02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYETÜA. 11 MAYIS 1989 Bana Bana'ya sert eleştiri LONDRA (AA) Ingiliz gazeteleri, Eurovision Şarkı Yanşması'nda Türkiye'yi temsil eden Grup Pan ve şarkılan "Bana Bana"yı alay konusu yaptüar. Ciddi fikir gazetesi The Guardian'ın müzik eleştirmeni Nancy Banks Smith, Eurovision Şarkı Yanşması'ndaki tüm şarkıların genelde kötü olduğunu ve "Bana Bana" nın da bu kötü şarküardan soyutlanamayacağını belirterek, "Türk orkestra şefi, ayak baş parmagı eiektrik prizine sokulmuş gibi orkestrayı yönetti" diye yazdı. The Independent, son yıllarda Eurovision Şarkı Yarışması'nda "Ha ha ha", "La la la", "oh oh oh" gibi garip adlara sahip şarkıların dikkati çektiğıni, Türkiye'nin yanşma parçası "Bana Bana"nın da bunlardan biri olduğu kaydedildi. Yazıda, "Bana Bana"nın müzıkalite olarak çok kötü bir şarkı olduğu öne sürüldü. Chagall'ın tablosuna rekorfiyat Rus asıllı Fransız nessam Marc Chagall'ın "Kemancı" adındaki tablosu, New York'ta dün düZEnlenen açık arttvmada, 4.26 milyon doiara satıldı. Tablonun, ünlü ressarmn şimdiye kadar satışa cıkarılan tablolan arasında en yüksek fryata alıcı bulan „ tablo olduğu belirtiliyor. Chagall'ın 1929 yılında yaptığı tabloyu adının açıklanmasını istemeyen bir Japonun aldığı kaydedildi. Tabloyu satan öğretim göreviisi, satıştan sağlanan parayia öğrencilere burs venlmesini istediğinl bildirdi. •,V >• fy T n n i n i l İ İ O I r n c t l l Belgrad'da önceki gün yapılan geI U I U I I U I İ C Rü^lUienekselkoşuda.yanındatorunuile biriikte Koşan aksakallı bir dede, seyircilerin en fazla dikkatini çeken yanşmacı oldu. (Fotoğraf: Reuter) leneksel "personei balosu"nun ilki önceki gece yapıldı. Geceye 750 Hilton Oteli personeli eşleri ıle biriikte katıldı. Bir konuşma yapan Hilton Oteli Genel Müdüru Norbert Spechtinger, çalışmalanndan dolayı tüm çalışanlara teşekkür ederken yeni atanan Klaus Martinsen adlı yetkıli personelle tanıştı. "Geleneksel balo"yu Atilla Arcan, İzzet Altınmeşe ve Çağdaş Orkestrası renklendirdı; davetlilerin en çok ilgi ve beğenısini de kıvrak dansı ile dansöz "Gizem" kazandı. (Fotoğraf: Nihat Halıcı) Hilton personelbalosu herİstanbul Hilton Otefl'nin yıl iki defa düzenlediği ge II. Seliırfin kıbcı çalındı olarak isteyecekleri "çalınlı esePadişah II. Selim, 1571 yıhnda rin fotoğrafına, tıpkı öteki eski Kıbns'ı işgal ederken son Bizans eserlerde olduğu gibi KKTC sahip toprağını da ele geçirmiş oluyor değildi. Her ne kadar bu Eski du. Adanın en önemli kutsal bi Eserler Dairesi'nin sorumluluğunnası, kısa bir süre önce deprenı da olan bir kıhç değildi, arna müden zarar gören Ayasofya Kated zelerdeki her eski eserin fotoğrarali idi. Daha sonra onarüarak ca fı çekilemiyordu. Parasızhktan bu rniye dönüştürülecek bu binada iş yapılmadığı için envanterler de ilk cuma namazında imam, Padi sağhksız oluyor ve çalınma halinşah II. Selim'in gönderdiği ve üze de de fotoğraf olmadığı için karinde tuğrası bulunan bir kılıçla nıt ortaya konamıyordu. minbere çıkarak hutbeyi okuyaKKTC'nin sorumlu. "evkaf" cak ve "artık Kıbns'ın bir Os yetkililerinin sağlayamadıklan fomaıüı mülkıi olduğunu" dünya toğraf yerine, sadece kılıcın ya açıklayacaktı. "tarifi" yapılabiliyordu. DeğeYaklaşık 430 yıl Kıbrıs'ta imamlar, ulkedeki her türlü siyasal değişikliklere karşın, Selimiye Camisi'nde cuma hutbelerine bu kılıçla çıkıp "Osmanünın, tslamiyetin oradaki varlıgının bu kılıca baglı olduğunu" anlatan bir geleneği sürdürdüler. Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra, bu geleneğin günümuzde kalabildiği tek yer Lefkoşa'daki Selimiye Camisi ve II. Selim'in kılıcıydı. Işte, eski eser kaçakçılarınca çalınan küıç, bu kılıçtı. Cuma hutbesi için imamlar, bu kılıca dayanarak minbere çıkar, hutbelerini okurlardı. Küıç bir çeşit asa, yani "iktidann simgesi" rolUnü oynardı. Bu kılıcın calınmasından sonra Osmanlırun da Kıbns'la simgesel dahi olsa son bağlantısı da böylece ortadan kalkmış oldu. ri"olsa olsa 10 milyon lira edebilir..." diye tahmin ediliyordu. Bir başka deyişle; eski eser satın alma bütçesi yılda ancak topu topu 2 milyon lira olan KKTC'ye bu küıç herhangi bir kişi tarafmdan satümak üzere getirilmiş olsaydı, kendilerinin takdir edeceği fîyat 10 milyon lira olacaktı. Ancak bütçelerinde para olmadığı için 10 milyon liraya bile bu kılıcı alamayacaklardı. Küıç da tabii Kıbns'ın dışına kaçacaktı. Çünkü Eski Eserler Müdürlüğü'nun yıllık bütçesi, onarırnlar, personei harcamaları ve tüm akla gelen ya da gelmeyen harcamalar ve kazı giderleri Ue biriikte 40 milyon liraydı. Bir başka deyimle, toplam 20 bin dolarhk butçeye karşılık Aydın Dikmen, sattığı fresklerden 150 bin dolar, mozaiklerden ise 1.2 milyon dolar sağlamıştı. KKTC bu bütçesiyle Dikmen gibilerle nasıl başedebilirdi? (Baştarafı 1. Sayfada) ber ve mihrap ekleyerek ve Istanbul'dakinden esinlenerek "Ay«sofya" adıyla camiye çevirmişlerdi. Kıbns, Sultan II. Selim'in padişahlığı döneminde fethedildiği için caminin adı 1954 yılında tngiliz yönetiminde "Selimiye Camisi" olarak değiştirilmişti. HABERLERIN DEVAMI SHP'yî merkeze çekmek îstiyorlar rine "Hiç kimse alınmasın!.. Once şu cuma namazını kılalım. Ondan sonra polise gidip dunımu anlatacağım" der. Bundan sonra Türkiye Diyanet tşleri'nce ramazan dolayısıyla Ankara'dan özel gönderilen hoca Mehmet tzbul, kılıcı son olarak nasıl gördüğünü anımsatarak ortaya bir ipucu koyar: "Hutbeden ve cuma namazından sonra Türkiyeli iki gazeteci bey geimişti. Türkiye Gazetesi'nin bu iki muhabirinden biri emekli savcıymış... Gazetede yayımlamak için beni kılıçla biriikte minberin önünde ve aynca kılıcın yakından fotograflannı çektiler." Cuma namazından sonra olaydan bilgi sahibi kılınan polis, gerekli soruşturmayı yaptı, camiyi aradı taradı, en ufak bir ipucu elde edemedi. Ancak bu arada Kuzey Kıbns'ta bulunan ve fotoğrafları çeken "Türkiye" Gazetesi'nden olduklan söylenen Taner Kervanaoglu ile Asım Erdem adlı iki gazetecinin tanıklığına başvurdular. Gazeteciler polise olayı anlatıp "Fotoğrafı çektikten sonra kıbcı bu beye leslira ettik" deyip kayyım Şefik Idris'i gösterdiler ve kendisi de "kıbcı teslim aldıgım" doğruladı. Olay ile ilgili olarak Lefkoşa'dan sonra Istanbul'a gittiğimde olayda adından söz edüen iki meslektaşı "Türkiye" Gazetesi'nde aradım. Santral görevlüeri tanımıyorlardı. Yazı işlerindekiler de bilmiyordu. Kıbns olduğuna göre "Bdki dış haberler servisi bilir" dedüer. Oradaki yetküiler de söz konusu iki gazetecinin "Türkiye" Gazetesi Ue değil de bir yan kuruluş olan bir yayınevi ile ilgisi olduklannı söylediler. Oradan aradığımda her iki kişinin de Türkiye içinde "pazariama" gezisine çıktığını bildirdiler. Bu arada, müezzin Cemal Azimli bir gün, kayyım Şefik ldris ise beş gün gözaltmda kahp daha sonra serbest bırakıldılar. Gizli bir genelge yapılarak, "kılıcın kayboldugu çalmdhğı degil" Kuzey Kıbns ve Türkiye'deki ilgililere duyunıldu. Tıpkı kiüselerden çalınan mozaikler, fresk ve ikona olaylannda olduğu gibi, bunun da dosyası rafa kaldınldı. Bakalım günün birinde Avrupa'daki hangi müzayede salonundan ya da Amerika'daki müze ve koleksiyoncudan kılıcın kokusu nasü çıkacak!.. (Baştarafı l. Sayfada) değerlendirdi. Gürkan, olağanüstü kurultayın partiye zarar vermeyeceğini, guçlendireceğini anlattı. SHP'nin bugünkü yönetiminin kendini "mohalefetsiz demokrasi" özlemine kaptırdığını bildiren Gürkan, "Sayın DemirH'in ve Sayın Özal'ın kendi partilerini ve Türkiye'yi yönetme biçim ve yön(emine kirni yoneticilerimizin besledikleri derin havranlık ve imrenti. dogrusu bizim partililerimize ve bana çok > abancı gelmektedir. Acaba niçin Willy Brandt'a özenilmez ki?" diye konuştu. Aydın Güven Gürkan'ın sorulanmıza verdiği yanıtları şöyle: SHP'nin "kontederatif bir yapıda görundügü ve bu nedenle partinin topluma güven vermedigini söylüyor yönetidler ve bu "konfederatif yapı düzelmedikçe, istenilen başanya ulaşı'lamayacağı inancındalar. Siz ne diyorsunuz? GÜRKAN Ashnda partimiz bence var olan tüm partilerden daha yüksek düzeyde demokratik bir disipline ve çoğulcu bir iç tutarlılığa sahiptir. Bugünkü yönetim çok önemli parti kararlarını kendi dar gruplan içinde almaktadır. Bugün parti meclisi de partinin TBMM grubu da parti içi bir gnıbun kendi içinde aklığı kararların onay organı durumuna düşürülmüşlerdir. Ama partideki parti içi muhalefetin etkinliği SHP'nin iktidara saglam adımlarla ileıiemesini önlüyor yolundaki düşünceiere ne dersiniz? GÜRKAN Iktidar olan her yerde muhalefet de olur ve olmalıdır da... Türkiye demokrasisi "muhalefetsiz bir demokrasi" yaratma yanlış özlemleri içinde tüketilmiştir. Şimdi anlaşüan, bizim parti yönetimimiz de kendini bu yanlış özlemlere kaptırmıştır. Sayın Demirel'in ve Sayın Özal'ın kendi partilerini ve Türkiye'yi yönetme biçim ve yöntemine kimi yoneticilerimizin besledikleri derin hayranlık ve imrenti, doğrusu bizim partililerimize ve bana çok yabancı gelmektedir. Acaba niçin Willy Brandt'a özenilmez ki? GÜRKAN Yönetimin amaa basta görevden ahnan 7 il ohnak üzere birçok ilde hızla kurultay delegeleri seçerek kurultayın yapısını kendi grup çıkarları doğrultusunda yeniden oluşturmaktır. Ashnda partiyi iktidara taşıyabüecek olası bir erken seçim öncesinde bile yönetimin parti içi çıkar hesapları peşine düşmüş olması gerçekten büyük bir şanssızhktır. Ancak yönetim daha önce de bu tür sorumsuzluklar vapmıştı. Son tüzük değişiklikleri de sorumsuzluklar zındrinin yeni bir halkasını oluşturmuştur. Kimse partiyi kanştırmamaktadır. Partiyi kanştıran doğrudan yonetimdir. Tüzüğü, yasayı, programı, parti geleneklerimizi, parti içi denıokrasiyi ve üyelik hak ve hukukunu korumak mücadelesinden nefes alamaz hale geldik. Ülkemiz, demokrasimizin ve partimizin esenliği, kurultayımızın bu sorumsuzluklar a bir an önce son vermesinden geçmektedir. Ama bugünkü yönetim gerek yerel seçimlerle ilgili balkoylamasıu gerekse de yerel seçimlerin kendisini hükümel içia bir güvenoylamasına donuştürmüştü. Şimdi aynı yaklaşımı parti içinde de göstermesi beklenmez mi? GÜRKAN Ama kurultaydan her şeyi ret ya da her şeyi kabul gibi bir tavır beklenmemelidir. Tüzük degişikliklerinin en çok karşı çıküan noktalanndan biri "merkez yoklaması" Ue ilgili düzunleme gibi gözüküyor. Sizce bir genel merkez hiç aday belirlemesin mi? GÜRKAN Genel merkez, kendi kendine yaptığı son tüzük değişikligi Ue seçim bölgelerinin tümünde, adayların tümünü, hiçbir koşula bağlı olmadan belirleyebilme yetkisini kendi kendine tanımıştır. Belki de gerçekten yararlanmayacaktır. önemli olan bu geniş ve koşulsuz yetkinin kendilerinde olup olmadıgıdır. Böyle bir yetkiyi bizim kurultayımız bir genel merkeze tanımamalıdır. Ama bir parti yönetiminin tüm milletvekili adaylanm kendisinin belirlemesi gibi bir tavra girecegini duşünmek gerçek dışı bir varsayım degil midir? GÜRKAN Merkez ya da lider sultası kurmaya hevesli yönetimler bunu pekâlâ yapabilirler. Sayın özal ve Sayın Demirel yapmışlardı da.. Bizde de yapılabilir. Buna izin vermemek gereklidir. Kaldı ki merkez yoklaması her yerde yapılmasa bile her yerde yapılabilme yetkisinin bir yönetimde var olması kanımca siyaset işlevinin ve siyaset ahlakının çok kalıcı bir biçimde yozlaşmasına neden olacaktır. Politika "riya", "çıkar", "pazariık" ve "güç odaklanna Upınma" kurumlaşacaktır. Sizin de içinde bulundugunuz merkez karar ve yönetim kurulu, 1987 genel seçiminde "Çam Oteli'nde" tüm adaylan merkez yoklamasıyla belirlemişti. Bu konuda ne söyleyeceksiniz? GÜRKAN "Çam Oteli" içe sindirilemez despotik bir yasal zorunluktu. Ama o zamanki SHP TBMM grubu Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı. "Çam Oteli" adayhklan da partinin kendisi tarafından iptal ettirilmiş oldu. Oysa dün bize yasanın verdiği ve bizim antidemokratik buldp kendi irademizle iptal ettirdiğimiz bir yetkiyi bugünkü yönetim bir oldubittiyle ve kendi kararıyla kendine yeniden tanımak istiyor. Bu çelişki partinin iki yü içinde bu yönetim eliyle hangi noktaya getirildiğini çok anlamlı bir biçimde gösteriyor. Tüzük değişiklikleri Ue ilgili bir diger önemli nokta da sanıyorum kongre delegelerinin iki yıldan önce yenilenebUmesi yetkisi.. Buna hangi gerekçelerie karşı çıknorsunuz? GÜRKAN Bu yönetimin kafasında "dogrulugu kendisinden menkul" bir parti doğnütusu, bir parti stratejisi ve bir parti kadrolaşması yatıyor. Bu da partiyi adamakıllı merkeze çekmek diye özetlenebUir. Bunun için de bugünkü partiyi bir yana bırakıyorlar ve partinin içinde yepyeni bir parti kurmaya çalışıyorlar. Bunun adına da "yeniden yapıianma" diyorIar. MiÜetvekilleri de, örgütler de delegeler de üyeler de program da tüzük de kısaca her şey yeniden yapılandırılmalıdır. Bu yeniden yapılanmanın ideolojik yönü de bellidir. Pusulanın ibresi sosyal demokrat solu değil merkezi göstermektedir. Bu nedenle tüzük oldubittisi, aynı zamanda bir ideolojik oldubittidir de.. Yönetim, "üye sıfırlaması" diye bir konunun söz konusu olmadıgını ve kimsenin üyeliğine dokuaulmadıgını söylemektedir. GÜRKAN "Sadece üye yazımındaki yanlışlıklar düzeltilecektir" sözü boş sözdür. Bunun gerçekten böyle olacağma ilişkin nesnel ve somut hiçbir tüzük güvencesi öngörühnemiştir. Üyelik düzenini sağlayıa çok ciddi önlemler vardır. Ama istenirse bunlara yeni ve ek önlemler de katılabilir. Ya da bunlann uygulanmasını etkinleştirecek yeni düzenlemelere de gidüebilir. Ancak tüın bunlara kurultay kendisi karar vermelidir ve üyelik haklan ve yükümlülükleri yönergeyle değil doğrudan tüzükle düzenlenmelidir. Kanımca kurultayımız aynca üyeliklerle Ugili gerekli işlemi yapmak ve uzlaşmazlıkları çözmek üzere disiplin kuıulu gibi bağınısız ve sürekli görev yapacak olan bir kurulun doğrudan kurultayla seçilmesi üzerinde de ciddiyetle düşünmelidir. Görgii tanıgı anlatıyor Kılıcın kaybolması olaymın görgü tanıklanndan ve caminin sorumlularından Ahmet Giirses olayı yerinde, yani Osmanlmın eklediği minarelerden birinin merdivenleri üzerinde şöyle anlattı: "1975 yılında camimizin en eski halısı ve daha sonra ezan okumakta kullandıgınuz amfi ve hoparlörler de iki kez çalınmıştı. Kıbç açıkta dururdu. Bu hırsızlıklar üzerine, bir dolap yaptırttım. Dolabı güçlükle minarenin dar kapılanndan gecirerek, merdivenlcrden çıkararak buraya sıkıştırabildik. Bir keresinde bu dolabı da kırdılar. Bunun üzerine demirden bir kasa >aptırdım. Çünkü kılıç ata yadigânydı..." Yetersiz bu önlemlere karşın uygulamadaki o "alaturka"lığın farkında olmaksızın Gürses şöyle anlatıyordu: "Zaman zaman mevlide ya da cenazeye gittiğim için yoklugumda yardımcı müezzinin de kullanabilmesi için anahtan aramızda anlaşhgımız biçimde şuradaki halının altına koyardık (!)" "Olay gününu" değü de "olay haftasını" Gürses şöyle anımsıyor: "Ramazan nedeniyle Türkiye'den Diyanet tsleri Başkanlığı bir vaiz göndermişti. Anahtar yine halının altındaydı. Cuma namaıx kılındıkten sonra ben evime gittim. Ertesi hafta, cuma günü yine faoparlörii yerine yerleştirdim. Hoca efendi. minbere yine kılıçla çıkacaktı. Yardımcı müezzin Cemal Azimli koşarak geldi. 'Kıhç yok, kıhç yerinde yok...' diye bağınyordu. O anda beynimden vurulmuşa döndüm. Buramn temizliğinden sorumlu olan caminin kayyımı Şefik tdris'e sorduk: 'Kılıç nerede, küıcı gördün mü?' diye." Başını iki elinin arasına ahp yere çöken kayyım, bu soruyu şöyle yanıtlar: "Geçen hafta ben kıbcı ahp minare içindeki yerine götürdüm. Ancak kutusuna koydum mu, koymadım mı hatırlamıyorum!.." Bunun üzerine Gürses kendıle Küıç nasıi kayboldu? KKTC'nin resmi soruştunna belgelerine göre Ikinci Selim'in kılıcı geçen yılın ramazan ayında 29 nisan ile 6 mayıs tarihleri arasında, yani yaklaşık tam bir yıl önce bugünlerde "srra kadem" basu. Camiye Türkiye'den konuk olarak gelen bir imam, 29 nisan günü (kuşkusuz cuma günii) hutbeye her zamanki gibi aynı kılıçla çıktı. Ertesi hafta 6 mayıs cuma günü yeniden hutbeye çıkacağı gün kılıcın her zamanki yerinde olmadığı gönildü. Işte bundan dolayı, kıbcın bu iki cuma arasında herhangi bir gün ve saatte çalındığı kabul ediliyor. Şimdi kıhç neredeydi? Kimler çatauştı? KKTC'li yetkilüer bu sorulann yanıtlarını aradan geçen bir yıla karşın bir türlü bulamıyorlardı. Tıpkı öteki eski eser kaçakçılığı olaylannın sanıklarını belirledikleri halde, kanıt ve sorulara yanıt bulamayıp dosyaları .kapattıkları gibi... Yetkililer işin kolayına kaçıp Kıbns içindeki güvenlik makamlarına ve müze örgütüne, aynca Türkiye'deki benzeri kuruluşlara sessizce bilgi veriyorlardı. Buna karşılık (Kıbns Rum yönetiminin daima yaptığı gibi) ülke dışındaki uluslararası müzayede kuruluşlarına, müzelere, özei koleksiyonculara ve mesleki yayınlara ulaşacak bir bildirimi her nedense "hamamda şarkı söyleme" yöntemi alışkanlığı ile yapmıyorİardı. 10 mu, 250 milyon mu? Konu ile ilgili olarak Londra'da konuştuğum ve yıllarca Türkiye'de yaşamış bir uluslararası müzayede salonunun Osmanlı sanatı uzmanı, "Bu kıhç bize yasal yollardan gelseydi, hiçbir sanatsal degeri olmasa bile sadece simgesel degerinden ve iizerindeki II. Selim'in lugrasından ötuni müzayede sırasında kursüdeki tellahn tokmagı, en azından 250 milyon liranın üzerinden alıcıyı bemierdi" dedi. Uzman, "Londra piyasasında şu sıralarda böyle bir kılıca muşteri arandığına ilişkin bir söylentinin kulağına çalındıgını, ancak fazla bir bilgisi olmadığını" da söyledi. 1326 yılında Hıristiyarüarın yaptığı ilk dinsel törenle ibadete açılan ve 1491 ile 1547 yülannda geçirdiği depremlerden dolayı kullanılamayacak derecede harap olan katedrali Osmanlılar onarraakla kalmamış. ikd minare, min Kolejlere tehdit (Baştarafı 1. Sayfada) si ise eğitim çevrelerinde dikkatle izleniyor. özel okul ücretlerinin serbest bırakümasından sonra İstanbul başta ohnak üzere diğer illerdeki özel okul yöneticileri arasında toplantılar yapıldığı öğrenildi. Bunlann birbirine yakın fıyatlar belirlemek konusunda anlaşma zemini yaratmaya yönelik olduğu düe getiriliyor. saptanması uygulaması yapılıyor. nedeniyle giderek büyüyen sorun19891990 öğretim yılında tstan lannın devlet okullarında okubul'da dershanelerde saat ücreti 2 makta olan 11 milyon öğrencinin bin lira, Ankara'da ise 1700 lira eğitimini sorunlarla karşı karşıya olarak belirlendi. ÖzdeBir Ders bıraktığını belirtiyorlar. Yeni yahanesi Başkanı tbrahim Ankan, tınmlann mali olanaksızlıklar dershanelerde geçerli olan yüzde içinde olunması nedeniyle yapıla10 oranındaki yoksul öğrenci madığmı belirten eğitimcüer, önüokutma kontenjanının bakanlık müzdeki yıllarda eğitimde öğrentarafından belirlenmesinin sakın ci ve öğretmenlerin devlet okullacalar yarattığinı ifade ederek, "Es rının dışına kaçmasının devam kiden biz yüzde 75, bakanlık yüz edeceği görüşünü düe getiriyorlar. de 25 oranında saptardı yoksul öğrenci velileri ise zamlar karögrencilerin yüzde 10'luk konten şısında özel okul ve dershanelerin janını. Şimdi tam dersi olyor. An ancak varlıkh ögrencilerin gidebicak bize Milli Eğitim müdürlük leceği kurumlar haline dönüştüğülerinden gönderilen yoksul ögren nü, bunun, yetersiz durumda olan cilerin altında araba dabi oluyor. okul eğitiminden yararlanan öğSaptamada yanlışhklar yapıhyor. rencüeri olumsuz etkUeyeceğini satsabetli secimler yapılamı>or. Oy vunuyorlar. Veliler, sadece zengin sa biz bu yüzde 10 oranına göre çocuklanmn gidebileceği kurumfiyatlanmızı belirliyoruz. Bu yüz ların olüştunılmasının eğitimde de 10 okutma oranı olmasa tstan fırsat eşitliğini ortadan kaldıracabul'da ders saati ücretieri 2 bin Ura ğını, orta gelır ve fakir aile çocuklarının olumsuz etkileneceğine degil, 1800 Ura olur" dedi. tbrahim Ankan, egitimin parah dikkat çekiyorlar. bir yatırıma dönüşmesinin insan Halen özel okullann ücretieri gücü yetiştirilmesi bakımından zo 600 bin lirayla 3 mUyon lira ararunlu olduğunu, ancak yatınmlaı sında değişirken, dershane ücretyapüırken sağlam ve akılcı olan ieri 400 bin lirayla 2 mUyon lira larırun seçiknesi gerektiğini söyle arasında bulunuyor. özel öğretdi. Ankan, "Şu anda devletin yap menlerin ders saatleri ise fen ve tığı gibi yapmamak gerek. Kulla matematik dersleri için 1530 bin nılacak aletlerin seçiminde, yatı lira, diğer dersler için 1525 bin linmlarda iyi degerlendirmeler ya ra arasında değişiyor. Yabancı dU pılmalı. Bilgisayar alındı okulla eğitiminde ise çok daha yüksek fira. Şimdi hiçbirisi kullanılamıyor. yatlar geçerli. özel okullarda bu Aynca öğretmenlerin sorunlanna fiyatlara yüzde 100 ile 300 arasınegilmek lazun. Şimdi oğretmen da zam yapılmak isteniyor. özel derse çağmyor ögrencisini. Sonra ona anlatnğını tekrar derste Suudi uyruklu bir daha anlatıyor o öğrenciye. MOHAMMAD BEKİR O. Bunun önknmesi lazım" biçiminMUFTİ SAUDİ de konuştu. ARABISTAN mahreçü, Bakanlık eğitimcileri ise egiti10/599239701 no.lu min parah hale getirilmesinin bir pasaportunu zayi etmiştir. politik tercih sorunu olduğunu, Bulanın Dedeman Ticaret ancak şu an Türk milli eğkiminin Merkezi kat 7, Esentepe'de büyük mali sıkıntılan olduğunu bulunan İstanbul Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na belirtiyorlar. Eğitimcıler, bütçeden teslim etmesini rica ederiz. eğitime ayrılan payın yetersizliği Kaçakçı değilim MUSTAFA BALBAY Koleksiyonunuzun çok zengin olduğu söyleniyor. Nasıl topladınız eserleri? DİKMEN Ben bir evin tek oğluyum. Babam öldiığünde annem bana 1000 san lira verdi. Bunun 500*ünü bozdurdum. Yani param çok. Paraya ihtiyacım yok. Sanatı severim. Bende Anadolu kilimleri, eski Anadolu para keseleri, kirmanlarla bizim Konya yöresinden çıkmış biraz çanak çömlek var. Ben eski eserin korunması gerektiğine inanıyorum. Korunsun, ama nasıl korunursa korunsun. İster devlet, ister özel kişi. İZMİR Dünyadaki üç örnekten biri olan Kıbns'taki Kanakarya Kilisesi mozaiklerini ve Aziz Themonianos Kilisesi'nin kubbesini sahte belge düzenleyerek ülke dışına kaçırdığı öne sürülen Aydın Dikmen, "Ben sanatla uğraÇunku bu kuruluşlann "kanıt" şryonım. Koleksiyonumda etnografik eserlerle bazı çanak çömlek falan var" dedi. Kendisi ile ilgüı iddıalar gazeteraizde yayımlanmadan önce, "Yazarsanız mahkemeye veririm" diyen Dikmen yazıları okuduktan sonra, "Hiçbir şey söylemeyecegim. Tek Bu koleksiyonunıız resmi mi, zip etmeyeceğim. Bakalım ne kakaydı var mı müzede? dar yazacaksınız?" diye konustu. DtKMEN Tabii var. Konya Dikmen.iddialann aksine dısarıANKARA (Cumhuriyet Biiro dan Türkiye'ye eser getirdiğini Müzesi'nde deftere kayıtlı. Hem koleksiyonculuk suç değil ki. Yösu) TRT'den sorumlu Devlet söyledi. netmelik var, başvuruyorsunuz. Bakanı Mehmet Yazar, Radyo ve Kendisini Aliağa'daki gemı sö Rahmetli Hüseyin Kocabaş abi Televizyon Yüksek Kumlu'nun gösterdiği adaylardan birinin TRT küm tesisinde bulduğumuz Aydm vardı. Koleksiyoncuydu. Ölünce Genel Müdürlüğü'ne atanacağını Dikmen, KKTC'den milyarlarca koleksiyonunu Vehbi Koç*a devsöyledi. Yazar atamanın gecikme lira değerindeki eserlerin kaçınhş retti. Yani Koç da koleksiyoncu. Tarini eser kacakcıhğı olduksinin "adaylann degerlendirilme öyküsü gazetemizde yer almadan sindcn" kaynaklandığını belirte önce bu konuya ilişkin sonüanmı ca yaygın ülkemizde. Bazı koleksiyonculann eserlerin bir boliimürek, "Bunun dışında herhangi bir zı şöyle yanıtladı: KKTC'deki Kanakarya Kili nü resmi olarak koleksi>ona kaymaksat yok" dedi. Yazar TRT Yasası'nda değişiklik yapılıp ya sesi'ndeki mozaikleri sizin kaçır dettirip bir böhımünü de yasal olpümayacağına ilişkin soruya, dıgınız iddia ediliyor, ne di mayan yollardan sattıklan da iddia ediliyor. Bu konuda ne diyorsunuz? "Hayır" karşılığını verdi. DtKMEN Yok kardeşim, ne yorsunuz? Yazar dün düzenlediği basm toplantısında, gazetecilerin TRT reden çıkanyorsunuz bunlan? Ben DtKMEN Bu konuları abargenel müdürünün atanmasına iliş gemi söküm işiyle uğraşıyonım. tıyorlar. 1940'lardan sonra fazla kin sorulanm yanıtladı. Yazar, Bu arada babadan kalma küçük bir kaçakçılık olmuyor. Asıl OsBaşbakan Turgut özal'ın Radyo bir koleksiyonum var. O da sade manlı döneminde olmuş olan. ve Televizyon Yüksek Kurulu'nun ce Konya çevresiyle ilgili. Başka Niçin öyle diyorsunuz? Bagösterdiği adayları beğenmediği hiçbir yerle ilgilenmiyorum ben. kın bir Karun hazinesi var? biçimindeki soylentiler nedeniyle, Yani Kıbns'la hiç Ugiaiz olDİKMEN O da abartma. "Yasa degişikligi hazırlığı içinde madı mı? Ben öyle bir hazine olduğuna misiniz?" diye soran gazetecileri DtKMEN Herkes Kıbns'a inanmıyomm. Bu konularda biraz "hayır" diye yanıtladı. Yazar gidip geliyor. Bunda bir şey yok bügi sahibiyim. Tarihi eser nedir şunlan soyledi: ki. onları aynca konuşuruz, size anAdaylardan en layık olarunın Osman Örek imzalı "izin" latırım. secüebilmesi için değerlendirme belgenizin sahte oldnğu söy Son iddiaj ı biraz aydınlatsagerekiyor. Bunun dışında herhan leniyor. nız. Çünku daha önce bir gazetegi bir maksat yoktur. Şu anda yaDİKMEN Ne Osman de de eski KKTC Başbakanı Osşa degişikligi söz konusu degildir. örek'i? Kim bu adam? Hiç tanı man Örek'in belgelerin sahte olÜçünden biri üzerinde karar ve mam. Onunla benim ne isim var? duğuna ilişkin demeci çıktı. rilecektir. BiUndiği gibi uç aday Ben politikacı değilim ki! Onun DtKMEN Orada Mister da TRT içinden çıkmıştır. imzasından bana ne? Dikmen diye bir isim geçiyor. Yazar: TRTye 3 adaydan biri seçilecek Bir seçim öncesinde önemli tüzük değişiklikleri nedeniyle de olsa kunılta>ın toplanması partiyi dışa dönük etkinlikkrinden alıko>ma\acak mıdır? GÜRKAN Olağanüstü kurultay için gerekli imzalann sağ Yeni fiyatlar abartılı lanması süreci, partiye en ufak biı özel eğitim kunımlan büyük zarar vermeden ve onu dışa dönük mücadelesinden geri tutmadan kâr kaynaklan durumuna geliyorYayın haklan Cumhuriyet Gazebüyuk olgunluk içinde tamamlan lar. Özel okullar ve dershaneler tutesi ve Özgen Acar'a aittir. mıştır. Tansiyon yukseltilmemiş ve rizmden sonra ikinci "bacasız gereksiz kutuplaşmalardan özen sanayi" dalı olarak adlandınlıle kaçınümıştır. Yönetim, imzalan y o r l a r . Son 5 yü içinde özel okullan ve sağlayan örgütler kadar olgun >c Hangi Dikraen, sadece Münih'te sorumlu davranırsa, baskı ve tclı dershaneleri teşvik eden toplam 17 soyadı Dikmen olan 11 kişi var. Bu dit yollanna başvurmazsa, olağa düzerüeme yapüdı. Bunun sonusoyadı yüzünden bir iki defa so nüstü kurultayımız da büyük bir cunda özel okullann sayısı 553'e, nışturma geçirdim. Bakın bu id olgunluk ve nesnellik içinde geçer dershaneler ise 700*6 ulaştı. özel diaları yazarsanız sizi mahkeme ve partimiz bundan kazançlı çıkar. okullarda 150 bine yakın öğrencı ye veririm. Hakkımı ararım. Ben Bu olağanüstü kunütay çağnsı ya eğitim görürken, dershaneler üniGemi Sökümcüler Derneği Genel pılmamış olsaydı, parti, bundan versiteye hazırlanan 500 bine yaSekreteri'yim. Ticari itibarım var. gerçekten çok zarar görecekti. kın öğrenciye hizmet veriyorlar. Yazmayın bunlan. Yazarsanız ca Eğer partimiz kendi iç demokra Dershanelerin 1987 cirosu 8 milmiaya ayıp olur. Bakanla da ran sisinin ve hukuk üstunlüğü ilkesi yar lira olarak belirlendi. nin ayaklar altına alınmasına kadevum var. özel okullarda 19891990 yılınyıtsızlık, aldırmazlık ve tepkisiz dan itibaren serbest fiyat uygula Hangi bakanla? lik göstermiş olsaydı, bu, onun de masına geçılmesi öğrenci velüeri DtKMEN Ya boşverin. Bamokrasi konusundaki inandıncı arasında huzursuzluklara neden kın bu işte kasıt var. Böyle bir şey lığını büyük ölçüde zedelerdi. Bu oldu. Ancak özel okul yöneticileçıkartıp beni de meşgul durumda da oy kaybına neden olurdu. ri fiyat ayarlamalarının uzun zabırakmayın kardeşim. Bakın sizinle açık açık konuşuyorum. SHP'nin bir an önce bu so mandan beri yapılmamasınm buAydın Dikmen, gazetemizde runlara eğilmesi nedeniyle yöne na neden olduğunu öne sürüyorkendisi ve söz konusu kaçakçılık tim tüzük degişikliklerinin parti lar. Bakanhk yetkiüleri ise zamlan la ilgili haberler yayımlandıktan meclisinde gerçekleştirildiği söy "abartılı" olarak değerlendirisonraki sorulanmızı ise şöyle ya leniyor. Bu konuda ne di yorlar.. nıtladı: Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğyorsunuz? Olayla ilgili gelişmeler açık GÜRKAN Bu yaklaşımı ve retim Daire Başkanı Necdet Özaçık belirtilmiş. Siz bir açıklama gerekçeyi çok sakat sayıyorum. kaya, serbest fiyat uygulaması soyapacak mısımz? Söylenenler ayrıca ÖzaFın "Ana nucunda ortaya çıkan yüksek fiDtKMEN Hayır kardeşim. yasayı bir kere çiğnemekle ne yat artışlarının sistemin tam oturHiçbir açıklama yapmayacağım. olur?" yaklaşımına da çok benzi ması durumunda netleşeceğini, şu Tekzip de etmeyeceğiz. Bu olay yor. Yani deniliyor ki "tüzük de an bazı okullann fiyatlarındaki belki de gazetecilik tarihinin yüz gişikliklerini bir kere de parti mec yüksek artışlann genel için bir karası olacak. lisi yapsa kıyamet mi kopar?" gösterge oluşturmayacağını ifade Yurtdışındaki bağlanblannız Böyle bir uygulamaya ne çağdaş ederek şöyle dedi: "Serbest fiyat sistemi henuz dave aldıgınız paralar net bir biçim bir loplumda rastlanır ne de 12 Eylül öncesi Türkiyesi'nde rastlan ha çok yeni. Tüm okullar fiyatlade acıklanıyor. DİKMEN Ben sanatla uğra mıştır. Yaşanan ve yapılan, de nnı açıklamadtlar. Açıkla>anlarşıyonım. İşim davulculuk da ola mokratik ilkelere ve hukuk üstün dan yolar cıkarak bir genellemeye bilir, zurnacılık da. Ben p... deği luğüne saygısızlığı onlarca kez ka gitmek > anlış olabilir. Biraz daha lim. Kadın satmıyorum, silah sat nıtlanmış bir iktidann bir gece ya beklenirse sistemin nasıl işleyecemıyorum. Size daha önce de söy rısı yasası çıkartarak açtığı hukuk gi konusunda fikir sahibi olabililemiştim, tarihi eserler korunma ve demokrasi dışı yoldan bugün riz. Yüksek fiyat u>gulamasında lıdır, ama kim daha iyi koruyor kü parti yönetimimizin koşarak iki etken önemh'. Bunlardan birisi sa onun tarafından korunmalıdır. yürümek kurnazlığıdır. ANAP, psikolojik faktör. Ara zam uygu Ama kaçakçılık olayı nın ko SHP yönetiminin partiyi ele geçir laması yeni sistemde olmayacak. rae ve onu kendine tutsak etme. Bunun kaldınlmış olması, mayıs rumayla bir iUşkisi var mı? DtKMEN Bakın ben yurtdı hırsını görmuş ve bu yasayı çıka ayından mayıs ayına yapılacak şına eser kaçırmak bir yana dışar rarak onu tuzağa düşürmüştür. olan ucret belir.tmesini elkiliyor. dan Türkiye'ye eser getiriyorum. ANAP yasasmdan yararlanma Bir de eğitimden KDV alınması fiKoleksiyonuma koyuyorum. O ar kurnazlığını gösteren tek parti yö yatlann artmasmda olumsuz bir kadaş (Özgen Acar) istediğini yaz netimi ne yazık ki bizim kendi yö etken. Ancak okullar velilerle pazariık ederek fiyatlannı beliriemesın, serbesttir. Hiçbir açıklama netimimiz olmuştur. liler, bu çok önemli." yapmayacağım. Bir tek yatak oda Yapılan tüzük değişiklikleri sında nasıl uyuduğumu yazma er ya da geç kurultaya gelmeyecek Dershanelerde ise serbest fiyat mış. Onu da yazsaydı memnun mivdi? Bir olağanüstü kurultaya belirleme koşullan yürürlükte. olurdum. gerçekten gereksinim var mıydı? Dershaneler arasında tek fiyat MALİ KONGRE t.Ü. İKTİSAT FAKÜLTESİ MEZl NLARI CEMÎYETt GENEL MERKEZİ YÖNETİM KURULU'NDAN MALİ KONGRE TOPLANTISINA ÇAGRI 46. Dönem Olağan Mali Kongre toplanumız 20 Mayıs 1989 cumartesi gunu saat 14.00'te Cemiyetimizin TaksimCumhuriyet Cad. 27/6 No'daki merkezinde, çoğunluk saglanamadığı takdirde ikinci toplantı çoğunluk aranmadan 27 Mayıs 1989 cumartesi günu saat 14.00'te yine Cemiyet merkezinde yapılacaktır. Üyelerimizin toplantıda hazır bulunmalarını rica ederiz. GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU GÜNDEM 1 Açıhş 2 Kongre Başkanlık Divanı seçimi 3 Genel Merkez Yönetim Kurulu faaliyet ve mali raporunun okunması 4 Deneıim Kurulu raporunun okunması 5 Raporlann müzakeresi ve ibra 6 Butçenin sunuluşu ve kabulu 7 Dilekler ve kapanış.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear