24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/16 14 MART Konuk Yazar 1989 'Resmi kaldırmak yanlış bir karar' Laikliği tehdit eden Sanatçılar, AKM'deki "Büyük Sergi"de yer alan tablolara saldınyı ve Ergin înan'ın tablosunun sergiden kaldırılmasını "önemsiz" ve "normal" bulmadılar ve "tecavüz" olarak nitelendirdiler. Kültür Servisi Mensucat Santral larafından Ankara Ataturk Kühur Merkezi'nde duzenlenen "Büyük Sergi"de Ergin Înan'ın bir tablosunun ilahiyat fakültesi öğrencilerinin baskısı üzerine kaldmlması tepkilere yol açtı. İstanbullu ve Ankarah sanatçılar olayları sert bir dille kınarken, Mimar Sinan Üniversitesi öğrencileri de okulun giriş salonunda bir "happening" düzenleyerek olayı protesto ettiler. kaldırdık" dedi. Olayla ilgili olarak diğer sanatçılann ve müze yetkililerinin görüşleri şöyle: yenivi, yoresel bir yeniyi ararken, geleneksel bazı resimlerden de yararlanıyor. Çizgileri ve gravürleri ile ilk bakışta bu karakteriyle minyatürleri de lıatırlatırlar. Gül Derman (Ressam): Olay beni çok sarstı. Ergin İnan'ın, eski yazılan, sanat açısından, estetik görüntü açısından kullandığın\ düşünüyorum. Böyle olnıasaydı bile, içeriği düşünülerek kullanılsaydı bile, bu daha önce de eski halk kitaplarında, taşbaskılannda da yapıldı. Özellikle büyü ve tılsımla ilgili taşbasküarda çıplak kadın ve erkek figürleriyle ayetlerin birlikte kullanıldığına şahit oluyoruz. Tablonun sergiden kaldırılmasını da çok yanlış buluyorum. Bcdri Baykam (Ressam): Ergin İnan'ın resminin indirilmesi olayını esefle karşıladun. Burada suçlu, o sergiye gelip sanata hakaret eden kendini bilmezlerden çok, maalesef sergiyi düzenleyenlerdir. Laik Türkiye'de kimse gericilere böyle ödünler veremez ve birkaç bağnazın tehditi üzerine sanatın saygınlığına böylesine ağır darbeler vuramaz. Kaldı ki o resimde hiçbir şekilde dine hakaret görmüyorum. tslam dini mensupları, dünyaya geldiklerinde kıyafetli mi oluyorlar ki, bu çıplaklıktan bir alınma söz konusu olsun. Laik Türkiye'yi devirmek isteyen yobazların cüreti artık had safhaya gelmiştir. Buna kimsenin gücü yetmeyecektir. Ancak, artık herkesin rengini açık olarak belli etmesi lazımdır. Sayın Evren'in laiklik konusunda gösterdiği tavizsiz tavırdan, SHP'de hiç eser görmememiz düşündürücüdür. Sosyal demokrat partiler, "oy çıkar" hesaplarıyla kendi rotalarımn dürüstülüğü arasındaki dengeleri demek ki kuramıyorlar. Bu iılkedeki en büyük tehlike şeriat isteyenler değil, onlara güya demokrasi adına dciünler veren saf sol, yazarlar ve entelektüellerdir. "Biz Iran'a benzemeyiz. bir şe> olmaz" diye diye son hızla o çukura doğru yuvarlanıyoruz. Atatürk Kültür Merkezi'ndeki tablolara saldırıya tepkiler sürüyor Mustafa Aslıer (RessamMartnara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı): Sanatçı yetiştiren bir kurum olarak biz, sanatçılara yeniyi, çağdaşı aramalan yönünde eğitim veriyoruz .Tabii böylesi bir durumu, olmaması gereken böylesi bir olayı kınıGazetemizde pazar günü ya yor, protesto ediyoruz. Ergin tnan yımlanan "Sergiye Dinci Baskı" birtakım hurdalıklardan, eski kibaşhklı haberin kupürünü siyah taplardan çıkan yazılı yaprakları, bantla çerçeveleyip yere yapıştıran eskiliği ve rengi dolayısıyla kendi öğrencilerden Serdar Günbilen, resimse! dokusuna yararlı olduğu Hakan GuTSoyuak ve Taner Gü için başka unsurlarla birlikte kulven, "Kimden ve nereden gelirse lanıyor. tnan'ın eski yazılan kulgelsin, sanala yapılan saldın in lanmasının Kuran'la, Kuran'ın sana ve insanbğa yapılan saldın mukaddes oluşuyla özel bir ilgisi dır. Sanatı yok etmeye yönelik bu ve anlamı yok. Eski kâğıdın, eski lür eylemleri kara bir çerçeveye yazının onun çizgisel diline doku olmuşturması nedeniyle kullandıalıp kınıyoruz" dediler. ğını söyleyebilirim. Ergin İnan da Mimar Sinan Üniversitesi Öğher Türk sanatçısı gibi kişisel bir renci Derneği adına bir açıklama yapan Kağan Güner de, sanatın ve sanatçımn onuruna yönelik bu tehdidi protesto ettiklerini belirterek, İnan'ın yapıumn "serginin politik polemigin dışında tutulması" gerekçesiyle kaldırılmasını ve Zeki Faik İzer'le Mehmet Gün'ün tablolanna verilen zararın hafıfe alınmasmı "utanç verici" bulduklannı söyledi. "Çağdaş Türk Ressamlan Büyük Sergisi"ndeki tablolann saldırıya uğraması ve Ergin Înan'ın tablosunun depoya kaldınlması olayını seramik sanatçısı Füreya Koral, "Bu. bir sanat eserine tecavüz etraektir" diye yorumladı. Ressam Yusuf Taktak ise, saldırganlarra "sapık" diyerek geçmenin, resimleri duvardan indirmenin, sansür uygulamanın, heykel kırmanm artık sıradan bir olaymış gibi göründüğünü belirterek, "Önemli olan. sergi sahiplerinin dedikleri. Söz konusu olay "komik", "önemsiz" "normal" karşılanabiliyor. Bu komik değil mi! Bence, tüm sanatçı arkadaşlar resimlerini kara çarşafla kapatmalılar" dedi. Kendi koleksiyonunda yer alan birçok yapıtı sergiye veren Yahşi Baraz ise tabloyu Turk resmini polemiğe sokmak istemedikleri için sergiden kaldırdıklannı bildirerek, "Ergin tnan'ın isteği doğrultusunda bu karan aldık. Biz sergideki diğer resimlerden de sorumluyuz. Serginin gcnel sağlığını düşündüğümüz için tabloyu Oğrencilerin protestosa Ergin İnan'ın "Büyük Sergi'deki tablosunun ilahiyat fakultesı öğrencilerinin baskısı sonucu kaldırılması ve Zekı Faik İzer'le Mehmet Güriün tablolarının hasam uğratılması, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Çözüm demokrasi içinde aranmalı DSP Genel Başkam Ecevit, Cumhuriyet'in sorularmı yanıtlarken, türban sorununun temelinin ortaöğretimde olduğunu belirterek, "Devletin, kız öğrencileri başlarını örtmeye alıştırdığını" söyledi. İrtica korkusuyla bazı kimselerin orduya çağrı çıkarma girişimlerine de değinen Ecevit, bunun sözünü bile etmenin son derece sakıncalı olacağım belirterek 'Türkiye'de laiklikten verilen bütün ödünlerin üç askeri müdahale döneminde olduğunu' söyledi. HAKKI ERDEM ANKARA DSP Genel Başkam Bülent Ecevit türban konusundakı son tartışmaları değerlendirirken, sorunun "inatlaşmayla, yasalarla ve >asaklarla değil, pratik tartışmayla, demokratik kurallar içinde çözülebileceğini" söyledi. Ecevit, türban sorununun temelinin ortaöğretimde olduğunu belirterek, "Devletin kız öğrencileri başlarını örtmeye alıştırdığını" biidirdi. Bülent Ecevit, Bursa ve Balıkesir'de yaptığı propaganda çalışmalanndan sonra özel uçakla Ankara'ya dönerken türban konusunda Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı. Ecevit, türban konusunda referandum yapılmasını gündeme getiren ANAP içinde farklı yaklaşımlar olduğu anımsatılınca, "ANAP'ın içinde değişik göriişler, değişik eğilimler var. Özal'ın aile meclisinde de değişik egilimlerin olduğu anlaşılıyor" diye konuştu. İrtica korkusuyla bazı kimselerin orduya çağrı çıkarma girişimlerine de değinen Ecevit, bunun sözünü bile etmenin son derece sakıncalı olacağım belirterek şunları söyledi: "Türkiye'de laiklikten verilen butün odünler üç askeri müdahale döneminde olmuştur. Bu gibi sorunlara demokrasinin kurallan içinde çözüm bulmaya, laikliği korumaya mecburuz. Demokrasinin tam olarak işlediği dönemlerde laiklik aslında ciddi bir lehlikeyle karşılaşmamıştır. Ama askeri müdahale dönemlerinde çığırından çıkmıştır." tüsü adeta mecburi üniforma haline getirildi. Ortaöğretim düzeyinde başlarını örtmeye devlet tarafından alıştırılan kızların iıniversiteye geçliklerinde başlannı açmak için yine devlet tarafından zorianmalan büyük bir çelişkidir. Eğer, ortaöğretim durumunda laik devlet kurallanna uygun makul bir çözüm uygulansaydı, yükseköğrenimde bu bir sorun olmazdı. İsteyen başını örterdi, isteyen örtmezdi. Fakat lıem orta egitimde yapılan yanlışlıktan hem de son aşamada Meclisin işin içine girme"Askeri müdahale döneminde sinden işler iyice çıkmaza saplanyönetime gclenler örgutlü bir si dı. yasal güç desteğinden yoksun olTürkiye'de geleneksel olarak duklan için din konusunda ödünçarşafla örtünen kadınlar hâlâ ler vererek halkı yanlanna çekevardır. Ama bunun irtica ile hiçbileceklerini sanırlar. Halbuki bubir ilişkisi yoktur. Hiçbir ideolonu da başaramazlar. Çunkü halk jik yanı yoktur. Fakat son zamantemelde demokrasiye bağlıdır ve larda özellikle İran'ın etkinliği ile askeri yönetimlerden şikâyetçidir. çarşaf konusu bazı büyük şehirFakat zaman geçtikçe o verdiklelerde sorun olmaya başladı. Ama ri ödünlerin zararlarını da kendidediğim gibi konu inatlaşmayla, leri göriiyoriar." yasalarla, yasaklarla deği), pratik Ecevit, Cumhurbaşkanı Ev tartışmayla ve demokratik kuralren'in "Türban konusunda ileri lar içinde çözülebilir ancak." ci geçinenler seslerini çıkarmıyor" Türban ile ilgili bir referandum biçimindeki yakınması ile ilgili önerisine de karşı çıkan Ecevit, olarak da "Seslerini çıkaran pek DYP Genel Başkanı Süleyman çok kesim var. Ama bunların da Demirel'in "Atatürk Türkiye sorunu daha derinliğine inceleme Cumhuriyeti'ni kurduğunda analeri gerekir. Eğitim düzenimizde yasamız Türkiye'nin bir İslam yapılan bir hata var. Bunun üze devleti olduğunu öngöriiyordu" rinde kimse durmuyor. Konu üni biçimindeki yaklaşımı için de şunversite düzeyinde olarak ele alını ları söyledi: yor. Oysa ortaöğretim düzeyinde "Evet, ama birkaç yıl içinde lamakul bir yaklaşım izlenseydi, iklik kuruldu. Laiklik olmadan üniversite düzeyinde bu sorun or bir İslam toplumunda demokrataya çıkmazdı" diye konuştu. si mümkün değildir. Teokratik DSP Genel Başkanı Ecevit'in devlelte memleket, devlet, ilahi türban sorununun temeli ile ilgili irade adına yönetilir. İlahi iradegörüşleri şöyle: nin karşısında da ulusal irade söz "Bu konunun yasa konusu ya konusu olamaz. Bir İslam toplupılması son derece yanlış bir şey munda laiklik demokrasinin temel di. Bu, eğitim kurumlannın ken koşuludur. Türkiye'de laiklikle de di iç meselesi olarak demokratik din duyguları zayıflamış değildir. yollardan çözüm aranacak bir konuyken Meclis işin içine girdi ve içinden çıkılmaz hale getirdi. Eğer Büyük Millet Meclisi bu konuyu yasayla duzenlemeye, düzenkme çabalanna devam ederse işler büsbütun karışacaktır. Çözülemeyecek hale gelirilecektir. Laiklik olmadan İslam toplumlarında demokrasi olmaz. O bakımdan demokrasi adına bazı haklan isteyenler, demokrasinin gereklerine uymak ve laikliği benimsemek zorundadırlar." Tam tersine halk daha serbest olarak dinini öğrenmiştir. Teokratik yönetimlerde örneğin Kuran'ın malbaada çoğaltılmasına izin verilmedi. Türkçeye çevrilmesine izin verilmezdi. Halk, ancak laik Türkiye'de kendi din kilabını okuyabilmiş, kendi bildiği dilde ideme olanağını bulabilmiş, eğililmiş din görevlilerine laik cumhuriyet döneminde kavuşmuştur. Laikliğin dini zayıflatmadığı belli olmuştur. ECEVİT Cihat Burak (Ressam): Ne olursa olsun, resim resimdir. Çıplak ya da giyinik figürden söz edilemez. Tarih boyunca resim yapılmış, bugün bu tür olaylann olmaması lazım. Tablonun sergiden kaldınl Ödün verme, siyasette bazen geçerli bir davramş sayılır. yı başardıklan sözcüleri yardımı ile iktidar yanşmasına girişmiş ması, reaksiyon yanlış. Ancak bazı konularda ödün verilemez Laik devlet bulunmaktadırlar. Bu yanşma soAdnan Çoker (Ressamöğretim ilkesi bunlardan başta gelenidir. Türkiye hayati bir yol nucu şeriat düzeninin geri gelmeüyesi): Düşünce özgürlüğüne alısini isteyen en yaygın üç tarikat, şılması gereklidir. Olaylara tek aynmına gelmiş bulunmaktadır. yönlü düşünceyle bakmak bir ornn en belirgin özelliği grup üye ülkenin tüm illerini parsellemiş taçağ olgusudur. Konumuza deği PROF. DR. NERMİN leri arasında görülen yüksek da bulunmaktadır. nirsek, Rönesans'tan bu yana sa ABADANUNAT yanışma ve bilinçlenmedir. Bu biDin öğretisi alanında resmi olnatsal yaratma nasıl çok yönlü dülinçlenme faal bir katılma yardı mayan bir "dinsel gerilla" savaSon günlerin gazetelerinde çışuncelerin ürünüyse, çağırmzda da nu ile artmakta ve çeşitli sosyo şı sürdüren bu tarikatlar, yerel kan fotoğraflar çember sakallı, bu böyle olmalıdır. psikolojik özellikler taşımaktadır. nüfuz sahibi kişi ve ailelerle yurttakkeli, genç ve yaşlı erkeklerle Sosyal akımlar bu özellikleri ile dışı kaynakların yardımı ile OrtaOya Katoğlu (ressam): Çok türbanlı ve kara çarşaflı kadınlaeşgüdüme dayalı olmayan, geçiei çağ Hıristiyanlığımn skolastiğini yanlış, ters bir şey. Kendilerine rın sıkılmış yumruklan ile laiklik heves ve modalardan aynlmakta andıran bağnazlıklar sergileyen göre yorumluyorlar. Sanatçımn aleyhine ve bir tslam devrimi ledır. özgürlüğü de ayaklar altına yatıh yurt ve pansiyonlar açmakhine slogan attıktannı dehşetle izalınıyor. Tüm sosyal akımlar yepyeni bir tadırlar. Tarihte ilk defa olarak liyoruz. Bu hareketler irtica özsosyoekonomik ve siyasal düze "elektronik devrimi" gerçekleştkŞefik Bursalı (ressam): Olay, lemlerinin ta kendisidir. nin kurulması isteklerini taşımak miş olan tran'dan esinlenen "kaErgin tnan'ınresmine kast ediltrtica, gericilik kelimeleri dili tadırlar. Bu amaçlan haklı göster set yolu ile beyin yıkama" işlenımesidir. Şuursuzca bir davranış. mizde farklı iki kavram olarak mek için bellibaşlı sosyal akımlar, leri, körpe dimağlan ulusal kalBelkıs Mutlu (MSÜ Resim Hey Kendilerine uymayan her şeyden kullanılmaktadır. Bu kavram la üyelerinin eleştirmeksizin kabul kınma yerine ahret yaşamına hakel Müzesi Müdürü): Tabloları karşıt anlamlar çıkanyorlar. iklik aleyhtan eylem karşılığı ola edecekleri bir inanç sistemi geliş zırlamaktadır. kritik etmek ve sergiyi düzenleKayıhan Keskinok (ressam ve rak hukuki düşünce sisteminin tirirler. Bu tür "ideoloji'Merin mek seçici jürinin yeîkisindedir. eleştirmen): Olay, yobaz kafalaçerçevesine oturtulduğu zaman, esin kaynağı din olunca, kayıtsız Yurtdışında çalışan Türk işçiJürinin kararına da hiç kimsenin nn kendi çözUmsüzlüğü ve yeterkastedilen anlam, halen yürürlük şartsız uyma zorunluluğu daha da lerinin küçümsenmeyecek bir kismüdahale etmeye yetkisi yoktur. sizliğinden kaynaklanıyor. Üstete olan T.C.K. mad. 163'ün be artmaktadır. mım etki alanına çekmiş bulunan Ve yapıtlar, sergileyen kurum ta lik Ergin tnan, tüm eserlerinde eslirlediği üzere, devletin sosyal verafından güvenlik altına ahnmalı ki geleneksel yazı karakteristiğiSosyal akımlann taktik ve stra ve bu yurttaşlarımızın karşı karya ekonomik veya siyasi veya hugerektiğinde önlemler takviye edil ni kullanarak çağdağ yorumlara tejisi, benimsenen ideoloji ve ör şıya kaldıkları yabancı düşmankuki temel nizamlannı kısmen de melidir. varmaya çalışan bir sanatçı. güt biçimine bağlıdır. Tümden bir lığı ile ruhsal bunalımlannın oluşolsa dini esas ve inançlara uydurrejim değişikliği amaçlayan hare turduğu ortamdan yararlanarak mak amacı ile dernek kurmak veketler otoriter bir örgüt benimse Cemalettin Kaplan gibi dinsel liya propaganda yapmaktır. Bu anmektedir. Tek bir toplumsal so derler, bu yurttaşlarımızı kendi lama göre irticanın var olması için runa yönelik, sınırlı sosyal akım devletlerini yıkmaya, İslam adına yasalarda belirtilen eylemlerin lar daha gevşek bir çahşma tarzı Türkiye Cumhuriyeti'ni devirmemahkeme karan ile sabit olması ye özendirmektedirler. Bir vicdan benimseyebilirler. gerekir. ve giyim özgürlüğü olarak sunuSosyal akımlar yaygınlaştıkça, Oysa irticanın ikinci bir anla açıkça görülen işlevlerin dışında lan türban konusu da aslında şemı daha vardır. Kavramın kayna gizil güçleri de ortaya çıkmakta riata dayalı bir toplum düzeni yerğı sosyal bilimler alanındadır. Bu dır. Bu gizil güçlerin en önemli iki leştirme doğrultusunda bir taktik ikinci anlama göre eylem irticanın tanesi şunlardır: 1) Kamuoyunda harekettir. zorunlu öğesi değildir. Dine da kendi doğrultusunda bir çoğunluk Bu ve buna benzer olaylann tüyalı siyasal bir sistem lehine bir fi görüşüne yol açması, 2) lleride kir iklimi yaratmak da irticadır. karar verici mevkilere gelecek müne baktığımızda Türkiye'de Bu hüviyeti ile geriye dönüş iste olan bir siyasal elitin ortaya çık dalgalan giderek yaygınlasan bir sosyal akım olarak irticanın olmaği, bir sosyal akım sayılmaktadır. masına zemin hazırlaması. dığını soylemek imkânsızdır. Tam Sosyal akımlar belli sosval kuBu kısa irdeleme sonunda gü tersine, Türk aydınını ürkek ve rumlarda değişiklik yaratmak ya da yepyeni bir düzeni oluşturmak nümüz Türkiyesi'nde, ulusal sı suskıra bir hale getiren kısıtlayıcı üzere yapılan çeşitli kolektif giri nırlar içinde ve dışında, geçmişe hukuk düzenimiz nedeni ile kaşimlerdir. Bu çerçeveye ırkçıhk yönelik sosyal akımlann değerlen muoyuna en güçlü sosyal akım aleyhtarlığı, çevre korumacılığı, dirmesini yapmaya çalışalını. olarak insan haklanna dayalı, öznükleer silah aleyhtarlığı, yaban Türktslam sentezi adı altında Ba gürlükçü, çoğulcu bir demokrasi cı düşmanlığı, demokratik hakla tı'dan sadece teknolojiyi benim özlemi yerine rasyonel düşünce rın genişletilmesi olduğu kadar semeyi amaçlayan ideolojik bir sistemine sırtını çeviren ve meşrugelenekçi değerlere taassupla sa çerçeve, TRT'yi de içeren çeşitli luğunu tartışma kabul etmez, derılma, Batı dillerinde kitle iletişim araçlan yardımı ile ğişmez, kutsal biı güçten aldığını "fundamentalism" terimi ile ifa sürekli olarak yaygınlastırıimak ifade eden gerici fıkir akımları de edilen dinin buynıklarına ka tadır. 1982 Anayasası'nda eğitim damgalannı vurmaktadır. tı, ortodoks biçimde uyma, bu de zorunlu kılınan "dini kültür ve Atatürk'ün kurduğu laik cumamaçla otoriter siyasal rejimleri ahlak" dersleri, uygulamada medrese yöntemlerine indirgen huriyeti gelecek kuşaklara zedelehaklı ve meşru gösteren siyasi fimiş bulunmaktadır. Türk devle meden devredebilmenin vazgeçilkir geliştirme de girmektedir. tinin laik yapısının kurulabilme mez koşulu, içimizde bilerek ya da bilmeyerek, dışımızda ise belSosyal akımlar aslında belirli si için yasa yolu ile faaliyetten alıli hesaplara dayalı olarak geliştieylemler üzerinde yoğunlaşan konulan tarikatçılık, eskisinden daha güçlü bir şekilde Türk siya rilen bu toplumsal sürecin varlıgrup hareketleridir. Yığın ve kağını kabul etmektir. Bugün Türk labahklardan daha uzun ömürlu sal yaşamında varhğmı duyurdemokrasisinin sağlıklı bir biçimolmalanna karşın siyasi parti ve maktadır. Nakşibendi SüleymanSanatlar Fakültesi öğrencileri tarafından da protesto edildi. Olayla ilgili olarak de yasamasını gönülden dileyen derneklerde gönildüğü ölçüde ör cı, Nurcu, Kadiri tarikatlan çeşitli gazetemizde yayımlanan haberi siyah bir panoya yapıştıran öğrenciler fakülsağ panilerin bünyesine sızdırma herkes, özellikle demokrasinin gütlü değillerdir. Sosyal akımlatenin gınş salonunda bir gösteri duzenlediler. (Fotoğraf: Uğur Günyüz) vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerin, devletin kurumlarını "içten oymaya", hukuki "erozyon" yolu ile çökertmeye çalışan bu toplumsal ve siyasal akım karşısmda asgari müştereklerde el ele vermesini beklemektedir. Bu tarihsel uzlaşma, başta eğitim kurumlanmız ve üniversitelerimiz olmak üzere bütün kamu kuruluşlanmızla ilgili olarak laik devletin korunması için ortak bir politika izlenmesi ile gerçekleşir. sosyal akım KALEMLÎ " INÖNÜ Eylemleri dikkatle izliyoruz Askeri müdahale ile sorun çözülmez SHP lideri Inönü, Genelkurmay Başkanı Org. Torumtay'ın gazetemizde yayımlanan demeciyle ilgili olarak, "Herhangi bir şekilde müdahale ile bu konuların düzeleceğinin söylenmesini istemiyoruz, Demokrasi için bunları çözmek istiyoruz" dedi. ÜMİT ASLANBAY MUT / KARAMAN / EREĞLt / KARAPINAR SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, son günlerde artan "türban protestosu" olaylarınm, "açıkça anavasaya, laikliğe ve cumhuriyetin temel niteliklerine aykırı olduğunu" belirterek, devletin organlarını bu konuda göreve çağirdı. SHP lideri, siyasi partileri de bu konuyu kullanmaktan kaçınmaya davet ederken, SHP'nin laik devlet konusundaki tutumunun başından beri belli olduğunu söyledi ve "Bugün bizlere ses çıkarmıyor diyenler, İran Başbakanı Ankara") a geldiğinde Anıtkabir'e uğramadığında bunu hep birlikte protesto ettiğimizi niye hatırlamıyorlar?" diye sordu. İran rejimini adını vermeden, "Türkiye'ye rejim ihraç etmekle" suçlayan SHP lideri, Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay'ın gazetemizde yayımlanan demeci ile ilgili olarak da "Herhangi bir şekilde müdahale ile bu konulann düzeleceğinin söylenmesini islemiyoruz. Demokrasi için bunlan çözmek istiyoruz" dedi. dır. Şiddet hareketleri için, anayasayı değiştirmek için bir grup ortaya çıkarsa onlan önlemek için bugün de önlemler vardır, yarın da olacaktır." Türkiye'nin laik tek tslam ülkesi olduğunu vurgulayan SHP lideri, çok partili rejime geçildiğinde laikliğin korunması konusunda korkulann olduğunu, ancak zaman içinde laikliğin demokratik ortamda korunabileceğinin ortaya çıktığını belirtti ve teokratik devlet kurmak isteyen partilerin halktan destek bulamadıklarını söyledi. İçişleri Bakanı Kalemti, "tçişleri Bakanhğı ülkenin iç güvenüğinden sorumludur. Çalışmaları bütün dikkatimizle sürdürmekteyiz" dedi. ERBtL TUŞALP ~ İran'ın etkinliği Benim başından beridir soylediğim gibi başörtüsü konusunda Ödünlerin zararlan devletin tutumu çok çelişkilidir. Bülent Ecevit, 12 Eylül askeri Demokratik ülkelerde bile ortaöğmüdahalesinin başında yer alan retim dü/c\inde oğrencilerin giCumhurbaşkanı Evren'in türban vim kuşamları belli koşullara bağkonusunda Anayasa Mahkemesi' lanabilir. Turkiye'de yıllardır bu ne başvurduğu ammsatılınca da ihmal edildi. İmam hatip okullarındaki kız öğrenciler için başörşoyle dedi: ANKARA tçişleri Bakanı DT. Mustafa Kalerali, bakanlığj.iın tüm birimlerinin türban affma ilişkin yasanın Anayasa Mahkemesi'nce iptalinden sonra tırmanan eylemleri yakınen izlediklerini belirterek, "tçişkri Bakanuğı ülkenin iç guvenliğinin sağlasmasından sorumludur. Çsbşoıalan bütün dikkatimizle sürdürmekteyiz" dedi. Kalemii, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in, "Bu eylemlerin arkasıada örgüt var" değerlendirmesine karşıhk, "Sayın Cunıbnrfoaşkammuan demeclerini yonunbunak bize düşmez" diye konuştu. Cumhuriyet muhabiıinin son gelişjnelerie ilgili kendisine yönelttiği sorulan İçişleri Bakanı Kalemii şöyie yanıtiadı: Sayın Cumhurbaşkanımızın olaylann arkasında örgüt bağı bulundnğuna iiişkin yaklsşımından sonra bakanhğınızca özel bir çalışma yapıhyor mu? KALEMLİ Sayın Cumhurbaşkanımızın demeclerini yorumlamak, değerlendirmek bize düşmez. Biz her turlü çahşmayı yapıyomz. Bakanlığım ülkemizjn iç guvenliğinin sağlanmasmdan sorumludur. Çalışmalarımızı dürı olduğu gjbi bugün de aynı^taraf sızlık ve ciddiyetle sürdürmekteyiz. Göstericileri kışkırtan İran ajanJanmn jnkalandjğı konusunda bilgiler geliyor? KALEMLİ Bana şu ana kadar bo>le bir bilgi uiaşmadı. Gazetelerde yer alan haberleri ben de gördüm. îlgili arkadaşlanmdan şu ana kadar bana ulaşan bir şey yok. Türklran Güvenlik A«laşmas'nda ideolojik f aaliyttlerle ilgili çalışmalar konusnBUB özel bir yeri var mı? KALEMLİ İran ile yapılan anlaşmanın metni basınımıza dağıttldı. Oraya bakarsanız sorunuzu bir defa daha gözden geçirirsinİ2 saruyo İranla ilişkiler SHP lideri, "son yıllarda başka bir büyük tehlikenin" ortaya çıktığına değinerek, teokratik devleti koruyan rejimlerin varlığına isaret etti ve söyle dedi: "Kendi ideolojilerini Türkiye'ye ihraç etmeye çalışıyoriar. Onlann tertipleri var. Bunlan göriiyoruz. Ama bunlarla uğraşacak olanlar devletin organlarıdır. Devletin gizli, açık bilgi toplayan organlan var. Onlar böyle örgüllü, anayasayı değiştirmek isteyen hareketlere karşı çıkacaklardır. SHP lideri dün seçim gezisini Bu çerçeve içinde biz parti olarak sürdürürken gazetecilerin "tür laikliği sonuna kadar koruyacaban protestolan" konusundaki sorulannı yanıtladı. İnönü, bu tür Türban olayının halkm kullanolaylann bir günde ortaya çıkma dığı başörtüsü ile bir ilgisi bulundığinı, yakın geçmişi ve yakın geç madığını, türbanın "siyasal bir mişteki her partinin nasıl tavır ta eylemin sembolü olarak" ortaya kmdığını görerek değerlendirme çıktığını kaydeden SHP lideri, ye gitmek gerektiğini söyledi. olayın TBMM'de ANAP ve SHP lideri, laikliği Atatürk dev DYP'li bazı rnilletvekillerinin yarimlerinin ve cumhuriyetin son sa çıkartmasıyla bu boyuta ulaşaşaması olarak gördüklerini ve tığım anlattı. SHP lideri çıkarılan halkın da bunu benimsediğini di yasanın açıkça anayasaya aykırı le getirdikten sonra, Türkiye'de olduğunu belirtirken, "Anayasa ki "çağdaş göriinümün" demok laik bir devlet olduğumuzu söyrasi içinde süıecefini söyledi. İnö lüyor. Yasa devlet tşidir. Yasaya nü şöyle konuştu: dini inanç nedeniyle şöyle ya da "Demokrasilerde her görüşte insan vardır. Birtakım insanlar çıkacaktır. Cumhuriyet istemiyoruz. padişahlık gelsin diyecektir. Birtakım insanlar çıkacaktır, laikliği istemiyoruz, teokratik devlet olsun diyecektir. Onlar öyle dedi diye Türkiye'de demokrasi ortadan kalkmayacaktır, ama bunlara karşı devlet organlan göre v yapacaklır. Tabii suç işlemişlerse vasalarda belli önlemler varböyle yapılacak derseniz, bu açıkça laiklik anlayışma aykındır. Sayın Cumhurbaşkanı da Anayasa Mahkemesi'ne gotürdü, iptal edileceği belliydi" dedi. İnönü, Anayasa Mahkemesi kararının "şaşkınlıkla" karşılanmasını da "anlarasız" diye niteledi. SHP lideri, partisinin konuya "ilgisiz" kaldığı eleştirilerini de yanıtlayarak, sözlerini özetie şöy le sürdürdü: "Şimdi Anayasa Mahkemesi'nin karanna karşı çıkmak laikliğe karşı çıkmak demektir. Laikliğe karşı çıkmak söylediğim durumlara giriyor. Yani bir grup örgütleniyor, devletin temel niteliğini değiştirmek istiyor. Ona karşı devletin organlan kendüerini göstereceklerdir. Durum bazılannm dediği gibi halkın bunlan desteklediği şcklinde değildir. Gördük, bir taraftan Sayın Evren'e bir taraftan Salman Rüşdü'ye hakaret ediyorlar. Salman Rüşdü'ye hakaret edenler, başta Humeyni rejimi, demek ki Humeyni rejiminden destek buluyoriar. Bugün bizlere 'ses çıkarmıyor' diyenler, İran Başbakanı Ankara'ya geldiğinde Anıtkabir'e uğramamasını kurullayda hep birlikte protesto ettiğimizi niye hatırlamıyorlar? Bir komşu devletin kendi rejimini Türkiye'ye ihraç etmeye iç işlerimize kanşmaya hakkı yoktur. Aynca Türkiye'yi ziyaret eden her yabancı devlet temsilcisinin de Türkiye'nin kurucusuna saygı göstermesi /orunludur. Göstermeyecekse gelmesin. Bizim laik devlet anlavışımın kabul etmiyorlar, onunla da kalmıyoriar, bu anlayışımızın değişmesi için baskı yapmaya çalışıyorlar. Bunlara sesimizi çıkarmayacağız, sonra a>nı doğrultuda gösteri yapanlara şaşıracağız ve bu gösteriye karşı tavır almıyor diye bize karşı çıkacaklar." Ödün verme, siyasette bazen geçerli bir davranış sayılır. Ancak bazı konularda ödün verilemez. Laik devlet ilkesi bunlardan başta gelenidir. Türkiye hayati bir yol aynmına gelmiş bulunmaktadır. Toplumumuz insan haklanna dayalı, laik, çoğulcu, özgürlükçü, demokratik bir toplum düzenine ulaşmak için tercihini belirleyecek ya da kısa zamanda yeni teknolojilerle pekiştirilmiş, baskıcı bir teokratik düzene kaymaya adaydır. SHP'li Baydar'dan Evren'e telgraf İrtica olayından Evren 1 sorumlu' ANKARA (Cumhnrtyet Bürosu) SHP Ankara MilIet%ekilî Beşer Baydar, türban olayı ile başlayan inica tartışmalan konusunda Cumhurbaşkanı Krnan Evren'e telgraf çektL Baydar, telgrafında irtica olayianndan Evren'in sorumlu'olduğunu savunarak, "trtica olayiannda Evretfl» suç aleti olarak kuaamküğtnı'' öne sürdü. Beşet Baydar, Cumhurbaşkanı Evren'in 12 Eylül 1980'den bu yana devletüi birinci derecede sorumlu kişisi oldujunu arumsattığı telgrafta, bu sorumluluk döneminde cumhuriyetin ve Atatürkün temel ilkeJerinden biri olan laiküğin, temel düşmanlanndan jeriatçıhğin hortlatıldıiını dile getirdi. Şeriatçıük ve irtica olaylannın hergün yaşândığını kaydeden Baydar, Evren'e gönderdigi telgrafta şu görüşiere yer verdi: "Sorumlu oidnğunoz dönetnde ülkemlzde irtica ve şeriat özlemi duyaniar hem ekonomi, hem siyasal olarak ciddi bir şekilde kurumlaşmıştır. Artık iHeçatiteden çıkıp kendi koydukian yasalarla legatmişcesine faaliyet göstermektt, yasadışı uygulmnalanna g ö l yumnraıaktadır. Üç küyük kentfmiz irtkai sloganlbrdan. pankarth fiiii eylemterden geçilmez nale gdmiştir." Torumtay'ın demeci İnönu, olaylann dış kaynağı üzerinde dunılması gereküği, siyasi eylemlerin para desteği ile sürdüğüne dikkat çektikten sonra, Genelkurmay Başkam Torumtay'ın gelişmeleri "yakından izledikleri" doğrultusundaki demecini şöyle değerlendirdi: "Tabii yakından izliyoruz demekten başka diyeeeği bir şey oiamaz. Ama herhangi bir şekilde müdahaleyle bu konulann düzeleceğinin söylenmesini isteıniyoruz. Buna karşıyız, Biz demokrasi içinde bunlan çözmek istiyoruz. Biz sürekli olarak bu korku içinde yaşay amayız. Demokrasi içinde bunlan aşacağımıza inanıyoruz. Mesele dönup dolaşıp iç politikada çıkar sağlamak için bövle eğilimleri desteklemekten ka>naklanıyor. Bu son derece yanlış bir yoi. Bunu yapan partiler böyk bir olayı hazırlamış oluyorlar. En iyi yol, bundan vazgeçin, biz demokrasi içinde bunlan aşanz, demektir."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear