26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 NİSAN 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 ISMAÎL GÜLGEÇ SDNEMA ATILLA DORSAY HAYVANLAR BU ÜU^EDE BüYÜIc ISTANBUL ULUSLARARASIFİLMFESTIVALI Ağırlık politik sinemada Film Fesüvali'nin yedinci gününde 16 film var. Bernardo Bertolucci'nin "Gülünç Bir Adamın Trajedisi", Jean Luc Godard'ın "Çinli Kız'% Theo A ngelopoulos 'un "Avalar"ı ve belli anlamlarda Claire Dennis'in "Çikolata"sı politik mesajları olan fılmler. Festivalde bugün 16 film gösterilecek. Bunlann arasında, John Huston'un ölumünden önceki son filmi olan ve şenliğin açılış gecesinde de sunulan James Joyce uyarlaması "ÖliUerThe Dead" var. Şenlikten sonra gösterime gireceği bildirilen bu film gibi, 10 yönetmenin kendi seçtikleri opera aryalannı sinemalaştırmalanyla oluşan "Arya" da daha sonra sinemalarda izleyebileceğimiz /ılmlerden biri... Ünlu operalardan aryaları görselleştiren sanatçılann arasında Altman, Godard, Russell, Roeg, Jarman gibi ünlü adlar var. Ustalara Saygı bölümünde bir Bcrtolucci, ikı Odard, bir Kieslowski ve bir Angelopoulos filmi gösterilecek. Bernardo Bertolucci'nin bugün gösterilecek olan "GÜIÜDÇ Bir Adamın Trajedisi" filmi, sanatçımn günümüz ltalyası'ndaki terör olaylanna değindıği politik bir taşlama niteliği taşıyor. Filmin başrollerinde Ugo Tognazzi ve Anouk Aimee var. Yapım yıh 1981. JeanLuc Godard'ın iki filminden Çinli KızLa Chinoise" sanatçımn Maoculuğun doruğuna tırmandığı 1960 sonlanndan kalma bir politik film denemesi. Maocu bir anarşik örgutun yapısını irdeleyen filmde Anne Wiazemsky ve JeanPierre Leaud o>Tiuyorlar... Godard'ın "Adı Carmen" filmiyse Carmen uyarlamalannın moda olduğu 1982'den kalma. Venedik 83'te Altın Aslan alan bu filmde, KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK Mamhr tçtriy bbanaf ye elınde ut ytdi aH™? beşl'k VarâfSız bvronun orfosmda bojfk durmakkSım En yakn sılah. Sıit iki metrt vzakhktoki çekmecerm<kkı i uukınzdtr.. Adamlaon ' İ ffrmluonhki l ise. ancak ZW do/ar ntakhdır Nqp Çağdaş Fransız sinemasından Claire Dennis'in. genç bir kızın Kamerun'da geçen çocukluk günlerini anımsadığı nostalıık, aynı zamanda sömürge qerceğıne dikkat çeken "Cıkolata"sı carjdas Fransız sinemasının örneklerinden bın. Godard, Carmen mitosuna keııdine özgu modern bir yaklaşım getiriyor. Başrolde Marouschka Detmers var. Theo Angelopoulos'un "Avcılar"ı ise 19491977 arası Yunan yakın tarihine toplu bir bakış atan önemli bir siyasal sinema deneyi. Film, aynı zamanda sanatçımn sinema dilini yenileme çabalarında da bir adım oluşturuyor. Polonyalı yönetmen Kieslowski'nin "Kör Talih"iyse, sanatçımn 1978 yılında yaptığı ve genç bir adamın, 3 ayn davramş biçimini seçmesinin yaşamı uzerindeki olası etkilerini irdeleyen bir fantezi. Çağdaş Fransız sinemasından Claire Dennis'in "Çikolata"sı, genç bir kızın Kamerun'da geçen çocukluk günlerini anımsadığı, nostaljik, ama aynı zamanda sömurge gerçeğine radikal bir yaklaşım denemesi... Çağdaş Ingüiz sinemasından Ken Russell'ın "Gothic" filmi, bir edebi yapıtın doğuşunu bir korku filmi kalıplanyla anlatmayı deneyen ilgi çekici bir deneme. Çağdaş Japon sinemasından gelen Kiju Yoshida'run "Uğultulu Tepeler"iyse Emiry Bronti'nin aynı adlı ünlü romanırun Japon usulü ve oldukça çarpıa bir uyarlaması. Bugün ayrıca yine Uzak Doğu'dan gelen bir film, Guney Kore yapımı "Kral Yonsan'ın Guncesi", efsanevi bir Kore kıralınm oykusunü anlatan egzotik çağrışımlı bir yapıt... "Yalnız Bir Çam Ağacının İzinde" filmiyse "Paris'ie bir Amerikalı" olan ressam koruyucusu ve eşcinsel Gertrude Stein üzerine bir deneme. Bugün AKM'de ise Tunç Başaran'ın son filmi "Uçurtmajı Vurmasınlar", tsmail Giineş'in "Ateş Böcegi", Taner Aşkın'ın "Yansıma"sı ve Fransız devrimi üzerine Sacha Guitry'nin zengin kadrolu tarihsel yapımı "Versailles Dile Gelseydi" var. PtKNtK PİYALEMADRA D Ş L E *\ RİMIZ ELLE 1 TUTULUP.J j FESTİVALDE BUGUN E n e k : Olüler (12.00, 18.30/, Arya (15.00, 21.30). S i a e p o p : Kral Yonsan'ın Guncesi (12.00, 18.30), Yalnız Bir Çam ASaanın Dibinde (15.00. 21.30). D a n y a : Gukinç Bir Adamın Trajedisi (12.00, 1830), Kör Talih (15.00, 21.30). AKM: Uçurtmayı Vurmasınlar (14.00), Yansıma (16.30), Ateş Böceğı (19.00), Versailles Dıle Gelseydı (21.00). Gazi: Çıkolata (12.00, 18.30), Avcılar (15.00, 21.30). Moda: Çinli Kız (18.30), Uğultulu Tepeter (21.30). R e k s : Gotik (18.00), Adı Carmen (21.30). ^ HIZLI 7te Bergmarfın küçük başyapıtı Film Festivali'nde yer alan fılmlerden biri gerçek bir sinema ustası olan Ingmar Bergman'm "Provadan Sonra "sıydı. Bergman gibi kendi dünyasım kurmakta olgunlaşmış bir başka yönetmen de Steven Spielberg'di. Spielberg, "Güneş tmparatorluğu"nda çağdaş masallarından birini daha anlattı. Sinemanm dayarulmaz cekicüiği, daha önce de yazmıştık, kuşkusuz ki biraz da her yönetmenin kendine özgü bir dünyası olmasından, her filmin farklı bir serüven oluşturmasmdan kaynaklanıyor. Bu çeşitlilik, bu farklılık içinde, kendi alanında olgunluğa, doruğa, deyim yerindeyse kusursuzluğa ulaşmış bir yönetmen bulmaktan daha guzel ne olabilir? tşte Ingmar Bergman'ın şimdilik son filmi olarak kalan "Provadan Sonra" (1984) yalmzca 72 dakikalık uzunluğu içinde boylesine görkemli bir "mükrannelük" taşıyor. Tek bir dekorda, boş bir tiyatro sahnesinde geçiyor film... Yaşlanmakta olan bir yönetmenin, önce genç bir aktristle, sonra da bir zamanlar sevdiği, giderek bir tutkuyu paylaştığı bir oyuncuyla olan konuşmalannı izliyonız. Ârtık yaşamayan bir kadın oyuncunun, belki de eski bir sevgilinin kızı olan genç, güzel Anna, yaşlı yönetmene bir ustaya, bir babaya karşı duyulabilecekleri aşan duygularla yaklaşıyor, belki de gençliğinin verdiği guvenle onunla bir aşk oyununa girişiyor... Yaşlıhğa umutsuzcasına direnen, eski duygusal veya mesleki başarılarının kınntılarıyla, arulanyla yetinmek zorunda kalmış olan Rakel ise yonetmenle yaşayamadığı mutluluğun hesabını yapıyor, belki de bu birlikteliği yeniden yaşamak istiyor. Ama artık her şey için çok geç değümi? Jim'in gözlerinden bakıyor. Bu "10 küsur yaşındaki çocuk gözlerijle bakış", filme kaçınılmaz bir (ticari) çekicihk kazandınyor kuşkusuz. Özellikle Şangay'ın işgali ve Jim'in anababasını yitirmesi sahneleri, yıllarca unutulmayacak denli görkemli. Jim'in Nagazakiye atılan atom bombasmı (çok uzaklardan) görmesi veya sonda "kayıp çocuklar" kampında annesini bulması sahneleri de kolay unutulmaz. Ama filmin tümu, ele aldığı çalkantılı dönemin trajik sonınlanna hafiflikle, yüzeysel biçimde yaklaşan, yeniyetmelere özgü seruven romanlannın veyz resimli romanların yapısından ötelere gitmeyen bir anlayışı sürdürüyor. Jim'in geçen 4 yıl boyunca hiç büyümeden kalmasının getirdiği inandıncılık eksikliği de işin cabası!.. Görkemii oyunlar ingmar Bergman'ın, sanatçı aramiarını KDnu alan "Provadan Sonra' adlı filminde ErlanrJ Josephson, Ingrid Thulin ve Lena 01in görKemli byunlarıyta dıkkat çekıyortar. bu ve başka soruları soruyor bize... Ve ne denli uzak olsalar da, tsveç toplumundan gelen bu sanatçı dramlannı, Eriand Josephson, Ingrid Thulin ve Lena Olinin görkemli oyunlanmn da katkısıyla etimizdekanımızda duyumsuyoruz. ÇİZGİLİK KÂMİL M4SAH4CI Rosi'de fantezi ve lirizm eksikliği ranın ısrarh yakın planlanyla değil, bir yazar ustalığıyla oluşturduğu senaryosunun, diyaloglarının da keskin gerçekliğiyle deşmeyi, en derinlerindeki gizleri araşftrmayı deniyor. Strinberg'in "Diiş Oyunu"nu sahnelemekte olan yaşlı yönetmenin iki kadınla olan ilişkileri, Strindberg'in bir çağdaş uzantısıdır sanki, onun gözde temalannın gölgesinde oluşan bir "aşk ve ölüro oyunu"dur. Bir saati biraz aşan bir süre içinde, yalnızca 3 insanın mutluluk arayışlannı değil, çağdaş sanayi toplumlarırun uygar ve sanatla beslenen bireylerinin evrensel çıkmazlarını da izleriz sanki. Acaba uygarlık ve sanat/kültür, insan arayışlannı, yönelişlerini boylesine çeşitlendirmekle, inceltmekle, doyumsuzlukları bilemekten, ufuklan biraz daha uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramamakta mıdır? Sanayitoplumlarırun bireyleri, mutluluk kavramına daha az gelişmiş toplumların bireylerinden daha uzak mıdırlar? Insan ruhunun arayışlaruun, özlemlerinin sonu olabilir mi? Mutluluk gerçekten yakaEvet, Bergman gerçek bir sine lanabilir mi? Işte, Bergman'ın küma ustası... O, ınsan ruhlannı yal çük başyapıtı, bir kez daha tüm mzca arsız ve araştıncı bir kame Sinema ve Fransız Devrimi Fransız büyük devriminin 200. yılı dolayısıyla Fransız hükumetinin hazırlatıp tüm dünyaya yolladığı film paketi, gerçekten de ilginç sürprizler içeriyor. Bu filmlerin, bir rastlantı sonucu, en eskisiyle en yenisini art arda izledik. Böylece, sinemanm tarihsel bir olaya yaklaşımı bir yana, kendi yapısındaki gelişme de görkemli biçimde ortaya çıkıyordu. Ernst Lubitsch'in 1919 yapımı filmi "Madame du Barry", çamaşırcılıktan kral metresliğine terfı eden ve devrim sonrası giyotine giden bu ilginç kadının öyküsünü anlatırken, bireysel portıelerle görkemli, gösterişli kalabalık sahnelere aynı önemi veren ve kuşkusuz çağı için önem taşıyan bir film... Sinema tarihçilerinin Renoir, Rossellini gibi sanatçılan etkilediğini belirttikleri bir filmi ve döneminin en ünlü oyunculanndan olan Pola Negri ile Emil Jannings'i Erol Erdinç'in piyanosu eşliğinde izlemek, gerçek bir zevk oldu. Philippe de Broca'nın 1983 yapımı "ısyancılar Chouans" filmiyse, sanki devrim için ısmarlanmışa benzeyen 2.5 saatlik dev bir yapım. Devrim sonrasında krallığa bağlı kalarak isyan eden ve bir süre, umutsuz bir savaşımı sürdüren Fransız deyimiyle "Chouans "ların öyküsü De Broca'ya görkemli bir tarihsel fresk yaratmak fırsatını getirmiş. Film De Broca'nın da pek sevdiği "romantik" geleneğe bağlı biçimde, tarihsel olayları üçlü bir aşk öyküsüyle eşleştiriyor, 19. yüzyılın popüler edebiyatı çizgisini izliyor. Ancak De Broca, alabildiğine öz Francesco Rosi de kuşkusuz büyük bir usta. Politik sinema denen türün en önemli uygulayıcılanndan. Ancak çağımızın İcimi ger AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAS GÜRSES çekleri üzerine yaptığı röportajfilmlerin başansmı, lirizme kayan, melodramın veya şiirin egemen olması gereken yapıtlarda yineleyemiyor. Tartışmalı bir "Carmen" Bir çocuğun gözleriyle * uyarlamasından sonra, aynı dereKuşkusuz Steven Spielberg de cede tartışmalı bir Marquez uyarBergman gibi kendi dünyasım laınasıyla geliyor karşımıza yönetkurmada olgunlaşmış bir sanatçı. men. Marauez'in ülkemizde "KırAma ne denli farklı!.. Bergman, mızı Pazartesi" adıyla bilinen roüstelik çok daha genç yaşlanndan manından uyarlanmış olan "Önberi yaşam, ölüm, yaşlıhk, mut ceden Bilinen Bir Ölümıin Gunluluk gibi "ciddi" kavramların pe cesiChronique d'une Mort Anşinde koşarken, Spielberg hemen noncee", romanın son derece ilgi hiç değişmez bir "çocuk bakışı" çekici malzemesinden ilgi çekici içinde çağdaş masallar anlatıyor bir film çıkarıyor. Ama işte o kabizlere... "Güneş İmparatorluğu", dar... 40 yıl önce işlenmiş bir ciJ.CBaUard'ın romanından yapıl nayetin, bir tutku ve kıskançlık cimış bir uyarlama içinde, savaş sı nayetinin kurbanı olan en yakın rasmda Şangay'da bulunan bir İn dostunun anısını tazelemek için GARFIELD JIM DAYIS giliz çocuğunun serüvenini anla köyüne dönen Cristo Bedoya, / tıyor. 1941 aralığında Japonların olanları anımsıyor. Genç ve yakıŞangay'ı işgali sırasında ana şıklı Santiago Nasar, çok zengin babasını yitiren 11 yaşındaki Jim, bir gençle evlenen çok güzel bir tüm savaşın dehşetini yaşıyor, bu genç kızın, Angela'nın gerdek gedehşet içinde buyüyor, olgunlaşı cesi bakire çıkmamasının sorumyor. Spielberg, bu çağdaş masala luluğuyla suçlamnca, Angela'nın bir kez daha başkişisinin, yani 2 erkek kardeşince öldürüleceği açıklanıyor. Ancak "açıklanan" bu ölüm, çeşitli nedenlerden önlenemiyor \e Santiago, üstelik belki de hiç ilgisi olmayan bir nedenle ölüme gidiyor. 40 yıl sonraki soruşturma, kimi gerçekleri açığa çıgün ve degişik kişilikler yaratmayı karacaktır. da bilmiş. Filmin belkemiğini oluşturan Kerfadec Kontu (PhiliRosi'nin filmi, bu güzelım ro J!MWVT 5 ppe Noiret), soylu olmasına kar mana yakışır bir başyapıt düzeyişın gerçekçi, çağın değişimini gö ne niçin ulaşamıyor? Çünkü RoTARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAIS ren, isyancılara katılmayı reddet si'nin politik sinemacı yapısı, rotiği kadar, devrimin bir kıyıma manın gerektirdiği fantezi ve şiir dönüştürülmesini de yürekli bi öğelerine yeterince yer veremiyor. çimde eleştiren kişiliğiyle, De Bro Hemen hepsi genç, güzel ve yakıca'nın ve filmin Fransız Devrimi' şıklı oyuncular/figüranlar, hepsi ne iki yüzyıl sonra duygulardan, çok özenli görüntüler, "slowönyargılardan arınmış, yansız ve motion"a indirgenmiş duş sahnemesafeli biçimde yaklaşmak, dev leri, filmi çok estetik kılıyor, ama rimin kaçınılmaz biçimde düştü yeterince dramatik kılamıyor. Bir ğu yanlışları da eleştirmek ama dizi guzel, goz okşayan tablolar cını pekiştiriyor. Evet, "Isyancı biçiminde gelişen filmi, Rosi'nin lar", artık geçmişte kalmış tarih ve de Marquez uyarlamalannın sel oiaylara yaklaşmada örnek ah başyapıtlanndan biri saymaya nacak bir film... Ama geniş yığın olanak yok. Hem de Gian Maria lar için asıl Sophie Marceau, Volonte. Ornella Muti, Rupert Lambert VVilson ve Stephaue Fre Everett, trene Papas, Anthon> Deiss'in oluşturduğu aşk üçgenının lon, Lucia Bose gibi bir kadroya serüveniyle çekici olabiliyor. karşın. Yazık!. A 6ÜSPELD/ N&OLDU Ar 7 Nisan 1600'DE BU&JM, DİVAU EPEBıYATIMaiH EN BÜYUK O2ANLARINPAN BAKI(A/IAHMUTABOÜLBAKI) BAKLKALAN.. 74 YAŞINDA ÖLDÜ.İYİ S/g Ö&RENİM GÖRMÛŞ OIAN BAKl, ÖğeETMENÜK.,KAPrUK,KAZAS/uEJİLİK GİBİ ÖNEMÜ GÖR£VLEIZJ>E BuLUNMUŞTUÇOK İSTEMeS/NE KA&ÇM ŞEVHÜUSLAMUK YAPAMAMIŞTf O2AN $il&>C YENIUKÇI SAYUMAZ£>/. ANCAK, ÖZ OLA&U: YAÇAMA 8ÜYÜK BA6LIU&I, BlÇİM OCASAtl DA "ÖLÇÜ, SÖnSHİŞ VE ANLAM*uYUMUfJU (S£eÇ£XC£Ş. TfgMESİ ıLE DİVAN ŞtİRJNPE ÇOK ÖNBMÜ BİR YER HA2ANMIÇn.ÖZELÜKLE ĞAZELLERİ, PWf6ütÂ&W EN İVİ AMATTtğt ŞİİRİ£Z ÛLMüf, 'BAKİ KftLAH BU KUBBEDE BtRHOşSADA İMİ$* Gİ8İSO2İEHİ rÜZYtLLAgDttZ SÖYLEMEGELMİŞTİR.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear