23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 17ŞUBAT1990 U G ü R M U M C L40'LARIN CADI KAZANI 'Ehli vatan kalktı' Tan yıkıldı T,an GazetesVnde yazan ve 40ların en çok okunan yazarlarından Sabiha Sertel, yazılarında CHP'yi sık sık diktatörlükle suçluyordu. TaninHn baş yazan Hüseyin Cahit Yalçın, 3 Aralık 1945 tarihli yazısına Namık KemaVin mısrasını başlık olarak seçmişti. ''Kalkın ey ehli vatan.'' aralık günü Istanbul Üniversitesi bahçesinde toplanan öğrenciler Tan gazetesine doğru yola çıkmışlardı. Sayıları 10 bini bulan yürüyüşçüler yolda niçbir engelle karşılaşmadan gazete binasma ulaştılar. Polisin sadece izlediği göstericiler, ellerindeki balyoz ve baltalarla camları, rotatifleri kırdılar. 7*- Enver Gökçe Sana selam olsun /'Sürgünler, mahkûmlar, hastalar! / Alacağın olsun / Seni Istanbul senı / Seni Bursa, Çankırı, Malatya / Sızlere selam olsun ünıversiteler! / Ögretmenleri alınmış üniversiteler! / Ögretmenleri alınmış kürsüler / Ögretmenleri / Sizlere selam olsun / Hürriyeti yazan eller / Dizen ellerl / Sizlere selam olsun makinalar / Entertipler, bobınlerl / Bu gülünç, aşagılık / Namussuz şeyler dışında / Sana selam olsun / Zincırin, zulmün kâr etmediği, büyük tahammül. —1— Dr. Tevfik Rüştu Aras'ın Ankara Bahçelievler 3. Cadde'deki bahçe içindeki dubleks evi, o gün önemli konuklarını ağırlayacaktır. Celal Bayar ve Menderes berabercc gelmişlerdi. Zekeriya Sertel, Istanbul'dan trenle geliyordu. Sertel'i, istasyonda Menderes'in yeğeni Özdemir Evliyazade karşılamış, Dr. Tevfik Rüştü'niin evine getirraişti. Hemen konuya girildi. Konu, yeni kuruiacak partiydi. Partinin adı "Cumhuriyetçi Demokrat Parti" olacaktı. Bayar ve Menderes. sol eğilimli Tan Gazetesi sahibi ve yazan Zekeriya Sertel'den, kuruiacak partinin görüşlerini savunacak bir dergi çıkarmasını istiyorlardı. Dergi konusu, daha önce Sertel'in Istanbul Moda'daki evinde de açılmıştı. Celal Bayar ısrarhydı, yeni kuruiacak parti için bir yayın organı gerekliydi. Tan Gazetesi'nin sahibi Zekeriya Sertel'di. Tan Gazetesi'nde Esat Adil, Aziz Nesin, Behice Boran, Adnan Cemgil, Muaffak Şeref, Sabahallin Alı'nın yazıları yayımlanıyordu. Ataturk'ün Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras ile Içişleri Bakanı Cami Baykul da Tan'a yazıyorlardı. Tan, sol eğilimli bir muhalefet gazetesiydi. • Demokrat Parti'nin sözcülüğünü yapacak olan dergiyi Zekeriya Sertel'in eşi Sabiha Sertel çıkaracaktı. Dergiye Sabiha Sertel'in Tan Gazetesi'ndeki köşesinin adı verilmişti: "Göriişler" Sabiha Sertel'in Tan Gazetesi'nde yazı yazrnası 1941 yıtında İçişleri Bakanı Şükrii Kaya tarafından yasaklanmıştı. Şükrii Kaya, Sabiha Sertel'in yasağını daha sonra kaldırmıştı. Marksist Sabiha Sertel, Demokrat Parti'nin sözcüsü olacaktı! Göriişler Dergisi'ne Bayar, Menderes, Prof. Fuat köprülu'nun yanlannda Behice Boran, Pertev Boratav, Niyazi Berkes ve Halide Edip Adıvar da yazı yazacaklardı. Göriişler Dergisi 1945 yılının aralık ayında yayımlandı. Yayımlanınca da kıyamet koptu. Derginin ikinci sayısı cıkarken Bayar şu açıklamayı yapacaktı: "Herhangi bir mecmuanın tahrir heyetine dahil olacağım bahis konusu değildir". DP kurucuların'n kulaklarına su kaçmıştı!. Kalkın ey ehli vatan Sabiha Sertel. o günlerin en çok okunan yazarlarından biriydi. Solcu Sertel, yazıla- rında CHP'yi sık sık diktatörlükle suçlardı. 3 Aralık 1945 günü Sabiha Sertel'in Tan Gazetesi'ndeki "Görüşler" başlıkh köşesin- den yine CHP eleştiriliyordu. Sertel'in yazısı "Halk Partisi Mecliste ek- seriyet değil illifak partisi"dir diye başhyor, daha sonra CHP hükümetinin muhalefetin sesini kestiği ileri sürülüyor; bu amidemok- ratik baskılardan örnekler veriliyordu. Sertel'in yazısı şöyle noktalanıyordu: "Bütün bunlar senelerce ihtikâr, suiisti- mal, (ahakküm altıada dilini, şuurunu pas- landıran, halkı şaşırtmak içindir. Halkın muhalefetini boğmak için muavvakatın fer- yadıdır." Aynı gün Tanin'de başyazar Hüseyin Ca- hit Yalçın tarafından yazıldığı anlatılan bir yazı çıkıyordu. Sağ üst köşeden aşağıya kadar uzanan ya- zı başlığı Namık Kemal'in "Kalkın ey ebli vatan" dizesiydi. Alt başlık da şöyleydi: "Bir vatan cephcsine liizum vardır" Yazı şöyle başlıyordu: "Bu memleket. asırlardan beri, Şimalden gelen hücumlara eti, kanı. ruhu ve silahı ile karşı koydu. Milletin varlığı, bu ıstıraplar ve felaketlerle yogrulmuştur. Bu defa yine anavatan topraklarından parçalar ve Türk istiklalinin halimesirri teşkil edecek surette boğazlardan us isteniyor. Milli Şef, şerefli insanlar gibi yaşayacak ve şerefli insanlar gibi olacağız derken, milletin kalbini oku- muştur. Fakat düşman islilası şimdi komü- nizm propagandası halinde içimize sızma- ya başlamıştır. Yeni Dünya'mn, Görüşkr'in intisan bu hususla tereddüde yer bırakma- mıştır. Va.fi>et açıktır: Beşinci kol faaliyel- tedir ve hücuma geçmistir. Hitler de göz koyduğu memleketlerde bozgunu bu sur«t- te evvelden temin elmişli. Büyük vatanperver Namık Kemal'in sesi bugünün parolasıdır. Kalkın ev ehli vatan, mücadele başlıyor. Ve başlamak tazım. Çünkü çn azgın ve insafsız bir propaganda- nın. Türk vatandaşlarının ruhuna her gün en yakıcı, yeis verici, ümit kırıcı bir propa- ganda zehirini dökmesine müsaade etmeyiz. Bir vatan sahibi olmak, bu vatanın içinde hür ve müstakil yaşamak isteyen her Türk bu propagandaya karşı koymaya mec- burdur. Mücadelenin silahı yalnızca söz ve yazı- dır. Fikirler, fikirlerle yıkılır. Cebir ve şid- det onların ekmeğine yag sürer. (...) Görüsler'i açıp da Bayan Sertel'in Zincirii Hurriyet makalesini okuduğum zaman, say- fayı süsleyen bu kıpkızıl demirlerle, bize na- ' sıl bir hurriyet hazırladıklarım derhal anl«- dım. Bayan Sertel öyle diyor: 'Hür insanlar cemiyetinin en büyük şia- rı. geniş halk kitlelerinin menfaati için icap ederse şahsi menfaatini feda etmektir.' Komünist edebiyatıyla meşgul olmamış olanlar bu saürlann altında gizlenen mana>ı gözden kaçırabilirler. Geniş halk kitleleri- nin menfaati namına hürriyetlerin feda edil- (s t a n j,u l'da Ankara caddesinde bulunan Tan matbaasımn saldırıdan sonraki hali. Olaydan sonra Tan gazetesi yazarlan. 'hükümetin manevi şahsını tahkir* snçundan mahkûm oldular. diği yer Rusya'dır. Bunları susturmak için cevap vernıek htt- küraete düşmez, söz, eli kalem tutan gaze- tecilerin ve hür vatandaşlanndır." Tanin ertesi gün "Beşinci kol propagandası" başlığı ile çıkıyordu. Bu kez konu "Atatürk isüsman"ydı. Ta- nin, komünistlerin Atatürk'ü sömürdükle- rini ileri sürüyordu: " Atatürk 'e karşı bu memlekette beslenen hürmet ve hayranlık düşmanlann elinde Turkiye'ye karşı bir propaganda silahı ol- muştur. Hitler, bu silahı boi bol kullandı. Çünkü, Türkiye, niifuz ve tesirine kapılraı- yor, garp demokrasileriyle birleşiyor. Dik- tatörlüğe nefret besliyordu. Alman Radyo- su, Türkiye'de Atatürk sağ olsaydı, Türk hükümeti böyle bir politika takip etmezdi, Türk Hükümeti Ataturk'ün izinden ayrılı- yor diye Türk milletini hükümete karşı kış- kırttı. Durdu. Aynı silahı Ruslar ellerine aldılar. Türk hükümetini Ataturk'ün yolundan şaşmak- la ve Hitler'e meyletmekle itham ettiler. Şimdi Yeni Dünya ve Görüşler aynı silahı kullanıyor. (...) Gorulüyor ya, faşist olsun, kızıl fa- şist olsun, bütün düşmanlar Atatürk silahı ile Türkü Türke vurdurmak istiyorlar. Memle- ket içindeki gönüllü komünist beşinci kolon da bundan medet umuyor. Hatta Tevfik Rüştü Aras da bu kervana katılmış." Hüseyin Cahit Yalçın, Atatürk dönemi- nin bir altınçağ olmadığını. kendisinin 1924 ve 1925 yılında İstiklal Mahkemesi'nde yargılandığını, Zekeriya Sertel'in de yazdı- ğı bir öykü nedeniyle üç yıl hapis cezasına çarptırıldığını yazıyordu. Sabiha Sertel, demokratların, komünist- lerin ve sosyalistlerin kuracakları birlikler- le "irticayı" yeneceklerini yazmıştı. Hüseyin Cahit, "hayir" diyordu. Komü- nistlerle sosyaiistler birleşmiyorlar. Bayan Sertel hem aldanıyor, hem de aldatıyordu. Komünistlerin kurduklan "vatan cephekri" de Moskova'mn emrinde 4;omedi oynu- yorlardı. •' Hüseyin Cahit Yalçın'ın bu yaaları etki- sini göstermekte gecikrnedi. CHP Istanbul il örgütü, üniversite bah- çesinden başlayacak bir yürüyüşü hemen dü- zenlemişti. 4 Aralık günü Istanbul Üniversitesi bah- çesinde toplanan öğrenciler Tan Gazetesi'- ne doğru yola çıkmışlardı. Zekeriya Sertel, olayı daha önce haber al- mış Vali Lütfi Kırdar'ı uyarmıştı. Vali "biliyorum" demişti "önlemleri aldım" Bu yürüyüşten ve saldırıdan hükümetin haberi vardı. Sayıları on bin kişiyi bulan yürüyüşçüfer yolda hiçbir engelle karşılaşmadan Tan Ga- zetesi'ne ulaştılar. Gazetenin çevresi polisçe sarılmıştı, ama polis olanları yalnızca izliyor. Saldırganlar Tan Gazetesi'ne girerek. ellerindeki balyoz ve baltalarla camları, pencereleri ve rotati- fi kırdılar. Tan Gazetesi'ne girenler binanın her ye- rine de kırmıa mürekkep döküyorlar ve ba- ğırıyorlardı: "Kahrolsun komünizm. Kahrolsun Ser- teller." Linotip dizgi makineleri, hurufat ve diz- gi malzemeleri, kapılar da pencerelerden aşağı atılıyordu. Kâğıt deposundan çıkarılan bobinler de sokağa atılmıştı. Tan Matbaası bir saat içinde yerle bir edil- mişti. Sıra Ataturk'ün İçişleri Bakanı Cami Baykurt ve Sabahattin Alı'nın çıkardıklan "La Turquie"ye gelmişti. Saldırganlar "La Turquie" Gazetesi'nin matbaasına da girdiler. • . Matbaada ne varsa parçalandı. Esat Adil Müstecaboğlu'nun "Yeni Dünya" matbaası da saldırıya uğramış, matbaa içinde ne varsa teker teker parça- lanmışt\. Saldırganlar, daha sonra Kadıköy vapu- runa binip Serteller'in Moda'daki evlerine saldırmayı planlamışlardı. Vali Lütfi Kırdar, olayın daha da büyü- mesinden ürkmüş olacak ki, Kadıköy vapu- ru kaptanına "doğru adalara" emrini vermişti. Birkaç gün sonra İstanbul Savcılığı, Ser- teller, Cami Baykurt, Tan Gazetesi'nin sa- hiplerinden Halil Lütfi Dördüncü hakların- da davalar açacaktı. Dava ikinci ağır ceza mahkemesinde başladı. Mahkeme Başkanı Salim Başol, savcı da Hicabi Dinç'ti. Yapılan yargılama sonunda Zekeriya Ser- tel, Sabiha Sertel ve Cami Baykurt, "Hükü- metin manevi şahsiyetini tahkir" suçundan birer yıl hapse mahkûm oldular. Yargıtay 1. Ceza Dairesi bu kararı boza- cak; sanıklar dört ay cezaevinde kaldıktan sonra özgürlüklerine kavuşacaklardı. Cami Baykurt'un, Dr. Tevfik Rüştü Aras'ın ve Zekeriya Sertel'in kuruluş çalış- malarına katıldıklan Demokrat Parti de ça- lışmalanna başlamıştı. Tan olayı, DP kuruculan ile Serteller'in ve Baykurt ve Aras'ın ilişkilerini de etkile- mişti. Artık eskisi gibi pek görüşmüyorlardı. Yolları ayrılmıştı. Dr. Tevfik Rüştü Aras, Cami Baykurt ve Zekeriya Sertel. "İnsan Hakiarı Dİerneği" kurmak için yine o günlerde sık sık bir ara- ya geliyorlardı. Akıllarına ilginç bir ad gelmişti: Mareşal Fevzi Çakmak. Mareşal Çakmak, Kurtuluş Savaşı'nın Dil-Tarih'in değişen coğrafyası Yıl: 1947. DTCF'deki 4 öğretim üyesi, komünistlik suçlamasıyla üniversiteden atılır Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Dekanı Prof. Dr. En- \er Ziya Karal, Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğrenim GenelMüdürlüğü'ne 13 Aralık 1945 gün ve 2258 saylı şu gizli yazıyı yazar: "İstanbul'da yayınlanan ve 'haftalık siyaşi mecmua' ol- duğunu ilk saifesinde açıklayan bir derginin kapağında '>a- zı yardımı vaad edenler' başlığı altında fakültemizden Doçenl Behice Boran, Doçent Pertev Boratav, Doçent \i- yazi Berkes ve İlmi Yardımeı Mediha Berkes'in isimleri görülmüşlür. Politika eğilimi ilmi düşünceyle uzlaşma kabul etmeye- cek karakterde olan bu dergiye doçent Behice Boran ile Doçent Pertev Boraiav'ın ihtisaslanyla ilgili de olsa yazı göndermelerini, Doçenl Behice Boran'ın yayınlamasını. Doçent Niyazi Berkes'in yazı vaadetmesini, ilmi yardım- eı Mediha Berkes'in yazı vaadetmiş oldugunu söylemesi- ne rağmen mecmuayı gördükten sonra kendi hakkındaki ibareyi yayınlamamasını akademik kariyer düşünce ve ça- lışmalanma aykırı gördüğümü ve yukarıda adı geçenlerin bu hareketleriyle fakülte içindeki durumlarının gözönü- ne alınması gerektiğini saygılarımla arzederim." Enver Ziya Karal'ın bu yazısından bir ay önce Yüksek Öğrenim Genel Müdürü N. Halil Onan, Milli Eğitim Ba- kanı Hasan Âli Yücel'e yazdığı 14 Temmuz 1945 gün ve 4, 6141 sayılı yazısında Boratav, Boran, Niyazi Berkes ve eşi Mediha Berkes'in "Fakültede kalmamalan gerektiğini" bildiriyordu. Genel Müdür Onan şu kanıya varmıştı: "Bazı öğretim üyelerinin fakültedeki çocuktanmızın fi- kirlerini zararlı istikametlere yöneltmekte amil oldukları kanaalını bende takviye etmiştir." Milli Eğitim Bakanlığı'nda Yüksek Öğrenim Genel Mü- dürluğü yapan şair Onan, aynı zamanda da DTCF'de ede- biyat dersleri veriyordu. "Dur volcu! Bilmeden gelip bastığın Bu tdprak bir devrin batlığı >erdir" dizilerinin şairiydi Onan. Hem !?air Nevmettin Halil Onan, hcın Dekan Kara! a\- nı kanıdaydılar. Görüşler Deıgisi'ne yazı yazanlar ya da yazı yazma sö- zü verenler fakülteden atılmalıydı! Milli Eğitim Bakanlığı -o zamanki adıyla Maaril" Vekâ- leti Müdürler Encümeni de aynı gün 132 sayılı karar ile Boran, Boratav ve karı-koca Berkesler'i bakanlık emrine alıyordu. Müdürler encümeııiade bir ü\c "Tahkikat >apıldıklan sonra alınmalarına laraflarım" dıyoı w karara bu gcrck çe\'le kar>ı oy yazıyordu. Bu uyenin adı Hakkı Tunsuç lu. Bakan Hasan Ali Yüt:cl, Zckcrivu Scrtcl'in çıku Jığı Gö- rüşler Dergisi'ne \azı yazan ya da \a/ı yazma >>özu \cren üç doçent ve bir asUtanı bakanlık emrine alan encümcn karannı 15.12.1945 '-uinıı onaviıvordu. Pfrte\ \aili Borala> Ni>a/i Berkes Behice Boran Bakanlık emrine alınaı, oğretim üyeleri Danıştay'a baş- vurduUı.. Danıştay Beşinci Dairesi, Doç. Boran, Doç. Bo- raıav \e karı koca Berkesler ile ilgili kararları 26 Mart 1946 günü oy birliği ile ipıal etti. içişleri Bakanı Sükrü Sökmensüer. TBMM'de 28 Ocak 1947 günü yaptığı konuşmada "Yurt ve Dünya" ile "Adımlar" Dergisi'nin komünist yayın organları oldugunu ileri sürmüştü. 6? öğrenci. Milli Eğitim ve içişleri bakaniarına başvu- rarak, Yurt ve Dünya Dergisi'ni çıkaran Prof. Pertev Naili Boratav ile Adımlar'ı çıkaran Doç. Behice Boran'ın üni- \ersiteden çıkarılmalarını istediler. Aralannda Hikmet Tanyu, Osman Yüksel, Selahailin Ertürk, Mehmet Balkan. Zeki Sofuoğlu'nun bulunduk- ları milliyetçi öğrencilerin dilekçesi jövleydi: "İtişleri BaUanımız Şükrü Sökmensüer'in belirttikleri gibi iki Marksist mecmua olan Yurt ve Dünya ve Adım- lar'ın savıları karıştmldığı zaman onları çıkaran kimsele- rin maalesef kürsülerinden bugün hâlâ gençliğe içimiz sızlayarak snyleyemek mecburiveti du\u>oruz. Kökü ha- riçte olan ve memleketimi/i yabancı ellere teslim edecek bu idealin peşinde koşan kimselerin faaliyetlerine kısa bir zamanda son \erilmesini savgılarla rica ederiz." Bayrak \e 24 Saat gazeteleri bu ihbar dilekçelerini ya- yımladılar. Milli Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer, LVJ gcnçlerle Ankara Palas'da goruşıııuştu. Reşat Şemsettin, ISJ37 yılı haziran ayının 7. günü Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderdiği 2886-37 sayılı yazı Per- tev Naili'nin Türkiye'yegeriçağrılmasânı isteyen oğrencimü- fettişiydi. Sökmensüer'in konuşması; ardından da milliyetçi öğ- rencilerin gazetelerde yayımlanan dilekçeleri havayı iyice gerginleştirmişti. Milli Eğitim Bakanı da öğrencilerden yanaydı. Tansiyon iyice yükselmişti. Prof. Pertev Naili Boratav'ın o gün fükültede konfe- ransı vardı. Konferans salonu "milliyetçi" gençlerle dol- durulmuştu. Öğrenciler Prof. Boratav'a saldıracaklardı. Olayı ha- ber alan Boratav. konferans salonuna gelmedi. Kürsüye çıkan Selahattin Ertürk, 'Memlekctin dört bir yanını saran kızıl ateş" diye öğrencileri coşturan bir ko- nuşma yapıyordu. Rektör Kansu, öğrencilere "yaptığınız numaviştir" di- yorsa da sözünü dinletemiyordu. Rektör Kansu odasına çıktı. Göstericiler. İstiklal Marşı söyledikten sonra rektörün istifasını istediler. Talebe Birliği Başkanı M.AIi Ankan. bir grup öğrenci ile birlikte rektör Şevket Aziz Kansu'nun odasına çıktı. Tıp Fakültesi Dekanı General Abdülkadir Noyan. rek- törun kapısında öğrencileri yatıştırraaya çalışıyordu. Göstericiler. "kahrolsun komüui/m" sloganları ile rek- törün üstüne yürüdüler \e rektörün elinden zorla "is|ifa etlim" dlye bir dilekçe aldılar. Saldırılar nedeniyie sol eğilimli Türkiye Gençler Derneği Rektör Kansu'ya olayları kınayan bir teigraf çektı.- Derr.eğin Memleke! Gazticsi'nu göndeıdiği açıklama- da d? "Türkiye'de yalnız Moskova'nın değil hiç kimse- nin uşaklığım yapacak bir genç yoktur" deniliyordu. Açıklamanın altındaki imza Nihat Sargın'dı. Olaydan sonra Perte\ Naili Boratav, Behice Boran, Mu- zaffer Şerif Başoğlu ve Niyazi Berkes haklarında soruş- turma açıldı. Soruştıınna konuları arasında "Komünist (anınan Ru- hi Su ile" arkadaşlık ve dostluk da vardı. Boratav, yapılan yargılama sonunda aklandı. Boran ve Niyazi Berkes asliye ceza mahkemesince görevi kötüye kul- lanmak suçujulan önce cezalandınldılar; Yargıtay bu ka- rarı da bozdu. CHP hükümeti bir yola daha başvuracak, bu öğretim üyelerinin kadrolarının kaldırılması için yasa değişikliği yapacaktı! Tasarı, 5 Ağustos 1948 günü TBMM'de ele alındı. Mil- li Eğitim Bakanı Sirer gitmiş, yerine Prof. Tahsin Bangu- oglu atanmıştı. Dr. Fahri Kurtuluş, F.nıin So>sal, tasurıyı sav. ııdıılar. Prof. Suut Kemal Yetkin de vargücüyletasanyı Mivunmuş- tu. Bu tasarıya iki kişı karşı çıkmıştı: Ataturk'ün bakaıılarından Dr. Attııan Adıvar ve emekli General Sadık Aldoğan O kadar! önderlerindendi. Orduda çok sevilen Mare- şal, İkinci dünya Savaşı sonunda Cumhur- başkanı Inönü tarafından emekliye ayrılmış- tı. Demokrat Parti'nin kuruluşuna umut bağlayan Çakmak, düş kırıklığına uğraya- ;ak ve bir süre sonra istanbul'da Erenköy'- deki evine çekilecekti. "tnsan Haklan Derneği olayı" da o gün- lerde yaşandı. Sertel, Cami Baykurt ve Dr. Aras, Ma- reşal Çakmak ile birlikte Insan Haklan Der- neği kurmayı kararlaştırmışlardı. Mareşal Çakmak o günlerde bir yurt ge- zisine çıkmış ve halktan büyük ilgi görmüş- tü. Mareşal, bu geziden sonra "İnsan Hak- lan Derneği"nin başına gecmeyi kabul et- mişti. însan Hakiarı Derneği, 20 Ekim 1946 gü- nü kuruldu. Kurucular, Fevzi Çakmak, Tevfik Rüştü Aras, DP Istanbul İl Başkanı Prof. Kenan Öner, Zekeriya Sertel, Cami Baykurt, emek- li general Sadık Aldoğan, Ataturk'ün özel kalem müdürlerinden ve cumhurbaşkanlı- ğı eski genel sekreterlerinden Hasan Rıza So- yak, eski Berlin Büyükelçisi Haradi Artak ve eski maliye bakanlarından Reşit Karel'di Zekeriya Sertel, Atatürk'ün ilk matbuat umum müdürlerindendi. Dr. Ruştu Aras, Atatürk'ün dışişleri bakamydı. Mareşal Çakmak, Atatürk'ün genelkurmay başka- nıydı. Hasan Rıza Soyak, özel kalem müdürü. Cami Baykurt, eski Ittihatçılardandı. Ab- dülhamid'in tahttan indirilmesinden sonra ordudan ayrılmıştı. 1914 yılında seferberlik- le yeniden orduya alınan Baykurt, tzmir'- de Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruculan arasında yer almış, Tevfik Paşa kabinesin- de İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı yaptıktan sonra Anadolu'ya geçmiş ve Atatürk tara- fından oluşturulan ilk TBMM hükümetle- rinde İçişleri Bakanlığı'na atanmıştır. Roma'da TBMM temsilciliği görevinde de bulunan Cami Baykurt, sosyalist düşünce- leri ile ilgi çekerdi. İnsan Hakiarı Derneği, Saraçoğlu hükü- metince kuşkuyla karşılanmıştı. Mareşal, solcuların başına m'ı geçecekti? Amaç neydi? Amaç, hükümeti yıkmak mıydı? İktidar yanlısı basında hem Mareşal'e hem de Dr. Tevfik Rüştü'ye saldırılar baş- lamıştı. DP kuruculan, İnsan Hakiarı Der- neği ile ilgili yayınlar nedeniyle hem Mare- şal hem de Tevfik Rüştü ile ilişkilerini kes- mişlerdi. Mareşal Çakmak, bu saldırılar karşısın- da dernekten çekildiğini açıklayacak ve in- san Haklan Derneği olayı da böylece kapa- nccaktı! Dr. Şefik Hüsnü "Eski tüfek" diye adlandınlan Marksist- ler, bilimsel sosyalizm düşüncesini Türkiye'- ye Dr. Şefik Hüsnü'nün getirdiğini söyler- İer. Komünist Manifestosu'nu ilk kez Türk- çeye çeviren de Dr. Şefik Husnü'dür. Yirmili yıllardan ellili yıllara kadar hemen hemen her olayda adını duyuran, yargıla- nan, tutuklanan Dr. Şefik Hüsnü, 1887 yı- lında Selanik'te doğmuştu. Tıp öğrenimini Fransa'da yapan Dr. Şe- fik Hüsnü, Paris'te Fransız Marksistleri ile tanıştı: onlarla arkadaşlık yaptı. Dr. Şefik Hüsnü, 1912 yılında Türkiye'- ye döndü. Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale'de askeri doktor olarak çalışan Dr. Şefik Hüs- nü, savaş içinde yüzbaşılığa yükseldi. Çanakkale Savaşı'ndan sonra İstanbul'a yerleşen Dr. Şefik Hüsnü, I919'da da İstan- bul'da Marksist bir parti kurmuştu. Partinin adı, "Türkiye İşçi ve Çiftçi Sos- yalist Fırkası"ydı. Dr. Şefik Hüsnü, 3. Enternasyonal Kong- resi'ne de katıldı ve Enternasyonal'in Yü- rütme Komitesi'ne de seçildi. 1925 yılında İstiklal Mahkemesi'nde yar- gılananlar arasında Dr. Şefik Hüsnü adına da rastlanıyordu. (Arkası 17. Sayfada)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear