26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18^NİSAN 1989 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ BAkMA, VAINIZ YtftM .frlOZBT T£N çfcANlAP MiDBMB CUMHURİYET/5 & İSTANBUL ULUSLARARAS1FİLMFESTİVALÎ~~Q Aksaklıkların nedeni bütçenin kısıtlı oluşuydu İlk kez "sansürsüz" gerçekleşürilen festivalde, "Günaha Son Çağn" fılmi protesto edilirken, aynı zamanda vizyon fılmi olan "Ay" dolayh olarak sansüre takıldı. Politik filmler ağırlıktaydı LALE FİLOĞLU Bu yıl ilk kez sansür kurulunun işlemediği Istanbul Uluslararası Film Festivali'nin sekizincisini, geçen pazar günü sona erdirdik. Bu yıl basında, "Sansüre takılan filmler"le ilgili haberlere rastlamasak da "Günaha Son Çagn" filminin yarattığı hareketülik, basını yeterince oyalamaya yetti. Martin Scorscse'nin çeşitli ülkelerde olay yaratan filminin, Müslümanların çoğunlukta bulunduğu bir ülkede gösterilmesi fikri önce Hnmeyni'nin şimşeklerini, daha sonra da tran yanlısı olduğu ileri sürülen Müslümanların protestolarını "sansorsüz film festivali"nin Ozerine çekti. Geçen yıllarda olduğu gibi bu yılda festival program mda teknik nedenlerle ya da anlaşmazlıklardan dolayı kimi değişiklikler oldu. Bu değişikliklerden biri de "AyLa Lnna" adlı nimin gösterilemeyişiydi. Sansür, festivalde uygulanmasa da vizyon fUmleri için hâlâ geçerliydi. özen Film'in ithal ettiği Bertolucci'nin "Ay" fılmi de sansüre taküan filmlerden biriydi. Durum böyle olunca, özen Film yetkilileri, dağıtımcı fırmaya, festivalde oynatılması halinde fılmi almaktan vazgeçeceklerini bildirdi. Festival, kesintisiz gösterme hakkına sahip olduğu halde, kopyası gönderilmediği için filmi festival seyircisine ulaştıramadı. Bu yıl Uluslararası Film Yapımaları Birlikleri Federasyonu'na üye olan 8. tstanbul Uluslararası Film Festivali'ne olumlu ya da olumsuz çok sayıda eleşüri geldı. Bu eleştirilerin bir değerlendirmesini yapmasını, istanbul Kultür ve Sanat Vakfı'nın düzenlediği P İ K N t K PtYALE MADRA MESİNI SEVl'yOESUN BdMEM'fiunaka S M Çafn'ya pratestt 'Günaha Son Çağn' filmine ilk tepkı Humeyniden gelmış, festival yönetimı filmı programdan çıkarmayınca, bu kez de İran hem filmi hem de AJtın Lale jürisindeki yönetmenını festıvalden çekmtşti Daha sonra, filmin Emek sınemasındakı ılk gösterimı sırasında da iran yanlısı' olduğu ilen surülen birtopluluksinema önünde bir gösten yapmış, ancak film 20 dakıkalık bir gecikme ile göstenlmişti (Fotoğraf: Fuat Kozluklu) festivalin program yöneticisi Vecdi Sayar'dan istedik: Festivalde yer alan film sayısının 16O'ı gecmesi nedeniyle seyircinin izleme isteginin kınidığı ve kaliteyi dnşürdıigu söykniyor. Yonımunuz? SAYARGeçen yü sayı 130 civarındaydı. Müthiş bir artış yok. Artışın temel nedeni oldukça teknik. Federasyonun yönetmelik koşullan, her filmin en fazla uç kez gösterilmesini gerekli kılıyor. Film sayısını seans zorunluluğuyla dondurduğunuzda otomatikman ğ keşfedebilmeli. Yoksa ticari sinema seyircisinden bir farkı kalmaz. Festival seyircisini dünya sinetnasının tüm cepheleriyle tanıştırmamız lazım. Ben film sayısının azaltılmasından yana değilim. Ancak bütçenin ve teknik koşulların yeterli olmamasından dolayı sayı düşürülebilir. Aksaklıklar bir ölçüde de bütçenin kısıtlı olmasından ileri geliyor. örneğin Istanbul Film Festivali ile Berlin Film Festivali'nin seyirci sayısı hemen hemen aynıyken, Berün'in bütçesi bizimkinin yirmi katı fazladır. Bn yıl Dk kezfilmlersansiirden geçirilmeden beyazperdeye yansıdı. Bunun seçim açısından ne gibi yararlan oMu? SAYARDaha rahat seçim yapabildiğimizi söyleyebılirim. Politik filmler ağırbkta. Belki de ustalann kişiliklerinden ileri gelen bir durum bu. Herhangi bir endişe taşımaksızın seçim yapabildik, . . „ A l r . A. yani dünyadaki diğer festıvallerle aym rahathğı paylaşabildik. Yine en çok elestiri alan ve sizi en çok ugraştıran konulardan biri de prograındaki degisikliklerdi... SAYARFestival, biletleri önceden satılmış, bütün sorunları halledılmış bir olgu gibi değerlendirilmemeli. Her gun program değişiklikleri olduğu, programdan iki filmin çıkanldığı gerçektir. Dünyanın her yerindeki festivallerde bu tür olaylar yaşanır. 164 filmin çoğu diğer festivallerde de dolaşan filmler. Örneğin bir filmin kopyasım Ingiltere'den istiyorsak, Hindistan'dan gönderiliyor ve tabii ki alt yazıda ya da teknikte kimi sorunlarla karşılaşılıyor. Bu arada 'tyi film yok' eleşlirilerine, Alün Lale Yanşması'nın seçid kurul başkanı Theo Angelopoulos'un deştirileri de katıldı. Angelopoulos'un, >anşma filmlerinin doyurucu olmaması yoniindeki deştirileri hakkında söylemek istedikleriniz? SAYARSeçim yapılırken, tabii ki temelde öznel bir seçim vardır. Ama bunu olabildiği kadar geniş bir yelpaze içinde yapmaya rİJCtl İ K KJüttl çalışıyorum. Jüri bbaşkanı Ange ********** KAML ç a l ı ş ı y o r u m . J ü r i a s k a n l A n g e . ^^den oll o p o u i o s memnnn madıklanm ve fılmlerin düzeyinin duşük olduğunu söyledi. Hoşnutsuzluklar var ve hepsi birbirinden çok farklı. Seyircinin "begenmedim" deyişi ile Angelopoulos'un "begenmedim" deyişi arasmda çok buyuk bir fark var. BU seyirci sayısı da düşecektir. Seyırd sayısı geçen yü 130 bin ci vanndayken, bu yıl 140 bine çıkmıştır, yani seyirci kapasitesinde azalma değil, artış gözlenmiştir. Kalite konusuna gelince, kızılabilir, ama yine de söylemek istiyorum. Bu eleşüri cahaletin getirdiğı bir eleştiridir. Film kalitesinden şikâyet eden seyirci, dünyadaki sinema ortamından ne kadar haberli? Bu seyircinin yani "daha az film, daha iyi film otsnn" diyenlerin görmek istediği filmler neler? Ben, seçim yapamamaktan yaJunanlan biraz kolaycı ve konformist olarak nitelendiıiyorum. Festival seyircisi, Bertolucci ya da Bergman fılmlerinin dışmdaki sinemayı da CD 1UA<ARAC1 MASARACI S Renklerin kavramsal etkisi Zahit Büyükişleyen 'in soyut ya da soyutlama resimlerinde hiçbir şeyin doğayı çağrıştırmasına gerek yoktur. Yalmzca mavi ya da san bir tual, yüzeyinde devinim içinde dolaşan bir siyah leke ile doğadaki gergin bekleyişi verebilmektedir. NİLGÜN ÖZAYTEN Doğa, ınsana, yaşamııun tüm gereksinimlerini karşılayabileceği sonsuz bir kaynak olarak sunulmuştur. Ancak bu düzen keskin bir denge üzerine kuruludur. Varlık nedenimizi ve surekliliğimizı borçlu olduğumuz bu dengeyi bozabilecek herhangi bir değışiklik kısa sürede canlıyı tehdit eder boyutlara ulaşabilir. Akılla ulaşılan en uç noktaya değin kesintisiz sürmesi amaçlanan bir arayış, yüzyılımızı öncekilerden kalın konturlarla ayıran bir teknolojik gelişme patlaması kuşkusuz insanlık adına artı bir puan. Ya eksiler? Bilim ve teknolojinin artık frenleyemediği, sonuçlannı kavrayamadığı ve zamanla denetlenemez boyutlara ulaşan sanayi artıklan, hava, deniz ve toprak kirlenmeleri, gıdalara kanşan kimyasal maddeler, milyonlarca yıldır üzerimizi örten ozon tabakasının bile parçalanması, bazı canlıların toplu ölümü,radyoaktifsızınular, zehirli atık ve çöplerle birlikte Üçüncü Dünya ülkelerine yönelik 80'li yılların ekolojik sömurgeciliği... yazgısı bir gün insanın da sonu olabilir. Büyük, siyah lekeler kimi zaman az renkli ya da renksiz . bırakılmış, yaşam izi kalmamış doğaya çöker. Onun soyut ya da soyutlama resimlerinde hiçbir şeyın doğayı çağrıştırmasına gerek yoktur. Yalmzca mavi ya da sarı bir tual, yüzeyinde devinim içinde dolaşan bir siyah leke ile doğadaki gergin bekleyişi verebilmektedir. Herhangi bir biçime bağlı olmayan renklerin kavramsal etkisi söz konusudur artık. Doğada yaşanan bir başkalaşım, donüşüm, belki de geri saymadır. Sanatçırun ^pıtlannda bu kez çokça karşılaştığımız grafık unsurlar, resminın spontan ve soyut pentur etkısiyle kasıtlı bir çatışkı yaratan fotoserigraflardır. öncelikle kavram ve düşünceye dayalı resminde, serigraflann oluşturduğu bu dörtgenler, biçimleriyle bir resimsel öğe konumunda olsalar da bence bunların resme kattığı anlatımcı etki amaçlanmıştır daha çok. Kuşbakışı verilen renksiz serigraflardaki kent göruntülerinde, sürekli bir hareket içindeki silüet insan fıgürleıi kent karmaşasında yitip giderler. Kimi zaman serigraf dizgesinde boş bırakılan bir dörtgen, yoğun karmaşadan sonra yaşam durmuş, her şey yok olmuş izlenimi verir. Zahit Büyükişleyen her ne ka: dar resimlerinde 'mesaj' vermek istemediğini, yorumu izleyiciye bıraktığını belirtse de özeliıkle bizim gıoi eğitimsiz, suskun, tepkisiz toplumlarda sanatçının insanlık sorunlarından kendini bütünüyle soyutlayamayacağı ve toplumu uyarı göıtvi gormezden geline Zahit Büyükişleyen'in AKM'deki sergisi 22 nisanda sona eriyor r AĞAÇ YAŞKEN EGİLİR KEMAL GÖKHA\ GVRSES GARFIELD/IMD^FIS Yabancıiaştıuya IsyM Büyükışleyen'ın resımlenndekı tema artık yalmzca Ankara'nm hava kırtıttğı ya da çarpık kentleşme değıldır Alışılmadık, haz vermeyen, aydınlıkkaranlık çatışkısmdakı bu doğaya artık yabancılaştığı, ancak bu yabancılaşmayı kabullenmeyen bir ısyanla bakar uluslararası konferenslarla dünyanın bu evrensel sorun çevresinde birleşmeye başlamasıdır. Zahit Büyükışleyen'in resimleri, son yıllarda her gün bir yenisiyle karşılaştığımız, güncelliğini hiç yitirmeyen bu olaylar dizisiyle yakından bağlantüıdır. Atatürk Kultür Merkezi'nde bulunan yapıtları biçim kadar içerikte de onun Kassel sonrası yaptıklarından ayrılır. Tema artık yalmzca Ankara'nın hava kirliliği ya da çarpık kentleşme değıldir. Alışılmadık, haz vermeyen, aydınlıkkaranlık çatışkısındaki bu doğaya insanın artık yabancılastığı, ancak bu yabancılaşmayı kabullenjneyen bir isyanla bakar. Doğanın ynlci>leyen'in Almanya Kassel Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde öğrenim gördüğü 1970'ler çevre kirliliğinin ınsan yaşamındaki somut etkilenimlerle ilk belirtilerini verdiği, öncelikle Avrupa1 da bilimadamları, çevre korumacılar, yâzarlar, sanatçılar tarafından kamuoyunun konu hakkında bilinçlendirilmeye başladığı yıllardır. Aydınlar ilkin tepkilerini ortaya koymuş, sonra toplum ve yönetimlere yapılan uyanlar daha net, açık ve yüksek bir sese dönüşmüştür. tlk basan, bedeli ödeyecek insanlann örgütlenmesi, artnsanın, yine kendi için yarat dından Yeşüler hareketi, bugun ıse öğı teknolojisinin bedelinı ödeme ülkelerin yasalarına konu ile ilgiye baslaması yeni değil. Zahit Bii li yeni maddelerin getirilmesi. TARİHTE BUGUN MÜMTAZARIKAN 1S2O 'O£ 8UGÜN, KURJVUJŞ SAVAÇI SIRAS/NDAy İSTANBUL HÜKİItAETİ, KuVAYI MİLLİYe'YE KA&Şl SAVAŞMAK İÇİN BİR. OHOU KcjeulMAS/fJA KARA/t VEBDİ. jütUSTAFA *£AAAL 'ı i/£ ONA 8AĞU MiLLİ GÜÇLeSİ SİNbiRMEtt AMACJYLAJZMİT OOLAYLARJNDA HA2IRLIĞINA BAŞLANAN PıAt»'ŞAH YANLISI BU OB£>UyA,SADEA2AJüt OAİAAT P&Z/T PAŞA mMF/NDAN "HİLAP£ToePUSU'ADt \/ERiLEC£KTİ&. DİĞ&Z BİB.ADI DAm*UWAYf İNZİBA TİYE* OLAN BU İHANET ORDUSU, İSGALCİ fNGİLlZLeeoeN BÛYÜK YARPtu Gö/eüyoeDu. t/icAfierae DUSU, ADAPAZARl POLAYLARJMDA Çl/cA/ZlLAN ANZAl/U/Z İSYAAJ/NI PA PESTEKUY£C£K, ANCAK, AKUCAZA HÜtUJMerİNİN GÖNOERECESİ DÛ2ENLİ BİRtita.Eli£ KISA SÖ&EOE YENİLECEKTfR.. 18 Nisan INANET ORDUSUf Londra Şarlo'nun 100. doğum yıldönümünü kutluyor lı Şarlo ile doğmuşlar. 1939'da Ingiliz "Spectatör" Dergısi, her ıkisinin de 50. doğum yıldonumunde, "İkisi de sirk a>nalan gibi! Biri iyi, biri gorulmemiş olçüde kotiı. Hiüer'de melek, şeytana dönmuş" diyordu. Şarlo'nun dunyada kendine bıçtiği yer; "Bir gün gelecek, sınırlar kalkacak. ınsanlar dünyanın istedikleri yerlerine gidecekler. Herkcs her ulkenin vatandaşı olacak." Bunları dediğinde 1931. Zamanının çok ilerisinde. Zaten liberal goruşleri başına iş açmış. 2. Dünya Savaşı sıra&ında Sovyetler Birliği için bağış toplamasını, McCarthyciler unutmü'yor. McCarthy Komisyonu'nda ifade vermeyi de reddeden nadir mertlerden. Londra "Sinema Müzesi"nde Şarlo adeta yeniden keşfedilmekte, 24 yaşında Hollyvrood'da ilk kontratı kapmış. Dört yılda 60 film. 1918'de de kendi stüdyosunu kuruyor. Sergide Şarlo'nun mektuplan, fotoğrafları, fihnlerinden parçalar, hatta hakkındaki polis dosyaları bile. Londra'daki yoksul çocukluk gunleri. Annesine yardım için 5 yaşında sahneye ilk adım atısı. Doğumunun 100. yılında Şarlo'yu anmanın en "farklı" yolunu Maggie Pinhorn buldu: "Alternatif Sanat Grubu" adlı sokak tiyatrosu, Londra'nın bir sokağında, Şarlo gibi yurüyenler yanşması duzenleyecek. Pinhorn: "Sessiz sinema döneminin en başanlı aklorüydu. Sıradan alelâde insanlara mesajını mukemmel bir şekilde iletiyordu. Tam bir isçi sınıfı kahramanıydı." TÜRK VE DÜNYA KARİKATÜRÜNDEN EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA "Onun kişiliğinin iki yönii vardın Biri serseri nıhlulugu... Ama diğeri, miinzevi aristokratlıgı, hatta peygamberliği, rahipligi ve şairliği. Bir çeşit Hazreti Adem, hepimiz ondan çıkıp var olduk." ltalyan filmci Federico Fellini, Sir Chırles Chaplin hakkında böyle diyor. "Sir Charies?" Herkesin siyahbeyazfilmlerdenŞarlo diye ta^ nıdığı. Londra, Şarlo'nun 100. doğum yıldönümünü kutluyor. Londra'nın fakir bir mahallesinde O kadar ki Şarlo'nun kadınlara düşkunludoğan Şarlo, 1913'ten sonra bir daha Londra'da yaşamadı. Ama 1952'de "Amerika ğü, iki kez 16 yaşında kızlarla evlenmesi, ClaAleyhtan Eylemleri Sonışturma Komisyona" udette Colbert'le evliliği bile önemsenmiyor arŞarlo'yu "zararlı bir komünist" ilan edip 50 tık. Şarlo'nun Hitler'le alay ettigi meşhur "Büyıl yaşadığı Amerika'ya sokmamaya karar ve yük Diktatör" fılminde yarattığı basit Yahurince, dönup geldiği yer yine lngiltere'ydı. Hepdi berber ile diktatör Adendid Hynkel tipı de tngiliz vatandası kaldı. lngilizler de bu kadır artık komıklıkten çok, siyaset felsefesi ağır baçinashğı unutmadılar. Şarlo, tngilizler için hep san bir tipleme olarak değerlendiriliyor. Biyografısini yazanlardan Davıd Robinson, Hynkel "Bizira Çarli"ydi. Londra'da geçen sonbaharda açılan "Sine için "Son derece saçma kaprisleri olan biri. ma Muzesi"nde şimdı dev bir Şarlu 3trgısı var. Aynı zamanda aamasız, boş ve kendini Televizyon ve basın, saatlerce ve sayfalarca on önemseyen" diyor. Hitler ve Şarlo, beş gun ara dan bahsediyor. Ama sürekli one çıkan, Şarlo'nun "komikliğinden" çok siyasal görüşlerinın kökeni. Gayet buyük bir yoksulluktan, zenginliğe geçen bu aktör, köklerini neden ve nasıl unutmadı? Doğumunun 100. yıldönmünde Şarlo, siyah beyaz bir komikten çok bir siyasal kişilik olarak yeniden değerlendiriliyor. Onun McCarthy döneminde, "Ben komünist değilim. Hiçbir partiye uye de olmadım. Bana banş delisi diyebilirsiniz" şeklindeki ifadesi bugünkü uluslararası gelişmeler açısından daha değişik bir anlam kazanıyor. Heinz Langer / Federal Almanya
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear