ndan) Esas: 1990/53 Antalya Kılıçaslan rnahallesi 105 ada 40 parsel, Antalya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1989/1350 esas 1990/308 sayılı karan gere- ğince satılacaktır. Satısa konu parsel tapu kaydına göre 134.54 m! genişliğinde olup üzerinde iki katlı evin bir kısmı bulunmaktadır. Parsel içinde kalan kısım 13 m! olup değeri 2.000.000 TL.dir. Parsel köşebaşı parseldir. Mahalli rayiçlere göre muhammen bedeli üzerindeki binanın değeri ile birlikte 25.000.000 TL.dir. 1. Satış:10.9.1990 günu saat 15.00-15.15 arasında Antalya Özel 1da- re binası kat: 6'da açık arttırma ile yapılacaktır. 1. satışta değerinin % 75'ini bulmadığı takdirde 20.9.1990 günu aynı yerde ve aynı saat- te 2. arttırma yapılacaktır. 2. satışta ise değerinin "it 4O'ı bulduğu takdirde ençok artürana ihale edilecektir. Satış peşin para iledir. Is- teyen alıcıya 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. thaleye işti- rak eden değerin °7o 20'si oranında teminat yatırması şarttır. Sauşa katılan şartname>i görmüş ve mundereceatını kabul etmiş sayılacak- ları, başkaca bilgi aimak isteyenlerin memurlugurauzun 1990/53 esas sayılı dosyasına başvurmaları ilan olunur. Basın 47154 POLIT1KA VE OTESI MEHMED KEMAL 0y Cuntası ile Olmaz...< Osmanh Meclis-i Mebusanı'nda da Türkiye Büyük Millet Mec- lisi'nde de Rum, Ermeni, Yahudi milletvekilleri vardı. Bakın 1876 ve 1908 Meclisi'nin tutanaklarına Rum, Ermeni, Yahudi rnebus- larının yanında Lazistan, Kürdistan, Arnavut mebuslan da söz alırlar, tartışırlar, konuşurlardı. Çoğunluktan ve azınlıktan oluşan bu mozayiği yadırgayan olmazdı. Demokrasiye geçeceğimiz 1946 Meclisi'nde ve ondan sonra- ki Meclislerde Rum, Ermeni, Musevi milletvekillerinin bulunma- sına özen gösterilirdi. Her zaman bu cemaatin temsilcileri Mec- lis'e girmişler, partilerin listelerinde yer almışlardır. Resmi görüş yıllar yılı Kürtleri tanımadığından, Kürt kökenliler Meclis'e girer- ler, ancak oniara Kürt denmezdi. Kendi aralarında Kürt sayılır- lar, resmi görüşe göre Kürtlükleri unutulurdu. Her ülkede olduğu gibi bizde de azınlıklar vardır. Bunlardan krminitanırız, kimini tanımayız. Dahası, adını anmak istemedik- lerimiz bile olur. Memleketimizi ziyaret eden Yunan Basbakan Yardımcısı, ilgi- lilere: "Sizde neden Rum milletvekili yok?" diye soruyordu. Halbuki Yunanistan'da iki Türk milletvekili mecliste var. Aday- lıklarını koyuyorlar, oy alıyorlar, seçilip geliyorlar. Osmanlı Meclisi'nde Bulgar milletvekilleri vardı. Bulgaristan bağımsızlığını kazandıktan sonra da Bulgar Meclisi'ne Türk mil- letvekilleri girdi. Bulgaristan'a sosyalizmin gelmesinden sonra Türkler Sobranya'ya girdiler. Ancak Jivkov döneminde birkaç yıl bu gelenek değişti. Tûrklere baskı yapılıyor, adlan değiştiriliyor, temsilcileri Türk olarak Sobranya'ya giremiyorlardı. Aramıza kısa bir dönem için bir soğukluk girdi. Bulgarlar baskı yapıyor, biz gönderin alırız, diyoruz. Bir süre gönderdiler, aldık. Ama böyle gitmedi, geri dönenler oldu. Jivkov rejimi yıkıkjıktan sonra işler değişti. Demek yanlışlar uzun süre gitmiyor, değişi- yor. Bugün Bulgaristan'da Komünist Partisi yok. Bulgarlar, ken- dilerine göre demokratik yolda seçimler yapıyor, Türk aztnhğı da bu seçimlere hatırı sayılır bir ölçüde giriyor. Gelen habehere göre ilk ağızda 12 milletvekili çıkarmışlardır. Bulgaristan'da demokrasi var mı? Bizrmkilere sorarsanız yok derler. Oysa onlar bize sorsalar biz ne diyeceğiz. Nerede Rum, Ermeni, Yahudi milletvekilleri? Gelen bakan elbette: "Nerede Rum milletvekilleri?" diye sorar. Son seçimlerde hiçbir partinin listesinde bunlara rastlanma- dı. Bizimkisı ne biçim bir demokrasidir? Biri çıkıp da, "Filipin demokrasisi sizinki!.." dese yanlış mı olur? Yooo, tersine gerçe- ğe parmağmı basar. Demokrasi, azınlıklar, insan hakfarı konu- larında ne söylesek Kimseyi inandıramayız. İstanbul'da 6/7 Ey- lül olaytarı sırasında 150-200 bin Rum vardı. Bugün bunlann sa- yısı 25-30 bine inmiştir. Güneydoğu olaylarının bir türtü üstesinden gelemiyoruz Bu olayların üstesinden silahla gelineceğini düşünenler var. Oysa hiçbir zaman silah, demokrasi ve insanlık sorunlannı çözeme- miştir. Bundan sonra hiç çozemez. Güneydoğu olaylan, kanımı- za göre ancak demokratik bir ortamda çözülebilir. Ornek ortada, Bulgaristan'daki Türkler sorunu demokrasinin gelmesiyle çözüme kavuşmuştur. Kavuşmamıştır, diyenler yanı- lır. Yunanistan demokrasisi için de sorun aynıdır. Baştaki iktida- nn ardında iki Türk milletvekilinin desteği yok mu? Demokrasi- lerde siyasal iktidarlar oya dayanır. Bir sorun oylarla cözümlen- meye başladı mı, demokrasi işlerlik kazanır. Demokraside sorunlar oylarla çözülür, ama bir yanlışlığa düş- meyelim, oy cuntası kurarak yürütmekle olmaz. Oy cuntası ile demokrasiyi yürütmeye kalkışmanın zararı çok acı ödenir. Bu- nu birçok ülkede gördük, bunun tanığı olduk. SODA SANAYİ1 A.Ş. YÖIMETtM KUKULU BAŞKANUClNDAN BİLDtRİLMİŞTtR * Şirketımızın Olağanüstü Gend Kurulu Toplantıa 25 Temmuz 1990 Çaı- şamba günü saat 11.00'de Kazanlı Bucağı Yanı / Mersin adresindeki şir- icet merkezinde, aşağıdaki gundemi görüşmek üzere toplanacaktır. Sayın pay sahiplenmizın yukanda belirtilen gün ve saatie bizzal veya yetkiye haiz temsilcileri vasıtası ile toplantıya leşrineri rica olunur. SODA SANAYÜ A.Ş/NÎN 25 TEMMUZ 1990 GÜNLÜ OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL TOPLANTI GÜNDEMÎ 1. Başkanlık Divanı seçimi ve Baskanbk Divanına Gend Kunıl Tuta- nağını imza yetkisi verilınesi, 2. Yıl içinde ayrılan Yönetim Kurulu ayesinin yerine yapılan atamanın onaylanması, 3. Şirketin Ana Sözlesmesinin Sermayeye ilişkin 6'ncı maddesinin asa- ğıdaki şekilde degişürümesi konusunda görüsülerek karara baglanması. YENt ŞEKİL Madde 6 - SERMAYE Şirketin sermayesi 183.000.000.000, (Yazseksenüçmüyar) Türk Lirası'dır. Bu sennaye her biri 1.000? (Bin) lira nominal değerde hamiline yazıh I. Tertip 17.000.000, II. Tertip 11.000.000, III. Tertip 9.750.000, IV. Tertip 10.250.000, V. Tertip 16.000.000, VI Tertip 40.600.000, VII. Tertip 78.400.000 olmak üzere toplam 183.000.000 paya bolünmüştür. Yönetim Kurulu'nun karan ile pay senetleri muteaddit payları ihtiva eden kupürler halınde bastınlabiiir. Eski sermayenin ll.000.000.000r (Onbinnilyar) Türk Liralık kısmı nak- den ödenmiş olup, 80.238.643.686- (Seksenmilyarikiyüzotuzsekizmilyon- altıvüzkırküçbinaltıyuzseksenaltı) Türk Liralık kısmı 2791 ve 3094 sayılı kanuniarla değişik V.U.Knın geçici ll'ind maddesi hükümlerine göre amor- tısmana tabi iktisadi kıymetlerin yeniden değerlenmesi sonucu olusan fon- lardan, 186.697.920.- (Yüzseksenaltımilyonaltıyüzdoksanyedibindokuzyüzyinni) Türk Lirası portföyumüzde bulunan iştirak hisselerinin satışından doğan kârlardan 9.750.OOO.OOOr (Dokuzmilyaryedi>'üzellimilyon) Türk Lirası TT.K'nın 146-151 ve 451'inci maddelerine göre Kromsan Krom Bileşıkleri Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin tüm aktif ve pasifiyle kul halinde devir alınmasından, 3.323.96J.4OOr (Üvmilyarüçyüzyirmiüçmilyondokuzyuzalüıuşbirbindön- yüz) Türk Liralık kısmı iştiraklerden aunan yeniden değerleme anış fo- nundan, • 100.696.994.- (Yüzmilyonaltıyüzdoksanalübindolcıuyüzdoksandört) Tttrk lirası ise 1987 yıiına ait ihtiyat akçelerinden olmak uzere 3332 sayılı kanunla değişik V.U.K'nın mükerrer 298'inci maddesi hükmüne göre serma>-eye ilave edi- lerek ortaklara payları oranında bedelsiz olarak dağıtılmıştır. Bu kez arttınlan 78.400.000.0007 (Yetmişsekızmilyardört> r üzmilyon) Türk Lirası'mn 62.491-265.748r (Aitmısikimilyaniörtyüzdoksanbinnilyoniki)^- zaltmışbesbinyediyüzkırksekiz) Türk Liralık kısmı amortismana tabi ik- tisadi kıymetlerin yeniden değerlenmesi sonucu olusan değer artış fonlarından, 15.908.734^52=- (Onbeşmilyardokuzyuzsekizmilyonyediyuz- otuzdörtbiniki>-uzelliiki) Türk Liralık kısmı ise 3332 sayılı kanunla deği- şik V.UJC'nın 298'inci maddesi hükmüne göre iştiraklerden aunan yeniden değerleme fonundah karsılanmıs olup, ortaklara payları oranında bedel- siz olarak dağıtılacaktır. ESKİ ŞEKİL Madde 6 - SERMAYE Şirketin sermayesi 104.600.000.000r (YOzdörtmüyaraltıyüzmüyon) Türk Lirası'dır. Bu sermaye her biri l.OOOr (Bin) lira nominal değerde hamiline yazılı I. Tertip 17.000.000, II. Tertip 11.000.000, III. Tertip 9.750.000, IV. Tertip 10.250.000, V. Tertip 16.000.000 ve VI. Tertip 40.600.000 ölmak üzere top- lam 104.600.000 paya bolünmüştür. Yönetim Kurulu'nun karan ile pay senetleri muteaddit paylan ihtiva eden kupürler halinde bastınlabiiir. Eski sermayenin 11.000.000.000* (Onbinnilyar) Türk Lirahk kısmı nak- den ödenmiş olup, 43.063.302.080r (Kırküçmilyaraltmışüçmilyonüçyüzi- kibinseksen) Türk Liralık kısmı 2791 ve 3094 sayılı kanuniarla değişik V.U.K!nın geçici ll'incı maddesi hükümlerine göre amortismana tabi ik- tisadi kıymetlerin yeniden değerlenmesi sonucu oluşan değer artış fonla- rından eklenmiş, 186.697.920.- (Yüzseksenaltımilyonaltıyüzdoksanyedibindokuzyüzyinni) Türk Lirası portföyumüzde bulunan iştirak hisselerinin artışından doğan kârlardan karşılanmış olup, Kurumlar Vergisi Kanunu'na 2970 sayılı kanunun 6'ncı maddesi ile eklenen ve 3239 sayılı kanunun 80"inci maddesi ile değiştiri- len 10"uncu madde hükümlerine göre eklenmiş ve bu kısma ısabet eden hisse senetleri, ortaklan paylan oranında bedelsiz olarak dağıtılmıştır. 9.750.0O0.OOOr (Dokuzmilyaryediyüzellimilyon) Türk Lirası TT.K'nın 146-151 ve 451'inci maddeleri hükümlerine göre haarlanan 23.5.1986 günlü Ortaklar Olağanüstü Genel Kurulu'nda oybirliği ile onaylanarak 5.6.1986 gOn ve 1529 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde tescii ediidiği ilan edilen Birleşme Sözleşmesi ve aynca Mersin Asliye Mahkemesi'nin 24.4.1986 gün ve 1986/285 sayılı kararı ve Mersin Asliye Ticaret Mahke- mesi'nin 30.10.1986 gün 1986/129 sayılı kararına göre Kromsan Krom Bi- lejikleri Sanayi ve Ticaret A.Ş!nin tüm aktif ve pasifiyle kill halinde devir ahnması nedeniyle arttınlan tutar olup, bu kısma ısabet eden hisse se- netleri Kromsan ortaklanna, Kromsan hisseleri yerine geçerli olmak üzere verilmiştir. Bu kez arttınlan 40.600.000.000r (Kırknıilvaraltıyuzmilyon) Türk Li- rası'mn 37.175J41.6O6r (Otuzyedinıilyaryüzyetmisbejmilyonucyuzkırkbir- binaltıyüzaltı) Türk Liralık kısmı amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yeniden değerlenmesi sonucu oluşan değer artışı fonlanndan, 3.323.961.400» (Üçmilyarüç>r üzyirmiüçmilyondokuz>Tlzaltmısbırbindörtyüz) Türk Liralık kısmı iştiraklerden alınan yeniden değerleme artış fonundan karşılanmış olup, 3332 sayılı kanunla değişik V.U.KImn mükerrer 298'inci maddesi hükmüne göre ortaklara paylan oranında bedelsiz olarak verilecektir. Kalan 100.696.994r (Yüzmilyonaltıyüzdoksanaltıbindokuzyüzdoksan- dört) Türk Lirası ise 1987 yıiına ait ihtiyat akçelerinden eklenerek ve bu kısma isabet eden hisse senetleri de ortaklara paylan oranında bedelsiz olarak dağıtılacaktır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear