02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 MA YIS 1989 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR İSMAİL GVLGEÇ CUMHURİYET/5 Mishima'nın "Markiz de Sade"ını Ingmar Bergman sahneledi Şiddetten ölümsüzlüğe bir rahibe aracılığıyla "bir an önce boşanmak istedigini" bildirecektı. Renee neden böyle davranmıstı.? Lnlu Japon yazan Yukio Mishima'nın "Markiz de Sade" oyununun çıkış noktasım işte bu soru olusturuyor. Oyun için yazdığı sonsözde Mishima, "Bu gizemin ardında" dıyor, "tnsan dogasına ilişkin anlasüması çok giiç, ama aynı zamanda son derece de gerçek olan bir şey vardı. Markizin davranışını incelemeye, bilnteceye mantıklı bir yanıt bulmaya çalıştım bu oyunda." Buyük Devnm'in 200. yüı kutlanırken, bu devrimin en önemli itici güçlerinden biri olan, felsefi derinlik açısmdan Schopenhauer, Man ve Nietzche ile aynı düzlemde yer alan Marki de Sade ile ilgili bu yetkin "Japon incelemesi", Isveç'in ünlü yönetmeni Ingmar L Bergman tarafından Stockholm un Kralıyet Dram Tiyatrosu'nda buyüleyıci bir yorumla sergilenmekte şu sıralarda. "Markiz de Sade", 18 yülık bir dönemi kapsayan uç bölümden oluşuyor. Oyunun "gorunmeyen" kahramanı Marki; ancak roller altı kadın tarafından paylaşümakta. Markiz de Sade, Mishima'ya göre, "bir eşin sadakatini", annesi Madame de Mootreuil "yasalan ve toplnmsal ahlakı", Marki de Sade'ın cinsel ılışkı kurduğu baldızı Anne "kadının ihanen'ni ve Uke yoksunlngunu", Barones de Simiane "dini", Kontes de Saint Fond " sınırsız cinsel arzuyu" ve hizmetkâr Chariotte "ayaktakınunı" simgeliyor. tlk uçü gerçek, diğerleri ise Mishima'nın düşgücü ürünü tipler. YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM "Halk, Bastflle'i ele gecirmeye hazırlandıgı sırada, dusuncesi ve yapıtıyla Alphonse, hapishanenin duvariannı içerden yıkmış, goçertmişti." Oonatien Alphonse François, ya da edebıyat ve felsefe tanhine yerleşen adıyla Marki de Sade, 29 Şubat 1784 ile 4 Temmuz 1789 tarihleri arasında BastiDe Hapishanesi'nin "tkinci Özgurlitk" namıyla maruf lculesinde bır "cinsel eylem" mahkumu olarak yasadı. Dönemine karşı direnişini burada da sürdürecek; "cinsel eylemi" duşunceler evrenıne yansıtarak felsefe tanhinin en önemli yapıtları arasmda yer alan "Sodom'uıı 120 Ganü"nü, "Jnstine^ 'in ilk iki versiyonunu, "Aline ve Valcour"u burada, Büyük Devrim'ın barut fıçısı olarak patlamaya hazırlanan Bastille'de yazacaktı. De Sade, ayaklanmaya 10 gün kala, 4 temmuzda sinir krizi geçirdiği gerekçesiyle hapishaneden Charenton HasUnesi'ne sevk edildi. Çünkü, 2 temmuz günü boyunca, davudi sesinin bütün olanaklannı kullanarak, hücresinin penceresinden dışan "tmdat!" dıye bağmp dunnuştu. "tmdat! Bogazlıyorlar biri burada! Ölduıtyoriar bepimizi! Batun mahkâml«n keshorlaıi Kurtann!" Haziran ayı boyunca söylentilerin ardı arkası kesilmemışti. Bütün Bastüle devrimin an meselesi olduğunu biliyordu. De Sade eylem zamanının geldiğınin farkındaydı. Bağırmasının nedeni buydu. Tahmin ettiği gibi oldu. 14 temmuzda Bastüle'in kapılan açılıyor, devrim gerçekleşıyordu. Marki de Sade, kurucu meclis tarafından 2 Nisan 1790'da serbest KİM KİME DUM DUMA BEHlç AK Marie Richardson'ın da oynadığı Japon yazar Mishima'nın 'Markiz de Sade" adlı oyununun bütün bıletten sonbahara kadar sanlmış durumda. Kapalı gişeye yol açan ılgı, Paul Schrader'ın "Mishima" filminin de yeniden gosterime gırmesine neden oldu. bırakıldı. Mahkum olarak geçırdiği 12 yıl (Bastille'den önce çeşitli hapishanelerde kalraıştı) fiziksel yapısını etkilemiş, tanınmaz hale getirmişti onu. Ak saçlı, koca göbekli, yaşlı bir adamdı artık. Zor hareket ediyordu, tıknefes olmustu, gözlerinden ya$lar akıyordu sürekli. Ne cebinde beş parası, ne de oturacak bir yeri vardı. Evtidara saldırı Kültnr Servisi 1. Uluslararası tstanbul Tiyatro Festivali'nde bugün Amerikalı tarunrmş oyuncu Eslelle Parsons "Miss Margarida's Way" (Bayan Margarida'nın Yöntemi) adlı tek kişilik oyunu sunarken, Kent Oyunculan da Mehmet Baydur'un "Yalnızlıgın Oyuncaklan" adlı yapıtını ikinci kez sergileyecek. Brezilyalı yazar Robcrto Athayde'nin oyununda, Miss Margarida monologuyla sahneyi denetimi altına alır, çok geçmeden becerıksız bir okiıl ö|retmeni kimliginın ardındaki cinsel baskılar altında paranoyak ve acımasız kişüıği dışavurur. Eğitimini Ostlendiği öğrencilerini güler yüzle aldatırken, aslında baskıcı kişiliğiyle ve elindeki güçleri sonuna kadar kullanarak onların "derisini yözmektedir". Külrür Merkezi Oda Tiyatrosu'nda sunacak. Parsons, "Bonnie ve Cl>de" filmindeki rolüyle Yardımcı Oyuncu Oscarı almıştı. "New York Times" Gazetesi, oyunla ılgıli yazısında, "Oyun, iktidara vahşi bir saldın niteUginde, komik ve suriıkleyici. Esteile Parsons gerçekten gonılmeye deger!" detniş. "Miss Margarida's Way" oyunu sırasında da anında çeviri yapılacak ve isteyen seyirciler oyunu kulaklıkla izleyebilecek. Kent Oyunculan ise 1951 doğumlu Mehmet Baydur'un "Yaloızbğın Oyuncaklan" adlı oyununu bugun ve yann 20.30'da Taksim Sahrtesi'nde sergıleyecek. Musfik Kenter'ın sahneye koyduğıı oyunda rollen Müşfik Keııter, Kadriye Kenter ve Hakan Gerçek pavlaşiyorlar. 1. ULUSLARARASIÎSTANBUL TİYATROFESTIVALİ Karoı Renee" nın Markiz de Sade'ın çekUmış olduğu Saint Aure Manastın'na gjttı doğruba. Ancak onu yıllar boyu buyük özveri ve sadakatle bekleyen, hapse atılmasına neden olan annesı Madame de Monlreuil'e karşı yıllar Metin, bütün yapıtlannda insan boyu direnen, mahkumıyeti boyunca yalmz bırakmayan Renee, denilen sonsuz evreni yalın bir dilkocasıyla göruşmeyı reddedecek, le araştıran Bergman için gerek ıçerik, gerek biçim açısından biçilmiş kaftan. Uç saat süren oyun, tek değişkeninin insan olduğu, tam anlamıyla Bergman'a özgü, eşsiz bir sahnelemeyle seyirciyi koltuğunda adeta "nefessiz kılıyor." Dekor, hep aym: Yerde eflatun bir halı, arkada boş, beyaz zaman zaman tunıncu ve kızıl tonlarına bürünen bir fon ve iki yanda rokoko tarzında kapılar. Yine rokoko tarzmdaki giysiler ilk bölümde açık, ikinci bölümde koyu kırmızı, devrim sonrasının işlendiği uçüncü bölümde ise siyah renkte. Oyuncular hep yuz yüze dunıyor, seyirciye profıl veriyorlar. tçeriğin yoğunluğunu arttırmak için Bergman, hareketleri asgariye indirmiş. Renie, eylemi ve duşuncesiyle insarun maskelenni duşunneye çalışan, "rolkrin sıurlüıfına" karşı koyan, "iyi" ile "kötii"yü parçalanamaz bir bütünluk olarak gören, cınselliğin ancak ınsanla sınırlanabileceğini, özgürlüğün ölümsüzlüğün önkoşulu olduğunu kanıtlamaya çalışan kocasını sonuna kadar savunuyor. "Halk, Bastill'i ele geçirmeye çalışbğı sırada" diyor oyunun bir yerinde, "AJphonse, hapishane duvariannı içerden yıknuş, goçertmişti." Sonunda, tavn değişiyor. Çünkü o, Marki de Sade'ın Justine^ inde anlattığı kadmdır: Kötülükleri böcekler gibi kendisine çeken bir alev. HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEN ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI h» ' X 6ilİY0 r^tt! rı Oscariı oyuncu Estelle Parsons, "Bonnıe ve Clyde'dakı roluyte En lyı Yardımcı Oyuncu Oscar'ına değer görulmüş, "Rachel Rachel" adlı filmdekı yorumuyla Oscar adayları arasına gırmıştı. «\ (T ^IdıVÇ/ / AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES bebek hskfaRt WRen$el Sahnede ve beyazperdede ABD'nın önde gelen oyunculanndan biri olan Estelle Parsons, "Miss Margarida's W«y"i bugün ve yann 20.30'da Ataturk FESTIVALDE BUGUN Margarida's Way (Atatürk Kültür Merkezi Oda Tıyatrosu, 20.30) Yahuzlıgra Oymeaklan (Taksim Sahnesi, 20.30) Sadi Diren'in seramik sergisi Galeri MD'de Seramik ateşiyle 40 yıl Ilk seramik sergisini 1953'te Maya Sanat Galerisi'nde açtnış olan Sadi Diren, 45. sergisini Galeri MD'de gerçekleştirdi. 3 hazirana kadar açık kalacak sergide Diren'in "idoller", "boğalar" ve "taht" dizileri önemli bir yer tutuyor. Galeri MD, Prof. Diren'in yapıtlarmı içeren bir albüm hazırladı. ANNA TURAY Sadi Diren, tam 40 yılını çömlekçi çarkının başında geçirmiş. Galeri MD'deki sergı 40. yüın 45. kişisel sergisi. Sadi Diren'in 19881989 yıllannda gerçekleştirdiğı son çalışmalarından oluşan sergisinde "idoller", "boğalar" ve " t a h t " dizileri önemli bir yer kaplıyor. Sanatçı, butün bu simgelerin aslında bize yabancı şeyler olmadığuıı söyluyor. Yapıtlannın pek çoğunda kullandığı idoller, Sadi Diren'in arkeolojiye, özelhkle Anadolu uygarlıklarına olan tutkusunun ürunleri. Yıllar gectikçe idollennin de değiştiğinı, bambaşka biçimlere buründüğünu, ama onlan sıkhkla kullanmaktan hiç vazgeçmediğini belirtiyor. Ya boğalar? Boğalann ne işi var bu sergide? Sadi Diren, sağa sola ya da geriye doğru giden, zirvelere tırmanmaya uğraşan boğalann hemen her gün televizyonda, gazete manşetlerinde görunduğünü öne sürüyor. Taht dizisi de her zaman tahta "büyuk sevgi ve bağldık" duyan boğalann vazgeçümez tutkusunu tamamhyor. Diren'in sergisinde bir başka ilginç tema ise, toplumdakı sosyal çalkantılan simgeleyen "parçalanma, dagılma" teması. Sadi Diren, önune bir önluk takıp, çamurla uğraşmaya tstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin birinci sınıfında, tam da Prof. Schwartz'm Roraa hukuku sınavına girerken karar vermiş. önce kendısıni askere almalan ıçın gidip şubesine yalvarmış, bu görevi tamamladıktan sonra da ucu ucuna akademinin sınavlanna yetişmiş. Böylece henüz yeni acılan "Ateşl çok sevdhn" Yapıtlannın büyük bır bölümünu çömlekçi çarkında gerçekleştrdığını söyleyen Prof. Sadi ve hıç öğrencisi o l m a y a n seramik Diren, 'Sımge, desen, renk, tHÇim, çark, teknik ve ateşı çok sevdım Onlarla butunleştm" dıyor (Fotoğraf. YıkJe Üçok) bölümunun ilk ve tek öğrendsi olmuş. Bugun 100'un üzerinde öğrenciye sahip bulunan MSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümu'nün o dönemdeki biricik öğrencisi Sadi Diren, önce bolümün iki hocasıyla, daha sonra da Hasan Usta'yla seramiğin sırlannı keşfetmeye koyulmuş. Diren'in 1949yılındabaşlayan seramik seruveninde Güzel Sanatlar Akademısi'nin olduğu kadar, belki ondan da fazla Hasan Usta'nın Göksu Deresi'ndeki atölyesinin payı var. Sadi Diren, okula ilk başladığı aylarda seramik fınnırun çalışmadığını, tornanın ise hocalar kullanmasını bilmediğinden bır kenarda ışe yaramaz halde durduğunu hayretle görmüş. Meslek olarak seçtiği seramiğin endustrisi o yıllarda henuz kurulmamış. İstanbul veçevresinde birkaç çömlekçi atölyesi varmış yalnızca. Bu yüzden Sadi Diren, kalkmış Göksu'ya gıtmiş. Çömlekçi Hasan Usta'nın atölyesınde tıpkı bır çırak gıbı çalışarak torna kullanmasını, çamura bıçim vermesini öğrenmiş. Odun fınnlanyla ve oldukca ilkel yöntemlerle çalışan bu atölyede zamanla "pişmiş" Sadi Diren. Sanatçının 1964 yılına kadar uzayan Almanya serüveni, okuldan mezun olduktan iki yıl sonra 1955'te başlamış. Aldığı bir çağrı uzerine gittiği bu ülkede bir yandan seramik endustrisinde tasanma olarak çalışmış, bir yandan da sanatsal Unınler vermeyı sürdürmuş, sergiler açmış. Diren, Türkiye'ye döndükten sonra endüstri ve sanat alanındaki çalışmalanna akademıdeki seramık bölumu hocalığını da eklemiş. MSÜ Güzel Sanatlar FakuJtesi'nde 1982'den bu yana dekanhk görevini yurüten Diren, kendisine en büyük zevki öğretim üyeliğinin verdiğıni, bildiğini öğretmekten buyük bir sevınç ve huzur duyduğunu söyluyor. Seramiğin pek çok sanatın bileşkesi olduğunu, hacim bilgisiyle heykel, yüzey bilgısiyle resim sanatlarını kapsadığını, bütün bunların yanı sıra, teknik bilginin de önemli bir yer tuttuğunu belirtıyor Diren. Sanatla zanaatm aynmını yaparken de bütün bu bilgilerin nasıl kullamldığını, hangi kurallara uyduğunu, elde edilen üriinün işlevinin ne olduğunu göz önüne alıyor. Sadi Diren, çamuru biçimlendirmekle geçen 40 yılın özetıni ise şöyle yapıyor: "1949 yılından başlayarak çırakhk ve ustalık devirlerimden bugune dek araştırmaa ve gozlemci olmaya çalışbm, ödıin vermedim. Yapıtlanmın çok buyuk bir kısmını çömlekçi çarkında gerçekleştirdim. Çömlekçi çarkuun tutkusundan, cizgimden, özgnnluğumden vazgeçmedim. Simge, desen, renk, biçim, çark, teknik ve ateşi çok sevdîm. Onlarla bütunleştim." GARFIELD jm DAVIS TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAJS t334're BUGUNt 27 Mayıs KIZMt.ERKEKMI? jiBO 'DBKI BorroN uH Sf '*/£>EM yAPtLAN AÇIKOVU4, AMA BE8EtzL£eiU CJNSiYEr/Mt 8EUISL£MEPE S/G AOIM ^r/LD/ĞlNI GOSTE&MEICTEYCH. SlĞlRLA&MKt 6'& 8EZPEH ELDE EdıLEfJ SALGf, Şl &INGAVLA SESE KAD/AjA 1/ERlL/YOR, OAUA £ONRA 4İOLLAISI Û2EGİNDE OLUÇ/lfJ 8EMEKLEI5. MCELEMIYOGDU. UY6UtAMAVt YAPAH TV/e MAJC PAl/tS, KAP/MLA/e/A PEMSB e£AJEAa.Eg/A/ E&C£/C <~OCUGU, t:/Z ÇOCUĞu /fA£E~T ETAULArMAKJAYO/. UAJıVEI^StTE SıLOlRlSİAlbE, ÇOCUKLAGlH &A/S/VETINI Ğu O/SAMfj </Zly4G ıÇ/H IÇ/N fS£ % 02.3 'rz/ ' KARAPINAR S U t H CEZA HAKİMLİĞİNDEN E.No.: 1986/1376 K.No.: 1986/1200 Trafık sucundan, Konya ili merkez IsmilGölbaşı köyü nüfusuna kayıtlı, Ali ve Fatma'dan olma, 1941 D.lu, ömer Duran hakkında mahkememizin 31.12.1986 tarih ve 1986/13761200 esas karar sayılı gıyabi ilamı ile saruğın 2918 sayıh kanunun 36.647 SK. 2788 SK. Değ. 4. maddesı uyarınca 7250 lira hafif para cezasına mahkum edilmiş olup, 7201 sayılı tebliğat kanunun 28. maddesındeki esaslar gereğince adıesinin tesbit edilemediği, fuarda olması nedeni ile meskeni meçhul olduğundan kanunun 28,29,30 ve 31. maddeleri uyarınca hükmttn gazetede ılanen tebliğıne, llanın yapıldığı tarıhten 15 gün sonra tebliğin yapılmıs sayümasına 11/5/1989 tanhinde karar verildi. Basm: 23724 tLAN ELAZIĞ 1. ASLİYE CEZA HÂKİMLJGl'NDEN Esas No: 1988/497 Karar No: 1989/133 Mecbur tutulduklan halde ödeme kaydedicı cıhaz bulundurmamak sucundan mahkememizin 22.3.1989 günlü ilamı ile sanıklar: Hasan oğlu, 1959 d.lu ömer sürücu, Şevket oğlu, 1950 d.lu Sadettin Sağlam, Ahmet Turgut oğlu, 1955 d.lu Hasan Necati Okay, Yusuf oğlu, 1952 d.lu Yusuf Ziya Gülşen, Fehmı Oğlu, 1963 d.lu Mustafa Çetinkaya ve Yakup oğlu, 1934 d.lu Kâzım Alat'ın 213 sayılı yasanın 360. maddesi uyannca 1 ay hapis 1 ay ticaret meslek ve sanattan mennine ve cezalannın paraya çevrilerek 647 sayılı kanunun 6. maddesı uyarınca ertelenmesıne karar verilmiştır. tlan olunur. Basm: 23492
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear