Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sjhıhı Cumhumtf MalHuohk \c CVamccilık Turk Anonıın Şırkeıı adtna
>«dir *»ldi 0 iK'nd Ya\ın Mudunr Hraa Cmul. \ 1 u r i w Muduru
Kmiar İMklıtM. 'taıı l>krı Mudılru ()»,«? (;<wıuu. # Haber Merkczı
Muüurıı \alon Ba>*r. Sa\ta l>u/enı 'iöneimcnı AK Kcmt % Temsıkıler
\ \ k \ R \ *hn>fl Tıaj. I/MIR HikmK (, niakM. \O \V\ (,rtin \ı«f.ojlu
ls IVlHıU lr**l H«tJ»f*c- Du Habcrkr hıvM B*kı. EkorKpmı tfofb ToriMB. tj Sendıka ^vkraafcrtran.kuitut CHal l»*rr.
l.ı.ınhul Hahrrkn baal k»k. bjılım C«a> >•,!«•. Vun Habcrlrn NraM Dotam. Sf-r Danısmam Ah
IXfi W>Ur hnra ÇatokM. Araslırma $•••• Alşs* Dıudlmr AMaUak Vna 0 koordııuıor A«a»ı4
UW kn) hıfc«l 0 Mulu^c h l m V«rr 0 Buive-PtaftUına. V«v Oi*Mbtv«t>" # Reklam An* Toraa 0 tk \a>ınlaı
Haha Akjol 0 IJjrt Hamm C.am 9 Uk.nw Oa*> (<U 9 ülfı-Ijlon Saıl iaal 0 Fcnonel V>*| Ho<UK««l>
ı Majı
l.-.ı, Afemfıı Bijun %MV » d ı
Ofcla) Aktaal. Vaapa »a**. H M M
Camal. Hikaacl t«>>ka». Ofc»
Sclfak. Alı Sirara. AMad Taa
rjwı Cumhunyel MatbaAcılık ve GucteaJıi T A.Ş. Tûrk Ocafı Cad 39/41
PK 246 liunbul Tsl 512 03 03 (20 h»), Tda: 22246. Fu. (1) 526 «0 71 £
Zıra GOÜlp Bl> inkıUfi S. No 19/4, Tefc 133 II ( U l U o 42344. Fu. (4) 133
Inatr K Zgı 8h 1352 S 2/3. Td 13 12 30. Icks. 323». F u (51) I» 53 60
: Inonu Cad 119 S. No I Kaf I Td 19 JT 52 (4 hat), Teta- 62133. Fu PH 19 23 71
TAKVİM: 29 KAS1M 1990 Imsak: 5.29 Güneş:t6.59 öğle: 11.57 İkindı: 14.22 Akşam: 16.44 Yatsı: 18.09
Canlı yayında can verdi
Gazetecinin
naklen ölümüYunanlı gazeteci Theodoros Saulides geçen
gün 'görevi başında' can verdi. Hem de TV
kameraları önünde ve canlı yayın sırasında.
Yüz binlerce kişinin izlediği açıkoturumda
kalp krizi geçiren Saulides kurtarılamadı.
STELYO BERBERAKİS
ATİNA— Gazeteciler "erken
ölür" derler. Yaş ortalamalan-
nın 45-50 olduğu soylenir. Oe-
ce geç saatlere kadar çalışmak,
haberi sayfaya yetiştirme heye-
canı, yoğun stres... Tum bu un-
surların gazetecinin kalem, kâ-
ğıt, daktilo makinesi, tâlefon
gibi gereksinimlerinin aynlmaz
birer parçasını oluşıurduğu da
bir gerçek... Bütun dünya ulke-
lerinde gazetecilik göre\i ya-
panlann çoğunun. daha emek-
lilik yaşına varmadan
"kalplen" ölduğünu istatistik-
ler de gösteriyor. Gorevlerini,
aile yaşamının da uzerinde tut-
mak zorunda kalan gazetecile-
rin, bu nedenle "görevinden
başka kimse>e âşık
olamadıklan" soylenir. Gazete-
cilik görevinin "bol seyahaili".
"çalışma saati betirsiz" ve genel
olarak "hızlı ha\^t" olarak de-
ğerlendirilmesi ise bazı insanla-
rın bu mesleğe karşı bir
"hayranlık" beslemesine yol
açıyor. Gazeteciler zaten kendi
mesleklerine hayran \e âşık ol-
masa bu ışı bu şartlar altında
surdüremez ya da gerekli ran-
dımanı \eremezlerdi.
Böyle bir meslektaş geçen
gün "görevi başında" can ver-
di. Hem de TV kameraları
önunde \e canlı yayın sırasın-
da... Yunanlı meslektaş Theo-
doros Saulides, Yunanistan'ın
en büyük tirajlı gazetelerinden
biri olan 'Eleftheros Typos'ta
çalışıyordu. 25 yıllık "hızlı
gazetecilik" yaşamından bir
çokgazete, dergi, radyo istas-
TÜRKSAT
için yeni
ilıale
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosn) — 300 milyon dolarlık
TÜRKSAT projesi Fransız fir-
tnası Aerospatiale ile yapılan
anlaşmanın ertelenmesiyle yeni
boyut kazandı. Doğu ile Batı ül-
kelerinin hızlı yakınlaşmasını
dikkate alan Türkiye, çevre ül-
kelerden gelebilecek talepleri
göz önüne alarak teknik değer-
lendirmelerini yeniden gözden
geçirmeye başladı. Bu değerlen-
dirmelerde teknik değişikliklerin
yol açacağj fiyat farkının yeni
bir ihale gerektirdiği bildirildi.
PTT yetkilileri ihalenin en geç
bir ay içinde açıklığa kavuşaca-
|ını şöylediler.
TÜRKSAT ihalesine katılan
Ingiliz fırmasının, Fransız fir-
masının verdiği tekliften daha
ucuza yapabileceği ancak teknik
olarak yetersiz kaldığı belirtildi.
Yeni açılacak ihalede ise Fran-
sızların şansının yüksek olduğu
vurgulandı.
PTT'nin teknik işlerinden so-
rumlu genel müdür yaıdımcısı
Osman Göziim, anlaşmanın er-
telenmesinin nedeninin salt
'teknik' olduğunu belirterek
"Biz iki uyduyu tek yere atacak-
tık ve yerden tek uydu gibi gö-
recektik. Ancak şimdi iki ayn
yere atmayı düşiiniiyoruz. Çün-
kü Doğu ülkeleri ile Batı ülke-
leri arasında hızlı yakınlaşma bi-
zi böyle bir hedefe yöneltti"
dedi.
Teknik yeniliklerde hemen
karar vermenin güç olduğunu ve
yeni çalışmalar gerektirdiğini
ifade eden Gözüm, "Biitiin
bunlar hızlı değişimin neticesin-
de bizim aklımıza gelen şeyler"
diye konuştu.
Yeni teknik gelişmenin yal-
nızca TÜRKSAT uydularında-
ki kapsama alanıyla da ilgili ol-
madığını kadeden Gözüm,
"Uydunun konfigirasyonunda
bbtakım değişikiikler var. Tran-
sponder ve alişveriş frekanslan-
nın değişmesi gerekti"dedi.
yonu ve TV kanallannda hiç
durmadan dinlenmeden çalıştı.
Son olarak Ticaret Bakanlığı-
nın Basın Bürosu'nda çalış-
maktaydı. Daha çok ekonomik
alanda ihtisas görmuş olan bu
meslektaş, geçen gun Yunan
devlet TVsinin 1. kanalından du-
zenlenen "yuvariak masa" top-
lantısına davet edilmişti. Top-
lantı naklen yayımlanıyordu.
Konu, Yunan hukumetinin
önumuzdeki günJerde parla-
mentoya sunmaya hazırladığı
grevlerle ilgili yasa tasansını iş-
lemekti. lşçi \e memur sendika
başkanlan, ekonomik uzman-
lar ve üç gazeteci yer alıyordu
bu yuvariak masa toplantısın-
da... tşçi ve memurlann şiddetli
tepki gosterdikleri bu yasa ta-
sarısı "grevlerin kısıtlanmasını"
öngörduğu için yuz binlerce kişi
o akşam bu toplantıyı izliyor-
du...
Ne var ki toplantının başla-
masından 10 dakika sonra alı-
cılardan "kesinti için öziir dile-
riz..." göruntüsunün yer alma-
sı bir oldu. Gazeteci Saulides,
sözü almış kendi görüşlerini sı-
ralıyordu, yüz rengi biraz
"uçuktu"... Ter içindeydi. Ama
bu terlemesi, kendisinin biraz
"şişmanca" oluşundan kaynak-
landığına verildi... Kameralar
şimdi, sozü alan Devlet Me-
murları Sendikası Başkam'na
çevrilmişti... Sendika başkanı
konuşurken "tekliyordu"...
Gözü ise belirli bir noktaya ta-
kılmıştı... Korku dolu gözlerle
Saulides'in bulunduğu yöne ba-
kakatmıştı... Bu arada TV'den
fısıltı halinde bazı konuşmalar
du^luyor; fısıltıların sesi git-
gide yükseliyor; ek olarak bir
de "honıltuya" benzer garip bir
ses duyulmaya başhyordu.
Kameraman, kamerasını ani-
den Saulides'in yönüne çevirdi-
ğinde görünen manzara gerçek-
ten dehşet vericiydi... Saulides
oturduğu sandalyesinde kafası-
nı arkay^ doğru eğmiş iki eliy-
le kalbinin bulunduğu göğüs
bölgesine \nruyor, nefes alama-
dığı için horultuya benzer ses-
ler çıkarıyordu. Yüzü mosmor
olmuştu. Gazeteci Saulides, gö-
re\'inin ve yaşamının son daki-
kalarında tam aniamıyla Olum-
le pençeleşiyordu. Yuvariak
masa toplantısına katılanların
tümu o ana kadar "gündeme"
gelen görüş ayrılıklarını unuta-
rak, ölümle pençeleşen konuş-
macıya yardım etmeye çalı-
şıyordu...
Saulides, derhal hastaneye
kaldınlacak, ancak son nefesi-
ni hastaneye varmadan önce ve-
recekti. 50 yaşındaki Saulides
1
in ölümu TV kameraları aracı-
hğıyla ve gayri ihtiyari bir şekil-
de naklen yayımlandı... Olay,
tüm Yunanistan'da "şok etkisi"
yarattı. Gazeteci dünyasında da
öyle... Evet bir meslektaş daha
"kalpten gidiyordu..." Bu "do-
ğaldı". "Gorev başında bu şe-
kilde can veren yüzlerce mes-
lektaş gibi..."
Havvanların insanlık haKYaklaşık 81 yıllık geçmişe sahip Hayyan
Tiyatrosu'nda tilki ile tavuğun, kedi ile
farelerin yan yana mama yemelerini gördükçe,
çemberden geçip dans eden keçiye baktıkça,
'hani bana alkış' diye bekleyen ayıya kahkaha
attıkça şovun bir insanlık eleştirisi olduğunu
fark edebilirsiniz.
2.5 TONLUK DAŞA — Daşa, 2 J ton agırlığında. Hareket ve düşünme yetenegi smırtı filler bile
tiyatroda 20'ye yakın rol üstlenebiliyor. (Fotograflar: Lğur Günyiiz)
MERT ALÎ BAŞARIR
15 aralığa kadar Mecidiye-
köy'deki "Hayvan Tiyatrosu"na
çoluk çocuk yolunuz düşerse
eğer Bergson'un şu sozlerini
anımsayın: "İnsanlık dıştnda
hiçbir sey gulünç değildir. Bir
hayvana gülebilirsüüz. Fakat on-
da bir insan (avrı, bir insan ifa-
desiylc karşdaştığınız için güler-
siniz. İnsan gulmesini bilen bir
hayvan olarak tarif edilir. Hal-
buki güldüren bir hayvan olarak
da ifade edilebilirdi. Çunkiı in-
sandan başka bir hayvanın gii-
liınç olması mutlaka bize ben-
zer bir tarafı olmasından, bizim
ona verdiğimiz bir kılıklan. bi-
zim onu kullanma tarzımızdan
gelmektedir."
Yaklaşık 81 yıllık geçmişe sa-
hip Hayvan Tiyatrosu'nda
"tilki" ile "tavugun", "kedi" ile
"farelerin" yan yana mama ye-
melerini gördükçe, çemberden
geçip dans eden keçiye baktık-
ça, bacak arasından geçen kedi-
ye gülümsedikçe ya da "hani ba-
na alkış" diye bekleyen ayıya
kahkaha attıkça şovun bir in-
sanlık eleştirisi olduğunu fark
edebilirsiniz. Şovda aynca salın-
cakta sallanan, ip atlayan ko-
pekler, şut atan fîl, yerlerde sü-
runen kaplanlar, etek indirip ka-
şıkla süt içen maymun Riki, şar-
kı söyleyen papağanlar, çamaşır
çitiieyen rakun bol alkış alan sa-
natçı hayvanlardan...
Merkezi Moskova'da bulunan
Hayvan Tiyatrosu'nu, tiyatro-
nun şu anki müdürü Natalia
Durova'nın büyük baöası Vladi-
mir Durov kurmuş. Vladimir
Durov, Osmanlı doneminde Is-
tanbul'a gelip II. Abdülhamit'e
şov yapmış. Moskova'daki hay-
van tiyatrosu 217 seyirci alıyor.
Bu hayvan tiv-atrosunda 52 yıl-
dır şov yapan Natalia Durova,
sirk çemberinde gezinmeye baş-
ladığında henüz 4 yaşında... O
yaşlarda iken rol arkadaşlan
Starry adında bir midilli ile Lili
diye çağırılan bir fîl yavrusu...
ŞARTLI REFLEkS — Eğiticilerın avucunda, havvanların ulaşmak istediği yiyecek var. Hayvan-
lar "şartlı refleks" sonucu istenileni yapıyorlar. Ancak gösteri bittikten sonra, yine yiyecekle ödttl-
lendirmek gerekiyor ki, daha sonra hayvan aynı hünerini tekrar etsin.
Yirmi üç kişinin çalıştığı sirk-
te farelerin sürekü doğurmala-
rını bir yana bırakırsak toplam
67 hayvan var. Natalia Durova
hayvan sözcuğünü pek sevmi-
yor. Söz hayvanlardan açılınca
onlara, "Dostlanm, arkadaş-
larım" ya da "çocuklarım" di-
ye hitap ediyor.
Durova'nın unutamadığı
dostlanndan birisi uçakta doğan
Lel adındaki denizayısı... Lel ya-
şadığı sürece ona annelik etmiş.
Büyük fillerin oldukça aptal ol-
duğunu söyleyen Durova, "Hat-
ta bu dostlarımız fareden bile
iirkerler" diyor. Sirkin 4.5 ton
ağırhğındaki fıli Masa, heybe-
tinden dolayı turneye çıkarruyor.
tki buçuk tonluk Daşa ise şim-
dilik taşınabilir cinsten.
"Pitoşa" adlı piton yılanı ise sa-
dece sirk çalışanlan ile dost. Pi-
toşa insan vucudunu bir dakika
içerisinde sanp 'streç" hale ge-
tiriyor. Bayan Durova nereye gi-
derse papağanları Keto, Hayni
ve Petruşa oraya. Diğer hayvan-
lar trenle yolculuk ederlerken
papağanlar eğitmenleriyle bir-
İikte uçağa. Hatta Türkiye'ye
geldiklerinde Keto havaalanında
"lambada esliğinde" konser ver-
miş.
Hayvanlan bilimsel olarak
eğittiğini söyleyen Durova'nın
metodu hayvanlan kesinlikle
dövmeme, sevgi gösterip iletişim
kurma üzerine... Sovyet Devlet
Ödiilii ve Leninist Komsomol
Ödiilü sahibi eğitmen her hay-
vanı eğitmenin kolay olduğunu
ifade ediyor.
Natalia Durova tilki ile tavu-
ğun, kedi ile farenin şovdaki bir-
likteliklennin sırrını anlatıyor:
"Bu birbirlerine zıt hayvanlar
doğumdan itibaren birlikte bes-
leniyoriar. Bir sure sonra en vah-
şi hayvanda biie öldürme durtü-
sii ortadan kalkıyor. Veter ki
kendilerini teolikede hissetme-
sinler."
Keçinin çemberden atlaması,
kedilerin kendi yörüngelerinde
dönmeleri, köpeğin ip atlaması,
hayvanlann bakıcüannın ellerini
takip etmeleriyle olvyor. Çünkü
eğitmenlerin avucunda hay-van-
ların ulaşmak istediği yiyecek
var. Bu işlem haftalarca devam
Atikten sonra hayvanlar "şartlı
refleks" sonucu istenileni yapı-
yorlar. Ancak hayvanı numara-
sıru bitirdikten sonra yine yiye-
cekle ödüllendirmek gerekiyor
ki bir sonraki şovda aynı hüne-
rini tekrar etsin.
KEDİ-FARE GÖSTERİSİ— Hayvan Tiyatrosu'nda kedi ve fareler birlikte gösteri yapıyorlar. Bunun sım şu: "zıt hayvanlar, doğumdan itibaren yan yanalar."
Carettalar için kaplumbağa hızıyla önlem
Caretta caretta türü deniz kaplumbağalarının
en önemli yumurtlama alanlarından biri olan
Türkiye'nin güney sahillerinde betonlaşma
hızla sürüyor. Koruma çalışmalarının, kıyı
tahribatının gerisinde kaldığı belirtiliyor.
HAKAN KARA
MUDANYÂ
Su verilmeye
başlandı
BURSA (Cumhuriyet Büro-
so) — Bursa Büyükşehir Beledi-
yesi, su borcunu ödemeyi taah-
hüt eden Mudanya Belediyesi
1
ne dün aksamdan itibaren su
vermeye başladı.
Bursa Büyükşehir Belediye
Başkanı Teoman Özalp ile Mu-
danya Belediye Başkanı Ali Na-
rin Demirtaş'ın su sorunun çö-
zümü için dün yaptıklan görüş-
me "olumlu" sonuçlandı.
Mudanya Belediyesi'nin, 349
milyon liralık borcunun 146 mil-
yon liralık bölümünü dün öde-
diği, bugün de 90 milyon lira
ödeme yapma taahhüdünde bu-
lunduğu kaydedildi. Kalan 113
milyon liralık borcun da aralık
ayı sonunda ödenmesi kararlaş-
tırıldı. Mudanya'nın Bursa'dan
gelen içme suyu, belediyenin
borcu nedeniyle pazartesi günü
kesilmişti.
İZMİR — Caretta carettalar
için koruma önlemleri "kap-
lumbağa hızıyla" alınıyor. Che-
lonia mydas ve caretta caretta
turü deniz kaplumbağalarının
Akdeniz'deki en onemli yu-
murtlama alanı olan Türkiye'-
nin guney sahillerinde betonlaş-
ma ve tahribatın hızla sürdüğü-
nü belirten uzmanlar, koruma
çahşmalannın kıyı tahribatının
gerisinde kaldığına dikkat çeki-
yorlar.
28 Şubat 1990 tarihinde Res-
mi Gazete'de'yayımlanan 24 nu-
maralı Su Ürunleri Sirküleri ile
deniz kaplumbağalarının avlan-
maları ve deniz kaplumbağası
üreme alanı olarak saptanan
yerlerden kum ve çakıl çıkarıl-
masının yasaklanmasına karşın
Antalya'nın Manavgat ve Serik
bölgelerindeki "Deniz Kaplum-
bağası Üreme Alanlarf'ndan
inşaatlar için kum çıkarılmaya
devam ediliyor. Üstelik söz ko-
nusu alanlar Bayındırlık ve İs-
kân Bakanhğı planlarına da
"deniz kaplumbağası üreme
alanlan" adıyla geçti.
Anamur'da da kumsaldan
kum çıkanlması sürüyor. Antal-
ya bölgesinde kaplumbağaların
üreme alanlarına golf sahaları
açılması tartışılıyor. Deniz kap-
lumbağalarının ciddi olarak ko-
runan tek yumurtlama alanı
olan Dalyan'da da çözüm bek-
leyen önemli sorunlar olduğu
belirtiliyor.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı
(WF) uzmanlarıyla ortaklaşa
çalışan Doğal Hayatı Koruma
Derneği (DHKD) uzmanlan,
kaplumbağa üreme alanlarında
yaşanan sorunlan saptıyorlar.
DHKD'den Berna Bayındır en
önemli sorunun yaşanan beton-
laşma olduğunu dile getirdi.
"Kıyılar hızla belonlaşıvor ve
bu gelişme kaplumbagalar için
olduğu kadar Tiirk turizmi için
de çok tehlikeli" diyen Berna
Bayındır, betonlaşmanın yasa
dinlemeksizin tüm kıyıları kap-
ladığını vurguladı. DHKD Baş-
kanı Nergiz Yazgan, Türkiye'
nin deniz kaplumbağaları için
Akdeniz'deki en önemli üreme
alanı olmasının, hızla tükenen
bu canlı türünün korunması açı-
sından da büyük bir sorumluluk
yüklediğini açıkladı.
DHKD tarafından hazırlanan
raporda deniz kaplumbağaları-
nın korunması için yer alan öne-
riler ise şöyle:
"Deniz Kaplumbağası Üreme
Alanlan Komisyonu kararlan-
na yasal çerçevede verilen öne-
min arttınlması gerekir. Deniz
kaplumbağalarıyla birlikte yok
olma tehlikesi içinde olan diğer
tiirlerin korunmalarına yönelik
karar ve kanunlann uygulama-
da da geçeriilik kazanması,
kontrollerin duzenli ve devamlı
olarak sürdürülmesi, yaptınm
giiciinün arttınlması önem taşı-
maktadır. Barcelona Anlaşma-
sı Protokolleri geregi oluşturu-
lan Özel Çevre Koruma Bolge-
leri'nde araaç ve ilkeler açıklık
kazanmalı, Akdeniz'deki diğer
koruma bölgelerinin amaç ve il-
keleriyle paralellik sağlanmalı."
\atlara, sığınacak nıariııa yok
Her yıl Akdeniz'e açılan 600 yattan sadece biri
Türk limanlarına demirliyor. Bunun nedeni
marinaların son derece yetersiz oluşu.
Akdeniz'in toplam kapasitesi 200 binken,
kıyüarımızdaki yatlar 2
JAN PAÇAL
ANTALYA — Her yıl Akde-
niz'e açılan 600 yattan sadece bi-
ri ülkemiz limanlarına demirli-
yor. Akdeniz kıyılarında en gu-
zel ve elverişli kıyılara sahip ol-
mamıza rağmen yatçılar Fransa,
İspanya, Italya gibi ülkeleri ter-
cih ediyorlar. Bunun nedeni ül-
kemizdeki marinaların son de-
rece yetersiz oluşu. Akdeniz'in
toplam kapasitesi 200 bine ulaş-
mış durumdayken Ege ve Akde-
niz kıyılarımızın toplam yat ka-
pasitesinin 2 bini bulmadığı bil-
dirildi.
Turizmin sadece otel yapıp iş-
letmek olmadığını söyleyen yat-
bini buluyor.
çılar, yat turizmine gerekli öne-
min verilmesini istediler. Yat tu-
rizminin gelişebilmesi için doğal
nimetlerin fazlasıyla bulunduğu
Akdeniz sahillerinde yeterli ma-
rinanın bulunmadığını ve bulu-
nanların çok azında altyapı hiz-
metlerinin verildiğini söyleyen
Antalyalı yat sahibi Nurettin
Avcı, "Akdeniz'e açılan tekneleri
kıyılanmıza çekebilmek için ön-
ce marinalarımızın sayısının art-
tınlması gerekiyor. 500 yat ka-
pasiteli bir marina düşiinün, her
teknenin nüfusunu da S olarak
hesaplarsak bu 2 bin 500 yataklı
bir otel demektir. Ancak müşte-
riyi çekebilmek için de marina-
ya bağlı olarak gece kuliibü, lo-
kantalar, alişveriş merkezi gibi
arka planda görünen işletmele-
rin de geliştirilmesi şart" dedi.
Nurettin Avcı, yat turizmcileri-
nin nitelikli ve varlıklı turistler
olduğuna da değinirken yatçıla-
ra kış hizmeti, bakım hizmeti ve-
rebilecek marinaların geliştiril-
diği takdirde, sezon boyunca ül-
kemiz limanına bağlı kalan yat-
ların büyük miktarda döviz kay-
nağı oluşturacağını da belirtti.
Antalya marinasında 434'ü
yabancı olmak üzere sadece 308
yatın konakladığjnı ve bu yatlar-
dan 10 aylık sure içinde elde edi-
len gelirin 300 milyon lirayı bul-
duğunu söyleyen Antalya Mari-
nası İşletme Müdüru Erhan Ko-
naç, "Antalya ve Kemer Marina-
sı'nın kapasitesi yeterli degil.
Marinaya giriş yapamayan yat-
lar acıklaki koylara demir al-
mak zorunda bile kalıyorlar. Ke-
mer Marinası'nda da yer bulun-
mazsa yabancı yatlann tercihi
mecburen başka ülke marinalan
oluyor. Bu yüzden yat turizmi-
miz kıskaçta, marina azlığı yii-
zünden gerekli gelişim gösterile-
miyor. Bu yıl Side ve Alanya için
yeni marina projeleri var. Bu
projeler (amamlandığı takdirde
bir hareketlenme gözlenebilir.
Didim-Kekova arası olduğu ka-
dar Çanakkale-Antalva arasın-
da marina ve yat bağlama kapa-
sitesinin arttmlması gerekiyor.
Fransa sahillerinde 4 milde bir
marina olduğunu düşiinursek
yetersizliğimiz gün gibi ortaya
çıkar" diye konuştu. Marinala-
rın sayesinde deniz kirliliğinin de
bir ölçude azaldığını, yatlann
kontrol edilerek sintinelerini de-
nize bırakmalarının önlendiğine
değinen Konaç, Türkiye'nin yat
turizminde başı çeken Italya,
İspanya ve Fransa'dan daha iyi
bir konuma gelebileceğini söy-
ledi.
Hiıkuk
semineri
• ANKARA (AA) —
Türkiye Felsefe Kurumu'nca
düzenlenen "Hukuk ve
Etik" konulu seminer,
İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Atatürk
Kitaphğı'nda başlayacak.
İki gün sürecek seminerde 4
oturum gerçekleştirilecek.
Başkanlığım kurum başkanı
Prof. Dr. Ioanna
Kuçuradi'nin yapacağı ilk
oturumda, Prof. Dr. Niyazi
Öktem "Hukuk- Etik
llişkilerinde Değişik
Yaklaşımlar", Prof. Dr.
Ömer Yörükoğlu"
Enstrümantalist
Yaklaşımların Hukuk-Etik
Sorununa Bakışı" ve Dr.
Ismail Kıllıoğlu da "Islam
Düşüncesinin Hukuk ve
Etik tlişkisine Bakışı"
konulannı işleyecekler.
Roberta Flack
geliyor
• Haber Merkezi —
1970'li yıllarda "Killing me
softly with his song"
şarkısıyla Türkiye"de de
büyük ilgi toplayan, 1974
yılında 'Yılın Şarkısı'
dalında Grammy ödülü'nü
kazanan Roberta Flack, 4
aralıkta lstanbul'a geliyor.
Roberta Flack, müziğe çok
küçük yaşlarda piyanoyla
merhaba dedi. 15
yaşındayken Hovvard
Üniversitesi'nden burs
kazandı. Koro yönetti, pop,
caz, opera şarkıcılarına
eşlik etti. Sadece piyano
çalmakla yetinmeyip şarkı
söylemeye de başladı.
Piyano dersleri verdi,
kilisede org çaldı. 19
yaşında okulu bitirdi.
1968'de ise tüm dünya onu
tanıdı. O yıllarda üst üste
üç albüm çıkardı: "First
Take", 'Chapter Two" ve
"Quiet FLre:'
Noel türistleri
• ANTALYA (AA) —
Hıristiyanlar için önemli
sayılan kutsal mekânların
yer aldığı turizm
merkezlerinin, aralık ayının
ikinci haftasında başlayacak
Noel'de turist akınına
uğrayacağı bildirildi.
Akdeniz Seyahat Acenteleri
Derneği (AKSAD) Genel
Sekreteri Abdullah Tekin,
"Kültürel alışverişin hızla
geliştiği bir çağda, Türkiyt
olarak bir kultür mozaiğini
andıran ülkemizi bu yönde
de tanıtmalıyız" dedi.
Antakya'ya
hastane
• ANTAKYA (AA) —
Antakya'da 250 yatak
kapasiteli modern bir
Devlet Hastanesi
yaptınlacağı bildirildi.
Hatay Valisi Hanefi
Demirkol'un verdiği bilgiye
göre, Çekmece mevkünde
yaptırılacak hastanenin
temeli 17 aralıkta atılacak.
Hastane yapımı için ilk
aşamada 8 milyar 100
milyon liralık ödenek
sağlandığını belirten Vali
Demirkol, 250 yatak
kapasiteli Devlet
Hastanesi'nin 1991 yılı
sonunda tamamlanarak
hizmete girmesinin
planlandığım bildirdi.
Kanserlilere
ünıit ışığı
• CHICAGO (AA) —
Pittsburg'daki ihtiyarlar
hastanesi doktorlanndan
Gary Onik, ultrasonla
yönlendirilen sondayla
kanserli hücrenin
dondurulmasmın kanser
hastaları için yeni bir ümit
ışığı olduğunu bildirdi.
Radyolojist Dr. Onik,
karaciğer kanseri olan ve
hayatlarından ümit kesilen
30 hastaya uygulanan tedavi
sonucunda, hastalardan
altısının hastalıktan
tamamen kurtulduğunu
kaydetti. Onik, Kuzey
Amerika Radyoloji
Topluluğu'nun 76'ncı
bilimsel toplantısında soğuk
ameliyat adı verilen
tekniğin, ana kan
damarlarının yanındaki
urlan, yakındaki salgı
bezlerini etkilemeden imha
etme kapasitesine sahip
olduğunu söyledi.