28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 ŞUBAT 1989 CUMHURİYET/13 \ 6 metrede 6 kîsi Altı kişilik D'souza ailesi, 3x6 metrelik 2 odalı evlerinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Yaşlı nene mutfakta, çocuklar sahanlıkta yatıyorlar. Bunlar Hindistan'ın "ortadirek" aileleri... MUMTAZ ARIKAN BOMBAY Bir atasözümüz, "Evinde rahat olmayan, dünya cehennemindedir" der. Bu sözün değeri, Bombay'da çok daha iyi anlaşılıyor. Binlerce sokakta yatan insan böyle bir cehennemde bile olmanın lüksünü tadamazken, evlerde yaşayan ortadirek Hintliler rahat ve mutlu muydu acaba? Bertie (Börti) D'souza Ue dokuz yü önce Bahreyn'de tanışmıştım. Zayıf, uzun boylu, gulümsemekten koca ağzı hiç kapannıayan genç bir Hintliydi. Karikatürcü Ergün Göndüz'le bir çizgi fılm işinde çalışırken, o da bize yardımcı oluyordu. Asıl adı Baı1helomew D'souza'ydı. Bir Hintli için garip bir ad olduğundan meraklamp sormuştum. Bunun Portekiz adı olduğunu, Goa'da doğması nedeniyle konduğunu söylemişti. Eski bir Portekiz sömürgesi olan Goa'nın 1%1'de Hindistan'a bağlandığını o zaman öğrenmiştim. D'souza ailesinin Katolik oluşu da onlara Portekiz Goası'ndan mirastı sanırım. Bombay'da ilk işlerimden biri, Bertie'yi aramak oldu. Adresteki yeri binbir güçlükle bulabildim. Charles Dickens'ın romanlarından fırlamış gibi görünen bir sokaktaki eski suratlı binalardan birine girdim. D'souza ailesiyle, ikinci kat sahanhğında karşılaştım. Sarisine sannmış anne ve atlet şortlu baba (5560 yaşlannda), Bertie (32) ve iki erkek kardeşi (1925) oradaydı. Yaşlı neneleri içerde oturuyordu. D'souza ailesinin oturduğu evin boyuüan, 3 x 6 metreden geniş değildi. Yan yana iki odadan oluşuyordu. Biri mutfaktı ve yaşlı nene orada yatıyordu. Akan musluk yoktu, taşıma suyla idare ediliyordu. Diğer oda ise, oturma, yeme, yatma gibi gereksinimler içindi. Anne ve baba bu odada yere serilen döşekte uyuyor, çocuklar ise sahanlıkta yatıyormuş. Sahanlık, bir yanı tamamen açık, ama çatısı bulunan balkonumsu bir yer. Bombay'da ısı hiçbir zaman 2530 derecenin altına düşmediğinden, açıkta yatmak üşütmuyor. Tuvalet ve banyoya gelince, diğer kiracılarla ortak kullamlıyordu. Evli olan ve başka yerde oturan Bertie dışında hepsi burada yaşıyor. Bertie'nin babası, büyük bir sinemanın yöneticisi. İki oğlu da çalışıyor. D'souzalar'ın evine ayda ortalama 300350 bin TL. para giriyor. Evde renkli televizyon, radyo, teyp ve buzdolabı bulunuyor. Çamaşır makineleri yok. Ama haftada iki kez gelen erkek gündelikçi çamaşırlarım yıkıyor. Herhangi bir gıda sorunları yok. Ancak en büyük dertleri konut... Çok eski kiracı olduklanndan, eve 30 bin lira kira ödüyorlar. Epeyce fazlasını gözden çıkarmışlar, ama ev bulmak Bombay'da en zor işlerden biri. D'souzalar'ın evi kent merkezine oldukça uzak. Peki, ya merkezi yerdeki evlerin fiyatları nasıl? Bir örnek vermek için, THY'nin Bombay'daki bürosunun müdurü Oktay Kınkkanat'ın söylediklerini aktarayım: "tld yıldır buradayım. Ev buiamadıgım için ailem yanıma gelemiyor. Kenl merkezinde küçük bir daire için 2.0002.500 Amerikan Dolan (5 milyon TL.) aylık kira istiyoriar." Gerçekten inarulır gibi değil. Konut sorunu nedeniyle kiracılar bulduklan evlerden çıkmadıkları, kiraları da yükseltmedikleri için ev sahipleri ilk girişte ücreti çok yüksek tutuyormuş. D'souza ailesinin gençleri işsiz değil. Ama akılları fikirleri yurt Bombay'dan Islamabad'dan Mticahitler ve Jaıııes Bond "James Bond Afgan mücahitlerle birlikte komünistlere kurşun sıkıyor. Hain Kızılordu askerlerini bir tetiğe basışta yere seriyor. Mücadelede onun da bir "tuzu" var. ZAFER ARAPKİRLİ tSLAMABAD Hasan... Muhammed... Cemile... Zahir... Benazir... Ahmed... Gülbeddin... Halili... James Bond... Ötekileri anladık da, bu'sonuncusu, yani James Bond nereden çıktı? Pakistan başkentinin en görkemli Batı patentli otelinin odasında, ülkenin belki de kendinden daha çok ilgilendiği komşusu Afganistan'ın kaderine ilişkin düşünceler içindeki Pakistanb dostumuzla sohbet ederken biz de bir anda bu soruya takıldık. Pakistanlı dostumuz Hasan, ülkesinin on yıllardır uğraştığı iç politika sorunlannı, demokrasi mücadelesinde nerelerden geçtiklerini anlatırken bir de başlarına 1979 yılında gelen Afganistan felaketini anlatıyordu. Bu olayın asıl Afganlılar için bir felaket olduğunu söylerken, Afganistan nüfusunun 3 milyondan fazlasımn yülardıı kendi ülkesinde barındıklarını ve Pakistan nüfusuna eklendiklerini söylüyordu. 1950'li yıllardan kalma ve yıllar önce bindiğimiz bir EminönüKurtuluş dolmuşunu andıran perişan taksinin, görünüşü ondan farklı olmayan şoföru Mubammed de kendi açısından yaklaşıyor "zonınlu misafiıierine." Muhammed'e göre Pakistanlılar Afganlı kardeşierini çok seviyorlardı. Çünkü her şeyden önce onlar da Müsluman. Aynca mazlum insanlar. Ülkeleri işgal altındayken onlara kucak açmayacaklardı da kimlere açacaklardı? Ama Muhammed bir şeyi hazmedemiyor. Bu Afganlılar, Pakistanhlardan nefret ediyorlardı. Geldiklerinden beri birçok iş alanına girmişler hatta taksi şoförlüğü bile yapmaya başlamışlardı. Her şey sağlanıyordu onlara. Ama niye sevmiyoriardı Pakistanhlan? Hizmetkâr Cemile'yi ise en çok Afganlı multecilerin ülkeye getirdiği "Kalaşnikof kültürii" ılgilendiriyordu. Şimdilerde biraz gerileyen bu kültür sayesinde yıllardır Pakistan "VabşJ Baü'nın Teksası'na" dönüşmüştü. Silah, ozellikle de Kalaşnikof, artık günlük yaşamın bir parçası olmuştu. Dağ başında değil, büyük kenüerde bile. Afganlı mülteci Zahir, pazar yerinde, "Afgan Pazan" olarak anılan pazar yerinde, kamplarda dokuduklan halılan satmaya uğraşıyor. Dilinde hep hasret türküleri. Vatanına döneceği günü bekliyor. 9 yaşından beri hasret olduğu vatanına. Benazir, 110 milyonluk ülkenin başbakanı. Kadın... tslam Cumhuriyeti'nde kadın başbakanlık yapmak, demokrasiye dönüş kavgası vermek ve üstüne bir de komşudan 3 milyonluk zorunlu misafirleri ağırlamak onun isi. Ahmed, Afganistan'da yönetime karşı 9 yıldır savaşan mücahit. Batılı gazeteci arkadaşlanmızın "gerilla" lafına çok bozuluyor. lUe de "mücahit" denmesini istiyor. Geçici hükümet kurmaya cahşan daruşma meclisinin kapısında elinde telsizi ve omuzunda KalaşnikoPuyla nöbet tutuyor. Bombay'dan bir sahanlık manzarası: Anne D'souza, oğulları ve torunuyla bıriıkte. dışında çalışıp yaşamakta. Bertie, Kanada'dan haber bekliyor. Kardeşlerden Napoleon ise kendisine Türkiye'de iş bulmam için asıldı durdu! Hepsi yaşam koşullarını değiştirmek için tek çareyi Hindistan dışında anyor. En azından daha iyi konutlarda oturmayı düşlüyorlar... Farklı ve aşırı eğlence Stockholm'de gençlerin rağbet ettiği yeraltındaki yarıözel kulüpler gün geçtikçe çoğalıyor. Kadınların erkeklere oranı yüzde altmıştan fazla ve birinciler ikincileri 'götürüyor.' YAVUZ BAVDAR STOCKHOLM Ana caddeyi tefk edince, bıitün göruntüler kararıverdi. Ara sokaklann buluştuğu her köşebaşında loşluk biraz daha arttı. Nemli bir Stockholm gecesi. Su zerrecikleri havada gezintiler yapmakla meşgul. Kungsholmen'in kattı, zaman zaman da uyumsuz geometriler sunan sokaklannda yalruzca ayak seslerimi duyuyorunı. Bir de araba lastiklerinin gerilerde kalan öfkeli ıslak vızıhısını. Kungsholmen, hantaya bakarsanız, kente batıdan yanaşmış bir mavnayı anımsatacaktır size. Uzerinde Kent Sarayı'ra, il genel meclisini ve dev St. Göran Hastanesi'ni banndıran, sokaklan haf'ıf bir meyille Maelaren Gölü'nt: inen bu oval ada, aynı zaman da bir iç semt. Kentin merkez örgüsünu oluşturan ana duğumlerden biri. "Saat 12 olmuştur hcrbalde" diye düşünürken, yarumdan beyaz bir afişin geçtigini hi.îsettim. Gerileyip bana bakmasını bekledim biraz. Kenarları yaklaşık 20 cm. boyunca bir kâğıt parçasıydı. Uzerinde yazılı olanlar ;;unlardı: "Ne buluyorsunuz. soranm size, adına din denen bu budıdalıkta? Marquis De Sade." Alt köşeye de iki satır iliştirilmişti matbu harflerle: "Tannnın Düşınanlan Stockholm Şabesi". Tjınnnın Düşmanları ha? O ana kadar böyle bir isme hiçbir yerde r.astlamamıştım doğrusu. Kent oiye adlandınlan o dev örgütün içinde alt örgütlenmeler bütün hızıyla sürüyordu anlaşılan. Sayıhırı yüzleri aşan minık güç odaklan hanesine bir gece içinde bir yenisi eklenivermişti işte! iddiasındaki Tivoli'de "seçkin ve farklı olma" arayışı, alt platformda, dans pistinde de yaşanıyor: Hep 1960'ların soul müziği çalı nıyor burada. Fısıltı gazetesi beni ertesi gece bir başka yanözel kulübe, Base'e götürüyor. Tivoli, Jakob ve arkadaşlannın yeraltı örgütüyse, Base'in mimarları Uluç ve Dodd. Uluç'un babası Türk, annesi îsveçli. Ataklığı ve dinamizmiyle kendisini Stockholm'ün eğlence dünyasına kabul ettirmeye başlayan, ikinci kuşak uyesi olmanın güçlüklerini alt etmiş görfnen Uluç'u kulübünün kapısında buluyorum. Kalabalığın içinden tek tek "konuk" seciyor. Brooke Shields'in uç boyutlu tıpkıbasımı olan bir kız fırlıyor öne, "N'olur beni içeri al!" der gibi gözlerle bakıyor. Uluç oralı bile olmuyor. Eliyle küçük bir otorite gösterisi sergiliyor hemen: "Geç, şurada biraz bekle bakalun!" içerde kımıldayacak yer yok ve Tam bir dans çügınlığı yaşamyor. Çalınan müziğjn kalitesine direıımek olanaksız. Kentin en "aşm uç"lan burada toplanmış durumda. Görüntüye dayalı kişilik arayışı, olayı dayamlmaz bir imge curcunasına dönüştürüyor. Dans pistinin ortasında bir oğlan zıplıyor, şapkası kızıl yıldızlarla süslü. Tişörtünun goğsünde kocaman bir orakçekiç var, sırtında da "Bastır Gorbaçov!"un Isveççesi yazılı. Bu giysilerin oglana başka bir mekânda kaç yüa pat Stockholm'den Yarıözel kulüplerden Boop'un ilanı. layacağmı hesaplamaya çalışırken, saçlan üç numara tıraşlı, kat kat makyajtı üç kızın arkasında duvara dayanmış, bakışlan tek bir noktada toplanmış bir başkasma takılıyor gözüm. Kımıldamıyor ve tişörtünde "Kafka didn't bave any fun either" (Kafka da tat almamıştı bu dünyadan) yazıyor. Yüzlerce marangozun toplu çekiççivi egzersizlerini anımsatan müzik a'tında Fredrik'i buluyorum. "Burası Tivoli'den de yoğun" diyorum. "Şu anda Stockholm'de bir numara olay burası, Base" diyor. "Peki," diyorum, "Nereden çıktı bu yanözel kulüp olayı?" "Herkesin giltiği yerlerden bıkıldı artık" diyor. "Stockholmlu gençler utangaçtır, bilirsin. Barlarda, diskolarda filan kimse birbiriyle iliski kuranuyordu. Karşılıklı bakısıhyordu sadece. Sonra bu tür genel yerlere girmek bdaydı, içki pahaiıydı. Köşeyi döner donmez kendinıi bir insan topluluğunun ortasında buldum. Gelmiştim. Kalabalığı yararak kapıyı yumrukladım. Gözlüklu, izbandut gibi, ama aynı Vicenta Martinez Hanım, 4 yıldır savunma zamanda da sevimli bir genç aç vergisini ödemiyor. Geçen hafta maliye, tı. Konuşmama fırsat vermeden emekli dokuma işçisinin bankaya yatan "Üye misin?" diye sordu, "degılsen..." İki yanıma bakınarak ku aylığına el koydu. Ancak Martinez Hanım lağına eğildim, "Jakob arkada sonuna kadar direnmeye kararlı. şımdır; geleceğimi biliyor" degelen emeklilik, Vicenta Martidim. "Hangi Jakob?" dedi. MİNE SAULNIER nez'i bir dokuma fabrikasında ça"Blue Velvet" diye fısıldadım. VALENCİA Ve insanlar lışır buldu. Emekli dokuma işçi"Ab, tamam öyleyse" dedi, "o'evlef'i yarattı. Devletler ordu si, Valencia'nın El Cabanyal sem"Yalmz, adını filan aşağıda yaz kuıdu. Ordular savaş yaptı. Satinde kendi kabuğuna çekildi. ki, üye olabilesin." vaş için silah gerekiyordu. Ve devBundan üç yıl öncesine degin siYavaş yavaş yeraltına indim, let, .savunma vergisini icat etti. lahlara duyduğu nefreti, temeline benden istenen bilgileri, üç kişi taOysa, Valencialı Vicenta Mar harç koyduğu "babası" devlete rafmdan dikkatle korunan defte tinez .Hanım, devletin bu icadı ko nasıl duyurabileceğini bilmiyorre doldurdum ve son kapıyı da nusunda hiç iyi şeyler düşünmü du. Hiçbir örgtite kayıtlı değildi açarak kiremit rengi ışıklann için yordu. 1985 yılında, çok büyük ve hiçbir partiye bizmet etmiyorde dalgalanan kalabalığa doğru bir imparatorluğun külleri üstün du. 1985 yılında yeğeni kendisine, ilerledim. de yük.selen Ispanyol Devletü' "vergi tasarrufuna itiraz hakkı" Adı son zamanlarda sık sık ku nün, hasmetlü Maliye Bakanlığı' diye bir yöntem öğretti. Vicenta laklara fısıldanan Tivoli'deyim. na ödemesi gereken toplam ver Martinez Hanım, öğudü ikiletmeYan özel bir yeraltı kulübünde. ginin savunma bütçesine ayrılan di. Verdiği beyanname gereği ödeSoldaki arnerikanbarın önünde dilimini ö.demedi. 1986 yıh için de mesi gereken vergi tutarının 5000 büyük bir yığılma var. tri bira aynı şeyi yaptı Vicenta Martinez peseta eksiğine, "Savunma bütçebardaklan elden ele kalabalığın Hanım, Wil yılında da tutumu sine katılmak istemiyorum", diarka cenahına doğru ulaştınlıyor. nu değiştirmedi. 198889 vergile ye bir not düşüp, götürdü yatırdı Girişimden yanm saat kadar son ri için de aynı davranışı yinele devlet babasırun amcaoğlu malira da içerde hareket etmek iyice mekte, alabi.'diğine kararlı üstelik. yesine. Vergisinin %8.67'sini zorlaşıyor. Oldukça dar mekânı Geçmişten geleceğe cumhuri oluşturan Ispanyol savunması dolduran "konuklann" sayısı 500 yetçi; altmış sekiz yaşında, işçi 5000 pesetasıru da banka havaledolayında. Yaş ortalaması 2025. emeklisi Vicenta Martinez Hanım, siyle Marinaleda Köylü KooperaKızlann erkeklere oranı yüzde hiç evlenmed.;. Ispanyol iç sava. tifı'ne armağan etti. 60'tan fazla. Kulübün üst platfor şının başlannda, bir silah fabriAslında böyle bir itiraz hakkımunda fıskıyeli küçük havuzun kasında çahşıyordu. Oysa, kendisi nı kullanan ve generallerin cep çevresinde ya da içerde, "oturma gibi cumhuriyetçi nişanhsı, onun harçhğını ödemeyen ilk Ispanyol salonında", fotomodelliğin bu bir silah fabrikasında çalışmasını değildi. Her yıl sayıları bini butün koşullarına doğuştan sahip, kıyasıya eleştiriyordu. Sonra bir lan vergi mükellefi, 1986 yılından simsijah giysili, Estee Lauder ko gün, silahları sevmeyen nişanhsı bu yana yalnız Madrid ve Barcekulu Stockholm kızlan, bir yan da savaşa gitti. Ve bir daha dön lona maliyelerine 14 milyon pesedan şırap yudumluyor, bir yan medi. Vicenta Martinez, sevdiği ta kaybettirmişti. Devlete ödendan öx, bakir görünüşleri ve naif adamın kendi elleriyle doldurdu meyen bu paralar, genellikle hatavırUnyla kendi aralannda soh ğu mermilerle ölmüş olabileceği yır kurumlarına, barış ve doğayı bet kırmuş deiikanlıları dikkatle ni düşündü hep. Derken bir obüs korumaya yonelik derneklere bafeözlenliyorlar. Teklifsiz bir hava dıiştü evi üzre. Nişanlısmdan son ğışlanıyordu. Vicenta Martinez'var, sinki heıkes birbiriyle tanış ra evini de o savaşta yitirdi. Va in ilginç yanı, devlet babanın cemak stiyorrnuş gibi. Kentin bi lencialı Vicenta, savaştan nefret za tokadım yiyen ilk "oegatif verreysel arayışlarını en ön cephede etti ve silah fabrikasındaki işini gi mükellefi" olması. Maliye Basürdırenlerin ozel kulubü olma terk etti. Bir sohbahar tatilı gibi kanlığı, geçen hafta emekli doku Negatîf mükellef Valencia 'dan Afganlı mülteci ve sergıledığı, tabancael bombası motrfli halıfar. Gülbeddin, mücahit örgütleri Yanözel eğlence fikri bu bıkkıniçinde en "hızlı Islama" olarak nistan tslam Devrimi'nde büyük sıkıyor. Hain Kızılordu askerlerilıktan doğdu. Üç beş kişi bir aratamnıyor. O da Şiilere çok bozupajimız olmalı" diye ısrar ediyor. ni bir tetiğe basışta yere seriyor. j ya gdiyor. haftada bir gün bir saluyor. Ülkesinin yüzde 75'inin Peki James Bond "ne hesap?" Tabii, özgürlük mücadelesinde i lonu, bir lokantayı vs. kapatıyor. Sünni olduğunu ve Şiilerin azın' O da otelin kapalı devre televiz "onun da bir tuzu var." Bardan ucuz içki servisi yapıyorlık olarak çok kısıtlı katılımı olaHaa... Biri daha vardı. O'nu i yon yayırundaki video filminde, lar. Arkadaşlanna haber veriyorbileceğini savunurken şurada hütam da Sovyetler'in çekildikleri unuttuk. Adı Boris. Bindiği zırh 5 lar, fısıltı gazetesi sajesinde birkümranlık istiyor. günlerde, Kabil yakınlannda bir lı aracın içinde ve işgal ordusunun ) birini az çok tanıyan bir topluluk Halili, Şii mücahit lider. "Biz Sovyet üssünde Afgan mücahit bu kez en son safında ülkesine dö > oluşuyor, daha iyi egkniliyor. de kan döktük, döküyonız. Afga lerle birlikte komünistlere kurşun nüvor. Mekanlar sürekli degişiyor ya, bu da işin içine başka heyecanlar katıyor. Stockhotın'e özgu bir olay degil bu, Londra'dan buraya geldi. Bence çok iyi bir şey. İyi müzik dinleyip, ucuz içki içebiliyorum." Birden konuyu değiştiriyor, "Yahu Yavuz" diyor, "Ne yapacağız bu Öslermalmli kızlarla? Düpedüz erkeklere el atıyorlar!" Östermalm, Stockholm'ün **Ben alışverişten model ve markayla dükkândan Nişantaşısı. Pek oralı olmadığınıı ayrılabilirsiniz. Hatta hiç ihtiyagörünce, "Bir kere karar verme hoşlanmam. Pazarlığı cınız olmayan, aklınızda bulun. ye görsünler" diyor, "Bak şu kı seymem" diyenlerin mayan bir malı da o arada alarak n görftyor musuo?" Göz kamaş bile kısa zamanda huy. kendinizi zor atarsınız sokaga. tırıcı güzellikte bir kızı işaret ediAman sokaklann nemli ve sıcak yor önce. Sonra da yan tarafta değiştirdiklerini olduğunu sakın unutmayın. Kenhiçbir şeyden habersiz bakınan bir görürseniz şaşırmayın dinizi tekrar en yakın bir alışveoğlanı. " O kız bu çocugu bu ge Singapurda. riş merkezine atın ve serinleyin. ce alıp götürecek. Kesin!" GeceEliniz kolunuz dolu, bir mağanin sonuna doğru haklılıgını hay GÜLÇtN TELCİ zadan içeri girdiniz. Sakın ne alretler içinde fark ediyorum. SİNGAPUR Changi Airdığınızı söylemeyin. Aksi lakdirde, aldığınız malın berbat olduğuGörünen o ki Stockholmlu port'tan yılda 11 milyon insan genu. buyük kaak yediğinizi, anlagençler '89 bahar ve yazını yarı çiyor. Singapur'un dakikada bir tacaklar ve "Keske Mzden alışveözel kulüplerin peşinde koşarak uçak inen havaalamna adımımzı riş yapsaydınız" diyeceklerdir. geçirecekler. Kent labirentinde attığınızda, gözleriniz kamaşıyor. gizli mekanlar aranacak. Sayıla 10 saatlik yorucu uçak yolculuSingapur'un serbest liman olrı hızla artıyor bu mekânlann. Ti ğundan sonra kendinizi ancak 8 ması nedeniyle fiyatlar oldukça voli çarşambalan, Base perşembe Amerikan Dolan karşıhğında takucuz. Bu küçük adada, iki kişi, leri açık. Cuma gunleri Boop'a ya siyle otelinize atmanız mümkün. Singapur'da tropikal ağaçlann yerini alan çeşitti 'center'lar. beş yıldızlı bir otelde, kahvaltı dada Cigarr'a gidenler, cumartesi Her dakika yüzlerce turistin indiği nulmadığım kontrol etmek mec sizi bekliyor olabilir. Sakın üzül hil 60 Amerikan Dolan'na kalaleri Cosmos'ta ya da Pipeline'da havalaanında, taksi bulmak so buriyetindesiniz. Örneğin Japon meyin ve tatilde olduğunuzu unut bilirsiniz. buluşuyorlar. Brats, Le Batard, run değil. malı daktilo aldınız. Bununla bir maym. Siz Singapur'a eğlenmeye, Singapur'da son model mikro Animal ve Alphabet Str. de isinıŞehirde güzelim tropikal ağaç likte verilmesi gereken bir trans gezmeye, yeni kültürleri keşfetme video kasetleri 19 bin lira. Taşılerini duyuran yerler arasında. lar yerlerini gökdelenlere terk et formatör aniden tezgâhtann el ça ye gelmediniz mi? Uzakdoğu'nun nabilir müzik seti 100 bin ile 300 Stockholm gençleri, yerleşik eğ miş. Doğu ile Batı mimarisi kay bukluğuyla Tayvan malına dönü mistik havasını hissetmek değil mi bin lira arasında. Kablosuz telelence duzenine karşı çoksesliliği naştırılarak inşa edilen görkemli şebilir. Hiç verilmeyebilir de. Ya amacmız? fonlar, markalanna göre 120300 alternatif olarak getirmeye çalışı otellerde, insanlan rahat ettirmek da malla birlikte verilmesi gerekbin lira arasında degişiyor. Video Almayı daha önceden karar kameralar Batıya göre oldukça yor. için her şey mevcut. Liman şehri li olması na rağmen size fahiş bir verdiğiniz bir marka ve model ucuz. Fiyatlan 900 bin lira ile 2 olması nedeniyle, sadece çevre fiyatla ekstra aksesuar olarak satılabilir. Siz de bir güzel, "ne ucu varsa işiniz çok daha zor. Her ma milyon lira arasında. Telefakslar adalarda denize girilebildiği için ğaza size ellerinde aradığınız mo ise 750 bin liradan 2 milyon liraSingapur'daki otellerin yüzme ha za aldım" diye sevinirken, astarı yüzünden pahalı bir fiyat ödemiş del malın mevcut olduğunu söy ya kadar satılıyor. Otomatik küvuzu bulunuyor. leyerek sizi içeri alacak. Önce baş çük boy kameralar 90 bin liradan 41 kilometre uzunluğunda, 22 olursunuz. ka mallar göstermeye başlayacak. 250 bin liraya kadar çıkıyor. kilometre genişliğindeki bu adaMalı beğendiniz, pazarhğıruzı da, Çinliler, Malezyaülar ve Hint yaptımz, artık mal sızin. Bundan Ancak siz aradığınızda ısrarlıysa Volkmenler de 25 bin liradan liler uyum içinde yaşamakta. Nü sonra acaba ucuza mı aldım diye nız, bu modelin çok eski olduğu başhyor. fusun yüzde 77'si Çinli, yüzde 15'i sakın araştırma yapmayın. O ka nu, bunu almanızın yanlış olduSingapur'da fıyatlann cazibesi dar emek sarf edip, çok ucuza al ğunu uzun uzun anlatmaya baş Japonlan bile çekiyor. Çünkü birma işçisinin bankaya yatan aylı Malay, yüzde 6'sı Hintli, yüzde dığımz mal, 50 metre ilerideki layacak. Çabuk tesir altında ka çok malı kendi ülkelerinden daha ğına el koydu ve 1985 yılına ait 2'si de Avrupa kökenli. Singapur'da dinler de uyum dükkânda yan fıyatına tezğahta lan bir tipseniz, bambaşka bir ucuza alabiliyorlar. 5000 pesetalık savunma dilimini, cezasıyla birlikte 7000 olarak ge içinde yaşıyor. Bir Hint tapınağınri aldı. Bakanlık, lspanya'run ko dan bir Buda tapınağına gidebirunmasından tüm yurttaşlann so leceğiniz gibi, bunlann hemen yarumlu olduğu gerekçesiyle, kim kmında bir camiden yükselen senin bu konuda itiraz edemeyece ezan seslerinı de duyabilirsiniz. Bu ğini ileri sürüyor. Vicenta Marti küçük adada Ermeni kilisesi bile nez, bakanlığın gerekçesini tü var. Ama insanlar, sık sık bir yemüyle paylaşmakta. Ne var ki nisi ilave edilen"shoping center"Bahar gerçekten çok kısa bir zaman dilimi. içiIspanya'mn, "DJe de elde silah sa larda "tapımyorlar." Hava rutu Cennet tasvirlerinde rastlanan bir ne, ahşılmış bahar etkinliklerini sığdırmak oldukbetli ve sıcak. Ara sıra bir rüzgâr bahar yaşanmakta şu an Kıbrıs'ta; ça güç. Bahçe meraklıları ellerini çabuk tutmak zovunmaya ihtiyacı olmadıgım", düşünüyor. Bakanlığa karşı dava esiyor. Sıcak mı sıcak. runda. Nebatat, doğru dürüst kış görmediği için çiçekleri, böcekleri, zehirli ve Ne zaman yağacağı belli olmaaçmış durumda. Kendi deyişiyle, 'u> ku dönemine' ya hiç girmiyor ya da geç giriyor. zehirsiz yılanlarıyla... "sütünü kestiği" maliyenin zor yan sürpriz yağmurlann her damArdmdan, hemen (uyanıyor)... Bahar. tşte tam o la el koyduğu 7000 pesetadan çok lası da sıcak. Bu sıcak ve nemli ara, elinizde makas ya da testere bekleyeceksiniz. fazlasını şimdiden avukata yatır havadan kurtulmak istiyorsamz FASİH SİNAN Budadınız budadınız, aksi halde tomurcuklar karmış bulunuyor. Sonuna dek di ya otelinizin yüzme havuzunun GİRNE Bahar, Akdeniz uyuşukluğuna uğra şınızda. Boya, badana, butün tamirler bu aralığa renmeye kararlı. içine gireceksiniz veya otelinizden madan, göz açıp kapayana kadar geçiyor. Güneş bir sıkıştınlacak. Sivrisinekler kışın son gecesini kut"Eğer vicdan özgürlügü ger çıkar çıkmaz en yakın, "shoping sabah, bir başka türlü ısıtmaya başhyor çevTeyi. Kış lamak üzere saklandıkları yerlerden çıkıp, sizi soçekten varsa", diyor Vicenta center"a kendinizi atacaksınız. boyunca uygulanan tüm ısınma yöntemlerinin ne kacaklardır. Sonra emdikleri taze kanla yeni nesilMartinez Hanım, "Benim vicda Alışveriş merkezleri en iyi şekil kadar yapay ve yetersiz kaldığım, kemikleriniz ısın ler üretmek üzere sakin köşelere çeküirler. Börtü bönım savaş olmamasından, silah de havalandırılmış. Gerçek bir dıkça daha iyi anlıyorsunuz. Bu güneş insana bü cek mevsimidir artık. Saatli Marif Takvimi'nin de olmamasından yana. Kardeşin Türk iseniz kendinizi alışveriş tün eski soğukalgınhklannı , tüm kış rezilliklerini işaret ettiği gibi, hepsi uyanır ve ayaklanır. Ardından yılanlar şaşkın şaşkın gezelemeye başlar. Zekardeşe kıydığı bir cehennemi ya merkezinde bulacağınızdan şup unutturacak sıcaklıkta. şayan benim kuşağım, bu loprak heniz olmasın. Sokakta sıcak var Sonra birden toprak görunmez oluyor. Limon hirli, zehirsiz renk renk. Firavun Tutmosis adaya geİara kanşmadan, bu apıalca silah mı, yok mu unutacaksımz. Bir renkli hardallar, çiğdemler, (bitkibüimcilerinin da lirken maiyetiyle birlikte kutsal zehirli yılanlan da lanma yanşının gtımuldugunu mağazadan bir mağazaya koştu ha düzgün bir ad bulamadığı) osuruk çiçekleri ve getirmiş. Zamanla çoğalmış bu yılanlar. Başı sanklı racaksınız. görmek istiyonım." yerden başlayıp adam boyuna yükselen, buram bu Osmanlı, Firavun'un yılanından mı korkacaktır? "Ben alışveriş etmekten hoşlan ram kokan katırtımaklan. Ardmdan mimozalar, al Umuru bile değildir yılan. Küçukken ezersin başıÇok büyük bir imparatorluğun m vesselâm! külleri üstünde yükselen Ispanya mam. Pazarlık etmesini hiç tıntoplar, dallardan sarkan limonlara kadar süren sevmem" diyenlerin büe kısa za sarının tırmamşı. Derken kızarmaya başhyor doDerken, Kırım harbi biter, Ingiliz adaya çıkar. Badevleti Vicenta Martinez'den başka savunma vergisi paylannı öde manda huy değiştirdiklerini gö ğa, tıpkı güneşin batışında olduğu gibi. Uygunsuz kar ki, yılanların şakası yoktur, Ingilizin de böyle rürseniz şaşırmayın. Bu kendi tü isimli çiçeklerin yeTİerini tunıncu Çingene papat şakalara sabrı yoktur Olaya politik bir incelik gemeyenlere henüz ilişmedi. Dava tirir ve yılanları birbirine yedirir. Bunun için, hasır sonucu, tüm "vergi tasarrufuna ründe bir yarış haline geliyor ya yalan alıyor. itiraz hakkı" kullanan silah düş vaş yavaş. Bu yarışta başarılı olSonrası tam bir cümbüş. Tümü yabani olmak sandıklar dolusu kara yılanlar getirtir adaya. Hanmanlarının dosyalarına örnek mak size bağlı. Tecrübeniz, sab uzere glayörler, orkideler, giderek koyulan yeşille tal, şişman ve zehirli yılanlan bir lahzada yutan sinnız ve yeteneğiniz varsa Çin usu rin arasmdan boy boy, renk renk fışkınyor. Vc.Yaz. yah, hızlı ve de zehirsiz yılanlar böylece ada sakinoluşturacak. lü pazarlıkta başarılı olma şansı Bütün bu olan biteni anlatmak belki de daha uzun lerinin aralarına karışır. Emekli dokuma işçisinin öyku nız da var. sürüyor. Bahar, gezginci insanlann Kıbrıs'a yoğun Malta'da yılan yokmuş. Tutmosis oraya gitmerruş süne tüm gazetelerde geniş yer veEtrafta fotoğraf makineleri, ilgi gösterdiği bir mevsim değil. Bu nedenle, bahar besbelli, buna karşın Malta'nın akrepleri çok meşrildi, ozellikle yeşiller sahip çıktılar. Vicenta Martinez Hanım'a. her boy televizyonlar, video ka ayini derin bir sessizlik içinde evriliyor. Salt bu ada hur. Kıbrıs'ta ise yılan bol ama akrep yok. Bu nedenle Kıbnslı, akrabanın akrabaya ettiklerini aııSavaşa karşı açtığı savaşta yalnız meralan çeşit çeşit elektrikli alet da yaşayanlara has, kişiye özel bir lüks bu. Geziciler, adaya gelmek için daha ilerideki bir ta latırken birtakım tanım güçlükleri çekmekte Maldeğil, yenilmeye de hiç niyeti yok. ler. Gözleriniz kamaşıyor ve alKazansa da yitirse de davasını; mak istiyorsamz başımz dertte de rihi beklemekte: Birkaç gün içinde pathcan rengi talı'ya nispetle. Cennet tasvirlerinde rastlanan bir bahar yaşankurmay günluklerinin değil, tarih mektir. Paketiniz sarılana kadar ne dönebilecekleri yazı. Güneşin altında ecel terlesayfalarının galiplerinden bir tüm gücünüzle, aldığınız malze ri dökerek, kimin meşinleşeceği, kimin tunçlaşaca makta şu an Kıbrıs'ta. Çiçekleri, böcekleri, zehirli melerin tam olarak konulup ko ğı yarışım. ve zehirsiz yılanlarıyla. "insan" o. Singapur'dan Uzakdoğu usulü alışveriş Girne'den Birdenbire bahar...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear