Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıbi: Cumhurıycl Matbaacıhk ve Gazeıccıhk Turk Anonım Şırknı adına
Nadic !S«U # Gene! Yayın Muduru Hısan OmaJ, Muessese Mjduru
CBİBC U^mklısıl. \a2i tşlc-î Muduru Oka> Goaensın. 0 Kaber Merkezı
Muduru Ytlçio Bıycr. Sayfa Duzenı Yonetmenı \lı Aor, # Temsılcıler
ANKARA Akmet Tan. IZMtR Hikmet Çetmkaya. AD\NA Çrtuı Ygcaogu
lç Polr.ıka CcU Ba^umf. DIS Habcılcr Erpn B«la. Ekonomı Ctngiz Turtom. Iş SendıU Şukna Kcma. kultur Cdal Laer.
Egmm G m ı Şaytu. Habo Araştırma İsröi Bofcuı. Yun HabCTİer 'Hccdet Dogan. Spor Danjjir.ira AbdlAadir Yucrkuu.
[>ız] Yanlar K m t <7«^«" Arastırma. ŞaUa Alp«>, Duzchme \bduttkh Ysao 0 koorUınâ'Dr \hntet KorubaB, % Mah Uler
Lrol trkut, 0 Muhas<br Butenl Vtner 0 Butçc-Planlanu. Sofi Osmanbnroglii # Rek)am \>« Tonm. # Ek VayınLa.- I
Akvol • ldare Huseyta Gunr. 0 Iilrmc Ondo Çc«. # Bı.gı ij.em Sad lnaL • Pır^ond Scvp I
aasmT le )iowı Cumhunw Mnbaaahk w GazHealk T-VŞ. Tbrl Oca* Cad. 39.41 C4ria|tu
HÎ54 ia PK :*lsmnpul 1ü 512 05 05 <20 hatl. Tcfcx. 22246 Fax. (I) 526 60 72 0
A > k K Zıva Gökalp Blv inkıUp & Nre 19/4. Td 133 II 41-47, Ta=L 42M4 Fu. (4) 133
0 t m - H Z ı « Bh 135: İ 2 . 3 , Td 13 12 30. TÖOL 52359 Fm (51) 19 53 «0
nonu Caü 119 S No 1 Ka I, Tci. 19 37 52 (4 hat), Tita. 62155. Fu. (71) 19 37 52
05 65
0
TAKVÎM: 5 ŞUBAT 1990 tmsak: 5.37 Guneş: 7 03 Oğle: 12.22 Ikındi: 15.06 Akşam: 17.32 Yatsı: 18.53
Neyzen Tevfik anıldı
'O çitlembik'
akındayine
'Neyzert adıAltında ney çaldığı çitlembik ağacının
çevresine kurulacak 'Pendik Neyzen Tevfik
Parkı ve Açıkhava Tiyatrosu'nun temeli atıldı.
Kullur Servisi — Yergı edebi-
yatı ustası ve ney yorumcusu
Neyzen Tevfik, dun Pendik Be-
lediyesı tarafından duzenlenen
anma toreni ve "Turkiye'de Yer-
gi Edebiyatı" konulu panelle
anıldı. Edebıyatçının Pendik'te-
ki mezarı başmda başlayan an-
ma törenı, Pendik Belediyesi ve
Lıons Kulubu'nun ortaklığında
gerçekleştırilmesı planlanan
"Pendik Neyzen Tevfik Parkı ve
Açıkhava Ti>atrosu"nun lemel
atma toreniyle surdü. Anma,
Pendik Ataturk Kultur Merkezi'-
nde duzenlenen "Neyzen Tevfik
ve Turkiye'de Yergı Edebiyatı"
konulu panelle son buldu.
Neyzen levfık'ın mezarı ba-
şında başlayan torende kısa bir
konuşma yapan Pendik Beledı-
ye Başkanvekili Dr. Erdal Tun-
cer. Tevfık'in yaşamoykusu ve
sanat anlayışını kısaca özetledi.
Daha sonra, Neyzen Tevfik'in al-
tında ney çaldığı çitlembik ağacı
ve çevresine kurulması planlanan
bır amfi-uyatro ve çocuk parkı-
na sahıp park projesi, törene ka-
tılanlara tanmldı. Pendik Ata-
turk Kultur Merkezi'nde devam
eden tören, ney sanatçısı Hakan
Alman'ın ney dinletisıyle açıldı.
Pendik Belediye Başkanı Burhan
Köseoglu'nun anma mesajımn
okunmasından sonra, konuklar,
Prof. Muammer Aksoy anısına
1 dakıkalık saygı duruşuna davet
edıldiler Neyzen Tevfik'in yaşa-
mı ve yapıtlan uzerine bır ince-
lemesı bulunan Alpay Kabacalı'-
nın yonettığı panele katılan Re-
eep Usta, Tevfik'in şhrlerınden
ornek vererek sanat anlayışından
söz etti. Anekdotlarla şai-
rin kişiliğınden söz eden Konur
Ertop ıse, "Neyzen Tevfik'in ki-
şiliği, yapıtını aşmıştır" dedi.
Panelde Neyzen Tevfik'in ıç-
ki tutkusundan soz eden Aydın
Boysan, "Neden içmesin ki?
Neyzen Tevfik keyfinden mi içi-
vordu? Eğer Muammer Aksoy
gibi bir profesorun öldurulduğu
bir dönemde yaşasaydı, bir tek
taşlaması uğruna kimbilir ne ka-
dar tazminat ödemesi gerekirdi"
dedı.
Aziz Nesin ise Şehzadebaşı'n-
da çocukluk döneminde çok kez
rastladığı Neyzen Tevfik'ten so-
zederken yergi gucünü onurlu ve
bilinçü bir şekilde kullanmayı bi-
len şairin taşlama sılahlarının
bağnazlığı hedef aldığını, kendi
taşlamalarını derlediği
"Azizname" nedeniyle polis ta-
rafından arandığı bir dönemde
kutuphanede surdürduğu Turk
Mizah Ansiklopedisi çalışmala-
rı sırasında Tevfik'in bu ozelli-
ğıni keşfetüğini soyledi. Panelde
son konuşmayı yapan Ataol Beh-
ramoğlu da ilkııı Osmanlıcayla
ağırlasmış olan şiırlenyle Tevfik'i
tanımakta guçluk çektiğıni, an-
cak taşlama ustasını iyıce tanı-
dıktan sonra "trajik" bir kişilik-
le karşılaştığını belirtti.
Neyzen Tevfik
Estetik ve sanatfelsefesi alanlarında özgün çalışmalarıyla tanınan Prof. tsmail Tunalu
Estetik, lüks değıldir"İnsanlan estetik
bakımından eğitmeyi
düşünmüyoruz. Oysa
estetik bir lüks değil.
Yalnız bilgi ve ahlak
dünyasında değil,
estetik dünyada da
yaşıyoruz."
ALPAY KABACALI ~
"1972'de Bökreş'te bir kongre-
de karşdaştıgımız otuz beş yaşla-
nnda, Tüıiçe konoşan bir bamm,
'Yıllairdır sizi anyorum' diyordu.
'Ben lstanbul'dayım' dedim. Ta-
uşnk. Baku Üniversitesi'nden ge-
liyormuş. 'Bız, sızın butün kıtap-
lannızı ders kitabı olarak okutu-
yoruz' dedi. Kazan (jniversitesi'n-
de de okutuyoriarmış. Aynca il-
«jnç bir şey daha söyiedi: Bir Tnrk
estetigj yazmışlar. Butun Turk dfl-
lerinin, devletlerinin estetigini.
'Orada bir ölçüt aldık: Tunah'dan
önce - Tunalı'dan sonra' dedi.
tsmail Tunalı, estetiğe katkıla-
rıyla yurtdışında da tanınan bir
bilim adamı.
Bir kere, sanat felsefesi alanın-
da özgün çalısmalan var: "Sanat
Ontotojisi adh kitabım, jannBda,
dunyada Uk beş kitaptan biridir",
diyor. Bu vapıtında ikı uniü fılo-
zofun, Nikolai Hartmann'la Ro-
man lngarden'in temel duşünce-
lerinden yola çıkarak özgün bır
bileşime ulaşmış, "Kategorilerin
POR TRE PROF. ISMAIL TUNAU
İSMAİL TUNALI — Sanat, diyalektik sureç içinde
gelişir. (Fotograf: Erdoğan Köseoğlu)
Estetik ordinaryüsü
1923'te Sihstre'de (Romanya) doğdu. On
yasmda Turkiye'ye geldı. ÎÜ Edebiyat
Fakültesi Felsefe Bölümu'nu bitirdi (1948).
Viyana Universitesi'nde estetik ve sanat
tarihi doktorası yaptıktan sonra Istanbul'a
gelerek bıtirdigi bölumde asıstan (1956),
doçent (1958) ve profesör (1965) oldu. Bir
ara (1958-62) Erzurum Ataturk
Universitesi'nde kurucu öğretım uyesi olarak
görev yaptı. Viyana Üniversitesı'nde estetik
ordinaryusu olarak dersler (1980-83),
Constanz Universitesi'nde seminerler (1984)
verdi. Mimar Sinan Universitesi Sosyal
Bilimler Enstıtüsu'nde de çalışan Tunalı,
1989'da emeklı oldu. Aynı yıl İC Sosyal
Bilimler Enstitüsü'nde Avrupa Topluluğu
Sosyo-Kültürel Bölumu'nun kuruluşuna
katıldı ve burada dersler vermeye başladı.
Başlıca yapıtlan Felsefenin Işığında Modern
Resim (1960), Grek Estetik'i (1963), Sanat
Ontolojisi (1965), Marksist Estetik (1978),
Denemder (1980), Estetik Begeni'dır. (1983).
saflaştınlması" vb. gıbı yepyeni
görlşler ortaya atmış. Viyana'da
ünlü düşünur Friedrich Kainz'ın
yanında doktora yaptığı yülardan
beri çalışıyor bu konu üzerinde.
Önce, "varhkbiiim" sözcüğüy-
le de karşılanan "onloloji"nin ne
olduğunu açıklamak gerekiyor.
Tunah'nın bır yapıtından aktara-
Um: "Çagdaş ontok>]iye gore var-
lık bir butündar, beterogen nite-
likteki varlık katmanlarından
meydana gelmiş bir bötıindür. Bu
katmajıiar madde, organik varhk,
psişik varük ve tinsel varbktan
(geist) oluşur. Bu katmanlar ust
üste bir katmanlaşmayı gosterir.
En temetde bulunan, maddedir ve
madde butun öb«r katmanlan
üzerinde tasır. (...) Tum \arlık,
bu katmanlaruı bir çokluguna da-
yanır. Ama varlık, tum bu çok-
luğa karşın, bir butunlugü ifade
eder. Bu butuniük bir 'pohfonık
yapı'yı, bir 'çoklukta birligi' gös-
terir."
Lise öğrencılıği ydlannda ede-
biyatla ilgüenen, üniversite sıra-
lannda Vakh, Haber, En Son Da-
kika gazetelerıni yayımlayan Va-
kit Yurdu'nda çalışan Tunalı, sa-
nat ontolojisıyle uğraşmaya bas-
layınca ilgısıni resıra sanatına yö-
neltir. Derken...
"Sanat ontolojisi düşunceleri-
mi yalttiz sanat tarihi açısından
20yaşındaki Özlem Savaş'la 'çokyönlülüğü* üzerine:
Tîyatro, duygunıın matematiğiiki günde çalışmaktır, sabah 6'ya
kadar sınava bakar, sonra saçımı
özlem Savas 20 yaşmda, Boğa- yıkanm ve çekime gjderim, akşam
MERT AJJ BAŞARIR
ziçi Universitesi Bilgisayar Mü-
hendisliği 2. sınıf öğrencisı, TÜ-
BfTAK matematik ikincisi, fızik
dördüncüsü, üniversite seçme sı-
navında ilk 150 arasında... Rek-
lamlarda oynuyor. lngüizce ve
Fransızca biüyor. "Uçmtmayı
Vurmasınlar" filmindekı
"fabJşt" rolü, sinemaya "Merha-
ba"sı. Şehir Tiyatrolan'nda Ge-
cenin Kullan'yla başlayan tiyat-
ro yaşanu ise şu sıralar "Bir Ya-
lan Çemberi" adlı oyundaki ro-
lüyle sürüyor. tleriye dönük en
büyük projesi iyi bir oyuncu ol-
mak. Fırsat buldukça TUBtTAK
ve Ohmpiyat sorulan çözüyor.
Yönetmenlerden Ömer Kavnr'u, 4 4
, , ,, ,.
Sinan Çetin'ı, TMÇ Başaran'ı be- ..merhaba diyen
ğeniyor. Sanatcüara geünce Ay- Ö z l e m S a v a ş , firsat
taçAnnaıı,MüjdeAr,Z«J«lOI- buldukça TÜBİT AK
cay, Macit Koper, Savaş Dinçd, , . . . .
Ferhan Şensoy, Işık YenersTdi- SOrUİari ÇOZUyor.
yor. Şiir de yazan özlem Savaş'-
7'de tekrar dersin başına oturu-
rum. Fakat o gün çekimden çıkıp
sınava koştum, yorgun olduğum
için vasat geçti sınav.
— Peki bu sinema ve tiyatro ca-
hşmalanıuz, okulda size bir ayn-
calık kazandınvor mu?
SAVAŞ — Hayır, hocalar be-
ni daha tarumıyorlar bile.
— Sizce çocuklan misketle mi
yoksa disketle mi büyötmeli?
Uçurtmayı
Vurrnasınlar
filmindeki "fahişe"
rolüyle sinemaya
ın şair seçimi şöyle: Edip Canse-
ver, Savaş Dinçei, OkUy Rifat,
Refik Durbaş...
özlem Savaş'la "çok yönlülü-
ğö üzerine" konuştuk.
— Bu kadar çok yönlulugu
bünyeaizde nasıl topluyorsunuz?
Beyninizin sol yanm küresi hayli
iyi gaBba?
SAVAŞ — Çok zor oluyor,
çünkü yoruluyorum. Size bir ör-
nek vereyim. Reklam fılmi çeki-
leceği bir gün benim vize sınavım
vardı. Benim adetim sınavlara son
SAVAŞ — Bana kalırsa hepsi-
nin yeri çok farklı. Yani bir ço-
cuk yüzde yüz çocuk değjldir, bir
insan yüzde yüz olgun bir insan
değıldir, yani herkesin bir çocuk
yanı var. O misketler de olmalı.
örneğin ben hâlâ misket oynuyo-
rum.
— Matematik,fizik,bilgisayar,
sinema, tiyatro... Sıralama nasd?
SAVAŞ — Bunlar berum geliş-
rnem, doğru düşunmem açısından
önemli. Tiyatro bana göre duygu-
lann matematiği. Bu arada ben ti-
yatronun bilgisayar ışlerini yapı-
yorum, Şebir Tiyatrolan'run oyun
düzeninı çıkanyorum. Matema-
tikte neden ve sonuçlar belhdir.
S12 o neden ve sonuçlar üzerinde
birtakım bağlantılar kurarsınız.
Fizik de aynı şekilde. Bence yaşı-
yorsak fıziği bilmek zorundayız.
— Boş zamanlannızda hangi
tenninallerle ugraşıyorsunuz?
SAVAŞ — Boş zamanlanmda
video izlemeyi çok seviyorum,
gunde iki kaset seyrederim, ayn-
ca okumayı çok severim.
— Şu andaki mevzuat kaç kat-
lı integrale musaade ediyor?
SAVAŞ: tnıegral uzerine çok
degişık bir soru, biraz düşunmem
lanm, turevin tersi dersem komik
olur mu?
— Fahişeiere karşı çıkartdan
"Kıyak tecavüz yasası" için ne di-
yeceksiniz?
SAVAŞ — Çok aşağılayıcı bir
şey. Kadınhk adına değil, insan-
lık adına çok kötu. Insanlan mes-
leklerine göre değerlendırmek,
onların insanlığını geri plana it-
mek demek...
— Siyasttle aramz nasd? Örne-
gin Törk siyasetinin hipoteniısu
Erdal tnönu'yiı, Arşimet Demi-
rel'i ve Pascal Özal'ı nasd bulu-
yorsnnuz?
SAVAŞ — Bana göre IBÖBÜ iyi
muhalefet yapamıyor. Fizik kafa-
sına saygı duyuyorum. Demek ki
fizik kafası her zaman için yeter-
li olmuyor. Özal çok zeki bir
adam, Demirel azimlı ve garip bir
insan.
ÖZLEM SAVAŞ — BUgisayarla uğraşmak, bence televizyon sey-
retmekten çok daha yararlı.
6
Ak düşmtiş dünya' büyüyor
2000 yılında Federal Alman nüf usunun dörtte
birinin 60 yaşın üstünde olacağı sanılıyor. 40 yıl
sonra, 40 yaşın altındakiletin genel nüfus
içindeki payının yüzde 52.8'den yüzde 38'e
düşeceği hesaplanıyor.
Dış Haberier Servisi — Başta
basın ve televizyon olmak üzeıe
kitle haberleşme araçlannda ebedi
gençliğin propagandası yapüıyor.
Faal, çekici, sağlıklı kadın ve er-
kekler ekranlarda ya da gazete sü-
tunlannda boy gösteriyor. Ama
gerçekler bu tozpembe göriintüle-
ri yalanhyor. Haberi veren "Fran-
furter Allgeraeine" Gazetesi'ne
göre, 1987 nüfus sayımı sonucu,
Federal Almanya'da 65 yaşın üs-
tündekilerin genel nüfus içindeki
payının 9.34 milyon ile yüzde 15.3
olduğu ortaya çıktı. 2.15 milyon
kişi de seksenin üstündeydi. 2000
yıhnda Federal Alman nüfusunun
dörtte biri altmış yaşın ustunde
olacak. Kırk yıl sonra kırk yaşın
altındakilerin, genel nüfus içinde-
ki payının yüzde 52.8'den yüzde
38'e duşeceğı, altmış yaşın ustün-
dekilenn yuzde 20.7'den yüzde
36.3'e yükseleceği sanıhyor.
Nufus içindeki yaş dağılımımn
değişmesi politika ve ekonomide
yeni bir örgutlenmeyi gerekli kı-
lıyor. Ortalama ömur süresinin
uzamasıyla birlikte yaşlılığın has-
talık, bağımlılık, acizlik ve bakı-
ma muhtaç olmak Ue özdeşleşti-
rilmemesi gerekiyor.
Günümuzde artık pek çok ka-
dın, çocuklarını büyütüp yetiştir-
dikten sonra yeniden mesleğine
dönüyor, pek çok kadın uzun yıl-
lar süren ev kadınlığından sonra
meslek sahibi olma yoUannı an-
yor, ilerlemiş yaşlarda pek çok ki-
şi yeni evlilikler yaparak yepyenı
bir hayata başlıyor ya da üniver-
sitelere giriyor. Yeniden sorumlu-
luk ustlenme isteği, yaşlılık süre-
cinin beraberinde getirdiği bazı
kronik hastalık gibi çeşiüi deza-
vantaj ve eksikliklerle karşı kar-
şıya kalıyor. Ama bu fiziksel ek-
sikliklere rağmen, genç kalarak
yaşlanabilmek, olumsuz etkileri
pekâlâ hayat tecrübesinin neden
olduğu olumluluklara dönuştüre-
rek, yeni gelişme olanaklan yara-
tıyor.
Öte yandan bunalım dönemle-
rinde psikiyatriste başvuran yaşh
insanlann sayısı gunumüzde çok
sınırb. 1988 yılında yapılan ista-
tistiğe göre psikoanalitik ve psi-
koterapatik tedavi gören kişiler
arasında, altmış yaşın uzerindeki-
ler yalnızca yüzde birlik bir oran
oluşturuyorlardı. Ancak uzman-
lar bunun önumuzdeki yıllarda
değişebileceğı göruşünde. Her ne
kadar "ak dttşmüş bir dünyada"
doktor ve psikologlann uzmanca
bilgi ve görüşlerine buyuk gerek-
sinira duyulacaksa da bu konuda
tek tek bireylere de büyük sonım-
luluk duşuyor. Nitekim, "safhkh
bir şekilde yaşlanmak her bireyin
kendi görevi, çunkıi yaşlanmak
bir ömür suruyor."
Cinsiyete dayalı aynmcılığa karşı çıkan BMsözleşmesi 10. yılını doldurdu
Hedef hâlâ kadın- erkek eşitliğiProf. Emel Doğramacı tarafından komiteye sunulan
raporda, "Türkiye kadın haklan bilincine sahip bir
ülke damamıştır. Böyle bir bilincin olmamasmda Türk
dili öaemli bir rol oynamıştır. Türk dilinde dişi erkek
ayrım. yoktur"deniliyor.
siirdügt" belirtilerek bu durumun
insan haklaruun ciddi ihlali oldu-
ğu beurtiüyor.
Türkiye, sözleşmeyi 1985 yılın-
da imzaladı. Ancak sdzleşmenin
15 ve 16. maddelerine çektnce koy-
du. 15. madde kadının yasalar
önünde erkek ile eşit olması gerek-
tiğuıi, oturacağı yeri seçme ve se-
yahat özgürlüğüne sahip olması-
run güvence altına alınmasını is-
tiyor. 16. madde ıse aile ve evlilik
ılişkilerinde kadının erkek ile eşit-
liğınin garantı altına alınmasını
ŞEBNEM ATtYAS
NEW YORK — Cinsiyete da-
yalı ayımcılığa karşı çıkan Birleş-
miş Mlletler Sözleşmesi, onuncu
yılını coldurdu. Sözleşme komite-
si, geçm hafta yülık olağan top-
lantısuı yaptı. Toplantıda, Tür-
kiye ık raporunu komiteye iletti
ve kocitenin sorulannı cevaplan-
dırdı.
Cinsyete dayalı aynmcılığa kar-
şı sözeşmede, "balen kmdınlara
karsı |eais çapü bir ay nmcıbgın
şart koşuyor.
Sözleşme gereğince, Turkiye'de
kadının durumunu inceleyen ra-
por, önce Devlet Planlama Teşki-
latı'nca 1987 yılında hazırlandı.
Komite çalışmaları son derece ti-
tizlikle yürütüldüğünden ve 98 ül-
ke sözleşmeyi imzalamış olduğun-
dan Türkiye'nin sırası, ancak bu
yıl gelebildi.
Doğramacı raporunda, Turki-
ye'de kadının konumu üzerine ıl-
ginç iddialarda bulundu. Ooğra-
maa'nın Turk kadını üzerine göz-
lemleri, Birleşmiş Milletler'de şöy-
le kayda gecti:
1) 1934'te Mecliste 18 kadın mil-
letvekili olmasına rağmen bir da-
ha bu rakama, "o zamandan beri
politikacı kadın sembolizmi
azaldığından"
olrnadı.
erişmek mümkün
Üst duzeyde mevkılerin çoğun-
da erkekler yer almasına rağmen,
iş konusunda kadın-erkek ayrımı
yoktur. Ust düzeyde görevlerde ço-
ğunlukla erkeklerin olmasında,
"kadınlardaki istek fakiriigi" rol
oynamaktadır. Özellikle evli ka-
dınlar daha az zahmet isteyen iş-
leri tercih etmektedir.
3) Aynmcıhk Türk "karakte-
rine" yabancı bir tutumdur, Tür
kiye"nin sosyal yapısı "açık ve de-
mokratiktir."
4) Türkiye, kadın haklan bilin-
cine sahip bir ülke olmamıştır.
Böyle bir bilincin olmamasında
Tilrk dılı önemli bır rol oynamış-
tır. Türk dilinde dişi-erkek aynmı
yoktur.
5) 15. ve 16. madde konusunda
yasa değişiklikleri hazırlanıyor.
Türkiye yakında bu maddelere
koyduğu çekinceleri kaldıracak.
6) Türk kadımnın tarihindeki
önemli dönum noktalanndan bi-
ri 1936'da Türkiye güzelinin dun-
ya güzeli secilmesi olmuştur.
Doğramacı'nın hazırladığı ra-
por üzerine sözleşme komitesi
Türkiye'ye şu sorulan yöneltti:
1) Kadınlar yasalar önünde er-
keklerle eşitliğini sağlayacak ve
Türkiye'nin 15 ve 16. maddelere
çekincesini kaldıracak tür yasa de-
ğişiklikleri nelerdir?
2) Ust düzeyde mevkilerin ço-
ğunda erkeklerın bulunmasında
"kadınlann istek fakiriigi"nin oy-
nadığı rol nedir?
3) Genelevlerle ilgili olarak dev-
letin tutumu, genelev kadınlanna
karşı yasalann insan haklan ile çe-
hşkileri nelerdir?
4) Türkiye güzelinin dunya gü-
zeli secilmesi Turk kadın tarihin-
de nasıl önemli rol oynamıştır?
5) Genç kadınlar arasında oku-
ma yazma oranı nasıl bır gelişme
göstermektedir?
6) Turkiye'de kadınlann sokak-
ta yürürken karşılaşuklan zorluk-
lar ve karşı cinsle gündelik ilişki-
leri nasıl tanımlanabılir?
7) Raporda sözü edilen, kadın-
lann vali, kaymakam olamayışla-
rı, yasal mevkılere yönelik kısıtla-
malarla karşı kaışıya kalma eği-
limlen nelerdır?
degil, sistematik febefe bakınun-
dan nasıl uygtüayabilirim anlayı-
şı, beni modern saaata, modern
resme götordü. Modern resmin
ontoJojik-felsefı anaUzkrini -yal-
mz Turkiye'de degil, BaU'da da-
Uk kez ben yapüm."
Tunah'nın bir başka çalışma
alanı, estetik. Universiteye başla-
dıgı yıllarda bu alan bomboş (yal-
nızca iki kitap var: Sout Kemal
Yetkin'in Estetik'i, Borfaan Top-
rak'ın Bediiyat'ı.. Estetik, "ge-
nelde karmaşık bir bilim". Este-
tiğı değışık açılardan ele alan ki-
mi düşünürler, kendüerıne göre
bir takım görüşler ya da metafı-
zikler ortaya koymuşlar. "Ama
estetik ortada yok." Bu noktadan
hareket ederek yeni bir tez orta-
ya atar Tunalı:
"Estetik dedigimiz feisefe bili-
minin konnsunu, estetik gerçek-
lik oluşturar. O halde estetik re-
alite dedigiıniz bir reaUte var. Bu,
spekulatif birrealitedeğıldir. Bir
inmnla, ozne dedigimiz bir vartık-
la bir estetik nesoe arasında mey-
dana gelen ilgide ortaya çıkan
kapsamlı bir realitedir. Estetikçi
olarak bu realiteyi çözumJemek
dnrumandayız."
Yıllar yıh bu konu üzerinde ca-
hşır. Grek Estetik'i, Croce'nin Es-
tetigi gıbı kitaplar, bu çalışmanın
belirli evrelerinde ortaya koydu-
ğu ürünlerdır. Sonunda Estetik
kitabım yazar: "Bu bir üniversal
estetikür. Yani estetik realiteyi
araştıran ozgun bir araştırmadır.
Bu kitabımla otuz, otuz beş yıl-
lık çabsnuüanm amacua •lâ^mg
oluyor. Bir yanda butiın tarihse)
arka plan, öte yandan stıüktönı-
lizme vanncaya kadar bütün çag-
daş düşuiKe kategorileri var... Ba
çabalanmla, 'Bediiyat'tan aldı-
gım esterJgi sistenüi, ciddi bir fel-
sefe bilimi haline geürdim dlyebi-
lirim. Bunu kurgusal, metafizik
degil, reaüteyle ilgili bir bilim ka-
Hnde temeUendinııeye yöoeküm."
Güzel sanatlar eğitimi veren ku-
rumlarda estetik öğretıminin ge-
rektiği ölçüde önemsenmediğim
biliyoruz. Tunalı, bunun sakınca-
lanru açıkladıktan sonra konunun
başka bir yonüne de değıniyor
"Goniimuzde bilfrjael egium ve-
riliyor. Oysa bu yeterii degil. İn-
san, universal bir >ariık. Aynı za-
manda, bir degerler dunyasıyta da
ilgi içindedir; begeni, gusto bakı-
mında»da bir formasyona ulaş-
mak durumandadır. Ancak boy-
\e bir insan yetkindir. Eskl Grek-
lette ideaü, Mzim de idMÜminUr.
Bu, binlerce yıldan beri öztani
duyulan bir insana olan ihtiyacı
göstermektedir. Bngun bizdeki
çarpıldık, biraz da bundan Ueri
geiiyor. Yani insanlan estetik ba-
kımdan eğitmeyi duşunmuyoruz.
Estetik, bir luks degil. Hayabn
ber aianında ihtiyacı duyuluyor.
Her şeyimide, yalmz bilgi dünya-
sında degil, yalnız ahlak dünya-
sında degil, estetik diinyada da
yaşıyoruz."
Yalnız estetikçi (estetik realite
Üzerinde düşünen kişi) değil, ay-
nı zamanda estet, yani sanattan,
güzelliklerden, estetik değerlerden
haz duyan insan yetiştirmek gere-
ğini vurguhıyor Tunalı.
O, bugün ülkemizde, plastik sa-
natlar aianında süregitmekte olan
soyut sanat -figuratifsanat çekiş-
mesini de doğru bulmuyor. Diyor
ki:
"Sanatın diyalektik bir gidisi
varoır. Bu diyalektik içinde sanat
bazan natüralist-figüratif bir ka-
rakter alır, bazan soyut... Sanat
bu süreç içinde geiişir. tkind Dün-
ya Savaşı'ndan sonra soyut saaat-
ta bir çözülme başladı, 1950'den
sonra yeni bir figuratif sanat an-
layişı doğdn. Yeni bir dnyarbk,
yeni bir anlayış... Bu nedenk, bu
kavgayı bir yerde gereksiz bir sen-
ben kavgası olarak goniyoram.
Gıiçlu sanat varsa, o sanat yaşar
ve kendini kabul ettirir."
Tunah'nın, kültür sorunlan
üzerine zaman zaman denemeler
de yazdığını ve bunlann bir bölü-
münün kıtaplaştığını (Denemeler,
1980), Aristoteles'ten Poetika,
Woninger'den Soyntlama ve Öz-
deşleyün gibi önemli yapıtlan
Türkçe'ye kazandırdığım, Italya'-
nın en büyük bilim nişanı Com-
mandatore'ye ve Avusturya dev-
letinin Birinci Derece Bilim ve Sa-
nat Nişanı'na defer görüldüğünü
belintikten sonra yeni bir girişi-
rainden söz edelim: Bir galerinin
düzenlediği Çağdaş Türk Resmi
Yanşması'run koordinatörlüğünü
yapan Tunalı, şu bilgiyi veriyor:
"Resim sanatumz yeni bir aşa-
maya gelmiş bnlunoyor. Artık
önemli olan, Türkiye dışmda ta-
nıblması. Bu nedenle Avnıpa'dan
tanıdıgım. bUdigim bazı deştir-
menlerie ilişki kurarak aluslara-
rası bir jüri omşrurdnk. Birinci-
ye 25, ikindye 15 milyon lira gibi
büyûk ödüller verüecek. Ekimde
yanşma sonuçlaDdıktan soara,
derece alan resimler Avrupa met-
ropollerinde pazarianacak."
Son olarak 35 yıldır öğretim
üyesi olan Tunah'mn bugünkü
yükseköğretim düzeni üzerine gö-
rüşlerini aktaralım:
"1983'te Viyana'dan donunce
gördüm ki YÖK her şeyi allak
bollak etmiş, bilimi pğınndan çı-
karmışü. Ne üniversite kalmıştı.
ne biHm ne bilimin haysiyetj ne de
profesörink haysiyeti... 1960ta
bir 147'ler olayı olmoştu, iki yü
sonra dözeltildigi halde samnbsı
25-30 yıl surdü... Bu yapı degişik-
liği, sanıyonım Turkiye'de en az
100-150 yıl bilimin gd^mesini en-
gelleyecek derecededir."
Kurtböke
A1NKA temHkkâ
• ANKARA (ANKA) —
Kuvvet Başanr'ın ölümüylc
boşalan ANKA'nın Istanbul
temsilciliğine Oktay
Kurtböke getirildi. 1936
yıhnda doğan Oktay
Kurtböke, Galatasaray
Lisesi ve Istanbul
Universitesi Basın Yayın
Yüksek Okulu'nu bitirdi.
Gazeteciliğe 1959 yıhnda
başlayan Oktay Kurtböke,
öncü ve Haber'de çahşü.
1967-1981 yıllan arasında
Cumhuriyet Gazetesi Yaa
tşleri ve Genel Yayın
Müdürlüğü yaptı. Sonra
Hürriyet Gazetesi Yönetim
Kurulu Danışmanı oldu.
TGS'nin 4 dönem genel
başkanlığını yapan Oktay
Kurtböke, Eskişehir
Anadolu ve Istanbul
Universitesi BYYO'da
gazetecilik dersleri veriyor.
Kurtböke evli ve bir kıza
var.
Kimsesiz
çocuklara iş
• ORDU (AA) — Ordu
Erkek Yetiştirme Yurdu'nda
bannan 17 çocuğun çeşitli
kurum ve kuruluşlarla
resmi dairelerde işe
yerleştirildikleri bildirildi.
Halen 75 çocuğun
barındırıldığı Ordu Erkek
Yetiştirme Yurdu'nda 50
çocuğun ilk ve orta dereceli
okullarda öğrenim
görduğunü belirten
yetkililer şunlan söylediler:
"18 yaşını doldunıp
okumak istemeyen
çocuklanmızı işe
yerleştüiyoruz. Şimdiye
kadar 17 çocuğumuza iş
bulduk. 5 çocuğumuz için
iş arıyoruz. Onları 18
yaşına geldiklerinde hayat
güvencesi vermeden yurttan
ayırmıyoruz. önce işlerini
buluyor, daha sonra
hayatlarıru kunnalarına
yardımcı oluyoruz."
Bütünleme
sınavlan
• ERZURUM (AA) —
Ataturk Üniversitesi'ne
bağh fakülte ve
yüksekokullarda birinci yan
yıl sonu butunleme
sınavlarının bugun
başlayacağı bildirildi.
Sınavların 18 şubatta sona
ereceğini belirten rektörlük
yetkUileri, ikinci yan yıhn
19 şubatta başlayacağinı
söylediler. Ataturk
Üniversitesi'ne bağh fakülte
ve yüksekokullarda 17 bin
dokyında öğrenci öğrenim
görüyor.
Çöp politikası
• tSTANBUL (AA) —
Boğaziçi Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi
öğretim üyesi ve Katı Atık
Kirlenmesi Araştırma ve
Denetimi Türk Milli
Komitesi Başkanı Prof.
Kriton Curi, çöp
konusunda bir milli
politika olmaması
yüzünden ülkenin önerrüi
zararlara uğradığını söyledi.
Prof. Dr. Kriton Curi
"çevre kirliliği" konusunda
verdiği konferansta,
Türkiye'de geri kazanma
yöntemine önem
verihnediğini, bu nedenle
her yıl milyonlarca dolar
ödenerek yurtdışmdan
hurda kâğıt, metal ve
"başka çöpler" alındığıru
söyledi.
Kaçak rehber
denetinıi
• İZMİR (AA) — Yerri
turizm sezonunda turist
gruplanm gezdiren
rehberlerin çok sıkı
denetleneceği, rehberlik
belgesi ve kokartı
olmayanlann çahşmalannın
engellenerek haklarında
kanuni işlem yaptınlacağı
bildirildi. Izmir ll Turizm
Müdürü Ayla Karamete,
ülkemizin ve Türk halkının
tamtımında rehberlerin
büyük önem taşıdığmı
beürttı.
Bursa'da su
şorunu
• BURSA (AA) — Bursa,
Bahkesir, Bilecik ve
Çanakkale'de 46 köy Ue 143
mahallenin içme suyu
bulunmadığı bildirildi. Köy
Hizmetleri Bölge
Müdürlüğü yetküilerinden
ahnan bilgiye göre 1989 yıh
itibanyla iki bin 424 köy ile
478 mahalleye içme suyu
götürüldü. Dört Ude 199
köy ile 30 mahallenin içme
suyunun yetersiz olduğunu
belirten yetkililer, Bursa'da
5 köy 28 mahallenin,
Çanakkale'de 25 köy 42
mahallenin, Bahkesir'de 14
köy 72 mahallenin ve
Bilecik'te iki köy ile bir
mahallenin içme suyunun
bulunmadığını söylediler.