23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 MART 1990 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TURKİYE'DE BUGÜN Metoornloji Genel MüdûriüûiTndef afcnan Mgiye gore; yunlun kuzey ke- sinteriparçalıbtılutitı, BabveOrtaKa- radrniz krytlan yajmurtu, ötekı yerter az bulutlu ve açık geçecek. Hava sı- cakhğmda 8nwıi Wr cteftşM* olma- yacafc Rü2gâr güney ve baö yönıer- den tıafif. a n sııa orta kuvvette, yur- dun kuzeytatı kesmlerinde kuv«11i- ce esecek. DENİZLERİMİZDE RÜZ- 6AR Egrtle gûnbabsı ve tarayekten ötefci demzlenmcde günbattsı ve lo- dostaı £5, Karadeniz'de 6-7 kuvvetin- de saatte 10-21, Karadeniz'de 27-33 deniz mB hda esecek. Dalga yûksek- Iği 1-2Karadeni2aç*Jarnda 3-4 met- re dotayında butunacaK.. Van Gölü'n- de hava az buluttu ve açık geçecek. Rüzgâr gûmy ve batı yönler- den haftt olarak esecek. Göl kûçük daigalı olacak... Adana Mapazan Adıyaınan Myon A0n Ankara Antakya Antalya ArtYîıı 4dm Baiıhesv Bileök BtngM Bittıs Bolu Bursa Canakkale Oum D 18° 4° Oiyarbakır 14° 3°E0irne 1*" 1°Eroncari 9°-3° Erzufu/n 10° 5°Eski$ehir 13" .30 Gıaantep 6° 2°Sn»un 18° 4°GûmûşraneY 9° -2° Hafcttri B 16° 2°jsparö A 13° 1°!sQnbul B 13° 1°İ2n«r A 5"-8° Kars A 12° 7°Kayseri A 14° 0° Kırioantf B 13° i°Konsa B 6° -7° Kûtalıya A 17° 1°Mabtya B 13° 0°M»sa 14° CPKMaraş 4°-i° Meran 13°-3»MUŞ 14° 2°N«0* 14° 2°0nlu 7° 4°Samsun 10° 0°Sıi.T 14° 4°Smop 15° 3°Snas 9°-6° 5° -7° lıncei 14° 1°Uşak 10°-3° Van 10° -1° YtaBat 9° -4» ZonoJd* A 14° 4° A W> 1» A 18° 7" A 1*> 2° B 0^'IS 0 B W>-*> Y 15° 3° 8 M» 2° B 15° 2° A 14° 4° Y 12° 3° B 6°-6° B 13° 3° B 14° 2° A 7°-«° A 11° 0° B 2°-6° B 11°-4° Y t2°-3° > bulutlu k yaömurlu A-açık B-t>uhjttu G-gûneşt K-karlı S-sslı Y-^aJrnurhj _,;"0slo (\™™ •~d Londra _ £ * > . ^^r Helsınki O Moskova Katnre • DÜNYADA BUGÛN AmslBfdam Amman Aftm A Barcdona Basd Belgrat Berfin Bodd Brijkse N. Bulap»şte Ceravre Crtde Outayı Fragkfurl Gîrne Hetsrto Kahn Kooenhag KOfl Leftoşa B 7° Y 16° A 14» Y 19° B 18° B 10° A 13° B 10° B 11° B 10° B 13° B 10" A 23° A 21° A 24° e 10° A 18° K 6° B 18° 8 10° B 11° A 18° Uringrad l&ndra Madrid Mlano Montreal Moskova MOnih K 3° B 13° B 16° A 14» B 11° K -1° B 11° B 4° B 9» B 13° B 11° A 24° A 18° B 8° Y 18° B 7° B 5° B 9° A 16° B 5° VVâslmgtonB 8° Zürih B 10° Osk) Paris Prag Riyaa Roma Şam Tel Aviv Tunus Vatsova vlyana BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ tslimle işle>en, fi- lika büyüklüğünde deni2 teknesi. 2/ Bir şeyi benzerlerinden ayıran özeilik... Arit- metik hesap yapmak- ta kullanılan, birçok devingen parça dizi- siyle donatılmış dilze- nek. 3/ Bir tür oto- mobil yarışı. 4/ Eski- den küni devlet daire- lerine verilen ad... Bir nota. 5/ Islak... Tro- pikal bölgelerde yeti- şen bir ağaç. 6/ İrıd- yumun simgesi... Göl kenannda yapıl- mış avcı kulübesi. 7/ Dizkapağını ör- ten ya da dizkapağımn birkaç santim altında biten etek boyu... Sahip. 8/ Parlaklığı birdenbire artan yıldız... Ses. 9/ Bir kimsenin içinde bulunduğu sı- kıntılı ruh dunımu. YUKAR1DAN AŞAClYA: 1/ Sanayi. 2/ Bir nota... Yat limanı. 3/ Tarla, bağ, bahçe gibi yerlerden topla- nan üründen arta kalanlar... Eski Yu- nan rnimarhğının üç biçeminden biri. 4/ Asya'da bir ülke... Mız- rapla çalınan, dört ya da beş ipek teli olan armut biçiminde Japon lavtası. 5/ Kirliliği gösteren iz... Su. 6/ Osmanlı sarayındaki hiz- met sınıflanndan biri. 7/ Asya'da bir ırmak... İçinde yağ yakılan toprak kandil. 8/ Uzaklık anlatmakta kullanılan söz... At tüyünün rengi... Sodyumun simgesi. 9/ Sert bir topun tokmaklarla küçük kalelerden geçirilmesine dayalı bir oyun. Öziir — Bir teknik hata nedeniyle bulmacalann çözümü karışmış- tır. Alttaki çözüm 5 Mart 1990 tarihli bulmacaya aittir. Düzeltiriz. 60 YIL ÖNCE Cumhuriye7 Teşviki Sanayi 7 MART 1930 Tacettin Seyyar vapur ilc Bebek balıkçı gemisinin sahibi Muharrem kaptan asrî balıkçılık vesaiti temin için Tiryeste'ye gitmiştir. Bu zat şimdi orada balık ağları almakla meşguldür. Fakat Muharrem kaptanın mühim bir derdi vardır. Çünkü yeni tarifede balık ağları için beher kiloya 120 kuruş resim vazedilmiştir. Buna muamele vergisi, oktruva resmi gibi diğer masraflar da ilâve edilmektedir. Bu takdirde ihtiyar olunan masraftan daha büyük bir para tediye etmek icap edecektir. Halbuki Muharrem kaptan esasen vapurlarından birini terhin ile para bnlmüştür. fiu Türk müteşebbisi gazetemize gönderdiği bir mektupta teşviki sanayi kanunundan istifade etmek arzusunda bulunmaktadır. Alâkadarların kendisine her halde azamî teshilât gösteımesini temenni ederiz. Amelî hayat Fidel Castro Umumî Vilâyet meclısi fırka grubtı dün fırkada müfettiş Hakkı Şinasi Pş.nın riyasetinde toplanmıştır. Bu içtimada amelî hayat mekteplerinde yapılan sui istimal mes'elesı ile bu mekteplerin atisi hakkında müzakerat cereyan etmiştir. Bu müzakerat çok hararetli olmuş ve 3 saat kadar devam etmiştir. Neticede gene bir karar verilememiştir. tçtimada amelî hayat mektepleri heyeti hamiyesinin raporu da okunmuştur. Azadan bir kısmı bu mekteplerin ıslahı ve bir kısmı da büsbütün ilgasma taraftar olmuştur. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Castro'nun demeci 7 MART 1960 Küba Başbakanı Fidel Castro dün akşam, Birleşik Amerikaya şimdiye kadar yaptığı hücumlarm en şiddetlilerinden birini yapmıştır. Küba Başbakanı verdiği beyanatta, Amerika hükümetini, Havana limanında Küba ordusıı için getirdiği silah ve cephane yükünü boşaltırken infilâk eden Fransız şilepi "La Coubre" hadisesinden sorumlu tutmuş ve Amerikalılan sabotajla itham etmiştir. Amerika hükümetinin Küba'nın "geri dönmek istiyen caniler"e karşı savunması için lüzumlu silâhları tedarik etmesine mâni olmak için "büyük nüfuzunu" kullandığını ifade eden Castro, Amerikanm Brüksel ataşemiliteri ve başkonsolosunu, Kübaya silah satmaması hususunda Belçika hükümeti üzerinde baskı yapmakla suçlandırmıştır. Venüs'te hayat Birleşik Amerikada ilk başkanlık deneme seçimi New Hempshire'da salı günü yapılacaktır. Demokrat Partinin Başkan adayı olmak için çalışan Ayan âzası John Kennedy, deneme seçimi için giriştiği kampanya sırasında Eisenhovver idaresinin dış politikasına şiddetli hücumlarda bulunmuştur. Kennedy, Eisenhovver idaresinin "kararsızlık ve şüpheler" içinde bulunduğunu ileri sürmüştür. GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet TRT soruşturması 7 MART 1989 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, "seçim yasaklanna aykırı davranılması" savıyla'TRT hakkında başlattığı soruşturmanın kapsamım genişletti. Başsavcılık, seçim takviminin başladığı 1 Ocak 1989 tarihinden bu yana TRT'nin yayımladığı bütün haber programlarını soruşturma kapsamına aldı. Başsavcılık, bu programlarda "propaganda" amaçlı yayın yapılıp yapılmadığını araştıracak. SHP'nin başvurusu üzerine başlatılan ve halen bilirkişi incelemesınde bulunan soruşturma dosyasının bu hafta ignde Başsavcılığa gelmesi bekleniyor. 298 sayılı Seçmen Kütükleri ve Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkındaki Kanun'un 63. maddesinde sayılan "seçim yasakları" çerçevesinde TRT Genel Müdürü Cem Duna ile Türkiye Şeker Fabrikalan Genel Müdürü Orhan Özozan hakkında başlatılan soruşturmada bilirkişi raporunun da etkili olacağı bildirildi. TARTISMA Bir Türki> e? Bizim için geriye dönüş yok, yalnızca önümüzde hızla sonuçlandırmamız gereken sorunlar var. En başta da demokrasi ve insan hakları sorunu. Ondan sonra Avrupalı olup olmamak önemli değil. Dünyanın uygar bir ülkesi olarak her eve girip çıkabiliriz. Dogu Avnıpa ve Sovyetler Biıiiği hızla de- ğişiyor. Dünyayı ve Avrupa'yı hazırlıksız ya- kalayan şaşırtıcı, hızlı bir değişim bu. Den- geler bozuldu, Avrupa ailesi genişleyecek gi- bi. Bu yeniden yapılanmanın daha başlangı- anda bile AvTupa'nın ve Amcrika'run bize ba- kışı, değerlehdirmesi farklılaşmaya başladı. Doğu Bloku ülkelerine karşı; coğrafi konu- mu, güçlü ordusuyla Batı'nın ileri karakolu ve güvenlik unsuru olan Türkiye'ye, bu blo- kun çözülmeye başlamasıyla yeni bir biçim ve yeni bir rol verilme çabası var. Gazeteci Ufuk Güldemir'in CIA uzmanı Fuller ile yapmış olduğu söyleşi 26 şubat ta- rihli Combariyel gazetesinde yayımlandı. Bu söyleşide Fuller özetle Atatürkçülügün artık misyonunu tamamladtğını söylemekte ve Türkiye tslamın günlük yaşamdaki yerini ye- niden düşünmdidir demektedir. Ayrıca Türki ye'nin Ortadoğu'da müstakbel büyük rolle- rin adayı olduğunu ileri sürüp Ortadoğu ül- keleriyle daha yoğun ilişkiler içinde olması- run kendi lehine olacağım savlar. Yine Cum- huriyet gazetesindeki Nilgnn Orrahoglu im- zalı yazı dizisinde de bir AT uzmanı; "Türk- ler tam üyeliğe yönelik bir anlaşma isteyince şaşırdık. Türkiye düzeyinde bir ülkenin AT'- ye girmek istemesi tek keliraeyle "hayref uyandırmışd. Azgelişmişligin yanı sıra Türki ye, bambaşka dünyaydı. Farkİı değerleri dile getiren bir toplumdu. Bu ülkenin bir gün Ba- tılı ülkelerin kurumlanna sahip bir Batı iilke- sine dönüşebileceğine aramızda kimse inanmıyordu" demektedir. Yani; Avrupa'da size gerek kalmadı, evi- raizde konukluğunuz bitti. Yaşam biçimleri- miz, dünya görüşlerimiz sizden çok farklıy- dı. Demokrasi ve insan haklan konusunda ay- Geçmiş Zaman Olur ki Uretime dönük eleman yetiştiren Köy Enstitüleri'nin kapatılması Türk Milli Eğitimi'ni çıkmaza sokmuştur. Kırk yıldan beri Milli Eğitimimizde yaşanan kısır döngünün temelinde bu gerçek yatmaktadır. Yıl 1947. Cdavuz Köy Enstirüsö'nde son sı- ruftayız. Hasan Âli Yücel bakanlıktan ayrıl- mış, Hakkı Tonguç tlkögretim Gene) Müdür- lügü'nden uzaklaştırılmıştı. Tanin gazetesin- de Hasan Âli Yücel-Kenan Oner davası ay- nntılı bir düzeyde yayımlanıyor, Hüseyin Ca- hit Yalçın olaylan yorumluyordu. Gazetele- rin, daha çok Tanin'in gelmesini sabırsızlık- la beklerdik. Köy Enstitüleri'nin ufkunda kara bulutlar dolaşıyordu. Dava Yücel'in şahsmda Köy Enstitüleri'ni vurmayı hedeflemişti. Enstitü üreticiliğini aksatmadan sürdürü- yordu. tş nöbeti sırasında bizim sıruftaydı. Bir elimizde çapa, koltuğumuzda kitaplar Telli- pınar'a fasulye çapalamaya gitmiştik. Ara dinlenmderde kitaplarımızı açıp yaklaşan bi- tirme sınavlarına hazırlanıyorduk. Okuldan haber geldi. Ankara'dan bir heyet gelmiş, bi- zim sınıfı denetleyecekmiş. Üzerimizde iş el- biseleri, dershanede toplandık. Egitiın Başı sı- rufa girdi. Endişeliydi. "Ankara'dan bir he- yet geldi, sizi denetleyecek, sorulaçak soru- lara vereceğiniz yanıtlarda Hasan Âli Yiicel- Hakkı Tonguç ismi geçmesin" dedi. Deneti- min amacı açıklanmıştı. Az sonra yeni tlkög- retim Genel Müdttrii başkanüğındaki heyet sı- nıfa girdi. Yunns Kâzım Könü, "tçinizden yazma ye- tenegi olan en zeki beş arkadaşınızı seçin" de- di. Beş arkadaş seçtik, bir masaya toplandı- lâr. Soru, "Köy Enstituleri hangi amaçla ve niçin karulmoştur?" Arkadaşlar yazmaya basladılar. tlkögretim Genel Müdürü Yunus Kâzım Könü sınıfa "Köyde başan gösterrae- nin ilk koşulu nedir?" diye soru yöneltti. Tar- tışma açılmıştı. Bilimsel bir tartışma oluyor- du. Heyet üyeleri konuşmaJan dikkatle izli- yorlardı. Bir arkadaş söz aldı. "Türk köylii- sünün Aşar'dan beri sahte aydınlara inancı yoktur. Kendini aydın sanan, köyü. köylüyiı hiç tanımamış bir yönetici günübirlik koye gi- der, çeşidi buynıklar verir, ama köyden ay- nldıktan sonra bu buynıklar unutulur. Çün- kü bizim köylümüz ömriinct baynık dinkmiş- tir. Köyde başan göstermenin ilk koşulu, kö- yü, köylüğü tanımak, onu gerçekten sevmek, ona kendini sevdirmektir. Başannın temeli budnr" dedi. Denetim bitmişti. Yunus Kâam Könü'nün izlenimleri ne idi bilemedik, ama bildiğimiz, Köy Enstitüleri'n de estirilen rüzgânn fırtınaya döneceğiydi. O yılın ağustosunda 4274 sayılı yasanın bazı maddeleri değiştirilerek Köy Enstitüleri'ne ilk balta vurulmuştu. Köy Enstitüsü mezunlarının diplomasına rı görüşlerimiz var. Siz, bu görüşlerinizi de- ğiştirmekte kararh görünüyorsunuz. Ama biz- de kendi göriişlerimizi değişürmemekte karar- lıyız. Hem siz zaten Doğulu bir lslam ulkesi- siniz, artık yerinize dönün. Belki de kendi aileniz içinde ülkelerle olan ilişilerinizle öncü bir rol alırsınız. Ayrıca biz artık insan hakla- rı, demokrasi gibi konularda sizi fazla rahat- sız etmeyiz. Böylece siz de çok tedirgin oldu- ğunuz iç işlerinize kanşmanuz sorunundan da kurtulmuş olursunuz. Üzülmemek elde değil, şaşırmamak da. Biz bugünlere genel istek üzerine gelmedik. Bü- tün yurdu işgal etmiş yayılmacı Avrupa dev- letlerini dize getiren Anadolu tbtüali'ni, bu ihtilalin sonucu yapılan ve Türkiye'yi artık ge- riye dönüşü olanaksız bir yola sokan devrira- leri ve bu devrimleri sonuna kadar koruma- ya, geliştirmeye kararh insanlanmızı unutmuş görünüyorlar. Bizim için geriye dönüş yok, yalnızca önü- müzde hızla sonuçlandırmamız gereken so- runlar var. En başta da demokrasi ve insan hakları sorunu. Ondan sonra Avrupalı olup olmamak önemli değil. Dünyanın uygar bir ülkesi olarak her eve girip çıkabiliriz. BÜLENT BURGAÇ Diş Hekimi / Kuşadası bakarsanız, mecburi hizmetin yirmi yü oldu- ğunu göriirsünüz. Sayılan yinni bin civann- da olan bu yerli Pestelozıi'ler, kendi çocuk- ları ortaokul çağına gelinceye kadar köyden ayrılmayı düşünmemişlerdir. Köy kalkınma- sına gönül veren bu insanlar, köyün öğretme- ni, köyün doktoru, köyün tarımcısı, köyün mühendisi, köyün her şeyi olmuşlardır. Yaknp Kadri'nin Yaban'ından sonra cum- huriyet tarihinde köyü konu edinen roman, şiir, anı, öykü, inceleme Köy Enstitüsü çıkış- Iı aydınlann ürünüdür. Üretime dönük eleman yetiştiren Köy Enstitüleri'nin kapatılması Türk Milli Eğitimi'ni çıkmaza sokmuştur. Kırk yıldan beri Milli Eğitimimizde yaşanan kısır döngünün temelinde bu gerçek yat- maktadır. 17 nisanda Köy Enstitüleri'nin kuruluşunun ellinci yıldönümünü kutlayacağız. Köy Ens- tituleri günümüze kadar yaşatılmış olsaydı Türk insanı geri kalmışlık zincirini kıracak, gerçekten çağı yakalayacaktı. KÂZIM ÇAKMUR tzmir Ortaoyunu, Kukla9 Hokkabaz Oyunları "Karagöz" de "Ortaoyunu" da toplumsal içerikli gösteri oyunlarımızdır. Yeter İci bu oyunlarımıza çağımıza, çağa uygun bir ruh verilsin! Radyo 2'de "Tiyatro Dünyası" programın- da "Oruoyunu", "Kukla", "Hokkabaz" oyunları üstüne yapılan bir söyleşi dinledik. "Ortaoyunu", "Kukla", "Hokkabaz" oyunlarırun son temsilcisi olduğunu sö'yleyen söyleşi konuğu sanatçı, geleneksel oyunları- mızın nasılsa öyle olmasım; öyle kalmasını sa- vundular. Biz, bu sava katılmıyoruz. Her şey ileriye dönük olmalıdır. Yoksa, çağın gerisinde kalınz. Bugün, "Karagöz", "Ortaoyunu" oyun- larını eski biçemiyle gösterirsek seyirci bula- mayız, bu oyunları yaşatamayız. Ister istemez bu oyunları modernize, stilize etmek zo- rundayız. "Ortaoyunu", "Karagöz" oyunları üstü- ne yanlı yansız birçok sözler edildi. Bazıları, "Ortaoyunu", "Karagöz" oyunlarının çağı- mızda yeri olmadığı düşüncesinde direttiler... Hâlâ diretenler de var... Biz, bu diretişe de karşıyız. "Karagöz", "Ortaoyunu" yaşatılmalıdır. Ama modernize, stilize edilmesi koşuluyla... "Karagöz" de "Ortaoyunu" da toplumsal içerikli gösteri oyunlarımızdır. Yeter ki bu oyunlanmıza çağımıza, çağa uygun bir ruh ve- rilsin! "Karagöz" oyunlarının modernize, stilize edilmesi Ustüne t.Hakkı Baltacıoglu, Rahmi Balaban, Hayalî Küçük An, E.Behzat Lav çok güzel örtıekler verdiler... Hele, E.Behzat Lav'- ın "Karagöz Stepte" yapıtına "Karagözün şiirieştirilraesi" diyebiliriz. "Ortaoyunu"nu modernize, stilize etmek için "Geoç Oyuncular" topluluğu bir çahş- maya gdrişmişler... "Vatandas Oyunu" adlı bir oyun ortaya çıkarmışlar... Oyunu hem okuduk hem seyrettik. Doğru- su "Genç OyuncnJar" topluluğu dört dörtlük bir yapıt yaratmış... "Vatandas Oyunu", "OrtaoyumT'nun mo- dernize, stilize edilmesine derin bir kaynak- lık edebilir. Peki, o zaman bizler ne güne duruyoruz? Tiyatrocular kollannı sıvasınlar, bu işe der- hal girişsinler! "Vatandas Oyunu" örneği oyunlar üretsinler. Göreceksiniz, çok güzel ya- pıtlar yaratılacaktır. Bizim anlayışımıza göre gerçek tiyatro "Or- taoyunu"dur. "Ortaoyunu"nda tiyatronun gerektirdiği her öğe vardır. Komedy-a, traged ya, fars, dram, raelodram, epik, absürd... "Ortaoyunu" tulûata dayanır; kendinden yaratıcılıktır. Tiyatronun temeli aksiyondur. Aksiyon ha- reket demektir. Tiyatro, insanın hareketleriyle başlamıştır. Öyle ki anasmın karnında; anasının karnına tekmeler vurarak anasına acılar yaşatarak... Tiyatro, eylemin görüntüsünün sanatıdır. "Önce söz vardı" sözü sonra gelir. Evet. Geleneksel oyunlarımızı korumaya çalışalım... Fakat onları gelenek ve görenek haline getirmekten sakınalım... OSMAN DALOCLU Ankara T.C NİZİP SULH CEZA MAHKEMESt Esas No : 1988/155 Karar No : 1989/222 Hâkim : A. HİLMİ SÖKMEN 24662 Kâtip : İBRAHİM ÇAPAN Davacı : K.H. Sanık : MUHARREM ÖZÇEVİK: Hüseyin ve Şerife'den olma 1960 doğumlu, Nizip Cumhuriyet Mah. Nüf. kayıtlı. Aynı mahalle Yaşar Sok. No: 48 de oturur, mercimek imalatcısı. Suç : Gıda maddeleri tüzüğüne aykırılık SuçTarihi : 23.3.1987 Karar Tarihi: U.9.1989 Yukanda açık kimliği yazılı bulunan sanık hakkında mahkeme- mize açılan karnu davasmın yapılan yargılaması sonunda. Sanığın kendisine ait mercimek imalathanesinde urettiği mercimek- leri cilalayıp fınnlamak suretiyle taklit ve tağşiş edilmiş mercimeği satmasından eylemine uyan TCK. 398, 647/4-1, TCK. 72. maddeleri gereğince 32.000 TL. Ağır para cezası ile cezalandınlmasına, TCK. 402. maddesi uyarınca sanığın cürme vasıta kıldığı rneslek, sanat ve ticaretinin üç ay süreyle tatiline, takdiren 7 gün süre ile sa- nığın işyerinin kapatılmasına, karar kesinleştikten sonra sanık hak- kında verilen hüküm özetinin büyük harflerle yazılmak suretiyle ve kapatma süresi kadar kalmak üzere kapatılan işyerinin göze çarpan bir yerine yapıştırılmasına ve ayrıca aynı özetin sonradan masrafı sa- nıktan tahsil edilmek üzere trajı 100 binden fazla olan Istanbul, An- kara, İzmir'de yayımlanan bir veya iki gazetede ilanma, ayrıca mahalli gazetede ilanına karar verilmiştir. llan olunur. Basın: 18990 ADANA 4. ASLİYE CEZA MAHKEMESt Esas No : 1989/603 Karar No : 1990/50 Hazırlık No : 1989/2336 C. Sav. Esas No : 1989/5592 Hâkim : Dojan Ertan 15223 C. Şavcısı : Yûkse! Aytar 19124 Kâtip : M. Ethem Ulutaş Davacı : K.H. Müşteki : Büyükşehit Bekdiye Başkanlığı Sanık : EFRAIM KAYA-Ahmet oğlu Imış'ıen olma 1933 do- ğumlu. Sivrice ilçesi Kılıçkaya koyü K: 20'de nüfusa ka- yıth olup. halen Sümer Mahallesi 580 Sk. No: 21 'de oıu- rur, evli, 5 çocuklu, cahil, fınncı, sabıkasız, TC. Islam. Suç : Noksan gramajlı ekmek imal eımek. Suç tarihi : 5.12.1988 Yukanda adı ve açık hüviyeü yazılı bulunan sanık hakkında mahkemcmiz- de yapılan açık yargılaması sonunda: GD.: Suç tarihinde samgıh işlettigi tlhan fırınında eksik gramlı ekmek Qre- tip satışa sunduğu iddia, ikrar, ceza tutanağı ve dosya kapsamı ile sabit ol- muştur. Hüküm: Sanığın eylemine uyan TCK'nıri 363/1 maddesi gereğince 6 ay ha- pis ve 10.000 lira agır para cezası ile tecziyesine. Ikran nedeni ile TCK'nın 59'uncu maddesi gereğince cezasının 1/6'sı indi- rilerek sanığın 5 ay hapis ve 8.333 lira ağır para cezası ile tecziyesine, Suçun işleniş bicimine göre 647 S.K.'nın 4/1 maddesi gereğince 1 gün takdi- ren 500 lira olmak üzere hümyeti bağlayıcı cezanın 75.000 lira ağır para ceza- sına çevriunesine, TCK'nın 72'nci maddesi gereğince aynı tür para cezalan toplanarak sanığın neticeıen 83.333 lira ağır para cezası ile tecziyesine, TCK'nın 402/2 maddesi gereğince masraf sanıktan alınmak üzere gerekli ilanların yaptınlması için kararın bir örneğinin C. Sav.na biidirilmesine, 2.000 lira mahkeme gıdcrinın sanıktan alınmasına, Sanığın yoktuğunda, C. Savcısı huzurunda, talebe uygun olarak, yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 29.1.1990 Basın: 19175-Ç.729 POLtTİKA VE OTESİ MEHMED KEMAL En Acımasız Olanı... Gecenin geç saati telefon çaldı. Kaldırdım, kulağıma götür- düm, Erol Ülgen'in sesi: "Ağabey radyoyu açsana!.." "Ne var?" 'İhtilal oldu." Gazeteci olur da gecenin geç saatlerinde uyandınlmaya alış- kın oimaz mı? Uzandım, küçük radyûyu açtım. Kalın, davudi bir ses bıldirileri okuyordu. Uyku sersemi bir iki kez dinledim; de- mokratları karşısına alıyordu. Eh, bize bir şey yok diye düşün- düm. Ardından, NATO'ya, CENTD'ya bağlıyız' diyordu. Biraz du- raladım. Boyle demese Amerika'yı karşısına almış olurdu. Han- gi babayiğidin gözü keserdi? Erol Ulgen, "Ne diyorsun?" diye soruyor, belli, benden biryo- rum istiyordu. "Hele bildirilerin sonunu bekleyeiim" dedim. "Sana gelebilir miyiz?" "Yasak yok mu?" "Var ama biz geliriz." Erol ve birkaç arkadaş geldi. Durumu gözden geçirdik. Her- kes olacağı biliyordu. Bir benden başka. Akşam Anadolu Kulü- bü'ndeydim. Melih Kemal ve Münir Ekşi ile rakı içmiş, geç saat- lere değin oturmuştuk. Çıktığımızda hiçbir şeyin farkına varma- dım. Bizim sokak ve çevremiz politikanın göbeği sayılır. Yanıba- şımızda CHP vardır (Karanfil Sokak), hemen yanıbaşında Millet Partisi (CKMP), sokağın boyiu boyunca oturan bakanlar, millet- vekilleri, büyük bürokratlar bulunur. Her yanı silahlı harp okulu öğrencileri tutmuştu. Hava aydın- landıkça çoluk çocuk kapı önlehne doluşmuştu. Güneşli, aydınlık bir gündü. Harp okulu öğrencilerine herkes bir şey ikram etmek istiyor, onlar kabul etmiyorlardı Yalnız su ve ayran veriyoriardı, onu içiyorlardı. Biz de sokağa çıktık. Yasak deseler de sokak ana baba gü- nüydü, herkes dışarı fırlamıştı. Demokrat Parti iktidarının kötü günlerini yaşamış olanlar birbirlerine sarılıyorlar, Oh kurtulduk' diyorlardı. Sevinç ve telaşla kimse kimseye, 'Gerçekten kurtul- duk mu?' diye soramıyordu. Belki çoğunun aklına bile gelmi- yordu. Demokratlardan yakaladıklarını Harbiye'ye gotürüyorlardı. Bir ara 'Namık Gedik yakalandı' diye bir söz dolaştı. Namık Gedik Kızılay da 12'ler Apartmanı'nda oturuyordu. Oraya doğru yönel- dik. Gedik, zamanın İçişleh Bakanıydı, olaylann çoğu ondan bi- liniyordu. Direndi diyorlardı. Direnmemiş. Bir süre sonra Hay- rettin Erkmen'le birlikte yakalandılar, Harbiye'ye götürüldüler. De- mokratların ilk kurbanı Dr. Gedik oldu. Kendini harp okulunun penceresinden atarak canına kıydı. Bundan sonra kaç darbe gördük... 27 Mayıs, hiç olmazsa, Prof. Muammer Aksoy'un dediği gibi mükemmel bir anayasa getirmişti. Öteki darbeler ne getirdi? Otekiler baskı, zulüm, işkence, göz- altına almalar, yıllarca süren, bir türlü sonu gelmeyen duruşma- lar, asker-sivıl karması mahkemeler getirdi. ' Memleketin bir işkenceler ülkesi olduğunu herkes öğrendi. Resmi ağızdan işkenceyi yadsılasalar bile dünya biliyordu. 12 Eylül darbesi ile sadece işkence yapılmadı, işkence geliştirildi, üretildi, acımasız bir makine bicimine dönüştürüldü. 12 Eylül- ûn beş generali bir köşeye çekilmiş olsalar bile ürettikleri işken- ce sürüyor. Heyetler geliyor, heyetler gidiyor, ağızlarında dola- şan işkencedir. Koku bir türlü kurumamıştır. Şimdi ardıma oonüp bakıyorum da kaç tane darbe gördük; bunlar ne getirdiler, ne götürdüler? Hepsinin ardında bıraktığı hoş bir seda yerine hoş bir teneke tıkırtısıdır. İkinci Dünya Sava- şı için yeni bitti diyorlar. Acaba 12 Eylül ne zaman bitecektir? Kenan Paşa Marmarıs'le anılarını yazıyormuş... Ne yazacaktır? Sönmüş bunca ocak, ev, bark. yüzbinlerce gözaltına almalar, idamlar, işkenceler yer alacak mı? Eğer alacaksa bunca günah ne ofacaktır? İdam ve işkencelen anılannda unutsa bile tarih unutmayacaktır. Her siyasal hareketin bir tarihi vardır, 12 Eylül- ün tarihi bunların en acımasızıdır. ÇALI^ANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZŞİPAL ' " D a h a Az Kıdem Tazminatı w SORU: Bir yabancı firraanın irtibat bürosunda 1974 yıhnda göreve başladım. Çalışbğım firma, ismi ve işyeri nnmarası aynı kalmak sartıyla 1988 yıhnda statüsünü "İrtibat Burosundan", "Merkez Şube" olarak degiştirdi. Bu arada biz çalışanlara, 1988 yılının şartlanna göre tazminatlanmızı vererek işimize son verdi. Hiç ara ver- meden yeniden işe aldı. Sigorta primlerimiz de SSK'ya aynı işyeri numarası ile yatınldı. Sorum: Ben 1990 yıhnda emekli olmayı düşünüyorum. Taz- minat alırken 1974-1988 yıllan için almış nlduğum taz- minat farkını yasal olarak istemeye bakkım var mı? YANIT: İş Yasası'nın "Kıdem Tazminatı" ile ilgili 14. maddesinde: "tşçüerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalar- la yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır" denilmektedir. tşyerinin isim değişikliği ile aynı işi sürdürmesi ve isim değişik- liği sırasında kıdem tazminatlannı sıfırlayarak işçilerini yeniden işe alması, gerçekte daha az kıdem tazminatı ödenmeyi amaçladı- ğını göstermektedir. Bu konuya ilişkin Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 27.4.1981 ta- rih, 1981/3224 esas ve 5604 kararı şöyledir: "Bir işçi devamlı bir işte çahşmakta iken muhtelif tarihlerde hiz- met akdi bozulup, kıdem tazminatı ödendikten sonra yeniden ay- nı işte çalışma halinde, ortada şeklen birden fazla fesih gerçekleşmiş oimakla beraber, işverenin bu yolda davranışı isçinin sosyal gü- venlik amacıyla kabul edilmiş bulunan kıdem tazminatı hakkının yasanın amacına aykın olarak sınırlanması sonucunu doğuraca- ğından, yasal açıdan himaye edilemez; işçinin buna muvafakat et- mesi de hukuki niteliğj bakımından hukuki sonuç doğurmaz. Meğer ki olayın özelliği ve işin mahiyeti itibarıyla bu yoldaki işyerinin özellikleri gözetilerek ve fesih tarihleri ile yeniden işe başlama gün- leri arasmda geçen süreler göz önünde tutularak, işverenin bu yol- daki davranışımn işçiye daha az kıdem tazminatı ödeme amacına yönelik bulunup bulunmadığı incelenerek bu amaçla yapıldığı so- nucuna vanldığı takdirde, tüm hizmet süresine göre son ücretten kıdem tazminatı hesaplamp, ödenen kısımlar mahsup edildikten sonra kalana hükmedilmek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesi- si isabetsizdir. Karar bozulmalıdırî' ILAN T.C. MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI ARSA OFİSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN "Kentsel Arsa Üretim Projesi" kapsamında, imar planı ve uygulama çalışmaları tamamlanan: Ankara ili, Yenima- halle ilçesi, Eryaman mevkiinde toplam yüzölçümü 52.048 m2 olan 9 adet imar parseli. 540 adet (F) tipi "ARSA EDİNME SERTİFİKASI" karşılı- ğı olarak; Tekirdağ ili, Çerkezköy ilçesi, Kapaklı mevkimde toplam yüzölçümü 727.580 m 2 olan 69 adet imar parseli, 7246 adet (F) tipi "ARSA EDİNME SERTİFİKASI" karşı- lığı olarak satışa sunulmuştur. Satış işlemleri; Ankara, Yenimahalle - Eryaman'da Genel Müdüriûğümüz (Tanyeli Caddesi Polisevi Karşısı Dikmen / ANKARA Tel.: 1800951) kanalı ile; Tekirdağ, Çerkezköy - Kapaklı'da İstanbul Bölge Müdür- lüğümüz (Yıldız Posta Caddesi Timlo İşhanı Kat: 7 - Gay- rettepe / ISTANBUL Tel.: 1759610 - 1759613) kanalı ile yapılacaktır. Daha fazla bilgi atmak isteyenlerin 12.3.1990 tarihinden itibaren Genel Müdürlüğümüz ile İstanbul Bölge Müdürlü- ğümüze başvurmaları gerekmektedir. İlanen duyuruiur.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear