28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 1 Yeni yddızlara otelcilerden olumlu bahış Cumhurıyeı Malbaacılık vc Gaznecılık Turk Anonım Şırkeıı adma N»dl • Genel Yayın MüdürU H u u Ctmml, Müessese Muduru: Emiac Uiakhfü, Yazı l}len MüdürU: Ofcay Goatajia. • Haber Merkezı Muduru Yaleıa Baytr. Sayfa DUzenı YOnttmenı: Ali Acar. 9 Temsılcıler. ANKARA: Taa, IZMlR: Hikmcı Çtüakay», ADANA C»»i Ba$langK. Dıj Haberler: ErjB» Batcı, Ekonomi: C*Bfb Tarfcu, Kulıur. Ctlal luer, Spor Oanıjmanı: AMnlkadir Yaccimu. Düieltme: BtOk Dvrba*, Arajtırma Şahta Alp«j, lşSendika: Şttkıu Kclcaci, Yurt Haberleri: Necdcl Dofaa. Dm Yazılar: ümm Çalııkaa, # Koordınaıor Ahact Konüsaa. 0 Malı l>]er Erol Erkul, # Muhasebe: BakM ttaer # BuiçePlanlama: S*vgj Osmıpbtşrofla # (Uklam: Ay* Toran. Ek Yayınlar H«Jı Akyol # Idarc: Hvıcyia Gaıtr. Isietme. Öader Çdik. Bilgı fşlcm: Nail taal. anm. w «.>».• Cumhurijn Matbaaolı* «r Guatalık T A $Turk Oa«ı C*d. 3«/41 Cjtal<#u 34334 i n PK 246hunbul Tel 512 05 05 (20 haı). Tctoı. 22246 Fax: (1) ÎM «0 72 • Btırotar. »ııiııı: Zıy» Gokılp Blv. Inkılap S. No: 19/4. Td: 133 1 4147. Tdeu 42344 Fa>: (4) 1 133 1 41/428 • I n i r H Zıy» Blv 1352 S.2/3. Td: 13 12 30, WCT 52359 Faı: (H) I» 53 t» 1 • Adaaa: Inonı) Cad. II» S No ı Kaı 1. Tel. 19 37 52 (4 haı). Tdr* 62155. Fu: (71) 19 37 a TAKVİM: 11 EYLÜL 1989 Imsak 5.05 Güneş 6.33 ögle 13.05 Ilcindi 16.40 Akşam 19.28 Yatsı 20.50 1940 Kuşağı şairlerinden Arif Damar, artık "toplumcugerçekçi" değil Şiirde kesîntîsîz yenîlik PORTRE ARİF DAMAR Ingiliz gözüyle Didim DİDtM (AA) tngUiz "Ewesham College" tarafından gerçekleştirilen ve Ingiliz turistlerle Türk ı turizmcilere yönelik araşttrmada, önemli turizm merkezlerinden Didim 'de "betonlaşma ve işletme aksaklıklannın", en önemli sorun olarak yer aldığı görüşüne yer verildi. Ewesham College öğretim görevlilerinden bayan Mavis Nutter yönetiminde 15 kişilik bir öğrenci grubunun yaptığı araştırmaya göre, Didim 'deki betonlaşma nedeniyle Ingiliz turistlerde bölgeye gelmeme eğilimlerı belirdi. iki yılda hazırlanan araştırma sonucunda, Didim 'de tatil yapan tngiliz turistlerin yüzde 60'ımn, koşullann düzeleceği inancıyla tekrar gelmeye niyetli olduklan belirlendi. Turistlerin yüzde 38'i "belki gelebileceklerini" ifade ederken, yüzde 2'si Didim 'e bir daha "asla gelmeyeceklerini" söylediler. "E/// yıldır Nâzım Hikmet'i okudunt Artık ondan öğreneceğim bir şey kalmadu Beili zamanda Avrupa'da iki, üç yıldızh otelde zor kalan belli kişiler belli sorunlan turistin Türkiye de 4, hatta 5 yıldızh otellerde çözümlerler ve kalıcı kalma şansının bulunduğunu belirten otel olurlar. Nâzım da işletmecileri bazı 5 yıldızh otellerin turist bunlardan biri" çekmek içinfıyatlarım indirdiklerini söylediler. "önceleri şiirimi halk anlasın, sanatımda doğru sonuçlan Avrupa'daki turizm MERİH AK ilkeleri savunayım diye operatörlerine bağlayan Tuncer tZMİR Turizm Bakanlığı şunları söyledi: düşünüyordum. Ancak o nın, sınıflandırma formunda de"Yabancı turizm operatörieri zaman şiir, estetik yönden ğişiklik yaparak 'otel yıldızlarım' Tiirkiye'ye haziran ve lemmuz zayıf oluyor." yeniden ayarlaması turistik işletmeciler tarafmdan olumlu karşılandı. Işletmeciler, yıldız sayısının artmasına rağmen hizmetin çok gerilerde kaldığını ve çifte standartın yaşandığmı belirterek, "Geç kalınmış bir uygulama" şeklinde konuştular. Ülke çapında başlatılan tekrar sınıflandırma çalışmaları isletmeciler tarafından olumlu karşılandı. Kuşadası Pagos Oteli Genel Müdürü Hayati Tuncer, Türkiye^ de yıldızlama için çifte standartın söz konusu olduğunu belirterek, "Türkiyt ile Avrupa ülkelerinin yıldız anlayışlannda farklüıklar var. Öyle ki, Türkiye'de üç yıldızlı olan bir otel Avrupa'da iki buçuk yıldız olarak tanımlanmakta. Böylece çifte standart ön plana çıkıyor. Turizm Bakanlığının bu mudahalesi geç bUe kaldı. Sevindirici bir olay. Herkes bundan sonra sınıflnı bilecek ve ona göre hizmet verecektir" dedi. ayıada müşteri göndermedi. Tıirkiye'ye gelmek isteyenlere ver yok dendi. Ancak otellerin çoğu boştu. İsteklileri ise Giineye kaydırdılar. Bunun yanında özellikle Italya, tspanya biiyiik dampingler yapd. İşte o iki aylık dönerade otel sahipleri biiyiik bir çaresizliğe diiştü. Fiyat düşünneler başladı. S yıldızlı 4 yıldızh oteller fiyatlanm indirdi. 2 yıldız, 3 yıldız otel fiyatına kadar diiştüİer. Bu arada operatörler Tiirkiye'ye geierek incelemeler yaptı. Aslında ekim ayında gelmesi beklenen operatörler temmuz a>ında geierek fiyat kırdı. Adanılar Tiirkiye'ye gönderdikleri turistler için ne kâr ne zarar ettiler. 1990 yılında ise korkunç $ekilde kâr edecekler." Mahmutpaşa'da işportacılık 1925'te Gelibolu'nun Karainbeyli köyünde doğdu. Yenikapı Ortaokulu'nu biürdi (1941). İstanbul Erkek Lisesi'ndeki öğrenimi yarıda kaldı. Ankara'da Devlet Sınai Işletmeler Kurumu'nda memurluk yaptı (194447). Sürgün alaylarında geçen askerliğinden (194750) sonra Istanbul'a döndü; Mahmutpaşa'da işportacılıkla yasamını kazanmaya başladı. 1951'de yasadışı örgüte üye olma savıyla tutuklandı; iki yıl tutuklu kaldı, aklandı. Avukat kâtipliği, muhasebecilik gibi işlerde çalıştı; SuadiyVde Yeryüzü Kitabevi'ni kurdu, yönetti (196983). Çok genç yaşta şiir yazmaya başlayan ve bir ara Arif Barikat adını kullanan Damar, şiirlerinden dolayı birkaç kez yargüandı, aklandı. 11 şiir kitabı var: Günden Güne (1956), İstanbul Bulutu (1958; Yeditepe Şiir Arraağanı), Kedi Aklı (1959), Saat Sekizi Geç Vurdu (1%2), AJıa Kus (1966), Seslerin Ayak Sesleri (1975), Ahcı Kuşu Kardeşligin (1975), Öliim Yok ki (1980), Ay Ayakta Degildi (1984), Arif Daaar Çektiğim çileleri doğal buluyorum Bu Aa Erteknirken (seçmeler, 1985), Yoksalduk gun yaşananlar çok daha feci. (Fbtouraf: Ara Güler) Dünyayi Sevdik (1988). yımlanan şiiri ise, "Edirne'de Akşara". Yenikapı Ortaokulu'nda öğretmenlik yapan Hasan Tannkut, öğrencisinin şiirini Yeni tnsanlık dergisine koyarken şu notu düşmüştü: "Arif Damar yaşına ve sınıfına göre büyuk bir olgunluk gösteriyor. Onun daha şimdiden buyıık sanatkârlara derin bir sevgi ve hayranlık besledigini göriiyoruz. Değerli bir unsur olarak yetişecegine hiç şüphemiz yoktur." (15 Man 1940). Nâzım Hikmet etkisiyle yola çıkmıştı; Hasan Tanrıkut ona Yahya KemaJ'i, Ahmet Haşim'i sevdirdi. 1941'de Giin gazetesinde Arif Hüsnü imzasıyla göründü. Lisedeyken Hilmi Ziya Ülken'le tanıştı, onun çıkaıdığı tnsan dergisinde yeni bir şiiri yayımlandı (1943). Hep ilgi görüyor, yüreklendiriliyordu, ama İstanbul Erkek Lisesi'nin o dönemdeki yöneticileri örneğince, yetenekli bir gencin öğrenim yaşamına gözünü kırpmadan son verenler de vardı... Lise yarıda kesildi; işsiz, kinısesiz kaldı. Felsefe öğrencisi Şevki Akşit'le tanıştı, Ankara'ya gitti, memur oldu... tşte o sıralarda, bir gUn Şevki Akşit'e soruyor: "Öfle yemegi yedin mi?" "Yedim," diyor Şevki Akşit. "Ben de yiyeyim," deyip cebinden bir gazeteye sarılı çeyrek ekmeğiyle birkaç zeytin tanesini çıkanyor... Şevki Akşit çok üzülmüş. Ertesi gün annesine bir tepsi börek yaptırıyor, gazeteye sarıp Arif Damar'a getiriyor. Zayıf, esmer delikanlı, bir oturuşta böreğin hepsini gövdeye indiriyor... 1945'te arkadaşlarıyla birlikte ALPAY KABACALI "Önce sevgi başlıyor." Arif Damar, bu cümleyle girişti şiir serüvenini anlatmaya. Başlangıç çok erken yaşlara, ilkokulun üçüncü, dördüncü sınıflarına kadar uzanıyor. "Bir Güniin Açıklaması" başlıklı şiirine yerleştirene kadar "inciürim diye saklısında tultugu" bir anısı bile var: "Yagmurlu bir karanJıktan eli elimde / Evimize dönerken düşünüyordum / 'Akşaoı güneşi gibi bize emanet'ti / Kötü bir şe> vanlı bu sözde ama / Anlayamadım ne demekli / AKIYORDU SV şiiri ne güzel / Benzemiyordu kitaptakilere / Ağabeyim niçin sakladı benden / Yazan neden mapus / Adı Nâzım Hikmet'ti". Ertesi yıl annesini yitirdi... Ortaokulun birinci sımfında ilk şiirini yazdı ilkokulda birlikte müsamereye çıktıkları Fitnat'ı düşünerek kaleme sanlmıştı... îlk ya Kuşadası'ndaki Onur Otel Genel Müdür Yardımcısı Ergican Birleşik, puanlama sistemınin tekrar gözden geçirilmesi ve yıldızların buna göre saptanınaya başlamasını olumlu karşıladığını belirterek, "Türkiye'de 45 yıldızh otel sayısında büyuk patlamalar var. Bu çalışmayı desteküyoruz. Otel yapıp ona beş yıldız takmak kolaydır, ama hizmet apayn bir olaydır" şeklinde konuştu. Bu arada Türkiye'de bir önceki sezona göre gelen turist sayısında yüzde 42'lik bir artışın olduğu belirtildi. Yatak sayasının da yüzde 137 oranında arttığını, bu artışın, gelen turist tarafından karşılanamadığını belirten Hayati Tuncer, 56 yıl önce Ispanya'ya oynanan oyunun bu yıl Türkiye1 ye oynandığını belirtti. Bu yılki arz talep dengesiziiğinden doğan İngiltere'de otelcilik eğitimi gordüğü sırada Avrupa turizmcilerinin bu tiir oyunu Ispanya'ya uyguladıklarını belirten Ergican Birleşik, aynı politikanın Türkiye için geçerli olduğunu belirterek, "Bu diişüş bizim zaranmıza neden olacaktır. Turizm operatörlerinin çok guzel taktiği. Çaresiz fiyatlar diiştü. Çiinkü özellikle 6 a> çalı^an otellerin bu dönemde mutlaka dolması gerekiyordu. İki ay turisli kıslılar, ağustos ayından başlayarak da tekrar turistleri gondermeye başladılar. Avrupa'daki damping de bizi etkiledi" dedi. Bu arada isminin açıklanmasını istemeyen bir işletme sahibi ise Türkiye'deki yıldız sistemine akıl erdirmenin raümkün olmadığıru belirterek, "Sınıflandınnada biiyiik kargaşalar var, öyle ki isleyen istediği yıldızı takar oldu. Biitün iş Ankara'da bitiyor. Bakanlıkta, bastır parayı al yıldızı sistemi mevcut. İoşallah bu ayarlama ve yeniden puanlama sistemi bir işe yarar" dedi. Dış Haberler Servisi Türki • Her katta kat ofisi, ye'de turizm işletmeleri arasındaki • Rahat ve iyi düzenlenmiş içki "yıldız savaşı" kıyasıya surerken servisi imkânı olan bir oturma yıldızlarda çifte standart olayı salonuyla toplantı salonu, İcendiliğinden ortaya çıktı. Türki • Yatak odaJarı döşemelerini taye'de 3 yıldız olarak kabul edi mamen kaplayan halı veya benlen oteller Avrupa'da iki buçuk zeri malzeme, yıldız olarak değerlendiriliyor. • Aiakart ve tabldot servisi olan Turizm işletmelerinin girişlerin lokanta, de bulunan yıldızların diü ise • Genei mahalJerde tnekanik haşöyle: valandırma, Tek yıldızlı oteller: • Salonlarda ve yatak odaların• Otel kapasitesine uygun, iyi da müzik yayını. Dört yıldızlı oteller: düzenlenmiş rüzgârlık, resepsiÜç yıldızlı otel özellik ve hizyon, bekleme yerini kapsayan lobi, telefon kabini ve vestiyerden metlerine ek olarak, • Garaj veya işletmenin kapasiolusan bir kabul holü. • Müşterilerin ineceği ve gkacağı tesı ile orantılı otopark, kat merdiveni dörtten fazla ise, • Müşteriyi rahatsız etmeyecek otel kapasitesiyle oranülı müşteri ayrı servis girişleri, • Otel kapasitesine uygun iyi düasansörü, • Kent içinde yatak sayısının zenlenmiş garaj yeri, telefon kayüzde 25'i, kent dışında yüzde binleri, satış yerlerinden oluşan 35*i oranında oturma imkânı ve kabul holü, ren rahat, iyi düzenlenmiş otur • Banyo odalarında banyo küvema salonu, ti, • Kahvaltı ofisi ve kahvaltı salo • Ayrı bir kahvaltı salonu, nu, • Birinci sınıf lokanta, • Lokanta yoksa büfe servisi, • Çamaşır yıkama, ütüleme ve • Konsiyerj, PTT, oto hizmetleri temizleme servisi, ile ılk yardım dolabı, • Yemek salonu, bar, lobi, resep• Kent dışında bulunan oteller siyon holü gibi genel hallerde halı de yatak kapasitesinin yüzde ve benzeri nitelikte malzeme ile 20'si oranında araba alabilecek tam kaplama, bir otoparkın olması gerekir. • Eğlence, müzik, oyun imkânİki yıldızlı oteller: lan için uygun yerler ile sayfiye • Telefon santral odası, otellerinde spor imkânları, • Lokantası yoksa sandviç ve 5 yıldızlı oteller: benzeri hazır yiyecek ve içecek Banyo, odalarda telefon, tüm servisi, hacimlerde aircondition, garaj • Odalarda telefon, ve garajda yıkama yağlama ser• Kent dışında yatak sayısının visi, yüzrne havuzu, gece kulübü, yüzde 30'u oranında araba ala çok maksatlı salonlar, bar, satış mağazaları, doktor ve hemşire bilecek otopark, servisi ile ilk yardun gereçleri, şeÜç yıldızlı oteller: • Ana girişten ayrı bir servis gi hir otellerinde toplantı tesis ve ekipmanı, sekreter ve simultane rişi, tercüme hizmetleri bulunmalıdır. • Yönetim odaları, Yıldızlaruı clili ttzayM kııyreklar Polonya'da uzayan kuyruklar günlük yaşamın bir parçası. Bir kilo et alabilmek için iki saat kuyrukta beklemeyi göze almak gerek. Polonya'daşeker, et, süt gibimaddelerinfıyatları iki aydayüzde 200500 arttı listesi çok ıızıııı Nowy Swiat Caddesi ile Obozna Sokağı'run kesiştiği kavşakta ini1 yor. Bütün Nowy Swiat Caddesi ni boydan boya yürüyor. Vitrinlerinde gümüş antikaların, tngiliz kumaşından biçilmiş döpiyeslerin, Küba'dan ithal edilmiş meyve sularının, karakalem çiziuniş afişlerin bulunduğu mağazalara bakıyor. Hayal kuruyor. Varşova'nın medarı ıl'liharı olan caddede dolaşmaktan haz alıyor. Sonra, Zurawia sokağından sağa sapıyor. Marszalkowska Caddesi'ne geldiğinde karşı kaldırıma geçiyor. Benetton'un önünde vitrini içiyor. Marszalkowska üzerindeki Benetton mağazasında yün kadın hırkasımn fiyatı 245 bin zloti. Tişört 56 bin zloti, bermuda 42 bin zloti. Jehanna Lubinska, son "ayarlamalardan" sonra 4 yıldır pratisyen doktor olarak çalıştığı hastaneden 130 bin zloti maaş alıyor. Benetton'un içinde önemli miktarda müşteri mevcut. Jehanna Lubinska, gerisin geri Marszalkowska'yı yürüyor. Bazen dayanamıyor, seyyar satıcılardan çitlenbik şurubu içiyor. Kaldınma dizili el örgüsü yün kazaklara dokunuyor. tşpörtacılardan, iki kutu diş macunu, bir paket sıgara, 4 kibrit, yanm kiio şeftali alıyor. Bazen, yarım kilo şeftali için 2400 zlotiyi çok fazla buluyor. Ama oğlunun şeftali yemesi gerektiğini düşünüyor. Jehanna Lubinska, Marszalkowska üzerindeki "Sawa" mağazasına gıriyor. Et olup olmadığını kontrol ediyor. Varsa, kilosu 11 bin 330zloliye ve kuyrukta iki saat beklemeye aldırmıyor. Sıraya giriyor. Ama çoğu zaman, daha ilk başlarda et bitiyor. O zaman, kilosu 7 bin 300 zJoiiden sosis alıyor. Halbuki Jehanna, küçük çocuğun taze ete de ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Üstelik kocası, aylardır sosis ve karnabahar yemekten bıktığı için HADt ULUENGtN VARŞOVA Basın nin barındaki kız, bilmeceyi çözdükten ve servis yapmaya nihayet tenezzül buyurduktan sonra, küfreder gibi kahveyi önüme koyuyor. Şekerliği barın zulasından çıkanyor. Ben kahveme şeker attıktan sonra çanağı yeniden zulaya sakİjyor. Çunkü şeker yok. 1989 yılının eylül ayında, Tadeusz Mazowiecki hükümetinin açıklanmasından bir gün sonra, insanlar için elzem olan ve Polonya'da "yok" olan şeyler arasında şekerden başka, yalnızca benim tespit edebildiğim kadarıyla, şunlar da var: Süt, et, peynir, kibrit, tuz, kâğıt mendil ve peçete, yo iarı kaygısıyla stok yapmıyorlar. Gelecek ayki maaşlarıyla, bir önceki ay ücretleriyle edinebildikleri kadar şeker ve tuz alamayacaklarını bildikleri için stok yapıyorlar. Çünkü bu yıl Varşova Devlet Tiyatrosu artistliğinde 40 yıhnı tamamlayan Bayan Zabskewska, 1 Ocak 1989 tarihinde kendi maaş bordrosunu 39 bin zloti olarak imzaladı. Bu, o günün kurunda 15 dolara tekabül ediyordu. "Enflasyona endeksleme" kararından sonra, 1 Eylül 1989 tarihinde Bayan Zabskewska, ücretini 100 bin zioti olarak aldı. Bu şimdi 9 dolara tekabül ediyor. Bayan Zabskewska, Varşova Intelligentiasrnın ortalama maaşına Polonya Savunma Bakanı 1968 işgalini kınadı VARŞOVA (Cumnuriyet) Polonya'da Başbakan Tadeusz Mazovtiecki'nin yeni hükümetinin bakanlarından ilginç açıklamalar gelmeye basladjğı gözleniyor. Dayaruşma'ya yakınlığı ile tanınan Dışişleri Bakanı Katolik Krzysztof Skubiszew$ki, parlamento komisyonunda yaptığı konuşmada, Polonya'nın dış politikasının "ulusal çıkarlar" gözönünde tutularak saptanacağım söylerken, kabineye Komunist Parti'den savunma bakanı olarak giren General Florian Şiwiçki Varşova Paktı birlıKleri nin I968'de Çekoslovakya'ya yaptığı müdahaleyi eleştirdi. Şiwiçki 1968'de Çekosiovakya'yı işgal eden Varşova Paktı birlikleri içindeki Polonya birliklerinin komutanı idi. Siwjçki, önceki gün yeni kabinoleki bakan adaylarını soruşturan parlamento komisyonunda yaptığı konuşmada, "O zaman görevîmi inanarak yaplım. Yapiıklanrnın doğru olduğunu diişünüyorum. NATO ile ilişkiler gergindi ve soğuk savaş hâkinıdi. Ancak şimdi başka türlü davranılabileceğini görüyorum. Müdahale olmaınalndı. Parlamenlonun bu koaudaki karanıu kadhyorum" dedi. Komisyonun, Şiwiçki'nin (Arkası 13. Sayfada) Sîmavi Kaıdkatür ödülleri Bandiera Ronny (Kanada) (ortak yapıt), 3 Mostafa Ramazani (îran), Jlian Pena Pai (Romanya). Şeref mansiyonlan: Mihai Ignat (Romanya), HaJtl Ustaoğlu (Türkiye), Florian Donı Urihana (Romanya), Ronald Cunha Dias (Brezilya), Janusz Oblucki (Polonya), Giirbüz Doğan Ekşioglu (Türkiye), tsmet Lokman (Türkiye), Urbao Peter (SSCB), Pavel Botezatu (Romanya), Viliam Zivicky (Çekoslovakya), Joris Van Outryve (Belçika), Hasan Odül alan Fazlıç (Yugoslavya), .Mirosla» karikatürcüler Novak (Polonya), Hakan Vest7'nci Uluslararası Simavi Ka ford (Isveç), Sami Caner (Türkirikatür Yanşması'nda ödül ve ye) ve Butlewska Elzbieta mansiyona layık görülen karika (Polonya). türcülerin isimleri ve ülkeleri ise Yarışmaya katılan ve ödül alan şöyle: sanatçıların özgeçmişleri ve ya1 Igor Srnirno* (SSCB), 2 pıtları Hürriyet Vakfı'nca bir Jan Krzysztof Meisner (Polonya), broşür halinde yayınlandı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hürriyet Vakfı'nca düzeuienen 7'nci Uluslararası Simavi Karikatür Yanşması'nda derece alan sanatçılar açıklandı. Ödül töreni bugün saat 18.00'de Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi'nde yapılacak. Ödül töreninden sonra, yarışmaya katılan yapıtiardan oluşan bir sergi açılacak. ödül töreni için Türkiye'ye gelen karikatüristler Etap Altınel Oteli'nde ağırlanacaklar. Polonyalıların yüzde 4'ünün elinde 10 kilodan fazla şeker stoku mevcut. Bu depolamayı gerçekleştirebilenler özellikle orta halliler. Zenginler her zaman şeker edinebileceklerinden eminler. Fakirlerin bir kilodan fazla şeker alabilecek parası zaten yok. ğurt, jilet, tereyağı, meyve, diş macunu, zcytinyağı, tıraş sabunu. Bunlar ya hiç yoklar ya işportada karaborsa fiyatına satılıyorlar ya da yalmz döviz gelen "Pewex" rnağazalarında mevcutlar. Hepsinin fiyatları son iki ay içinde yüzde 200 ile yuzde 500 arasında arttı. Fakat yine de tezgâhların sadece "yoklar" hanesinde duruyorlar. Belki, daha çok uzun süre de orada kalacaklar. "Gazeta"da önceki gün yayımlanan araştırmaya göre Polonyalıların yüzde 4'ünün elinde 10 kilodan fazla şeker stoku mevcut. Bu depolamayı gerçekleştirebilenler, özellikle orta halliler. Zenginler her zaman şeker edinebileceklerinden eminler. Fakirlerin bir kilodan fazla şeker alabilecek parası zaten yok. Örta halliler yalnız artık şeker ve tuzu hiç bulamayacaksahip. Bayan Zabskewska, ayda 20 bin Türk Lirası'na çahşıyor. Sabahları erkenden, oturduğu Zolibors semtinde günde yalnız üç saat açılan dükkânların önünde uzun kuyruklar oluyor. Bazen beyaz peynir buluyor. Ve 4 kilo alıyor. Bazen salam görüyor ve yarım kilo kestiriyor. Fazlasına gücö yetmiyor. Silezya köylülerinin sattığı salatakklara rastlarsa depoladığı tuzla turşu kuruyor. Bayan Zabskewska 70 yaşını biraz aşmış durumda. Tramvayla şehre inip et ve kibrit bulmanın.bir ihtimal oluşturduğu mağazalarda kuyruğa girmeye dayanamıyor. Bayan Zabskewska, Frederich Durrenmett'ın, "İhtiyar Kadının Ziyareli" piyesinde başrolde oynuyor. Jehanna Lubinska doktor. Daha genç. 107 numaralı otobüsten (Arkası 13. Sayfada) yayımladığı on beş günlük düşün ve sanat dergisı Ant'ta onu Arif Barikat olarak göruyoruz. Bir arkadaşının önerdiği bu "lakma soyadı"nı yıllarca kullanacak 1956'da ilk kitabı Günden Güne'yi yayımlayana kadar. 1947'de, "işini ve aşkını >iürince", askere gitmeye karar verdi. Erzurum... Hastalık... 2lara ve Sıvas'ta surgun alayları... 1950'de İstanbul'a döndü, iş bulamadı. Mahmutpaşa'da işportaeılık yaparak yasamını kazandı. Gülerek o günleri aniatıyor: "Bazı kaynaklarda 'seyyar satıcı' deniiiyor. Onu herkes yapar. Ben Mahmutpaşa işportacısıydıra. Arada ayrım var!" Yonetimine katıldığı Yeryüzü dergisinde "Dayamlmaz" başlıklı şiirinin yayımlanmasının hemen ardından, beş arkadaşıyla birlikte gözaltına alındı, işkence gördü. Çok geçmeden de gizli TKP'nin üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı (1951). İki yıl süren tutukluluktan sonra aklanacak, ama, polisteki "fiş"i yaşam boyu ardını bırakmayacak. O da avukat kâtipliği, muhasebecilik, kitapçılık yaparak geçimini sürdürecek. Kitapçılığının sonunu şöyle aniatı ANKARA (ANKA) Ulaştırma Bakanı Cengiz yor: Tuncer, PTT'nin "1982'de bir ihbar ü/erine gözAnkara'da deneme aJtına alındım. Sıkıyönetime 'yasak kitap satıyor, lise öğrencile amacıyla başlattığı kablolu rine sol fikirler aşılıyor' diye bir TV yayınları konusundaki ihbar mektubu yazılmış. Birkaç görüsün hafta başında gün, 141. rnaddeye giren bir su Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu'na çu kabul efmem için baskı yapıldı. Benimle birlikte kalanlar is bildirileceğini açıkladı. kenceye gölürülüp getiriliyor, ba Bakan Tuncer, söz konusu nâ gözdağı veriliyordu. Direndim. yayınlarla ilgili PTT'nin 142. maddeyi uygularaak isledi görüşlerini yansıtan metnin ler, o da lutmadı. Evimden bütün hazırlıklannm son aşamaya dergi koleksi>onlanmı götürmüş geldiğini söyledi. Tuncer, lerdi. Sıkıyönetinıce >asaklanmış "Bu görüsleri, hafta aynı dergiden iki tane bulununca, başında ilgili yerlere yasak yayın bulundurmaktan üç ulaştıracağız" dedi. aya mahküm edildim. Gerçekte bu, benim için bir kurtuluş oldu. Basın ilgilenmeseydi bu kadar kolay kurtulamazdım. Bundan dolayı 1984le Bozcaada Cezaevi'n KEMALPAŞA (AA) Yeşiller Partisi'nce de 51 gün yaltıro." düzenlenen, "Nif Çayı'nı Günden Güne adlı kitabının ya Nasıl Kurtarahm" konulu yımlanmasından beş buçuk ay toplantı dün Kemalpasa'da sonra toplatılıp dava açılması yapıldı. Nif Çayı'nın (1957), "Cneİçin" başlıklı şiirüıkirliliğe en çok uğradığı den dolayı yargılanması (1967), bölümlerinin gezilmesinden Sakarya gazetesinde "Vietnam" sonra gerçekleştirilen başlıklı eski bir şiiri yayımlandığı için Gölcük Askeri Mahkeme toplantıda, çevre ve hava si'ne verilmesi (1984) gibi, aklan kirliliği sorunlan ile bu rnayla sonuçlanmış başka "cile" sorunlar karşısında vatandaşın tavrının ne leri de var... olması gerektiği tartıştldı. Ama o, "çile"den söz edilmeToplantıda konuşan sinden, 1940 Kuşağı'nın "Acdı Yeşiller Partisi Genel kusak" diye anılmasından yana değil. "Bütün bunlardan yakın Başkam Celal Ertuğ, mıyorum," diyor. "Hepsini do Kemalpaşahları, çevre ğal buluyorum. Olacak. 1940 Ku kirliliği ve özellikle N(f şağı'ndan (...) gibi kişilerin başı Çayı'nın sanayi na 40lı, 50'li yıllarda bir şeyler kuruluşlannca kirletilmesi gelmiş. Bugün yaşananlar çok da konusunda bilinçlenerek ha feci. Dokuz on yıldır yatanlar, seslerini kamuoyuna duyurmaya çağırdı. ölenler, işkence görenler var..." Arif Damar, sanatçımn değerinin çektiği çilelerle ölçülmesine karşı: "Şiirin sanat degeri yoksa, onun çilekeş ozanı ancak 'sosyai mücadeleler tarihi' adını taşıya BONN (ANKA) Türkiye cak kitapta yerini alır, o kadar. O ile Federal Almanya başka konu." Turk şiirini de bu arasında çifte ölçütle değerlendiriyor: "Biz vergilendirmeyi önlemeyi toplumcugerçekçi şairierdik, ama amaçlayan ve 16 Nisan \ Garip'çilerin şiirine sevgiyle yak 1985'te iki ülke tarafından ı laştık, Ikinci Yeni şairlerini ilgiy imzalanan anlaşma Bonn ı le izledik. Cemal Süreya'yı ilk hükümetince kabul edi/di. destekleyenlerden biri benim. Turgut Uyar şiirine de sevgi duy Anlaşmanm yürürlüğe dum. Garip ve İkinci Yeni, lop girebilmesi için, iki ülke lumsal degerler açısından bakılır yasama organlarınca sa, eleştirilebilir. Ama bunları bir onaylanması ve onay sanat hareketi olarak alırsak, her belgelerinin değiştokuşu iki akım da şiirimizi değiştirmiş gerekiyor. Anlaşmayla, her iki ülkede gelir ve gayri tir." menkul vergilerinde çifte Bütun dünyada şiirin değişim vergilendirmenin önüne içinde olduğunu satiınan Arif Dageçilecek. mar, Türk şiirinin de artık Nâzım Hikmet'i aştığı kanısında: "Elli yıldır onu okudum, artık ondan öğreneceğim bir şe> kalmadı. Bu; Nâzıra Hikmet büyük şair değil anlamına gelmiyor. Belli zaman ÎZMÎR (Cumhuriyet Ege da belli kişiler belli sorunlan çö Bürosu) 58. tzmir Fuarı Uluslararası etkinliklerini zümlerler ve kalıcı olurlar. Nâzım tamamladı. 26 ağustosta da bunlardan biri." açılan ve uluslararası Ona göre Nâzım Hikmet'in en niteliği bugüne kadar büyük eksikliği, gerçeküstücülükten geçmemiş olması: "1940 Ku devam eden tzmir Fuarı 'na şağı'nın gerçeküstucülüğe karşı bu yıl 23 ülke, 17 yabancı tavır alması" diyor, "Bir yerde ve 450 yerli fırma ile toplumcugerçekçi şiirin kendini NATO ve UNICEF katıldı. geliştirememesine, o şairlerin de Bugüne kadar l milyon 536 bin kişinin ziyaret ettiği okunmamasına yol açtı." Şimdi Arif Damar'm şiirine ge fuarda 20 gün içinde 292 liyoruz: "Ben de önceleri şiirimi milyon 583 bin l'ira gelir halk anlasın. sanatımda doğru il sağlandı. keleri savunayım diye düşünüyordum. Ancak o zaman şiir, estetik yönden zayıf oluyor. Artık toplumcu gerçekçilikle kendimi sıANKARA (ANKA) nırlamıyorum. Böyle bir anlayış Van'ın Akdamar Adası'nda sonucu Sovyetler'de çok kötü romanlar yazıldı. kötü resimler ya bulunan ve Ermenipıldı. Bu sozü kullanmaktan vaz Hıristiyan sanatı ve heykelinin başyapıtlarmdan geçmeli. Arlık bugünün biri olarak bilinen 'Gerçekçi' ozanlan da iyi şiirier Akdamar Manastırı'nı yazıyorlar. Çünkü bağnazlıklan tanıtan bir kitap Kültür kurtuldular. Ne gerçeküstücülük Bakanlığı yayınları arasında yasak, ne romantizm. Bunlann yayımandı. Prof. Gönül hepsi insanlığın kültür rairası." Öney tarafmdan yazılan Söyleşimizin sonunda Arif Dakitap, ErmeniHıristiyan mar, şiirini sürekli geliştirmekten sanatı üzerine resmi bir yana olduğunu, bir şiirin ötekine kuruluşça yayımlanan ilk benzememesi için çaba harcadığıkitap olmak özelliğini |f nı, kendini yinelemekten kaçındıtaşıyor. Kitapta, Van ğını vurguluyor. Demir Özlü'nun bölgesine hâkim olan dcyişiyle. "Değişen, çeşiüenen doVaspurakan Ermeni pa ve insan gerçeğiyle şiirde devletinin kralı Gacik deviniyor" o. Arif Damar porttarafından 915921 yıllan resini, sanırım onun şu dizeleriyarasında yaptırılan ve le lamamlamak ycrınde olur: bugün her yıl binlerce "Bir soğuk demirciyirn şiirde / turistin yoğun ilgisini çeken Bir sıcak demirciyim şiirde / Açkilisenin ıniınari ve sanatsal lım bülün sokaklan gökyüzüne / özellikleri anlatılıyor. Sevgiye giden sokaklan butün." Kablolu TV yayınları YeşillerNif Çayı'nda F. Almanya ile çifte vergi İzmir Fııan'nda 292 milyon gelir Akdamar manastırı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear