24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHVRİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER niyetle ve bütün hürriyetlere saygı göstermek gayesivle hazırlanmıştır"12' Yukanda açıklanan ve TBMM'de yapılan tartışmaların da gösterdiği gibi 141142. maddeler düşunce açıklamasını suç saymakta ve duşuncenin kendısinı cezalandırmaktadır. însanlar düşüncelerini tek başlanna, konuşarak, yazarak açıkladıkları gibi toplu halde, yani dernek ya da parti kurarak da açıklayabilirler. Dernek kurarak duşünce açıklamak da duşunce açıklamanın bir biçimidir. Başka bir deyişle dernek kurarak düşünce açıklanması bu konuda bir duraksama yaratmamalıdır. Bu niteliği ile maddeler, altında ülkemizin de imzası bulunan İnsan Haklan Evrensel Bildirisi'ne, Avrupa Sözleşmesi'ne ve çoğulcu demokrasi ilkelerine aykırı duşmektedir. Burada vurgulamak gerekir ki Halil Özyörük'ün Meclis'te dile getirdiği tüm sakıncalar, baskılar, 1936 yılından bu yana gerçekleşmiş ve süregelmiştir. Günümüz dünyasında demokrasinin kabul etmediği yöntem, düşüncelerin zor kullanarak baskı yoluyla kabul ettirilmesidir. Ceza yasasında zor kullanma ve silahlı mücadele yöntemlerinin yaptırımları gösterilmiştir. Yasanın 146, 168171 ve benzeri maddeleri bu tür eylemleri ve bunların hazırlık hareketlerini cezalandırmaktadır. O halde salt düşunce açıklamasını cezalandıran 141142. maddelerin kaldırılması ceza yasasında bir boşluk yaratmayacaktır. Sayın Süleyman Demirel'in, maddelenn kaldınlmasından duyduğu anlaşılan rahatsızlıkların yerinde olmadığı açıktır. turulmuştur. Buna göre bir örgut, amacına ulaşabilmek için zor yontemini kabul ettiğini açıkça söylememiş olsa bile, zora başvurmaksızın amacına varması olanaklı değilse zor öğesinin varhğını kabul etmek gerekir. Bu tür yorum ve değerlendirmelerin ceza hukukunda "kanunsuz suç olmaz" ilkesine aykırı olduğu, suçlann temel öğesi olan "kast" öğesini ortadan kaldırdığı, "ileriye yönelik suç" gibi ceza hukukunun reddettiği bir uygulamaya olanak sağladığı, hukuksal ve demokratik yöntemlerle sosyalizme ulaşmak isteyen siyasal partilerin kurulmasına engel oluşturduğu açıktır. Kaldı ki zımni zor oğesi biçiminde yapılan yorumlar, bu alandaki gelişmeler açısından da geçerliliğini yitirmiştir. Günümuzde sosyalist ve komunist partilerin çoğunluğu iktidara gelmek için demokratik yontemleri, seçim yollarını benimsediklerini kabul etmektedirler. Anayasa Mahkemesi'ne göre "tşçi sınıfının devrim yoluyla iktidan ele geçirip diğer sıruflar üzerinde diktatörlük kurması gibi yöntemler, devrimci sosyalist ya da komunist partilerin benimsedikleri yöntemlerdir. Bu tür partiler yanında sımf iktidarına yasal ve parlamento içi çalışmalarla ve seçimle ulaşacağına inanan parlamenter reformcu sosyalistler de vardır. Bugün bütün sosyalist partiler burjuva hükümetine katılmayı kabul etmektedirler. Artık komunist partiler dahi (Arnavutluk ve Çin hariç), sosyalist bir partinin meşru yoüardan iktidara gelebileceğini benimsemişlerdir." <3). Görülüyor ki maddelere zor öğesinin konulması sorunu çözmemekte, yoruma ve değişik uygulamalara açık bir durum yaratmaktadır. tçinde yaşadığımız uygarlık düzeyinde, salt düşünce açıklamasını cezalandıran ve çağımızın çok gerisinde kalmış bu maddelerin kaldırılması, demokratikleşme çabalarının önkoşullanndan birini oluşturmaktadır. 1) Turk Hukuk Sözlüğu. Türk Hukuk Kunımu yayını. 2) Aynntıh bilgi için bak: 141142 Üzerine. Halit Çelenk. 