01 Aralık 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 HAZİRAN 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURÎYET/5 SINEMA ATtLLÂ DORSAY HAYVANLAR tSMAİL GÜLGEÇ IMSANL^I? NEDEM AV1LAEI FARELERf SEVMIVORLAI2 AMA.VARDIS BlE SEBEBf Iİ£MET\ Çagın içe dönük insanı Yağmur Adam (Rain Man) / Yönetmen: Barry Levinson / Senaryo: Roland Bass, Barry Morrow / Göruntü: John Seale / Müzik: Hans Zimmer / Oyuncular: Dustin Hoffman, Tom Cruise, Valeria Golino / Bir UIP (United Artists) filmi (Dünya). Çağdaş dünyada, şairin deyisiyle "gitgidc artryor yalnızhğımız..." Çağımız ınsanı, artık çevresiyle iletişim kuramamaktan yakınmıyor bile... Bunu neredeyse bir yazgı gibi kabulleniyor. Sanayi devrimi, bireyciliğin yukselişi, aile kurumunun neredeyse yok olması, "dnscl devrim" sayesinde bu ilişkinin bile gitgide mekanikleşmesi ve yalnızhğı gıderici değil, neredeyse arttırıcı bir öğeye dönüşmesi... Ayru toplumda yaşayıp aynı dili konuştuğu, aynı kaygılan paylaşıp aynı sorurüara çözum aradığı halde, gitgide kendi kalesine (veya kulesine) kapanan, Uetişim kuramayan, yalnızlıgı bir akşam hüznü gibi yaşayan, hemen tek iletişimi (ne yazık ki tek yanlı bir iletişimdir bu), akşam karşısına geçtikleri TV ekranıyla, ondan yansıyan yapay kişiler, olaylar, öykülerle kurabilen insanlar... Evet asbnda hepimiz, derece derece, "Yağmnr AdanTın kahramam Raymond gibi biraz "otistik" değil miyiz zaten? lletişim zorluğu, giderek olanaksızlığı, 19809(yian en iyi simgeleyecek olgu haline dönüşmüyor mu? Bu açıdan, "Yağmur Adam"ın en ilginç kişisi, belki de Raymond Dustin Hoffman değil. Gerçi sinemanın ilk kez, çok az bilinen bir hastalık olan "otizm"e eğilmesi ve bunu, son derece ustalıkla işlenmiş bir öykü yapısı ıçinde, Dustin Hoffman'ın çok iyi duşunülmüş, kurulmuş ve zenginieştirilmiş kompozlsyonuyla sunması, kendi başına belli bir ilginçlik taşıyor. Ama bu, sonuç olarak Amerikan sinemasının aynksı kişileri, sıradışılığı, marjinalliği, giderek hastalığı bile gereginde dört başı mamur öyküler / fılmler aracılığıyla, görkemli kahramanlara, "süpermen"lere dönüştürrnesinin en son örneği (Bu açıdan,filmüze "YağmurAdam" iki erkeğin dostluk öyküsünü konu alıyor r ««(( *M, KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK , bv cok \\ync bır âvrvr» Fılmde Dustin Hoffman' ın görkemli oyunculuk gösterismin yanı sıra filmin en ilginç kişiliğini oluşturan Charlie'de Tom Cruise'in oyunu olaâanüstu. H rine Behiç Ak'ın o nefıs "Kin? Ki gerçek bir keşiftir: Bir ağabey. Kovboyu"ndan "Korkulnk a, me Dnm Duma" bandını umarım Genç adam Raymond'a (çocuklu "Sonsuz Ölüm"den "Bozgun"a, görmüşsünüzdür). Filmin asıl il ğunun "Rain Man: Yağmur iki erkeğin dostluk öyküsü, "&ginç kişiliğiyse, bîzce küçük kar Adam" adlı uzak, belli belirsiz radan lnsanlar"ın ağabey kardeş kişisine) çıkar ilişkileriyle, 3 mil ilişkilerinden de esinlenerek yine deş Charlie Babbitt. Charlie, sonuç olarak daha il yon dolann en azından yansıru ele çok yoğun bir dramatik zenginliginç, çünkü o, film boyunca ger geçinnek amacıyla yaklaşacak, ğe ulaşıyor. Charlie'nin Rayçek bir değişim, tam bir dönüşüm ama bu yaklaşma, sonunda ger mond'a dans etmeyi öğrettiği, iki PÎKNİK PtYALE MADRA geçiriyor. Başında onu tanıdığı çek bir bağlıhğa, gerçek bir sev kardeşin başlanm bırbirine yaslamızda, Charlie Babbitt, Amenkan giye dönüşecektir. Charlie Bab dığı veya Charlie'nin Raymond'u deyişiyle bir "sdf made man" bitt, aile kavramından uzak, yal trene bindirip yolcu ettiği bölümdir. Yani kendi çabasıyla yuksel nız geçen uzun yıllardan sonra, bir ler, çok iyi hesaplanmış. miş, hayatını kurmuş bir adam... zamanlar kendisine Beatles şarkı Dram/duygusallık dozlarını biraz Babası daha 16 yaşındayken onu lan söyleyen "Yağmur Adam"ını açık etseler de bu bölümlere etkiarabasını "çaldığı" için hapse at bulmuştur. O artık yalruzca küçük lenmeden dayanmak, neredeyse tınruş, o da evini bırakıp yaşam hesaplar, gündelik çıkarlar, köşeyi olanaksız... Charlie'nin ağabeyini savaşırruna atılmıştır. Charlie, ara dönme planları peşinde koşan, "k«çınp" Doğu'dan Batı'ya doğba alım satım işine ginniş, Ali sevdiği kızla bile gerçek bir ilişki nı uzanan yollar boyunca, motelnin külâhını Veli'ye giydirerek kuramayan, bir sanayi toplumu lerden, benzin istasyonlarından, ayakta kalmaya çabalamıştır. Fil nun mekanikleşmiş kişisi değil, telefon kulübelerinden, Las Vegas min başında, bu savaşımın zor ve gerçek bir ilişkiyi, gerçek bir bağ kumarhanelerinden, ıssızlıkta yi"kriük" bir noktasında yakalarız uüğı etiyle canıyla duyumsayan, tip gitmiş evlerden geçirerek yaponu... Her yere borcu vardır, iyi paradan önemli şeylerin de oldu üğı ve John Seale'nin nefis görünce sıkjşık dunımdadır. Üstüne üst ğunu kavrayan birisi, gerçek bir tüleriyle bir görsel şiire dönüşen yolculuk ise yine Amerikan sinelük, babasımn ölümü, 3 milyon "insan"dır... masının o benzersiz "road movie dolarhk servetin kendisine değil, "Yağmur Adam", bu açılardan yol filmi" geleneğine görkemli HIZLI GAZETECÎ mcDET ŞEN biiinmeyen bir vakfe bırakılması... sıradışı, marjinal kişilikleri anlaVe bu vakfın içyuzünu öğrenme tan Amerikan filmlerinin, erkek bir halka daha ekliyor. ye gittiğinde, birden karşısma çı çe dostluk ve de "yol filmi" gibi "Yağmur Adam", son yıllarda kan, sanki gökten zembille düş yine oldukça tipik Amerikan iki özellikle fantastiğe, sıradışına, biKAÇ K E 7 "UNVT müş bir ağabey... Hasta, dıinyay başka türle ilginç bir kanşımını lim kurguya, koı ku ve dehşete ilARTıK MİMOZA'n' ÇOCUKIUUŞla ilişkisi en alt düzeye inmiş, şa oluşturuyor. Hollywood eliyle bi gi duyan, dev, ama ruhsuz, kof şırtıcı zekâsını gündelik işlerde raz "süperiestirilmiş' olsa da mekanizmalara dönüşen HollO " OLPU6VNU kullanmaktan yoksun, kendi dun Hoffman'ın "otistik" kişiliği, yo ywood filmlerinin, insanı, gerçek KOLAYLIKLA yasma kapanmış yaşayan biri bi ğun ve dayanüması zor bir duygu insanı ele almaya sıvandığında da OiMUYCle olsa, bu Charlie Babbitt için sai malzeme içeriyor. "Geceyansı nasıl başanh olabileceğini gösteriyor. Dustin Hoffman'ın kuşkusuz görkemli oyunculuk gösterisinin yanı sıra yukanda anlatmayı denediğim nedenlerdenfilminbelki daha da ilginç kişiliğini oluşturan Charlie'de Tom Cruise'in oyunu da olağanüstü... "Yagmnr Adam", belki sinema sanatına çok şeyler katmayacak, ama sanınm uzun süre gönüllerinizden çıkma ÇİZGİLİK KÂML MASARACI yacak bir film... Bu kadan bile az şey değil, giderek çok şey... Bir haczin utancı Evet, 5 haziran günü, bir film, üçte ikisi çekilmiş olan ve Banş Pirhasan'm ilk yönetmenh'k denemesi "Küçuk Babklar" filmi haraç mezat satılacak. Yapımcı şirketin filmi bitirememesi bir yana, piyasaya borçlanması yüzünden, bir alacakh, fîlme d koyuyor. lcra memurları, başta Banş, bir avuç insanın yaşamlannın uzun aylannı, birikim de hesaba katıhrsa, yıllarını verdikleri filme 40 milyon değer biçiyor. 40 milyonu bastıran, üçte ikisi çekilmiş bir fîlrae sahip olacak!.. Haydi, gitti gjdiyor! Satıldı, satıhyor! Yeşilçam'a jon dönemde en güzel senaryolanndan bir bölümünü armağan etmiş değerli bir yazarın ilk filmine talip olan yok mu? AĞAÇ YAŞKEN EĞtLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES TfcSET &&İ AJJLATICI ROUiMU ü Mcay'ıa başansFilmin senaryosunu yazan ve yapımcılığını üstlenen Eriş Akman, Bulent rolünde pek başanlı d e p . Zuhal Olcay ıse Gül rolünü de bir kez daha bir eldiven gibi kişilığıne geçınvermış & AMMI 3 « Ç e Bir evliliğin anatomisi Dünden Sonra, Yartndan Önce I Yönetmen: Nisan Akman / Senaryo: Eriş Akman / Görüntü: Erol Sayıbaşı / Müzik: Onno Tunç / Oyuncular: Zühal Olcay, Eriş Akman, Sedef Ecer, Güzin Özyağcılar, Sacit Onan, Dilaver Uyanık / Bir EKS Yapım filmi (Kadıköy Sanat Merkezi). Nisan Akman, ılk filmi "Beyaz Bisikief'te önemli bir yabancı filmi özünden soyutlayarak bir fotoromana donuştüren bir tür alıştırma gerçekleştirmiş, ikinci filmi olan "Bir Kırık Bebek"teyse, özgün bir senaryodan, anlatım sorunlanm daha iyi çözümlemiş, oldukça içten ve duyarlı bir yapıt ortaya koymuştu. Akman, yeni filmi "Dünden Sonra, Yanndan Önce"de önceki fılmlerinden daha da ötelere giden ilginç bir yapıtla sinemamızın "kadın jönetmenleri" arasında artık kesinlikle yerini almış bulunuyor. "Dünden Sonra, Yanndan Önce", biri TV, öteki reklam filmleri çekerr, aydın çevreden bir karıkocanın öyküsünü anlatıyor. Aslında birbirlerini seven, mutlu olmak için her şeye sahip gözüken Gül ve Bülent, ilişkilerinin günden güne, küçük, küçücük şeylerin birikimiyle eskidiğini, yıprandığını görüyorlar. Gul, kocasının isteğiyle isinden ayrılıp "evinin kadını" olmaya ve çocuk doğurmaya karar veriyor. Oysa Bulent, surekli ışten, bır insan için sevdiği işı yapmanın öneminden söz etmiyor. Bu arada, kendisine surekli askmtı olan yardıması Pelin'in paslanna da ancak bir yere dek direnebiliyor. "Dünden Sonra, Yanndan Önce", kusurları ve erdemleri olan bir film. Bir kez, artık burjuva kökenli yönetmenlerimizin kendi sorunlanm, yakın çevrelennin sorunlanm anlatmayı seçmesi olumlu. Yıllar yılı, hayatında bir köye ayağını atmamış kişilerig "köy filmleri" yönettiği, ağaırgat öyküleri anlattığı bir sinemada, bu yapaylığın sona ermesı ve herkesin "kendi bildigini" anlatmaya sıvanması iyi. Üstelık, Eriş Akman'ın senaryosu, kü Akmariın sonfılminde kadının değişmeyen yazgıst arüatılıyor 6U Bu olay uzerinde yorum yapmak istemiyorum. Olay, kendi çük burjuva kadım diyebileceğimiz bir kişiliği yorumunu içinde taşıyor zaten... odak noktası seçerken, "kadın sorunu"na daha Neler söylenip yazılabileceği belbutüncül bir yaklaşımı da unutmamış. li. Yine de, sinemanın önemi, tanıtım değeri, Yeşilçam'ı kurtaröte yandan, son dönemde senaryosu erkekler tarafından yazılmış kimi fîlmlerdeki "erkek" port mak, dışanya sanat yoluyla açılreleri, erkek davranışlan, gerçekten ürkütücü. Er mak vb. laflann son yıllarda dilkeklerimiz, en okumuş, aydın olanları bile kadı lerden düşmediği Türkiye'de, sinemanın, yerli film uretiminin na gerçekten böyle mi davranıyorlar? Film boyun1989 yümdaki içler acısı haline taca Bulent'in Gül'e davranışı, gerçekten Türk erkeği adına utanç verici. Tek bir gerçek sevgi, şef rih düşmek istiyorum. Bunun için kat belirten sahne yok. Tersine, görkemli bir ben ve yannki kuşaklara Türk sinemasının nelerden geçip ne badirecillik ve benmerkezcilik dışavummu var. "Halkalı Köle"den "Kara Sevdaiı Bulufa, son dönem film ler atlattığı konusunda dersler vermek için, bu olaydan daha illerinin çizedurduğu bu "erkek portreleri", kuşkuginç bir "tarih duşme" olabilir suz erkeklerimiz açısından tam bir gunah çıkartmi? ma belirtisi ve "feminist" olsun olmasın, kadın seyirci için herhalde ilginç... GARFIELD jm DAVIS < •ClMAM S D Filmin kusurları arasında, Nisan Akman'ın genelde artık oldukça işlek, akıcı sinema diline karşm, kimi yerde "rakor" (planları bağlama) sorunları olması var. (Özellikle ılk başta, Gul'un Bulent'i reklam filmi platosunda ziyaret ettiği bölüm, bunun açık örneklerini veriyor. Allahtan bu, film boyunca pek yinelenmiyor). Senaryo genel çizgileriyle ilginç, ama bir kez daha, Batılılann "diyalogcu" dedıkleri bir (birkaç) kişi tarafından elden geçmesi, kişiliklerin karakterleriyle ilişkili sıradışı, özgun birkaç deyişin, esprinin, metne eklenmesi gereğı seziliyor. Aynca Eriş Akman'ın, yapımcılığı, haydi haydı senaryo yazarhğı da O.K., ama oyunculuk tutkusundan bir an önce vazgeçmesinde herkes için "sayılamayacak kadar çok yarar var..." "Dunden Sonra, Yanndan Önce", teknik sorunları çözumlenmiş, pırıl pınl, Avrupa filmleri görüntüsünde ve havasında, kent yaşamlanmızdaki kimi çelişkilere, kadınerkek ilişkilerine, "yova/meslek" ikilemine değinen, sonuç olarak dürüst, temiz, oldukça başanlı bir çalışma. Ziibal Olcay, her bakışına, her sözcuğüne bir anlam, bir yaşanmışlık katan oyunuyla, Gül rolunu de bir kez daha bir eldiven gibi kişiliğine geçirivermiş. 'Dev Tohumu2' başhyor j / ~ 1 . 612 \RFll 2 Haziran Yıllar önce sinemalarımızda gosterikn "Dev TohumuFood of the Gods" filminin devamı olan "Dev Tohumu2", pazartesi günü tstanbul sinemalannda başhyor. Ünlü Ingıliz bilimkurgu yazarı H.G.VVells'in bir öyküsünden kaynaklanan ilk film, doğadaki kimi küçuk yaratıklann, kimyevi etkilerle irileşmesinin ve insanlann, dev tavşanlar, fareler, vs. ile savaşımını anlatıyordu. Benzer bir konuyu işleyen " D e v Tohumu2"de, Damian Lee'nin yönetmenliği altında, Paul Coufos, Lisa Schrage gibi genç oyuncular var. Öyku ise, Wells'den esinlenerek Richard Bennett tarafından oluşturulmuş. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN KIZfLDERIULER VATANDAS OLUYORl 1324'TE SUGUN, AMBÜlKDN YERULBHıHlM VArAMOAÇLIĞA KASUL £t>ILME£lYLE IL61U KA£AG,AgD ! 4 'NIN 8Egu KtrAyiA Y€£SOMSA f AIMS/NDAKı Ç eutEM KJZıCDE£tLtt Ff>.', YEA1İ SİH REZEKVS4SYON SOLSELEÜINOE YAÇAMAYA ZORLANMIÇT7. UUFUSCARl, 2,SMİLYON'DAAI f&SO'LA/eDA 2SO8INE DİİÇMÜf, H/Ç8/G ItALMAMlÇn. t924 'TE, VATAAIOVifMPA UGAC)ALtfJAH /aZtLÖEeiULEIZtN OuSUMU, 2AMAK1IMIZOA glLE NOK.MAL SAYifJ/fJ 1O IÇ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear