Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yıknı yansıttığından, biraz eskimiş olmakla birlikte, tstanbul işgücünün % 33.6'sı yapım sanayünde (aynı yılda Türkiye ortalaması % 10.6), % 5.5'i tarımda (Türkiye ortalaması % 59.9), V» 17.8'i toptan ve perakende ticarette (Türkiye ortalaması 1» 5.8), kalanı da öteki hizmet altkollarmda çalışmaktadır. tşgücüyle ilgili şu veriler de ilginçtir: tstanbul yapım sanayünde çalışanlar, tüm ülke yapım sanayiinde çahşanlann % 26.6'sıru oluşturmakta, bazı altkollarda bu oran daha da yüksek dunımdadır. örneğin kâğıt ve kâğıt ürilnlerinde bu pay V» 39.5, kimya, petrol ve plastikte % 38, dokuma, giyim ve deride Vt 29'dur, toptan ticarette de "!* 33'tür. Sigorta ve taşınmaz işlem ve hizmetleri, ulaşım ve haberleşme hizmetleri alanında da lstanbul işgücünün Türkiye işgücü içindeid payı oldukça önemli gözükmektedir. tstanbul, yapırn sanayii işyerleri ve yapım sanayii üretimi bakımından da önemli olan yerini sürdürüyor. örneğin, 1984'te tstanbul yapım sanayii işyerleri toplamı, Türkiye toplamımn *!* 42.4'ünü oluşturmuş, 1985'te bu oran % 40.6 olmuştur. Dokuma ve giyim sanayünde bu oran % 55, kimyada 1% 54.6, metal eşyada *h 5O'dir. Bunlar sonuçları bakımından çok önemli gözükmektedirler. Yapım sanayii toplam üretimde İstanbul'un katkısının 1985'te *h 26.5, katma değer payının da % 28.8 olduğu belirtiliyor. Katma değer payının en yüksek olduğu altkollar da metal eşya, dokuma, giyim ve deri sanayileridir. tstanbul kenti, yapım sanayünde olduğu gibi, dış ticaretimizde de çok önemli bir yer tutmaktadır. örneğin, 1986'da tstanbul'da 4.253 dışsatımcı (ihracatçı) firmanın faaliyette bulunduğu ve 4.7 rnilyar dolarkk dışsatım yapüdığı ve aynı yıl toplam dışsatımımız 7.4 rnilyar dolar olduğuna göre lstanbul toplam dışsatımımınn Vo 63'ünü sağlamıştır. Dışalımımızda da tstanbul hemen hemen aynı paya sahiptir. tstanbul kentinin ülkenin toplam vergi gelirlerinde de egemen bir paya sahip olduğu görülmektedir. Nitekim 1986 yılında toplam vergi gelirlerinde tstanbul'un payı % 38 olmuştur. tstanbul'un il olarak ülke ekonomisinde, hele bazı alt sektörlerde çok önemli bir yer tuttuğu açıkça görulmektedir. Ancak, hemen belirtelim ki bu pek övünttlecek ve sevinilecek bir durum değildir. Kentin büyük konut sorunu, ulaşım sorunu, temizlik ve kanalizasyon sorunu, besin sorunu, su sorunu, ısınma ve temiz hava sorunu, yani tek bir sözcükle, giderek darboğaza doğru ilerleyen yaşam sorunu, yazımda belirttiğim tüm sonuçların bir maliyeti olarak karşımıza çıkmaktadır. tstanbul Belediyesi'nin bir tahminine göre, Trakya'daki su kaynaklannın buraya bağlanması koşuluyla lstanbul on bir milyonluk bir nüfusun su gereksinmesini karşılayabilrcektir. 25 EYLÜL 1989 İstanbuTım tktisadi Yapıa ve Somuçlam İstanbul'un il olarak ülke ekonomisinde, hele bazı alt sektörlerde çok önemli bir yer tuttuğu açıkça görulmektedir. Ancak hemen belirtelim ki bu pek övünülecek ve sevinilecek bir durum değildir. Kentin büyük konut sorunu, ulaşım sorunu, temizlik ve kanalizasyon sorunu, besin sorunu, su sorunu, ısınma ve temiz hava sorunu, yani tek bir sözcükle, giderek darboğaza doğru ilerleyen yaşam sorunu, yazımda belirttiğim tüm sonuçların bir maliyeti olarak karşımıza çıkmaktadır. Prof. Dr. NAZİF KUYUCUKLU 1Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi Ülkemizin 1950'lerden bu yana çok önemli bir sosyal ve ekonomik yapı değişikliği içinde olduğu bilinmektedir. Nüfus köylerden kasaba ve kentlere akmakta ve bu arada aynca nüfusun büyümesiyle köyler, kasaba ve kent durumuna gelmektedir. Yani, nüfus tarımsal alandan sanayi ve hizmetler alanına geçmektedir. Nitekim, gelişmiş ülkelere göre oldukça yüksek bir artış olan, bizde ülke çapmda ortaJama yülık nüfus artış hızı % 2.5'in üstünde olduğu halde, kentler için bu bOyüme çok daha yüksektir. Bu degişimin temelinde birinci derecede iktisadi nedenler vardır. Bu süreçte tstanbulumuzun ise, veriler yeterli ve kesin olmamakla birlikte, çok önemli bir yer tuttugu görulmektedir. öncelıkle belirtelim ki, lstanbul il olarak TOrkiye GSMH'sinin 1979'da Vt 21'ini oluştururken, 1986'da bu oran % 23.3'ünü oluşturur dunıma gdrniştir. Sonra durumu nüfus açısından ele alırsak, tstanbui'da çok önemli bir nüfus büyümesi olduğu anlaşılmaktadır. 1980'de kentin toplam nüfusu, raücavir aianlar dahil 4,5 milyon iken, 1985'te bu sayı 5,5 milyon olmuştur. Devlet Istatistik Enstitüsü verilerine göre ise bu iki tarihte İstanbul'un nüfus miktan 4.7 ve 5.8 milyondur. Bu iki tarih arasında artış % 22lik veya yülık olarak ele alınırsa V» 4.4lük bir artışı ifade etmektedir. Aslında 1980/1985 döneminin özelliği düşünülürse, lstanbul'a göçlerin önemli derecede frenlenmiş olduğu düşünülebilir. Nitekim, daha önceleri, örneğin 1965/1970 döneminde Istanbul'da nüfus artışı "Fo 29, yani yılhk olarak artış hızı V* 6 olmuştur. 1980/1985 yıllan ortalamasının sürdüğü varsayımıyla, birkaç ay sonra, yani 1990'da lstanbul nüfusunun 6.9 milyon olması gerekiyor. Böylece tstanbul kenti, ülke doğal nüfus artış hızmın iki küsur, hatta nerede ise üç katına yakın bir artışla büyümüş olmakta, tstanbul nüfusunun Türkiye nüfusundaki payı da Vo 10 küsurdan ft 12'ye yükselmiş olmaktadır. OKURLARA. OKAY GÖNEHSİN Savaşa Devam S Sonuç Aslında İstanbul'un bu kadar bile büyütülmesi makro açıdan çok sakıncalı olmuş ve bu sakıncalar tüm açıklığıyla ortaya çıkmıştır. Ama öteki konularda olduğu gibi, siyasal partilerimiz ve iktidarlanmız konuya hep kolay yoldan, oy yönünden yaklaşmayı seçmekte, yatırımlan başka yörelere yönelterek iktisadi büyümeyi, dolayısıyla nüfus büyümesini ve öteki sonuçları buralara aktarmayı göze alamamakta, basıboş iktisat ve yönetim politikalan uygulamaktadırlar. Oysa toplam üretimi arttınrken sadece firma maliyetini değil, günumüzde özellikle toplumsal maliyeti en düşük düzeyde tutmamız gerektiği çok açık ve acı bir gerçek olarak ortaya çıkmıştır. Bazı çevrelerde tstanbul'un bir kültür, finans ve ticaret merkezi olması, sanayiye ise kesin sınırlamalar getirilmesi düşüncesi yer etmeye başlamıştır. Ama bu düşünce henüz çok cılızdır. Yukandaki gidişi durduramazsak, tarihsel ve güzel tstanbul'u büyük bir köye ve beton yığınına çevirip gömeceğiz, sonra da, ne kadar mümkün olur bilemem, kurtarabilmek için trilyonlar harcayacağız. Türkiye ortalamaanın üstünde tstanbul nüfusunda başka ilginç bir nokta da faal nüfus yaş sınırlarındakilerin oranının Türkiye ortalamasının üstünde olarak % 63.3 olmasıdır. 1980 EVET/HAYIR OKTflYAKRAL OKURLARDAN Büyük bayram, Dil Bayranu Ulusal bilincin gelismemesi yuzünden yıkılan Osmanlı Imparatorluğu'nun üstünde kurulan cumhuriyetimizin önemli bayramlanndan biri, hiç kuşkusuz, Dil Bayramı'dır. 26 Eylül 1932'de, 1. Dil Kurultayı'nın başlangıç günü benimsenmiştir. Dilin, ulusal bilinci guçlendiren, kişiler arasında anlaşmayı, bilginin kolayca aktarılmasıru sağlayan en güçlü araç olduğu düşunülürse bu bayramın büyüklüğü anlaşıhr. DU özleşmesinin, bütün engellemelere karşın başarıya ulaşması, onun, ulusal bilinci geliştirerek, toplumun çok büyük kesimince benimsenmesine bağlıdır. Şu sevindirici gerçeği hiçbir zaman unutmamalıyız: Devleti yönetenlerin yanlış düşünüşleri nedeniyle, yabancı dillerin yok edici baskısından kurtulup, öz ordunun kışın banndığı yeri; Tuzlağ da, deniz kıyısında tuz elde edilen yeri gösterirlerken, sonlanndan, " k " ve " ğ " , harflerinin düşmesiyle kışla ve tuzla biçimlerini almışlarsa, Okulak'dan da, önce, "k"; sonra da " a " harfi düşerek Şimdi size, özleşmeyi okul sözcüğü doğmuştur. özümseyememiş olanlann bir Kaynaklar Urfa'da, mektepe yanılgısmı, canlı bir örnekle okula denildiğini yazmaktadır. göstereceğim. Benim vereceğim canlı örnek, Kimileri, Arapçadan türetilmiş doğum yerim olan güzel olan mektep sözcüğüne karşılık Bartın'a ilişkindir. özleşmenin olarak anadilimizdeki " o k u " coşkulu döneminde Bartın'daki kökünden türetilen okul Mektep Mahallesi'nin adı sözcüğüne takılmışlar, bunun, Okulak Mahallesi olarak Fransızların 'ecole', (ekol) değiştirilmiştir. Bu ad sözcüğüne benzesin diye 'icat' günumüzde de yasamakta ve edildiğini öne sürmüşlerdir. bize, OKUL sözcüğünün Bugün bile bu görüşe inananlar Fransızların 'ecole'(ekol) vardır. Dil devriminin değerii sözcüğüne benzesin diye 'icad' belgeleri incelenince bu edilmediğine tanıklık düşünüşün yanlışlığı hemen etmektedir. görülür. özleşmenin başladığı Dil özleşmesi böyle gerçeklerle yıllarda, mektep yerine (aslında beslenmektedir. Ona inanalım, mektep, yazı yazacak yer, büro güvenelim. anlamına gelmektedir), Büyük bayranumız kutlu olsun. okunulan yer anlamına gelen okulağ ya da okulak sözcükleri RÜŞTÜ ERGUN önerilmiştir. Kışlak, nasıl, IşınbiUnci (Radyolog) dilini geliştiren bizim gibi bir ulus az bulunur, belki de yoktur. Bunda, cumhuriyetimizin kurucusu AUtürk'ün ne büyük etkisi olduğu uslardan silinmeyecektir. Bııca Lisesi'ne yardım yapılmalı Buca Lisesi biraz kıyıda köşede kalmış bir lisemizdir. Fakat okul geçrniş tarihinde yurt çapında başanlar kazanmış, büyük adamlar yetiştirmiştir (Büyükşehir Beled ; ye Başkam Sayın Yuksel Çakmurgibi) Buca Lisesi tüm yaz aylan boyunca Bulgaristan'dan gelen soydaşlanmızı banndırdı. Doğal olarak gerekli hazırlığı yapamadı. Okul bugünlerde özellikle görünüş olarak pek iç açıcı görünmüyor. Eğitim ve öğretirade önemli bir yeri olan okulumuzun (beş bin öğrencisi vardır) ivedi olarak temizlenmesi gerekiyor. Bunun için de kendi olanaklan yetersizdir. Başta sayın belediyemiz olmak üzere, öğrenci velileri, öğretmenler, yöneticüerimizin elbirliği ve parasal katkıları ile okulumuzun temizlenip paklanmasını istiyoruz. Öirend ve velikr adına SEROLÖMERLER Halkımız Çözüm Anyor... Her cumhurbaşkanı seçiminden önce toplumdaki ve siyasal çevreierdeki daigalanmalara, bunalımlara 'devlet krızi' adını mı vermeli? Araştırmacı Hikmet özdemir "Devlet Krizi" (AFA Yayını) adlı kitabının ilk cümlesinde boyle bir adı uygun bulduğunu yazmış. Neden Devlet Krizi? Ozdemir şöyle açıklıyor: "Bir kere devlet katında tonsensus bozulunca yenisi için bir arayış başlamaktadır. Devlet aygıtınm doruğu her 5 veya 7 yılda bir çatışmaya tanık olurken, cumhurbaşkanı seçimleri dönemsel meşruluk krizine yol açmaktadır. Siyasi partilerte birlikte Türk politikasının etkili güç odağı ordu kurumu krizi bütün aşamalannda başlangıç, gelişme ve tırmanma yoğun bir pazarlık yaşadıklanndan her zaman hava gerginleşmekte ve ipin kopma noktasına gelinmektedir" Cumhurbaşkanltğı anayasaya göre sorumluluk dışı bir görevdir. Ülkeyi yonetme sorumluluğu başbakanındır. Cumhurbaşkanı bir hakem durumundadır. Ama ülkemızde Atatürk'ten, İnunQi den kaima bir alışkanlıkla cumhurbaşkanlığının en yüce, en etkin, en büyük sorumlulukla yüklü bir görev olduğu inanışı yerteşmiştir. Bu yüzden Hikmet Ozdemir'in Devlet Krizi' dediği bunalımlar 1961'den bu yana hemen her seçim döneminde tum ulusça yaşandı, yaşanmakta... "Sosyal Demokrat" dergi "Siyasette Sıcak Sonbahar" bölümünde cumhurbaşkanlığı seçimine önemli bir yer ayırmış. Başyazıda "Gerçekte bir cumhurbaşkanlığı seçimi koca bir yazı geçirtmeye yetti. özal'ın istediği oldu. Tbplumumuzu çok yakından Hgilendiren bir yığın yaşamsal sorun dururken, çozumler üretilmesi beklenirken hep 'cumhurbaşkanının kim olacağı' tartışıidı" deniliyor. Bu düşünce gerçeğı yansıtmaktadır. Her şey bittı, her şey çozümlendı, cumhurbaşkanlığı tartışması her konunun önüne gecti. Bunda özal'ın başansını görmek olasıdır. özal, kendisinin bu seçimde aday olup ofmayacağı sorununu aylardır gündemde tutarak tartışmaları bu rtoktada toplatabilme becerisini gostermiştir. "Sosyal Dernokrafta, Tevfik Çavdar "Kimin seçileceği değil, seçHecek kişinin nitelikteri önemlidir" başlıklı yazısında TC Cumhurbaşkanı olacak politikacinın hangi nıteliklere sahip olması gerektiğini şöyle vurgulamış: "Odunsüz bir demokrat olmak. Yansız olmak, siyasal düşünceler karşısında hoşgörülü olmak. Sivil olmak, yalnızca üniformadan uzaklaşmtş olmak değil, gerçek anlamda sivil olmak. Tekeller, finans kuruluşları vb. iç ve dış ekonomik guçlerie ilişkisi olmamak. Bilgi birikimi siyasal olgunluğu ve geniş kültürü ile yerini sürekli olarak dolduracak yapıda olmak. 12 Eylül ve 24 Ocak'ın hiçbir izini taşımamak. Demokratikleşmeye yönelik tüm çabalarda lider nıteliğine sahip olmak. Geçmişinde bu temel niteliklere ters bir davranışı olmamak." Bunlar, eski deyisle asgari müştereklerdir. TC Cumhurbaşkanı'nda öncelikle bu nitelikler bulunmalıdır. Adı geçen aday adaylarına bakryoruz hangisinde bu nitelikler var? Once ANAP lideri Özal'dan başlayalım, yukarıda sayılan niteliklerin biri bile var mı bu kişide? Bay Özal bugüne dek karşımıza çıkan parti genel başkanları arasında en hızlı bir parti mılitanı, yani belirli bir kesimin temsilcısı, öncüsü olmuştur. Cumhurbaşkanlığı makamında da elbette ANAP lideri niteliğini koruyacaktır. Çünkü herkes bilir ki özal'ın korumacılığı olmasa ANAP diye bir parti kalmazl DP Genel Başkanhğı'ndan cumhurbaşkanlığına geten bir Celal Bayar, elinde DP işareti taşıyan bir bastonla dolaşmaktan, partinin içişlerine gerçek bir lider gibi karışmaktan nasıl kaçınmadıysa, ister istemez Özal'ın da bu yolu tutacağı actktır. Oysa Türkiye, yansız, demokrasiye inanmış, hoşgörülü, aydın, bilgili bir başkan anyor, istiyor, özlüyor. Boyle bir nitelik Özal'da yok, ANAP' ın ortaya çıkaracağı parti üyelerı arasında da yok... Tevfik Çavdar da Necdet Uğur gibi bizler gibi, yani ülkede gerçek bir demokratik yapılaşmanm yerleştirilmesinden yana bütün yurttaşlar gibi diyor ki: 'Türkiye'nin demokratik bir yeniden yapılanmaya gereksinimi var. Bu gereksinimi karşılayan süreç cumhurbaşkanı seçimi ile başlar, anayasa ve diğer antidemokratik yasa, kurum ve kuruluşların değiştirilmesine kadar uzanır. Siyasal partiler seçmenterin karştsma çıktıktarında bütün bu sorunlarm yanıtını biz bu(Arkast 15. Sayfada) 10 günde 3. basım DOĞALGAZ BORU, FİTTİNG ARMATÜRLERİ API ve DIN standartlarına uygun stoktan teslim VE Emsa Tel (1) 175 37 67(2 hat) Faks (1) 175 37 69 Enerjı Dağılım. Ö*çüm ve Kontrol Sanayi ve Tıcarat Anooım ŞıriıaU İLAN YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞl'NDAN Dosya No: 1989/3208 Davalı İsmail Yalçın tarafından davacılar Esat Taşan ve Hüseyin Akın aleyhlerınde açılan davada; Davalılardan Ali Küçukoğlu'nun adresi tespıl edilemedığinden adına duruşma günunun ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla, adı geçen davalının duruşma günu olan 12.12,1989 tarihinde saat 10.00'da HUMK'nun 213. maddesi gereğince dairemizde hazır bulunması aksi halde duruşmaya yokluğunda devara edileceği, duruşma gununun lebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 15.9.1989 Basın: 32627 asraıa Bilgi Yayınevi Meşrutiyet Cad. 46/A Telf: 131 81 22 131 16 65 134 12 71 YenişehirAnkara Bilgi Dagıtım Babıâli Cad. 19/2 Telf: 522 52 01 526 70 97 CağaloğluİSTANBUL ÇUMRA KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1989/3 Davacı Saliha Çalışkan vekili Av. Özmen Dinç tarafından davalı Habibe Aşık aleyhine mahkememizde açtığı kadastro tesptine itiraz davasın:n yapılıp bitirilen açık duruşnıası sonunda verilen karar gereğince: Çumra ilçesi Bağlar Mah. Yalnızağaç mevkide, ada 190, parsel l'de kayıtlı laşınmaz Habibe Aşık adına tescil görmuş, ancak davalı Habibe Aşık tunı aramalara rağmen davetiye tebliğ edilemedığinden ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla; Duruşma gunu olan 10.11.1989 saat 09.00'da yapılacak duruşma gununun davalıya ilan tebliği ile ilan tarihınden 15 gun sonra davalıya tebliğ cdilmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. Basın: 43431 aşbakan Turgut özafm basına karşı açttğı savaş ne yazık ki aynen devam ediyor. "Babıali Magazin" Dergisi'nin son sayısında Başbakan'ın Kenan Akın ile yaptığı görüşme birçok açıdan talihsiz. Göruşmede, Başbakan, basına karşı savaşıyla ilgili çeşitli baskı yöntemleh uyguladığını reddedlyor, ama her sözü basına karşı ağır bir öfke taşıyor. Birkaç örnek aktaralım: Özal, Tercüman'ın sahibi Kemal llıcak'ın mali guçlükleri nedeniyle kendisine başvurduğunu ve ü+ kez yardım edildiğini anlatıyor, ama Nazlı llıcak'a yazı yazdırmaması yolunda telkinde bulunduğunu reddettikten sonra şöyle diyor: "Ben Nazlı hanımın yazmasının da yazmamasının da karşısında değilim. Benim için hiçbir şey fark etmez. O kadar çok yazan var ki aleyhimde... Ha bir tane eksik olmuş, ha bir tane fazla. Hiç fark etmez. İstedikleri gibi yazsınlar. Zannediyorlar ki bizim aleyhimizde yazdıkları zaman tirajları artar. Artmaz. Onu da gördük. Tirajları da düştü..." Başbakan'ın köşe yazarlanna ilişkin düşunceleri: "Köşe yazarları olarak tipik adamlar var. Bir tanesi çok akıllı, iyi yazılar yazdığı kanaatinde değilim. Bazıları iyi yazılar yazalım, düşmanınız olur da, dersiniz ki bu adam hakikaten çok iyi yazıyor. Dokunduruyor. Öyle yazdığı kanaatinde değilim. Bir Güngör Mengi var. Çok zayıf yazılar yazıyor. Ama aleyhimizde. Başka da yazacak mevzuu yok herhalda Onun gibi bir iki tane daha var. Milli damat. Bazılarını hiç okumam ben bunların. Okuyup da ne yapacağım? Zaten başını gördük mü sonunun ne olduğu meydana çıkıyor. Güneri Cıvaoğlu biraz Güniz Sokak yazarı oldu. Bir zamanlar ona konut yazarı diyoriardı... Bazı köşe yazartarı var. Tipiktir, soldur. Bir iki tane yazan biliyorum. Onların daha başını okuduğunuz zaman sonunu tahmin edersiniz..." Başbakan aynı göruşmede, televizyonda lotarya reklamlannın yasaklanması isteğiyle kendisine gelen gazete patronlarıyla da bir daha göruşmeyeceğini söylüyor, buna gerekçe olarak da o görüşmenin yayımlanmasmı gösteriyor... Basına karşı bu öfke nereden geliyor. Hasan Cemarln "özal Hikâyesi" kitabının basınla ilgili bölümünden izl'tyoruz: 6 Aralık 1983'te "Basından memnunuz, memnun olmaya da mecburuz"; 1 Ocak 1984'te, "Basının çalışmalarını kolaylaştırmak için Basın Kanunu'nda yer alan ve haber alma özgürlüğüne müdahale eden hükümlerin de değiştirilmesini sağlamak ist;yoruz" diyordu özal... Yasalarda bu sözlerinin tam tersine değişikliklerin art arda gelmesinin yani sıra 1986'dan itibaren özal'ın "gazetecilere yönelik üslubu gitgide ekşidi." Hasan Cemal "ekşiyen Özal'dan" çeşitli alıntılar yapryor: "Bak hâlâ anlamıyorsun!" "Siz uydurdunuz." "Sizi birileri işletmiş." "Bunlara ben ara sıra telefon ediyorum. Onlar da memnun oluyorlar. Tabii Başbakan telefon etti diye..." (Metin Toker'e) "Enişte amigo.." (Nazlı llıcak'a) "Hercai amigo.." ve "Sol amigolar." "Hangi arabaya binerlerse onun düdüğünü çalan oportünist amigolar.." 26 Eylül 1986'da İzmir ANAP il örgutunün toplantısında konuşan Özal basım da "yıkılması gereken güç odaklarından biri" diye tanımlıyor. Bu arada kâğıt zamları, davalar, yasalarda değişiklikler yağmaya başlıyor... 19 Nisan 1988 tarihli Hürriyet Gazetesl'nin sürmanşetinde yer alan Ero/ Shnavi'nin özafa açık mektubunda şöyle bir görüşme aktanyor Erol Simavi: "Hatırlarsınız.. Oavos'taydık... Sizden, başını dertte gördüğüm bir meslek mensubumuz için ricacı olmustum... Odeme sorunlan vardı... Makul bir erteleme ona soluk aldırabilecekti. Aracılık görevimi yerine getirirken bir noktayı aynca belirtmiştim: 'Ben, arkadaşımdan çok, bini eşkın çalışanını düşünüyorum. O, evini, arsasını, olmadı tesisini satar, kendisini kurtanr. Ya ötekiler? Onlar sokakta kalır. Beni asıl kaygılandıran çalışanlardır' Hafiften bir yan tebessümle, bileceksiniz, ne demiştiniz: 'va//a Erol Bey; bugün iki buçuk milyon işsiz var... Piyasadan bin • küsur gazeteci çekilmiş, hiç de fena olmaz! Bu sözlerinizi herhalde hatırlarsınız da, benim de karşınızda ağzımın açık kaldığını, acaba hatırlayabilir misiniz? Donmuştum..." Yine Hasan Cemal'in "Özal Hikâyesi"ncfen referandumda özal'ın aldığı yenilginin hesabını basından sormaya kalkışının bir örneğini aktarıyoruz. Anlatan Güneş Gazetesi'nin o dönemdeki sahibi Mehmet Ali Yılmaz: "Ben, Başbakan özal'a karşı hiç boynumu bükmedim. Referandum gecesi televizyondaki açıkoturumda Nahit Duru'nun (Güneş'in o dönemdeki genel yayın yönetmeni), Hasan Cemal'in sozlerine katılması ve görüşlerini paylaşması Başbakan Özal'ı çok sinirlendirdi ki, ertesi sabah beni arayarak 'Madem böyle, bundan sonra biz de bildiğimizi yaparız' dedi. Cetin Attan'ın istifası da, Başbakan'ın tepkisine tuz biber oldu. Çetin Altan'ı biz istifaya zortamadık. Referandum günü yazdığı iki satırlık yazının seçim yasaklarına gireceği ve 'bok' kelimesinin bulunması nedeniyle gazete yazı işleri kullanamayacağını söylediler. Israr eden Çetin Altan, bunun üzerine istifa etti. Ardından da durumu hemen Başbakan'a iletti." Işte Başbakan'ın basınla savaşından bazı sahneler. Peki bu kavga nasıl sürecek. Başbakan'ın Başdanışmanı Adnan Kahveci 'nin bu haftaki Tempo Dergisi'nde yer alan konuşmasından aktarıyoruz: "Turgut Özal'ın imajının yıpranmasının ana nedeni, parti olarak basınla çok büyük bir kavga içinde (Arkosıli. Sayfada) .«LBA MAKfciE S A N A Y İ . ALB€KO ; B M Almanya) . A U F (hg«wre). ARGEPA SANAYİ URUNLEfll A f U Ş TIBMAGELIŞ T IRMEVED4ŞT!CARETLTOŞTI . ARGO (Bad Abmnyaı . ASTAŞ ENDUSTfll TEKSTIL MAK»rtLEHİ SANAYİ VE TCAHET A Ş . ASTRA (Balı Almanya) . AVEBY SOABAR Q n * H (B«tı Almanya) . AYROTEKS KONFEKSİYONTEKSTLSAN VETIC A Ş . BARATTO ( 8 f V k « ) . BARUOAN (Japonya) . BAŞARAN TEKSTIL MÜMESSCLK MÛSAVtRLPK TIC LTC ŞTI . BEK ULUSUUMfUSlTURIZMSANAYİ VE TCARET A Ş . SRILKA (BMAImany*). BÛMAKSANBUHARLIOTOMAKINELERİSAKAYHVETİCARETUHrTEDŞIRKETI. CAHLFBEUDENBERG VUESELME NTERLININGS (B«D Almanya) . CAMTEC (Anısnvysı. CHT CHEMSCHE FABR1K Tu BMGEN IBa Almanya). CIHAN MAKİNE SANAYİ VE TİCARET A Ş . COMERC1AL AUTEX S A (ispany.) . CYBBO LTD (Ingmara) . ÇAĞTEKS T E K S T İ E â m M H t Z M E T U f l t S A N VELTO ŞTI . OATEL UTÜ MAKİNELER*. OCS iBatı Almanya). D6LIUS (Ban Aknanya). DlATEC CLES S p.a (Halya) . DRAECO SCHABLONER 27 4. KONFEKSİYON MAKİNELERİ VE AKSESÜARLARI FÜARI (Bat Almanya). EASTMANfU S A J.ESCA MAKİNE SANAYİ LTD ŞTI . EXACTA(ilalyal. EXPE0<TOIFFUSION (Fransa). ETKET KOMPUTER SISTEV SANAYİ VE TtCARETLTDŞTİ . FAMOX (Hollanda). FASCO(U S A.) . F I M E T ı n c (Itatya) . Frr CONTAtMER (Imçro) .FİLPAR SrL(tta(ya).FLOCKJSERIGRAF(Bau«manya). FFHeDRKHSFELDGmbH (Ban Aknanya). FUTURO TEC (Bat Aimanya). GENTUĞ TEKSTlL UBÜNLERI SANAYİ VE TİCARET A Ş . GERBER GARMENT TECHN<XOGY INC (U S Jk.). GLENGO TEKSTfL TtCARET VE SANAYİ A Ş . OBAFTEK GRAFIK B«.GİSAYAR TEKMMÜH MİZ A S . GUVEN CEUK MAKİNE SANAYİ VE TİCARET UMTTEO ŞİRKETI. HELSA ( B M Almanya) . HERMES DIŞ TİCARET LTD ŞTI . HTTACHI (Japonyal . HOFFMAN (Bao Almanya). INA SYSTEMS (Kanada) .JUKI (Japonya). KANNEOESSER <Bae Almanya) . KANSAI SPECIAL (Japonya) . KAVVAKAMI CO LTO (Jaoonyal. KENNEDY SEkVING MACHMES LTO (Ingıltere). KIMTEKS ET1KET SAHAYt VE TEKSTL ÛRÜNLER l . KREBS (Imıçre). KONSAN MAKİNE SANAYİ VE TİCARET A Ş . KUFNER (Bat Almanya) . KULIS ELEKTBONtK NAKIŞ MAKİNELERİ T t LTD ŞTI . KURIS (Balı Almanya). KW1K COUNT(Ingıftepel. LECTRASYSTEMES CAD/CAM SANAYİ VE UYGULAMALI TEKNOLOJI TIC VE SAN A Ş . MADEIBA GABNFABRK BUDOLF SCHMIDTKG (Batı Almanya). MALKAN MAKİNE SANAYİ VE TCARET LTD ŞTI . MARIMEKS TEKSTlL TCARET ANONİM ŞtRKETt. MAUSER LOCK (Balı Almanya) . U A T H S (Isnçnj) . MAYER 4 CIE QfnW â Co (Bao Almanya) . METO ( B U Almanya) .MHMSCREENPRKT1NG MACHMES (Ayusturya). M L O (tlaty» . MONTANA knUnd EXPORT HANOEL (Batı Almanya) . MOTM (Isveç) . MUTOH(Japonya). OKLARITHALATVE TCARET LTD ŞTI . OPET DIŞ TİCARET A Ş . OPTIV»ERK GmOH (Batı Almanya) . PANTONE I N C ( U S A.) . PERFECTA (Isvıçre). PFAFF (Balı Almanya). PHOTO MARKERCOFIP ( U S A ) . P R O F E E L S ' l . (nalya). RIRtSA ( b v ı ( r « ) . RUCKH (9a> Aknanya; . SACOMAT (Ivıçre) . SANDT(6atı Almanya). SANTRALDIKİŞ SANAYİİ A ş . SCHEAFFER GmbH (Batı Almanya) . SENN ( İ M ( r a ) . SEBOAY TCARET LTD ŞTI . SETECTRCOT(BatlAImanya) . SHIMA SEIKI (Japonya) . SILC S p A. (halya) . SIRUBA (Tayvan). SINGER (SINMAK) DİKIŞ MAKİNELERİ SANAYİANONİMŞİRKETI. S T B(Fransa). TAJMA (Japonya) . TA KMQ ENTERPRISE CO LTD (Tayvan) . TETAŞ A.Ş . TEXT». GRUPPE HOF/NEUE BAUMWOLLSPmNEREI UNO WEBEREIHOF AG (Ba« Aananya) . TOOTAL İPUK SANAYİ VE TICARET ANONİM Ş « KETI . TOVEL S p a (Kalya) . UNTTAS (Balı Almanya) . UPAŞ ULUSLARARASIPAZARLAMA A.Ş . UTUMAK KONFEKSİYON UTU MAKİNELERİ SANAYİ VE TCARET (UTUMAK IROMNG MACHNES FOfl REAOY MADE CLOTHIN6 MOUSTRY AND TRAOE) . VATIŞ MAKİNE S ANAYİ DERİ ETkOfr VE Çn" ÇIT BASUA MAKİNELERİ KUALATI. VTIAX BOFIGI(kalya). VVAGNEH GmbH |Ba« Almanya). VVASTEMA (Bao Almanya). WEISS TEXTILMASCHtNEN G n * H (Bat Almanya) . YKK (Japonya) . ZSK (Bao Aknanya) . İZ BASKI SAN VE T C AŞ EYLÜL 1 EKİM 1989 TÜYtvP İSTANBUL SERGİ SARAYI T E P E B A Ş I • İ S T A N B U L Verimliliği arttırmak, makine parkını yenilemek, yeni yatırımlar için geliştirilmiş sistemleri tanımak isteyen profesyonel yöneticiler, 33 yerii ve 80 yabancı firmanın, konfeksiyon makineleri ve aksesuarlarındaki gelişmeleri ve yenilikleri tanıttığı 4. Konfeksiyon Makineleri ve Aksesuarları Fuarı'na mutlaka zaman ayırın. Ziyaret saatleri: Hergün 11.00 20.00 .YIL Seçkin fuarlar... Seçkin ziyaretçiler.