3) Anayasa Mah. K. 8/12/1989 G. 988/21 S.b K.). 3 TEMMUZ 1989 Yiııo 141142. Maddeler Günümüz dünyasında demokrasinin kabul etmediği yöntem, düşüncelerin zor kullanarak baskı yoluyla kabul ettirilmesidir. Ceza yasasmda zor kullanma ve silahlı mücadele yöntemlerinin yaptırımları gösterilmiştir. Yasanm 146, 168171 ve benzeri maddeleri bu tür eylemleri ve bunlarm hazırlık hareketlerini cezalandırmaktadır. HALİT ÇELENK Ankara Barosu ANAP millenekili Nurettin Yılmaz ve arkadaşları Türk Ceza Yasası'nın (TCY) 141142 ve 163. maddeleriyle ilgili bir yasa değişiklik önerisini TBMM'ye verdiler. Bu öneride maddelere "zor öğesi" eklenmekte, cezalarda indirim yapılmaktadır. Bilindiği gibi suç öğesi, bir suçun işlenmiş sayılabilmesi için varlığı gereken bir koşuldur*". Kasıt ve eylem öğeleri gibi. " Z o r " öğesi ise zor kullanmak ya da zoru önermek anlamına gelir. Yeni yasa önerisine göre 141. maddede zor kullanma ve 142. maddede de zoru önerrne suçun öğeleri arasında yer almaktadır. Maddelere böylece zor öğesi eklendiği takdirde, zor kullanmayı ilke olarak benimsemeyen dernekler ve partiler kurulabilecek ve yine zoru önermeyen konuşmalar, düşünce açıklamaları ve yayınlar suç sayılmavacaktır. CUMHURİYETTEİV OKUBLARA... OKAY GÖNESSİN TV Sınır Tanımıyor Avukatlanndan B lında maddelenn cezaları yeniden arttırılarak 141. maddeye olüm cezası konuldu. Bu değişiklikler yapılırken TBMM'de yoğun tartışmalar oldu. Başta eski Yargıtay başkanlarından ve dönemin TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Halil Özyorük olmak üzere birçok milletvekili bu değişikliklere karşı çıktılar ve maddelere zor öğesinin konulmasını istedilev. Millet Meclisi Adalet Komisyonu da maddelere zor öğesinin eklenmesini önerdi. Rahmetli Halil Özyörük Meclis'te yaptığı aynntılı konuşmasının sonunda şunlan söylemişti: TBMM'de tartışmalar 141 142. maddeler 1936 yılında ltalyan ceza yasasından ceza yasamıza aktarılmıştır. Maddeler âlınırken madde metninde "şiddet kullanarak" sözleri yer alıyordu. Yani maddeler zoru içeriyordu. Ancak kimi siyasaJ ve sosyal gelişmeler sonunda 1938 yılında yapılan bir değişiklikle maddelerden zor öğesi çıkanldı. 1946 ve 1949 yıllarında yapılan ve cezaları arttıran değişikliklerden sonra 1950 yı ".. Cebir unsuru konulmazsa, büttin siyasi tesekkülleri yok etmek mumkündür. Yürürlükte bulunan kanun bu bakımdan çok tehlikelidir. Bu sebeple hükümetimizin sevk ettiği tasarı metnindeki cebir unsuru hiç şuphesiz iyi niyet mahsulüdür. Cebir saiki kanunda yer alamazsa demokrasi yıkılır, ferdin fıkir hürriyeti çiğnenir ve 141. maddeye gir Zor öğesi yeterli midir? meyecek sosyal bir fikir tahayyül etmek dahi mumZor öğesinin maddelere konulması, sorunu çözkün olmaz. Cebir saiki unsur sayılmazsa herhangi bir hükümet elinde bu madde muthiş bir silah olur. meyecektir. Bugune kadar süregelen uygulamalar, verilen mahkumiyet kararları, işçilerin, yazarlann, Cebir saiki unsur sayılmazsa bilhassa iki şey tehli sanatçılann, denıeklerin ve partilerin çektikleri acıkeye girer: Matbuat hürriyeti ve kürsü hürriyeti. lar bunu kanıtlamaktadır. Aynca günümuze kadar Görülüyor ki vaktiyle kaldınlmış olan cebir unsu hazırlanan iddianameler ve mahkeme kararlannrunu kanuna iade eden tasarı, demokratık bir zih da "zımni zor öğesi" biçiminde bir kavram oluş EVET/HAYIR OKTMAKBAL OKURLARDAN Denetimsiz kavşak Vatan Caddesi, şehiriçi araç trafiğinin yoğun olduğu caddelerindendir. Her gün pek çok aracın geçtiği bu cadde, Topkapı Surlan'ndan başlayıp Aksaray'a kadar devam eder. Fındıkzade'den gelen Oğuzhan Caddesi ile bölümü denetimsiz kaltyor. Bu yüzden araçların yol açtığt karmaşa yüzünden, kavşakta her gün en az bir kaza gö'rmek mümkün. Denetimsiz tstanbuVun gerekli gereksiz kalan bu kavşakta, ilk geçiş pek çok caddesine trafik ışığı hakkı benim diyen yerleştiren ilgililer, bu kavşağı sürücülerin yaptığı kazalar unutmuşa benziyorlar. Trafik sonucu yaralanmalar ve polisinin de ender göründüğü maddi hasarlar meydana geliyor. tstanbuVun araç bu cadde, günün büyük Fatih'ten gelen Akdeniz Caddesi'nin vatan Caddesi'nde kesiştiği kavşakta hiçbir trafik ışığı yok. traflği bakunından yoğun olan bu kavşaga trafik ışığı koymayan ilgililerin düşüncesi ne olabilir? Trafik ışıkları ile düzene sokulabilecek bu kavşakta kazalann olmasma neden göz yumuluyor? Yetkili kişilerden bu konuda ilgi bekliyoruz. REMZt GÖKDAĞ / tstanbul Açıklıktan Yana... "Otuz yıl sonra Türkiye küçük bir Amerika olacak." 21 Ekim 1957'de Taksim Alanı'nda Cumhurbaşkanı Celal Bayar böyle konuşmuştu. Otuz iki yıl geçtı aradan. Sormak gerekir: Küçük Amerika olduk mu? Yıllardır hem kendimizi hem bırbirimızi aldatıp duruyoruz. Celal Bayar bu sözü söylerken gerçekten otuz yıl sonra ülkemizin Küçük Amerika olacağı kanısında mıydı? Yoksa Taksim Alanı'ndaki insanları aldatmak mı istiyordu? Bayar'dan sonra Demireller, Ecevitler, Özallar geldi. Kimi geçti gitti, kimi de geçip gidiyor. Bayar'ınkine benzer sözleri az mı duyduk? Sonuçta ne Küçük Amerika olduk ne de saygın Türkiye devleti niteliğini koruyabildik. Her gün, bir önceki günü arar duruma düştük! 12 Eylül öncesi deyip durdular! Hâlâ da o günleri bir karabasan gibi gösterenler var. Neymiş, her gün adam öldürülüyormuş, neymiş bir cumhurbaşkanı bile seçilemiyormuş, neymiş ekonomik olarak ülke batağa saptanmışmış!.. Ya şimdi? Ya 12 Eylülden on yıl sonra, 1989 yılında? Yine her gün yurttaşlar öldürülüyor; yine bir cumhurbaşkanı seçme bunalımı ile karşı karşıyayız; ekonomik durum eskisınden bin kez daha kötü! Ustelik dış saygınlığımız on yıl öncesindeki Türkiye'den çok daha gerilemiş, çok daha etkisini yitirmiş durumda... Yine askersel darbe sözleri var. Yine 'kurtarıcı' arayanlar var. Yine partiler arası uzlaşma, anlaşma arayıp bulamayanlar var. Yine kişisel, duygusal, daha doğrusu bireysel çıkarlara dayanan hesaplar var. Gerçek ulusalcılık, gerçek devrimcılik, gerçek yurt ve halk sevgisi yok görünürlerde... Eylülde cumhurbaşkanı seçeceğiz. Kim seçecek, biz mi diy© soruyorsunuz. Biz seçmeyeceğiz, bizim seçtiğimiz temsilcilerimiz seçecek. Ama bugünkü parlamentoda yüzde 20.80'lik, son kamuoyu yoklamalarına göre yüzde 15'in altında bir halk desteği bulunan ANAP'lılardır bizleri temsil edenler! Var mı onların bizleri temsil etme, bizler adına cumhurbaşkanı seçebilme yetkisi? Yok. Son yerel seçimlerde yüz yurttaşın sekseni Özal'a ve partisine güven duymadığını belirttikten sonra, ANAP nasıl olur da Meclis'teki ezici çoğunluğuna dayanarak yedi yıllığına yeni cumhurbaşkanını seçebilir? Seçilecek kişi bizim, sizin, yani bütün ulusun başkanı sayılabilir mı? Böyle birine saygı, sevgi duyulabilir mi? Hele seçılen kişi Bay Özal ya da onun takımından biri olursa... SHP, şu anda ülkemizin birinci partisidir. Yerel yönetimde en önemli yerleri ele geçirmiştir. İlk genel seçımde yüzde 30'ların üstünde oy alacaktır. Halkın umudu şimdi bu partide toplanmıştır. Bu yüzden SHP'ye büyük sorumluluk düşüyor. Nedir bunlar? Halkın guvenini hak etmek, halkın umutlarını boşa çıkarmamak... Eylülde bu Meclis cumhurbaşkanı seçebilir mi? SHP bu soruya kaçamak yanıtlar vermemelidir, açık açık konuşmalıdır, "yüzde 20.80'lik ANAP'ia biriikte cumhurbaşkanını seçmek olanak dışıdır", demelidir. Diyor mu? Demiyor! Tersini de söylemiyor. Halk ise merakla bekliyor... Erken bir seçim gerekli midir? Evet. Ama SHP bu konuda ne yapacak? ANAP'ı erken seçime zorlayacak mı? Zorlama yollarını bulmuş mu? O da belli değil! SHP iktidar adayı olarak programındaki iikeleri yaşama geçirmek için ne gibi önlemler almıştır, ne gibi çahşmalar, hazırlıklar içindedir? Bunları da bilemiyoruz. Kısacası, eylüle doğru giderken SHP'nin ana muhalefet. geleceğin iktidan olarak kesin tavrı, tutumu, ne yapıp ne yapmayacağı aydınlığa çıkmış değildir. Yurttaşlar soruyorlar, SHP ne yapacak? Bunu bana soranlar da çok. Ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Şimdi ben de bu soruyu SHP yönetimini elinde tutanlara sormak istiyorum: Baylar erken seçim istiyor musunuz? Eylül başında sızler de OYP'nin önerdiği gibi toplan Meclis'ten çekilmeyi göze alıyor musunuz? Cumhurbaşkanlığı seçiminde : ANAP'ın göstereceği adayı destekleyecek misiniz? Ya da ANAP la biriikte bir aday üzerinde karara varacak mısınız? Yüzde 2O80Tık bir partinin üç yıl daha yurt yönetiminde kalmasını doğru görüyor musunuz? Soruıar, sorular, sorular! Ama doğru dürüst, açık seçik yanıt veren yok! Kaypak yanıtlar, karmaşık durumlar... SHP içinde şimdilik görünen, kendi iç çekişmesidir, daha açığı programa bağlı olan kişilerin bir takım akıl hocalarının istekleri doğrultusunda partiden uzaklaştırmaya çahşılmasıdır. Ama ülkenin can alıcı sorunları, konuları üstünde belirgin bir tutum, sağlam bir davranış yok. Bu kararsızlık, bu çalkantı daha ne kadar sürer? Geçen her saatin Türk halkının zararına olduğunu daha kaç kez yazıp söyleyeceğiz? atı, 1992'nin Avrupası temelinde yazılı öasının alacağı yeni yönelimleri, sınırları çok daha kolayca aşan televizyonların yeni düzenlerini tartışmaya devam ediyor. Evet, televizyonlar sınırlan çok koiay aşıyorlar. Ülkemizde bu konular henüz ucundan, kıyısından ele alınıyor, ama yabancı televizyon kanalları hızla yerleşmeye başlıyorlar. Bazı bölgelerde çanak antenler aracılığıyla izlenebilen Batı televizyonlan bir süredir kablolu olarak Ankara'dan da izlenebiliyor. TRTnin tekel olma durumu fiilen ve bir ölçüde resmen kınlmış durumda. Çünkü TRTnin tekelliğini kıran yine bir kamu kuruluşu olan PTT. Uydu aracılığı ile sağladığı yayınları, PTT kablo ile Ankara'da Çankaya yöresine dağıtıyor. Yaklaşık 6 aydır süren bu hizmet kapsamına Amerikan CNN ile Avrupa'dan RTL ve RAI giriyor. PTT Genel Müdürü, izlenebilecek kanal sayısımn yıl sonuna kadar 1Ve yükseleceğini ve bunların arasında EinsPlus, WDR 3, Sky Channel, Super Channel, Wortd Net gibi yaygın kanalların da yer alacağı müjdesini veriyor. Üstelik bu hizmet hiç de pahalı değil, tes/s ücretf olarak 300 bin lira ödeniyor, abone ücreti de her ay 5 bin lira. Yayının alanı da yakında Yenişehir'e doğru yayılacak. PTTnin, TRTnin yayın tekelini kıran bu faaliyeti 3517 sayılı yasa ile "sınır ötesi yayın" diye adlandırılan kablolu TV yayınlarının sorumluluğunun TRTden alınıp PTTye verilmesiyle gerçekleşti. SHP, bu yasa aleyhine Anayasa Mahkemesi'ne gitmişti, ancak görüldüğö gibi PTT hızla örgüttenmiş durumda. Kuşkusuz bu yayınların denetimi ve burada yer alan reklamlar konusunda ortada herhangi bir kural yok. Kısacası, fiilen ve resmen, sansürsüz ve ucuz yayına açılmış durumdayız. • Avrupa ülkeleri, 1992'nin sınırsız düzenine hazırlanırken en yoğun tartışmalardan biri de televizyon yayıncıltğı alanında sürüyor. ABD'nin tersine, Avrupa yakın dönemlere kadar televizyonu ulusal özellikli bir kamu hizmeti gören anlayışın etkisi altındaydı. Ama 2 temel o/ay bu görüşü sarstı: Önce Amerikan dizileri çok (Arkası 13. Sayfada) İpana AntiTartaf Özel formülünün etkisi klinik deneylerle kanıtlanan İpana AntiTartar, içerdiği Fluorid ile diş minelerini sertleştirir, diş çürümelerini önler. Formülündeki PPİ ve PVM/MA ile, diştaşlanndan arındınlmış dişlerde yeniden diştaşı oluşumunu en aza indirger. Detartrejdanönce Detartrajdan sonra düsmam"Tartar'a çözüm: İpana AntiTartar Neden "Özel Bakım'1 Diş Macunudur? İpana AntiTartar, her bakımdan, üstün bir diş macunudur: İpana AntiTartar, diş minelerini sertleştirip, diş çüriimelerini önleyen Fluorid'in yanısıra, güçlü "AnüTartar" büeşimini de içerir. Yapısmdaki Pirofosfat İyonu (PPİ) ve Polivinil MetoksietilenMaleik Anhidrid Kopolimeri (PVM/MA) ile, diştaşlanndan anndınlrruş dişlerde yeniden diştaşı oluşumunu en aza indirger. JL distaslan ve dis çüriimelerini önleyen güçlü,özel bakım diş macunu Tartar (Diştaşı) Nedir? Tartar dişler üzerinde, özellikle diş ile dişeunin birleştiği bölgelerde biriken kireçleşmiş tabakalardır. Tartarin birikmesi, birücme hızı ve oranı kişiden kişiye değjşebilir. Yaşamı boyunca herkeste tartar oluşabüir. Tartar (Diştaşı) Temizlenebilir mi? Evet! Tartar, diş hekimleri tarafından tenuzlenir. Ancak, zaman içinde, dişlerin dişetiyle birleştiği bölgede yeniden tartar birikimi başlamaktadır. İpana AntiTartar, bu birikimi geciktirir, en aza indirger. İpana AntiTartar'ı Ne Zaman ve Nasıl Kullanmalısınız? Diş rninelerini sertleştirmek ve diş çürümelerini önlemek için, İpana AntiTartar'ı, hergün. düzenli olarak kuUanın. AntiTartar özelliğinden en iyi sonucu alabilmek için: * Diş hekimine giderek, dişlerinizdeki bütün diştaşlannı temizlerin. * Dişlerinizi düzenli olarak, günde en az iki kez, İpana AntiTartar ile tirçalayın. * Düzenli arahklarla. dişlerinizi diş hekiminize kontrol ettirin. Tartar (Diştaşı) Nelere Yol Açar? Tartar "periodontar hastalıklara neden olur * Dişeüeri çekilir, iltihaplanır. sık sık kanar. * Dişlerin direnci azalır, sallanmaya başlar, çürümeleri hızlanır. * İstenmeyen ağız kokulan oluşur. Tartar, aynca, dişlerin görünümünü de çirkinleştirir. tpana AntiTartar, Diş Çürümderini Önler! Güçlü diş macunu İpana AntiTartar, içerdiği % 0.24 oranında Sodyum Fluorid ile, diş minelerini sertleştirir, diş çüriimelerini önler. Dişeti hastakklanna yol açan bakteri tabakasını yok eder. İpana AntiTartar. bu Özellikleri ile, günlük kullarumda diş çüriimelerini de Önleyen ideal diş macunudur. Unutmayın! İpana AntiTartar özel formülü. güçlü etkisi, farklı tadıyla, günlük ve özel diş bakımı için geHştirilmiş, çağdaş bir ipana ürünüdür. Siz de, hergün düzenli olarak İpana AntiTartar kullanın, diş minelerinki sertleştirin, diş çürümelerini önleyin. diştaşlanndan annmış, sağhklı dişler kazanın! ıştaşlanndan armmış, sağhklı dişler Her ayın 1 ve 15'inde çıkar FATMA KUYUCAK GANİ DOLAR Evlendiler Mutluluklar diliyoruz. DOSTLARI 2.7.1989 ÇiftelerEskişehir ıle dış macununuzu biliyoruz
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear